17 Ağustos 2018 Cuma

TERMELİ ÜLKÜCÜ ŞAHSİYET BURHAN ŞEKER ile "TERME ÜLKÜCÜ HAREKET TARİHİ"NE NOTLAR...

     TERMELİ ÜLKÜCÜ ŞAHSİYET BURHAN ŞEKER

                                 ile

“TERME ÜLKÜCÜ HAREKET TARİHİ”NE NOTLAR…


     Neredeyse senelerden beri âdeta “içimde bir ukde” idi:”Termeli Ülkücü  Şahsiyet Burhan ŞEKER ile ‘Terme Ülkücü Hareket Tarihi’ne Notlar’ düşebilecek, bir “hasbihâl”, bir “sohbet”, bir “röportaj” yapabilmek…
     Geçen aylarda,02.Şubat.2018 tarihinde vefât eden “Çarşamba Ülkü-Bir Başkanı Burhan ŞAHİN” vesilesiyle, “içimdeki ukde” yine depreşmişti..Tâ 20 Mart 2018 tarihindeki karşılaşmamızda, kısa bir “hasbihâl”in, kısa bir “sohbet”in ardından, telefon numaramı vermiştim. Kezâ vâlidesi vefât edeli kırk gün olmuştu..Dili ise neredeyse “kısmen felç”i çağrıştıyordu. Üstelik bazı mevzûları da hatırlayamayabileceğini söylemişti. ‘Çangallar Mahallesine doğru hergün yürüyüş yapıyorum’ demişti; Termeli Muhkem Ülkücü Şahsiyet Burhan ŞEKER …

       Bir “Zilhicce Ayı”nda, bir “Hac Mevsimi”nde, neredeyse bir “Kurban Bayramı Arefesi”nde, öncesinde, bir “Cuma günü”, bugün nasip oldu,’içimdeki ukde’ olan bir “Hasbihâl”, bir “Sohbet”, bir “Röportaj…”
        İki saati bulmuştu “Termeli Ülkücü Şahsiyet Burhan ŞEKER ile ‘Terme Ülkücü Hareket Tarihine Notlar” düştüğümüz ‘hasbihâl’imiz, ‘sohbet’imiz, ‘röportaj’ımız…

                    NASIL “ÜLKÜCÜ “ OLMUŞTU?


        Aile yapısı Menderes- Demirel çizgisinden gelen “Demokrat Parti-Doğru Yol Partisi Zihniyeti”ne sahipti. Ne zaman ki “okul hayatı”nda, Giresun’dan Terme’ye atanmış “sol tandanslı “ bir öğretmeninin; sürekli “sol propagandalar” yapmış olmasının meydana getirdiği “anti-pati” ile ‘saf’ını, “Ülkücü Saf”tan yana kullanarak; “Ülkücü” olduğunu ifâde etti.

                 TERMELİ ÜLKÜCÜ ŞEHİD RESUL ŞAHİN VAKIASI


       “Çarşambalı Ülkücüler mi daha kaliteli idi yoksa Termeli Ülkücüler mi?” suâlime; “Biz Termeli Ülkücüler daha kaliteli idik” dercesine şunları ifâde etti Termeli Ülkücü Şahsiyet Burhan ŞEKER:”-Biz Termeli Ülkücüler, asla ve kat’a “Ülkücülükten Geçinenler” değildik….Fatsa ‘düşmüştü’, Ünye ‘düşmüştü’, Çarşamba ise ‘düşmek üzere’ idi..Sıra Terme’nin ‘düşürülmesine’ gelmişti.Bendeniz Terme Ülkü-Bir Başkanı idim…Rahmetli Resul ŞAHİN’i “öldürmek”, “şehid etmek” için, “sol terör” kafasına koymuşlardı. “Pusu”, “Suikast” için “Organize” olmuşlardı. Kendini vurmak isteyen ve “Sol terör” ile hiç mi hiç alakası olmayan Niyazi, “vakıa” öncesi İstanbul’da, bazı evlerde kalmıştı.”Kısasa kısas” dercesine rahmetli Resul ŞAHİN, kendisini öldürmek isteyen Niyazi’den daha önce davranıp, Niyazi’yi vuruyor ve öldürüyor. Resul ŞAHİN’i ise Samsun’dan gelen bir “tetikçi”, “profesyonel bir tetikçi” vuruyor, öldürüyor, “şehid” ediyor…

        Tamamiyle “Sol terör” mensupları, kafaya koymuşlardı, “Pusu”, “Suikast” için de “Organize” olmuşlardı…
       Şayed “12 Eylül 1980 Askerî Darbesi” olmasaydı, Terme’mizde daha çok sayıda ‘kan dökülecekti’, daha çok sayıda “Ülkücü Şehidler”imiz olacaktı…Dönemin “Terme Emniyet Teşkilatı” bile “Pol-Der”ciler, “Pol-Bir”ciler, diye “ikiye bölünmüştü…Terme’mizde “ikiye bölünmüştü”; ‘Beri karşı’, ‘öte karşı’, diye…’Beri karşı’ biz Ülkücülerin elinde idi; ‘öte karşı’ ise “TÖB-DER”cilerin, “Sol Güçler”in elinde idi..Terme’miz de ‘düşme kertesi’ne  gelmişti ki; “12 Eylül” oldu…


                 TERME ÜLKÜ-BİR ve TERME ÜLKÜ OCAĞI

      “Terme Ülkü-Bir Başkanı ben idim. Terme Ülkü Ocağı Başkanı ise Faik SEZGİN idi. Merhum Faik SEZGİN, Terme’de hem İlkokul öğretmenliği yapmakta, hem de Terme Ülkü Ocağı Başkanlığı, “Reislik” yapmakta idi. Evindeki kitaplarından Terme Ülkü Ocağı Kütüphanesini teşkil etmişti. “Doğu Karadeniz’de Kütüphane” denilince, “Terme Ülkü Ocağı Kütüphanesi” akla gelmekte idi. “12 Eylül 1980 Askerî Darbesi” sonrası, Terme Ülkü Ocağı Kütüphanesine ne oldu?, bilemiyorum…
           Hem Terme Ülkü-Bir Teşkilatı ve hem de Terme Ülkü Ocağı Teşkilat binaları, Yüksel EKMEKÇİ’nin işyeri üstündeki yerde idi. En üst katta Terme Ülkü Ocağı, alt katında ise Terme Ülkü-Bir’in teşkilat binası, ‘lokali’ vardı..


            Beni ve benimle olan Ülkücüleri,”12 Eylül”den bir, bir buçuk ay sonra “aldılar…” Otuzbeş gün(35), Samsun’da, askerî bir yerde, “işkence hayatı” yaşadım. Üç gün aralıklarla, şiddet, işkence hayatı yaşadım. Ayaklarımın üzerinde duramıyor, askerler kollarıma girerek götürüyorlardı. Tek başına bir ‘hücre’de kaldım. Kuru ekmekten başka bir şey de vermiyorlardı. ‘Şunu öldürdüm, bunu öldürdüm’, diye baskılar, işkenceler yapıyorlardı..

          Ülkü-Bir mensubu Ülkücü öğretmenler ağırlıkta idi…Otuz beş gün bitimi, “tahliye” ettiler..Zaten Ülkücü öğretmenlerle ‘alınmadan önce’ yaptığımız istişarede, ‘direnmeyecektik.’ “Alırlarsa alsınlardı” yani…’Tahliye’ edilince de, “Niye tahliye ediyorsunuz?”, diye  de suâl edemedik. Velâkin, “tekrar alırlar mı?” ‘endişesi’ yaşadık…
                
                         “BEN DE ÖĞRETMEN İDİM…”


            Termeli Ülkücü Şahsiyet, Terme Ülkü-Bir Başkanı Burhan ŞEKER, anlatmaya devam ediyor:”- Ben de öğretmen idim. İlkokul öğretmeni idi. Diyar-ı Bekr’in Bismil ilçe merkezinde, 12 Eylül öncesinde, iki sene ilkokul öğretmenliği yaptım. Samsun’a ‘tayin’ istedim..’Tayin’im Samsun’a çıktı. “Avrupa Ülkücü Federasyon Teşkilatı Başkanlığı” da yapmış olan; aslında Termeli Ülkücü Şahsiyetlerden Lokman KONDAKÇI’nın da tavassutu ile Terme Bazlamaç Mahallesinde de bir sene İlkokul öğretmenliği yaptım. ‘Kadrolu Öğretmen’ olarak…”12 Eylül” olunca, otuzbeş günlük “işkence hayatı” sonrası, yeniden öğretmenliğime başlamak için müracaat ettim. Bizim durumumuzdakilerle ‘Samsun’ ilgilenince, hem ‘tedavi’ olmak; hem de “işkence gördüğüme dair”  ‘rapor’ alabilmek için İstanbul’a gitmiştim. Dönüşte Terme’ye geldiğimde “müstafî”, “kendi kendine istifa etmiş hukukî duruma” düşmüştüm..

                        
                     04.NİSAN.1986 TRAFİK KAZASI

             “Dört Nisan 1986 tarihinde, Terme’den Samsun’a, kısa tip ‘reno’ taksi ile gidiyorduk. Şöförlüğü Resul GENÇ yapıyordu. Fevzi DEMİRTÜRK, ön koltukta oturuyordu. Ben de arka koltukta..Yollar tek şeritli idi..Böyle değildi…Sis vardı…Hem ağır derecede sis vardı. Gelemen yakınlarındaki köprüye yaklaşmıştık. Önden gelen “302 Otobüs”ten sakınalım derken; köprüden aşağıya uçmuştuk..Rahmetli Resul GENÇ, oracıkta vefât etti. Rahmetli Fevzi ise sapasağlamdı..Ben ise başımı bir yere çarpmıştım.Samsun’da hastaneye vardığımızda, benim için de “ölecek” diyorlardı.O günü akşamı, rahmetli Fevzi DEMİRTÜRK vefât etti. Meğerse iç organları paramparça olmuş…
           Bana da Rabbim bu günleri gösterdi…
          İlkokul öğretmenliğim sebebi ile “Ülkücü Hasan KÖKSAL”ın da ‘iyiliği ile’, Terme Öğretmenevi’nde görevlendirilmelerimle, müdür yardımcılığım ile yirmi seneyi de tamamlayıp; ilkokul öğretmenliğinden emekli oldum…


        “12 EYLÜL ÖNCESİ DE İKİ BUÇUK AY HAPİS YATTIM”

                  “Terme Ülkü-Bir Başkanı”, “Terme Ülkücü Öğretmenler Birliği Başkanı” iken; Lokman KONDAKÇI’nın bir ‘vakıası’ sebebiyle, beni de “aldılar” ve Samsun’da iki buçuk ay hapis yattım..
      Lokman KONDAKÇI, öyle “Ülkücü Hareket’in Tarihi” üzerine “dökümanter çalışma sahibi” Hakkı ÖZNUR’un dediği ve yazdığı üzre; “Ajan-Provakatör” falan değil..Öyle “Ülkücü Hareket içindeki Ajan-Provakatörlerden biri falan değil. Düpedüz yalan…Terme’deki Ülkücü Hareket’e hiçbir kötülüğü olmamıştır. Lokman KONDAKÇI’nın, Terme’deki Ülkücü Hareket’e, bilâkis çok faydaları olmuştur…

            Neticede “siyaset okulu”ndan değil; “sahada yetişmiş bir siyasetçi” olan Sabri ARSLAN ise Terme’deki Milliyetçi Hareket Partisi(M.H.P.) Teşkilatını kurma da emeği olmuştur.                                                                     Sonradan yerini Adnan OKUTAN’a bırakmıştır. Sabri ASLAN, “o yıllar”da da biraz, ‘esnek’, biraz ‘kıvrak’, biraz ‘oynak’ idi…Terme  M.H.P.’den Belediye Başkanı Adayı vesaire oldu..Velâkin “Doğru Yol Partisi”ne de kaydı…”Ülkü Ocağından Yetişenlerden” değildi..Şimdiler de biliyorsunuz…

         Adnan OKUTAN da, Terme M.H.P. İlçe Başkanlığı’nı, Sabri ARSLAN’ın tavassutu ile yaptı..”12 Eylül”de de “içeriye alınmadı..” “Onun-bunun uzantısı değildi” fakat “12 Eylül’de ne oldu da içeri alınmadı?”, bilemiyorum…

       “TERMELİ FAİK SEZGİN: UNUTTURULAN ÜLKÜCÜ YAZAR”(*)


     “Merhum Faik SEZGİN de, ilkokul öğretmeni idi. “O Yıllar” da “sabahçı-öğlenci” ismi ile “ikili” eğitim-öğretim yapılmakta idi. Rahmetli Faik SEZGİN, hem ilkokul öğretmenliği yapmakta; hem de Terme Ülkü Ocağı Başkanlığı yapmakta idi. Bir kardeşi de “sol cenahta”ta idi. “Nitelikli Solcu” dedikleri ‘tür’dendi fakat “vatan hâini” denilecek kertede değildi…
       Rahmetli Faik SEZGİN de “kaliteli Ülkücüler”dendi. “12 Eylül 1980 Askerî Darbe” öncesi İstanbul’a gitti. “Efsanevî Gazete”, “HERGÜN Gazetesi”nde çalıştı. Yazıları, “Nizâm-ı Âlem Ülkücülüğü”nün ‘kitabını yazan adam’ olarak bilinen rahmetli Seyyid Ahmed ARVASÎ Hoca’nın yazılarının altında da neşrediliyordu. “Dergâh” isimli köşesinde hem “köşeyazarlığı”, hem de “dizi yazılar” yazıyordu. “HERGÜN Gazetesi”nde çalışırken; “Hukuk Fakültesi”ni de bitirdi ve “Avukat” da oldu..”Samsun Barosu”na kayıtlı “Avukat” iken de vefât etti…Allah(c.c.) rahmet eylesin…


                   “HERKES 70’Lİ SENELERİ ÖZLÜYOR”
      Evet, “Merkez”ler olmasa bile “Herkes” neredeyse “70’li Seneleri  Özlüyor…”
    “Herkes”, “her dâvâ adamı”, hem de çok “farklı cenâhtakiler” de…
      Nihayetinde, senelerin “içimdeki ukdesi”ni bir nebze giderebildim..
     İnşaâllah azıcık da olsa, “Hatıralar Canlandı…”
     “Mâzi hatırlandı…”
  “Kökü mâzide olan âti olabilmek” de böyle bir şey olsa gerek vesselâm…
Terme, 18.Ağustos.2018
İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve Öğretmen

Dip Not:

(*): İsmet GÜLTEKİN, “Termeli Faik SEZGİN: Unutturulan Ülkücü Yazar”, Terme Birlik MEFKÛRE-Birlik Olmadan, Dirlik Olmaz” Kültür Hizmeti, 2017,Terme,”Elektronik Ortam”

Hiç yorum yok: