“MÜSLÜMAN” TEVFİK
FİKRET’TEN,
“MÜRTED” TEVFİK FİKRET’E…
“Kürt
Edebiyatı” da dahil; “Edebiyat Âlemi”mizdeki gelişmeleri de okumalarımla, takip
etmek gayretindeyim.
“Şanlıurfa
Senelerim”de, “Kürt Edebiyatı”nın ‘mümessilleri’nden “Mehmed UZUN” a ‘merak’
salmış, velâkin bir türlü, muhtelif sebeplerden, kesifleşememiştim…
Hâlâ
neşrediliyor mu, bilemiyorum; fakat “Kürt Tarihi Dergisi” de, beni âdeta mest
ediyor ve yeni şeyler de öğreniyordum.
Bu sene,
daha doğrusu geçen sene, 27 Aralık 1936 tarihi itibari ile 27 Aralık 2019
tarihi “İstiklâl Marşı Şâiri”miz, “İslâm Şairi”miz rahmetli Mehmed Âkif
ERSOY’un vefâtının 83.; 11 Aralık 1975 tarihi itibari ile de 11 Aralık 2019
tarihi ise;”Dargın Bozkurtların Lideri”, “şairliği bile tartışılamaz rahmetli
Hüseyin Nihal ATSIZ’ın vefâtının 44. yıldönümü idi.
“Kağıtlara
basılı mevkûteler”in ‘tiraj mes’elesi’nde, “nalları topladığı” bir “Türkiye’miz
Gerçeği”nde, “dijital baskılı mevkûteler”, “dijital baskılı fikir-düşünce
siteleri”, “milyonları aşan kertede” “hit tirajları”na sahipler…
Ve
“madalyonun öbür yüzü” itibari ile âdeta, bir “Enformatik Cehalet Çağı” da
diyebileceğimiz “Türkiye’miz Gerçeği”nde, son aylarda, bilhassa “Türk-Kürt-Arap
Edebiyatçılarımız Âlemi”nde-bazı ‘General Zihniyetliler’e göre ‘Arnavut
Edebiyatçılarımız’ mı demeliydim?-rahmetli “Şairler Sultanı” Necip Fâzıl
KISAKÜREK’ten; rahmetli Mehmed Âkif ERSOY’a, rahmetli Hüseyin Nihal ATSIZ’a ve
hattâ “hiç sevemediğimiz” “Tevfik FİKRET” ve “Komünist Nazım Hikmet RAN”
hakkında, çok seviyeli “yazılar” da neşredildi.
Farkında mıyız?
Şu hususu
vurgulayarak, yazıma devam etmek istiyorum: “Müslüman Türk Milleti”nin “Millî
Marşı”nı, bazı “Generaller”in de dediği üzre, bir “Arnavut” yazmıştı.
Biliyor
musunuz, “Türk-İslâm Ülküsü”nün kitabını, hattâ “Nizâm-ı Âlem Ülküsü”nün
kitabını da, bir “Arap” yazmıştı…
“İman
Hakikatlerini Yayma Dâvâsı”nın “Başbuğ”u ise bir “Kürd” idi…
“Bir “Türk”
varken; bir “Kürd’ün” peşinden niye gidiyorsunuz?” diyen “zihniyetliler”in
târifini ise sizlere bırakıyorum.
“İnculuz
Kumandan”ın “Çanakkale Geçilmez!” dediği “Muhteşem Zafer”imiz, “Çanakkale
Zaferi”mizde de, “İ’ây-ı Kelimetullah Dâvâsı”nda, “Türk-Kürt-Arap” vesâire omuz
omuza değil miydik?
Biz
“Türkler”de, “Kürdler”de, “Araplar” da, “Dini İslâm”, “Müslümanlar” değil
miydi?
“MÜSLÜMAN” TEVFİK FİKRET’TEN, “MÜRTED” TEVFİK
FİKRET’E…
“Edebiyat
âlemimiz”de de, “yeni şeyler” ifâde edebilmek, söyleyebilmek, bir hayli
ehemmiyetli…
“Nihal
Atsız-Necip Fâzıl-Nâzım Hikmet”(1) başlıklı, bir hayli ehemmiyetli yazıda; “Üç
Edebî Şahsiyet”imizin de, aslında “asker menşeîli” olduklarını, ben
bilmiyordum.
Rahmetli
ATSIZ,”Askerî Tıbbiyeli”, rahmetli KISAKÜREK ile “RAN” da, “Bahriyeli” imiş..
Bir hayli
“ufuk açıcı” zikredilen yazıda, “’kafatascı-İttihad-ı Türk-Bahriyeli” sıfatları
rahmetli ATSIZ’a; “’Ümmetçi-İttihad-ı İslâm-Bahriyeli” sıfatları rahmetli
KISAKÜREK’e; “’Komünist-İttihad-ı Anasır-Bayriyeli” sıfatlarının ise Nâzım
Hikmet RAN’a karşılık geldiklerinin de pek ‘farkında’ değildim.
Üstelik
“yeni şeyler bâbı”ndan, “edebiyat âlemi”mizdeki “kavgalar”a ve “polemikler”e
sahih bakış dahil, yapılan “cedelleşmeler”de kullanılan kelime ve mefhumlarının
bazılarını da bilmiyordum.
Meselâ,
rahmetli “Şairler Sultanı”nın, rahmetli ATSIZ’a, “Şaman” ve “Rıza Nur yetiştirmesi, Hitlervâri koyu
ırkçı”; yine rahmetli KISAKÜREK’in, dönemin “Hergün Gazetesi”nde de
yayınlandığı ifâde edilen, mezkûr yazıdaki(2), “Millî Görüşçüler”e ,”Bunlar,
lağım sularıdır” dediğini de bilmiyordum.
Yine bir
başka yazıda(3) dillendirilen, “edebiyatçılarımız arasında yaşanılmış
polemikler” diye de târif edebileceğimiz üzre; rahmetli Mehmed Âkif ERSOY’un,
Tevfik FİKRET’e, “Zangoç”; Tevfik FİKRET’in de, rahmetli Âkif’e “Molla Sırat”
dediğini de bilmiyordum.
Bilmediğim
bir husus, bir mes’ele de, “akıl ve pozitivizmi din” seçtiği ifâde edilen
yazıda(4) ve “Tevfik FİKRET’i Niye Sevmeyiz?”(5) başlıklı yazılardan “çok
farklı” olarak; “yeni şeyler söylemek lâzım cancağazım” bâbından; Tevfik
FİKRET’in, âdeta “Müslüman”lıktan “Mürted”liğe gelişen “sergüzeşti hayatı”nı da
bilmiyordum.
“Mütefekkirler”imizden,
rahmetli Mehmed Şevket EYGİ Hoca’mız, “Birkaç Yazı”(6) isimli eserinde, Tevfik
FİKRET’ten “Dönek Şair” diye de bahsederken, hiç bilmediğimiz “Müslüman Tevfik
FİKRET” hüviyeti hakkında, şu bilgileri de vermektedir:
“ 1889
yılındayız. Osmanlı İmparatorluğu Sultan Abdülhamid Devrini yaşıyor.
İstanbul’da “Mirsad” mecmuası bir “Tevhid” yarışması açmıştır.
Tevhid…Allah’ı
öven ve birleyen bir yazı olacaktı bu…
Bütün genç
edebiyatçılar heyecanla katıldılar bu müsabakaya.
Nihayet
netice ilân edildi. 22 yaşındaki Mehmed Tevfik Efendi’nin gönderdiği yarı
mensur, yarı manzum parça birinciliği kazanmıştı.
Mehmed
Tevfik Efendinin başka dini eserleri de vardır. Bunlardan biri “Sabah Ezanında”
başlığını taşır ki bazı mısraları şunlardır:
Allahu
ekber…Allahu ekber…
Bir samt-ı
ulvî, kalb-i tabiat…
Bir samt-ı
nâlân, ruh-ı avâlim
Etmekte
zikr-i Hallak-ı daim
Etmekte
ra’şan ra’şan ibadet…
Mehmed
Tevfik Efendinin Ramazan, Sabah-ı Iyd, Şehidlikte, Sancağa Karşı başlıklı
şiirlerinde de dinî bir hava vardır.
Ve sonra bu
adam yüzseksen derecelik bir dönüş yaparak dine, imana, Kur’an’a ve Arş’a
saldıran şiirler kaleme almış ve hüviyetiyle bütün İslâm düşmanlarının,
mukaddesat kundakçılarının, bütün masonların ve mürtedlerin şairi olmuştur.
Tevfik
Fikret, dönek ve karaktersiz bir şairdir.
Amerika’ya
gidip orada Protestan olan ve bir daha Türkiye’ye dönmeyen oğlu Haluk gibi.”(7)
TEVFİK FİKRET: “MÜSLÜMAN”LIKTAN “MÜRTED”LİĞE…
Tevfik
FİKRET,”Müslüman Mehmed Tevfik Efendi”, nasıl oldu da “Mürted” oldu?
Yine , bu
suâlin cevabına dair ipucunu ise; “Âkif’i Anarken, Fikret’i Hatırlamak”(8)
başlıklı yazıda bulabiliyoruz.
“- Tevfik
Fikret’teki “kırılma”, dayısı ile birlikte hacca giden annesinin koleradan
ölmesi…Annesi öldüğünde Fikret, 12 yaşında ve bilahare dayısının kızı ile
evleniyor…
Babasının,
Hama’ya görevlendirilmesi.(Bir nevi sürgün.)
Nihayet
Baba da, İstanbul’a dönemeden Antep’te vefât ediyor…”(9)
“Sis”
şiirini, “Tarih-i Kadim” şiirini, “Ermeni Komitacıları övücü şiirini” yazan;
“Âşiyan”ını “Robert Kolej yanına” konuşlandıran; “Haluk’un Amentüsü”nü, âdeta
oğlu Haluk’un Türkiye’ye dönüşü yılı olan 1911’de yazan; “Hıristiyan” ve
“Papaz” olmasını değil de, kendisi gibi “akıl-pozitivizm dini”nden olmasını
isteyen “Mürted Tevfik Fikret…”(10)
ELHASIL:
“Edebiyat
âlemi”mizde, çok seviyeli ve “yeni şeyler”le dolu, ufuk açıcı yazılar da
neşrediliyor.
Hattâ “Hakk
İçin Yeni Söz Gazetesi” yazarı “Ahmet Doğan İLBEY”in yazıları da(11), bu tür
yazılardandı denilebilir…
“Yararlı”,
“Nef’î” olabildimse, ne mutlu bana…
Terme, 05 Ocak 2020
İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci
Dip Notlar:
(1): Ali BADEMCİ, “Nihal Atsız-Necip Fâzıl-Nâzım
Hikmet”,ulkucukadro.com, 11 Aralık 2019
(2): Ali BADEMCİ, adı geçen yazısı
(3): D. Mehmed DOĞAN, “Âkif’i Anarken, Fikret’i
Hatırlamak”, Karar Gazetesi, 02 Ocak 2020
(4): D. Mehmed DOĞAN, adı geçen yazısı…
(5): Osman KARA, “Tevfik Fikret’i Niye Sevmeyiz?”,
samsunhabertv.com,
(6): Mehmed Şevket EYGİ, “Birkaç Yazı”,Bedir
Yayınevi, Pempe Kitaplar Dizisi:26, İstanbul 2010, s.113,114
(7): Mehmed Şevket EYGİ, adı geçen eseri, s.113,114
(8): D. Mehmed DOĞAN, “Âkif’i Anarken, Fikret’i
Hatırlamak”, Karar Gazetesi, 02 Ocak 2020
(9): D.Mehmed DOĞAN, adı geçen yazısı…
(10): D.Mehmed DOĞAN, adı geçen yazısı…
(11): Ahmet Doğan İLBEY, “Mehmed Âkif’i Fişleyen
Cumhuriyet, Erdemli Olabilir mi?”, “Hakk İçin Yenisöz Gazetesi, 27 Aralık 2019;
“”Mehmed Âkif’in Rüyasını Gördüğü Cumhuriyet”, “Hakk İçin Yenisöz Gazetesi”, 02
Ocak 2020 ve “28 Şubat Generalleri, Mehmed Âkif’e Niçin Saldırmışlardı?”, “Hakk
İçin Yeni Söz Gazetesi”,
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder