“3.Sarıyer Edebiyat Günleri”nin Hatırlattıkları
Ben de
“Sarıyerli” olma yolunda bir “İlkokul öğretmeni/Sınıf Öğretmeni”yim. Sarıyer’de
bu yıl , ikinci yılım. “Şebinkarahisarlı Bacanağım” sağolsun; hâlimden,
vaziyetimden ve durumumdan anlayan biri. “Durumumuz yok!” çünkü.
“Hükûmet
kadar çatık kaşlı”; “vergi denilince hâlâ akla gelen Devlet” denilen “nesne”
gibi değil. Daha insanî, daha medenî, daha anlayışlı..
Ufak çapta
da olsa; “Osmanlı Türkçesi”ni, “Osmanlıca”yı ‘tam olarak’ bilip yazamasam da,
“Araştırmacı Yazar” olarak “yerel kitap”lara geçmiş biriyim.
Aslında
“Sarıyer”e hiç de “yabancı” değilim. Bir zamanlar, can-ı gönülden
sahiplendiğimiz ve desteklediğimiz, şimdilerde ise neredeyse “birden fazla
franksiyonlara” ayrılmış ,” 500(beşyüz) bin seçmen tabanlı” bir “siyasî
fikriyat”ın da günlük periyotlu yayın
organı olan “Gündüz Gazetesi”ne, Sarıyer’den, “internet”in olmadığı veya çok
yaygın olarak kullanılmadığı yıllarda, “birden fazla yazımı”, “faks ile”
gönderdiğimi de hatırlıyorum.
Bu fakir,
o yıllar akabinde de “Gündüz Gazetesi”nde, “köşe yazarlığı” dayapmaktaydı.
“Müslümancı
Mevkûteler”in bile “Edebiyat”a “Yazın”; “Edebî”ye “Yazınsal” dediği ve “Edepsiz
Edebiyat”ın revaçta olduğu bir zaman diliminde, “Edebiyat’a Âşinalığım” “Lise Yılları”ma, 1980’li yıllara dayanmakta.
“Düz Lise”de, ‘Matematik Bölümü”nde olmama rağmen; “Lise”nin –Terme Lisesi-
“Kültür ve Edebiyat Kolu Başkanlığı”nı da yapmakta ve gayet muhtevalı “duvar
gazeteleri”ni de, bizatihi hazırlamakta idim. Sonraki yıllarda ise tamamiyle “mahz-ı
lütfu ilahi ile” ve “ilahî inayet ile” , yine tamamiyle
“anti-nepotistce”,dayısız, torpilsiz, kayırmasız bir şekilde, gayet doğal,
gayet “spontane” bir şekilde, hadi diyelim “Türk Sağı”nın “En Usta Edebiyatçısı”, rahmetli Ahmet
KABAKLI Hocamızın ‘TEDEV’inde çalıştım. Hem “yüksek lisansı”mı yaparken; hem de
“Türk Edebiyatı Dergisi”nin “dizgi servisi”nde çalışıyordum. “Türk
Edebiyatı’nın Dev Adamı”, hattâ “Şark’ın Dev Adamı” rahmetli Ahmet KABAKLI
Hocamız, “Türkiye Gazetesi”ne geçince, yine gayet doğal ve “spontane” bir
şekilde “Türkiye Gazetesi”ndeki “İlk Sekreteri” oldum. Ömrümdeki “ilk maaşı”mı
da sayesinde almış oldum..
“3.
Sarıyer Edebiyat Günleri”
Diyeceğim
o ki; hâlen yaşadığım İstanbul’un “sade bir semtleri”nden biri, belki de
“ekolojik” ve “natural” açıdan “en sade semtleri”nden biri olan “Sarıyer”de,
böyle bir “Edebiyat Günleri” olup da, “es geçmem” , muhal ender muhal idi.
Kabaca,
“Sol Cenâh”ın , “Solcular”ın
“Edebiyatçılar Günü” de olsa; “farklı fikirlere”, “farklı görüşlere” de
“açık” olmak gerekir saikiyle de ve elbette “merak” ile de , “bilboardlara”
yapıştırılan “ilân”lardan ve mümkün olduğunca “internet”ten “fikrî takibe” başladım.
Ve bugün,
27.Eylül 2014, Cumartesi günü, Sarıyer-Kireçburnu’ndaki, aslında ismini de bir
rahmetli Elçibey kadar içime sindiremediğim “Haydar Aliyev Parkı”na gidip,
tabiri caizse şöyle bir kolaçan ettim. Tabiî, “3. Sarıyer Edebiyat Günleri”nin
üçüncü günü idi ve “hava şartları” da, aslında namüsait idi. Saat 14.30’ları
gösterirken; yine de bazı “Edebiyatçılar” gelmişlerdi ve bazı görevliler ise
kitapları yerleştirmeye çalışıyorlardı. Merhabalaşıp, kısa konuşmalardan sonra,
bence çok güzel dizayn edilmiş “3. Sarıyer Edebiyat Günleri” standlarını şöyle
bir temaşa ederek, fotoğraflar çektim.
Netice-i
Kelam
Rahmetli
Ahmet KABAKLI Hocamızın meşhur “dev eseri”,beş ciltlik, “Türk Edebiyatı Tarihi”, en son kaç baskı
yaptı, bilmiyorum. Diyeceğim o ki, “Edebiyatımıza küllî/geniş bir bakış açısı”
ile hazırladığı mezkûr eseri “solcu-sağcı vesaire” diye “Edebiyatçılarımızı
ayırmamıştı…” Yine diyeceğim o ki; meselâ bir “Yaşar Kemal”, “Edebiyat
Dünyamız”da, nasıl ve ne şekilde bir “Yaşar Kemal” oldu? Yahut, hadi diyelim,
kabaca, kaba ifâde ile “sağcı edebiyatçılar”, hele de günümüzde hayatta
olanlar, meselâ bir “Yaşar Kemal”i ne derece tanıyorlar, biliyorlar ve kaç
eserlerini okumuşlar? Hele de neredeyse “tabu” hâline getirilmiş olan
“Üstâd Necip Fazıl Sevdalıları”, hadi
diyelim kaba ifâde ile “Solcu Edebiyatçılar”dan kaç tanesinin eserlerini
okuyabilmişler?
“Sağcılar”ın
hele de “ölçüsüz Necip Fazıl Sevdalılar”ca dersek; bir “Edebiyat Mahkemesi”
kurulsa, “Solcu Edebiyatçılar” heptende mi “sıfır çekerler” acaba!?
Sahi,
“Sağcı Edebiyatçılar”, niye meselâ “Maden İşçileri” ile ilgili “Edebî Ürünler”
veremiyorlar!?
İstanbul’a
ilk geldiği günlerde, “Gülhane Parkı”nda, sadece “Sağ’ın Üstadları” yatmamış;
meselâ bir “Yaşar Kemal” bile “İnce Memed” ‘romanı”nın müsveddelerini yastık
yaparak yatmış!!!
Diyeceğim
o ki, kaba ifâde ile “Solcular Cenâhı”nın “Edebî Gayretleri”, “Sağcılar
Cenahı”nda yok gibi!!! Diyeceksiniz ki, “İBB Kültür A.Ş.”nin “İstanbul’un
100”leri seri kitaplarını görmedin galiba?! Bence yine de “yetersiz bakiye!!!”
Hele ki,
son on iki yılda, “Nepotizmin Altın Çağı”nda, “sağcılar” çooook ‘kaypaklaştı’
çoooook…Hâlâ gözlerde “dar açılı gözlükler” herhalde!!!
“3.
Sarıyer Edebiyat Günleri”nden hâtıra olarak bir de “İbrahim Balcı”nın
“Sarıyerli Şaban Reis-Fırtınayla Yoldaş Denizlerle Kardeş”” isimli “roman”ı
kaldı. Bakalım nasıl bir “roman”?
Sarıyer,
27.Eylül.2014
İsmet
GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com