30 Haziran 2019 Pazar

"FINDIK MİTİLİ" BENİM: "- BU SENE 'FINDUK' BOL..."

"FINDIK MİTİLİ" BENİM:
"- BU SENE 'FINDUK' BOL..."

Evet, 'fındık mitili","fınduk mitili" benim:
"- Bu sene 'fınduk' bol..."
"Masabaşı"ndan demiyor, söylemiyor ve yazmıyorum:
"- Bu sene "fınduk' bol...."
"Öşür" de "bol" olacak...
"Fınduk üreticilerimiz" de "borçlar"ını ödeyecek...
"Toy"lar,"düğün"ler,"şölen"ler olacak....
"Fınduk üreticilerimiz"in "yüzleri gülecek","gençler"imiz;"delikanlılar"ımız "bayram" edecekler...
İnşaallah...
"FINDIK MİTİLİ","FINDUK MİTİLİ" BENİM
"Mitil" mefhumu,"Yenilenen İstanbul Seçimleri Süreci"ne ait bir mefhum...
"Postu seren","yorganı seren","konuşlanan","yerleşen", "asıl sahibi" anlamlarında....
Halbu ki,"yenilenen İstanbul seçimlerinin hakikî mitili","biz,siz,onlar" idik....
Merhum Yahya Kemal BEYATLI'ca der isek;"İstanbul nüfusunu teşkil eden","kabr-i şerif"lerdeki "diri"ler idik...
Öyle de oldu ve "Karadenizli Bold Pilot/Trabzonlu Bold Pilot Kazandı..."
Hem de 'at başı fark ile değil"; "metrelerce fark ile kazandı..."
"Siyasî"lerin "mitili" de "fos çıktı..."
"Ânın için", "Fındık Mitili" de, "Hakikî Fınduk Mitili" de "biziz biz..."
"Sen, ben, o.Biz, siz, onlar...."
"Karadenizli Fındık Üreticileri...."
"Ne Amerika, ne İtalya, ne Almanya, ne Fransa" da "Fındığımızın Mitili" değiller, olmamalılar....
"Fındığımızın Hakikî Mitili Türkiye"miz...
"Türkiye"miz olmalı artık...
"Fındığımızın Hakikî Mitili, Karadenizli Fındık Üreticilerimiz...."
"Karadenizli fındık üreticilerimiz" olmalı artık...
"Salak" mıyız?
"Aptal" mıyız?
"Millî Fındık"larımızı, "nasıl" olur da "ecnebî"lere,"yabancılara" kaptırırız ki?
"Millî Fındıklar"ımızın"mitili", "nasıl" olur da "ecnebîler","yabancılar" olur Allah aşkına!?


NETİCE-İ KELAM:
"Fındığın Mitili","Fınduğun Mitili" benim ben....
"- Bu sene fındıklar bol...."
"Karadenizli Fındık Üreticileri","borçlar"ını ödeyecek...
"Karadenizli gençler","toy"lar,"düğün"ler,"şölen"ler yapacak....
"Bayram" edecekler...
İnşaallah...
Vesselam....

Terme,30 Haziran 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

28 Haziran 2019 Cuma

"TERME SEL FELÂKETİ"NDE, "MÜHENDİSLİK HATALARI", "MÜHENDİSLİK FACİÂLARI"

“TERME SEL FELÂKETİ”NDE ,
“MÜHENDİSLİK HATALARI”,
“MÜHENDİSLİK FACİÂLARI”


“Terme’nin Sakarlı Mahallesi’nde 3(üç) köprü çöktü…Mühendislik hatası olan 5(beş) köprü yıkıldı…Köprüler yanlış yapılmış…Mühendislik hatasının faturası, çiftçilere çıktı…”(1)

“Menfezler olduğundan daha küçük…Köprüleri de, suların altından akıp gideceği gibi yapmamışlar…”(2)

“Irmağı daraltmayın…
İstinat duvarlarının temellerini daha derin ve sağlam atın…
Duvarları bir metre daha yüksek yapın…
Taş duvar değil de, blok beton dökün…
‘Terme Halkı’nın basiretli uyarıları; “-Biz işi Mühendislik hesaplarına göre yapıyoruz”oldu…
Yapılan (Mühendislik) hesapları, yaşanan selde alt-üst oldu.
Su, daraltılan ırmak yatağına sığmadı.
Selin şiddetine temeller ve duvarlar dayanamadı…”(3)

“Terme Çayı temizlendi. Denize açıldı. Bu yüzden merkezde su taşması yaşanmadı.
Eğer Terme Çayı’nın önü açılmasaydı, önceki yıllarda meydana gelen merkezdeki su taşmaları yine yaşanacaktı…”(4)

“MÜHENDİSLİK HATALARI”, “MÜHENDİSLİK FACİÂLARI”

Hemen hemen “Terme Şehri”mizde yaşanılan “sel felâketi”ndeki “mühendislik hataları”, “mühendislik faciâları” böyle dillendirildi…

Zamanında, “gereği yapılınca” -Terme Çayı’nın temizlenmesi gibi-, zararlar da aza indirildi…

Sadece “Samsun ve Terme Mahallî  Basın”daki “köşe yazarları” tarafından değil; “milletin temsilcisi”, “milletvekilleri”miz tarafından da , “mühendislik hataları”, “mühendislik faciâları” dillendirildi…

Hem de “TBMM”de yüksek sesle, bütün “Türk Milleti”nin huzurunda dillendirildi…

“Terme Şehri”mizde yaşanılan son “sel felâketi”ne “gerekli ve yeterli hassasiyeti” gösterenlerin de ‘vurgu’ladığı üzre; “ihmaller”den de öte; “hilaf-ı akıl/akıl dışılıklar”dan da öte-Drenaj kanallarının kapalı tutulması gibi-kanaatimce “Mühendislik hataları” da ve neticede yaşanılan “Mühendislik faciâları” da, ciddî bir “tetkik”i elzemleştirmektedir…

Hatırlıyorum da, neredeyse hergün üzerinden geçtiğimiz “Terme Çayı”na, seneler önce yapılan “istinat duvarları mes’elesi” de, “Terme Halkı” arasında, “Mühendislik Harikası” olarak değil de, “Mühendislik Faciâsı” olarak konuşulmuştu….
Vesselam…
Terme, 28 Haziran 2019
İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

Dip Notlar:
(1):Recep MOL, “Terme Sel Felâketi TBMM Gündeminde”, hedefhalk.com.tr, 27.06.2019
(2): Ragıp GÖKER, “İhmal Olmasa Sel Olmaz”,hedefhalk.com.tr, 27.06.2019
(3): Selim EROĞLU, “Sel Felaketi”, Terme Bilgi Gazetesi, “4.Cemre” Köşesi, 26 Haziran 2019, s.4

(4): “Yeter Artık DSİ Harekete Geçmeli!”(Manşet Haber), Terme Bilgi Gazetesi, 27.06.2019,s.3

26 Haziran 2019 Çarşamba

"FENK MAH NOKTA AMAZON SOK NOKTA"

"FENK MAH NOKTA AMAZON SOK NOKTA"

Bu "Şehr-i Terme"de, bu "Terme Beled"inin "bağrında","göbeği"nde amma da "gizem"likler barındırılıyor olsa gerek...
Daha geçenlerde yazdığım "Yeni Terme Belediyesi Binası Bitmiş Bile" yazım, henüz "tekzip" edilmedi, "yalan"lanmadı...
Demek ki "sahih/doğru" yazmışım...
Bugün,"Bolas Yaylası" dönüşü "Huzur Çay Bahçesi"nde oturmuş, istirahat ederken; "cerideleri" gözden geçirirken;"Termespor Yıldızlarını Arıyor...Adres: Fenk Mahallesi Amazon Sokak" 'duyurusu'(Saat:17.00-17.15 arası) 'kulağıma" kadar geldi...
"Fenk Mah Nokta Amazon Sok Nokta"
Kısaltılmışı...
"Şehr-i Terme"nin,"Terme Beled"inin "en büyük mahallesi",' Fenk Mahallesi'ne,"tarihî ismi" ile "Frengler Mahallesi"ne 'ne zaman','niçin' ve "kimler" tarafından ; kısaltılmışınca "Amazon Sok Nokta" ismi verilmiş ki!?
"Terme Beled"inin "bağrı"nda,"göbeği" nde daha neler var neler?!" dedirten hâller, vaziyetler, durumlar....
Âdeta "cambaza bak oyunu" ile "gözden kaçırılan" ve "gözleri boyayan" hâller..
Âdeta "Amazoncuları Kalkındırma Fırkası" dedirten hâller..
"Otuz Bir Mart İkibin Ondokuz"dan şu kadar süre geçti ; "Terme Belediye Parlemantosu" da kaç defa toplandı, kim bilir; hâlâ "Şehr-i Terme Doğumlu", nâm-ı diğer merhum OZAN ÂRİF adına,"bişey" yapıl(a)madı...
Böyle "olgu"ları esefle kınıyorum.
Vesselam....

Terme,10 Haziran 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

"BELENE"

"BELENE"

"Otuz sene "önce,"1989"larda,"Bulgar Gomünistleri"nce "Bulgar Türklüğü"ne yapılan ve "Mamak Zulüm Kal'aları"nı hatırlatan "zulümler...."
Rahmetli ÖZAL tarafından 'trenlerle' Türkiye'mize getirilen "Bulgar Türkleri.."
Hiç unutmuyorum ve de "Yeni FORUM Dergisi"nde de yazmıştım:'Evlâd-ı Fatihan'da ikamet eden yaşlı bir "muhacir ana"mız "KARA BULGAR ZULMÜ" demişti...
"KARA BULGAR ZULMÜ..."
"KIZIL BULGAR ZULMÜ..."
"İzmir"e "Askerî Birliğime teslim olmak" için gittiğimde,eski "İzmir Otogarı"ndaki "TRT Ekranları"nda "BELENE TELEVİZYON DİZİSİ" de seyrediliyordu ve ben de seyretmiştim.
Tabirimi caiz görürseniz;"sözde Termeli" Mehmet ARSLANTUĞ'un; belki de " ömründeki en anlamlı televizyon dizisi" olsa gerek!!!
"12 EYLÜL'DEN SONRA"Kİ "İLK MİTİNG

Ve "12 Eylül'den Sonra" yapılan "ilk miting" ise;"İstanbul Saraçhane"de yapılan "BULGAR ZULMÜNÜ TEL'İN MİTİNGİ" idi..
"Hakikat"en "ben de ordaydım..."
Çok çoşkulu bir "miting" olmuştu...
Şimdilerde, bazı "cerideler" 'Otuz Sene Sonra" 'gündem'e getiriyorlar:"-Bulgar Türklüğünün hakları alınamadı" diye..
Merhum Nâm-ı diğer OZAN ÂRİF'ce haykıralım:
"KAHROLSUN BULGARİSTAN...KAHROLSUN GOMÜNİSTLER..."
Vesselam...

Terme,10 Haziran 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

"BÂRİKA-İ HAKİKAT, MÜSADEMEY-İ EFKÂRDAN DOĞAR"

BÂRİKA-İ HAKİKAT, MÜSADEMEY-İ EFKÂRDAN DOĞAR”
Bugün, merhum Namık KEMAL’i hatırladım.
Çerçeveli posterinin altında,Namık KEMAL(1840-1888) yazıyordu..
“Kırksekiz yaş”ında vefât etmiş.
Bir-iki gündür de, “dilimin ucu”nda, zaman zaman mırıldandığım manidar sözü:” Bârika-ı Hakikat, Müsademey-i Efkârdan doğar…”
Bârika(Arapça): Şimşek
Çoğulu: Berâik: Üzerine biraz yağ dökülmüş olan süt.
Çoğulu: Bevârık: Parıltı.Parıldayan.(www.luggat.com)
Müsâdeme: 1.(İki şeyi birbirine))Çarpma,çarpışma. 2. asker.Silahlı çatışma, çarpışma,muhârebe. 3. Uğraşma, didişme, çekişme.(www.lugatim.com)
Efkâr: 1.isim…Düşünceler, fikirler.2. İsim..(Teklifsiz konuşmada) Tasa, kaygı.(Türk Dil Kurumu, sozluk.gov.tr)
Basit bir “Türkçe kelime faaliyeti” ile; “Bârika-i Hakikat, Müsademey-i Efkârdan doğar” demek; “Hakikat şimşeği,Hakikatın parıltısı,hakikat,fikirlerin, düşüncelerin çarpışmasından, terkibinden doğar, ortaya çıkar.” mânâsına gelmekte.
Yani, “tek yönlü okumalar”la değil; “çok yönlü okumalar”la,”tek seslilik” ile değil; ”çok seslilik” ile “hakikatın şimşeği, hakikatın parıltısı, kısaca hakikat doğar, hakikat ortaya çıkar..”
Hemen aklıma Samsunlu “Sinema Yönetmeni” İsmail GÜNEŞ’in; “değerlerimiz”, “kıymet hükümlerimiz”le dopdolu ve “sinema salonları”nda seyrettirildiğinde, bilhassa da “Kızıl Moskof”u ‘rahatsız’eden “Güneş Ne Zaman Doğacak?” sinema filminin ‘başrol oyuncusu”, Eskişehirli Fahrettin ÇÖREKLİBATUR’un; nâm-ı diğer Cüneyd ARKIN’ın, “solcu kızcığa” söylediği şu cümleler de zihnimde şimşek gibi parıldıyor:”- Tek yönlü okuma…Çok yönlü oku…En azından ‘karşı fikirler’ hakkında, söyleyecek sözlerin olur..”
Yine,“-Siz kavga ederken(duvardaki İsrail Bayrağını göstererek), Yahudiler, Siyonistler kazanıyor…”demeye getirdiği ‘el-kol işareti…’
MEVCUT “TÜRKİYE GERÇEĞİ” DE ‘ÇOK YÖNLÜ OKUMA’YI ELZEMLEŞTİRİYOR
Bir “ceride”nin yazamadığını, bir “gazete”nin yazamadığını, bir başka “ceride/gazete” yazıyor.
Ve böyle bir “okuma tarzı” ile de “Fikirlerin, düşüncelerin çarpışmasından, bir araya getirilmesinden, terkibinden de hakikat ortaya çıkıyor…”
Bu “garib”, ömrü boyunca hep böyle bir “okuma tarzı”nı, “çok yönlü okuma metodu”nu ‘tercih’ etti, ‘uyguladı…”
Hele “dijital çağ” öncesi, evime, “kuçaklar dolu cerideler/gazeteler” girdi…
Sadece “ceride”ler, “gazete”ler için değil; “mecmua”lar, “dergi”ler, hattâ “kitap”lar için de “çok yönlü okuma tarzı”mı sürdürmeye gayret ettim…
Ne demek?!
Elime ,çok defalar “Cumhuriyet Gazetesi” aldım, demek..
Çok seyrek de olsa, “Aydınlık Gazetesi”, “Birgün Gazetesi”, “Evrensel Gazetesi” aldım demek…
Hele şimdi “dijital çağ”da, “bir tık kolaylığı ile” ‘çok yönlü okumalar yapabilmek” daha da kolaylaştı…
İLHAN SELÇUK: “TEK BAŞINA” BİR ADAM-FETÖ/PDY’Yİ EVVELİNDEN ‘ÖNGÖRMÜŞ’ KALEM
Her zaman , hergün olduğu üzre, bugün de böyle bir “okuma tarzı”mı tamamladım…
“Dijital çağ” amma “bir tık kolaylığı” amma yine “ceride”leri, “gazete”leri “kağıttan okumak” bir başka!
“Müdakkik göz”lerden ‘bişey’ kaçmıyor!
Hayatta olduğu zaman diliminde de, çok sayıda merhum “İlhan SELÇUK”un yazılarını ‘oku’dum…
Hafızama nakşedilmiş bir ‘izi’, yazılarında, çok sayıda “Ömer Hayyam”dan bahsetmesi, “rubaîler”inden mısralar hatırlatması…
Vefâtının 9. yıldönümünde merhum İlhan SELÇUK da, çok sayıdaki “mücadele adamları” gibi, ‘yapayalnız’ ve “tek başına” imiş.
“Esen rüzgârlara”da veya “estirilen rüzgârlara hiç kapılmamış…”
Neredeyse “fikirlerine, düşünceleri”ne, önce “fikirdaşları”, kabaca “solcular” karşı çıkmış.
Velâkin merhum İlhan SELÇUK da, “kendi cenahı”ndakilere, “solculara”, tabiri caizse “ağızlarının payını” vermiş…
“Esen, estirilen rüzgârlara kapılarak ‘solculuk’ yapılamayacağını, ‘solcuyum’ denilemeyeceği, âdeta ‘deklare’ etmiş, direnmiş…
Ve bir “unutulan hususiyeti” ise FETÖ/PDY ‘vakıâ’sını, çoğu “hakikî aydınlar”ımız gibi, önceden ‘öngörmesi’, tahmin etmesi ve yazıları ile de toplumu da ‘uyarması’, ‘aydınlatması…’
“İDEOLOJİK KÖRLÜK”-“ÜLKÜCÜ HAREKET”-“ÜLKÜCÜLER”-“DEMOKRAT ÜLKÜCÜLER”
Bugün okuduğum ve âdeta “ME HA PE Zihniyeti, Hürriyet Tesislerine mi Taşındı?” dedirten “TÜRKGÜN Gazetesi”ndeki ‘Kayseri Türkleri”nden “Yıldıray ÇİÇEK”in yazısı;”tamamiyle “İdeolojik Körlüğe Süper Misal” olabilecek bir yazı, olsa olsa bu yazı olabilir” dedirtti…
Yahû “Ülkücüler Saydam Sandığa Vardıkları”nda, kime, hangi “siyasî parti”ye ‘oy/rey’ veriyorlar ki?!
Ya “ME HA PE(MHP)”ye…
Ya “İYİ PARTİ”ye…
Ya da “BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ(BBP)”ne…
Yahut da “MEHAPE’den Uzaklaştırılmış”lara…
“Otuz Bir Mart İkibin Ondokuz ‘Cumhur İttifaklı’ Yerel Seçimler de de”, bilinen ‘oran’larda, bu böyle oldu…
“İki çarpı iki eşittir dört eder…Yeniden sayılsın ne demek?” dedirten “İstanbul Seçimleri”nin ikincisinde, “Yusufîyeliler Vakfı” etrafında teşkilatlanmış Recep KÜÇÜKİZSİZ ve kadrosuna, “Demokratik Ülkücüler”e, neredeyse “kıytırık hukukî mesnetler”le “suçlamak”, olsa olsa “körlük”, “ideolojik körlük” olsa gerek…
“Ülkücü Hareket’in Şehidleri”ni ‘kitap’laştıran ‘küçük dev adam’ ‘Lütfi’den sonra ikinci “Ülkücü Şahsiyet” Recep Küçükizsiz değil mi?
Hâlâ “eser”leri ile “kitapları” ile “Ülkücü Mücadelesi”ni devam ettir miyor mu?
“Samsun Kapsam Haber Zihniyeti” gibi “tutturmuşsunuz, “Ülkücülük MEHAPE’de olur…MEHAPE dışında olmak Ülkücülük değildir…” diye
Tamamiyle “siyasî bakış” dolu “ideolojik körlük” cümleleri…
Yahû “Siyaset Sosyolojisi” nokta-i nazarından da, artık “Ülkücü Hareket”in “siyasî teşkilatları” mucibince de, “Ülkücü Hareket” de, “Erbakan Hareketi” gibi, “1 Kök 3 Dal” mesabesinde değil mi?
“İYİ PARTİ”yi “MEHAPE Doğurmadı mı?”
Hattâ “BÜYÜK BİRLİK PARTİSİ’ni de, MEHAPE Doğurmadı mı?
“Uzaydan mı gelmişlerdi?!”
“- Ülkücü Hareket, parça parça…Dilim dilim…Hizip hizip….Grup grup… Franksiyon franksiyon….Paramparça….Askeriye içinden yeni bir ‘Başbuğ TÜRKEŞ’ bekleniyor…”, diye geçenlerde epey “dövündüm durdum…”
“Siyaset Sosyolojisi”nce de böyle değil mi amma?
Hattâ öyle ki “Küçük Partiler”den denilen “BBP” de bile birden fazla “franksiyon” ortaya çıkmadı mı Allah aşkına!?
“Kayseri Türkleri”nden “Yıldıray ÇİÇEK”in “ideolojik körlük” dolu yazısından, “net” olarak, “kesin” olarak şunu öğrendim:
“İBŞ Belediye Başkanı Adayı Trabzonlu Ekrem İMAMOĞLU’nun,“Ülkücü bir amcası” varmış…”
“İCAZETLİ” EYGİ HOCA”:”İKİ YAHUDİ DEVLETİ”
“EYGİ HOCA”mın yazılarını, hayatım boyunca, hem de “iştiyak ile okuma”yı sürdürdüm..
Hâlâ da “EYGİ HOCA”mın “yazıları”nı okumaya devam ediyorum…
Bugün de okudum…
“Eğitimde Kullanılan Öğretim Metodları”nın en elverişli metodlarından biri de; “Suâl-Cevap Metodu”, “Soru-Cevap Metodu…”
Bugünkü “İki Yahudi Devleti” başlıklı yazısında da, ekseriyetle bu “suâl-cevap metodu” uygulanmış…
“İki Yahudi Devleti…Bir, ABD…İki, İsrail…”
“İsrail Yahudi Devleti’nin de koskoca ABD Yahudi Devleti’ne hükmettiğini, âdeta parmağında oynattığını” yazmış...
Ve çoğumuzun da bildiği üzre;”Her Yahudi Siyonist değildir” diyor…
Amma çoğumuzun da bilemediği üzre, “Yahudilere en zararlı ideoloji, Siyonist ideolojidir” de diyor…
Yine “M. Kemal Mes’elesi” ile ilgili “ATATÜRK Mes’elesi” ile ilgili de; “suâl-cevap” metodu ile: “M. Kemal mason localarını kapattırdı mı?
Kapattırdı.Yerine geçen Millî Şef İsmet yeniden açtırdı.”
Yine “Sen İslamcı mısın?” suâline ise şöyle cevap veriyor: “Bendeniz Müslüman’ım ama kesinlikle İslamcı değilim.”
Yine “Türkiye’de İslam ilerliyor mu?” suâlini ise,”Siyasal İslam(=İslamcılık İ.G.) ilerliyor ama İslam kayıp veriyor.”diye cevaplandırıyor…
Yine “İstikbal(gelecek) İslam’ın mıdır?” suâlini de “Evet İslam’ındır” diye cevaplıyor ve izah ediyor…
Yine “Senin insanlara nasihat etmek konusunda icazetin, iznin var mıdır?” suâlini de, “….icazetim vardır” diye cevaplandırıyor.
“EYGİ HOCA”mız, “Bendenizi 1959’da Genelkurmay Gizli Harp dairesi’ne alınmış olmakla suçlayan yalancılar ve müfteriler, iddialarını hem ispat edemediler, hem de hatalarını kabul etmediler.
Bu durumda haysiyetsiz ben miyim, onlar mı?” diye de, yazılarında, zaman zaman “sitem”lerini de haklı olarak sürdürüyor…

ELHASIL:
“Bârika-ı Hakikat, Müsademey-i Efkârdan doğar…”
“Cumhuriyet Ceridesi”ni, “Türkgün Ceridesi”ni, “Millî Gazete Ceride”sini, ellerimde tutup, yan yana ser sem, okusam veya alt altta ser sem, okusam…
Ki, hayatım boyumca hep “bu tarz”da ‘okumalar’ yaptığımı ,yazımın bidayetinde yazmıştım…
“Gayr-i meşrû”luk mu?
“İslam dışılık” mı?
“Hata” mı?
“Yanlış” mı?
“Cereyanlar”ın, “Akımlar”ın, “İdeolojiler”in, “Fikriyat”ların “Poplaştırıldığı” bir zaman diliminde, yapılması en elzem “okuma tarzı” da böyle bir ‘okuma tarzı’ olsa gerek?!
Vesselam….
Terme, 21 Haziran 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

MERHUM SABRİ F. ÜLGENER HOCA'YA GÖRE: ÇAĞIMIZ AYDINI ve TÜRK AYDINLARI

MERHUM PROF.DR.SABRİ F.ÜLGENER HOCA'NIN;"ZİHNİYET, AYDINLAR ve İZM'LER"İSİMLİ ESERİNDEN MÜLHEMLE YAZDIĞIM YAZI:
"ÇAĞIMIZ AYDINI ve TÜRK AYDINLARI"
* "Türk Milleti kadar "aydınlar"ın elinden ve dilinden çekmiş başka bir millet yoktur..."

* "Aydınlarımız,'anti-kapitalistler' amma "Marksistler..."

TRABZONLU "BOLD PİLOT", "YENİLENEN İSTANBUL SEÇİMLERİ"Nİ KAZANDI...

TRABZONLU "BOLD PİLOT","YENİLENEN İSTANBUL SEÇİMLERİ"Nİ KAZANDI...

Geçenlerde,"Çarşamba kaldırımları"nda yürürken; tamamiyle "Şanlıurfa Hayat Klasiğim" olan "internete düşmemiş sinema filmlerini,evvelden 'cd'lerden seyredebilme geleneği"ni idame ettirmemi Rabbim lütfetti.
Ve "Çiçero" ile "Şampiyon" isimli "sinema filmleri"ni "cd"ye yüklettirdim...
"Sekiz kaymak" da verdim...
"Çiçero" 'sinema filmi" ile "atçılık spor dalı"nın "arka planı"nını 'deşifre'eden "Şampiyon" 'sinema filmi' de,"hakikaten yaşanmış olaylar"ın âdeta "görsel sunumu","görsel şöleni","sinema filmi..."
"Ordu Mahallî Basını"nın da çok alaka gösterdiği bir "sinema filmi" "Çiçero" 'sinema filmi..."
Çünkü "Ordulu bir Türk casusu İlyas"ın;"Başbuğ Atatürk"ün de "istediği şekilde";'Türkiye Cumhuriyeti Devleti"mizi,"İkinci Cihan Harbi'nden uzak tutma çabaları"nı sergileyen "Ordulu Türk Casusu İlyas"ın; "Ordulu Türk Casusu Çiçero"nun verdiği "mücadeleyi" anlatıyor;"Çiçero" 'sinema filmi...."
"Başbuğ Atatürk"ün;"-Ben bu milletin evlâdlarına uşaklık yaptırmayı öğretemedim""esprisi" ile "Ordulu Türk Casusu Çiçero"nun; bir "İngiliz Büyükelçiliğinin güya "uşaklığını yaparak"; neticede "Türkiye Cumhuriyeti Devleti"mizi,"İkinci Cihan Harbi"nden "uzak tutmaya dair mücadeleleri"ni anlatan 'sinema filmi':"Çiçero"
TRABZONLU "BOLD PİLOT" KAZANDI

"CD"ye yüklettirdiğim-ki bu 'sinema filmi' işyeri sahibinin bana uygun görmesi ile yüklendi-"Bizim İçin Şampiyon" 'sinema filmi'; "Atçılık Spor Dalı"nı,"Hipodromlardaki At Yarışları"nın "arka planı"nı "hakikaten yaşanmış bir olaya" dayanarak anlatan bir "sinema filmi..."
"Atçılık Spor Dalı"nın ve "At Yarışmaları"nın "nasıl" yapıldığını da aydınlatan bir 'sinema filmi...'
Biliyorsunuz tarihimizde "at", neredeyse "Bozkurt" gibi "Millî Sembol" olabilecek kertede çok değer verilir.
"At"ları ile defnedilen "Türk Kağanlarımız" vardır...
"Atçılık","etnospor"larımızdan;"ata sporlarımız"dan....
İşte "Kara Şems'in diyârı" "Sivaslı Yiğido Jokey Halis" ile "Bold Pilot"(okunuşu: Bollld Paylıt) isimli "at"ın sahibi,"ata sporumuz atçılık"a sevdalı işadamımızın ailesinde yaşananların; bilhassa da "lösemi hastası kızı"nın yaşadıklarının anlatıldığı "hakikaten yaşanmış bir hayat"ın işlenildiği "sinema filmi..."
"Millî At Yarışları"ndaki "Yiğido Jokey Halis"li "Bold Pilot"isimli "at"ın "rekorları";"at yarışları"nda hâlâ aşılamamış...
"Gazi"adına "at yarışları"nda,"Başbakanlık"adına tertiplenen "at yarışları"nda ve hattâ "Amerika atları"nın da dahil olduğu "Milletlerarası At Yarışları"nda, daima "birinci"olmuş;"Sampiyon" olmuş "at"; "Bold Pilot"(Bold Paylıt) isimli "at..."
"At Yarışları"nın namlı "at"ı:"Bold Pilot"(Bold Paylıt)
ELHASIL:
"Yenilenen İstanbul Seçimleri" öncesi, dün gece seyrettiğim "Şampiyon" isimli "sinema filmi" sonrası, "dil"imden hep şu cümleler aktı durdu:
"Yenilenen İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı Seçimlerini, Trabzonlu "Bold Pilot" kazandı...
Hem de öyle "atbaşı farkı ile değil","metrelerce fark ile..."
Öyle de oldu...
Saat 20.00'yi bile bulmadan, "netice" belli oldu...
Bu "garib"i "sağlıklı düşündüren" Rabbime sonsuz hamdusenalar olsun...(Âmin)
Vesselam....

Terme,23 Haziran 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

"METEOROLOJİK OLAYLAR"A DA, 'SİYASÎ' BAKIL(A)MAZ...

"METEOROLOJİK OLAYLAR"A DA ,'SİYASÎ' BAKIL(A)MAZ...

Son günlerde de, hele de "Yenilenen İstanbul Seçimleri Süreci"ne denk gelen,"Karadeniz Bölgemiz"in "Orta ve Doğu Karadeniz Bölümü"nde yaşanılan "meteorolojik olaylar"a, hemencecik "siyasî bakışlar" serdedildi.
"İlk teşhisi" de şöyle belirlediler: "-Yassıada'daki 'çevre katliamı' vâri, yapılan "Hidroelektrik Santraller"(HES) sebebiyle de,"Karadeniz Bölgesi Orta ve Doğu Karadeniz Bölümleri'nde "sel yıkımları ve felaketler, facialar yaşandı..."
Çünkü "HES Mes'elesi"ne "şartlanmışlar"dı...
Hele de "Araklı'daki Sel Yıkımı-Felâketi-Faciası"ndaki gibi Allah muhafaza "can kaybı"nın yaşanmadığı "Terme Beled'indeki Sel Yıkımı-Felâketi-Faciası" na ise "bakışlar","değerlendirmeler";"abartı"dan da öte "zorlama siyasî bakışlar"ın da tipik misalleri...

Bunun en ehemmiyetli sebebi de, bir türlü "Türkiye'mizin Seçim Atmosferi"nden çıkamayışı olsa gerek.
Öyle ya;"Karadeniz Bölgesi"ne,"Orta ve Doğu Karadeniz Bölümü"ne,"baran"ı,"yağmur"u da hâşâ "AK PARTİ" yağdırmıyor ya!!!
Üstelik "Karadeniz Bölgemiz"deki bazı ilgili "Üniversitelerimiz" de, "İlmî Bakışları" ortaya koyabilme çalışmasına da, yeniden başlamışlardı bile...
1-Yaşanılanlar,son elli seneden beri yaşanılan "Meteorolojik Olaylar"dı.
"Done"ler,"veri"ler,"istatistikî bilgiler" de, "rakamlarla" "meteorolojik olayı"izah ediyordu da.
2- Şöyle bir "Trabzon Haritası"na dikkatli baktığımızda ise;"yüksek,dağlık ve onlarca dereleri" de göreceğiz...
Kaldı ki yaşanılan 'yıkım-felâket-facia"nın da "HES ile ilgisi olmadığı" da anında tekzip edildi, yalanladı...
"METEOROLOJİK OLAYLARA" DA "SİYASÎ" BAKIL(A)MAZ...

"Rize",Türkiye'mizin en yağışlı ili...
"Karadeniz Bölgesi, en yağışlı bölgelerimizden..."
Nasıl ki "Ay Tutulması Olayı","Güneş Tutulması Olayı", kendi tabiî "Astronomik Şartlarlar" meydana geliyorsa; "Karadeniz Bölgemiz"deki yağışlar da, "Balkan Diyârları" olması sebebiyle de kendi "meteorolojik şartlar"ın da meydana gelmektedir....
Bazılarımızın "Allah'ın meteorolojik silahları karşısında-Rad: Gökgürültüsü; Berk:Şimşek;Bârika:Şimşek;Yağmur, Dolu, Kar,Hortum gibi-yine "Allah'a sığınmaları","ibadet etmeleri","Duâ etmeleri" de,"yaratılmış olarak" yapmamız elzem olan hâllerdir.
Velâkin "Meteorolojik Olaylara" da "siyasî bakarak",mevcut "siyasî irade"yi hırpalama çabaları ise "siyasî basitlikler"dir...

Elbette ki;"meteorolojik olaylara, meteorolojik bakarak", insanlarımızın mevcut ve geleceğine yönelik, insanî ve çağcıl uygulamalar yapmak da elzemdir...
"Dile getirilmek" istenilen ; "siyasî rant zihniyeti" nden de uzak olunmalıdır.
ELHASIL:
Son haftalarda "Karadeniz Bölgemiz'in Orta ve Doğu Karadeniz Bölümü"nde yaşanılan mutad/bilinen "meteorolojik olaylara"; illâ da "siyasî bakmak" istiyorsak; hakkında "Herşey oy için" rivayetleri artmış olan "ilk defa halk tarafından seçilmiş" olan "Reis-i Cumhur"muzun, şu anda ki tarih itibariyle de, hâlâ "Karadeniz Bölgemiz"e gelemeyişidir, denilebilir.

Vesselam...
Terme,25 Haziran 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci
NOT: BU "garib"in ; İ.T.Ü. Meteoroloji Yüksek Mühendisi de olduğu unutulmaya...

"DİYÂR-I GURBET"TEKİ, "MEDİNE-İ TERME"Lİ ÖĞRETMENLERİMİZ

"DİYÂR-I GURBET"TEKİ, "MEDİNE-İ TERME"Lİ ÖĞRETMENLERİMİZ

"Diyâr-ı Gurbet"lerde öğretmenlik yapmakta bir başkadır...
Aslında "diyâr-ı gurbet"lerde öğretmenlik yapmanın da "tadı"ndan geçilmez...
Şöyle bir düşünüyorum da; hadi diyelim yirmibeş senelik öğretmenlik hayatımın, sadece iki senesini "doğduğum ve de doyduyum diyâr" olan "Medine-i Terme"de yapmışım...
Biliyorsunuz, belki de bilemiyorsunuz;"Öğretmenler" denilince, ekseriyetle"Sınıf Öğretmenleri"miz anlaşılır...
Ve "Medine-i Terme"mizde ki "Sınıf Öğretmenleri"miz,"diyâr-ı gurbet"lerdeki "Sınıf Öğretmenleri"miz ile birlikte,"2019 Yaz Meslekî Çalışmaları"nı,"Yaz Seminerleri"ni, "Atatürk İlkokulu"nda yapmaktalar, yapmaktayız...
Toplamda "yetmiş"i bulan "Sınıf Öğretmenleri"miz...
Hele de "diyâr-ı gurbet"lerden "Medine-i Terme"mize gelmiş olan; toplamda "yirmi"rakamını aşan "öğretmenler"imiz,"sınıf öğretmenleri"miz...
Van -Gevaş'tan;Şırnak-Uludere'den; Hakkari-Silopi'den; Kars-Kağızman'dan; Ağrı-Eleşkirt'ten;Bitlis-Mutki'den;Erzurum-Aziziye'den;Yozgat-Sorgun'dan;Rize-Ardeşen'den; Ordu-Ünye ve Çatalpınar'dan...
Ve hattâ İstanbul-Bahçelievler'den...
"FARKINDALIK FAALİYETLERİ..."
Biliyorsunuz, belki de bilmiyorsunuz; iki haftalık "meslekî çalışma"mızı,"2019 yaz semineri"mizi, ikinci haftasını , "istediğimiz diyâr"larda yapabiliyoruz...
İki gündür,'eğitim mes'elelerimize âşinalığımız da idame etsin" diye de, gidip-geliyoruz...
"Diyâr-ı Gurbet"lerden gelmiş "öğretmenler"imize "yaz sıcağı " vâri alaka gösterilmeye de gayret ediliyor...
Ekseriyetle de; "Şairler Sultanı" merhum Necip Fazıl'ca ifâde edersek;"-Beni kimsecikler öpmez madem; sen öp seccadem alnımdan sen öp..." 'hâlet-i ruhiye"si...
Kimbilir, hele de "Diyâr-Gurbet"lerden "Medine-i Terme"mize,"doğduğu diyâr"lara gelmiş olan "öğretmenler"imizin anlatacağı "destansı yaşanmış ne hikâyeleri" var!
Ülkemiz de, "Medine-i Terme"mizde, çok ağır süreçlerden geçiyor...
Velâkin; bilhassa da, "alınlarından öpülesi" 'diyâr-ı gurbet"lerden gelmiş olan öğretmenlerimize yönelik; "farkındalıklar oluşturma faaliyetleri" bâbından; hiç mi "bişeyler" yapılamaz ki!?
ELHASIL:
"Diyâr-ı Gurbet"lerdeki öğretmenliğin "tadı"ndan geçilmez...
Anlatılacak, yaşanmış "güzelliklerle" de dopdoludur...
"Tayinler çıktığı"nda,"Arap Çocukları" bile ardınızdan "gözyaşları" dökerler...
Vesselam...
Terme,25 Haziran 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

"MEB 2019 LGS(LİSELERE GEÇİŞ SINAVI)"DE,"ON BİNLERCE SIFIR", "BİNLERCE SIFIR ÇEKİLDİ..."

"MEB 2019 LGS(LİSELERE GEÇİŞ SINAVI)" DE,
"ON BİNLERCE SIFIR","BİNLERCE SIFIR ÇEKİLDİ..."

Dün "LGS" neticeleri açıklandı.
"MEB 2019 LGS Değerlendirme Raporu" da yayınlandı.
* Altmış altı(66) Vilâyetimizden,"bütün soruları doğru cevaplandırarak"; "sıfır hata" ile "hata yapmayan",toplam beşyüz altmış beş(565) "LGS Şampiyonu","LGS Birincisi" çıktı.
* Benim de "görev yaptığım","hizmet" verdiğim -ki Samsun Coğrafyasında, maalesef sondan birinci- okulumda, "Beden Eğitimi Öğretmeni" olarak "hizmet" vermiş meslektaşımızın kızı da "Samsun LGS Şampiyonu","Samsun LGS Birincisi" oldu.
*"Yazılı basına" yansıdığı kadarı ile de Samsun, 34. sırada...
Muğla birinci sırada yer alırken; Giresun 11., Ordu ise 12. sırada yer aldı.
"Bana mahallî/yerel basınını göster, sana şehrinin başarı seviyesini söyleyeyim" dercesine; zaten "Giresun Mahallî Basını" da, "Ordu Mahallî Basını" da, "Samsun Mahallî Basını"na "çok fark atar..."
"Terme Şehri"mizden bile "2019 LGS Şampiyonu","2019 LGS Birincisi" çıktı...
Biliyorsunuz, belki de bilmiyorsunuz, Samsun'umuzun "eğitim başarı seviyesi en yüksek iki ilçesi" ise; Atakum ile Ladik...
* "2018'e göre Matematik ve Fen Bilimleri"nde, "başarı oranı" arttı."
* "2018'e göre en başarılı olunan "test" Türkçe..."
* "2018' e göre "boş bırakma oranı" düştü."
* "Kızlar, erkeklerden daha başarılı oldular..."
PEKİ YA "MADALYONUN ÖBÜR YÜZÜ!?"
"İdeolojisi Sağ" 'kokan' "cerideler"e, "haber siteleri"ne,"MEB 2019 LGS NETİCELERİ", yukarıda zikrettiğimiz üzre;"MEB Merkezî Sınav Değerlendirme Raporu" menşeilî, hep " olumlu"yansıtıldı...
Halbu ki,"mes'elelere bütüncül bakmak","mes'elelere şümullü bakmak" elzem değil miydi?
"Hakikatler acıtıyor" olsa da...
"Madalyonun öbür yüzü" nü de,"İdeolojisi Sol" 'kokan' "ceride"lerden,"haber siteleri"nden "öğrenerek" tamamlıyoruz...
"ON BİNLERCE SIFIR ÇEKMELER","BİNLERCE SIFIR ÇEKMELER"
"İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük" 'test'ti ile "Matematik Testi"nden "on binlerce"; "Türkçe, Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi ile Fen Bilimleri Testleri"nden de " binlerce sıfır çekilmiş..."
"İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük Testi"nden 13700(on üç bin yediyüz) öğrenci; "Matematik Testi"nden ise 72000(yetmiş iki bin) öğrenci;"Türkçe Testi"nden 1338(bin üç yüz otuz sekiz);"Din Kültürü ve Ahlak Bilgisi Testi"nden, 8236(sekiz bin iki yüz otuz altı) ve "Fen Bilimleri Testi"nden ise 4837(dört bin sekiz yüz otuz yedi)" öğrenci "sıfır çekmiş..."(*)
"Boş" bırakılan "testler"in "yüzde oranı" ise şöyle:
"Matematik Testi" nden "boş" bırakma "yüzde oranı": %40
"Fen Bilimleri Testi"nden "boş" bırakma "yüzde oranı": %10
"Türkçe Testi"nden "boş" bırakma "yüzde oranı": %6,8
"Yabancı Dil Testi"ndene "boş" bırakma "yüzde oranı" ise:%22(**)
SANKİ "MİLLÎ EĞİTİMDE BOSTANCIOĞLU YIKIMI" DEVAM EDİYOR!!!
"Bir milyonu aşan öğrencilerin girdiği bir imtihanda","on binlerce sıfır","binlerce sıfır" "niye","neden","niçin" 'çekilir...?'
Yoksa hâlâ "Millî Eğitimde Bostancıoğlu Yıkımı" mı devam ediyor?
"On binlerce sıfır çekmeler"in;"binlerce sıfır çekmeler"in; "yüzde kırkları" bulan kertede, suâlleri cevaplandırmayıp, "boş bırakma"nın "sebepleri" nelerdir?
"Eğitim Sistemimizde Sıfır Çekmeler"in "tarihi" de 'yeni' değil elbet...
"Geçen yıllarda da yapılan imtihanlar" da "sıfırlar çekilmiş"ti....
Hattâ öyle ki; önümüzdeki günlerde neticeleri açıklanacak olan "Üniversitelere Giriş Sınavları"nda da,"TYT"lerde de,"AYT"lerde de, çok sayıda "sıfırlar çekilmiş" olacak!!!
"Eğitim Sistemi"mizde "ilk defa sıfır çekmeler" 'ne zaman' görülmüştü?
"Sıfır çekmeler" ' ne' anlama geliyor?
Hadi diyelim "Dağ başındaki okullarımız da bile internet bağlantısı, erişimli tahtalar" gibi onlarca "bol imkânlar" var iken;"niye" 'merkezî sınavlar" da "sıfır çeken öğrenciler"miz ortaya çıkıyor?
"MEB"imizin "sıfır çekmeler mes'elesi" ile alakalı "ayrıntılı bir raporu"(5 N 1K) var mı ki?
NETİCE-İ KELAM:
"Çağa uygun","çağımızın gidişatına uygun" birçok 'yenilik ve değişiklikler'in yapıldığı "Millî Eğitim Sistemi"mizde ki "sıfır çekmeleri", doğrusu bir "öğretmen" olarak da "içime sindiremiyorum..."
"Kopya Olayları" gibi "Sıfır Çekme Vakıaları"nın,""Sıfır Çekme Olguları"nın "yaşanmadığı" bir "Millî Eğitim Modeli"ni, cânû gönülden arzuluyorum...
Vesselam...
Terme,25 Haziran 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci
Dip Notlar:
(*): t24.com.tr ile bugünkü "Birgün Gazetesi"
(**): www.artigercek.com

16 Haziran 2019 Pazar

SEMAVER ÇAYI, "MOSKOF ÇAYI"

             SEMAVER ÇAYI, “MOSKOF ÇAYI”


Geçen aylarda, “Türkiye Gazetesi”nin bazen yayınladığı “Kelimelerin anlamları” kısmında, “Semaver” kelimesinin ‘anlamı’nı okumuştum…

“Semaver” kelimesi Rusça kökenli, Rusça bir kelime diyordu.

Âdeta “şoke” olmuştum…

Hemencecik “internet arama motoru”ndan “sağlaması”nı, “teyid”ini yaptım.

“ Semaver kelime kökeni Rusça.

(isim) Özellikle çay demlemekte kullanılan, içinde kömür yakacak ocağı bulunan, elektrikle de çalışabilen, bakır, pirinç ve buna benzer metallerle yapılmış musluklu kap.”(tdk.gov.tr, Güncel Türkçe Sözlük)

“Semaver kelimesi nereden geliyor?” suâlini bir başka “web site”si şöyle cevaplıyor:” Orta-Doğu görünümlü kelime Rusça’dan gelmiş.
Samo, Rusça ‘Kendi’ demek; Varit, Rusça ‘Kaynamak’ demek…

Kendi kendine kaynayan Rus yapımı Samovar, Türkçe’mize Semaver olarak geçmiş.”(neredengeliyo.com)

Bir başka izahı ise şöyle:” Rusça Samovar, otomatik çay pişirme cihazı.”(etimolojiturkce.com)

                          İLK SEMAVER ÇAYINI NEREDE İÇMİŞTİM?

Hafızamı dirilterek, hayatımda “semaver çayı” ile alakalı mevzûları hatırlamaya gayret ettim.

Ömründe “ilk semaver çayı”nı, “Erzincan-Üzümlü”de ‘öğretmen’lik yapan bir ‘Ülküdaş’ımı ‘ziyaret’  ettiğimde içmiştim..

“Erzincan 57. Topçu Tugayı”nda “199. Kısa Dönem Askerliğim” sürecinde…

                                 SEMAVER ÇAYI, “MOSKOF ÇAYI”

Sonraları, Samsun ili Vezirköprü ilçesi ile Havza ilçesindeki “öğretmenlik” hizmetlerimde, ‘Semaver’lerin “imal edildikleri”ni, “üretildikleri”ni, ‘yapıldıkları’nı ve ‘iç-dış piyasaya’ satıldıklarını gördüm…

Hattâ ‘otoban kenarları’ndaki ‘Dev Semaverler’i de gördüm…

Velâkin “bişey” dikkatimi çekiyordu:

Vezirköprü’de, Havza’da Semaver imal ediliyor velâkin; Vezirköprü’nün ve Havza’nın kıraathanelerinde ise asla ve kat’a ‘semaver çayı’ içilemiyordu.

Çünkü kıraathanelerinde ‘Semaver Çayı” yoktu ki…

Bu hâl beynime senelerce bir mıh gibi saplandı durdu…

Tâ ki “Semaver” kelimesinin aslında ‘Rusça kökenli Samovar’dan geldiğini okuduğum zaman dilimine kadar…

Düpedüz “Semaver Çayı, Moskof’un Çayı” idi, “Moskof Çayı” idi…

Yine şöyle bir ‘hayatımdaki Semaver çayı mevzûları”nı hatırladığımda; hâlâ demlemeyi bile bilemiyordum…Üstelik kayınçım ‘yayla’lamızda  ‘semaver çayı’ yaptığında, öyle pek “farklı bir çay tadı”da, doğrusu ver(e)miyordu..

Âdeta “tuzsuz yemek” gibi “yavan bir çay tadı” vardı…

Meğerse, “kelime kökeni bile Rusça” olan bir “Moskof Çayı” imiş…

Ne “sallama çay tadı”, ne  “Çaykur çay tadı”, ne de “Kaçak çay tadı…”

Hele ki “Ahmet YESEVÎ çayı tadı”nda da hiç mi hiç değildi…

Elhasıl, askerlik hayatımızdaki gibi “bir demlik çay” neyimize yetmiyor ki?
Yanında da bir parça limon ve kesilmiş kesme şekerler…

“Moskof’un Çayı” olan, hattâ “Azınlık Milliyetçilerinin çayı” olan  “Semaver Çayı”ndan “tiksinmeye” başladım…

Vesselam…

Terme, 16 Haziran 2019
İsmet GÜLTEKİN

Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci