24 Mayıs 2015 Pazar

"ÜLKÜCÜ HAREKET"TE 'DIŞ/CIA ETKİSİ' ŞÜPHESİ!!!

“Ülkücü Hareket”te ‘Dış/CIA Etkisi’ Şüphesi!!!

Bu yazımı, başlıktaki mes’eleye şöyle bir ‘girizgâh’, bir ‘giriş’ olarak yazıyorum..”Yüzde yüz yerli, yüzde yüz millî bir hareket” olduğuna inadığım ve öyle de değerlendirdiğim “Ülkücü Hareket” üzerine yazdığım yazılarda, çok sayıda ‘Suçlamalar’la karşılaşmış bir ‘Hareket’ olduğunu dayazdım, vurguladım.
Hattâ öyle ki “1965 Nesli Kategorisi”ne mensup ‘nesil’lerin bir ferdi olarak; ‘Milliyetçi Hareket Partisi’nden ‘tuhaflıklar dolu’ bir şekilde ‘Bizim Dergâh Baskını’ ile başlayan ve netice de ‘Büyük birlik Hareketi’ni, ‘Yazıcıoğlu Hareketi’ni, ‘Alperen-Nizâm-ı Âlem Hareketi’ni ortaya çıkartan vetirede, yanlış hatırlamıyorsam, dönemin –belki de her dönemin gazetesi- Sabah gazetesinde neşredilen ‘yazı dizileri’ ile rahmetli ‘Başbuğ’umuz Alparslan TÜRKEŞ; daha çok da yeni ortaya çıkan mezkur ‘Hareket’e dahil olanlarca ‘soğukluklara’ terk edilmişti. Farkında mısınız bilmiyorum, yirmi bir yıllık siyasî parti de olan ‘Büyük Birlik Partisi’nin ‘resmî web sitesi logosu’nda bile rahmetli ‘Başbuğ’umuz Alparslan TÜRKEŞ’in resmi yer almamakta…
Bildiğim ve de hatırladığım ve de hafızama adetâ bir ‘kıymık’ gibi de saplanmış olan ve de “Yazcıoğlu Hareketi’inin, ‘Hilâl-Gül Hareketi’inin ‘kurucu kadrosu’ndan muhterem insan Ahmet ER ile günümüzde ‘Paralel Yapı’ ismi ile yüzde bilmem kaç oranında da adetâ ‘lince marûz kalıp’ ‘yaftalanan’ ‘Gülen Hareketi’nin malûm ‘haftalık periyotlu’ ‘Aksiyon Dergisi’ne serdettiği düşünceleri, görüşleri, fikirleri…
Evet, “aşkın gözü kördür” derler…Yaşları ‘delikanlılık yaşları’nı çoktan aşmış “1965 Nesli” olarak, asla ve kat’a ‘içime sindiremediğim görüşler’ diyebileceğimiz fikirler, düşünceler…
Çünkü biz biliyor ve inanıyorduk ki, Türkiye’mizdeki tamamiyle “yüzde yüz yerli ve yüzde yüz millî tek hareket”: “Ülkücü Hareket” idi…’Dış Etki’ler, ‘Dış Yönlendirmeler’, daha açıkcası “Amerika-CIA Etkisi ve Yönlendirmesi’ çok meşhur bir tabir de olacak şekilde yazarsak; muhal ender muhaldı, mümkün değildi, öyle bir şey düşünülemezdi bile…
Ancak….
 “Türkiye CIA İstasyon Şefi” “Ruzi Nazar” da öldü…Ölümü ile birlikte çok ciddî köşe yazıları da yazıldı. Henüz bir döneminde ‘Hergün Gazetesi’nde üst seviyede mücadele vermiş olan Enver ALTAYLI’nın, ‘CIA Onaylı’, ‘Ruzi Nazar’ hakkında yazdığı malum kitabı alıp, okuyup, inceleyemedim. “Efkâr-ı umumiye”ye yansıdığı ve benim de ‘fikrî takip’ yapabildiğim kadarı ile mezkûr yazımın başlığını da yazdıracak, ortaya gayet ciddî veriler de çıktı gibime geliyor.
Her ne kadar bir tevafûk da olsa, ‘Ruzi Nazar Öldü’ dedirten vetirede yüz yılı aşan bir ‘dergi’ de olan “Türk Yurdu Dergisi”ndeki “Amerikan Belgelerinde Alparslan TÜRKEŞ-Kurgular ve Gerçekler”(1) yazısını hararetle okumuş olsam da, hattâ Rasim EKŞİ Beğ’in ilgili kitabından haberdar olsam bile ‘Ruzi Nazar’ın ölümü ile bilhassa ‘Türkiye Gazetesi’nde yazan Yıldıray OĞUR’un “Yirminci Yüzyılın Hikâyesi”(2)  yazısı ile “Ülküdaşlardan yediği bir tokatla Ülkücü Hareket”ten ‘koptuğu’nu bildiğim Nihat GENÇ’in “Ruzi Nazar İpi Gizlice Tutanlar”(3) başlıklı yazıları, beni, “Ülkücü Hareket”te ‘Dış/CIA Etkisi” bu yazımı yazmama sebep oldu..
Mezkûr  yazılar, “Aydınlık Hareketi Zihniyetli” yazılar da di-ye-me-ye-ce-ği-miz yazılar da olunca!!!
“Türk Yurdu Dergi”mizdeki mezkûr yazıyı okuyup bitirdiğimde, kırmızı tükenmez kalemle şu iki cümleyi yazmışım: “Yüzde yüz yerli, yüzde yüz millî bir ‘Hareket’” ve “Dış Desteksiz Hareket….”
Ancak…
“1965 Nesli”nin bir ferdî olarak, mezkûr yazıları ve henüz benim de bizzat okuyamadığımın ALTAYLI’nın kitabını da hatırlarsanız; “Ülkücü Hareket”te de bir ‘Dış Etki’, bir ‘Dış Tesir’, bir ‘Ecnebî Etki’, bir ‘Ecnebî Tesir’, bir malûm ‘Yabancı Etki’, bir malûm ‘Yabancı Tesir’; daha açıkcası “CIA Etkisi”, “CIA Tesiri” mevcut gibi…
Sizler ne düşünüyorsunuz?
“Gülen Hareketi”nin “Paralel Yapı” ismini de aşan tanımlamalarla “tartışıldığı” bir zaman diliminde, hep şunu da mırıldanmışımdır: “Aşkın gözü kördür. Kara sevdalı olan sevdiğinde hiçbir kusur, hâtâ göremez yahut Rabbül’âlemin göstermez…” “Kendi gözümüzdeki mertekleri de görmeliyiz…” “Kimse benim ayranım ekşi demiyor…”
Silivri-Fenerköy, 24.05.2015
İsmet GÜLTEKİN
Dip Notlar:
(1): Mehmet Akif OKUR-Kürşat GÜÇLÜ, “Amerikan Belgelerinde Alparslan TÜRKEŞ-Kurgular ve Gerçekler”, Türk Yurdu Dergisi, Nisan 2015, Yıl: 104, Sayı: 332, Sayfa 18-22
(2): Yıldıray OĞUR, “Yirminci Yüzyılın Hikâyesi”, Türkiye Gazetesi, 03.Mayıs.2015

(3): Nihat GENÇ, “Ruzi Nazar-İpi Gizlice Tutanlar”, odatv, 08.Mayıs.2015

"TÜRKİYE DERGİ FUARI"NIN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ...

“Türkiye Dergi Fuarı”nın Düşündürdükleri…

Bu sene altıncısı  tertiplenen ‘Türkiye Dergi Fuarı’nı da ziyaret etmek nasip oldu. İstanbul Sirkeci Garı’nda, 12-17 Mayıs 2015 tarihleri arasında tertiplenen ‘Türkiye Dergi Fuarı’, ‘Milletlararası’ ‘Dergi Fuarı’na da dönüşmek üzere…
‘Regaib Kandili’ sabahı ziyaret ettiğim ‘Dergi Fuarı’, adetâ bir ‘Dergiler Şöleni’ni de andırıyordu. Hiçbir ‘dergi standı’nı atlamadan yaptığım ziyarette, ilk defa gördüğüm dergi neşriyatlarına da şahid oldum. Bana en ilginç gelen dergiler ise ‘h-aykırı’ gibi neredeyse ‘broşür’ ebadında çıkan, neşredilen dergi oldu. ‘Dergicilik aşkı’ demek ki neler neler de yaptırıyor. ‘5 N 1 K’ye de ‘1 T’nin de eklenmesi, neredeyse yıllar oldu. Çok farklı bir ‘Tasarım’ ile dergicilik yapabilmek! Hele de ‘dijital çağ’da, ‘e-dergi’cilik de çok zevkli ve kolay olsa gerek. Yine hele de adetâ dergi sayfalarını normal kağıttan okurcasına, ‘tık’larla, dergi sayfalarını ‘şıkır şıkır sesleri’ ile çevirip okumak da çok zevkli olsa gerek.
Şayed  “Biz Fikir Hareketiyiz”, “Biz Düşünce Hareketiyiz” diyenlere ise buradan seslenmek istiyorum: Hani nerede dergileriniz? Hattâ hani nerede gazeteleriniz?
‘6. Milletlerarası Türkiye Dergi Fuarı’ sonrasında, en imrendiğim ve gıpta ettiğim ‘fikriyat’, ‘fikir-düşünce akımı’ ise ‘Kumandan’ın başını çektiği ‘İslamî Büyük Doğu-Akıncılar Cephesi’ne ait ‘dergiler…’: ‘Haftalık Siyasî Dergi BARAN’, ‘Aylık Dergi’, altıncı sayıya ulaşmış ‘Fikir-Kültür-Siyaset Adımlar’ dergisi. ‘Fikir-İlim-Sanat Dergisi Akademya.’ Üstelik ‘fikir kavgası’ yolunda, ‘Baran Dergisi ‘,dörtyüz otuz beş(435) sayı ile dokuz seneyi aşan; on yaşına varmış ‘Aylık Dergisi’ ve 1996’dan beri neşredilen on iki sayıya ulaşan ‘Akademya Dergisi…’ ‘Haftalık periyotlu’ ve muntazaman neşredilen ‘aylık periyotlu’ neşriyatlar…
Gıpta etmemek, imrenmemek muhal ender muhal. Türkiye’mizde neredeyse %20’leri aşan siyasî tabana sahip koskoca ‘Milliyetçi-Ülkücü-Alperen Hareket’ ise hâlâ ‘mevkûtesiz hareket’ manzarası arzediyor..Doğru dürüst kaliteli, ilkeli ne ‘gazeteler’ var, ne de şöyle bir bardak çay içmeye gideyim ve belki de kısa bir hasbihâl de yaparım niyeti ile gidilebilecek müesseseleşmiş yapılar var?! ‘Akademik Dergicilik’ten, ‘kariyercilik’ namına(!) yapılan neşriyatçılıktan bahsetmiyorum…İndî bir tesbit diyebilirsiniz velâkin çok muhtelif sebeplerden; bir zamanlar,‘camiâ’ denilince, ‘teşkilatçılık’ denilince ilk akla gelen ‘fikriyat’, ‘fikir hareketi’, ‘en kuvvetl ve en üstün fikir biziz’ diyen ‘cenah’; gazetecilikte de, dergicilikte de “12 Eylül Öncesi”nin ‘kıvamı’nda değil gibi me geliyor!!! Sadece ‘kitap yayınları’nda gözle görülür gelişmeler yaşanmakta, o kadar…
Yine bir zamanlar gittiği şehirlere, taksi bagajlarında gazeteleri ile dergileri ile giden ‘Yazıcıoğlu Hareketi’, ‘Alperen Hareketi’ ise bilhassa Mart 2009 sonrası ‘günlük-haftalık-aylık periyotlar’da, ‘fikir kavgası’nda neredeyse nalları toplamaya devam ediyor…
Madem ki kökleri itibari ile ‘Cumhuriyet Tarihi’mizde, neredeyse yarım asra yakın bir mazisi de olan ‘Alperen-Nizâm-ı Âlem Fikriyatı’nın ‘fikir kavgası’nda ki acınası hâli…Ne zaman bitecek? Ne zaman ‘yazılı tartışmalar’ , ‘günlük-haftalık-aylık periyot’larda, muntazaman ve müesseseleşmiş bir şekilde ‘fikir üretimi’ yapılacak ki?
Gıpta ettiğim, imrendiğim bir ‘dergi neşriyatı’ da, ‘Hüküm Dergisi…’ ‘İ’lây-ı Kelimatulllah Dâvâsı’ namına yapılan ‘dergicilik’  faaliyeti, hem ufuk açıcılığı ile hem ‘dergi formatı mütevazîlığı’ ile de imrenilecek, gıpta edilecek bir ‘dergi…’
‘Fikir Hareketi’ dediğin, ‘Düşünce Hareketi’ dediğin ve hattâ ‘Fikir-Düşünce-Kimlik Temelli Parti’ dediğin ‘günlük-haftalık-aylık periyotlu’ neşriyatlarından belli olur..
Hem de ‘kürevî masa’da yer almak istiyorsak; ‘dijital çağı’n gerekliliklerini de yerine getirerek bir ‘fikir-düşünce kavgası’, bir ‘fikir-düşünce üretimi’ yapılması elzem değil mi?
Doğrusu hayıflanıyorum, hayıflanıyorum,hayıflanıyorum…
Silivri-Fenerköy, 24.05.2015
İsmet GÜLTEKİN

metgultekin@hotmail.com

13 Mayıs 2015 Çarşamba

KABAKLI HOCA 'ZAMAN GAZETESİ'NE NASIL YAN ÇİZMİŞTİ?!

KABAKLI HOCA “ZAMAN GAZETESİ”NE
NASIL YAN ÇİZMİŞTİ?!

Bir seneyi aşan bir süredir “Gülen Hareketi” ‘tartışılıyor…’ Hem de ne ‘tartışma’ amma?!
Yahû, ‘yol arkadaşlığı’ günümüzde neredeyse bir saatte belli olurken; on seneyi aşan bir sürede sözde ‘muhafâzakar demokrat’ ‘siyasî kimlik’li ‘örgüt’, ‘on yıl’da ‘zor’ tanıdı!!!
Ve neticede ‘Millî Güvenlik Siyaset Belgesi’ne, ‘Kırmızı Kitap’a, adetâ ‘iç düşman’ olarak geçmiş olan ‘Gülen Hareketi’ ne mevcut siyasî iradenin taarruzları devam ederken; hiç bilmediğimiz bazı ‘olgular’ı da, bazı ‘vakıa’ları da, “İslâm İletişim Hukuku”na azamî bir dikkatle ‘fikrî takipler’ yapmaya, çoğumuz gibi ben de gayret sarfetmekteyim..
Belki de kesintisiz altı ay/6 ay ‘Milliyetçileri ayaklarımızın altında ezeceğiz’ diyen mevcut siyasî iradenin zihniyeti; karşısında ‘milliyetçi sermayesi’ olmayan, ‘bankası’ bile olmayan ‘fakir-fukara milliyetçileri’ görünce, bu düşüncesinden vazgeçmiş oldular! Baksanıza ‘yeni düşman’larının ‘Bank Asya’ gibi ‘Bankaları’, neredeyse devasa ‘medya grubu’, tabiri caizse ‘Nurjuvazi’si olduklarını ‘farkedince’ ve bir de ‘muktedir olma namına’ olsa gerek; tahmin ettiğim altı aylık süreyi açtılar da çoktan geçtiler bile!
Ve maalesef ‘onca’ ‘Gülen Hareketi’nin İç Yüzü’ diyebileceğimiz malumatlar da, bilgiler de ‘kamuoyu’ dediğimiz ‘fikirler-düşünceler camiası’na yansıtılmış ve paylaşılmış olmasına rağmen; bir takım ‘Erbakan Hareketi’ gibi, ‘Yazıcıoğlu Hareketi’ gibi ve hattâ ‘Ülkücü Hareket’ gibi ‘temsil’ ve ‘yetki’ noktasındaki ‘Teşkilat Sorumluları’, eskisi gibi bırakın kendi aralarındaki ‘özel sohbetler’ de eleştirebilmeyi, ‘yazılı’ ve ‘ yüksek sesli söylemler’ olarak bile neredeyse ‘bir tek harf’ edememektedirler…
Böyle ‘olgular’ da, böyle ‘vakıalar’ da, meselâ rahmetli Aydın MENDERES ‘Ürkek’ ti de; rahmetli ‘Ülkücü Şehid’ Muhsin YAZICIOĞLU ‘Erkek’ti de; ‘Büyük Birlik Partisi’ni ‘Gülen Hareketi’ mi kurduttu?, temel suâllerini hatıra getiriyor..
Günümüzde 25 Mart 2009 sonrası, en azından “3 franksiyon”a ‘bölünmüş’ olan beşyüz bin tabanlı ‘YAZICIOĞLU HAREKETİ’, ‘Erbakan Hareketi’ ile ‘Seçim İttifakı’ yapması ile ‘Ya Yok Olacak’ ya da ‘franksiyonlaşma sayısı’, bilhassa 08. Haziran.2015 sabahı itibari ile daha da artmış olacak..
Baksanıza, ‘Yusufîyeli Remzi ÇAYIR’lar, Ankara’da ‘Netekim Öldü’ eylemi yaparken; DESTİCİ’ler de ‘Netekim Cennetlik’ diyen sapına kadar “12 Eylülcü Zaman Gazetesi”ni ‘ziyaret’ etmekle meşgul oldu!!!
KABAKLI HOCA ‘ZAMAN GAZETESİ’NE NASIL YAN ÇİZDİ?!
Neredeyse ‘yıllardır’ demeyeyim amma ‘aylardır’ bu mevzûyu yazmak istiyordum: ‘Elaziz’in, ‘Harput’un Alperen Delikanlısı rahmetli Ahmed KABAKLI Hoca, ‘Zaman Gazetesi’ne adeta ‘yan çizmişti.’ Hem de son kertede..
Benim, gayet sevk-i kader ile İstanbul’a geldiğim ve gayet dayısız, torpilsiz yine sevk-i kader ile Türk Edebiyatı Vakfı’nda çalışmaya başlayışım. Bir yandan da İstanbul Üniversitesi’nde ‘Meteoroloji-Klimatoloji’ sahasında ‘Yüksek Lisans’a da başlayışım. Ve rahmetli KABAKLI Hoca’nın da yeni bir gazetede ‘köşeyazarlığı’ yapma arayışları…Ve ‘görüşmeler’, ‘arayışlar’lar..  Ve bir akşam üstü TEDEV’den çıkıp şöförlüğünü Veysel TOPUZ’un yaptığı bir takside, ben, rahmetli KABAKLI HOCA, İsa KOCAKAPLAN’ın olduğunu hatırladığım taşıtta ‘Beyazıd’a doğru yol alışımız… Anladığım, artık ‘kesin’ idi; KABAKLI Hoca, yarın sabah ‘Zaman Gazetesi’nda ‘köşeyazarlığı’ yapmaya başlayacaktı!!!
Velâkin bildiğim kadarı ile ‘İstihbaratı çok kuvvetli’ olan rahmetli KABAKLI Hoca, hâlen anlayamadığım ve bilemediğim sebeplerden; ‘Zaman Gazetesi’nde değil; ‘Türkiye Gazetesi’nde ‘yazmaya’ başlayacaktı. Rahmetli Yılmaz ÖZTUNA ile beraber ‘Türkiye Gazetesi’nde yazmaya başlama “reklamları” da yayınlanmaya başlanmıştı bile…
Ve övünmek gibi olmasın amma-Servet KABAKLI duysa, okusa kızar belki- “Türkiye Gazetesi’ndeki ilk sekreteri olmak” da Rabbimin bir ikramı olarak bana nasip olmuştu…

Daha rahmetli KABAKLI Hoca, Cağaloğlu’ndaki, “Güle Güle Apartmanı”ndaki koltuğuna oturur oturmaz kim telefonla aramıştı?, diye ‘merak’lanırsanız diye yazıyorum: “Başbuğ Alparslan TÜRKEŞ…”
Tıpkı rahmetli Seyyid Ahmed ARVASÎ Hocamız gibi, “12 Eylül sonrası” rahmetli KABAKLI Hoca’mız da ‘Zaman Gazetesi’ni değil; neticede ‘Türkiye Gazetesi’ni ‘tercih’ etmişti…
Bugünleri mi ‘görmüştü’ yoksa?! ‘Gülen Hareketi’nin İç Yüzüne’ mi vâkıf olmuştu yoksa?!
Hâlen hayatta olan Belkıs Ablalar, İsa Ağbiler, Servet Beğler, Ayla Ablalar, Zeki Beyler,Mehdi Beyler, rahmetli Kabaklı Hoca’nın ‘Zaman Gazetesi’ne ‘yan çizme’ mes’elesine, benden daha fazla bilgileri vardır, diye düşünüyorum…
Ha, kendisi de bir ‘Şark Çocuğu’ ve hattâ ‘Rifaî Şeyhi’ de olan rahmetli KABAKLI Hoca’mızın babası da ‘Şeyh Said Ayaklanmaları Olayları’nda öldürülmüştü biliyor musunuz?
Ne güzel yıllardı da…Daha yeni kavradığım ‘Bir Cemaatin Şeyhi’ gibi neredeyse her Cuma günü ‘Güle Güle Apartmanı’na gelen, hayattaki ‘İlk Patronum’ olan Dr. Enver ÖREN Beğin sırtımı okşayışı, karşı oda  rahmetli ‘Kerküklü’ Ömer ÖZTÜRKMEN Beğ, bitişikde rahmetli İrfan ATAGÜN Beğler…
Ahhhhhh! Maalesef ‘Türkiye Gazetesi’ ‘İhlas Gazetecilik’, günümüzde, ‘Üstad Tarihçi’miz Kadir MISIROĞLU’nun ‘CHP-Altı Ok’ kitabını basarken; bir yandan da ‘Camuriyet’in ‘promosyonları’ ‘Marksizmin Kutsal Kitabı’ ‘Komünist Manifesto’ları ve ‘Deniz Gezmiş’ kitapları bizatiti basmakta bir mahzur görmemekte!!!
Fatih, 13.Mayıs.2015
İsmet GÜLTEKİN

metgultekin@hotmail.com

5 Mayıs 2015 Salı

TERMESPOR'UN RENKLERİ ve KIZLARI 'TERME'

Kuruluşunun(13.Nisan.1953) 62.Yılı Hâtırasına…

TERMESPOR’UN RENKLERİNİN “SARI-SİYAH” OLMASI ÜZERİNE
BİR ‘FİKİR JİMNASTİĞİ’ ve KIZLARI “TERME”


Bir “Çanakkale  Zaferimiz Filmi” olan ‘Sarı-Siyah’ sinema filmini internetten izlediğimden beri zihnime nakşedilen bir mevzuû:Termespor’umuzun forma renkleri de niçin “sarı-siyah”? Kuruluşunun 62. Yılını kutlayan Termespor’umuza “Sarı-Siyah” renkleri ne şekilde verildi? Kim,kimler, hangi saiklerle verdi?
Bir “fikir-düşünce jimnastiği” bâbından bu yazımı kaleme alıyorum.Şu ana kadar ki fikrî okumalarımı ve “birikim”imi hatırladığımda, bu hususta yazılı bir ürün okuyamadığımı şimdiden ifâde etmeliyim.
Benim de bir zamanlar, rahmetli ağbim ve bir zamanlar Termespor’a çok yönlü hizmetlerde bulunmuş olan ‘Malik Hoca’ kadar olmasa da; hattâ hâlen “Terme Belediyesi İlan Servisi Memuru” olan ağbim Zabit kadar, çok sayıda Termespor forması altında müsabakalarda yer almış olamasam da, Termespor ortamını zaman zaman solukladığımı gayet iyi hatırlıyorum.
“Çanakkale Zaferimiz Filmi” olan “Sarı-Siyah” sinema filmi, günümüzdeki ismi ile “İstanbul Lisesi Öğrencileri”nin “Çanakkale Harbi”ne gönüllü iştiraki ve neticede hepsinin şehadeti ile neticelenmesini mevzû alan bir sinema filmi. Ve ‘İstanbul Mekteb-i Sultanî’nin, ‘İstanbul Lisesi’nin ‘Sarı’ olan rengine,’Siyah’ renginin de ilâve edilmesi ve duvarlarının “Sarı-Siyah” renge boyanması..
Altmış ‘İstanbul Lisesi’ son sınıf öğrencisinin, 18 Mayıs’ı 19 Mayıs’a bağlayan gece, saat 3.30’da,bir süngü hucumunda,Çanakkale Harbi’nde şehadete ermeleri..O günlerde hastane olarak kullanılan sarı renkli okul binasının pencerelerinin matem ifadesi olarak siyaha boyanması…Sadece Çanakkale Harbi’nde değil, İstiklâl Harbi içinde ve özellikle de Sakarya Cephesi’nde şehid ve gaziler veren bir okul: Numune-i Terakki-İstanbul Erkek Lisesi, günümüzdeki ismi ile İstanbul Lisesi…
“Sarı-Siyah”, İstanbul Liselileri’nin “ruhumuzun ifadesi” dediği renkler.(*)
“Sarı” renginin yanına “Siyah” renginin de konulması,vatanperverliğin ve millî değerlere bağlılığının da bir ispatı…
Eğitim tarihimizdeki “ilk kez Lise” adının da kullanıldığı(**) “İstanbul (Erkek) Lisesi”nin ‘Sancağı’ da “Sarı-Siyah” renkli.(***)
Sadece bu kadar değil; ‘İstanbul (Erkek) Lisesi Futbol Takımı’nın da ‘forma renkleri’ “Sarı-Siyah.”(****) Tıpkı günümüzde kuruluşunun 62.yılını kutlamış olan Termespor Futbol Takımı gibi…

Acaba ‘Termespor Futbol Takımı’ da ‘forma renkleri’ni ‘İstanbul Lisesi’nden mi aldı?!
Ki, biri Sinoplu,biri Rizeli iki “Başbakan” ve hâlen ‘Başbakan’ımız olan Prof.Ahmet DAVUTOĞLU, “İstanbul (Erkek)Lisesi” mezunlarından…(*****)
Hele de  ‘siyasî perspektif’ten baktığımızda, ilçemiz Terme’de “ikinci siyasî güç” diyebileceğimiz “Millî Görüş Hareketi-Erbakan Hareketi”ni de hatırlarsak; Termespor’umuzun ‘forma renkleri’nin ‘sarı-siyah’ olmasında, rahmetli Erbakan Hoca’mızın veya “Erbakan Hareketi”nin bir tesiri, fonksiyonu olmuş olamaz mı?!l Rahmetli Erbakan Hocamız 1943’te ‘İstanbul (Erkek) Lisesi’nden mezun olmuş. (******)
Böyle bir ihtimal, bana daha mantıklı geliyor..Terme, hâlen de rahmetli Erbakan Hocamızı ‘siyasî şuur’ olarak da sevenlerinin çok olduğu bir şehrimiz.  Ve 13 Nisan 1953-13 Nisan 2015…Termespor Futbol Kulübümüzün kuruluşunun 62. Yılı…
Bence, Termespor’umuzun ‘renkleri’nin ‘Sarı-Siyah’ olmasının en âmil sebebi, en mantıklı izahı, böyle bir bağlantı da aranmalıdır…
Niçin ‘Termespor’umuzun Forma Renkleri Sarı-Siyah’dır?!
‘Çanakkale Zaferimiz Filmleri’nden ‘Sarı-Siyah’ sinema filmindeki gibi ‘benzer sebepler’den mi?
Terme’miz gibi, “Evliyâlar, Şehidler, Gaziler, Pehlivanlar, Hafızlar,Muharrirler şehri’miz de  hâlâ bile millî-manevî değerlerimizin kal’ası ve yaşatıcısı şehrimizdir…’Sarı-Siyah Renklerinin Ruhu’ hâlâ taptazedir…
KIZLARI ‘TERME’

Geçenlerde “Diriliş Postası’nın ‘televizyon’ bölümünde, okuduğum bir “İran Sinema Filmi” haberi.. “Bir Ayrılık” ismi ile yayınlanan ve orijinal ismi “Cüda-yi Nadir ez Simin” olan sinema filmi…Filmi çekici kılan, “on bir yaşlarındaki ismi “Terme” olan kızları..TV 2’de de gösterilmiş.(*******) “Kızları ‘TERME’” derken, kızlarının ismi ‘Terme’den bahsediliyor ve filmde çok sayıda ‘Terme’ de deniliyor. İnternette filmi sonuna kadar izledim..Çok sıkıcı da olsa izlemeye değer…

Sarıyer, 03.Mayıs.2015
İsmet GÜLTEKİN
Dip Notlar:
(*): “Numune-i Terakki’den Günümüze İSTANBUL LİSESİ”,Atlas TARİH Dergisi,Nisan 2015 Kitabı,sayfa 3
(**): İstabul Lisesi, adı geçen eser, sayfa 13
(***): İstanbul Lisesi, adı geçen eser, sayfa 42
(****): İstanbul Lisesi,  adı geçen eser,sayfa 44
(*****): İstanbul Lisesi,  adı geçen eser,sayfa 53
(******): İstanbul Lisesi,adı geçen eser, sayfa 53

(*******): Diriliş Postası Gazetesi, “Bir Ayrılık” deyip geçmemek gerek, 16. Nisan 2015, Perşembe, sayfa 18