25 Temmuz 2019 Perşembe

"TERME ARAŞTIRMALARI"(*)NDA,"AMAZONİZM İDEOLOJİSİ"NE BAKIŞ...

“TERME ARAŞTIRMALARI”(*)NDA,
“AMAZONİZM İDEOLOJİSİ”NE BAKIŞ…



“Terme Araştırmaları” isimli ehemmiyetli çalışmayı, sadece ve sadece “Amazonizm İdeolojisi’ne Bakış” mevzû sınırlaması ile okuduğumuzda, “Amazonizm İdeolojisine Meftûn ve Âlet Olanlar”(1)ın, hafiften hafife “geri adım” attıklarını anlıyor ve kavrıyoruz…

 “Bir Kureyş Âlimi” de olan “Cehaletin Babası” ‘Ebu Cehil vâri inat”larından da vazgeçmeye başladıklarını da anlıyor ve kavrıyoruz…

“Ermeni Yazar Trabzon’lu Minas Bıjışkyan”ın “Amazonlar” hakkında fikirleri aktarılırken;”…Biz burada göze çarpan bir şey göremedikse de…”(2) diye “Ermeni Yazar”ın düşünceleri, genişçe aktarılıyor.

Velâkin aynı eserin,”Terme Araştırmaları” isimli ‘Terme Şehri’miz üzerindeki ehemmiyetli çalışma kitabının “Tanzimat Döneminde Terme Kazası”(3) başlıklı yazıda ise aynı “Ermeni Yazar P.Minas Bijişkyan”ın “Amazonlar” hakkındaki düşünceleri değerlendirilirken; “Terme hakkında tarihte bu bölgede yaşadığına inanılan Amazon kadınlarından bahsetmektedir. Üstelik “biz de bu taraflarda cesur kadınlara rastladık” diyerek bu efsanenin gerçek olduğuna inandığını ima etmiştir. Fakat seyyah, Terme’ye dair yazacak çok fazla dikkate değer bir şey görememiştir…”(4)denilmekte…

“…Efsanenin gerçek olduğuna inandığını…”

“…Efsanenin gerçek olduğuna inandığını ima…”

“…Efsanenin gerçek olduğuna inandığını ima etmiştir…”

“…Efsanenin gerçek olduğuna inandığını ima etmiştir. Fakat…”

Üstelik “Millî Tarih Şuuru” ile değil de âdeta “Herodot Tarihi Şuuru” ile dopdolu olduğu anlaşılan NuriYAZICI; “Efsanelere konu edilen, fizikî varlıklarına dair belge bulunmayan Amazonlar için ünlü sosyolog C.C. Zimmerman, “Herodot Hurafeleri” demektedir.(5)diye de Zimmerman’ın düşüncesini zikretmekte…

“Efsanelere konu edilen, fizikî varlıklarına dair belge bulunmayan…”

Eee, adama suâl eylemezler mi?:”Tarih İlmi”, ‘belge’siz, ‘ispat’sız, ‘delil’siz, ‘kanıt’sız, ‘bürhan’sız olur mu?

Kaldı ki, düpedüz “Yunan Mitolojisi” olduğu anlaşılan “Herodot Tarihi” yerine, “Türk Mitolojisi” diyen rahmetli “Bahaeddin ÖGEL Tarihi” dikkate alınması elzem değil miydi?

“Kadim Millet:Biz Türkler”in, “Türk Mitolojisi” mi yoktu?

Kaldı ki, “Türkiye’mizdeki  Bazı Tarihçiler”, ya “Herodot Tarihi” diyor, ya da “Rıza NUR Tarihi…”

“Herodot Tarihi” ile “Rıza NUR Tarihi”nin, “Tarih İlmi Hakikati”nde ne derece “ilmî kıymeti” mevcut ki?

ŞEMSEDDİN SAMİ: “KÂMUSU’L-A’LAM”

Rahmetli Şemseddin SAMİ ise altı ciltlik “Tarih ve Coğrafya Lugati” olan “Kâmusu’l A’lam” isimli eserinin “Terme” kısmında; “19. asrın sonlarında” yani 1890’larda, “Terme nüfusunun neredeyse tamamı Müslüman’dı.Merkezde 1 camii, 1 ortaokul, 1 ilkokul, 2 medrese, bir hamam ve 1 tekkesi vardı…”(6)demekte.

Ve yine  Şemseddin SAMİ’nin aynı eserinde,“…Kaza pek geniş değilse de oldukça meskûn olup 158 köyü vardır.Ahalisi 21.560 kişi olup hemen hemen hepsi Müslümandır…”(7) diye yazdığı zikredilmekte…

“…Ahalisi 21.560 kişi olup, hemen hemen hepsi Müslüman’dır..”

Yani “Terme Ahalisi”, 1890’larda, “hemen hemen hepsi Müslüman olan bir ahali…”

Şemseddin SAMİ’nin, “ilim camiası”ndaki bu çok ciddî eserindeki bu ‘bilgiler’, “Terme’mizin Demografik Yapısında, Gayr-i Müslim/Müslüman Olmayan Nüfus, Ne Zaman Teşekkül Etmiş ki?” suâline hatıra getirmektedir…Ve “ilk defa” öğrendiğimiz ‘bilgi’dir…

“Ulu Hakan İkinci Abdülhamîd Han” dan bile yaptığı “kamus” ve “İlmî” çalışmalar sebebiyle “mükafat” almış; “Osmanlıca denilmemeli, ‘Lisân-ı Türkî/Türk Lisânı’ denilmelidir” “Millî Tarih Şuuru”ndaki Şemseddin SAMİ de, “Herodot Tarihi”ni, “Herodot Hurafeleri”ni, yani “Yunan Mitolojileri”ni ve tabii “Terme’mizde olmayan Amazon Efsaneleri”ni, “Tarih ve Coğrafya Lugati” olan “Kamusu’l A’lam” isimli altı citlik ciddî ilmî çalışmasında “zikretmek”ten de kendini alamamış olmalı ki; “Terme Şehri”mizden bahsederken;

“Terme Çayı, Trabzon vilâyetinin Canik sancağında bir küçük nehirdir ki adı geçen vilâyeti Sivas vilâyetinden ayıran sıradağlardan doğarak kuzey batıya doğru akan ve bir yarım halka oluşturacak Terme kazası arazisini bölerek ve Terme kasabası ortasından aktıktan sonra Karadeniz’e dökülüyor.Eski adı Termodon olup eski Yunan tarihçilerinin naklettikleri Amazonların merkez hükümetleri olan Temiskür şehri içinden geçerdi.”(8)

“…İsm-i kadîmi Termodon  olup eski Yunan müverrihlerinin nakl itdükleri Amazonların merkez hükümetleri olan Temiskür şehri içinden geçerdi.”(9)demekte.

Yani Şemsettin SAMİ de,”Terme’mizdeki Amazonların Mevcudiyeti” hakkında; “belge’,’kanıt’, ‘delil’,’ispat’,”bürhan” göster(e)meden, sadece ve sadece “Heredot Tarihi”ni, “Heredot Hurafeleri”ni, yani “Yunan Mitolojisi”ni ‘kaynak’ göstermiş…

“EFSANE, MİTOLOJİ”
                                   
“Terme Araştırmaları” isimli ehemmiyetli eserin “Editör”ü de olan Prof. Cevdet YILMAZ ise; eserin sonlarına doğru “Efsane, Mitoloji” ara başlığında , aslında “Ünyeli Tarihçi”lerimizden olan ‘Nuri YAZICI”nın “Heredot Tarihi Şuuru” ile dolu düşüncelerini hatırlattıktan sonra, kendi düşüncelerini de şöyle aktarıyor:”Amazonlarla ilgili olarak birçok ülke hikayenin geçtiği yerin kendilerinde olduğunu iddia etmeleri bir kenara bırakılırsa, bu mitolojik geçmiş ile ilgili olarak dünya genelinde yapılan çok sayıda film, müzikal, heykel, tablo ve diğer sanat eserleri sayesinde bu konu her daim ilgi çekmekte, bu da Terme’nin geçmişine turizm ve tanıtım anlamında artı bir değer olarak yansıma potansiyeli barındırmaktadır. Amazon savaşçı kadınlarının gerçekte var olup olmadıkları ve tam olarak nerede yaşadıkları gibi tartışmalar tarihçilerin araştırma konusudur. Yeterli bilgi ve belge olmadan Amazonlar üzerinden tarihî geçmiş inşa etmek doğru değildir.  Bu nedenle Amazonların Terme yöresinde yaşayıp yaşamadığı üzerine yapılan tartışmalar bir kenara bırakılmalı, bilim insanları ile gereksiz polemiklere girilmemeli, hayali senaryolar yazılmamalı, fakat reklamın kötüsü olmaz mantığından hareketle, Terme ile ilgili turizm ve tanıtım faaliyetlerinde bu imkândan faydalanılmalıdır.”(10)

“…Yeterli bilgi ve belge olmadan Amazonlar üzerinden tarihî geçmiş inşa etmek doğru değildir….”

ELHASIL:

“Amazonizm İdeolojisi” üzerine yazdığımız ‘araştırma yazıları”mızda ve “Amazonculuğun  İç Yüzü” isimli kitap çalışmamız da vurguladığımız üzre; malum “İngiliz İntellijansı”nın ‘diriltmeye’ çalıştığı, “Şeytanların Kurduğu Devlet” de olan “Masonik Devlet”, “Amerika Birleşik Devletleri”nin ‘sahiplendiği’ “Amazonculuk”tan; “Amazonizm İdeolojisi Uşaklığı”ndan bir an evvel vazgeçilmelidir.

“Terme Toprağı”, “Terme Parseli”, “Şehidler, Gaziler, Evliyalar, Hafızlar, Kahramanlar, Pehlivanlar, Hazret-i Ali Kayaları” ile dopdolu “Müslüman Türk Parseli”, “Müslüman Türk Vatanı”dır, “Horasan Alperenlerinin Toprağıdır…”

Hattâ o derecede ki, “1071’den önce de biz Türkler Anadolu Coğrafyasındaydık” ‘tez’ini ,‘belge’, ‘ispat’, ‘kanıt’, ‘delil’,’bürhan’ ile ortaya koyabileceğimiz “Kıpçak-Peçenek Türkleri Kaya Mezarları ve Runik Yazılar” da, “Terme Toprağı”ndadırlar…

Vesselam…

Terme, 26 Temmuz 2019
İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci

Dip Notlar:

(*): “TERME ARAŞTIRMALARI”, Editör: Prof.Dr. Cevdet YILMAZ, ,Serander Yayınları, Trabzon 2017
(1): İsmet GÜLTEKİN, “Amazonizm İdeolojisine Meftûn ve Âlet Olanlar…”,https://metgultekin.wordpress.com, 9 Temmuz 2018
(2):Yrd.Doç.Dr. Nuri YAZICI, “Terme Tarihi” başlıklı yazısı, “Terme Araştırmaları”,Editör: Prof.Dr. Cevdet YILMAZ, Serendar Yayınları, Trabzon 2017, s.3
(3): Doç.Dr. İbrahim SERBESTOĞLU,”Tanzimat Döneminde Terme Kazası”,”Terme Araştırmaları”,adı geçen eser, s.17
(4): Doç.Dr. İbrahim SERBESTOĞLU, adı geçen yazısı ve adı geçen eser, s.17
(5): Yrd.Doç.Dr. Nuri YAZICI, adı geçen yazısı ve adı geçen eseri, s.6
(6): Prof.Dr. Yavuz BAYRAM,”Kamusu’l-A’lam’a Göre 19. Yüzyıl’ın Sonunda Terme”, “Terme Araştırmaları”, adı geçen eser, s.31
(7): Prof.Dr.Yavuz BAYRAM,adı geçen yazısı ve adı geçen eser, s.31
(8): Prof. Dr. Yavuz BAYRAM, adı geçen yazısı ve adı geçen eser, s.31
(9): Prof.Dr.Yavuz BAYRAM, adı geçen yazısı ve adı geçen eser, s.32

(10): Prof.Dr. Cevdet YILMAZ,”Terme İlçesi’nin Turizm Coğrafyası ve Başlıca Turistik Çekicilikleri”, “Terme Araştırmaları”, adı geçen eser, s.419 ve 420

Hiç yorum yok: