16 Ocak 2020 Perşembe

MERHUM ÂŞIK İSMETÎ(TOSUN) ve "AŞK ŞİİRLERİ"

MERHUM ÂŞIK İSMETÎ(TOSUN) 
                   ve 
       "AŞK ŞİİRLERİ"

"Samsun Vilâyeti"mizin âdeta "göbeği"ndeki,"Ülkücü Necattin DEMİRTAŞ"ın, "Şehrin Emini","İlkadım'ın Emini" ,"İlkadım Belediye Başkanı" olduğu,"Ülkücü Belediye","Ülküdaşlardan Müteşekkil Belediye"ce, rahmetli "Cemal SAFİ" namına,"Şiir Yarışması" tertiplediğini öğrenince, bunları hatırladım ve yazdım.
"Samsun Vilâyeti"mizin âdeta "göbeği"ndeki "Ülkücü Belediye"yi, "Ülküdaşlardan Müteşekkil" olduğunu ümit ettiğim "Samsun İlkadım Belediyesi"ni, 31 MART 2019'dan itibaren; öyle "Amasya"lara,öyle "Asarcık"lara, öyle "Alaçam"lara gitmeden; "teknolojik imkânlarla" takip ediyorum.
Büyük müşkilatlardan âdeta "düze çıkma" gayretinde olduklarını anladım ve kavradım.
"Ülkücü Hareket"in, muhtelif sebeplerden yaşadığı "heterojen görünümü", onlarca "franksiyonlara bölünmüşlüğü", sizi bilmem amma "Allah Şahid", "en çelimsizleri" olarak da, beni âdeta kahreylemektedir.
Ümidim o ki; İstikbal'de de bir "Başbuğ" çıkacak ve bütün "Ülküdaşları", kırıntısına kadar,"Bir Bayrak","Bir Teşkilat" altında toplayacaktır.
İnşaallah...
ÂŞIK İSMETÎ(TOSUN) ve "AŞK ŞİİRLERİ"

Rahmetli Âşık İSMETÎ(TOSUN) hakkında, şunları yazmıştım:
"Rahmetli İsmet TOSUN, nam-ı diğer Âşık İsmetî Şubat 2014’de hakk’a vasıl olmuş bir ‘güzel adam..’ Rabbü’l âleminin de inayeti ile neredeyse beş yıla yakın Terme’de neşrettiğim “Terme Birlik MEFKÛRE-Birlik Olmadan, Dirlik Olmaz” isimli yerel-mahallî gazetemin de köşeyazarı idi. Her defasında yeni yazılarımı almaya Sakarlı Beldesine gittiğimde, tatlı, hoş, doyurucu ve mânâ yüklü sohbetler yapardık.Çayımızı da bu ara içerdik.
Rahmetli İsmet TOSUN, nam-ı diğer Âşık İsmetî, sahiden de “âşık” idi ve Hacı Bektaşi Velî Hazretlerinden mânen de ‘iksir’ini içmişti.
Rahmetli adaşım, Âşık İsmetî, çok “orijinal” bir ‘güzel adam’dı da.. “Terme Birlik MEFKÛRE’ye verdiği yazıların hemen hemen tamamı “bir sigara kağına eklenmiş kağıtlara” yazılı idi.
Düşünebiliyor musunuz, “sigara kağıtları birleştirilerek” yazılarını bu kağıtlara tükenmez mavi kalem ile yazıyordu..
Uzak diyarlardan zaman zaman benim de memleketim olan Terme’mize geldiğimde, oğlu Rami’ye babasının durumunu sorar, selam iletirdim. Fakat çok uzun süre niyet ettiğim halde bizzat daha ziyaret edip de görüşemedim. 2001 içinde yerel-mahallî gazetemin malum sebeplerden yayınını sonlandırması ve benim de diyar-ı gurbete çıkışım, bizzat görüşmelerimizi engellemişti.
Hatırlıyorum da, eve telefon açıp, eşim ile dertleştiklerini ve eşime moral verici sözler söylediğini de hatırlıyorum.

Rahmetli Âşık İsmetî, her ne kadar Gümüşhane’ye bağlı Yağmurdere nahiyesinde doğmuş olsa bile yıllardır Sakarlı beldesinde ikamet etmekte idi ve artık “yeni ili Samsun” olan bir ‘Termeli’ de olmuştu..Ahmet SEZGİN’in “Termeli Yazarlar ve Şairler Ansiklopesi”nde de yer almıştı..
Terme’miz henüz türküsü olmayan bir ilçemiz..Rahmetli Âşık İsmetî “Terme Türküleri” diyebileceğimiz hususlarda da katkı yapmaya çalışmış bir “güzel adam”dı. Kaldı ki bazı yazdığı şiirleri de bestelenmişti..
“TGRT Fm” radyosu ile irtibatlara geçerdi. Samsun’daki yerel televizyon kanallarına da çıkmıştı. Dışa, dış dünyaya da açık bir insandı. Maateessüf son yıllarında Terme’mizdeki neredeyse ‘tröstleşen’, neredeyse ‘tekelleşen’ fikir-düşünce hayatında yeteri kadar yer alamadı.Unutuldu…
Dizgi çalışmalarımın ardından iki çalışmasını da önce internet ortamında “PDF” hâline getirdim. Neredeyse inşallah kağıtlara basılı hâle ramak kaldı.
“En Güzel Türk Türküleri” ile “Aşkın Kitabını Yazdım:Aşk Pınarı” İlki ‘türkü derlemeleri’, ikincisi ise kendisinin yazdığı şiirler..
İşte “Aşkın Kitabını Yazdım ve Kahramanlara Methiye” eseri, çok sade bir çizgili deftere yazılmış şiirlerinden meydana gelmekte. Dizgisini bitirip de “PDF”ye ve inşallah kağıtlara basılı hâle hazır getirirken, üç bölüme ayırdım:
Birinci bölüm, “Âşık İsmetî Der:”; ikinci bölüm, “Aşkın Kitabını Yazdım:Aşk Pınarı” ve üçüncü bölüm ise “Kahramanlarımıza Methiye”den meydana gelmekte…
Rabb’ül âlemin Âşık İsmetî gibi ‘güzel adamları’ nesillerimize unutturmasın.(Âmin) 
Sarıyer, 13.Mayıs.2014"
ŞUBAT 2014-ŞUBAT 2020...
ÂŞIK İSMETİ(TOSUN)'UN , VEFATININ 6.YILDÖNÜMÜ ARİFESİNDE..
Rahmetli İsmet TOSUN'un, nâm-ı diğer Âşık İSMETİ'nin vefatının, neredeyse 6. Yıldönümü arifesindeyiz..
Maateessüf "Terme Belediyesi", "İşte, ben Terme'deki bu evde doğdum" isimli "şiir" yazarak;"fotoğraf" ile delillendirerek;""Alucura" da değil;"Terme'de doğdum" diyerek; âdeta "Termeli" olduğunu ispatlayan, rahmetli "Ârif ŞİRİN"e; nam-ı diğer Ozan ÂRİF'é, şu ana kadar sahip çıkmamıştır.
Vefatının ardından, rahmetli Ozan ÂRİF hatırasına da,"Terme Belediyesi" olarak; şu saate kadar, hiçbir şey yapmamıştır.
Kaldı ki, neticede, rahmetli "Termeli Âşık İSMETÎ(TOSUN)" hatırasına da, meselâ "Terme Belediyesi Âşık İSMETÎ(TOSUN) Hatırasına Aşk Şiirleri Yarışması" tertiplemelerini beklemek; ne derece "gerçekcilik" olur, bilemiyorum....
Rahmetli İsmet TOSUN'un, nam-ı diğer Âşık İSMETÎ'nin;"Aşkın Kitabını Yazdım-Aşk Pınarı" isimli "şiir kitabı"ndaki sadece bir(1) adet şiiri ile aşağıda okuyacağınız "Aşk Şiiri" ile "Ülkücü Belediye","Samsun İlk Adım Belediyesi"nin, rahmetli "Cemal SAFİ Şiir Yarışması"na katılacağım.
Ve âdeta "açık zarf usûlü" , bu "aşk şiiri"ni de paylaşmanın;"teknik şartname"ye "aykırı" olmadığını düşünüyorum.
İşte rahmetli"Termeli" İsmet TOSUN'un; nam-ı diğer Âşık İSMETÎ'nin "Aşk Şiiri":
SÖYLE HÂYİN 
SENDEN BANA NE KALDI?
ON YILLIK SEVDADAN 
PİŞMANCALIK BU KALDI
Hercai Nurperi senden hâtıra
Yedi yıl naz etdin naz kaldı bana
Sevdan yüreğimde aşmıştır yara
Sen için ağlayan göz kaldı bana.
Nurperi dünyanın en güzel kızı
Dağ ceylanı gibi sürmeli gözü
Yeniden elime aldırdı sazı
Sevdanla inleyen saz kaldı bana.
Bir zengin bulunca aşkını satdın
Zalim ölenecek beni ağlatdın
Aşkın ateşimiş serime atdın
Yandı yürek gitdi köz kaldı bana.
Sözünde dursaydın sanki ne vardı
Şirin dillerinden ballar akardı
Seninle gezerken hayat bahardı
Yedin baharımı güz kaldı bana.
Karaları giyip bürünsünler
Türlü dertten çürüsünler
Yılan gibi sürünsünler
Böyle sevenleri ayıranlar.
Gayr-i meşrû yol tutanlar
Biz sevenleri ağlatanlar
Pişmiş aşa su katanlar 
Cehennemden çıkmasınlar
Dertli İsmetî’yim yaş dolu gözüm
Nurperi der inler elimde sazım
Seninle gülmüşdü dünyada yüzüm
Şimdi sensiz gülmez yüz kaldı bana.

Salıpazarı, 14.Ocak.2020
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

"TEK YOL İSLAM EKONOMİ SİSTEMİ"

* ARVASÎ HOCA-İSLÂM EKONOMİ SİSTEMİ -"FAİZ-RİBA" MES'ELESİ
                                                ve
                           "KATILIM BANKACILIĞI"


ÇARE: NE "LİBERAL-KAPİTALİST SİSTEM", "NE KOLLEKTİVİST-KOMÜNİST SİSTEM":
"TEK YOL: İSLAM İKTİSAT NİZAMI/İSLAM EKONOMİ SİSTEMİ"




Türkiye'mizde, her "İslamî Grub"un takip ettiği, okuduğu, rehber aldığı bir "kitabı" var..


Ben de, son aylarda, âdeta,"Nizam-ı Âlem Ülkücülüğü Grubu"nun, "Ülkücü Alperen Grubu"nun "kitabı" olarak; rahmetli ARVASÎ Hoca'mızın;"Türk-İslam Ülküsü"nü okuyorum.


Rahmetli ARVASÎ Hoca'mızın bütün kitapları,"külliyatı" esasında mezkûr "grub"un "kitabı" olabilecek kıvamda...


Ve son haftalarda, rahmetli ARVASÎ Hoca'mızın "Türk-İslam Ülküsü"(1) isimli eserinin "ikinci cildi"ndeki,"ikinci bölüm"deki,"İslam Ekonomi Sistemi"ni okuyorum.


Malûm,"Diyanet Müessesemiz"in "faiz caizdir" "fetvası" sebebi ile "İslam Ekonomi Sistemi"nin "Faiz Problemi" ile alakalı izahatlarına öncelik vererek, okudum.


"FIKIH'TAN MODERN HUKUK'A..."


"Türkiye'nin Hukuk Serüveni-Fıkıh'tan Modern Hukuk'a"(2) isimli eseri de hararetle, bilhassa "Osmanlı'da Faiz Vardı" kısımlarını ise aylar evvel okudum.


"Şanlı Ecdadımız" 'Osmanlılar', âdeta, "çatır çatır faiz de yemişlerdi..."(3)


"Osmanlı'da Faiz Mes'elesi" ile alakalı "sosyal medya"da da, 'seviyeli paylaşımlar' da yaptım.(4)


Kafamda, zihnimde çok sayıda suâller...


Bazı "münevver", "mütefekkir" kıvamındaki "aydınlar"ımız; âdeta şöyle demeye de getiriyorlardı:
"- Biz, Türkler, Müslümanlar, "Garp/Batı" karşısında "mağlub" olduk,"yenildik..." Fakat, her sahada "mağlub" olduk, yenildik."Fıkıh"ımız,"İslam Hukuku"muz da, "çağın ihtiyaçları"na cevap veremedi ve "Batı Hukuku"nu,"Modern Hukuku" aldık ve uyguladık.Günümüz Müslümanları da,"Bin sene öncesi Müslümanlar" gibi değiller."Pintiler..." Beceriksizler... Vesaire...."


"KEYPITIL ÇAĞI"NIN "MABEDLERİ"


Kendime bakıyorum ve görüyorum:


"Piyango'nun Millî'si;Banka'nın İslamî'si mi olur ulan?" 'sloganları"nı seslendirmelerim.


"Âdil Düzen" diyenler, ne diye "Faiz Düzeni" mes'elesini halledemediler sûalleri ile dolu yaşadığım hafakanlar...


Âdeta "beyni zonk zonk zonklayanlar" 'grubu'ndaydım da...


"-Bankalara da, itina ile 'sol ayak ile girip, sağ ayak ile çıkmalarım..."


Hattâ bir defasında,"Tarikat-ı Aliyye Silsilesi"nde de olan ve "hayatı idi âyetler, hadisler" diye tarif ettiğimiz "Nakşibendi Şeyhi Hadim-î Pîran Efendimiz"i,"Ziraat Bankası İçinde" görmüştüm de, adeta şoke olmuştum..


Nasıl böyle bir şey olabilirdi? Bir bankada ne arıyordu?


Halbuki,ilçemizde tertiplenen,"Dünya Kur'an-ı Kerim'i Güzel Okuma Programı" için "maliyet parası"nı yatırıyordu...


Daha geçenlerde,yine Türkiye'mizin "en eski gazeteleri"nden biri olan ve her yeni "miladî yıl" öncesi,Türkiye'mizdeki muhtelif 'sektörler'deki gelişmeleri, ilaveler hâlinde okurlarına hediye eden "Akşam Gazetesi"nin,"Ekonomi-Bankacılık Sektörü İlâvesi"ni de hararetle okumuş ve yine kafamda çok sayıda sûaller de meydana gelmişti.


"-Türkiye'mizde,'51 Banka' ile çok muhkem, çok sağlam, "dijitalleşmiş", 'çağı yakalamış' "Bankacılık Sektörü"müz vardı.


'Başbuğ ATATÜRK" ise "Türkiye İş Bankası"nın "kurucusu" idi.


Düşünebiliyor musunuz; "Diyanet Müessesemizin Kurucusu 'Başbuğ ATATÜRK';"Türkiye İş Bankası"nın da "kurucusu" idi.


Ne "büyük deccal"miş!?


Ve "-"Kar payı dağıtıyoruz,"faiz-riba" bizde yok "İslâmî finans"kaynağıyız..."Katılım Bankacılığı Sektörü"nü meydana getiriyoruz ve "51 Banka"nın dahil olduğu "Bankacılık Sektörü"nden ayrıyız" izahatları...(5)


"-Yok canım! Ne olacak işte? Yine "İslamcılar"ın,"Siyasal İslamcılar"ın bir "yalanı" daha..."Kar payı" da neymiş canım? Bal gibi "faiz-riba" işte...Bak görüyorsun; "İslamcılar/Siyasal İslamcılar"ın bile "Bankası" var..Ya senin "meşreb"inin?" Düşünceleri...


"YIKILSIN LİBERAL-KAPİTALİST SİSTEM"


Halbuki ki, Türkiye'mizde "liberal-kapitalist sistem" 'yıkılalı' yıllar olmuş...


Benim gibiler, ya "ideolojik körlüğü"nden; ya da "cahil"liğinden, seneler önce "Liberal-Kapitalist Sistem"in,"Türkiye'mizdeki Yıkılışı"nı görememiş...


Bu cümleleri; rahmetli ARVASÎ Hoca-mızın;"Ne liberal- kapitalist sistem, ne kollektivist-komünist sistem"; âdeta "çare" olarak;"Tek Yol İslam İktisad Nizamı/İslam Ekonomi Sistemi" dediği "Türk-İslam Ülküsü"eserinin "ikinci cildi"nde,"ikinci bölümü"ndeki,"İslâmî Banka" diye tarif ettiği günümüzdeki, biz Müslümanların muvaffakiyeti olan "Katılım Bankacılığı Olayı"nı,"onaylaması","meşrû" görmesi,"Müslümanca" değerlendirmesi,"İslam'a uygun" bulmasını anladığım ve kavramdığım da düşündüm.


ARVASÎ HOCA ve "İSLAM EKONOMİ SİSTEMİ"


Dönemin "Efsanevî Gazetesi HERGÜN"ün, ikinci sayfasındaki,"Türk-İslam Ülküsü" isimli "köşesi"nde,1970'li senelerde yazdığı;"-Adına "Üçüncü Yol" diyorlar;"İslam Ekonomi Sistemi" diyemiyorlar...Ne kapitalist sistem, ne de Komünist sistem...İslam Ekonomi Sistemi..." "muhkem nazariyatı","muhkem doktrin"e,"muhkem uygulamaya" dönüşmüş; tatbik edilmiş bile...


Halbu ki,bazı "aydınlar"ımızın diyemediği "Mecelle Olayı" ise;"Batı Hukuku"na, "Modern Hukuk'a" "mağlup olmadığımız"ın,"yenilmediğimiz"in en güzel bürhanı, delili, ispatı değil miydi?


Halbu ki, günümüzdeki "Katılım Bankacılığı Olayı", yine bazı "aydınlar"ımızın diyemediği, "Bin yıl sonraki biz müslümanlar"ın; "iktisad" sahasındaki,"ekonomi sektörü" nde "Müslümanca" en güzel muvaffakiyetlerinin de bürhanı, delili, ispatı değil miydi?


Rahmetli ARVASÎ Hoca'mız, mezkûr eserinin alakalı sayfalarında;"faize faiz";"riba'ya riba" diyen "Müslümanca" bir "zihniyet"e de sahip "Ülkücü Mütefekkir"imiz...


Yine mevcut "izm'li ideolojiler"in;"liberalizm" gibi,"kollektivizm" gibi, "kapitalizm" gibi,"komunizm" gibi, hattâ "tenakûz"lu hâller de sergileyen " Marksizm''e meftûn","kurnaz Marksistler"in "sahte kapitalizm aleyhtarlığı" ile "kapitalist sisteme karşı konulamaz" şeklindeki "Sosyalistcesine" olan "kara propagandaları"nı,"karşılaştırmalı" bir şekilde "mukayese metodu" ile de âdeta "derinlemesine bilen" 'iktisadî şuur" sahibi;"ekonomi şuuru sahibi" bir "Müslüman Mütefekkir"imiz de.


"İslam'ın iktisad nizamı"nı,"İslam Ekonomi Sistemi"nin "izm'li ekonomi sistemleri"nden olan "farklılığı"nı; öyle "mağlubiyetler psikolojisi"ne de kapılmadan;"Arap" olduğu hâlde, âdeta "Türklük gurur ve şuuru; İslam ahlak ve fazileti" 'vakarı' ile ortaya koyan, izah eden bir "Nizam-ı Âlem Ülkücüsü Mütefekkir"imiz...


Üstelik "izm'li ideolojiler"in çağımızdaki "hegemonik ekonomi sistemleri olayı"na yönelik;"Müslümanca" neler yapabiliriz? Çaremiz nedir?" suâllerini de âdeta tafsilatlı bir şekilde de izah etmiş de olan;"bin sene sonrasının Müslümanları"ndan...


NETİCE-İ KELAM:


Her biri âdeta "idrakimize giydirilmek istenilen deli gömlekleri" de olan "izm'li ideolojiler"e rağmen; yine her biri "Anadolu toprakları"nda neşvü nema bulmuş olan;"Risale-i Nur Hareketi"nin "İktisad Risalesi"nden;"Millî Görüş Hareketi"nin "Âdil Düzen" anlayışından; "İcmal Gençliği/Haydar BAŞ Hareketi"nin "Millî Ekonomi Modeli"nden; rahmetli Sabri F. ÜLGENER'lerden rahmetli Sebahattin ZAİM Hoca'lara ve rahmetli Seyyid Ahmed ARVASÎ Hoca'mızın "Türk-İslama Ülküsü"nde, "bütün insanlığı saadete kavuşturacak bir model, bir sistem ve bir nizam" olarak da ortaya koyduğu "İslam Ekonomi Sistemi", 2020'ler Türkiye'sinde, yine "Anadolu Toprakları"nda,Türkiye'mizde "İslâmî Finans" ve "Katılım Bankacılığı" ismi altında, vakûr bir şekilde uygulanmaktadır.


Bir zamanlar,'duvarlar"a yazdığımız;"Yıkılsın Liberal-Kapitalist Sistem" sloganı "hakikat" olmuş;"yıkılmıştır..."


Çarşamba, 16. Ocak. 2020
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci


Dip Notlar:
(1): Seyyid Ahmed ARVASÎ,"Türk-İslam Ülküsü-I-II-III", Bilgoğuz Yayınları,AralıKonya 2013, İstanbul, ("Türk-İslam Ülküsü-II"; s.280-432) ile Bilhassa,s.388,389 ve 390
(2): Taha AKYOL,"Türkiye'nin Hukuk Serüveni-Fıkıhtan hukuka ve demokrasiye geçiş sorunları-",İnceleme/Araştırma,5.Baskı Ekim 2016, Doğan Kitap, İstanbul,(Bilhassa " Çağ değişimi ve fıkıh" bölümü, s.113-144
(3): Taha AKYOL, adı geçen eseri, s.130,131,132 ve 133
(4): İsmet GÜLTEKİN, facebook/İgltk'deki ilgili "paylaşımlar..."

(5): Akşam Gazetesi; Sene Sonu Sektörleri Değerlendirme İlaveleri","AKŞAM 15. YIL-FİNANS-,future&trends",27 Aralık 2019 Cuma/AKŞAM'ın ücretsiz ekidir",s.22

SALIPAZARI İLÇEMİZDEKİ, 22(YİRMİ İKİ) ADET AHŞAP-TAHTA CAMİÎLERİMİZ DE, "RESTORASYON KAPSAMI"NA ALINMALIDIR...


SALIPAZARI İLÇEMİZDEKİ,
22(YİRMİ İKİ) ADET AHŞAP-TAHTA CAMİÎLERİMİZ DE,
“RESTORASYON KAPSAMI”NA ALINMALIDIR…





("İLGİLİLERE ve YETKİLİLERE" SESLENİYORUM:
"AHŞAP/TAHTA CAMİÎLER" 'BELED'İ;"TÜRK BELED"İ "TERME ŞEHRİ"MİZDEKİ "AHŞAP/TAHTA CAMİÎLER"MİZİN TAMAMI DA,"RESTORASYON" KAPSAMINA ALINMALIDIR...
Bugünkü "Ordu Mahallî Basını"nı mutad olduğu üzre "taradığımız" da, "Ordu İli ve İlçeleri"ndeki "49 Ahşap/Tahta Camiîler"imizin de, miladi 2020 senesi başı itibari ile "restorasyon kapsamı"na alındığı haberleri ile dolu.
Bilindiği üzre;"Bir diyârda, bir "beled" de, bir yöre de "ahşap mimarî eserleri" mi var; "ahşap/tahta camiîler"imiz mi var; "ahşap/tahta evler" mi var; hattâ çok sayıda "Çınar Ağaçları" mı var; o diyâr, o 'beled', o belde, o yöre; "ezelinden Müslüman " olduğu da aşikar olan, "Türk Diyârı"dır; "Türk Beled"idir;"Türk Beldesi"dir; "Türk Yöresi"dir...
İşte, "Terme Toprakları"mız da; aşikârdır ki; "Horasan Alperenleri Toprağıdır"; "Türk Toprağı"dır; "Türk Diyârı"dır;" Türk Beledi"dir;" "Türk Beldesi"dir;"Türk Yöresi"dir...)(1)

Geçenlerde böyle yazmıştım.

“Salıpazarı İlçemiz” de, sahip olduğu “ahşap-tahta mimarî hususiyeti” ile de, hâlâ bazılarında ikamet bile edilen “ahşap-tahta evleri” ile ve elbette 22(yirmi iki) adet “ahşap-tahta camiîlerimiz” ile de, tamamiyle bir “Müslüman Türk Yurdu”dur, “Müslüman Türk Toprağı”dır…

Hele de “Salıpazarı İlçemiz”deki, “Proto-Türkler”, “Ön-Türkler” diye de târif edilen; “Biz Türkler, 1071 Malazgirt Zaferi’nden, en iki yüz sene öncesinden beri ‘Anadolu’ya Giriş” yapmıştık; “Anadolu”daydık” “tez”imizi adeta ispatlayan; “Kıpçak Türkleri”ne, “Peçenek Türkleri”ne ait “Kaya Mezarları”ndan sonra…

                 22(YİRMİ İKİ) ADET AHŞAP-TAHTA CAMİÎMİZ

Tamamiyle “Müslüman Türk Yurdu” olan Salıpazarı İlçemizde, tamı tamına, 22(yirmi iki) adet “ahşap-tahta camiî”miz mevcut.

İşte, Salıpazarı İlçemizdeki Ahşap-Tahta Camiîlerimiz:
1-    Salıpazarı Yenidoğan Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.
2-    Salıpazarı Esenli Köyü/Esenli Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.
3-    Salıpazarı  Sarı Hasan Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.
4-    Salıpazarı Yavaş Bey Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.
5-    Salıpazarı Esat Çiftliği (Çatak)Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.
6-    Salıpazarı Güzel Vatan Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.,
7-    Salıpazarı  Biçme Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.
8-    Salıpazarı  Muslu Bey Mahallesi Merkez Mezarlık Ahşap-Tahta Camiî.,

9-    Salıpazarı Muslu Bey Bayramyurt Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.,
10-Salıpazarı Yeşilköy-Albayrak (Ablak, Kayadibi)Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.,
11-Salıpazarı  Yeşilköy Mahallesi Merkez Ahşap-Tahta Camiî.
12-Salıpazarı Konakören /Bakacak Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.,
13-Salıpazarı  Konakören/Merkez Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.
14-Salıpazarı  Kızılot Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.
15-Salıpazarı Karayonca Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.
16-Salıpazarı Karaman Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.

17-Salıpazarı Karaman  Mahallesi Karabaş Ahşap-Tahta Camiî.
18-Salıpazarı  Alan Köyü-Alan Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.
19-Salıpazarı  Karadere Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî.
20-Salıpazarı Kırgıl Mahallesi Merkez ve Mezarlık Ahşap-Tahta  Camii.
21-Salıpazarı  Yeni Mahalle Gökçeli Ahşap-Tahta Camiî.
22-Salıpazarı Cevizli Mahallesi Huma/Homa Ahşap-Tahta Camiî.
     23-Salıpazarı  Karacaören Köyü–Soyuk  Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî…(2)
                           
 “GÖKÇELİ-ŞEHİDLER-YAVAŞ BEY” AHŞAP-TAHTA CAMİÎLERİMİZ



Tamamiyle bir “Müslüman Türk Yurdu”, tamamiyle bir “Müslüman Türk Vatan” ‘parsel’imiz olan Salıpazarı ilçemizde, “efkâr-ı umumiye”de;  “Samsun Turizm Kültür İl Müdürlüğü”,” Salıpazarı Kaymakamlığı” ve “Salıpazarı Belediyesi” muhitlerinde, en fazla bilinen ve dile getirilen; “resmî web siteleri”nde paylaşılan ,22(Yirmi İki) adet “Salıpazarı İlçemizdeki Ahşap-Tahta Camiîlerimiz”den, sadece “Salıpazarı Gökçeli Mahallesi Ahşap-Tahta Camiîmız” ile “Salıpazarı Karayonca Şehidler Ahşap-Tahta Camiî”miz ile “Salıpazarı Yavaşbey Mahallesi Ahşap-Tahta Camiî”mizin “tanıtımı”na yer verilmiştir.(3)

Elbette ki, “Samsun Ahşap-Tahta Camiîlerimiz Arşivi”nin teşkilini, isimli-isimsiz çok sayıda şahsiyetin de katkısı olduğu da unutulmamalıdır.
“Samsun Yöresinde Bulunan AHŞAP CAMİLER”(4) isimli eser de bile, sadece ve tafsilatlı bir şekilde “Salıpazarı Gökçeli Ahşap-Tahta Camiî”mizin tahkikine yer verilmiştir.(5)


ELHASIL:
“Samsun Yöresi”ndeki “ahşap-tahta camiîlerimizi” tahkik eden “Sanat Tarihçilerimiz”, 100(yüz)’ e yakın “ahşap-tahta camiî”mizden dem vurmaktalar.
Bu 100(yüz)’e yakın “ahşap-tahta camiîler”imizin ise sadece 34(otuz dört) tanesinin “koruma altına” alındığından da dem vurmaktalar…
Esasında, yapılması elzem olan; tıpkı “Ordu Vilâyeti”mizdeki bütün “ahşap-tahta camiîler”imizin “restorasyon kapsamı”na alınması gibi; “Samsun Vilâyeti”mizdeki bütün “ahşap-tahta camiîler”imizin tamamının da, “restorasyon kapsamı”na alınmasıdır…

Elbette ki, “restorasyon kapsamı”na alarak, bir an evvel de, “gereğini yapmak”tır…
“Restorasyonlar”, âdeta “yılan hikâyesi”ne dönmemeli, çok “uzun süre” sürmemeli, kısa sürede, bir an evvel tamamlanmalıdır.

Bu bâbtan, Salıpazarı İlçemizdeki, 22(yirmi iki) adet ahşap-tahta camiîlerimiz de,"restorasyon kapsamı"na alınmalı ve bir an evvel de, "restorasyonları" tamamlanmalıdır...

Terme, 12.Ocak.2020
İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci
Dip Notlar:
(1): İsmet GÜLTEKİN, 8(SEKİZ) ADET TERME AHŞAP-TAHTA CAMİÎMİZ DE, “RESTORASYON KAPSAMI”NA ALINMALIDIR, 03.Ocak.2020, “blog”lar…
(2): Emine YILMAZ(Arkeolog-Sanat Tarihçisi),” SAMSUN AHŞAP  (ÇANTI) CAMİİLERİNİN SERÜVENİ(TİPOLOJİ  – SÜSLEME -DAĞILIM VE YER ADLARI İLİŞKİSİ)”, www.turkbilimi.com,12.Ocak.2020
(3): “Samsun Turizm Kültür İl Müdürlüğü”, “Salıpazarı Belediyesi” ve “Salıpazarı Kaymakamlığı” ilgili “Resmî Web Siteleri…”
(4): Yılmaz CAN, “Samsun Yöresinde Bulunan AHŞAP CAMİLER”,Etüt Yayınları, 1. Basım, Mart 2004, İstanbul,

(5): Yılmaz CAN, adı geçen eser, s.66,67 ve 68; Resimler,resim:63,resim:64

5 Ocak 2020 Pazar

"MÜSLÜMAN" TEVFİK FİKRET'TEN, "MÜRTED" TEVFİK FİKRET'E...

                   “MÜSLÜMAN” TEVFİK FİKRET’TEN,
                             “MÜRTED” TEVFİK FİKRET’E…



“Kürt Edebiyatı” da dahil; “Edebiyat Âlemi”mizdeki gelişmeleri de okumalarımla, takip etmek gayretindeyim.


“Şanlıurfa Senelerim”de, “Kürt Edebiyatı”nın ‘mümessilleri’nden “Mehmed UZUN” a ‘merak’ salmış, velâkin bir türlü, muhtelif sebeplerden, kesifleşememiştim…

Hâlâ neşrediliyor mu, bilemiyorum; fakat “Kürt Tarihi Dergisi” de, beni âdeta mest ediyor ve yeni şeyler de öğreniyordum.

Bu sene, daha doğrusu geçen sene, 27 Aralık 1936 tarihi itibari ile 27 Aralık 2019 tarihi “İstiklâl Marşı Şâiri”miz, “İslâm Şairi”miz rahmetli Mehmed Âkif ERSOY’un vefâtının 83.; 11 Aralık 1975 tarihi itibari ile de 11 Aralık 2019 tarihi ise;”Dargın Bozkurtların Lideri”, “şairliği bile tartışılamaz rahmetli Hüseyin Nihal ATSIZ’ın vefâtının 44. yıldönümü idi.

“Kağıtlara basılı mevkûteler”in ‘tiraj mes’elesi’nde, “nalları topladığı” bir “Türkiye’miz Gerçeği”nde, “dijital baskılı mevkûteler”, “dijital baskılı fikir-düşünce siteleri”, “milyonları aşan kertede” “hit tirajları”na sahipler…

Ve “madalyonun öbür yüzü” itibari ile âdeta, bir “Enformatik Cehalet Çağı” da diyebileceğimiz “Türkiye’miz Gerçeği”nde, son aylarda, bilhassa “Türk-Kürt-Arap Edebiyatçılarımız Âlemi”nde-bazı ‘General Zihniyetliler’e göre ‘Arnavut Edebiyatçılarımız’ mı demeliydim?-rahmetli “Şairler Sultanı” Necip Fâzıl KISAKÜREK’ten; rahmetli Mehmed Âkif ERSOY’a, rahmetli Hüseyin Nihal ATSIZ’a ve hattâ “hiç sevemediğimiz” “Tevfik FİKRET” ve “Komünist Nazım Hikmet RAN” hakkında, çok seviyeli “yazılar” da neşredildi.

 Farkında mıyız?

Şu hususu vurgulayarak, yazıma devam etmek istiyorum: “Müslüman Türk Milleti”nin “Millî Marşı”nı, bazı “Generaller”in de dediği üzre, bir “Arnavut” yazmıştı.

Biliyor musunuz, “Türk-İslâm Ülküsü”nün kitabını, hattâ “Nizâm-ı Âlem Ülküsü”nün kitabını da, bir “Arap” yazmıştı…

“İman Hakikatlerini Yayma Dâvâsı”nın “Başbuğ”u ise bir “Kürd” idi…

“Bir “Türk” varken; bir “Kürd’ün” peşinden niye gidiyorsunuz?” diyen “zihniyetliler”in târifini ise sizlere bırakıyorum.

“İnculuz Kumandan”ın “Çanakkale Geçilmez!” dediği “Muhteşem Zafer”imiz, “Çanakkale Zaferi”mizde de, “İ’ây-ı Kelimetullah Dâvâsı”nda, “Türk-Kürt-Arap” vesâire omuz omuza değil miydik?

Biz “Türkler”de, “Kürdler”de, “Araplar” da, “Dini İslâm”, “Müslümanlar” değil miydi?

 “MÜSLÜMAN” TEVFİK FİKRET’TEN, “MÜRTED” TEVFİK FİKRET’E…


“Edebiyat âlemimiz”de de, “yeni şeyler” ifâde edebilmek, söyleyebilmek, bir hayli ehemmiyetli…

“Nihal Atsız-Necip Fâzıl-Nâzım Hikmet”(1)  başlıklı, bir hayli ehemmiyetli yazıda; “Üç Edebî Şahsiyet”imizin de, aslında “asker menşeîli” olduklarını, ben bilmiyordum.

Rahmetli ATSIZ,”Askerî Tıbbiyeli”, rahmetli KISAKÜREK ile “RAN” da, “Bahriyeli” imiş..

Bir hayli “ufuk açıcı” zikredilen yazıda, “’kafatascı-İttihad-ı Türk-Bahriyeli” sıfatları rahmetli ATSIZ’a; “’Ümmetçi-İttihad-ı İslâm-Bahriyeli” sıfatları rahmetli KISAKÜREK’e; “’Komünist-İttihad-ı Anasır-Bayriyeli” sıfatlarının ise Nâzım Hikmet RAN’a karşılık geldiklerinin de pek ‘farkında’ değildim.

Üstelik “yeni şeyler bâbı”ndan, “edebiyat âlemi”mizdeki “kavgalar”a ve “polemikler”e sahih bakış dahil, yapılan “cedelleşmeler”de kullanılan kelime ve mefhumlarının bazılarını da bilmiyordum.

Meselâ, rahmetli “Şairler Sultanı”nın, rahmetli ATSIZ’a, “Şaman”  ve “Rıza Nur yetiştirmesi, Hitlervâri koyu ırkçı”; yine rahmetli KISAKÜREK’in, dönemin “Hergün Gazetesi”nde de yayınlandığı ifâde edilen, mezkûr yazıdaki(2), “Millî Görüşçüler”e ,”Bunlar, lağım sularıdır” dediğini de bilmiyordum.

Yine bir başka yazıda(3) dillendirilen, “edebiyatçılarımız arasında yaşanılmış polemikler” diye de târif edebileceğimiz üzre; rahmetli Mehmed Âkif ERSOY’un, Tevfik FİKRET’e, “Zangoç”; Tevfik FİKRET’in de, rahmetli Âkif’e “Molla Sırat” dediğini de bilmiyordum.

Bilmediğim bir husus, bir mes’ele de, “akıl ve pozitivizmi din” seçtiği ifâde edilen yazıda(4) ve “Tevfik FİKRET’i Niye Sevmeyiz?”(5) başlıklı yazılardan “çok farklı” olarak; “yeni şeyler söylemek lâzım cancağazım” bâbından; Tevfik FİKRET’in, âdeta “Müslüman”lıktan “Mürted”liğe gelişen “sergüzeşti hayatı”nı da bilmiyordum.

“Mütefekkirler”imizden, rahmetli Mehmed Şevket EYGİ Hoca’mız, “Birkaç Yazı”(6) isimli eserinde, Tevfik FİKRET’ten “Dönek Şair” diye de bahsederken, hiç bilmediğimiz “Müslüman Tevfik FİKRET” hüviyeti hakkında, şu bilgileri de vermektedir:

“ 1889 yılındayız. Osmanlı İmparatorluğu Sultan Abdülhamid Devrini yaşıyor. İstanbul’da “Mirsad” mecmuası bir “Tevhid” yarışması açmıştır.

Tevhid…Allah’ı öven ve birleyen bir yazı olacaktı bu…

Bütün genç edebiyatçılar heyecanla katıldılar bu müsabakaya.

Nihayet netice ilân edildi. 22 yaşındaki Mehmed Tevfik Efendi’nin gönderdiği yarı mensur, yarı manzum parça birinciliği kazanmıştı.

Mehmed Tevfik Efendinin başka dini eserleri de vardır. Bunlardan biri “Sabah Ezanında” başlığını taşır ki bazı mısraları şunlardır:

Allahu ekber…Allahu ekber…
Bir samt-ı ulvî, kalb-i tabiat…
Bir samt-ı nâlân, ruh-ı avâlim
Etmekte zikr-i Hallak-ı daim
Etmekte ra’şan ra’şan ibadet…

Mehmed Tevfik Efendinin Ramazan, Sabah-ı Iyd, Şehidlikte, Sancağa Karşı başlıklı şiirlerinde de dinî bir hava vardır.

Ve sonra bu adam yüzseksen derecelik bir dönüş yaparak dine, imana, Kur’an’a ve Arş’a saldıran şiirler kaleme almış ve hüviyetiyle bütün İslâm düşmanlarının, mukaddesat kundakçılarının, bütün masonların ve mürtedlerin şairi olmuştur.

Tevfik Fikret, dönek ve karaktersiz bir şairdir.

Amerika’ya gidip orada Protestan olan ve bir daha Türkiye’ye dönmeyen oğlu Haluk gibi.”(7)

TEVFİK FİKRET: “MÜSLÜMAN”LIKTAN “MÜRTED”LİĞE…


Tevfik FİKRET,”Müslüman Mehmed Tevfik Efendi”, nasıl oldu da “Mürted” oldu?

Yine , bu suâlin cevabına dair ipucunu ise; “Âkif’i Anarken, Fikret’i Hatırlamak”(8) başlıklı yazıda bulabiliyoruz.

“- Tevfik Fikret’teki “kırılma”, dayısı ile birlikte hacca giden annesinin koleradan ölmesi…Annesi öldüğünde Fikret, 12 yaşında ve bilahare dayısının kızı ile evleniyor…

Babasının, Hama’ya görevlendirilmesi.(Bir nevi sürgün.)

Nihayet Baba da, İstanbul’a dönemeden Antep’te vefât ediyor…”(9)

“Sis” şiirini, “Tarih-i Kadim” şiirini, “Ermeni Komitacıları övücü şiirini” yazan; “Âşiyan”ını “Robert Kolej yanına” konuşlandıran; “Haluk’un Amentüsü”nü, âdeta oğlu Haluk’un Türkiye’ye dönüşü yılı olan 1911’de yazan; “Hıristiyan” ve “Papaz” olmasını değil de, kendisi gibi “akıl-pozitivizm dini”nden olmasını isteyen “Mürted Tevfik Fikret…”(10)



ELHASIL:

“Edebiyat âlemi”mizde, çok seviyeli ve “yeni şeyler”le dolu, ufuk açıcı yazılar da neşrediliyor.

Hattâ “Hakk İçin Yeni Söz Gazetesi” yazarı “Ahmet Doğan İLBEY”in yazıları da(11), bu tür yazılardandı denilebilir…

“Yararlı”, “Nef’î” olabildimse, ne mutlu bana…

Terme, 05 Ocak 2020
İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

Dip Notlar:

(1): Ali BADEMCİ, “Nihal Atsız-Necip Fâzıl-Nâzım Hikmet”,ulkucukadro.com, 11 Aralık 2019
(2): Ali BADEMCİ, adı geçen yazısı
(3): D. Mehmed DOĞAN, “Âkif’i Anarken, Fikret’i Hatırlamak”, Karar Gazetesi, 02 Ocak 2020
(4): D. Mehmed DOĞAN, adı geçen yazısı…
(5): Osman KARA, “Tevfik Fikret’i Niye Sevmeyiz?”, samsunhabertv.com,
(6): Mehmed Şevket EYGİ, “Birkaç Yazı”,Bedir Yayınevi, Pempe Kitaplar Dizisi:26, İstanbul 2010, s.113,114
(7): Mehmed Şevket EYGİ, adı geçen eseri, s.113,114
(8): D. Mehmed DOĞAN, “Âkif’i Anarken, Fikret’i Hatırlamak”, Karar Gazetesi, 02 Ocak 2020
(9): D.Mehmed DOĞAN, adı geçen yazısı…
(10): D.Mehmed DOĞAN, adı geçen yazısı…

(11): Ahmet Doğan İLBEY, “Mehmed Âkif’i Fişleyen Cumhuriyet, Erdemli Olabilir mi?”, “Hakk İçin Yenisöz Gazetesi, 27 Aralık 2019; “”Mehmed Âkif’in Rüyasını Gördüğü Cumhuriyet”, “Hakk İçin Yenisöz Gazetesi”, 02 Ocak 2020 ve “28 Şubat Generalleri, Mehmed Âkif’e Niçin Saldırmışlardı?”, “Hakk İçin Yeni Söz Gazetesi”,