OTURUŞU ile “İHTİLÂL
MAHKEMELERݔNE
ve
“İHTİLÂL HUKUKU”NA
‘SÖVEN’ ADAM: NEVZAD KÖSOĞLU
Rahmetli Nevzad
KÖSOĞLU, vefâtının 20. ve 21. günlerinde İstanbul’da yâd edildi. Vefâtının 20.
günü “yâd programı”, “TİMAŞ Kitap Kahve”de; 21. günü “yâd programı” ise “Türk
Ocağı”nda yapıldı..Her iki “yâd programı”na da bizatihî iştirak ettim. İyi ki
de iştirak etmişim; çünkü tamı tamına 33. yıl kafamdaki suâlin de cevabını
öğrenmiş olmanın hazzını da yaşadım..Düşünebiliyor musunuz, 12. Eylül. 1980
Askerî Darbe’nin ardından, 60(altmış) gün ardından, iki ay sonra “12 Eylül
Zindanları”na, “Taş Medreslere”, sahiden “Yusufîye Medreseleri”ne, “Cehenneme”
atılan “Milliyetçiler, Ülkücüler”den biri de “Dadaşlar Diyarı”nın sahiden “kahramanları”ndan rahmetli Nevzad
KÖSOĞLU Beğ idi..”65 Nesli” olarak, “dışarıda”, “Üniversiteler” okumaya
başlayan “nesil”ler de olarak; “Yeni SÖZCÜ”lerden, “Hizmet”lerden,
“Hamle”lelerden, “Yeni DÜŞÜNCE”lerden, “Millî Eğitim ve Kültür”lerden,
“Töre”lerden ve hattâ İstanbul’da neşredilen “Millet Gazeteleri”nden “MHP ve
Ülkücü Kuruluşlar Dâvâsı”nı fikren de takip ederdik..Benim ise kafamda beliren
suâl; “MHP ve Ülkücü Kuluşlar Dâvâsı”nın “ilk günleri”nde, “ilk sırada”
rahmetli Alparslan TÜRKEŞ Beğ’in, “Başbuğ”umuzun yanında “çokca edebe aykırı”
bir şekilde oturmuş olan kimdi? Niçin böyle “oturmuştu?” ise pek düşünemesek
de, kafamızda beliren, “böyle oturuşla oturan” kimdi?
İşte hemen hemen
33(otuz üç) yıl sonra bu suâlin cevabını, evvelâ TİMAŞ Kitap Kahve’deki “yâd
programı”nda, sonra da “Türk Ocağı”ndaki “yâd programı”nda aldım: “MHP ve
Ülkücü Kuruluşlar Dâvâsı”nda bu “oturuş”la “oturmuş” olan adam, rahmetli Nevzad
KÖSOĞLU Beğ idi. Peki, niye böyle “çokca edebe mugayir”, hem de rahmetli
“Başbuğ”umuzun yanında, “oturmuş”tu ki?
İşte bu suâlin
cevabını da, her iki “yâd programı”nda konuşan çok yakîn arkadaşı, Ahmet
Beğ-soyadını algılayamadım- verdi: Böyle bir “oturuşu” eleştiren
“Ülküdaşları”na cevabı, “Ötüken Neşriyat”taki bir “Ülküdaş Sohbeti”nde,
rahmetli Erol GÜNGÖR Beğ şöyle cevaplandırmış:” Böyle “ihtilâl mahkemeleri”ne,
böyle “oturarak”, böyle “sövülür…”
Meğerse rahmetli
Nevzad KÖSOĞLU Beğ, hem de rahmetli “başbuğ”umuzun yanında, “İhtilâl
Mahkemeleri”ne karşı “çokca edebe mugayir bir oturuşla” “sövmüş…” Böyle
“İhtilâl Hukuku”na da böyle “sövülür” demek istemiş…
Ve benim de kafamda,
zihnimde 33(otuzüç) yıldır yer etmiş olan suâlim de böyle cevaplanmış
oluyordu…”İhtilâl Mahkemeleri”ne ve elbette ki “İhtilâl Hukuku”na, “dil-lisan
ile sövmek”ten ziyade “şahsiyet-davranış” ile de “sövmek” daha da “kalıcılık”
arzediyor…
“BEDİÜZZAMAN SAİD
NURSΔ-NEVZAD KÖSOĞLU
İstanbul’daki her iki
“yâd programı”nda, bilhassa bazı eserlerine daha fazla “vurgular” yapıldı. Bu
eserlerinden biri “Bediüzzaman Said Nursî” isimli eseri, diğerleri de henüz
daha okumayı bitiremediğim “”Türk Milliyetçiliğinin Doğuşu ve Ziya Gökalp” ;
“Türk Milliyetçiliği ve Osmanlı”, “Bir Vatan Kurtarma Hikâyesi” gibi eserleri…
“65 Nesli”nin bir
ferdi olarak, yaşarken bizzat göremediğimiz, bizzat sohbetlerinde
bulunamadığımız çokca “Milliyetçi-Ülkücü Mütefekkirler”imiz mevcut: Rahmetli
Nevzad KÖSOĞLU Beğ’ler de dahil, rahmetli Galip ERDEM’lerin, rahmetli Dündar
TAŞER’lerin ve hattâ rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK’lerin bizatihî
sohbetlerinde bulunamadık..Lâkin çokca da “meşhur” “Milliyetçi-Ülkücü Mütefekkir”lerimizin
bizatiti sohbetleri ile şereflendik…
Rahmetli Nevzad
KÖSOĞLU Beğ’in “Bediüzzaman Said Nursî” isimli eserini “Şanlıurfa-Yeni
ASYA-Kızılay Dershanesi Kütüphanesi”nde görünce, çok hararetli bir şekilde
alarak, çok büyük bir iştahla okudum..Ve “sanal-internet ortamı”ndaki
“blog”larımda, “mefkûre adamları”, “millimefkure” “blogları”mda,
www.millimefkure.com sitemde,”’Molla
Said-i Meşhur’ BEDİÜZZAMAN
ZİYA GÖKALP
ile de TANIŞMIŞ” başlığı ile 10.10. 2010’da, ‘yazarak düşündüklerimi’
yayınladım..Bilhassa bu eserini okumadan
rahmetli Nevzad KÖSOĞLU Beğ hakkında bazı “yalan-yanlış hükümler” veren bazı
güyâ “milliyetçi siteler”deki yazıları okumak “can sıkıcı” oluyor..Ekseriyetle,
“yetiştirilme tarzları” sebebiyle bile “Milliyetçileri, Ülkücüleri Anlamak”tan
fersah fersah uzak “yetiştirilen” “Nur Talebeleri” diyelim, hele de “Biz Nurcu
Gövdeyiz” diyen “Bediüzzaman Modeli-Yeni ASYA Ekolü”ndeki “Nur Talebeleri” bile
zaman zaman “itiraf ettikleri” üzre, “Bediüzzaman Said Nursî”yi, “Asrın
İmamı”nı da “anlamak”tan fersah fersah uzaklar, “Milliyetçileri, Ülkücüleri
Anlamak”tan da…
İSTANBUL’DAKİ HER İKİ
‘YÂD PROGRAMLARI’NDAN ÖĞRENDİKLERİM
Hem “TİMAŞ Kitap
Kahve”deki, ‘ikramsız’, ‘kahvesiz’, ‘kitapsız(!)’ ‘yâd programı’ndan; hem de
“Milliyetçileri, Ülkücüleri en iyi şekilde Milliyetçi-Ülkücü kuruluşlar yâd
edebilir” de dedirten “Türk Ocağı”nın ‘ikramlı’, ‘helvalı’ ‘yâd
program’larından; 33(otuz üç) yıllık zihnimdeki suâlimin cevabını öğrenme
hazzını da yaşarken; ekseriyetle “fikirler, düşünceler camiâsı”nca bile
bilinmeyen bazı “yeni bilgiler” öğrenme hazzını da yaşadım..
İşte İstanbul’daki
rahmetli Nevzad KÖSOĞLU Beğ’i ‘yâd programları’ndan öğrendiklerim:
1)
Adetâ “isimsiz edebiyatçı”larda iken “edebiyat
camiâsı”nca ‘tanınan-bilinen’ rahmetli Bahaeddin ÖZKİŞİ’nin “tanınması”na,
“bilin”mesine“vesile” olan rahmetli Nevzad KÖSOĞLU Beğ…
2) Bir
zamanlar hadi kabaca diyelim, “Solcular”ın elinde olan “Millî Türk Talebe
Birliği-M.T.T.B.”ni “solcular”ın elinden “gericiler”in , “milliyetçiler”in,
“muhafazkâr”ların eline geçmesine de “vesile” olan-hem de ‘Vali’ engellemelerine rağmen,Bursa MTTB
Kongresi ile- rahmetli Nevzad KÖSOĞLU Beğ…
3) “MHP
ve Ülkücü Kuruluşlar Davası”nda, kendisi için “tahliye talebi”nde bulunmayan,
Av.Şerefattin YILMAZ Beğ’in zikrettiği üzre, bir rahmetli Nevzad KÖSOĞLU Beğ,
bir de “Son Şehid Ülkücü” rahmetli “Muhsin Başkan…”
4) Rahmetli
Nevzad KÖSOĞLU Beğ, aslen “Rizeli…” Rize-İkizdere-Cimik Yaylası’nda dünyaya
gelmiş.. Babası rahmetli “Tayip Efendi”, Erzurum-İspir’de, “Dava Vekilliği”ne,
bir nevi “Avukatlığa” başlayınca Erzurum-İspir’e yerleşmiş..Hattâ “Karabük”te
bile “tahsil hayatı” olmuş…
5) Öğretim
Üyesi Suphi SAATÇİ Beğ’in de zikrettiği üzre “son hizmeti”, “Şehid Enver
Paşa”nın “şehadete erdiği” yere, bir “mezar projesi” ile “kalıcı”lık
sağlamak..”TİKA”ca da “uygulanması” gereken bu “mezar porejesi”nin “fikir
babası” da rahmetli Nevzad KÖSOĞLU Beğ…
NETİCE-İ
KELAM
Benim gibi
olan “65 Nesli”nin bizzat “sohbetleri”nde bulunamamış olsak da, “eser”lerinden
şöyle-böyle istifade etmeye gayret ettiğimiz rahmetli Nevzad KÖSOĞLU Beğ’in
vefâtının ardından öğrendiğim bir “yeni bilgi”yi de, “İbda-Büyük Doğu-İslamî
Cephe-İBDA-C”nin, “Kumandanın Fikir Hareketi”nin “haftalık periyot”lu yayın
organı” olan “Baran Dergisi”nde
öğrendim..(Baran Dergisi,Tayyar TERCAN, Nevzat KÖSOĞLU’na Rahmet ile…”Yıl.:
7 Sayı:.354,Arka Kapak Yazısı-)”Osmanlı’ya sırt çeviren gavûr bile iflâh
olmazken, -Osmanlı Hanedan Mensuplarına olmadık çileler yaşatan- biz bu günahın
hesabını nasıl vereceğiz?” diyen ve bu sebeple de “Osmanlı’ya Toz
Kondurtmayacağım” “söz”üne “eserleri” ile de “sadık” kalan; meğerse rahmetli
Nevzad KÖSOĞLU Beğ imiş…
Evet, Türk
Ocağı İstanbul Şube Başkanı Dr. Cezmi BAYRAM Beğ’in de dediği üzre; rahmetli
Nevzad KÖSOĞLU Beğ de “Ülkücü gibi yaşadı, Ülkücü gibi öldü…”
Bizim gibi
“65 Nesli”ne düşen vazife, eserlerinden istifade etmeye devam etmek ve
rahmetlinin de bence “siyaseti terk ederek” günümüz gençliğine “ulaşamamak”
gibi bir “varta”ya da düşmeden; “teknolojiyi de, sosyal medyayı da
yakalayarak”, daha kısa periyotlu “yayın organları” ile günümüz gençliğinin de
zihinlerinde yer edinebilmek…
09.Kasım.2013
İsmet
GÜLTEKİN