20 Ekim 2019 Pazar

"CENNET PINARI SELSEBÎL HAREKÂTI"-RESİMLİ İFÂDELER ve...

"CENNET PINARI SELSEBÎL HAREKÂTI"/"BARIŞ PINARI HAREKÂTI"
"RESİMLİ İFÂDELER" ve...
1) "VUR MEMEDİM VUR"

Çok yanlış bir "manşet" cümlesi.
"Kadim Millet Biz Türkler", Türk Milleti'ne mensubiyet/aidiyet duyanlar; "gulam"larına,"sıbyan"larına "edeb"inden ve "hassasiyeti"nden dolayı "Muhammed" ismini, asla ve kat'a vermezler, vermemişlerdir...
"Mehmed"/"Mehmet" ismini verirler, vermişlerdir.
"Mehmedçik" /"Mehmetçik"ism-i şerifi de, böyle bir "edeb" ve "hassasiyet" ile "ilk defa" "Medine-i Münevvere Müdaafî Kahramanı Fahreddin Paşa"mızca kullanılmış bir mefhumdur.
"MEHMEDÇİK"/"MEHMETÇİK"; 'KIR GERİLLASI' DEĞİLDİR...
'Memed/memed" isminin, kavramının "ilk defa" kullanıcısı ise "Tartışmalı Edebiyatçı"mız Yaşar KEMAL'dir.
"İnce Memed" isimli romanı, sonradan 'sinema filmi" olarak da çekilmiştir.
"Memed/memed";"İnce Memed";"Devlet"imize'Ordu'muza-bilhassa da "Jandarma Kurumu"na- 'başkaldıran' bir "kır gerillası"dır âdeta...
"MEHMEDÇİĞİMİZ/MEHMETÇİĞİMİZ";"KIR GERİLLASI" DEĞİLDİR...
2) "Cennet Pınarı Selsebîl Harekâtı"/"Barış Pınarı Harekâtı"mız ise asla ve kat'a "USA/ABD İPİ" ile "kuyuya inme harekâtı" değildir.

"Milletlerarası Hukuk"a dayanan;"Türk Milleti"nin "Meşrû Müdafaa Harekatı"mızdır.

Üstelik "Türk Milleti"nin de kendisine ait;"Millî-İslamî-İnsanî İpler/Urganlar" da çoktur.
"USA/ABD İPİ" NE DE, İHTİYAÇIMIZ YOHTUR...
3)"SAVAŞA HAYIR" DİYENLERE...

"Savaşa Hayır" diyenlere;çok manidar "karikatürler" yayınlandı...
Hele 'aynı köşe'de yayınlanan "İngiliz Uşağı Yunan'ın;"Bozkurt Atatürk"/"Başbuğ Atatürk" tarafından;"biz Türklerin atası" tarafından;"cımbızla tutulmuşcasına","adalar denizine atılışını " gösteren "karikatür" de;"Yunanca" dersek;"Her Bir Yunan'a 'Kapak Olsun'", kıvamında....
4) "BAŞINA ÇUVAL GEÇİRİLMİŞ" 'TÜRKİYE DÜŞMANLARI" FOTOĞRAFI

Ve "başına çuval geçirilmiş" 'Türkiye Düşmanları", Mehmedçik/Mehmetçik Düşmanları", " Türk Milleti'nin Düşmanları"nın "fotoğrafları...
"Kudretli Türk'ün/Türk'ün Kudreti"ni de, bîiznillah ispatlıyor,"âleme" gösteriyor.
5) "MÜSLÜMAN TÜRK"ÜN "KILINCI","KÜFFARIN GÖZLERİNİ KAMAŞTIRMAYA" BAŞLADI BİLE...

İlgili "fotoğrafı" da;"fotoğraflar içinden", bir zahmet sizler bulun lütfen

Terme,11 Ekim 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

"(PLASTİK) CETVEL , CETVELDİR, SİLAH DEĞİL"

"HUKUK TARİHİ"MİZDE EHEMMİYETLİ GELİŞME:
"(PLASTİK) CETVELİN "CETVEL" OLDUĞU,"SİLÂH" OLMADIĞI" KABUL EDİLDİ...
ANCAK "HUKUK SİSTEMİ"MİZDE,
" ALMAN ETKİSİ" DEVAM EDİYOR...

"Öğretmenliğim"de, 'kendi isteğim ile', "İstanbul"dan Samsun ili Vezirköprü ilçesine atanmıştım.
Hem de "İstanbul Fatih İlçesi"ndeki "ilişiğimi" ,"Cumhuriyet Tarihimizin En Sinsî Darbe ve İşgal Girişimi" olan 15 Temmuz 2016,Cuma günü "kesmiştim..."
Ve bir "15 Temmuz 2016 FETÖ/PDY Vakıası Sonrası" da, "göreve başlama yazısı"ile "hukuken" de "öğretmenliğime", hem de "ikinci defa görev yerim" olan;"Selçukluca" ifâde edersek,"Geredağ"da başlamış oldum...

Ve "yarım dönem" süren "öğretmenliğim"de-ki yine kendi isteğim ile norm fazlası/ihtiyaç fazlası öğretmen olduğumdan;"Salıpazarı İlçesi"ne "atandım..."- yaşadığım neticede " somut olay" ise neredeyse üç sene sonra "hukukî" olarak neticelemiş oldu.
Hem "idarî soruşturma", hem de "adlî soruşturma"ya maruz kaldım.
"İdarî soruşturma" fazla uzun sürmedi. "Takipsizlik kararı" verildi.

"Adlî soruşturma"m ise uzun sürdü.
"Hukukî kağıt"tan da anlaşılacağı üzere;"iki somut olay"ın biri;"öğrencilerin ellerine plastik cetvel ile vurmak; diğeri ise bir öğrencinin yüzüne, elinin tersi ile vurmak..."
Neticede, kısaca "iki somut olay" bu..
"Sözlü ve yazılı müdafaalarım"da ise;
"iki somut olayı olduğu gibi açıkladım..."
"CETVEL 'CETVEL'DİR;'SİLÂH' DEĞİL"

"Emeklilik Hakkı"na bir seneden bile az süre kalmış bir "öğretmen" olarak; bu yaşadığım "iki somut olayı", daha önce de "Havza"daki Öğretmenliğim"de yaşamış ve "maaşım"dan "altı milyar Türk lirası","mevzuata göre kesilerek"; "tecziye edilmiş", "cezalandırılmıştım"
Bu sefer ise "Hukuk Tarihi"mizde, belki de "ilk defa","bir ilk" olarak; "(plastik)cetvel başka, silah başka",'(plastik) cetvel 'silah' değildir" ;"eğitimde tedip vasıtası olarak da, belli bir ölçüde kullanılabilir" "anlayışı" ile "ceza" almaktan;"tecziye edilmek"ten çıkarıldı.

Evet, neticede, otuz santimetrelik bir plastik cetvel ile "sınıf disiplinini de sağlamak ve terbiye edebilmek, öğrencilere itâat ettirebilmek için, bir öğretmen tarafından kullanılmış olması,"suç olmak"tan çıktı.
Bu durum, yüzyılları aşan;"TÜRKİYE'NİN HUKUK SERÜVENİ-"Fıkıh'tan Batı Hukuku'na Geçiş Tarihimiz" açısından da, "bir ilk"tır ve "hukukî bir zafer"dir.
"HUKUK SİSTEMİ"MİZDE "ALMAN ETKİSİ/GERMANİZM MENTALİTESİ" ise SÜRÜYOR...

Maalesef; "Hukuk Sistemi"mizin "Eğitim Sistemi"mize bakan "vechesi" nde de,"Batı etkisi","Alman etkisi","Germanizm mentalitesi" devam ediyor.
Hemen hemen bütün "01.01 doğumlular","tarhana çorbası"nı," mercimek çorbası"nı, hattâ "pancar çorbası"nı çok seven "Anadolu Çocukları"; hangi "meslek dalı"nda olurlarsa olsunlar;"potansiyel tehlikeler","ileride suç işleyebilir" mentalitesi hâlâ geçerli..
Peki,"suçumuz ne?"
"Ne yapmışız?" da, " sakıncalı................." damgası yemeye devam ediyoruz.
Hattâ, bir zamanlar, "farklı ideoloji" den de olsa, Uğur MUMCU'lara bile,"Sakıncalı Piyade" damgası vurulmuştu...

Neye göre ;"potansiyel tehlike/potansiyel suçlu?"
Neye göre; "sakıncalı?"
Yahut, neye göre, "uslanmaz?"
Elbetteki, bu suâllerin cevabı da; asırları aşan , "Hukuk Serüvenimiz"de saklı.
Üstelik,"Türk Eğitim Sistemi" başka;"Alman Eğitim Sistemi" başka...
"Alman Eğitim Sistemi"nde, öğrencilere "elinin tersi ile vurmayı" bırak, kulağını bile çekemezsiniz, hattâ hiç dokunamazsınız bile....

Ve kezâlik; "Hukuk Sistemi"mizin "Eğitim" e bakan vechesinde,"Alman etkisi","Germanizm mentalitesi" hâlâ devam ettiğinden;neticede,"elinin tersi ile bir öğrenciye vurmak;"hukukî suç" ve "altı milyar Türk lirası"ndan başlayıp; yekün de "on milyar Türk lirası"nı bulan "para cezası" ile "cezalandırılmayı" 'gerektiriyor...'
Yoksa, Allah(c.c ) âşkına;"suçumuz ne ki?"
Terme,19 Ekim 2019

İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

"SOLCU SAYIKLAMALAR" ve "NURCU SAYIKLAMALAR"

* "BARIŞ PINARI HAREKÂTI"MIZA,"5 GÜN MOLA" VERİLİRKEN...
* ŞİMDİ "TEFEKKÜR ZAMANI"
"SOLCU SAYIKLAMALAR" ve "NURCU SAYIKLAMALAR"


Türkiye'mizde, bilhassa "100.Yaş"ına yaklaşılan "Cumhuriyet Tarihi"miz boyunca;"Millî Mes'eleler"imiz;"yerel'den vatan sathına" kadar; "iki pencere"den değerlendirildi, değerlendiriliyor:
Ya "İlmî Mes'ele", ya da "Siyasî Mes'ele" diye...
"Cenup Hudutlarımız"da, üçüncüsü yapılan "Türk Askerî Harekâtı"mıza,"Mehmedçik Harekâtı"mıza, bilinen ismi ile "Barış Pınarı Harekâtı"mıza da, bu "iki pencere" den "bak"ıldı, değerlendirildi ve " gör"üldü.
Meşhur "GENÇ"in bir kitabının da ismi olan "Amerikan Köpekleri" demeyeceğim amma âdeta "Amerika Birleşik Devletleri"nden evvel "Barış Pınarı Harekâtı"mızı, "Amerikan Çomarlığı"nı ispatlarcasına, hemen hemen bütün "solcular" ve " solcu varyasyonlar"ca "karşı" çıkıldı.
Öyle ki,"5 gün mola" verilen "Barış Pınarı Harekâtı"mızın "9. Gün" bitimine kadar;"solcular"ın ve "solcu varyasyonlar"ın "cerideleri", "gazeteleri" olan "Cumhuriyet Gazetesi","Birgün Gazetesi","Evrensel Gazetesi" ve "Yaşlı"nın "Gazete"si,"Yurt Gazetesi", neşriyatları ile "yayın politikaları" ile "istikrarlı" bir şekilde,"Mehmedçiğimizin Harekâtı"na "karşı" çıkmayı sürdürdüler...
Bu "9 Gün" içinde,"hayat telaşası"ndan fırsat bulup da, gözlerimin televizyon ekranlarına takıldığı bir anda, ismini hatırlayamadığım bir televizyon kanalının "canlı/naklen yayını"n da konuşan bir "CHP Milletvekili", elinde tuttuğu bir gazete kupürü ile de "Barış Pınarı Harekâtı"mıza "ilk kim savaş dedi?" mevzûnda , âdeta "bilimsel sosyalizm" gereğince de,"bilimsel açıklamalar" yapmaya çalışıyordu.
Allah(c.c.) aşkına,"Uluslararası Hukuk" çercevesinde yapılan "Meşrû Harekâtımı"zı, "Cenup Hudutları"nda,"pin pon topu oynamak" için mi yapmıştık?
"SOLCU VARYASYONLAR"DAN "AYDINLIKÇILAR..."
Neredeyse ,hemen hemen, âdeta" Amerikan Çomarlığı" yaparcasına, bütün "solcular", bütün "solcu varyasyonlar; "Barış Pınarı Harekâtı"mızı,"USA Yetkilileri"nden önce "durdurmak" isteyen "Our Boys"lar gibi "karşı" çıkarlarken; cemaziyelevvelleri "karanlıklar" ile dolu "Aydınlıkçılar", eski "İP"çiler ,"İşçi Partililer", günümüzün "Vatan Partilileri", hangi sebeplerde"destek" çıktılar;"anlama"dık,"kavrayama"dık.
"NURCULARIN SAYIKLAMALARI"
Âdeta bütün "varyasyonları" ile "solcuların sayıklamaları" ,"istikrarlı" bir şekilde devam ederken;"Günümüzün Nurcuları" da, "Nurcu Sayıklamaları"na da devam ediyorlar.
"Dünün Risale-Nur Talebeleri","Dünün Nurcuları","siyasî"leri,"siyasî iktidar"ları, "fisebîlillah" 'destek'lerlerken;"Bugünümüzün Risale-ı Nur Talebeleri","Bugünümüzün Nurcuları" ise "siyasî"leri,"siyasî iktidar"ları,"para karşılığı"nda, bazı "kazanımlar karşılığı"nda "destek"liyorlar..
"Şark'ın Meşhur Kürd Âlimi",merhum "Bediüzzaman Said NURSÎ"(k.s.)'nin,"para" veya bazı "kazanımlar karşılığı"nda, merhum "Şehid" Ali Adnan MENDERES'i;"Demokrat Parti(DP)"yi "destek"lediğini, hâşâ söyleyebilir miyiz?
"Muhal ender muhal...."
"Siyasî Nurculuk/Siyasal Nurculuk" da, böyle birşey olsa gerek.
Üstelik; hâlâ "Risale-i Nur Hareketi"nin,"Nurculuğun Bütün Varyasyonları" ile âdeta "Nurculuk Hareketi"nin, neticede "bağrından fışkırmış" olan "FETÖ/PDY VAKIÂSI MES'ELESİ"nde,"Risaler-i Nur Talebeleri","Nurcular","adam gibi" bir "ÖZ-ELEŞTİRİ" de ya-pa-ma-dı-lar...
"Üstelik, son senelerde ortaya çıkan bir "Tarihî Hakikat"; bir "Siyasî Tarih Hakikati"de de olan;"Kıbrıs Barış Harekâtı"mız sonrası "yaptırımlar"a,"ambargo"lara maruz kalmamıza rağmen;"Mason Süleyman DEMİREL","İncirlik Üssü" dahil, bütün "USA ÜSLERİ"ni,bütün "AMERİKAN ÜSLERİ"ni, hem de "5 (beş) sene boyunca",'kapatmıştı", "kapatmıştık..."
Velhasıl, "Bugünümüzün Risale-Nur Talebeleri","Bugünümüzün Nurcuları","Nurcu Abiler"; böyle bir "Tarihî Hakikat" üzerinden; âdeta "prim yapmaya çalıştılar","prim yapmaya çalışıyorlar..."
Bilhassa da, "Mehmet KUTLULAR Cemaati","Yeni ASYA Ekolü..."
Rahmetli Osman Zeki YÜKSEL'in; nâm-ı diğer "SERDENGEÇTİ"nin bile " İ LOVE YOU AMERİKA " başlığı ile "şiir" de yazdığı "Tek Başına Demokrat Parti İktidarı Dönemi"ne, "madalyonun ön ve arka yüzü"nü de dikkate alan; " cihet-i sitte/altı cihet"ten;"holistic" bir şekilde "bak"amıyoruz ve tamamını da "gör"emiyoruz...
Halbu ki; "Ezber Bozucu Tarihçilerimiz"den de olan, Sinan MEYDAN'ın,"araştırması"(1), gözlerimizi âdeta fal taşı gibi açtı.
Rahmetli "Şehid Ali Adnan MENDERES"li "Demokrat Parti"nin "Tek Başına İktidar Dönemi"nde de, Türkiye'miz,"tamamiyle Amerika'ya bağımlı hâle de gelmişti."
"NATO'ya girebilmek için; Kore'ye bile Mehmedçik göndermiştik..."
"USA ÜSLERİ","AMERİKAN ÜSLERİ" mes'elesinde bile ;"Cemheriy-e Müttefiken Amerika"ya, daha da "bağımlı" olacak tarzda,"büyük yanlışlıklar" da yapılmıştı.
ELHASIL:
"Barış Pınarı Harekâtı" boyunca da,"Yeni ASYA Gazetesi" de, âdeta "PKK'nın/FETÖ/PDY'nin Paçavrası" dedirten türden "manşet"ler attı,zikzaklı "karikatürler" yayınladı...
Şimdi "Tefekkür Zamanı..."
Rahmetli "Harput'un Yiğit Delikanlısı","Alperen Ahmed KABAKLI Hoca"mızın ;"ZAHO'DA TÜRK BAYRAĞI DALGALANMAYA GÖRSÜN" 'başlık'lı bir "Gün Işığında" yazısını hatırlıyorum da...
Neticede,"9.Gün"ün de,"USA/ABD" tarafından;"5 Günlük Zoraki Mola" ile "durdurulan" 'Barış Pınarı Harekâtı"nda,"biiznillah", "Muzaffariyat ve "Muvaffakiyet" elde etmedik mi?
"Solcu Sayıklamalar"da,"Nurcu Sayıklamalar" da,"Kimbilir, belki yarın;; belki de yarından da yakın bir zamanda","biter" inşaallah.
Terme, 18 Ekim 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci
Dip Not:

(1): Sinan MEYDAN," YANKEE GO HOME","Türkiye'ye Yönelik Amerikan Tehditleri", Sözcü Gazetesi, 14 Ekim 2019

"ŞEHİD" MEFHUMU NASIL YAZILIR YAHÛ?

"ŞEHİD" MEFHUMU,
NASIL YAZILIR YAHÛ?

"Biz Türkler", "Türk Milleti","Kadim Millet Türkler", tarih boyunca en fazla "şehid" vermiş bir milletiz de.
"Harpler,Türk'ün düğünüdür" inanç ve şuuru, yaşadığımız zaman diliminde de geçerli.
Âdeta "düğüne gider gibi,"cihad"a, "İ'lây-ı Kelimetullah'a koşuyoruz, gidiyoruz.
"Ölürsem, öldürülürsem "şehid"; kalırsam, yaşarsam "Gazi"yim" inanç ve şuurumuz; rağmenlere rağmen "örselenemiyor", "yok edilemiyor..."
"Hamaset yapıyorsunuz";"Şovenizm kokuyorsunuz", hattâ "Irkçılık yapıyorsunuz" deseler de,"Müslüman Türk Milleti"ne aidiyet şuuru ve mensubiyet duygusu ile dopdolu olanlar;"hamaset"line "hamiyet"le;"şovenizm"e,"vatan sevgisi imandandır" ile;"ırkçılığa" ise "İslâm ile meczolmuş 'müsbet milliiyetçilik' ile devam ediyorlar.
Daha geçenlerde,"Galat-ı Meşhur"luğa da Devam" başlıklı yazımda ise şöyle yazmıştım:
"ŞEHİD” NASIL YAZILIRDI?

Son haftalarda en fazla “düşünmeye” başladığım kelime yahut mefhum ise “şehid” kelimesi, “şehid “ mefhumu…
“Televizyon Kanalları”nın ‘alt yazılı”larına ‘bak’ıp ‘gör’düğümde, neredeyse hep hâşâ sonu “it” ile bitmiş şekilde yazılıyor: “Şehit” şeklinde...
“En koyu milliyetçi siyasî teşkilatlar”ın ‘cerideleri’ne ‘bak’tığımda da, neredeyse hep hâşâ sonu “it” ile bitmiş şekilde yazıldığını ‘gör’üyor ve ‘oku’yorum…
Hayıflanıyorum; “toprağı sıksan şüheda fışkıracak şüheda” denilen “vatan”ımızda, daha “şehid” yazabilmeyi bile bilemiyoruz…"

Bilhassa benim "Cennet Pınarı Selsebîl Harekatı" diye târif ettiğim "Barış Pınarı Harekatı"mızin "9, Gün"ünde de,"şehid" mefhumunun, kavramının, kelimesinin "galat-ı meşhur"/meşhur hâtâ"lı yazılışına,"müdakkik gözler"im takılmadan edemiyor.
Hâlâ muhtelif "televizyon kanalları","Cenup Hudutları"mızdan;"Suruç"tan;"Akçakale"den;"Ceylanpınar"dan ve "Nusaybin" den yaptıkları "canlı/naklen yayın"larda,"alt yazı"larında;âdeta hâşâ "it şehid"lerimiz;" hâşâ "köpek şehid"lerimiz dercesine, çağrıştırırcasına "şehit" diye yazıyorlar.

"Gazetelerimiz" de, hâkeza aynı minvalde,"galat-ı meşhur"luğa,"meşhur hâtâ"ya devam ediyorlar...
Yine şöyle "müdakkik gözler"le çevremize "bak"tığımızda ve "gör"düğümüzde, "sahih/doğru" bir şekilde,"şehid" mefhumunu, kavramını, kelimesini yazamadığımızı anlıyor ve kavrıyoruz.
NETİCE-İ KELAM:
" Medeniyetimizin Temel Kıtabı","Kitabullah"da,""Kur'an-ı Kerim"de,"şahid" yahut "şehid" kelimesi kaç defa geçiyor, bilemiyorum.
Velâkin "şin-he ve dal" harflerinden meydana geldiğini-hâtâlı mı yazdım yoksa?(şe-he-dal) mı demeliyimdim?- ifâde edebiliriz.
"Sonu 'dal' harfi ile bitiyor" dersek; muhakkak.
Rahmetli Şemseddin Sami,"Arapça, Farsça ve Türkçe"den meydana gelen "yazı lisânı/yazı dili" 'Osmanlıca'ya bile "Lisan-î Türkî/Türk Lisanı/Türk Dili/Türkçe" dermiş.
Neticede,"kültürel etkileşim" ve "tarihî gelişim";"Latin Alfabesi"ni,"Latince"yi âdeta "mecbur" bırakmış,"Türkçe"yi,'Latince" yazmaya başlamışız....
Ve "şehid" mefhumunun "sahih/doğru" bir şekilde "yazılışı" gibi "birçok mes'eleler" de ortaya çıkmış.
"Şark'ın Meşhur Kürd Âlimi" bile "kırmızı kaplı kitaplar"ının "Latince" basılışına, neşredilişine "cevaz" vermiş.
"ŞEHİD" KELİMESİ,'ŞEHİD' DİYE YAZILA...

Çarşamba, 17 Ekim 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

"SALIPAZARI BELEDİYESİ", "SEÇİM VAADİ" DE OLAN "ALPARSLAN TÜRKEŞ" İSMİNİ HÂLÂ VEREMEDİ...

""SALIPAZARI BELEDİYESİ",
"SEÇİM VAADİ" DE OLAN,
"ALPARSLAN TÜRKEŞ" İSMİNİ, 
HÂLÂ VEREMEDİ...

Türkiye'miz "Mahallî İdareler/Yerel Yönetimler" seçim vetiresinde, bu sene, çok sayıda "ilkler" yaşandı.
"Belediye Başkanlığı ve Belediye Meclis Üyeliği Seçimleri"nde, farklı "ideolojik kimliklere" sahip "siyasî partiler" bile;"Cumhur İttifakı" ve "Millet İttifakı" ismi altında,"31 Mart Mahallî İdareler/Yerel Yönetimler Seçimi"ne katıldılar.
Hattâ o kertede ki; "MSP" ismini niye "12 Eylül Sonrası" "tekrar" almadığı hâlâ belli olmayan ve içerisindeki "ehl-i şia etkisi"ni ispatlarcasına, "Türk Siyasî Tarihi"nde Devlet Tören"siz Defnedilen Tek Siyasî Hareket" de olan ve "Millî Görüş Hareketi/Erbakan Hareketi Asıl Biziz" 'iddiası' ndaki "siyasî parti"nin "İngiliz karı ile evli olduğu elli sene sonra" anlaşılan, kamuoyuna mal olan "Genel Başkanları" bile;"- Biz mahallî idareler/yerel yönetimler seçimine "tek başına" giriyoruz" "yalanını" söyleyen "siyasîler" bile oldu.
YA "SEÇİM VAADLERİ?"
Artık normal şartlar altında, neticede seçilmiş "Belediye Başkanları" na verilen "mühlet" de doldu.
Neredeyse altı buçuk ay(6,5) geçti.
"Seçim Vaadleri"nin uygulanılanlarını, yerine getirilenlerini, gören, bilen, işiten var mı?
"Siyasî Tarihimiz"deki birden fazla sayıdaki "Partili Cumhurbaşkanları" gibi hattâ daha da öte bir târif ile "Genel Başkan" vasıflı âdeta "Partici Cumhurbaşkanları" gibi "31 Mart Mahallî İdareler"Yerel Yönetimler Seçim Süreci"nde, "siyasî faaliyetler" de bulunmuş olan "Başkan","Başkomutan" bile; "Ayasofya Dâvâsı"ndan tutun da, "öğretmenlere, polislere ve sağlık çalışanları"na yönelik "3600" rakamlı çok sayıda "seçim vaadleri"nde bulundular,"rey aldılar","oy aldılar..."
Neticede; ne olduğu malúm:
"MHP'liler AK PARTİ'ye; İYİ PARTİ'liler de CHP'ye seçim kazandırdılar", il ve ilçe Büyükşehir Belediye Başkanlıkları kazandırdılar.
Velâkin "ikinci defası" nda da İstanbul'u kaybettiler,"İstanbul eşittir Türkiye ise","Türkiye'yi kaybettiler"; Başşehir Ankara'yı kaybettiler, İzmir'i, Adana'yı kaybettiler...
Ve akabinde ise "tartışmalı bir mevzû" olarak da, hattâ "-Bakınız, İstanbul'a da, İzmir'e de, Ankara'ya da, hattâ Adana'ya da "Kayyım Atarız" tehditleri de oluştururcasına; Diyar-ı Bekr, Van gibi "Seçimle Gelmiş Büyükşehir Belediyeleri"ne , mevcut "hükmedici siyasî irade","Valileri Belediye Başkanı Yaparak","Kayyım" olarak "atadı..."
"Netekim Paşa"nın,"1982 Anayasası Oylaması ile kendisini otomatikmen "Devlet Başkanı"/"Cumhurbaşkanı" seçtirmesi gibi "tuhaf" durumlar.....
YA "LOCAL" ÖLÇEKTEKİ "SEÇİM VAADLERİ?"

"Local" ölçekte de, "ilçe" bazında da,"31 Mart Mahallî İdareler/Yerel Yönetimler Seçim Süreci"nde de, "Cumhur İttifak"lı veya "Millet İttifak"lı "Belediye Başkanı Adayları" da,"seçmenlere seçim vaadi"nde bulundular.
Samsun ili Salıpazarı İlçesi "Belediye Başkanı Adayı","Cumhur İttifakı" nın "adayı", AK PARTİLİ Halil AKGÜL de, "seçim vaadleri"nin de "etkisi" ile ikinci defadır,"Salıpazarı Belediye Başkanı" olarak,"AK Parti"den seçildi.
Salıpazarı ilçesinin "siyasî meteorolijisi"ni bilenlerce de malûm ki;"MHP, ikinci siyasî güç" ve "akraba etkisi" ile de "Demokrat Parti" nin de bir "siyasî güçü" de mevcut.
İkinci defa da seçilmiş olan "AK PARTİ"li Salıpazarı Belediye Başkanı Halil AKGÜL,"MHP seçmenleri"ne yönelik;"
-Seçildiğim takdirde, merhum Alparslan TÜRKEŞ'in ismini, Salıpazarı ilçesine vereceğim" şeklinde "seçim vaadi"nde de bulunmuştu.
"Bir neslin yetişmesi"ne de "Bsşbuğ"luk etmiş olan rahmetli Alparslan TÜRKEŞ; günümüzün "siyasî teşekkülleri"olan "MHP","BBP" ve "İYİ PARTİ" "siyasî kimlikleri"nin üzerinde bir "şahsiyet"tir de.
"Artıları ve eksileri" ile de, kelimenin tam anlamı ile de " Başbuğ" idi.
"-Hiçbir hakikî Mürşid-i Kamil'in sahip olamadığı talebelere sahipti" sözünün;"2019'lar Türkiye"si içinde geçerli olduğu "hakikati";"tartışılamaz" bile...
NETİCE-İ KELAM:
Hem, "Müslümancı" değil; "Müslümanca" tefekkür etsek; hem de "urf"u,"örf"ü dikkate alarak;"Türk-İslâm Töresi"nce tefekkür etsek;"vaadler de bulunmuş olma"nın ne demek olduğunu daha iyi anlar ve kavrarız....
Tez zamanda, "Horasan Alperenleri Diyârı","Ön- Türkler Diyârı","Peçenek- Kıpçak Türkleri Diyârı","eskimeyen ismi ile" "Bereket İlçesi"ne,"Salıpazarı İlçesi"ne, rahmetli "Alparslan TÜRKEŞ" ismi verile...

Çarşamba,16 Ekim 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

10 Ekim 2019 Perşembe

"SOLCU GAZETELER"DE, "TÜRKİYE DÜŞMANLIĞI" KOKUYOR...

"SOLCU GAZETELER"DE,
'TÜRKİYE DÜŞMANLIĞI' KOKUYOR...


Kabaca târif ile "solcu gazeteler"de,"Türkiye Düşmanlığı","Türk Ordusu Düşmanlığı","Türk Milleti Düşmanlığı" kokuyor...
Belki de, "en fîsebilillah harekat" da olan "Barış Pınarı Harekatı"na, âdeta kabaca târif ile "Bütün Solcular" 'karşı' çıktılar..
Halbu ki,"ilk defa" 'siyasî' denilemeyeceği bir "askerî harekat" yapıldı.
Çünkü yapılan bu "Barış Pınarı" isimli üçüncüsü yapılan "askerî harekatı"mız, "oy avcılığı" denilecek bir "seçim süreci"ne de denk gelmiyordu.
Zaten "bir seneden beri yapılacağı" da söyleniyordu.
"Türk Sağı"nın "Hizbullah"ı ve "İbda-c" 'Zihniyetliler bile asla ve kat'a yapılan "hava ve kara harekatı"na "karşı" çıkmazlarken; neredeyse "bütün Sol franksiyonlu" 'zihniyetliler' ise; âdeta "çelişkili hâlleri"nden de anlaşılacağı üzre;"karşı" çıktılar...

Başta;"Ateist Sol-Marcu Sol-Marksist Sol-Kemalist Sol-Devrimci Sol'-Sosyalist Sol" 'franksiyonları'nı bünyesinde barındırmaya devam eden lâkin rahmetli Uğur MUMCU'nun kardeşinin bile okumadığı "Cumhuriyet Gazetesi"; yine "Hristiyan Sosyalist(Türk Sosyalist/Kürt Sosyalist" 'zihniyetli" 'Sol fraksiyon' ağırlıklı "Birgün Gazetesi"; yine "Darbelere karşı çıkan Emekçileriz" diye de kendilerini târif eden "Emekçi Sol" 'zihniyet' ağırlıklı "Evrensel Gazetesi" ve yine bünyesinde "Ateist Sol"u,"Devrimci Sol"u barındırdığı anlaşılan "Yaşlı"nın "Yurt Gazetesi...."
Bu dört "solcu gazete", âdeta "PKK Sol Zihniyeti" gibi; âdeta "günlük yayın organları" olmayan "-Bir zamanlar,"İslamcı/Siyasal İslamcı" 'Yeni AKİT Gazetesi' ile aynı matbaada basılan "Özgür Gündem Gazeteleri" vardı- "Haçlı-Masonik Zihniyetli" 'Zerdüşt Zihniyetli","HDP Zihniyetli"ler gibi;"Türk Ordusu"nun,"Uluslararası Hukuk"a da uygun "Türk Milleti'nin meşru müdafaa hakkı"nı kullanmasına "karşı" çıktılar.

ELHASIL:
"Barış Pınarı Harekatı"nı, an ve an muhtelif "televizyon kanalları"ndan takip ettim, seyrettim.
Hattâ o derecede ki;"NTV" "televizyon kanalı"nın "Akçakale'den Naklen/Canlı Yayını"nda, "toplam sesleri"ni çok yakînen işittim.
"Akçakale'nin İstikbali"nı,"Şark'ın Dev Üstâdı", merhum "Bediüzzaman" bile "öngörememiş" olsa gerek...
"Akçakale",''tarihi'nde görmediklerini görüyor ve yaşıyor...
"Öğretmenliğimin ilk başlangıç şehri" de olan "Akçakale"de mesleğimi ifâ ederken;"480 kilometrelik Cenup hudutlarımız boyunca, Arap Müslüman kardeşlerimizin değil; belki de çoğu "Yahudi" olan "Kürtler"in 'iskân edilmiş olduğunu" ise; çok sonraları öğrendim...
"Televizyon kanallarımız"da 'naklen/canlı yayınlar"a çıkan "Güvenlik Uzmanları"nı ve muhtelif sıfatlı "yorumcular"ı can kulağı ile dinledim...
Velâkin hiçbiri "Kara Harekatı"mızın "gece yarısı"na varmadan yapılabileceğini bilemedi...

"Cumhuriyet Tarihimizin En Büyük İşgal Girişi"mini,"15 Temmuz 2016"da yaşamış "cennet vatan"ımızın "bütün sathı"nda;"diller";"Devletimiz Güçlüdür...Ordumuz Güçlüdür...Milletimiz Güçlüdür..." diyor...
"ALLAH(c.c.) TÜRK MİLLETİ'Nİ KORUSUN ve YÜCELTSİN"(ÂMİN)
"ÜSTTE GÖK ÇÖKÜNCEYE","ALTTA YER DELİNİNCEYE" KADAR DA;"DEVLET"SİZ YAŞATMASIN...(ÂMİN)
Terme, 10 Ekim 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci
p>

"ÜLKÜCÜ SİNEMA"YA HAYIR; "DEVRİMCİ SİNEMA"YA EVET...

'SİNEMA İŞLETMECİSİ/SİNEMA SALONU PATRONU'NUNUN ZİHNİYETİ:
"ÜLKÜCÜ SİNEMA"YA HAYIR; "DEVRİMCİ SİNEMA"YA EVET...

Son günlerde, bilhassa "Samsun Kamuoyu"nda,'İşletmeciler Zihniyeti','Patronlar Zihniyeti' tartışılıyor.
Malûm; bir rivayete göre "hiç maddî zarar" etmediği hâlde, 15(onbeş) senelik Samsun Vilayeti'nin "Mahallî Basını"nın "ilk sırası"nda gelen "Haber Medya Grubu" 'kapatıldı...'
Kıyısından, köşesinden de "yazılı" bir şekilde"İşletmeci/Patron Zihniyeti" 'tenkid' edilmeye, 'eleştirilmeye' de başlandı..
Geçen seneki bir yazımızda da;"Samsun Basını'ndaki "Metal Yorgunluğu" 'dillendirmiş', âdeta 'Samsun Basını'nın-ilçelerindeki yerel gazeteler de dahil-" böyle gidemeceği"ni yazmıştım.
Neredeyse akabinde "Türkçü-Milliyetçi Kadro" ; altı aylık bir süre de olsa "Haber Medya Grubu"nda "kamuoyunu aydınlatmışlar"dı..
Yine bir rivayete göre de;"Haber Medya Grubu"nun 'kapatılışı'nı, başka 'medya grupları'nın da takip edeceği de yazıldı, dillendirildi...
Şayed "rivayetler" doğru ise;"İşletmeci Zihniyeti"nin,"Patron Zihniyeti"nin neticede çok "gaddar bir zihniyet" olduğunu rahatlıkla ifade edebiliriz.
YA "SİNEMA SALONU İŞLETMECİLERİ?"/""SİNEMA SALONU PATRONLARI?"

"İşletmeciler/Patronlar Zihniyeti Vakıası"na, bir başka nokta-i nazardan da bakabiliriz..
"Türkiye'mizin En Vatanperver, En Milliyetçi Bölgesi" diye de bilinen "Karadeniz Bölgesi"nin "Orta Karadeniz Bölümü"ndeki "Çarşamba İlçesi" ile " Terme İlçesi"nde ""Sinema Salonu İşletmeciliği/Sinema Salonu Patronluğu" yapan "Zihniyetler"; âdeta "Ülkücü Sinema"ya "Hayır"; "Devrimci Sinema"ya ise "Evet" demişler...
"4 Ekim"de 'vizyona giren' Ahmet ŞAFAK'ın,"Kuşatma-7 Uyuyanlar-Bu bir Derin Millet Hikâyesidir-" isimli "sinema filmi"ni sıcağı sıcağına "sinema salonu"nda seyredebilmek için,"Çarşamba İlçesi Vefa Mahallesi"ndeki,"yürüyen merdiven" ile çıkılan "sinema salonu"ndaki ; moda tabiri ile "bayan" personele;"- Kuşatma filmi geldi mi?", diye sorduğumuzda;"'- Siyaset filmleri pek tutulmuyor.Riskli durumlar" cevabını aldım.
Halbu ki,"1Kasım'da "vizyona girecek" olan; Ahmet ÜMİT'in "Merhaba Güzel Vatanım-Bir Direniştir Yaşamak-- "sinema filmi"nin "afiş"ı,"sinema salonu"nu süslemişti bile...

"Terme İlçesi"ndeki "modern sinema salonu"n da ise; ismi geçen her iki "sinema filmi"ne dair bir alamet bile yoktu...
NETİCE-İ KELAM
"Siyaset sinema filmi tutulmuyor" düşüncesi...
Bırakın da, böyle bir "çelişkili zihniyeti";"engelleme yapma"dan "sinemaseverler" karar versinler...
"Ülkücü Ahmet ŞAFAK"ın "Kuşatma-7 Uyuyanlar-Bu Bir Derin Millet Hikâyesidir-" isimli "sinema filmi"nin "fragma"nından da anladığımız kadarı ile muhtevası ; "Türk'çe Düşünüş","Türk'çe Bakış" ve "Bozkurt Atatürk","Başbuğ Atatürk" muhabbeti ile dopdolu...
"Bozkurt Atatürk"/"Başbuğ Atatürk":
"- Vazgeçme çocuk..." hitabı...
Ve "Eski Tüfek","Devrimci Ahmet ÜMİT" in "Merhaba Güzel Vatanım- Bir Direniştir Yaşamak-" 'sinema filmi'nin "fragma"nından da anladığımıza göre, muhtevası;"-Tarih, eninde-sonunda kimin "Yurt Haini","Vatan Haini", kimin " Vatansever",kimin "Vatan Haini" olduğunu ortaya koyacaktır" cümlelerinden ve "Sol Yumruklar" havada-Amma mitingi idare edenin ise "Sağ Yumruğu" havada-;"-Güneşi Zaptedeceğiz" 'Sloganı" ndan;"Devrimci"lik ile dopdolu bir "sinema filmi" olsa gerek!

Rabbim, aslında hiç bir "kimlikli zihniyet sahipleri"nı,"İşletmeci/Patron Zihniyetliler"in eline mahkûm etmesin.(Âmin)

Terme, 9 Ekim 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci