15 Ağustos 2018 Çarşamba

TERME'MİZDE BİR 'MUKADDES KAYA': HAZRET-İ ALİ KAYASI

TERME’MİZDE
BİR “MUKADDES KAYA”:
HAZRET-İ ALİ KAYASI


                         “Ülkücü Rapçi Sanatkâr” Mehmet BORUKÇU, “Yâ Âli” isimli ‘rep müziği’nde, şöyle “münâcat” ediyordu:

YÂ ÂLİ

Emret, Zülfikârın boynumu vursun.
Emret ,Zülfikârın bağrımı yarsın.
 Emret,bu can yoluna yüzünü sürsün.

Pir sin Âli.

Yâ Âli
Seni bilmeyen, bilmez bu hâli
Bu mazlum oluşun,
Bu cehaletin,
Bu soysuz gidişin,
Kim de vebâli?


Râhiyesi güllerüstü
Sevgilinin nur evinde
Ebu Talip oğlu Âli
El Emin de.

Rasûlün himayesi,
Hemen dizinin dibinde.
Peygamber rahlesinde,
Beslendi ilahî ilimle.

Bir gece Efendimizi,
Secde ederken gören o idi.
Merakına mucip oldu,
Bu nedir?, diye sordu:


NAMAZ dedi son nebi
Ve davetiyesini sundu
Hemen kabul etmese de,
Ertesi gün kıyama durdu.

İman eden ilk çocuk,
Haydar-ı Kerrar;
Çatalca yüreği,
Belinde Zülfikâr.

Cesareti sonsuzca,
İlmi de o kadar.
Musa’ya Harun vardı;
Muhammed’e Âli var.


Konuşan Kur’ân O,
Yok başka kıstası.
Peygamberin damadı,
Fâtıma’nın kocası.

Hasan ile Hüseyin’in,
Ehl-i Beyt’in atası.
Hilafet silsilesinin,
4.cü halkası.

Yâ Âli
Aslan Âli
Seni bilmeyen, bilmez bu hâli.
Bu mazlum oluşun,
Bu cehaletin,
Bu soysuz gidişin,
Kim de vebâli?


Ol ilim beldesinin kapısısın sen;
Aşkın timsâli yapısısın sen.
Şu yeryüzünde en güzel;
Her ne var ise;
Anladım ki hepsi,hepsisin sen.

Bedir de seni sevdi,
Uhud da, Hendek de.
Allah da hem de,
Müderrisin  Habibi de.


Cennette yerin ayrılmış olsa bile de;
En cesur mücadeleyi,
Sen verdin Hayber’de.
Fahr-i Kainat’a bir nevi,
Gölge gibiydin sen.
Ondan sonra dahi,
Hep en öndeydin.

Ümmet-i Muhammed’e,
Her zaman, her dem;
Güneş misâli ışıldadın;
Yol gösterdin sen.


Yâ Âli
İsmini dilime aldım;
Beni affeyle.
Paklansın kalbim,
Öyle ya da böyle.

Haddimi aştım biliyorum;
Hakkını helâl eyle.
Himmetine nâil olurum;
Belki bu vesile ile.

Zirâ, Sırat-ı Müstakîm’den;
Çoktan ayrıldık biz.
Kaldı mı ki acaba;
Af dileyecek bir dilimiz?


Kalksa doğru semâya;
Rabbe doğru elimiz;
Af makamına ulaşır mı?
Bilmem sesimiz?

Yâ Âli
Aslan Âli
Seni bilmeyen;
Bilmez bu hâli.

Bu mazlum oluşun;
Bu cehaletin;
Bu soysuz gidişin;
Kim de vebâli?”(1)
                       “Yâ Âli” ‘münacatı’nda, böyle diyor “Ülkücü Rapçi Sanatkâr” Mehmet BORUKÇU:”-Yâ Âli; İsmini dilime aldım; Beni affeyle…”

                        Neredeyse son bir senedir “niyet”imizde ve ‘hâfıza’mızda; “Terme’mizdeki Bir ‘Mukaddes Kaya’: Hz. Ali Kayası”nı ‘ziyaret’ etmek vardı.


                       Bugün, bu fakire, “Zilhicce” gibi “Mübarek Hac Ayı”nda, Rabbim lütfetti…

                      Bugün, bir kere daha anladım ve kavradım ki; “Terme”, “Terme”miz, asla ve kat’a ‘boş’ bir şehir değil…

                     Asla ve kat’a “Efsâne” değil; tamamiyle “Hazret-i Ali(kerremallahu veche/Allah(c.c.) vechini mükerrem(şerefli) kılsın.(Âmin) Efendimizin ‘Kerameti’ olan; Terme’miz Kesikkaya Mahallesi mevkiindeki “Düldül” isimli atının ayak izi ve “Zülfikâr” isimli kılıcı ile yara izi almış bir ‘Mukaddes Kaya’: Hz. Ali Kayası…

                                       Hz. ALİ KAYASI


                      “Terme’mizdeki Bir ‘Mukaddes Kaya’: Hz. Ali Kayası” hakkında bu zamana kadar bildiğimiz “yazılı bilgiler” de çok sınırlı: “Hazret-i Ali’nin Atının Ayağının İzi…Kocaman köyünün Soğukpınar yolu üzerinde, giderken yolun sağ tarafında sıra sıra dizilmiş taşlar görülür. Bu taşlardan birisi halk tarafından çok kutsal olarak bilinmektedir.



                         Şöyle ki, bir gece Hz. Ali, askerleriyle birlikte savaşa giderken atı bu taşlardan birine basmış. Taşın üzerinde atın nalının izi aynı çıkmış. Sonradan bu taş muhafaza altına alınarak buraya getirildiği rivayet edilmektedir. Üzerine basılırsa insana uğur getireceğine inanılmaktadır. Hattâ yürüyemeyen çocuklar taşın üzerine
bastırılarak bir an evvel yürüyeceği inancı yaygındır.”(2)


                       Ve “Resim13: Hazret-i Ali’nin kılıcı ile kesildiği rivayet edilen Kesik Kaya.(Kesikkaya Köyü adını bu kayadan almaktadır.”(3)

TERME’MİZDE BİR ‘MUKADDES KAYA’: Hz. ALİ KAYASI NEREDE?


                     Zikrettiğimiz ‘yazılı kaynak’taki ‘adres bilgisi’, maalesef çok ‘yanlış bir bilgi…’

                      “Terme’mizdeki Bir ‘Mukaddes Kaya’: Hz. Ali Kayası”; Terme şehir merkezinden 22(yirmi iki) kilometre mesafede. Terme Kocaman Mahallesine bir kilometre kala Soğukpınar Evliyâsı istikâmetine, Bazlamaç Mahallesi istikâmetine gidilmesi; Terme Bazlamaç  Mahallesini geçtikten sonra; Terme Kocamanbaşı Mahallesine, eski ismi ile ‘Kesikkaya Köyü’ne varılmakta…
                       ”Terme’mizdeki Bir ‘Mukaddes Kaya’: Hz. Ali Kayası”ndan ismini alan “Kesikkaya Köyü” hudutları da geçildikten sonra; “Üçpınar Yaylası” istikâmetine yönelmeden; hemen asfalt yolun kenarındaki “kaya…”


                             Elhamdülillâh, adetâ ‘mihmandarım’ olan ‘taksi şöförü’m Kadem Beğ; Terme’mizdeki Bir ‘Mukaddes Kaya’: Hz. Ali Kayası”nın ‘yerini biliyor’du da, çok rahat bir şekilde vâsıl olabildik…

TERME’MİZDEKİ BİR ‘MUKADDES KAYA’: Hz. ALİ KAYASI

Terme halkınca “Kesik Kaya” olarak bilinmekte…Terme’mizin Kesik Kaya Mahallesinin ismi de bu “Mukaddes Kaya”dan, “Kutsal Kaya”dan gelmekte…
“Kesik Kaya Nüfusu:1111(Binbiryüzon bir)…’Eski tabela’da öyle yazıyor…Dört tane “1” yan yana gelmiş; olmuş “1111”. Dört tane “1”, alt alta gelse oluyor “4”…Mühim olan “yan yana gelebilmede..”

                  “Kesik Kaya Nüfusu”, ‘son durum’ itibari ile “toplam nüfus:478” “Erkek nüfus: 256  Kadın Nüfus:220”(4)

                  İşte “Terme Kesik Kaya Köyü”ne veya yeni isimlendirme ile “Terme Kesik Kaya Mahallesi”ne de ismini veren bir ‘Mukaddes Kaya’, bir ‘Kutsal Kaya’ Hz. Ali Kayası…


                         Yakînen görebilmeyi Rabbim lütfetti, demiştik.
“Haydar-ı Kerrar” Hz. Ali (k.v.) Efendimizin “Zülfikâr “ isimli mübarek kılıcı ile “kesilmiş” bir ‘kaya…’

                        Hz. Ali(k.v.) Efendimiz, “dağlardan dağlara sefer yapmakta iken; konaklamak, istirahat etmek için durduğu ve dururken de “Düldül” isimli mübarek atının ayağının sertçe kayaya çarparak iz bıraktığı” bir ‘Mukaddes Kaya’, ‘Kutsal Kaya…’
                     “Hz. Ali(k.v.) Efendimizin mübarek atı ‘Düldül’ün ayak izi ile “Zülfikâr” isimli mübarek kılıcı ile ‘bıçak gibi kesilmiş’ bir ‘kaya’; “Terme’mizdeki Bir ‘Mukaddes Kaya’:Hz. Ali Kayası…


                      “Efsâne” diye anlatılan ve yazılan; velâkin bu fakire göre, tamamiyle Hz. Ali(k.v.) Efendimizin ‘Kerameti’ olan; “Hz. Ali(k.v.) Efendimizin ‘Düldül’ isimli mübarek atının ayak izi ve “Zülfikâr” isimli mübarek kılıcı ile ‘bıçak gibi kesilmiş’ “Hz. Ali Kayası…”: “-Hz. Ali(k.v.), mübarek atı ‘Düldül’ ile dağlardan dağlara uçarak sefer yapmaktaydı…Bu seferlerinde, Hz. Ali(k.v.) Efendimiz, mübarek atı ‘Düldül’ ile konaklamak istediğinde, istirahat etmek istediğinde, durduğunda; ‘Düldül’ isimli mübarek atı, kayaya sertçe basınca, kayada, mübarek atı ‘Düldül’ün de ayak izi kalıvermekte..”Zülfikâr” isimli kılıcını çektiğinde ise kaya bıçak gibi kesilmektedir…”(5)


“ANADOLU’DA Hz. ALİ TASAVVURLARI: KAHRAMANMARAŞ ÖRNEĞİ”

                 Bu sahada ‘ilmî bir çalışma’ olduğuna da kanaat getirdiğimiz; “Anadolu’da Hz. Ali Tasavvurları: Kahramanmaraş Örneği” (6) isimli ‘ilmî çalışma’dan da anlıyor ve öğreniyoruz ki; Türkiye’mizde, “Hz. Ali(k.v.) Efendimizin mübarek atı ‘Düldül’ün Ayak İzleri ve ‘Zülfikâr’ isimli mübarek kılıcı ile bıçak gibi kesilmiş ‘Mukaddes Kaya’lar, ‘Kutsal Kaya’lar, ‘Hz. Ali Kayaları’, en fazla Kahramanmaraş vilâyetimizde…


Türkiye’mizin Kahramanmaraş Vilâyetimizde, “Hz. Ali Kayası” diyebileceğimiz “13(on üç) Mukaddes Kaya” mevcut…Elbistan’ta, Nurhak’ta, Pazarcık’ta, Çağlayancerit’te, Göksun’da,Andırın’da…(7)

Dünyada ise bu mânâda ‘Hz. Ali Kayası’ diyebileceğimiz ‘Mukaddes Kaya’lar, ‘Kutsal Kaya’lar; Azerbaycan’da,Dağıstan’ta,Ön Asya Türkleri coğrafyasında ve Afgan Türkistanı’nda da mevcut…

Yine Türkiye’mizde, en fazla Kahramanmaraş Vilâyetimizde olan “Hz. Ali Kayaları”; Terme’miz haricinde, Bingöl Dağlarında da ve Çorum Vilâyeti Mecitözü ilçesi Emirbağ Mahallesi Arpaç mevkiinde de var.(8)


Hattâ öyle ki; böyle ‘Mukaddes Kaya’lara, böyle ‘Kutsal Kaya’lara sahip bazı İlçe Belediye Reisleri; böyle “Hz. Ali Kayası” diyebileceğimiz ‘Kayalar’ın; “Arkeologlar” tarafındanda ‘incelenmesi’ çağrısında bulunmuşlar…

ELHÂSIL:

“Mucizeler”i ‘Peygamberlerimiz; “Kerametler”i ise ‘Sahabe-i Kiram Efendilerimiz’, ‘Evliyâlar’ımız; “İstidrâc Vakıâsı’nı ise “Şeytanlar”  gösterirler…


“İtikad”ımıza göre; “En fazla ‘Mucize’yi, Peygamber Efendimiz(s.a.v.) göstermiştir ve “Hatem’ül Enbiyâ”, “Son Peygamber” olması hasebi ile de ‘Mucizeler Dönemi’ kapanmıştır…Velâkin ‘Keramet te Hakk’tır…” ‘Şeytanlar’ca gösterilen ‘olağanüstü’, ‘fevkâlade hâller’ ise ‘İstidraç’tır…

Dünyadaki ve Türkiye’mizdeki Hz. Ali(k.v.) Efendimizin mübarek atı ‘Düldül’ün ayak izleri  ile mübarek kılıcı ‘Zülfikâr’ ile bıçak gibi kesilmiş ‘Mukaddes Kaya’lar, ‘Kutsal Kaya’lar, ‘Hz. Ali Kayaları’, bir ‘efsâne’, bir ‘masal’, bir ‘hikâye’ değildir…”Halk İnanışları kategorisine” dahil de edilse; tamamiyle “Hz. Ali(k.v.) Efendimizin Kerametleri”dir…

“Terme’mizde de Bir ‘Mukaddes Kaya’: Hz. Ali Kayası”nın, müşahhas bir şekilde mevcudiyetini muhafaza etmesi, neredeyse ‘her bakımdan’ mânâlıdır…”Arkeologlar” diyebileceğimiz ‘saha mütehassısları’ ‘tahkik’ de etseler; netice müspet, pozitif çıkacak; belki de “yakînlik” artacaktır…

“Horasan Alperenlerinin Toprağı Terme”mizdeki “Hz. Ali Kayası”nın mevcudiyeti; Cenâb-ı Hakk tarafından da “Terme’mizin Sevilme Kıstası”nı da ortaya koymaktadır vesselam…
Terme, 15.08.2018
İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve Öğretmen

Dip Notlar:
(1):  Mehmet BORUKÇU, Yâ Âli, youtube,
(2):”…………………………Diyarı TERME”,Terme
Kaymakamlığı Yayınları, 2004,s.75 ve 76
(3): “…………………………………Diyarı TERME”, Terme Kaymakamlığı 2004, Terme Kaymakamlığı Yayınları, Temmuz 2004, s. 25
(4): yerelnet ve google arama motoru…
(5): İnci OKUMUŞ,”Hz. Ali’nin Atının Ayak İzlerinde”,m.kanal46.com,21.12.2010
(6): Yrd.Doç.Dr.Hamza KARAOĞLAN, “Anadolu’da Hz. Ali Tasavvurları: Kahramanmaraş Örneği”,dergipark.gov.tr(pdf)
(7): KARAOĞLAN,adı geçen eseri

(8):www.corumhaber.net,”Mecitözü’nde Hz. Ali’nin İzleri Var”,3.Ekim.2016

Hiç yorum yok: