7 Ağustos 2017 Pazartesi

"RESMÎ TARİHÇİLER" DE, "GAYR-İ RESMÎ TARİHÇİLER" DE, "GERÇEKÇİ" DEĞİLLER

“RESMÎ TARİHÇİLER” DE,
“GAYR-İ RESMÎ TARİHÇİLER” DE,
“GERÇEKÇİ” DEĞİLLER


·      Bir “Büyük Yalan” Daha Çöktü…
·      “Otuz üç(33) senelik devrinde, bir karış toprak kaybedilmediği iddia edilen “Ulu Hakan”, “Gök Sultan” Sultan Abdühamid-i Sâni/ Sultan 2. Abdülmamid Han Devri, meğerse “622 senelik Devlet-i Aliyye tarihinde en çok toprak kaybettiğimiz devir” imiş.
·      Yarım asrı deviren nesiller de, nasıl aldatılmış, nasıl kandırılmış be!!!

Kendimi “çok okuyanlar kategorisi”ne dahil ettiğim hâlde,meğerse,  ne de çok “bilmediğim hususlar”, “bilmediğim tarihî hakikatler” var imiş.Daha geçenlerde, “çok yönlü okuma şiarı” doğrultusunda, “Haydar Baş Hareketi/İcmal Gençliği”nin ‘yayın organı’ olan ‘Yeni Mesaj Gazetesi’nin köşeyazarı Muharrem BAYRAKTAR’ın, “Abdulhamit’in Askerî Yönü” (1)başlıklı makalesini okuduğumda, âdeta “şoke” oldum, “boksörlerden üst üstte kroşe yemişe” döndüm. Hemen “haşiye”sinde, “dipnot”undaki “kaynağı” kütüphanemde bularak, hararetle okumaya başladım: “Şevket Süreyya AYDEMİR, Makedonya’dan Orta Asya’ya ENVER PAŞA”(2) isimli bu kitabı, ta, 09. Ağustos 1982’de, Silivri’den almışım velâkin okumamışım.
Hemencecik alakalı kısımları okumaya başladım: “İkinci Abdülhamit Kimdir?”,”akıllı delilik” tarifleri, “Jurnalcılık Nedir?”, onaltı senelik adeta “3. Abdülhamid Han Devri” gibi lanse edilen mevcut “siyasî iktidar devri”ni çağrıştıran “Nepotizm/Aşırı Akrabacılık kadrolaşmaları”(s.121); “Devletimizin iflas ettiği”(s.120) tesbitleri; “Yarı Sömürge Ekonomisi”,”Devlet Yapısında Malî Esaret:İflâs” alt başlıkları ile devrin “devletimizin iflas ettiği” izahatları…

Ve “Gök Sultan”, “Ulu Hakan” , “Sultan Abdülhamid-i Sani/2. Abdülhamid Han Devri”ne, “eleştirel”, “sosyal-psikolojik tahlil”lerle ve “gerçekçi” bakan Şevket Süreyya AYDEMİR’in ismini zikrettiğim “Enver Paşa” isimli eserinin 142. sahifesine geldiğimde ise sahiden de “iddia edildiği üzre 33 senelik devrinde bir karış toprak kaybetmediğimiz iddia edilen”, hattâ “iddia edilmek”ten de öte bütün “düşünme azaları felç edilecek kerte”de adeta “hipnotize” edilen “nesiller”den olduğumun “farkına” vardım: Gerçekten de sahife 142’ye geldiğimde, Şevket Süreyya AYDEMİR, “toprak kaybından bahseden cümleler” yazmıştı…
Ve “Aldülhamit Muamması” kısmını okumaya başladığımda ise;”33 senelik Sultan Abdülhamid-i Sâni/ Sultan 2. Abdülhamid Han Devri”; “Ne mistik, ne de muamma bir devir idi” tarifi yapılıyordu ve alakalı eserin,kısaca ”Enver Paşa” isimli kitabının 226. sahifesi alt başlığı ise: “Kaybedilen Topraklar”dı…
“Kaybedilen Topraklar…”
Öfkelenmemek, hele de “Karadenizli” olarak “asabileşmemek, sinirlenmemek” muhal ender muhal olan zaman dilimleri…
“Nasıl olur? Bendeniz de mi aldatılmışım, kandırılmışım? O kadar “okumalar” yapan biri olarak, niye aldığım ve okuduğum neşriyatlarda, böyle bir “Tarihî Hakikati” okuyamamışım?” hafakanları…
Ve merhum Şevket Süreyya AYDEMİR, kısaca“Enver Paşa” isimli eserinin alakalı “Kaybettiğimiz Topraklar” ara başlığında, 226-229 sahifelerdeki izahatlarında, “210 bin kilometrekare toprak kaybettiğimiz, 5,5 milyon nüfus kaybettiğimizi; “tarihî hakikat” adına yazılan “1,5 milyon kilometre kareyi aşan toprak kaybı gerçeği” yoktu(!?), Mısır’da, Tunus’ta vesaire “şeklî hakimiyetin sonlandığını” yazıyordu…

Bendenizdeki o “fikir öfkesi” ile “Enver Paşa” kitabının ileriki sayfalarını okumayı bırakmış ve böyle bir “tarihî hakikat”in “sağlamasını yapmaya yönelik” “fikir takibi”ne, “kaynak kişi arayışı”na çekilmiştim.(Şimdi bu yazıyı yazdığımda, meğerse Şevket Süreyya AYDEMİR, kısaca “Enver Paşa” isimli eserinin ileriki sayfalarında, ne “Resmî Tarihçi” olan, ne de “Gayr-i Resmî Tarihçi” olan; velâkin sadece ve sadece “Tarihçi” olma yolundaki “Tarihçilerimiz”in de, teyit ettiği üzre; tamı tamına bir milyon beş yüz doksan iki bin sekiz yüz altı kilometre kare(1.592.806 km kare)lik toprak kaybı gerçeğimizin yazılmış olduğunun da farkına vardım.)

EKRANLARDA-YOUTUBE’LARDA

Bazılarının “Ulu Hakan”; bazılarının “Gök Sultan” dediği ve ekseriyetinin de “33 senelik devrinde bir karış toprak parçası kaybedilmediği” “Büyük Yalanı” sona eriyordu artık. “Resmî Tarihçiler” gibi “Gayr-i Resmî Tarihçiler” de, adeta “yalan söylemişler”di.. “Gerçekçi” değillerdi ve “Tarihî Hakikat” değildi yazdıkları…”Tarihî Hakikatleri” tamamiyle yazamıyor ve dillendiremiyorlardı…
“Youtube”’a, “II. Abdülhamid Dönemi Toprak Kayıpları” yazdığımızda, Murat BARDAKÇI’nın, Habertürk’de yayınlanmış olan “Tarihin Arka Odası”programında dedikleri…”Mısır gitti Mısır…Koskoca Mısır, Tunus gitti…’Cahil’ veya ‘gizlice saklayanlar…’ ‘Yalancılar…’ Ve verdiği toprak kaybı rakamı:” Koskoca Devlet-i Aliyye tarihinde, en çok toprak kaybettiğimiz Padişah kimdi?”, diye suâl edilse; cevap: Sultan Abdülhamid-i Sani Han/ Sultan İkinci Abdülhamid Han” idi ve rakam da 1.592.806 kilometre karelik toprak parçası…
Mısır, Tunus, Bulgaristan, Romanya, Kars, Ardahan, Batum, Girit vesaire..
Yine “II.Abdülhamid Toprak Kaybetti mi” yazıldığında, mutad okullardaki “tarih dersleri” ayarında hazırlanmış “görselli” izahlar…
Yine “çooook şaibelileşmiş”(?!) “Adnan OKTAR/Harun YAHYA” “grubu”na, “cemaati”ne ait “A9” televizyon kanalınca hazırlanmış “müthiş görselli ve estetik” kısa bir “toprak kaybı belgeseli…”Hep aynı rakamlar: Yaklaşık bir buçuk milyon kilometre kareyi aşan “toprak kaybı…””Abdülhamid döneminde toprak kaybedilmediği iddiası doğru değildir? Tarihî aldatmacadır..” izahatları ve “müthiş görselleri..” ile “Sultan İkinci Abdülhamid Han Dönemi, İngiliz Derin Devleti’nin Osmanlı’ya tamamiyle çöreklendiği bir dönemdi” “tarihî hakikati”,”tarihî tesbiti…”

Demek ki dedim içimden ve hattâ seslice; “3.Abdülhamid Han dönemi olan(?!) ,BOP Eş Başkanı Recep Tayip ERDOĞAN dönemi de, belki de, “Amerikan(Mason) Derin Devleti’nin, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mize tamamiyle çöreklendiği bir dönem…Türkiye Cumhuriyeti Devleti’mizin maddeten-mânen çökertildiği bir dönem…İleri de bir de toprak kaybı yaşarsak; ki gidişat o istikamette, şaşırmayalım bari…”
NETİCE-İ KELAM
Hâlâ, “dijital çağ”da, şahıslar, “tarihî olaylar” izah edilirken, değerlendirilirken; “hamaset”, “şovenizm”, “duygu istismarı” ve “göklere çıkartmalar”, “yerin dibine batırmalar” yapılıyor; bir türlü “orta yol” bulunup da, “dijital fotoğraf makineleri”nin resmettikleri söylenilemiyor, yazılamıyor ise cemiyetimizi meydana getiren bütün sosyal dilimler, “yalana teslim”;rahmetli “Sultan’üş Şuara/Şairler Sultanı” Necip Fazıl KISAKÜREK’ce dersek; “Bütün insanlık, yalana teslim…!”
“Küçük Yalan”lara, “Büyük Yalan”lara, her türlü “yalan”lara “kanmamak”ve neticede bendeniz gibi yarım asırdır kandırılmış, aldatılmış nesillerden olmamak için, çoooook teyakkuzlarda olmamız, çooook “5 N 1 K” sualleri sormamız da elzemdir…
Her türlü “propagandalar”a kanmamanın çaresini de bulup, öğrenip, uygulamalıyız...
Vesselam…
Terme,07.Ağustos.2017
İsmet GÜLTEKİN

Dip Notlar:

(1): Muharrem BAYRAKTAR, Abdülhamit’in Askerî Yönü, Yeni Mesaj Gazetesi, 16 Temmuz 2017
(2): Şevket Süreyya AYDEMİR, “makedonya’dan ortaasya’ya ENVER PAŞA”, Cilt 1 1860-1908, 2. Baskı, Remzi Kitapevi, 1972

NOT: Youtube’lardan da ilgili cümleleri yazarak, zikredilen videoları seyredebilirsiniz…