SULTAN 2. ABDÜLHAMİD HAN DÖNEMİNE ECMEL/ÇOK ŞUMÛLLÜ
BAKIŞ:
“BİLİNMEYEN OSMANLI” DA, “SORULARLA OSMANLI
İMPARATORLUĞU” DA, “TARİHÎ HAKİKATLERİ” ORTAYA KOYUYOR…
Bu zamana kadar, bazılarının
‘Gök Sultan’ ve ‘Ulu Hakan’ dediği, ‘Fransız Mason Tarihçi’nin ise ‘Kızıl
Sultan’ dediği, “Devlet-i Aliyeyi Osmaniye/Yüce Osmanlı Devleti”mizin “en uzun
süre Padişahlık yapmış” Sultan 2. Abdülhamid Han ile alakalı üç adet ‘araştırma
yazısı’ ile iki “hatırlatıcı” yazı yazdım:
1-
“Resmî
Tarihçiler” de, “Gayr-i Resmî Tarihçiler” de, ‘Gerçekçi’ Değiller
2-
“Payitaht
Abdülhamid” Dizi Filmi Üzerine İki Mühim İkâz!!!
3-
“Hüküm Dergisi”
de İlmî Değerini Kaybediyor!
4-
Varan: 2 Sultan
2. Abdülhamid Han Döneminde Filistin’e
Yerleşen Yahudiler Gerçeği
5-
Varan 3: Sultan
2. Abdülhamid Han’ın ‘Günah Galerisi’nden: Samsun’da 50(elli) Bin Tütün
Üreticisi Köylü, “Kolcular”, “Duyün-ı Umumiye” Reji İdaresince Katledildi
Bu
“araştırma” yazılarımı,bâhusus/bilhassa, hele de günümüzde “Z Nesli” diye tarif
edilen, ikibinli seneler sonrası doğmuş olan “Dijital Çağ’ın Nesilleri” de
“Tarihî Hakikatleri”; “X Nesli” de denilen “1980 Öncesi Nesiller” gibi “yarım
asırlık bir geçikme” ile öğrenmesinler, diye kaleme aldığımı ifâde edebilirim…
Mes’ele;“mazi”nin ve “hâl”in hâdiselerine;
“bütüncül”, “şumûllü”, “çok daha kapsamlı” yani “ecmel bakış” ile “cihet-i
sitte/altı cihet”ten, “her cihet”ten bakabilmek; netice de “sahih bilgi” ye,
“doğru bilgi”ye sahip olarak; “istikbâl”e, “geleceğe” muhkemce/sağlam bir
şekilde uzanabilmek…
“BİLİNMEYEN OSMANLI”-SULTAN 2.
ABDÜLHAMİD HAN DÖNEMİ ‘TOPRAK KAYIPLARI’ MES’ELESİ
“Osmanlı
Devleti’nin 700. Yılı” hâtırasına ‘Osmanlı Araştırmaları Vakfı’nca neşredilen
“Bilinmeyen Osmanlı”(1) isimli eseri ,zamanında hararetle okumuştum.
“Suâl-Cevap” metoduna göre hazırlanmış eseri okuyup bitirdiğimde ise tabiri
caizse “ezber bozucu bir eser” diye düşünmüştüm. “303 suâl 303 cevab”ın yer
aldığı eserde; “33 senelik saltanatı döneminde bir karış toprak kaybı
yaşanmadı, yalanı”na dair “müstakil bir suâl” olmadığı hâlde; “Sultan 2. Abdülhamid
Han Dönemi Toprak Kayıpları Hakikati”-ki Osmanlı Devleti tarihi boyunca en
fazla toprak kayıplarının yaşandığı Padişah dönemidir; birbuçuk milyon
kilometrekarelik yüzölçümü aşan Osmanlı toprağı kayıpları gerçeği- mes’elesi
şöyle izah edilmeye çalışılmış:
a)
II. Abdülhamid’in
Birinci Saltanat
Devresinde(31.08.1876-13.02.1878)-ki Kızıl Moskof ile yapılan ‘ 93
Harbi’bitimine kadar- Mithat Paşa ve ekibi daha müessir, daha faal, daha etkin
idi. Bu sebeple “Tarihçilere göre bu bir buçuk yıllık devreden II. Abdülhamid
sorumlu değildi.”(s.266)
“Nasıl
sorumlu değildi? Hangi tarihçilere göre sorumlu değildi?”, dedirten “suâl”ler…
“II.
Abdülhamid’in İkinci Saltanat Devresi= Şahsî
İdare Devri(13.02.1878-27.04.1909) ‘nde ise imzalanan 13.07.1878 tarihli
Berlin Muâhedenâmesi neticesi, ‘Osmanlı Avrupa’dan tasfiye edildi.”Romanya,
Sırbistan,Karadağ, Bosna-Hersek, Bulgaristan elden çıktı. Gitti…(s.267)
Yani
“Bilinmeyen Osmanlı” isimli eserde, “Sultan 2. Abdülhamid Han Dönemi Toprak
Kayıpları Hakikati”, ‘müstakil bir suâl’ ile değil de, tabiri caizse “muğlak”ca
izah edilme yoluna gidilmiş, dedirtiyor…
“Mısır
gitti Mısır…” “Girit gitti Girit…” dedirten sahifeler.(s.267)
“İkinci
Meşrutiyet”in ilânı sonrası meydana gelen “İç Kargaşa” neticesi, “Bulgaristan
gitti Bulgaristan…Bosna-Hersek gitti Bosna-Hersek…” dedirten sahifeler…(s.268)
“Kızıl
Moskof”un İstanbul-Yeşilköy’e kadar sokuluşu.”Tam bir İntihar Antlaşması” diye
târif edilen, Mart 1878’de imzalanan ‘Yeşilköy-Ayastefanos Antlaşması…”Berlin
Muâhedenâmesi”ni kabul ettirmek şartı ile Kıbrıs’ın İngiltere’ye taviz olarak
verilmesi.(s.274) “Kıbrıs gitti Kıbrıs…”
“Bilinmeyen
Osmanlı” da, “Sultan 2. Abdülhamid Dönemi Toprak Kayıpları, Mithat Paşa ve
Ekibi döneminde gerçekleşti.”(s.274) demeye getiriliyor.
Halbu
ki, “idareyi tek başına eline aldığı devir” de, “Devr-i İstibdâd/İstibdâd
Devri”nde de, yahut merhum Bediüzzaman’ın “tesbit”i ile “mecburî, cüz’i, hafif
istibdâd”(s.275 ve 288) devrinde de “toprak kayıpları” yaşanmış..
“Kendinden
önceki padişahlardan farklı olarak , Şâzelî tarikatına intisap eden Abdülhamid,
1879’da itibaren Kadirî tarikatının derslerini almaya başlamış ve ömrünün
sonlarına doğru Nakşîbendi tarikatına da intisap eylemiş”(s.265) olması,
“dönemindeki toprak kayıpları hakikatini” değiştirmiyor. Hem de “Osmanlı
Devleti Padişahları içerisinde en fazla toprak kayıplarının yaşandığı-1,5
milyon kilometre karelik yüzölçümü aşan kertede toprak kaybı. Türkiye’miz
yüzölçümünün iki misli…-“ bir dönemdir…
“Bilinmeyen
Osmanlı”da, Sultan 2. Abdülhamid Han Döneminde “sürgün/nefy” cezasından başka
bir “ceza uygulaması” yapılmadığı iddia ediliyor. Halbu ki, ikisi de “Hasaneyn”
olan Atatürk de, Bediüzzaman da, “hapislere atılmış”, “sürgün/nefy” cezalarına
maruz kalmışlardır.(2)
“BİLİNMEYEN OSMANLI” - “YAHUDİLERE
FİLİSTİN’DE TOPRAK VERİLMESİ” MES’ELESİ
Sultan
2. Abdülhamid Han Döneminde, “Yahudilerin Filistin topraklarına yerleşmesi,
Filistin’den toprak satın almaları” mes’elesi; “müstakil bir suâl” ile “167.
suâl” ile ele alınarak şöyle izah edilmiş: “167. II. Abdülhamid, Filistin’de
bir Yahudi Devleti’nin kurulmaması için ne gibi tedbirler almıştır? İsrail
Devleti’nin kendi zamanında engellendiği doğru mudur?”
“Hukukî
tedbirler”: “Filistin topraklarının mirî arazi/devlet arazisi statüsüne
kavuşturulması…”
Velâkin
“Filistin topraklarının %20’si ise mülk arazisi statüsünde kaldı…””Yahudiler bu
%20’lik mülk arazisinden koparabildiklerine yerleşebiliyorlardı…”(s.280)
“Alınan
hukukî tedbirler”e rağmen; “Filistin arazisine olan Yahudi akını tam olarak
önlenememiştir…”(s. 280)
Netice:
“Filistin’i devlet garantisi ile koruyan Osmanlı Devleti, İttihad ve Terakki
ile zayıflayınca, Filistin davası da zayıflamış ve Osmanlı Devleti yıkılınca o
dava da yıkılmıştır. Yahudiler maalesef emellerine kavuşmuşlardır.”(s.281)
SULTAN 2. ABDÜLHAMİD HAN ve İDAM CEZASI
UYGULAMALARI
Ve
günümüzün mevcut “siyasî irade”nin “idam cezası”nı uygulayamayışının esas
sebebi; Sultan 2. Abdülhamid Han’ın “tarik”inden, “yolu”ndan gidebilmek için
mi?
Çünkü
“33 senelik saltanatı dönemi”nde, merhum Sultan 2. Abdülhamid Han da, “idam
cezası uygulaması” yapmamıştır.(s. 289)
“SORULARLA OSMANLI İMPARATORLUĞU” ve II.
ABDÜLHAMİD HAN DÖNEMİ
“Sorularla
Osmanlı İmparatorluğu”(3) eseri de, “Suâl-Cevap Metodu”na göre tasarlanmış. Her
bir mevzû başlığı “suâl-cevap” metoduna göre izah edilmiş…
Mezkur/
zikredilen eserin “İçindekiler” kısmında,”Sultan 2. Abdülhamid Han Dönemi” ile
alakalı mevzû başlıkları; “93 Harbi”, “I. Meşrutiyet”, “Osmanlı
İmparatorluğu’nda Dış Borçlar” ve “Şark Mes’elesi”, eserin s.531-573 sahifeleri
arasına dercedilmiş…
Esasında
merhum II. Abdülhamid Han dönemi, “Türk’ün pusulasının ibresinin daima
şimali/kuzeyi “ gösterdiği “Kızıl Moskof”un, sadece Gazi Osman Paşa ile “Plevne “de;Şark’ta ise “Gazi Ahmet Muhtar Paşa” komutasında,
bilhassa “Erzurum” da “üstünlük” sağlayamadığı; velâkin “Moskof”un Edirne’yi
düşürdüğü, İstanbul- Yeşilköy’e, Ayastefanos’a dayandığı, hattâ “Payitaht’ın
Bursa’ya taşınmasının konuşulduğu” senelere de karşılık gelmekte. “Milâdî 24.
Nisan.1877’ye; Hicrî 1294’e; malî işlerde kullanılan Rumî takvime göre 1293’e
tekabül “(s. 531) ettiğinden, halk arasında “93 Harbi” diye bilinen
“Osmanlı-Moskof Harbi” sonrası,”Mithat Paşa ve Ekibi”nin daha müessir, daha
etkin ve faal olması sebebi ile “II. Abdülhamid Han’ın Saltanatının 1. Devresi”
diye de isimlendirilen devirde, yaşanılan “Osmanlı Toprak Kayıpları…” Romanya,
Bulgaristan ve Bosna-Hersek’in elden
çıkışı…Edirne’nin düşüşü..
II.
Abdülhamid Han’ın saltanatının I. Devresinde yani Mithat Paşa ve Ekibi
devrinde;5,5 milyonluk nufüs ile 212 bin kiometrekarelik(212.000 km . karelik)
Osmanlı toprak kaybı…
“Ayastefanos
Antlaşması, Panislavizm’in zaferi”(s. 531-537) dedirten dönem…
Yani
rahmetli Ahmet Muhtar Paşa’nın “Başımıza Gelenler”de hatırlattığı; “Her
Müslüman Türk’ün hânesinde, Moskof tarafından şehid edilmiş bir evlad vardır…”
‘hakikati…”
Ve
yine merhum II. Abdülhamid Han’ın ‘devr-i istibdâd’ dedirten döneminde, “Mısır
gitti Mısır…Kıbrıs gitti Kıbrıs…”
dedirten “Tarihî Hakikat”ler…(s. 571)
“SORULARLA OSMANLI İMPARATORLUĞU” ve
“DÜYÛN-I UMÛMİYE/GENEL BORÇLAR” ‘REJİ İDARE MERKEZİ’NCE KATLEDİLEN TÜTÜN
ÜRETİCİLERİ HAKİKATİ
Merhum
Sultan 2. Abdülhamid Han döneminde, Samsun’da yaşanılan “tütün üreticileri
katliamı” ‘hakikati…’
1881’de
kurulan “Düyûn-ı Umûmiye/Umumî Borçlar” komisyonu, tütün öşrünü 1883’de kurulan
‘Reji İdaresi’nde devretmesi..”Reji idaresi Osmanlı ülkesinin her tarafına
ulaşan teşkilatı ve sayıları 1000’i(bini) geçen (meşhur) “Kolcular”ıyla ,
tütünü köylüden ucuza alabilmek için her türlü faaliyeti gösterdi. Tütün
ekicileri ürünlerini üç-dört misli fazla fiyat veren yabancı tüccarlara vermeyi
tercih ediyorlardı.
Bu
yüzden ‘Kolcular’ ile tütün ekicileri arasında çıkan çatışmalarda, 1883-1902
yılları arasında, 20.000’den fazla(yirmibinden fazla) insan hayatını kaybetti.
…Reji idaresi, Lozan Antlaşması’na kadar
Osmanlı köylüsünü sömürmeye devam etti.”(s.552 ve yine bakınız “Atatürk
Vatandır-Samsun Programı videosu, Muharrem BAYRAKTAR’ın izahatı..Samsun’da
50.000(elli bin) tütün üreticisinin katledilişi…)
NETİCE-İ KELAM
Elli
sene sonra öğrendiğim diyebileceğim
merhum “Sultan 2. Abdülhamid Han Dönemi Toprak Kayıpları” mes’elesi üzerine
yazdığım “Resmî Tarihçiler’ de, ‘Gayr-i Resmî Tarihçiler’ de ‘Gerçekçi’
Değiller” başlıklı “araştırma” yazımda da vurguladığım üzre; zaten, en evvel merhum
Şevket Süreyya AYDEMİR, “Makedonya’dan Orta Asya’ya ENVER PAŞA”(4) isimli
eserinde, Murat BARDAKÇI, Erhan AFYONCU gibi tarihçilerimiz de “Döneminde bir
karış toprak kaybedilmedi” “Büyük Yalanı”nı nihayete erdişmişlerdi. Hattâ Adnan
OKTAR/Harun YAHYA grubuna ait “a9 TV Kanalı”nca hazırlanan mevzû ile alakalı
“video-belgesel” de de, “toprak kayıpları hakikati” ortaya konulmuştu..
Sadece
ve sadece ‘bütüncül’, ‘şumüllü’, ‘bütün cihetleri’ ile ‘artıları ve eksileri’
ile, hülasa “Ecmel bakış’ ile yaklaşmaya çalıştığımız merhum “Gök Sultan”, “Ulu
Hakan” dönemi, “Osmanlı tarihi boyunca en fazla toprak kayıplarının yaşandığı
bir dönem” olduğu; alınan onca tedbirlere rağmen, Yahudilerin Filistin
topraklarına yerleştiği; binlerce tütün üreticilerini de katlediği bir dönem
olduğu gerçeğinin de, ‘acı’ da olsa, tamamiyle
“Tarihî Hakikat”lerimizden dedirtmektedir.
Hattâ 1999’da, “Osmanlı Devleti’mizin 700. Yılı”
hatırasına, “Osmanlı Araştırmaları Vakfı”nca neşredilen “Bilinmeyen Osmanlı”
isimli eserde de bu “Tarihî Hakikatler”in de dercedildiğidir…
“Konuşan
yalnız hakikattir” vesselam…
Terme,
31. Aralık.2017
İsmet
GÜLTEKİN
Dip Notlar:
(1): Prof. Dr. Ahmed AKGÜNDÜZ, Doç Dr. Said ÖZTÜRK, “Bilinmeyen
Osmanlı”,’ Osmanlı Devleti’nin 700. Yılı”, 1999. Osmanlı Araştırmaları
Vakfı(OSAV) Yayınları, Haziran 1999-İstanbul
(2): Prof. Dr. Haydar BAŞ, “Hoş geldin Atatürk”, İcmal Yayıncılık,
Kasım 2017, s. 108
(3): Erhan AFYONCU, “Sorularla Osmanlı İmparatorluğu”, Yeditepe
Yayınevi, Sabah Gazetesi Promosyonu, İstanbul 2016
(4): Şevket Süreyya AYDEMİR, “Makedonya’dan Orta Asya’ya ENVER PAŞA”,
Cilt: 1 (1860-1908), 2. Baskı Remzi Kitapevi, Cağaloğlu İstanbul,
1972,s.225-230