TERME’MİZDE
BİR “MUKADDES KAYA”:
HAZRET-İ ALİ KAYASI
“Ülkücü Rapçi
Sanatkâr” Mehmet BORUKÇU, “Yâ Âli” isimli ‘rep müziği’nde, şöyle “münâcat”
ediyordu:
YÂ ÂLİ
Emret, Zülfikârın
boynumu vursun.
Emret ,Zülfikârın
bağrımı yarsın.
Emret,bu can yoluna yüzünü sürsün.
Pir sin Âli.
Yâ Âli
Seni bilmeyen,
bilmez bu hâli
Bu mazlum oluşun,
Bu cehaletin,
Bu soysuz gidişin,
Kim de vebâli?
Râhiyesi güllerüstü
Sevgilinin nur
evinde
Ebu Talip oğlu Âli
El Emin de.
Rasûlün himayesi,
Hemen dizinin
dibinde.
Peygamber
rahlesinde,
Beslendi ilahî
ilimle.
Bir gece Efendimizi,
Secde ederken gören
o idi.
Merakına mucip oldu,
Bu nedir?, diye
sordu:
NAMAZ dedi son nebi
Ve davetiyesini
sundu
Hemen kabul etmese
de,
Ertesi gün kıyama
durdu.
İman eden ilk çocuk,
Haydar-ı Kerrar;
Çatalca yüreği,
Belinde Zülfikâr.
Cesareti sonsuzca,
İlmi de o kadar.
Musa’ya Harun vardı;
Muhammed’e Âli var.
Konuşan Kur’ân O,
Yok başka kıstası.
Peygamberin damadı,
Fâtıma’nın kocası.
Hasan ile
Hüseyin’in,
Ehl-i Beyt’in atası.
Hilafet
silsilesinin,
4.cü halkası.
Yâ Âli
Aslan Âli
Seni bilmeyen,
bilmez bu hâli.
Bu mazlum oluşun,
Bu cehaletin,
Bu soysuz gidişin,
Kim de vebâli?
Ol ilim beldesinin
kapısısın sen;
Aşkın timsâli
yapısısın sen.
Şu yeryüzünde en
güzel;
Her ne var ise;
Anladım ki
hepsi,hepsisin sen.
Bedir de seni sevdi,
Uhud da, Hendek de.
Allah da hem de,
Müderrisin Habibi de.
Cennette yerin
ayrılmış olsa bile de;
En cesur mücadeleyi,
Sen verdin
Hayber’de.
Fahr-i Kainat’a bir
nevi,
Gölge gibiydin sen.
Ondan sonra dahi,
Hep en öndeydin.
Ümmet-i Muhammed’e,
Her zaman, her dem;
Güneş misâli
ışıldadın;
Yol gösterdin sen.
Yâ Âli
İsmini dilime aldım;
Beni affeyle.
Paklansın kalbim,
Öyle ya da böyle.
Haddimi aştım
biliyorum;
Hakkını helâl eyle.
Himmetine nâil
olurum;
Belki bu vesile ile.
Zirâ, Sırat-ı
Müstakîm’den;
Çoktan ayrıldık biz.
Kaldı mı ki acaba;
Af dileyecek bir
dilimiz?
Kalksa doğru semâya;
Rabbe doğru elimiz;
Af makamına ulaşır
mı?
Bilmem sesimiz?
Yâ Âli
Aslan Âli
Seni bilmeyen;
Bilmez bu hâli.
Bu mazlum oluşun;
Bu cehaletin;
Bu soysuz gidişin;
Kim de vebâli?”(1)
“Yâ Âli” ‘münacatı’nda,
böyle diyor “Ülkücü Rapçi Sanatkâr” Mehmet BORUKÇU:”-Yâ Âli; İsmini dilime
aldım; Beni affeyle…”
Neredeyse son bir
senedir “niyet”imizde ve ‘hâfıza’mızda; “Terme’mizdeki Bir ‘Mukaddes Kaya’: Hz.
Ali Kayası”nı ‘ziyaret’ etmek vardı.
Bugün, bu fakire,
“Zilhicce” gibi “Mübarek Hac Ayı”nda, Rabbim lütfetti…
Bugün, bir kere daha
anladım ve kavradım ki; “Terme”, “Terme”miz, asla ve kat’a ‘boş’ bir şehir
değil…
Asla ve kat’a “Efsâne”
değil; tamamiyle “Hazret-i Ali(kerremallahu veche/Allah(c.c.) vechini
mükerrem(şerefli) kılsın.(Âmin) Efendimizin ‘Kerameti’ olan; Terme’miz
Kesikkaya Mahallesi mevkiindeki “Düldül” isimli atının ayak izi ve “Zülfikâr”
isimli kılıcı ile yara izi almış bir ‘Mukaddes Kaya’: Hz. Ali Kayası…
Hz. ALİ
KAYASI
“Terme’mizdeki Bir
‘Mukaddes Kaya’: Hz. Ali Kayası” hakkında bu zamana kadar bildiğimiz “yazılı
bilgiler” de çok sınırlı: “Hazret-i Ali’nin Atının Ayağının İzi…Kocaman köyünün
Soğukpınar yolu üzerinde, giderken yolun sağ tarafında sıra sıra dizilmiş
taşlar görülür. Bu taşlardan birisi halk tarafından çok kutsal olarak
bilinmektedir.
Şöyle ki, bir gece Hz.
Ali, askerleriyle birlikte savaşa giderken atı bu taşlardan birine basmış.
Taşın üzerinde atın nalının izi aynı çıkmış. Sonradan bu taş muhafaza altına
alınarak buraya getirildiği rivayet edilmektedir. Üzerine basılırsa insana uğur
getireceğine inanılmaktadır. Hattâ yürüyemeyen çocuklar taşın üzerine
bastırılarak bir an evvel
yürüyeceği inancı yaygındır.”(2)
Ve “Resim13: Hazret-i
Ali’nin kılıcı ile kesildiği rivayet edilen Kesik Kaya.(Kesikkaya Köyü adını bu
kayadan almaktadır.”(3)
TERME’MİZDE BİR
‘MUKADDES KAYA’: Hz. ALİ KAYASI NEREDE?
Zikrettiğimiz ‘yazılı
kaynak’taki ‘adres bilgisi’, maalesef çok ‘yanlış bir bilgi…’
“Terme’mizdeki Bir
‘Mukaddes Kaya’: Hz. Ali Kayası”; Terme şehir merkezinden 22(yirmi iki)
kilometre mesafede. Terme Kocaman Mahallesine bir kilometre kala Soğukpınar
Evliyâsı istikâmetine, Bazlamaç Mahallesi istikâmetine gidilmesi; Terme
Bazlamaç Mahallesini geçtikten sonra;
Terme Kocamanbaşı Mahallesine, eski ismi ile ‘Kesikkaya Köyü’ne varılmakta…
”Terme’mizdeki Bir
‘Mukaddes Kaya’: Hz. Ali Kayası”ndan ismini alan “Kesikkaya Köyü” hudutları da
geçildikten sonra; “Üçpınar Yaylası” istikâmetine yönelmeden; hemen asfalt
yolun kenarındaki “kaya…”
Elhamdülillâh,
adetâ ‘mihmandarım’ olan ‘taksi şöförü’m Kadem Beğ; Terme’mizdeki Bir ‘Mukaddes
Kaya’: Hz. Ali Kayası”nın ‘yerini biliyor’du da, çok rahat bir şekilde vâsıl
olabildik…
TERME’MİZDEKİ BİR
‘MUKADDES KAYA’: Hz. ALİ KAYASI
Terme halkınca
“Kesik Kaya” olarak bilinmekte…Terme’mizin Kesik Kaya Mahallesinin ismi de bu
“Mukaddes Kaya”dan, “Kutsal Kaya”dan gelmekte…
“Kesik Kaya Nüfusu:1111(Binbiryüzon
bir)…’Eski tabela’da öyle yazıyor…Dört tane “1” yan yana gelmiş; olmuş “1111” . Dört tane “1” , alt alta gelse oluyor
“4”…Mühim olan “yan yana gelebilmede..”
“Kesik Kaya Nüfusu”, ‘son
durum’ itibari ile “toplam nüfus:478” “Erkek nüfus: 256 Kadın Nüfus:220”(4)
İşte “Terme Kesik Kaya
Köyü”ne veya yeni isimlendirme ile “Terme Kesik Kaya Mahallesi”ne de ismini
veren bir ‘Mukaddes Kaya’, bir ‘Kutsal Kaya’ Hz. Ali Kayası…
Yakînen görebilmeyi
Rabbim lütfetti, demiştik.
“Haydar-ı Kerrar”
Hz. Ali (k.v.) Efendimizin “Zülfikâr “ isimli mübarek kılıcı ile “kesilmiş” bir
‘kaya…’
Hz. Ali(k.v.)
Efendimiz, “dağlardan dağlara sefer yapmakta iken; konaklamak, istirahat etmek
için durduğu ve dururken de “Düldül” isimli mübarek atının ayağının sertçe
kayaya çarparak iz bıraktığı” bir ‘Mukaddes Kaya’, ‘Kutsal Kaya…’
“Hz. Ali(k.v.) Efendimizin
mübarek atı ‘Düldül’ün ayak izi ile “Zülfikâr” isimli mübarek kılıcı ile ‘bıçak
gibi kesilmiş’ bir ‘kaya’; “Terme’mizdeki Bir ‘Mukaddes Kaya’:Hz. Ali Kayası…
“Efsâne” diye anlatılan
ve yazılan; velâkin bu fakire göre, tamamiyle Hz. Ali(k.v.) Efendimizin
‘Kerameti’ olan; “Hz. Ali(k.v.) Efendimizin ‘Düldül’ isimli mübarek atının ayak
izi ve “Zülfikâr” isimli mübarek kılıcı ile ‘bıçak gibi kesilmiş’ “Hz. Ali
Kayası…”: “-Hz. Ali(k.v.), mübarek atı ‘Düldül’ ile dağlardan dağlara uçarak
sefer yapmaktaydı…Bu seferlerinde, Hz. Ali(k.v.) Efendimiz, mübarek atı
‘Düldül’ ile konaklamak istediğinde, istirahat etmek istediğinde, durduğunda;
‘Düldül’ isimli mübarek atı, kayaya sertçe basınca, kayada, mübarek atı
‘Düldül’ün de ayak izi kalıvermekte..”Zülfikâr” isimli kılıcını çektiğinde ise
kaya bıçak gibi kesilmektedir…”(5)
“ANADOLU’DA Hz. ALİ
TASAVVURLARI: KAHRAMANMARAŞ ÖRNEĞİ”
Bu sahada ‘ilmî bir çalışma’
olduğuna da kanaat getirdiğimiz; “Anadolu’da Hz. Ali Tasavvurları: Kahramanmaraş
Örneği” (6) isimli ‘ilmî çalışma’dan da anlıyor ve öğreniyoruz ki;
Türkiye’mizde, “Hz. Ali(k.v.) Efendimizin mübarek atı ‘Düldül’ün Ayak İzleri ve
‘Zülfikâr’ isimli mübarek kılıcı ile bıçak gibi kesilmiş ‘Mukaddes Kaya’lar,
‘Kutsal Kaya’lar, ‘Hz. Ali Kayaları’, en fazla Kahramanmaraş vilâyetimizde…
Türkiye’mizin
Kahramanmaraş Vilâyetimizde, “Hz. Ali Kayası” diyebileceğimiz “13(on üç)
Mukaddes Kaya” mevcut…Elbistan’ta, Nurhak’ta, Pazarcık’ta, Çağlayancerit’te,
Göksun’da,Andırın’da…(7)
Dünyada ise bu mânâda
‘Hz. Ali Kayası’ diyebileceğimiz ‘Mukaddes Kaya’lar, ‘Kutsal Kaya’lar;
Azerbaycan’da,Dağıstan’ta,Ön Asya Türkleri coğrafyasında ve Afgan
Türkistanı’nda da mevcut…
Yine Türkiye’mizde,
en fazla Kahramanmaraş Vilâyetimizde olan “Hz. Ali Kayaları”; Terme’miz
haricinde, Bingöl Dağlarında da ve Çorum Vilâyeti Mecitözü ilçesi Emirbağ Mahallesi
Arpaç mevkiinde de var.(8)
Hattâ öyle ki; böyle
‘Mukaddes Kaya’lara, böyle ‘Kutsal Kaya’lara sahip bazı İlçe Belediye Reisleri;
böyle “Hz. Ali Kayası” diyebileceğimiz ‘Kayalar’ın; “Arkeologlar” tarafındanda
‘incelenmesi’ çağrısında bulunmuşlar…
ELHÂSIL:
“Mucizeler”i
‘Peygamberlerimiz; “Kerametler”i ise ‘Sahabe-i Kiram Efendilerimiz’,
‘Evliyâlar’ımız; “İstidrâc Vakıâsı’nı ise “Şeytanlar” gösterirler…
“İtikad”ımıza göre;
“En fazla ‘Mucize’yi, Peygamber Efendimiz(s.a.v.) göstermiştir ve “Hatem’ül
Enbiyâ”, “Son Peygamber” olması hasebi ile de ‘Mucizeler Dönemi’
kapanmıştır…Velâkin ‘Keramet te Hakk’tır…” ‘Şeytanlar’ca gösterilen
‘olağanüstü’, ‘fevkâlade hâller’ ise ‘İstidraç’tır…
Dünyadaki ve
Türkiye’mizdeki Hz. Ali(k.v.) Efendimizin mübarek atı ‘Düldül’ün ayak
izleri ile mübarek kılıcı ‘Zülfikâr’ ile
bıçak gibi kesilmiş ‘Mukaddes Kaya’lar, ‘Kutsal Kaya’lar, ‘Hz. Ali Kayaları’,
bir ‘efsâne’, bir ‘masal’, bir ‘hikâye’ değildir…”Halk İnanışları kategorisine”
dahil de edilse; tamamiyle “Hz. Ali(k.v.) Efendimizin Kerametleri”dir…
“Terme’mizde de Bir
‘Mukaddes Kaya’: Hz. Ali Kayası”nın, müşahhas bir şekilde mevcudiyetini
muhafaza etmesi, neredeyse ‘her bakımdan’ mânâlıdır…”Arkeologlar”
diyebileceğimiz ‘saha mütehassısları’ ‘tahkik’ de etseler; netice müspet,
pozitif çıkacak; belki de “yakînlik” artacaktır…
“Horasan
Alperenlerinin Toprağı Terme”mizdeki “Hz. Ali Kayası”nın mevcudiyeti; Cenâb-ı
Hakk tarafından da “Terme’mizin Sevilme Kıstası”nı da ortaya koymaktadır
vesselam…
Terme, 15.08.2018
İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve
Öğretmen
Dip Notlar:
(1): Mehmet BORUKÇU, Yâ Âli, youtube,
(2):”…………………………Diyarı
TERME”,Terme
Kaymakamlığı
Yayınları, 2004,s.75 ve 76
(3):
“…………………………………Diyarı TERME”, Terme Kaymakamlığı 2004, Terme Kaymakamlığı
Yayınları, Temmuz 2004, s. 25
(4): yerelnet ve
google arama motoru…
(5): İnci
OKUMUŞ,”Hz. Ali’nin Atının Ayak İzlerinde”,m.kanal46.com,21.12.2010
(6): Yrd.Doç.Dr.Hamza
KARAOĞLAN, “Anadolu’da Hz. Ali Tasavvurları: Kahramanmaraş
Örneği”,dergipark.gov.tr(pdf)
(7): KARAOĞLAN,adı
geçen eseri
(8):www.corumhaber.net,”Mecitözü’nde
Hz. Ali’nin İzleri Var”,3.Ekim.2016
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder