31 Temmuz 2019 Çarşamba

"AMAZONİZM İDEOLOJİSİ"NE MEFTÛN ve ÂLET OLANLARIN, "BELGE" DİYE YUTTURDUKLARI...

“AMAZONİZM İDEOLOJİSİ”NE
MEFTÛN ve ÂLET OLANLARIN,
“BELGE” DİYE YUTTURDUKLARI…


“Amazonizm İdeolojisi”ne meftûn ve âlet olanların, “belge” diye yutturduklarını, üç maddede listelemek mümkün:

1-   Grek/Yunan Tarihçileri: Herodotus, Rhodious, Dodorıus,Justınıus gibilerin kitapları…
2-   “Londra British Museum 21 Nolu Halikarnas Odası’ndaki Mazole’lerdeki fresklerdeki figürler…
3-   Amerikalı arkelog Dr.Jeonnine Davis KİMBALL’ın, “ Savaşçı Kadınlar  Amazonlar” isimli kitabı  ile henüz kitabı Türkçe’ye çevrilmemiş olan, İngilizce ve Rusça yayınlanmış olan “Urus” Vitaly LİTVİN’in, “Amazonlar Yurdu/ Amazonlar Ülkesi” isimli kitapları…(1)

Ve elbette ki “Amazonizm İdeolojisi”ne meftûn ve âlet olmuş olan güyâ “yerli, millî ve İslamî” düşünce adamları” ise hepimizin malumu…

“TERME ARAŞTIRMALARI” ve GREK/YUNAN TARİHÇİLERİ-AMAZONİZM İDEOLOJİSİ

“Terme Araştırmaları”isimli ehemmiyetli çalışmayı ‘Amazonizm İdeolojisi” açısından ‘tetkik’  ettiğimiz ‘araştırma yazı’(2)mızda da vurguladığımız üzre; Şemseddin Sami’ler bile âdeta “Amazonizm İdeolojisi”ne âlet olan bir şahsiyet…

“Kamus’ul Âlam” isimli altı ciltlik devasa “Tarih ve Coğrafya Lûgati”nin “Terme” maddesinde, Grek/Yunan tarihçilerinden “Herodot Tarihi”ni, “Grek Mitolojisi”ni,“Yunan Mitolojosi”ni haşiye göstererek; ‘Terme Şehri’mizde sanki “Amazonlar Yaşamış” gibi “imaj ve algı” teşekkül ettirmiştir…

Günümüz ‘masonik mantıklı ve zekâlı’ “Amazoncuları” da, “Amazonizm İdeolojisi” meftûnları da, “belge” olarak; “Heredot Tarihi” gibi, “Heredot Hurafeleri”ni, “Grek Mitolojisi” ile “Yunan Mitolojisi”  ile dopdolu vesair Grek/Yunan tarihçilerinin kitaplarının “belge” diye yutturmaya çalışmaktadırlar…

İkincisi, “Bodrum’da bulunup Londra Birtish Museum Halikarnas Odası”nda sergilen bir “Mazole’deki fresklerdeki savaşan kadın figürleri”ni de, “belge” diye yutturmaya çalışmaktadırlar…

Üçüncüsü, “Amerikalı Arkeolog” “Dr. J.Davis KİMBALL”in,tarihte olmayan”Amazonlar da Türk’tür” ‘kurgu”su doğrultusunda, Kazakistan’da bulduğu güya “Amazon bulguları”ndan, “Meryemgül” den dem vurduğu kitabı da,bizlere “belge” diye yutturulmaya çalışılmaktadır.(3)


Yine “Amazonizm İdeolojisi”ne “Kızıl Mofkof Katkısı”, “Urus’un Katkısı” dedirtecek nevinden; “Urus” (B)ilim Adamı Vitaly LİTVİN’in henüz Türkçe’mize çevrilmemiş, Rusça ve İngilizce neşredilmiş, “Amazonlar Yurdu/Amazonlar Ülkesi” kitabı da, bizlere “belge” diye yutturulmaya çalışılmaktadır…

“TERME ŞEHRİ”NDE, “AMAZONLARIN BİR KEMİĞİ BİLE YOK”

Yukarıda üç maddede listelediklerimizi, “Terme Şehrindeki Amazonların mevcudiyetine, varlığına ‘belge’” diye bizlere yutturmaya çalışan “masonik mantıklı” ve “masonik zekâlı” “Amazonizm İdeolojisi” meftûnları da, esasında biliyorlar ki, “Terme toprağında yaşadığı söylenilen Amazonlardan kalma bir kemik parçası bile yok”; “en ufak bir arkelojik bulgu yok…”

“Şu kitapta şu varmış” vesaireleri “Amazonculuklarına belge” yapanlar da; “DNA’larında Amazon kanı dolaşanlar” da çok iyi biliyorlar ki; “Terme Toprağı”nda, “Amazonlara dair bir belge yok”, bir “arkelojik bulgu yok…”

Sonradan yapay/sunî teşekkül  ettirilen figürleri ise hepimiz biliyoruz…

ELHASIL:

Halbu ki, “Terme Toprağı”nın, “Terme Parseli”nin “Horasan Alperenleri Toprağı”, “Horasan Alperenleri Parseli”, “Müslüman Türk Yurdu”, “Müslüman Türk Vatanı”, “Müslüman Türk Toprağı” olduğuna dair, “Şehr-i Terme”mizde çok sayıda “bulgu”lar, “belge”ler, “delil”ler, “kanıt”lar, “ispat”lar, “bürhan”lar var…

Ancak,bu gidişat ile  her ne kadar “Terme Toprağı”nda, “Terme Parseli”nde, “Amazonlara dair en ufak bir ‘bulgu’, bir kemik parçası olmasa” da; son günlerde, güya “Terme Türkülerine sahip çıkıyoruz” ayağı ile “Amazonculuk” yapmaya, “Amazonizm İdeolojisi” meftûnluğunu idame ettirmeye “kararlı” olan ve “DNA’larında amazonların kanı dolaştıklarını” da söyleyenlerin bir “mezarlığı”, bir “kabristanı” olacak gibi…

Vesselam…

Terme, 1 Ağustos 2019
İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

Dip Notlar:
(1): Mustafa GÜLER, “Belgeler Amazonların Terme’de Yaşadığını Gösteriyor”, haberexpress.com.tr,10 Şubat 2015,Salı,Kaynak: Terme Bilgi Gazetesi
(2): İsmet GÜLTEKİN, “Terme Araştırmaları”(*)nda, “Amazonizm İdeolojisi”ne Bakış…,Terme Birlik MEFKÛRE ‘blog’, 26 Temmuz 2019

(3): “Amazonlar Türk’tü ve Hâlâ Yaşıyorlar”, karar.com.tr,11 Ocak 2016

30 Temmuz 2019 Salı

EDEBİYAT,"EDEBİYAT"TIR, "YAZIN" DEĞİLDİR...

EDEBİYAT, “EDEBİYAT”TIR, “YAZIN”DEĞİLDİR…


“Edebiyat Âlemi”nde neler oluyor?

“Türk Edebiyatı Âlemi”nde neler oluyor?

Esasında “neler olmuyor ki?”

“Türk Edebiyatı Tarihi”nin “KÖPRÜLÜ”sü, “Terazinin bir kefesine, Türk Edebiyatı’nın tamamını, bir kefesine de “Dede Korkut Destanı”nı koyunuz; “Dede Korkut Destanı” kefesi ağır basar” meâlinde “Dede Korkut Destanları”nın “Türk Edebiyatı Tarihi”ndeki ‘ehemmiyeti’ni, ‘yeri’ni ifşa eder…

Yakın zamanlarda, “Dünya’daki, Dede Korkut Destanlarının üçüncü nüshası bulundu” ‘haber’leri bazı “sosyal medya hesapları”nda ve bazı ‘günlük periyotlu cerideler’in ‘köşeyazıları’nda ‘gündem’e getirilmeye çalışılsa da; bütün “vatan sathı”nda; “Cenup’tan Şimal’e; Şark’tan Garb’a”, “yerel’den genel’e”, “Yer Dede,Gök Korkut” naraları ile dolup taşması gerekirken; âdeta bir “belirli gün ve haftalar kutlamaları” kadar bile “tesir” meydana gelmemekte, “edebî efkâr-ı umumiye” bile teşekkül etmemektedir…

EDEBİYAT,”EDEBİYAT”TIR; ‘YAZIN’ DEĞİLDİR

Türkiye’mizin ‘en eski edebiyat dergisi’, 86 senelik edebiyat dergisi ile alakalı ‘haber-yazı’yı okurken de; “Varlık dergisi 1933’ten günümüze Türk yazın hayatının lolomotiflerinden biridir…”(*) izahlarında da, seyrek seyrek “Edebiyat” mefhumu yerine “Yazın” denilmekte; sık sık da “Türk Edebiyatı…” denilmekte…

“Türk yazın hayatının…”

Dikkat ederseniz “Türk yazın yaşamı” bile diyemiyor…

“15 Temmuz 2016” önceleri de, FETÖ/PDY yayın organlarının “Kitap Ekleri”nde de, “Edebiyat” mefhumu yerine “Yazın”; “Edebî” mefhumu yerine de “Yazınsal” diye yazılırdı…

“TDK” ve “EDEBİYAT”,”EDEBΔ,”YAZIN”,”YAZINSAL”

“Türk Dil Kurumu”, mezkûr mes’ele ile alakalı ne diyor?

“1.edebiyat:(isim) Olay, düşünce, duygu ve hayallerin dil aracılığıyla sözlü veya yazılı olarak biçimlendirilmesi sanatı, yazın, gökçe yazın.

2.edebiyat:(isim): Bir bilim kolunun türlü konuları üzerine yazılmış yazı ve eserlerin hepsi, literatür. Hekimlik edebiyatı…

3.edebiyat:(isim),(mecaz): İçten olmayan, gereksiz , yapmacık bazı sözler….”(**)

“yazın:(zarf),(ya’zın): Yaz mevsiminde, yaz aylarında.

Yazın:(isim): Edebiyat.


Yazınsal:(sıfat): Edebî.”Yaşayan şiirler yazdı, ille yazınsal gerçeklik diye tutturmaktan vazgeçti.”(Selim İLERİ)”(***)

NETİCE-İ KELAM:

Günümüzde, âdeta “tengricilik dini”ne ‘sapmış’ ‘ZEYBEK’ler bile; hiç çekinmeden “Ulus…Ulus…” diye yazıp çiziyorlar…

“Yaşayan Türkçe” hassasiyetinin ise “Muhafazakâr Mukaddesatçı” kesimde bile “kalmadığı” ‘vakıa” ve “olgu”su ise “efkâr-ı umumiye piyasası”nı kaplayalı seneler oldu…

“Edebiyat” mefhumunun ise “Edebi at” manasını aldığı ve yine “Türk Edebiyat Âlemi Piyasası”nın da, “Edebi atılmış ‘yapıt’larla da dolalı”, seneler oldu…

Velâkin, her şeye rağmen; “Edebiyat”ın “edebi atılamaz”, “edebi atılmamalı…”

Ve “Edebiyat”ta, “Edebiyat”tır; “Yazın” değildir…

“Edebî” de “Edebî”dir, “Yazınsal” değildir…

Vesselam…

Terme, 30 Temmuz 2019
İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

Dip Notlar:

(*): varlikonline.com,
(**): “Türk Dil Kurumu”, sozluk.gov.tr,”Edebiyat”

(***):”Türk Dil Kurumu”, sozluk.gov.tr, “Yazın”,”Yazınsal”

25 Temmuz 2019 Perşembe

"TERME ARAŞTIRMALARI"(*)NDA,"AMAZONİZM İDEOLOJİSİ"NE BAKIŞ...

“TERME ARAŞTIRMALARI”(*)NDA,
“AMAZONİZM İDEOLOJİSİ”NE BAKIŞ…



“Terme Araştırmaları” isimli ehemmiyetli çalışmayı, sadece ve sadece “Amazonizm İdeolojisi’ne Bakış” mevzû sınırlaması ile okuduğumuzda, “Amazonizm İdeolojisine Meftûn ve Âlet Olanlar”(1)ın, hafiften hafife “geri adım” attıklarını anlıyor ve kavrıyoruz…

 “Bir Kureyş Âlimi” de olan “Cehaletin Babası” ‘Ebu Cehil vâri inat”larından da vazgeçmeye başladıklarını da anlıyor ve kavrıyoruz…

“Ermeni Yazar Trabzon’lu Minas Bıjışkyan”ın “Amazonlar” hakkında fikirleri aktarılırken;”…Biz burada göze çarpan bir şey göremedikse de…”(2) diye “Ermeni Yazar”ın düşünceleri, genişçe aktarılıyor.

Velâkin aynı eserin,”Terme Araştırmaları” isimli ‘Terme Şehri’miz üzerindeki ehemmiyetli çalışma kitabının “Tanzimat Döneminde Terme Kazası”(3) başlıklı yazıda ise aynı “Ermeni Yazar P.Minas Bijişkyan”ın “Amazonlar” hakkındaki düşünceleri değerlendirilirken; “Terme hakkında tarihte bu bölgede yaşadığına inanılan Amazon kadınlarından bahsetmektedir. Üstelik “biz de bu taraflarda cesur kadınlara rastladık” diyerek bu efsanenin gerçek olduğuna inandığını ima etmiştir. Fakat seyyah, Terme’ye dair yazacak çok fazla dikkate değer bir şey görememiştir…”(4)denilmekte…

“…Efsanenin gerçek olduğuna inandığını…”

“…Efsanenin gerçek olduğuna inandığını ima…”

“…Efsanenin gerçek olduğuna inandığını ima etmiştir…”

“…Efsanenin gerçek olduğuna inandığını ima etmiştir. Fakat…”

Üstelik “Millî Tarih Şuuru” ile değil de âdeta “Herodot Tarihi Şuuru” ile dopdolu olduğu anlaşılan NuriYAZICI; “Efsanelere konu edilen, fizikî varlıklarına dair belge bulunmayan Amazonlar için ünlü sosyolog C.C. Zimmerman, “Herodot Hurafeleri” demektedir.(5)diye de Zimmerman’ın düşüncesini zikretmekte…

“Efsanelere konu edilen, fizikî varlıklarına dair belge bulunmayan…”

Eee, adama suâl eylemezler mi?:”Tarih İlmi”, ‘belge’siz, ‘ispat’sız, ‘delil’siz, ‘kanıt’sız, ‘bürhan’sız olur mu?

Kaldı ki, düpedüz “Yunan Mitolojisi” olduğu anlaşılan “Herodot Tarihi” yerine, “Türk Mitolojisi” diyen rahmetli “Bahaeddin ÖGEL Tarihi” dikkate alınması elzem değil miydi?

“Kadim Millet:Biz Türkler”in, “Türk Mitolojisi” mi yoktu?

Kaldı ki, “Türkiye’mizdeki  Bazı Tarihçiler”, ya “Herodot Tarihi” diyor, ya da “Rıza NUR Tarihi…”

“Herodot Tarihi” ile “Rıza NUR Tarihi”nin, “Tarih İlmi Hakikati”nde ne derece “ilmî kıymeti” mevcut ki?

ŞEMSEDDİN SAMİ: “KÂMUSU’L-A’LAM”

Rahmetli Şemseddin SAMİ ise altı ciltlik “Tarih ve Coğrafya Lugati” olan “Kâmusu’l A’lam” isimli eserinin “Terme” kısmında; “19. asrın sonlarında” yani 1890’larda, “Terme nüfusunun neredeyse tamamı Müslüman’dı.Merkezde 1 camii, 1 ortaokul, 1 ilkokul, 2 medrese, bir hamam ve 1 tekkesi vardı…”(6)demekte.

Ve yine  Şemseddin SAMİ’nin aynı eserinde,“…Kaza pek geniş değilse de oldukça meskûn olup 158 köyü vardır.Ahalisi 21.560 kişi olup hemen hemen hepsi Müslümandır…”(7) diye yazdığı zikredilmekte…

“…Ahalisi 21.560 kişi olup, hemen hemen hepsi Müslüman’dır..”

Yani “Terme Ahalisi”, 1890’larda, “hemen hemen hepsi Müslüman olan bir ahali…”

Şemseddin SAMİ’nin, “ilim camiası”ndaki bu çok ciddî eserindeki bu ‘bilgiler’, “Terme’mizin Demografik Yapısında, Gayr-i Müslim/Müslüman Olmayan Nüfus, Ne Zaman Teşekkül Etmiş ki?” suâline hatıra getirmektedir…Ve “ilk defa” öğrendiğimiz ‘bilgi’dir…

“Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han” dan bile yaptığı “kamus” ve “İlmî” çalışmalar sebebiyle “mükafat” almış; “Osmanlıca denilmemeli, ‘Lisân-ı Türkî/Türk Lisânı’ denilmelidir” “Millî Tarih Şuuru”ndaki Şemseddin SAMİ de, “Herodot Tarihi”ni, “Herodot Hurafeleri”ni, yani “Yunan Mitolojileri”ni ve tabii “Terme’mizde olmayan Amazon Efsaneleri”ni, “Tarih ve Coğrafya Lugati” olan “Kamusu’l A’lam” isimli altı citlik ciddî ilmî çalışmasında “zikretmek”ten de kendini alamamış olmalı ki; “Terme Şehri”mizden bahsederken;

“Terme Çayı, Trabzon vilâyetinin Canik sancağında bir küçük nehirdir ki adı geçen vilâyeti Sivas vilâyetinden ayıran sıradağlardan doğarak kuzey batıya doğru akan ve bir yarım halka oluşturacak Terme kazası arazisini bölerek ve Terme kasabası ortasından aktıktan sonra Karadeniz’e dökülüyor.Eski adı Termodon olup eski Yunan tarihçilerinin naklettikleri Amazonların merkez hükümetleri olan Temiskür şehri içinden geçerdi.”(8)

“…İsm-i kadîmi Termodon  olup eski Yunan müverrihlerinin nakl itdükleri Amazonların merkez hükümetleri olan Temiskür şehri içinden geçerdi.”(9)demekte.

Yani Şemsettin SAMİ de,”Terme’mizdeki Amazonların Mevcudiyeti” hakkında; “belge’,’kanıt’, ‘delil’,’ispat’,”bürhan” göster(e)meden, sadece ve sadece “Heredot Tarihi”ni, “Heredot Hurafeleri”ni, yani “Yunan Mitolojisi”ni ‘kaynak’ göstermiş…

“EFSANE, MİTOLOJİ”
                                   
“Terme Araştırmaları” isimli ehemmiyetli eserin “Editör”ü de olan Prof. Cevdet YILMAZ ise; eserin sonlarına doğru “Efsane, Mitoloji” ara başlığında , aslında “Ünyeli Tarihçi”lerimizden olan ‘Nuri YAZICI”nın “Heredot Tarihi Şuuru” ile dolu düşüncelerini hatırlattıktan sonra, kendi düşüncelerini de şöyle aktarıyor:”Amazonlarla ilgili olarak birçok ülke hikayenin geçtiği yerin kendilerinde olduğunu iddia etmeleri bir kenara bırakılırsa, bu mitolojik geçmiş ile ilgili olarak dünya genelinde yapılan çok sayıda film, müzikal, heykel, tablo ve diğer sanat eserleri sayesinde bu konu her daim ilgi çekmekte, bu da Terme’nin geçmişine turizm ve tanıtım anlamında artı bir değer olarak yansıma potansiyeli barındırmaktadır. Amazon savaşçı kadınlarının gerçekte var olup olmadıkları ve tam olarak nerede yaşadıkları gibi tartışmalar tarihçilerin araştırma konusudur. Yeterli bilgi ve belge olmadan Amazonlar üzerinden tarihî geçmiş inşa etmek doğru değildir.  Bu nedenle Amazonların Terme yöresinde yaşayıp yaşamadığı üzerine yapılan tartışmalar bir kenara bırakılmalı, bilim insanları ile gereksiz polemiklere girilmemeli, hayali senaryolar yazılmamalı, fakat reklamın kötüsü olmaz mantığından hareketle, Terme ile ilgili turizm ve tanıtım faaliyetlerinde bu imkândan faydalanılmalıdır.”(10)

“…Yeterli bilgi ve belge olmadan Amazonlar üzerinden tarihî geçmiş inşa etmek doğru değildir….”

ELHASIL:

“Amazonizm İdeolojisi” üzerine yazdığımız ‘araştırma yazıları”mızda ve “Amazonculuğun  İç Yüzü” isimli kitap çalışmamız da vurguladığımız üzre; malum “İngiliz İntellijansı”nın ‘diriltmeye’ çalıştığı, “Şeytanların Kurduğu Devlet” de olan “Masonik Devlet”, “Amerika Birleşik Devletleri”nin ‘sahiplendiği’ “Amazonculuk”tan; “Amazonizm İdeolojisi Uşaklığı”ndan bir an evvel vazgeçilmelidir.

“Terme Toprağı”, “Terme Parseli”, “Şehidler, Gaziler, Evliyalar, Hafızlar, Kahramanlar, Pehlivanlar, Hazret-i Ali Kayaları” ile dopdolu “Müslüman Türk Parseli”, “Müslüman Türk Vatanı”dır, “Horasan Alperenlerinin Toprağıdır…”

Hattâ o derecede ki, “1071’den önce de biz Türkler Anadolu Coğrafyasındaydık” ‘tez’ini ,‘belge’, ‘ispat’, ‘kanıt’, ‘delil’,’bürhan’ ile ortaya koyabileceğimiz “Kıpçak-Peçenek Türkleri Kaya Mezarları ve Runik Yazılar” da, “Terme Toprağı”ndadırlar…

Vesselam…

Terme, 26 Temmuz 2019
İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

Dip Notlar:

(*): “TERME ARAŞTIRMALARI”, Editör: Prof.Dr. Cevdet YILMAZ, ,Serander Yayınları, Trabzon 2017
(1): İsmet GÜLTEKİN, “Amazonizm İdeolojisine Meftûn ve Âlet Olanlar…”,https://metgultekin.wordpress.com, 9 Temmuz 2018
(2):Yrd.Doç.Dr. Nuri YAZICI, “Terme Tarihi” başlıklı yazısı, “Terme Araştırmaları”,Editör: Prof.Dr. Cevdet YILMAZ, Serendar Yayınları, Trabzon 2017, s.3
(3): Doç.Dr. İbrahim SERBESTOĞLU,”Tanzimat Döneminde Terme Kazası”,”Terme Araştırmaları”,adı geçen eser, s.17
(4): Doç.Dr. İbrahim SERBESTOĞLU, adı geçen yazısı ve adı geçen eser, s.17
(5): Yrd.Doç.Dr. Nuri YAZICI, adı geçen yazısı ve adı geçen eseri, s.6
(6): Prof.Dr. Yavuz BAYRAM,”Kamusu’l-A’lam’a Göre 19. Yüzyıl’ın Sonunda Terme”, “Terme Araştırmaları”, adı geçen eser, s.31
(7): Prof.Dr.Yavuz BAYRAM,adı geçen yazısı ve adı geçen eser, s.31
(8): Prof. Dr. Yavuz BAYRAM, adı geçen yazısı ve adı geçen eser, s.31
(9): Prof.Dr.Yavuz BAYRAM, adı geçen yazısı ve adı geçen eser, s.32

(10): Prof.Dr. Cevdet YILMAZ,”Terme İlçesi’nin Turizm Coğrafyası ve Başlıca Turistik Çekicilikleri”, “Terme Araştırmaları”, adı geçen eser, s.419 ve 420

24 Temmuz 2019 Çarşamba

"ULU HAKAN İKİNCİ ABDÜLHAMÎD HAN" DÖNEMİ 'TOPRAK KAYIPLARI'NA,NECİP FAZIL KISAKÜREK'İN BAKIŞI...

“ULU HAKAN İKİNCİ ABDÜLHAMÎD HAN” DÖNEMİ ‘TOPRAK KAYIPLARI’NA,
NECİP FAZIL KISAKÜREK’İN BAKIŞI…


Benim “1965 Nesli” de, neticede, “acaip” bir şekilde yetişmiş olmalıyız…
“Millî Tarih Şuuru” açısından bile “ne de çok bilemediğimiz ‘Tarihî Hakikatler’imiz varmış…’

“Bu Ülke”de, “Lozan Sulh Bayramı/Lozan Günü” ismi ile ‘tabu senedi’miz olan “Lozan”ın,23(yirmi üç) sene ‘Millî Bayram’ olarak kutlandığı ve ‘Tek Başına İktidar’ olan “Demokrat Parti İktidarı”nca ‘yasaklanarak kaldırıldığı’nı, daha iki-üç gün önce öğrendik.(1)

Kaldı ki, benim “1965 Nesli”mde, ekseriyetiyle “Ulu Hakan Dönemi Toprak Kayıpları ‘Tarihî Hakikati’ni,’Millî Tarih Şuuru’ olarak da anlaması ve kavraması ise neredeyse koca bir “elli(50) sene”, koca bir “yarım asır sonra” oldu…

“Dargın Bozkurtların Başbuğu” rahmetli Hüseyin Nihal ATSIZ’ın “Gök Sultan” dediği; Türkiye’mizdeki “Muhafazakâr-Mukadesatçı” hattâ “İslamcı/Siyasal İslamcı/Müslümancı” kitle ile “Büyük Doğu Hareketi”nin, kısaca rahmetli “Kumandan”ın ‘İBDA-C’sinin de “baş tacı” ettiği rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK’in ise “Ulu Hakan” dediği rahmetli “İkinci Abdülhamîd Han” ‘dönemi’ ‘toprak kayıpları’ ile alakalı,çoğu “araştırma” ağırlıklı, neredeyse 10(0n) adet yazı yazdım:

1-    “Resmî Tarihçiler” de, “Gayr-ı Resmî Tarihçiler” de ‘Gerçekci’ Değiller…(2)
2-    “Payitaht Abdülhamîd” Dizi Filmi Üzerine, İki Mühim İkâz…(3)
3-    “Hüküm Dergisi”, İlmî Değerini Kaybediyor…(4)
4-    “Varan2: “Kudüs Mes’elesi”nin Sorumlusu Abdülhamîd’dir…(5)
5-    “Varan 3: “Samsun’da 50(elli) Bin Tütün Üreticisi Köylü,”Kolcular/Duyün-u Umumiye Reji İdaresi”nce Katledildi…(6)
6-    “Sultan 2. Abdülhamîd Han Dönemine Ecmel/ Çok Şümûllu Bakış: ‘Bilinmeyen Osmanlı’ da,’Sorularla Osmanlı İmparatorluğu’ da ‘Tarihî Hakikatleri’ Ortaya Koyuyor…(7)
7-    “İlk Turancı Padişah Sultan Abdülhamîd”…(8)
8-    ‘Diriliş Postası’ İlk Sayfa Paylaşımı…(9)
9-    “Vefâtının 100. Seney-i Devriyesinde(Yıldönümünde), ‘Tarihî Hakikati’ Anlaşılmaya ve Kavranılmaya Başlanılan Padişahımız Sultan Abdülhamid-î Sâni Han”…(10)
10-                      “Vefâtının 100. Seney-i Devriyesinde(Yıldönümünde) ‘Tarihî Hakikati’ Anlaşılmaya ve Kavranılmaya Başlanılan Padişahımız Merhum Sultan Abdülhamid-î Sâni Han-2”…(11)



Ve  “Sultan’üş Şuara/Şairler Sultanı” merhum Necip Fazıl KISAKÜREK hakkında yazdığım ‘son’ “araştırma yazı”m ise “Necip Fazıl KISAKÜREK ve “M. Kemal Mes’elesi”-“Atatürk Mes’elesi…”(12)

                              “ULU HAKAN İKİNCİ ABDÜLHAMÎD HAN”-1943’LERE KADAR

Ve “Bu Ülke”de, hadi diyelim 1918’lerden 1943’lere kadar, “Gök Sultan”ın, “Ulu Hakan”ın, merhum Sultan Abdülhamid-î Sâni Han’ın, “İkinci Abdülhamîd Han”ın ‘konuşulması”, ‘yazılması’, ‘fikirler, düşünceler camiası”nda ‘tartışılması’, “gündeme getirilmesi” âdeta “men edilmiş”, âdeta “yasaklanmış…”

Bilhassa ‘Demokrasi Bayramı” da denilen “14 Mayıs 1950”lerdeki, “Tek Başına İktidar” dönemimiz de olan; “Demokrat Parti İktidarı Dönemi”ne kadar…

Biliyorsunuz, “Bozkurt Atatürk”, “Başbuğ Atatürk” olmadan önce rahmetli “Mustafa Kemal Paşa” da, tıpkı günümüz sözde “Risale-i Nur Talebeleri”nin ‘rol modeli” rahmetli “Bediüzzaman” da, “Devr-i Hamîd/Hamîd Devri”nde “hapishanelere” atılmıştı…

“ULU HAKAN İKİNCİ ABDÜLHAMÎD HAN” DÖNEMİ “TOPRAK KAYIPLARI MES’ELESİ”NE NECİP FAZIL KISAKÜREK’İN BAKIŞI


Rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK, “İkinci Abdülhamîd Han” ile alakâlı kendi târifi ile “Ulu Hakan” ile alakâlı iki esere, iki kitaba imzasını atmış bir “sıfatsızlar sıfatı” şahsiyet:

Biri, “İlk Basım Tarihi 1965” olan “ULU HAKAN-İkinci Abdülhamîd Han” isimli eseri; diğeri ise “1976’da Kültür Bakanlığı Yayınları”ndan çıkan ve “Tiyatro Eserleri”ni ihtiva eden “Abdülhamîd Han” isimli ‘tiyatro eseri…”

Ve “Ulu Hakan” Dönemi ‘Toprak Kayıpları Mes’elesi’”nde, Türkiye’mizdeki “Muhafazakâr-Mukaddesatçı” kesim ile “İslamcı/Siyasal İslamcı/Müslümancı” kesimin ekseriyetinin “zihniyetlerini formatlayan” eseri ise “Ulu Hakan-İkinci Abdülhamîd Han”(13) isimli eseri, kitabı…

“Ulu Hakan” Dönemi ‘Toprak Kayıpları Mes’elesi’ne Necip Fazıl KISAKÜREK’in “nokta-i nazarı”, “bakış açısı”, “bakışı” ise şöyle hülasa edilebilir:


1-“Osmanlı Padişahları içerisinde, en büyük toprak kaybımız, Sultan Abdülhamid-î Sâni Han/Sultan İkinci Abdülhamîd Han döneminde oldu. Toplam Yüzölçümü: 1.592.806 (bir milyon beş yüz doksan iki bin sekiz yüz altı)kilometre kare…Neredeyse Türkiye’mizin yüzölçümünün iki büyüklüğünde”ki “toprak kaybı hakikati”ne; âdeta “Abdülhamîd’den evvel” diye yazarak bakışı…Dönemin ‘Osmanlı Devleti’,’Devlet’ “Esir”di, “Esir Devlet”ti bakışı…(14)

2- “Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han”ın ‘elinden bir şey gelmezdi” bakışı..Çünkü “Devlet Dizgini” elinde değildi bakışı…(15)

3-“Henüz tahtında oturma şeklini bile ayarlamaya vakit ve imkân bulamamış olan Abdülhamîd” ifadesinde bulan bakışı…(16)

4- “…Asla  kendi eseri olmayan böyle bir vaziyet…”(17) Yani “Toprak Kayıpları”nı kucağında bulmuştu bakışı…

5-“Evvel ki İktidara”, “Mithat Paşa Dönemi”ne ‘kabahati’ yükleyici; “Kendinden evvel ki siyaset, memleketi bu çıkmaza sürüklemişti”(18) ‘nokta-i nazar”ı, “bakış açısı”, “bakışı…”

Yani “toprak kayıpları”, “Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han”ın eseri değildi bakışı, zihniyeti…
6- “Neticede Osmanlı Avrupasından 166 bin kilometre kare toprakta 5 milyona yakın nüfus, Anadolu’dan da 46 bin kilometre kare toprak ve 1 milyon nüfus kaybediliyor, fakat İmparatorluk mahfuz bulunuyordu”(19) bakışı…

Elde-avuçta sadece “Anadolu” kalmış olsa bile “33 senede İmparatorluk mahfuz tutuldu, İmparatorluk korundu”( 20 )   bakışı…


Yani Necip Fazıl KISAKÜREK, “33 senelik Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han” döneminde “toprak kayıpları yaşanmadı” demiyor, velâkin neticede “Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han”a, âdeta “Osmanlı’ya Toz Kondurtulmaz” dercesine, asla ve kat’a “toz kondurtmuyor…”

Meselâ, “Kıbrıs Gitti Kıbrıs” ‘acı ve katı hakikati’ne; “Abdülhamîd, çok güç mevkideydi: Bir yanda Rus ordusu, öte yanda İngiliz donanması.Adeta örs ile çekiç arasında kalmıştı. Neticede Kıbrıs’ı feda etmekten başka çare yoktu…

İşte Kıbrıs, Devletinin en mustarip zamanında tahta çıkan Abdülhamîd’in, belki o zamanın şartlarına göre en isabetli kararıyla elden böyle çıkarıldı; fakat o günden bugüne dek de onu tekrar anavatana iade edecek enerjik bir politikaya da şahit olamadı…”(21) bakışı…

Yani neticede, Kıbrıs’ın İngilizlere verilişi,” belki o zamanın şartlarına göre en isabetli karar…” bakışı…

“Girit Gitti Girit…” dedirten ‘toprak kaybı’mıza bakışı da hemen hemen aynı:” Fakat vaziyet o kadar nâzik ve Pâdişahın devraldığı şartlar o derece kötüydü…”(22)

Ve tabii “Devlet Dizgini”ni eline alamamış “Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han” evvelindekilerin, öncesindekilerin “kabahati” bakışı…(23)


“ULU HAKAN İKİNCİ ABDÜLHAMÎD HAN” ve “TOPRAK KAYIPLARI”

Rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK, “Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han” isimli eserinde, öyle “33 senelik ‘Devr-i Hamîd/Hamîd Devri”nde, “bir karış bile toprak kaybı hadisesi yaşanmadı”, demiyor…

“Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han Dönemi“,Devlet-i Âliyeyi Osmaniye”/Âli Osmanlı Devleti”mizdeki “toprak kayıpları”nı, neticede ‘çatır çatır yazıyor”, “çatır çatır yazmış…”

Yandaki alakâlı haritalarda da gördüğünüz üzre; “Osmanlı Avrupası”ndak “toprak kayıpları”ndan; “Tunus Gitti Tunus”; “Mısır Gitti Mısır”; “Yemen Gitti Yemen” vesaire dedirten “Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han Dönemi Toprak Kayıpları”nı, açık açık yazmış…

Bilhassa kesif bir şekilde, yoğunluklu bir şekilde, “Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han”(24) isimli eserinin, kitabının “İkinci Fasıl: İLK YILLAR” kısmı ile yani bilhassa sayfa 84’den 171’e kadar olan kısımlarda, “Tarihî Hakikat” olarak yazmış ve “bakış”ına, o şekilde ortaya koymuş bir “mütefekkir-i ismet/namuslu mütefekkir”, bir “münevver-i ismet/namuslu münevver” şahsiyet…

Alakâlı eserinin ileri ki sahifelerinde de, “”Balkanlar”, “Girit Ve…”,”Yemen ve Akabe”(25) ‘başlıkları’ ile de dile getirmiş…


                                        “MİLLİYETÇİ PADİŞAH”


Neredeyse Türkiye’mizin bütün “Muhafazakâr-Mukaddesatçı” kesim ile bilumum “İslamcı-Siyasal İslamcı-Müslümancı” kesimin;bilhassa” Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han Dönemi Toprak Kayıpları Mes’elesine Bakışları” hususunda, âdeta “El Kitabı” olan rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK’İn “Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han “isimli “kitap”da, eserde, merhum “İkinci Abdülhamîd Han”, aynen yukarıdaki başlık ile “Milliyetçi Padişah” ile de târif ediliyor…

Niye?


Rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK’in “Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han” isimli kitapda, eserde, hem de üç farklı yerde, merhum “İkinci Abdülhamîd Han”ın “Türklük Şuuru”ndan, “Unutmayınız ki, ben de Türk’üm!” ‘anekdot’undan,“Türkçü Padişah”, “Milliyetçi Padişah” olduğundan da bahsediliyor,vurgulanıyor.(26)

Çünkü, kendisini muhafaza edecek olan ‘Muhafızları’, “Söğütlü Bölüğü”nü, “Söğütlü Maiyet Süvari Bölüğü”nü; Bilecik Söğüt taraflarına yerleşen Karakeçili Oymağından devşirilme ‘saf Türk’lerden” seçen (27) merhum “Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han…”

Hattâ bu sebepten rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK, şöyle yazar: “-Söğütlü Bölüğünün mânâsı ,”Zat-ı Şahane”nin millet ve milliyetçilik ölçüsünü pırıldatmaktadır….

Hayatının korunmasını bunlara teslim etmiş Sultan, Söğütlü Bölüğü hakkında şöyle derdi:

-         Onlar benim öz hemşerilerimdir.
İşte binbir çeşit içinde Abdülhamîd’in gerçek çeşidi ve Türkçü görüşü…”(28)

Ve “Yakından Abdülhamîd” başlıklı “Dördüncü Fasıl”da, “Milliyetçi Padişah” başlığını da atmaktan çekinmez.

“- Milliyetçi…
Evet, Abdülhamîd Han, milliyetçi bir Padişahtı ve bu duygusunu , esas bildiği ümmetçilik ruhunu örselemeksizin, aynı ruha tâbi kılarak muhafaza etmenin sırrına ermişti…”(29)

Ve yine “meşhur anekdot”a; “Bir Arnavut Zabiti’nin bir Türk Bahçıvanına, “Pis Türk!” demesini ‘yediremeyen’ Sultan İkinci Abdülhamîd Han; o ‘Arnavut Zabiti”ne, o ‘Arnavut Subayı’na ‘vakıâyı seyrettiği penceresinden’ şöyle seslenir:
“- Unutmayınız ki, ben de Türk’üm!...”(s.30)

NETİCE-İ KELAM:

Elhasıl, “1918-1943” seneleri arası, hattâ “1918-1950 ve 1952” seneleri arası ‘konuşulması’,’tartışılması’, ‘gündem’ e getirilmesi âdeta ‘men edilmiş’, ‘yasaklanmış’ “Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han” sonrası ile güyâ alınan “rövanş”ın da ‘mikyas’ı, ‘ölçüsü’ kaçırılınca, “İfratlar Şekline Bakışlar” ile “Tefritler Şeklindeki Bakışlar “ ile rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK’in ifâdesi ile “Abdülhamîd taraflısı yayınların modalaştığı bu günlerde” bile(s.31); bundan önceki bilhassa “Araştırma Yazıları”mızda da ortaya koymaya gayret ettiğimiz “Osmanlı Padişahları içerisinde, en çok toprak kaybettiğimiz Padişahımız Sultan Abdülhamîd-i Sâni Han dönemi olduğu ‘Tarihî Hakikati…’ Bir milyon beş yüz doksan iki bin sekizyüz altı bin kilometre kare(1.592.806 kilometre kare…)”

Yine “Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han” isimli eserini şu cümle ile bitiren rahmetli Necip Fazıl KISAKÜREK vâri, biz de bu “Araştırma”mızı, aynı cümle ile bitirelim:

“ABDÜLHAMÎD’İ ANLAMAK, HERŞEYİ ANLAMAK OLACAKTIR.”(s.32)

Vesselam…

Terme, 24 Temmuz 2019

İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci


Dip Notlar:

(1): Sinan MEYDAN, “Lozan Barış Bayramı, Nasıl Yasaklandı,Nasıl Unutturuldu?”,www.sozcu.com.tr, 22 Temmuz 2019
(2): İsmet GÜLTEKİN, “Resmî Tarihçiler” de, “Gayr-i Resmî Tarihçiler” de, ‘Gerçekçi’ Değiller,7 Ağustos 2017, “Terme Birlik MEFKÛRE”,”Millî Mefkûre” ve “Mefkûre Adamları” isimli ‘blog’larım…
(3): İsmet GÜLTEKİN, “Payitaht Abdülhamîd” Dizi Filmi Üzerine İki Mühim İkâz”, 13 Kasım 2017, adı geçen ‘blog’larım
(4): İsmet GÜLTEKİN, “Hüküm Dergisi’de İlmî Değerini Kaybediyor”, adı geçen ‘blog’larım…
(5): İsmet GÜLTEKİN, “Varan 2: “Kudüs Mes’elesinin Sorumlusu Abdülhamîd Han’dır”, ‘Paylaşım’,Muharrem BAYRAKTAR, Yeni MESAJ Gazetesi,17 Aralık 2017
(6): İsmet GÜLTEKİN,”Varan 3 : Samsun’da 50(elli) Bin Köylü, ‘Kolcular/Düyun-u Umumiye Reji İdaresi”nce Katledildiler”,18 Aralık 2017, adı geçen ‘blog’larım…
(7): İsmet GÜLTEKİN,”Sultan 2. Abdülhamîd Han Dönemine Ecmel /Çok Şümullu Bakış: ‘Bilinmeyen Osmanlı’ da, ‘Sorularla Osmanlı İmparatorluğu’ da, ‘Tarihî Hakikatleri’ Ortaya Koyuyor”, 31 Aralık 2017, adı geçen ‘blog’larım…
(8): İsmet GÜLTEKİN,”İlk Turancı Padişah Sultan Abdülhamîd”, ‘Paylaşım’,Ahmet KABAKLI, 6 Şubat 2018, adı geçen ‘bolg’larım…
(9): İsmet GÜLTEKİN, ‘Paylaşım’, “Diriliş Postası İlk Sayfa”, 16 Şubat 2018, adı geçen ‘blog’larım…
(10): İsmet GÜLTEKİN, “Vefâtının 100. Seney-i Devriyesinde(Yıldönümünde) ‘Tarihî Hakikati’ Anlaşılmaya ve Kavranılmaya Başlanılan Padişahımız Sultan Abdülhamîd-i Sâni Han”, 18 Şubat 2018, adı geçen ‘blog’larım…
(11): İsmet GÜLTEKİN, “Vefâtının 100. Seney-i Devriyesinde(Yıldönümünde) ‘Tarihî Hakikati’ Anlaşılmaya ve Kavranılmaya  Başlanılan Padişahımız Merhum Aldülhamîd-i Sâni Han-2”, 24 Şubat 2018, adı geçen ‘blog’larım…
(12): İsmet GÜLTEKİN, “Necip Fazıl KISAKÜREK ve “M. Kemal Mes’elesi”-“Atatürk Mes’elesi”, Temmuz 2019, adı geçen ‘blog’larım…
(13): Necip Fazıl KISAKÜREK, “ULU HAKAN “İkinci Abdülhamîd Han””, Büyük Doğu Yayınları, 27. Basım/Şubat 2018, İstanbul
(14): Necip Fazıl KISAKÜREK, adı geçen eseri, s.84 ve 85
(15): Necip Fazıl KISAKÜREK, adı geçen eser, s. 98
(16): Necip Fazıl KISAKÜREK, adı geçen eser, s.98
(17): Necip Fazıl KISAKÜREK, adı geçen eser,s.167
(18): Necip Fazıl KISAKÜREK, a.g.e., s.170
(19): Necip Fazıl KISAKÜREK, a.g.e., s.168
(20): Necip Fazıl KISAKÜREK, a.g.e., s.193
(21): Necip Fazıl KISAKÜREK, a.g.e.,s.170 ve 171
(22): Necip Fazıl KISAKÜREK, a.g.e., s.188
(23): Necip Fazıl KISAKÜREK, a.g.e., s.170
(24): Necip Fazıl KISAKÜREK, a.g.e., s.84-171
(25): Necip Fazıl KISAKÜREK, a.g.e., s.281,290 ve 303
(26): Necip Fazıl KISAKÜREK, a.g.e.,s.186,343 ve 383
(27): Necip Fazıl KISAKÜREK, a.g.e., s.186
(28): Necip Fazıl KISAKÜREK, a.g.e., s.186 ve 187
(29): Necip Fazıl KISAKÜREK,a.g.e., s.343 ve 344
(30): Necip Fazıl KISAKÜREK, a.g.e.,s.344
(31): Necip Fazıl KISAKÜREK, a.g.e., s.5

(32): Necip Fazıl KISAKÜREK, a.g.e.,s. 643

20 Temmuz 2019 Cumartesi

"İSMAİL KETHÜDA OLAYI"(Local-Yerel-Mahallî Ölçekte,AK PARTİ'yi Anlama ve Kavrama Denemesi)

İSMAİL KETHÜDA OLAYI”
(Local-Yerel-Mahallî Ölçekte, AK PARTİ’yi Anlama ve Kavrama Denemesi)


Biliyorsunuz, “2 çarpı iki eşittir 4 eder” ‘hakikati’ni “totaliter ülkeler” gibi ‘kabul’ etmeyen mevcut "siyasî irade" sebebiyle;“23 Haziran 2019 Yenilen İstanbul Seçimleri Süreçi” ile ‘Bütün Türkiye’miz, âdeta ‘bütün işi-güçü bırakmış’, “Yenilenen İstanbul Seçimleri”ne mıhlanmıştı…
“Jeopolitik konumu” itibari ile de tarih boyunca “stratejik bir şehir” hüviyetine sahip “Terme Şehri”mizde ise, “21 Haziran’ı 22 Haziran’a bağlayan gece”, âdeta ‘korku filmlerini” hatırlatan ‘kâbuslu gece’ sonrası da, her sene görülen yeni bir “sel felâketi” de yaşanmıştı…
Neticede, “Mühendislik Hâtaları”nın da olduğu , dönemin yatırımlarını da, “sel götürmüş, yel üfürmüştü…”
Hemen hemen aynı zaman diliminde görülen “Trabzon Araklı’daki Sel Felâketi” gibi “7 insan”ımız ölmemişti fakat “hiçbir can kaybı olmadı” demek bile ‘hakikat’e aykırı idi…
“Binlerce tavuk telef olmuş”tu…’Sığır’ ve ‘inek’ler hâkeza…
İşte böyle bir ‘vetire’de, ‘süreç’te, “mevcut siyasî irade” mensuplarına da ulaşmak mümkün değildi…
Ne var ki, ‘mevcut son durum’ itibari ile ‘büyük zarar’lar yaşamış olan ‘Termeli 700 (yediyüz) Çiftçimiz”in sadece “20 civârındaki Çiftçimiz”in yaşadıkları ‘zarar’lar ‘telâfi’ edilebiliyordu…
Çünkü, “2019 Terme Sel Felâketi”ne yüksek seviyede-TBMM- hassasiyet göstermiş olan “Ana Muhalefet ile Samsun’un Bağımsız Milletvekilleri” ve de “mazileri yolsuzluklarla dopdolu” “Ziraat Odaları” ile hem “Terme Kamuoyu”, hem de “Türkiye Kamuoyu” aydınlatıldığı üzre; "tarım sigortaları" yoktu...
“İSMAİL KETHÜDA OLAYI”
İşte böyle bir “vetire/süreç” sonrası, “Olaylı Terme AK PARTİ Kongresi” sonrası “Terme AK PARTİ İlçe Başkanlığı”nı,iki buçuk sene civarında yapmış olan “Terme AK PARTİ Belediye Başkanı Av. Ali KILIÇ” ise daha “12 Temmuz”larda, Ankara’ya, yanında “İsmail KETHÜDA” ile gitti…
“İsmail KETHÜDA” kimdir?
1-Terme AK PARTİ Yönetim Kurulu Üyesi…
2-Terme AK PARTİ İkinci Başkanı…
3- AK PARTİ’de, 10(on) seneden beri ‘siyaset yapan’ biri…
4-Şimdinin “Terme AK PARTİLİ Belediye Başkanı Av. Ali KILIÇ”ın , 10 Eylül 2017’deki-milattan önce değil ha!!!-“Olaylı İlçe Kongre”si sonrası “AK PARTİ Terme İlçe Başkanı” olduğu-AK Parti Genel Merkez’in de istediği-listenin de ‘ilk sırası’ndaki isim: İsmail KETHÜDA…Üçüncü sıradaki isim ise: İbrahim AR…
5-“EKMEKÇİLER”de çalışan ‘Sofi’ ve ‘Sâdâtların Vekili’ sıfatı ‘ötesi’; “EKMEKÇİLER KOLLEKTİF ŞİRKETİ İSTİKBAL MOBİLYA İŞLETMECİLİĞİ SAHİBİ…”
İşte “Ankara’ya Gidiş-Geliş Vetiresi”nde, “süreci”nde, mevcut “Terme AK PARTİ İlçe Başkanı İbrahim AR”ın “görevden alınacağı”, “istifa ettiği” ‘haber’leri de, bazı “sosyal medya hesapları”nda yer aldı…
TERME SİYASÎ HAKİKATİ
Biliyor musunuz bilmem; “31 Mart 2019 Mahallî İdareler Seçimi Sonrası”, “Terme’mizin Siyasî Tarihi”nde de “ilkler” yaşandı:
1- “İlk defa”, Terme’deki “Milliyetçi Hareket Partisi(MHP)”nin ‘oy’ları, ‘rey’leri ‘rakam’ olarak da belli olmadı.
2- “İlk defa”, Terme’deki “Cumhuriyet Halk Partisi(CHP)” ‘oy’ları, ‘rey’leri de ‘rakam’ olarak belli olmadı…
3- Ve “Terme Belediye Meclis Üyeliği”nde de, ‘ilk defa”, “Milliyetçi Hareket Partisi(MHP)” ile “Cumhuriyet Halk Partisi(CHP)” yer alamadı.. Biliyor musunuz, mevcut “Terme Belediye Meclis Üyeleri”nin 15(on beş)’i ‘AK PARTİ’den; 7(yedi)’si ise “SAADET PARTİSİ”nden meydana gelmekte…
4- Dolayısıyla ‘siyasî muhit’lerce dillendirilen; “ İYİ PARTİ=Proje Partisi Hakikati”de kuvvetlendi..Neden “İYİ PARTİ”, ‘tek başına seçime girmedi”, dedirtti…
5- Biliyorsunuz, “Türkiye Geneli”nde, “31 Mart 2019 Mahallî İdareler Seçimi”ne “Tek Başına Girdik” ‘iddiası’ndaki “Saadet Partisi” ise “Terme”mizde, ‘millet ittifakı safı’nda seçime girmişti…
Halbu ki, yine “siyasî muhit”lerce dillendirilen; “Şayed Av. Ali YÜKSEL, ‘bu sefer’ de ‘orijinalitesi’ni muhafaza edebilseydi, belki de “Terme Belediyesi”ni, ‘bu sefer’ “Saadet Partisi” kazanacaktı.”, dedirtti…
Hülâsa, “Terme’mizin Siyasî Hakikati”, % 95 “Millî Görüş Hareketi” müntesipleri ile “Hizmet Siyaseti” ‘iddiası’ndaki “AK PARTİ”lilerden meydana gelmektedir…
“Diğer siyasî hareketler”in de, “vesaire siyasî hareketler”in de bir “sıklet”i, bir “ağırlığı”, “de jurse”, “hukuken” de kalmamıştır…
TERME’DE ‘ALGI OPERASYONLARI’
Nedendir bilinmez(!), “Türkiye geneli”nde olduğu üzre; “local-yerel-mahallî ölçek”te, “Eski İlçe Belediye Başkanı Havası”nda olan, sadece sadece “Eski Terme AK PARTİLİ Belediye Başkanı Şenol KUL Kaldı” desek yeridir…
Zaman zaman bilhassa “Terme Vizyon Gazetesi” üzerinden yapılan “algı operasyonları” ile öncelikli olarak “Terme Kamuoyu” ‘dezenforme’ edilmekte, “yanıltılmak”tadır…
“Terme Belediye Meclis Üyeliği Toplantıları Basına Kapalı Yapıldı” ile “Terme Yalı Mahallesi Halkının Çocuk Parkına Sahip Çıkma” ‘haber’leri ile mevcut “AKP’li Terme Belediye Başkanı Av. Ali KILIÇ” ile “AKP’li Eski Belediye Başkanı Şenol KUL” arasında, “Sanki kavga var”mış “havası” oluşturulmak istenilmiştir…
Halbu ki, ‘local-yerel-mahallî ölçek”te, “AKP’yi Anlama ve Kavrama Cehdi”miz de olan bu “fikir işçiliğimiz”den de anlaşılacağı üzre, “İsmail KETHÜDA Olayı” sonrasında da “yakînen” gördük ki; âdeta “Üçü Bir Arada”lar: “Av. Ali KILIÇ-Şenol KUL-İbrahim AR”
Peki, mevcut “Terme Siyasî Hakikat”inde, böyle “algı operasyonları”nı kim/kimler yapıyor?
Son günlerde de “yüksek sesli dillendirilen”; “AK PARTİ’nin % 60’dan fazlası FETÖ’CÜ” ‘hakikati’nce de, böyle “algı operasyonları”nı, “Haçlı Masonik Taşeron Örgüt” olan ve hele de “Terme’mizdeki FETÖ/PDY Elebaşları”nın da “dışarıda” olması ‘hakikati” ile de FETÖ/PDY’ciler mi yapıyorlar?
Yoksa, hemen hemen her ‘şehri’mizde ‘tortul kütleler’ gibi teşekkül etmiş “AKP’li Rantiye Takımı”nın “iç hesaplaşmaları” mı yaşanıldı?
Yine, böyle bir “İsmail KETHÜDA” ‘hakikati’ ile de, bilhassa son senelerde “Siyaset-Tarikat-Ticaret” çercevesinde, “nüfûz ve güç sahibi olmuş”, kabaca “Menzilciler”in mi yaptığı bir ‘algı operasyonu’ yaşandı?
Suâller…Suâller…
Vesselam…

Terme, 21 Temmuz 2019
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci