TERMELİ ÜLKÜCÜ ŞAHSİYET BURHAN ŞEKER
ile
“TERME
ÜLKÜCÜ HAREKET TARİHİ”NE NOTLAR…
Neredeyse senelerden beri âdeta “içimde
bir ukde” idi:”Termeli Ülkücü Şahsiyet Burhan
ŞEKER ile ‘Terme Ülkücü Hareket Tarihi’ne Notlar’ düşebilecek, bir “hasbihâl”,
bir “sohbet”, bir “röportaj” yapabilmek…
Geçen aylarda,02.Şubat.2018 tarihinde
vefât eden “Çarşamba Ülkü-Bir Başkanı Burhan ŞAHİN” vesilesiyle, “içimdeki
ukde” yine depreşmişti..Tâ 20 Mart 2018 tarihindeki karşılaşmamızda, kısa bir
“hasbihâl”in, kısa bir “sohbet”in ardından, telefon numaramı vermiştim. Kezâ
vâlidesi vefât edeli kırk gün olmuştu..Dili ise neredeyse “kısmen felç”i
çağrıştıyordu. Üstelik bazı mevzûları da hatırlayamayabileceğini söylemişti.
‘Çangallar Mahallesine doğru hergün yürüyüş yapıyorum’ demişti; Termeli Muhkem
Ülkücü Şahsiyet Burhan ŞEKER …
Bir “Zilhicce Ayı”nda, bir “Hac
Mevsimi”nde, neredeyse bir “Kurban Bayramı Arefesi”nde, öncesinde, bir “Cuma
günü”, bugün nasip oldu,’içimdeki ukde’ olan bir “Hasbihâl”, bir “Sohbet”, bir
“Röportaj…”
İki saati bulmuştu “Termeli Ülkücü
Şahsiyet Burhan ŞEKER ile ‘Terme Ülkücü Hareket Tarihine Notlar” düştüğümüz
‘hasbihâl’imiz, ‘sohbet’imiz, ‘röportaj’ımız…
NASIL “ÜLKÜCÜ “ OLMUŞTU?
Aile yapısı Menderes- Demirel
çizgisinden gelen “Demokrat Parti-Doğru Yol Partisi Zihniyeti”ne sahipti. Ne
zaman ki “okul hayatı”nda, Giresun’dan Terme’ye atanmış “sol tandanslı “ bir
öğretmeninin; sürekli “sol propagandalar” yapmış olmasının meydana getirdiği
“anti-pati” ile ‘saf’ını, “Ülkücü Saf”tan yana kullanarak; “Ülkücü” olduğunu
ifâde etti.
TERMELİ ÜLKÜCÜ ŞEHİD RESUL
ŞAHİN VAKIASI
“Çarşambalı Ülkücüler mi daha kaliteli
idi yoksa Termeli Ülkücüler mi?” suâlime; “Biz Termeli Ülkücüler daha kaliteli
idik” dercesine şunları ifâde etti Termeli Ülkücü Şahsiyet Burhan ŞEKER:”-Biz
Termeli Ülkücüler, asla ve kat’a “Ülkücülükten Geçinenler” değildik….Fatsa
‘düşmüştü’, Ünye ‘düşmüştü’, Çarşamba ise ‘düşmek üzere’ idi..Sıra Terme’nin
‘düşürülmesine’ gelmişti.Bendeniz Terme Ülkü-Bir Başkanı idim…Rahmetli Resul
ŞAHİN’i “öldürmek”, “şehid etmek” için, “sol terör” kafasına koymuşlardı.
“Pusu”, “Suikast” için “Organize” olmuşlardı. Kendini vurmak isteyen ve “Sol
terör” ile hiç mi hiç alakası olmayan Niyazi, “vakıa” öncesi İstanbul’da, bazı
evlerde kalmıştı.”Kısasa kısas” dercesine rahmetli Resul ŞAHİN, kendisini
öldürmek isteyen Niyazi’den daha önce davranıp, Niyazi’yi vuruyor ve öldürüyor.
Resul ŞAHİN’i ise Samsun’dan gelen bir “tetikçi”, “profesyonel bir tetikçi”
vuruyor, öldürüyor, “şehid” ediyor…
Tamamiyle “Sol terör” mensupları,
kafaya koymuşlardı, “Pusu”, “Suikast” için de “Organize” olmuşlardı…
Şayed “12 Eylül 1980 Askerî Darbesi”
olmasaydı, Terme’mizde daha çok sayıda ‘kan dökülecekti’, daha çok sayıda
“Ülkücü Şehidler”imiz olacaktı…Dönemin “Terme Emniyet Teşkilatı” bile “Pol-Der”ciler,
“Pol-Bir”ciler, diye “ikiye bölünmüştü…Terme’mizde “ikiye bölünmüştü”; ‘Beri
karşı’, ‘öte karşı’, diye…’Beri karşı’ biz Ülkücülerin elinde idi; ‘öte karşı’
ise “TÖB-DER”cilerin, “Sol Güçler”in elinde idi..Terme’miz de ‘düşme kertesi’ne
gelmişti ki; “12 Eylül” oldu…
TERME ÜLKÜ-BİR ve TERME ÜLKÜ
OCAĞI
“Terme Ülkü-Bir Başkanı ben idim. Terme
Ülkü Ocağı Başkanı ise Faik SEZGİN idi. Merhum Faik SEZGİN, Terme’de hem
İlkokul öğretmenliği yapmakta, hem de Terme Ülkü Ocağı Başkanlığı, “Reislik”
yapmakta idi. Evindeki kitaplarından Terme Ülkü Ocağı Kütüphanesini teşkil
etmişti. “Doğu Karadeniz’de Kütüphane” denilince, “Terme Ülkü Ocağı
Kütüphanesi” akla gelmekte idi. “12 Eylül 1980 Askerî Darbesi” sonrası, Terme
Ülkü Ocağı Kütüphanesine ne oldu?, bilemiyorum…
Hem Terme Ülkü-Bir Teşkilatı ve hem
de Terme Ülkü Ocağı Teşkilat binaları, Yüksel EKMEKÇİ’nin işyeri üstündeki
yerde idi. En üst katta Terme Ülkü Ocağı, alt katında ise Terme Ülkü-Bir’in
teşkilat binası, ‘lokali’ vardı..
Beni ve benimle olan Ülkücüleri,”12
Eylül”den bir, bir buçuk ay sonra “aldılar…” Otuzbeş gün(35), Samsun’da, askerî
bir yerde, “işkence hayatı” yaşadım. Üç gün aralıklarla, şiddet, işkence hayatı
yaşadım. Ayaklarımın üzerinde duramıyor, askerler kollarıma girerek
götürüyorlardı. Tek başına bir ‘hücre’de kaldım. Kuru ekmekten başka bir şey de
vermiyorlardı. ‘Şunu öldürdüm, bunu öldürdüm’, diye baskılar, işkenceler
yapıyorlardı..
Ülkü-Bir mensubu Ülkücü öğretmenler
ağırlıkta idi…Otuz beş gün bitimi, “tahliye” ettiler..Zaten Ülkücü
öğretmenlerle ‘alınmadan önce’ yaptığımız istişarede, ‘direnmeyecektik.’
“Alırlarsa alsınlardı” yani…’Tahliye’ edilince de, “Niye tahliye ediyorsunuz?”,
diye de suâl edemedik. Velâkin, “tekrar
alırlar mı?” ‘endişesi’ yaşadık…
“BEN DE ÖĞRETMEN
İDİM…”
Termeli Ülkücü Şahsiyet, Terme Ülkü-Bir
Başkanı Burhan ŞEKER, anlatmaya devam ediyor:”- Ben de öğretmen idim. İlkokul
öğretmeni idi. Diyar-ı Bekr’in Bismil ilçe merkezinde, 12 Eylül öncesinde, iki
sene ilkokul öğretmenliği yaptım. Samsun’a ‘tayin’ istedim..’Tayin’im Samsun’a
çıktı. “Avrupa Ülkücü Federasyon Teşkilatı Başkanlığı” da yapmış olan; aslında
Termeli Ülkücü Şahsiyetlerden Lokman KONDAKÇI’nın da tavassutu ile Terme
Bazlamaç Mahallesinde de bir sene İlkokul öğretmenliği yaptım. ‘Kadrolu
Öğretmen’ olarak…”12 Eylül” olunca, otuzbeş günlük “işkence hayatı” sonrası,
yeniden öğretmenliğime başlamak için müracaat ettim. Bizim durumumuzdakilerle
‘Samsun’ ilgilenince, hem ‘tedavi’ olmak; hem de “işkence gördüğüme dair” ‘rapor’ alabilmek için İstanbul’a gitmiştim.
Dönüşte Terme’ye geldiğimde “müstafî”, “kendi kendine istifa etmiş hukukî
duruma” düşmüştüm..
04.NİSAN.1986 TRAFİK KAZASI
“Dört Nisan 1986 tarihinde,
Terme’den Samsun’a, kısa tip ‘reno’ taksi ile gidiyorduk. Şöförlüğü Resul GENÇ
yapıyordu. Fevzi DEMİRTÜRK, ön koltukta oturuyordu. Ben de arka
koltukta..Yollar tek şeritli idi..Böyle değildi…Sis vardı…Hem ağır derecede sis
vardı. Gelemen yakınlarındaki köprüye yaklaşmıştık. Önden gelen “302 Otobüs”ten
sakınalım derken; köprüden aşağıya uçmuştuk..Rahmetli Resul GENÇ, oracıkta
vefât etti. Rahmetli Fevzi ise sapasağlamdı..Ben ise başımı bir yere
çarpmıştım.Samsun’da hastaneye vardığımızda, benim için de “ölecek” diyorlardı.O
günü akşamı, rahmetli Fevzi DEMİRTÜRK vefât etti. Meğerse iç organları
paramparça olmuş…
Bana da Rabbim bu günleri gösterdi…
İlkokul öğretmenliğim sebebi ile
“Ülkücü Hasan KÖKSAL”ın da ‘iyiliği ile’, Terme Öğretmenevi’nde
görevlendirilmelerimle, müdür yardımcılığım ile yirmi seneyi de tamamlayıp;
ilkokul öğretmenliğinden emekli oldum…
“12 EYLÜL ÖNCESİ DE İKİ BUÇUK AY HAPİS
YATTIM”
“Terme Ülkü-Bir Başkanı”,
“Terme Ülkücü Öğretmenler Birliği Başkanı” iken; Lokman KONDAKÇI’nın bir
‘vakıası’ sebebiyle, beni de “aldılar” ve Samsun’da iki buçuk ay hapis yattım..
Lokman KONDAKÇI, öyle “Ülkücü Hareket’in
Tarihi” üzerine “dökümanter çalışma sahibi” Hakkı ÖZNUR’un dediği ve yazdığı
üzre; “Ajan-Provakatör” falan değil..Öyle “Ülkücü Hareket içindeki
Ajan-Provakatörlerden biri falan değil. Düpedüz yalan…Terme’deki Ülkücü
Hareket’e hiçbir kötülüğü olmamıştır. Lokman KONDAKÇI’nın, Terme’deki Ülkücü
Hareket’e, bilâkis çok faydaları olmuştur…
Neticede “siyaset okulu”ndan değil; “sahada
yetişmiş bir siyasetçi” olan Sabri ARSLAN ise Terme’deki Milliyetçi Hareket
Partisi(M.H.P.) Teşkilatını kurma da emeği olmuştur. Sonradan
yerini Adnan OKUTAN’a bırakmıştır. Sabri ASLAN, “o yıllar”da da biraz, ‘esnek’,
biraz ‘kıvrak’, biraz ‘oynak’ idi…Terme
M.H.P.’den Belediye Başkanı Adayı vesaire oldu..Velâkin “Doğru Yol
Partisi”ne de kaydı…”Ülkü Ocağından Yetişenlerden” değildi..Şimdiler de
biliyorsunuz…
Adnan OKUTAN da, Terme M.H.P. İlçe
Başkanlığı’nı, Sabri ARSLAN’ın tavassutu ile yaptı..”12 Eylül”de de “içeriye
alınmadı..” “Onun-bunun uzantısı değildi” fakat “12 Eylül’de ne oldu da içeri
alınmadı?”, bilemiyorum…
“TERMELİ FAİK SEZGİN: UNUTTURULAN ÜLKÜCÜ YAZAR”(*)
“Merhum Faik SEZGİN de, ilkokul öğretmeni
idi. “O Yıllar” da “sabahçı-öğlenci” ismi ile “ikili” eğitim-öğretim yapılmakta
idi. Rahmetli Faik SEZGİN, hem ilkokul öğretmenliği yapmakta; hem de Terme Ülkü
Ocağı Başkanlığı yapmakta idi. Bir kardeşi de “sol cenahta”ta idi. “Nitelikli
Solcu” dedikleri ‘tür’dendi fakat “vatan hâini” denilecek kertede değildi…
Rahmetli Faik SEZGİN de “kaliteli
Ülkücüler”dendi. “12 Eylül 1980 Askerî Darbe” öncesi İstanbul’a gitti.
“Efsanevî Gazete”, “HERGÜN Gazetesi”nde çalıştı. Yazıları, “Nizâm-ı Âlem
Ülkücülüğü”nün ‘kitabını yazan adam’ olarak bilinen rahmetli Seyyid Ahmed
ARVASÎ Hoca’nın yazılarının altında da neşrediliyordu. “Dergâh” isimli
köşesinde hem “köşeyazarlığı”, hem de “dizi yazılar” yazıyordu. “HERGÜN
Gazetesi”nde çalışırken; “Hukuk Fakültesi”ni de bitirdi ve “Avukat” da
oldu..”Samsun Barosu”na kayıtlı “Avukat” iken de vefât etti…Allah(c.c.) rahmet
eylesin…
“HERKES 70’Lİ SENELERİ
ÖZLÜYOR”
Evet, “Merkez”ler olmasa bile “Herkes”
neredeyse “70’li Seneleri Özlüyor…”
“Herkes”, “her dâvâ adamı”, hem de çok
“farklı cenâhtakiler” de…
Nihayetinde, senelerin “içimdeki
ukdesi”ni bir nebze giderebildim..
İnşaâllah azıcık da olsa, “Hatıralar
Canlandı…”
“Mâzi hatırlandı…”
“Kökü mâzide olan âti olabilmek” de böyle bir
şey olsa gerek vesselâm…
Terme,
18.Ağustos.2018
İsmet
GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar
ve Öğretmen
Dip Not:
(*):
İsmet GÜLTEKİN, “Termeli Faik SEZGİN: Unutturulan Ülkücü Yazar”, Terme Birlik
MEFKÛRE-Birlik Olmadan, Dirlik Olmaz” Kültür Hizmeti, 2017,Terme,”Elektronik
Ortam”