22 Haziran 2020 Pazartesi

"ATATÜRK'LE ONBİR GÜN-Çankaya Köşkü'nde Misafirliğim"(*) KİTAPÇIĞI ÜZERİNE...

"ATATÜRK'LE ONBİR GÜN-Çankaya Köşkü'nde Misafirliğim"(*)KİTAPÇIĞI ÜZERİNE...

"7.Yılı" bitirip;"8.Yaşı"ndan "gün" almaya başlamış olan "Derin Tarih Dergisi","100.Sayısı"na "4 ay kala" ; rahmetli Fahrettin ALTAY Paşa'mızın; esasında "On Yıl Savaş ve Sonrası(1912-1922)" isimli "hâtırat kitabı"ndan; "çarpıcı bir kesit sunmak" gayesi ile başlıktaki kitapçığı, okurlarına hediye/promosyon olarak sundu.
Hem de;"Okuduktan sonraki kanaatinizi az da olsa tahmin etsek de" ifâdeleri ile...
Mezkûr kitapçığın "önsöz"ünde, ayrıca rahmetli Fahrettin ALTAY Paşa'mız hakkında, şu bilgileri de okurları ile paylaştı:
"Orgeneral Fahrettin Altay(1880-1974), 1897 yılında girdiği 'İstanbul Harp Okulu'ndaki öğrenimini 1900 yılında "birincilikle" tamamladıktan sonra 'Harp Akademisi'ne girdi. Bu okuldaki öğrenimini 1902 yılında "altıncı" olarak tamamladı ve meslek hayatına başladı. 2. Balkan Savaşı ve 1.Dünya Savaşı'nda görev aldı. Çanakkale Cephesi'nde savaşırken; Mustafa Kemal Paşa ile tanıştı ve Milli Mücadele'de de bizzat yanında bulundu. Vefât etmeden 4 sene evvel basılan "On Yıl Savaş ve Sonrası" isimli hâtıratı, mühim hadiseler çerçevesinde değerlendirecek olursak; pek kıymetli bir kaynak eser olarak karşımıza çıkmaktadır."(Adı geçen kitapçık,"(Önsöz",s.3)
Rahmetli Fahrettin ALTAY Paşa'mızın; esasında "On Yıl Savaş ve Sonrası(1912-1922)" isimli "hâtırat kitabı"ndan "çarpıcı kesit bir kesit sunmak" gayesi ile okurlarına hediye edilen mezkûr kitapçıktaki "çarpıcı kesitler" ise; herhalde "Atatürk'ün Sofrası"nda "içilen rakılar, şampanyalar, içkiler ve şaraplar" olsa gerek. Bir de yapılan "dans"lar olsa gerek.
Çünķü; mezkûr kitapçığın daha "8. sayfası"ndan başlayarak; "9.,11.,12.,15.,19.,24.,26.,26.,30. sayfaları"nda, hep bu "içmelere ve danslara" sık sık vurgu yapılmış.
Velâkin rahmetli Fahrettin ALTAY Paşa'mızın"ATATÜRK'le ONBİR GÜN-Çankaya Köşkü'nde Misafirliğim" kitapçığında; "Bu akşam Atatürk'ün sofrasında, tenhalık ve sükunet vardı.Rakı yoktu, şarap bile konmamıştı.Müzik de yoktu....Sofrada hiç içki yok."(s.16, 17) ifâdelerine de yer verilmiş.
Hattâ rahmetli ALTAY Paşa'mızın;"-Anladım ki; Mustafa Kemal, içkili de, içkisiz de Mustafa Kemal'dir."(s.16) ifadelerine bile yer verilmiş.
Her ne kadar,rahmetli Fahrettin ALTAY Paşa'mızın "On Yıl Savaş ve Sonrası(1912-1922)" isimli "hâtırat kitabı"nın tamamını henüz okuyamadıksa da; "çarpıcı kesit sunmak" gayesiyle okurlarına hediye edilen zikredilen kitapçık üzerinden ve de rahmetli ALTAY Paşa'mız üzerinden; "Atatürk Düşmanlığı" nasıl çıkar?, nasıl "Atatürk Düşmanlığı" yapılır?, pek de anlayamadık ve kavrayamadık doğrusu...
"Birileri" dese ki; "Bazı Osmanlı Padişahları da içiyorlardı amma..."
Yine "birileri" dese ki; "Sahabe-i Kiram Efendilerimiz bile içkili içkili ne namazlar ikâme etmişlerdi amma..."
VELÂKİN...
1-Rahmetli ATATÜRK'ün "Zeybek Oyunu" hakkında dedikleri...(s.12)
2- "Anladım ki; Mustafa Kemal; içkili de, içkisiz de Mustafa Kemal'dir."(s.16) ifâdeleri...
3- Ismet İNÖNÜ'nün "refik-i hayat"ı Mevhibe Hanımefendi'nin "tesettür"lü oluşu...(s.21)
4- "Mason Rasim Ferit" üzerinden; rahmetli ATATÜRK'ü "Mason yapamadıkları"nın itirafı...(s.24)
5- Rahmetli ATATÜRK'ün "Rumeli Türküleri"ne olan hayranlığı...(s.24)
6- "Atatürk'ün Sofraları"nda, bizatihi rahmetli ATATÜRK'ün yaptığı "tarihî,edebî sohbetler" ile de zikredilen kitapçık, bir "kaynak eser" kıvamında denilebilir.
Şöyle ki; "Danslar alaturkalaştı. Hepimize el tutturarak "Hora" teptirdi. Kimse beceremiyor, el-ayak oynatarak; dönüyorduk. Herkesi durdurdu...Kendisi tek başına güzel bir zeybek oyunu yaptı. Hayran oldum.
"-Bu oyun, milletimizin erkek oyunu. Kahraman oyunudur. Bilmek lazım."; diyerek bizleri mahcup etti."(s.12)
Şöyle ki; "-Bu akşam; 'Atatürk'ün Sofrası"nda, tenhalık ve sükunet vardı. Rakı yoktu. Şarap bile konmamıştı. Müzik de yoktu....
Anladım ki; Mustafa Kemal: içkili de; içkisiz de Mustafa Kemal'dir..."(s.16)
Şöyle ki; "-İsmet Paşa(İnönü)'nın köşküne gittim...Yemeğe alıkoydu.Refikası da sofraya geldi. Beni takdim etti. İlk defa gördüğüm, bu kadar kibar; nazik ve zarif kadın;yakası kapalı, onu boydan boya düğmeli uzun kollu, koyu renkli, uzun bir elbise giyinmiş; başını da; siyah başörtüsü ile sıkıca sarmıştı. Kadınlarımız çarşafı atalı çok olmamıştı. Böyle bir kıyafet, intikal devri için, bana uygun geldi."(s.21)
Şöyle ki; "-Az sonra, isminin "Rasim Ferit" olduğunu öğrendiğim, şaşı gözlü bir doktor gelerek; Atatürk'ün elini öptü ve işaret edilen yere oturdu.Konuşmaya başladı. Kendisi "Mason" imiş. Sözleri de "Masonluk hikâyeleri..." Atatürk; bir zamanlar, kendisini de "Mason Yapmak" istediklerini fakat kabul etmediğini, söyledi. Istanbul'da; "Mason Üstadı Âzamı", temyiz azasından; Servet Bey isminde bir zâtmış.İstifa ettirmiş "(s.22)
Şöyle ki; "- Rumeli havalarından pek hoşlanıyor; "Şahane Gözler Türküsü", tekrar tekrar söyleniyor. Bununla beraber; bu eğlenceler arasında, kendi kibarlîğından; vakarından bir şey kaybetmiyor; arada bir "misafirlerimin neşesi; benim de neşemdir", diyor."(s.24)
Şöyle ki; "- Atatürk, sofrada; tarihî güzel şeylerden konuştu. Bilhassa eski Türk Milleti'nin büyük işlerinden ve medeniyete önderlik ettiğinden; kendine mahsus bir tatlılıkla anlatıyor; herkes de hayran hayran dinliyordu....Gazi konuşuyor, sanattan bahsediyor; herkes dinliyor...Bir ara Mahmut'la Ruşen Eşref arasında, sert ve biraz tatsız konuşmalar yapıldı. Atatürk hoş idare etti.Kendi hatıratından, bazı eski hikâyeler okuyarak; herkesi güldürdü."(s.15,23, 31)
NETİCE-İ KELAM

"Okuduktan sonraki kanaatinizi, az da olsa tahmin etsek de: şimdilik; bu kadar malumat ile iktifa ediyoruz."("Önsöz"; s.3) demek; esasında; "- Bu kitapçıktan da, "Atatürk Aleyhtarlığı/Atatürk Düşmanlığı"; asla ve kat'a "çıkmaz" demek"; olsa gerek...
24 MART 2020
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci
(*): Fahrettin ALTAY,"ATATÜRK'LE ONBİR GÜN-ÇANKAYA KÖŞKÜ'NDE MİSAFİRLİĞİM", Derin Tarih Kültür Yayınları-65, Derin Tarih Dergisinin 96. Sayısının hediyesidir., Mart 2020; Istanbul

Hiç yorum yok: