NECİP FAZIL KISAKÜREK'İN "
ŞİÂ"YA,"ŞİÎLİK"E BAKIŞI:
"YAHUDİ DEHÂSI, BÜYÜK SAPIK
KOL"(*)
"Büyük Türk Düşünce Adamı",
müteveffâ Necip Fazıl KISAKÜREK; nam sergerde "Büyük Doğu Mefkûresi
Başbuğu" Necip Fazıl; "Şia" "Şiîlik" mes'elesine nasıl
bakmış ve nasıl değerlendirmişti?
1- "Haricilikle at başı giden,
beraberce yürüyen, hangisinin önce olduğu ve tesir veya aksi tesir aldığı belli
olmayan , o da her türlü kollara ayrılan ve nihayet devletleşmiş bulunan bu
mezhep..."
2- "İtikadî bir dalâlet mektebi
olarak,"Doğru Yolun Sapık Kolları" arasında , belirttiği yaygınlık
noktasından, bazı örnekleriyle uçurum koludur."
3- "Haricilik, dış yüzler üzerinde
akamet mantığı müessesesiyle; Şiîlik,iç yüzlere dönük ve selim aklın her
desteğinden mahrum, bir sinir bozuculuk ve insanı şeytanî çapta yüceltme ve
putlaştırma kuruluşudur."
4- "Şiîlik, 'Beyt Ehli Peygamber
Evinin Kadrosu"na üstünlük tanıma noktasından; temayülünü Hazret-i
Osman'ın Halife seçildiği zamana kadar gerilere götürse de; gayet tabiî olan bu
sevginin itikat hududunu zorlayıcı,bazen de yıkıcı şekilde mübalağalara
vardırılması, Hazret-i Ali devrinde başlar ve bu felaketin tohumları,Haricileri
de geriden körükleyici Ibn-i Sebe eliyle atılır."
5-" Yahudiliğin özü ve Haricilikle
beraber Şıîliğin mayalandırıcısı bu tarihî şeamet heykeli(İbn-i Sebe), Hazret-i
Ali'ye:
- Sen Allah'sın.
Demeye kadar gitmiş ve korkunç küfrüne karşı ateşte yakılması emri verilince de:
- Demedin mi, insanları yakmak yalnız Allah'a mahsus olduğuna göre, Allah olmasaydın bu emri vermedin.
Demeye kadar gitmiş ve korkunç küfrüne karşı ateşte yakılması emri verilince de:
- Demedin mi, insanları yakmak yalnız Allah'a mahsus olduğuna göre, Allah olmasaydın bu emri vermedin.
Diye mukabele etmiştir.
Doğruluk derecesini bilmediğimiz bu
rivayetin mutlak doğru tarafı, İbn-i Sebe ekferinin, Hazret-i Ali'ye ilah
gözüyle baktığı ve bu görüşünü açıkladığı, Hazret-i Ali'nin ise hiçbir
insanı,şeriatte haram olan bir cezalandırma şekliyle ölüme
sürmeyeceğidir."
6-"Ibn-i Sebe bu sert davranış
üzerine, Hazret-i Ali muhitinden kaçtı ve tohumlarını her tarafa serpmeye
koyuldu.Ve yığınlara açıkça kabul ettiremeyeceğini bilmesine rağmen; İslamda
ilk ciddî rahneyi açıcı,Hazret-i Ali'ye insan üstü bir hüviyet verme ve onu,
hattâ Kainat'ın Efendisi'ne takdim etme dalâletini tohumlandırmış oldu. Öyle
ki, Şiî Kolları arasında doğrudan doğruya küfrü dillendiren bir sınıf;
Cebrail'in, şaşırıp da vahyi Hazret-i Ali yerine Resûle götürdüğü hezeyanına
kadar vardı.
Her karşılığın müstağni kaldığı ve hiçbir
cinnet nevinin eşine rastlamadığı bu gibi hezeyanlara rağmen; Şiîliğin,
Hazret-i Ali'yi mübalağayla sevmek ve halifelik hakkını onda ve sülalesinde
görmek, diğer Üç Büyük Sahabî'yi de küfürle suçlamamak şeklindeki sınırlı ve
itidalli Şiiliğe küfür kondurulamaz ve böylesi bazı sapıklıkları olsa da
"Kıble Ehli" sayılır."
7- "Nitekim "Şiî" adını
Hazret-i Hüseyin'in misilsiz bir şenaat üslûbu içinde şehid edildiği Kerbela
vakıasından sonra alan ve nihayetlerine kadar Emevîlere düşmanlıkta devam eden
Hazret-i Ali taraflıları; o güne değin bir şahıs ve aile imtiyazı üzerinde
sadece hissilik belirtirken; ileriye doğru itikadî manada mezhepleşmiş, binbir
parçaya ayrılmış, bir kısmiyle de ismine "Gulât/Aşırılılar" denilen
bölümlere ayrılmıştır.
Üç ana şube:
GALİYE: (Gulât/Aşırılar)
Bu şube ayrıca 15 bölümlü.
RÂFIZA: (İlk iki Halife'yi reddedenler)
Bu şube de 24 fırka.
ZEYDİYE: (Râfızaya karşı çıkanlar)
Bunlar da 6 kısım.
Bu şube ayrıca 15 bölümlü.
RÂFIZA: (İlk iki Halife'yi reddedenler)
Bu şube de 24 fırka.
ZEYDİYE: (Râfızaya karşı çıkanlar)
Bunlar da 6 kısım.
Görülüyor ki, sayılabildiği kadariyla 45
kollu bir "Şia-Şiîlik Hareketi", İslâm'ın ilk asrında, almış başını
gidiyor."
8- "İkinci Bin Yılın
Yenileyicisi" Imam-ı Rabbanî Hazretleri-ki bugün onun açtığı devre içinde
ve o devrenin ortasındayız-Şiîliği ve kollarından
"Rafıza"yı,"Alevîlik" tabirini de ekleyerek, sapıklıkların
en korkunçlariyle vasfeder ve belli başlı şubelerini tek tek sayarak, Hazret-i
Ali'ye ulûhiyet konduran dallarına kadar belirtir."
9- "Tutan", bir şahsı
mübalağayla tutan" manasına Şiîlik ve onun neticede aynı, fakat tespitte
tersinden "Bırakan" anlamında Râfızilik, biri Hazret-i Ali'yi
sınırının üstüne çıkarmak; ikincisi de yüksek sahabîleri düşürmek hedefinde
toplanır ve Alevîliği de kelime farkıyla içinde taşır."
10-"Bu şekilde hülâsa edilebilecek
olan Şiîlik Yolu'nun ayrıca kaydettiğimiz Rafızilik'ten başka kolları, dalları
ve onların da kolları ve dalları, bir sürü...
Hak nasıl bir, bâtıl da sayısızsa, Şiîlik
Bâtılı'nın da bölümleri öyle ve sayısız bâtılını ilân etmekte. Sapıt
sapıtabildiğin kadar!.."(1)
"ŞİÂ-ŞİÎLİK-ALEVÎLİK DAİRESİ"NDE
İTİKADÎ SAPKINLIKLAR
"Büyük Türk Düşünce Adamı"
müteveffâ Necip Fazıl KISAKÜREK; mevzûbahis eserinin ilerleyen sayfalarında;
"Şiâ-Şiîlik-Alevîlik Dairesi"ndeki "İtikadî(İnanç)
Sapkınlıkları" ise şöyle listelemekte:
1-" Hazret-i Ali'yi (hâşâ) ilâh ve
Cebrail'i yanılmış bilenler."
2- "Büyük Imameti" yani "Devlet Reisliği"ni, Hazret-i Ali ve soyundan kabul edip; başkalarını o makama müştehâk görmeyenler ve Peygamber soyu haklarının gaspedilmiş olduğunu iddia edenler."
3- "İsna Aşeriyye" adı altında, Hazret-i Ali soyundan "12 Imam" nazariyesini güdenler ve hepsini birden insanüstü sayanlar...Bu imamlardan onikincisi nazarlarında gaip ve son zamanlarda zuhuru bildirilen Mehdi'yi temsil etmekte..."
2- "Büyük Imameti" yani "Devlet Reisliği"ni, Hazret-i Ali ve soyundan kabul edip; başkalarını o makama müştehâk görmeyenler ve Peygamber soyu haklarının gaspedilmiş olduğunu iddia edenler."
3- "İsna Aşeriyye" adı altında, Hazret-i Ali soyundan "12 Imam" nazariyesini güdenler ve hepsini birden insanüstü sayanlar...Bu imamlardan onikincisi nazarlarında gaip ve son zamanlarda zuhuru bildirilen Mehdi'yi temsil etmekte..."
4-" Tenasuh"a, ölümden sonra
ruhun başka cesetlere hululûne inananlar; Allah'ı insan şeklinde hayal edip
zamanla yıbrandığını, yalnız yüzünün kaldığını,ruhunun da Ali'ye geçtiğini öne
sürenler..."
5- "Herşeyi bâtına, içyüze bağlayanlar ve zâhire, dış yüze ait bütün yasakları ve emirleri inkâr edenler..."
6- "Hazret-i Ali'nin öldürülmediğini, ölmediğini, yerine şeytanın öldürüldüğünü ve onun göğe kaldırıldığını, bulutlarla sarılı olduğunu,"şimşek onun kamçısı ve gök gürültüsü sesidir!" iddiasında bulunanlar..."
7-" Hazret-i Ali'yi (hâşâ) ilâh kabul ettikten sonra, onun , Peygamberi Resûl olarak gönderdiğini fakat Resulün insanları Ali'ye bağlayacağı yerde kendisine bağladığını iddia etmeye dek gidenler...
5- "Herşeyi bâtına, içyüze bağlayanlar ve zâhire, dış yüze ait bütün yasakları ve emirleri inkâr edenler..."
6- "Hazret-i Ali'nin öldürülmediğini, ölmediğini, yerine şeytanın öldürüldüğünü ve onun göğe kaldırıldığını, bulutlarla sarılı olduğunu,"şimşek onun kamçısı ve gök gürültüsü sesidir!" iddiasında bulunanlar..."
7-" Hazret-i Ali'yi (hâşâ) ilâh kabul ettikten sonra, onun , Peygamberi Resûl olarak gönderdiğini fakat Resulün insanları Ali'ye bağlayacağı yerde kendisine bağladığını iddia etmeye dek gidenler...
Daha neler ve neler!..."(2)
Ve "Büyük Türk Düşünce Adamı"
müteveffâ Necip Fazıl KISAKÜREK;"...Şiîlik budur" der ve
ekler:"- Ve onlardan "mutedil" diye sıfatlandırdığımız Hazret-i
Ali'yi "tafdil"/"üstün tutma" yolunda olsa da "Büyük
Sahabîler"i tasdik ve Allah'ı,Resulünü,Kitabını ve Şeriati doğrulayanlar
müstesna; gerisi,"El küfrü milletün vâhide"/"Küfür tek
millettir!" hükmü altındadır."(3)
Ve hemen devamında ise;
"Şiâ"yı,"Şiîlik"i;"Yahudi
Dehâsı Büyük Sapık Kol" diye şöyle târif eder:"Tefessüh Ocağı
Bizans'ın vecd kurutuculuğu; hayal puthanesi İran'ın ölçü bozuculuğu ve
Hazret-i Musa'dan beri bütün bu nefsanî ve şeytanî fakültelerin başlıca
işleticisi Yahudi dehâsının tesiriyle İslâmda ilk defa büyük sapık kol Şiîlik;
o gidişin ismidir ki, Haricilerin kurduğu sığ ve kaba küfre dayalı baş kaldırma
zemini üzerinde yüzde yüz mecnun ve hiçbir tartışmaya değmez itikadî
hastalıklar kapısını açmış; kendisinden sonra gelenler üzerinde daima aşısını
göstermiş ve ileride , çok ileride,-belki bugün- arınmasını bekleyen Hak Din'in
hiçbir devrinde, kapatılamayan yarası olmuştur."(4)
"DEVLETLEŞEN ŞİÂ"-"DEVLETLEŞEN ŞİÎLİK"
"DEVLETLEŞEN ŞİÂ"-"DEVLETLEŞEN ŞİÎLİK"
Ve "Büyük Türk Düşünce Adamı"
müteveffâ Necip Fazıl KISAKÜREK; nam sergerde "Büyük Doğu Mefkûresi
Başbuğu" Necip Fazıl;"tarih boyunca" 'Devletleşen
Şiâ"ya;"Devletleşen Şiîlik"e, üç misal verir:
1- "Kirâmata Devleti": "Hicri üçüncü asırda,İrak taraflarında ve "Kırâmıta" ismi altında bir devletçik kurdu.Şiîlik in en mecnun kolu Ismailiye'den bir dal olan Kırâmıta Topluluğu,bir asır kadar, kendi havzasında hükümranlığını sürdürdü.
1- "Kirâmata Devleti": "Hicri üçüncü asırda,İrak taraflarında ve "Kırâmıta" ismi altında bir devletçik kurdu.Şiîlik in en mecnun kolu Ismailiye'den bir dal olan Kırâmıta Topluluğu,bir asır kadar, kendi havzasında hükümranlığını sürdürdü.
Sünnet ve Cemaat ehline yapmadığı zulüm
bırakmadı.
Mekke'yi bastı,binlerce hacıyı kılıçtan
geçirdi ve "Hacer-i Esved"i söküp Irak'a götürdü.
Hicrî 378 yılında ortadan
kaldırıldı."
2- "Fâtimîler Devleti":
"Mısır'da, Hicrî 473'te,"Ismaîliğe" ve "Bâtınıye" kol
ve şubelerince, Hasan Sabbah'in kurduğu,181 sene yaşamış; Bizans-Yahudi-Fars
karışımı devlet..."
3- "Safevî Devleti": "Hicrî
onuncu asır başlarında,Şah İsmail Safevî'nin, resmen Şiîliği ilân etmesi ile
kurulan devlet..."(5)
ELHASIL:
"Büyük Türk Düşünce Adamı"
müteveffâ Necip Fazıl KISAKÜREK de "Şiâ Mes'elesi"ne,"Şiîlik
Mes'elesi"ne "Ibn-i Sebe" nokta-i nazarindan;"Yahudî Dehası
Sapık Yol/Sapık Kol" ağırlıklı izah etmekte, bakmakta; değerlendirmekte.
Sadece bir defa;"Hazret-i Ali'yi
"tafdil"/"üstün tutma" olsa da; Büyük Sahabîleri tasdik ve
Allah'ı, Resulünü,Kitabını ve Şeriatı doğrulayanlar müstesna" demektedir.
Ne demek istiyoruz?
Demek oluyor ki;"Şiâ" ve
"Şiîler" arasında, her ne kadar Hz.Ali(k.v.) Efendimiz üstün tutulmuş
olsa da; "Büyük Sahabîler","Dört Halife"
Efendilerimiz;"Hülefa-i Raşidün" Efendilerimiz de kabul edilmekte,
tasdik edilmekte;Allah(c.c.);Peygamber Efendimiz(a.s.); "Kur'an-ı
Kerim" ve "Şeriati" doğrulayanları da var, demektir.
"Türkiye Müslümanları" nın
"Şiâ Mes'elesi"ne,"Şiîlik Mes'elesi"ne "bakışı"
ise esasında çok sığ bir çok "vulger"/"sathî" bir
"bakış"tır..
Kabaca;"İslâm dışı" diye
"kabul" edilmesi çok yaygındır.
Hattâ Türkiye'mizdeki çoğu "Türk
Milliyetçileri" arasında bile;"-Ne zaman ki Batı'ya hücum ettik, her
defasında bizi arkadan hançerlediler"den;"Hâlâ Hz.Ömer(r.anh.) ismi
yoktur meselâ" demekten;"20 Milyon civarında "İran
Türkleri" var demekten" "ote"ye geçmemektedir.
Ben, bu sebeplerden de;"Sünnîlik
sonradan ortaya çıkmıştır...Sünnet ehli mezhep imamlarımız, aslında "Ehl-i
Beyt Yolunun Yolcularıdır...Tevhidin Merkezi Ehl-i Beyt'tir...Kur'an-ı
Kerim"de, "Sünnîlik"le ilgili bir tek âyet bile yoktur...Dünya
Müslümanların "BüyükTevhid"i,"Büyük
Birliği","Şiâ-Sünnî Birlikteliği" ile sağlanır...." temel
görüşlerine sahip müteveffâ Prof.Dr.Haydar BAŞ Hoca'mızın, bu "Temel
Görüşleri"ni çok önemsiyorum ve suhuletle ve sükûnetle "gerçekleri
öğrenmek istiyorum";'Hakikat"i anlamak ve kavramak istiyorum...
06 Mayıs 2020
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci
Dip Notlar:
(*): Necip Fazıl KISAKÜREK,"Doğru Yolun Sapık Kolları"-"Arınma Çağında İslâm-", b.d. yayınları:31,7.Basım/Ağustos 1996, İstanbul, s.73
(1): Necip Fazıl KISAKÜREK, adı geçen eseri; s.69,70 ve 71
(2): Necip Fazıl KISAKÜREK, adı geçen eseri, s.72
(3): Necip Fazıl KISAKÜREK, adı geçen eseri,s.73
(4): Necip Fazıl KISAKÜREK, adı geçen eseri,s.73
(5): Necip Fazıl KISAKÜREK, adı geçen eseri, s.73,74 ve 75
(*): Necip Fazıl KISAKÜREK,"Doğru Yolun Sapık Kolları"-"Arınma Çağında İslâm-", b.d. yayınları:31,7.Basım/Ağustos 1996, İstanbul, s.73
(1): Necip Fazıl KISAKÜREK, adı geçen eseri; s.69,70 ve 71
(2): Necip Fazıl KISAKÜREK, adı geçen eseri, s.72
(3): Necip Fazıl KISAKÜREK, adı geçen eseri,s.73
(4): Necip Fazıl KISAKÜREK, adı geçen eseri,s.73
(5): Necip Fazıl KISAKÜREK, adı geçen eseri, s.73,74 ve 75
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder