4 Temmuz 2018 Çarşamba

TERME ERMENİLERİ ve TERME ERMENİ ÜSSÜ MÜ?-"NUTUK"TA 'ERMENİ-RUM-PONTUS ZULMÜ'


TERME ERMENİLERİ
ve TERME ERMENİ ÜSSÜ MÜ!?


               “Terme kazasında yaşayan 3.427(üç bin dört yüz yirmi yedi) Ermeni’nin (491 hâne), yalnızca 100’e yakını(25 hâne),küçük Hampertzum Şapeli’nin bulunduğu, ‘Yönetim Merkezi Terme’de bulunmaktaydı.”(1)
               Yani “Terme Ermeni Üssü” idi.
                “Kanada’daki ‘Ermeni Nüfusu’nun önemli bir bölümü, şehrin yakınındaki 4(dört) köye dağılmıştı.
                 Deniz kıyısına yarım saatlik uzaklıkta, ormanlık küçük bir vadinin yukarısında yer alan:
1)    Bindokuzyüz altmış beş kişilik Kocaman Köyü’nde, Kocamanbaşı’nda, iki Kilise vardı. 1800’de kurulan Surp Hagop ile 1850’de tamamlanan Surp Yağya ALEMDAR’da,İlim Dağı/Bulgurlu’da, 560 Ermeni nüfusu ve Surp Kevork Kilisesi…
2)    Salıpazarı Suluca’da, 200(ikiyüz) Ermeni nüfusu ve Surp Nışan Kilisesi…
3)    Hoylan’da ise Surp Yerrortutyun Kilisesi vardı.(2)

“Terme Ermenileri” kategorisine dahil edebileceğiz ‘yeni veriler” bunlar…
“Terme’de Ermeni-Rum Zulmü” ise ‘objektif yargı’larla çok sayıdaki “araştırmalara”, “resmî ve sivil araştırmalara” mevzû olmuş bile…
Gerek “Devlet Arşivleri”ndeki “çok sayıdaki ilmî araştırmalar”; gerekse merhum Hasan Celâl GÜZEL, nam-ı diğer ‘Tank Hasan’ın “Yeni Türkiye”deki devâsa çalışmalarda da, “Terme’deki Ermeni-Rum Zulmü”, ilmî kriterlere göre ‘araştırılmış’ bile…
Son senelerdeki “araştırmalar” da ise “Ermeni –Rum Zulmü”ndeki “Amerikan Boyutu” da ‘vurgulu araştırmalara’, kitap çaplı ‘araştırmalara  da mevzû olmuş olması…

               “NUTUK”TA “ ERMENİ-RUM- PONTUS ZULMÜ” ve “AMERİKALILAR…”


                Belki de, “Ermeni Mes’elesi”nde ve Türkiye’mizdeki “Ermeni-Rum-Pontus  Zulmü”ndeki “Amerikalılar Boyutu”nu, ‘en yüksek seviye’den ‘ilk’ ortaya koyan “Müslüman ATATÜRK” idi; Merhum Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK idi.
              Merhum Atatürk, 15-20 Ekim 1927’de, ‘CHP’nin 2. Kurultayı’nda ,altı buçuk saatte ve  altı gün boyunca süren ‘Tarihî Büyük Nutku’nda, sonradan “kitaplaştırılmış’ “NUTUK” isimli eserinde, “Ermeni-Rum-Pontus Zulmü”nü ve bu “zulüm”deki ‘Amerikalılar Boyutu’na da ‘dikkat çekmek’ istemişti.
Merhum ATATÜRK’ün “Büyük Nutku”nda veya çok bilinen ismi ile “NUTUK”unda, Türkiye’mizde, neredeyse bundan 100(yüz) sene yaşanılan “Ermeni-Rum-Pontus Zulmü”nü, şöyle ortaya koyuyor:

“İSTANBUL RUM PATRİKHÂNESİ…”- “MAVRİ MİRA CEMİYETİ…”

              “Bundan başka, memleketin her tarafında, anasırı Hıristiyaniye hafi, celi, hususi emel ve maksatlarının temini istihsaline, devletin bir an evvel, çökmesine sarfı mesai ediyorlar. Bilâhara elde edilen mevsuk malûmat ve vesaik ile teeyyüdetti ki, İstanbul Rum Patrikhanesinde teşekkül eden Mavri Mira heyeti (Vesika: 1), vilâyetler dahilinde çeteler teşkil ve idare etmek, mitingler ve propagandalar yaptırmakla meşgul. Yunan Salibiahmeri, resmî muhacirin komisyonu; Mavri Mira heyetinin teshili mesaisine hadim. Mavri Mira heyeti tarafından idare olunan Rum mekteplerinin izci teşkilâtları, yirmi yaşını mütecaviz gençler de dahil olmak üzere her yerde ikmal olunuyor. Ermeni Patriği Z a v e n Efendi de, Mavri Mira heyeti ile hemfikir olarak çalışıyor. Ermeni hazırlığı da tamamen Rum hazırlığı gibi ilerliyor. Trabzon, Samsun ve bütün Karadeniz sahillerinde teşekkül etmiş ve Istanbuldaki merkeze merbut Pontus Cemiyeti sühuletle ve muvaffakiyetle çalışıyor (Ves. 2). “(s.2)(3)

             “Istanbuldaki merkezi idarelerinden verilmiş olan bu direktif dahilinde, Erzurum şubesi, vilâyatı şarkiyede Türkün hukukunu muhafaza ile beraber tehcir esnasında yapılan suimuamelâtta milletin katiyen methaldar bulunmadığını ve Ermeni emvalinin Rus istilâsına kadar muhafaza edildiğini, buna mukabil Müslümanların pek gaddarane harekâta mâruz kaldığını ve hattâ hilâfı emir tehcirden alıkonulan bazı Ermenilerin hamilerine karşı reva gördükleri muamelâtı, müdellel vesaikle âlemi medeniyete arz ve iblâğa ve vilâyatı şarkiyeye karşı dikilen enzarı ihtirası hükümsüz bırakmak için çalışmaya karar veriyor [Erzurum şubesinin beyannamesi].” (s.4)(4)





 MES’ELEYİ,“İLMÎ- İKTİSÂDÎ-FENNÎ ve TARİHÎ NOKTA-İ NAZARLARDAN TETKİK ve TETEBBÜ ETTİKTEN SONRA…”

“Vilâyatı Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyetinin ilk Erzurum şubesini teşkil eden zevat, vilâyatı şarkiyede yapılan propagandalar ve bunların he-defleri, Türklük - Kürtlük - Ermenilik mesailini; ilmî, fennî ve tarihî noktai nazarlardan, tetkik ve tetebbü ettikten sonra, müstakbel mesailerini şu üç noktada tesbit ediyorlar [Erzurum şubesinin matbu raporu]:
1)    Katiyen muhaceret etmemek. 2) Derhal ilmî, iktisadi, dinî teşkilât yapmak. 3) Tecavüze mâruz kalacak vilâyatı şarkiyenin herhangi bir bucağını müdafaada birleşmek.
Vilâyatı Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyetinin Istanbuldaki merkezi idaresinin medeni ve ilmî vesaitle temini maksat edilebileceği hakkında fazla nikbin olduğu anlaşılıyor. Filhakika bu yolda sarfı mesaiden geri durmuyor. Vilâyatı şarkiyede Müslüman anasırın hukukunu müdafaa için Le Pays namında Fransızca bir gazete neşrediyor. Hâdisat gazetesinin imtiyazını deruhde ediyor. Bir taraftan da Istanbuldaki Düveli Mütelife mümessillerine ve itilâf Devletleri başvekillerine muhtıra veriyor. Avrupaya bir heyet izamına teşebbüs ediyor (Ves. 7). Bu izahattan sühuletle anlaşılacağını zannederim ki, Vilâyatı Şarkiye Müdafaai Hukuku Milliye Cemiyetini vücuda getiren mühim sebep ve endişe, vilâyatı şarkiyenin Ermenistana verilmesi ihtimali oluyor. Bu ihtimalin tahakkuku da, şark vilâyetleri nüfusunda Ermenilerin haizi ekseriyet gösterilmesine ve tarihî hukuk noktai nazarından, mukaddem telâkki ettirilmesine çalışanların, ilmî ve tarihî vesaikle cihan efkârı umumiyesini iğfale muvaffakiyetinde ve bir de Müslüman ahalinin Ermenileri katliam eder vahşiler olduğu iftirasının hakikat şeklinde kabulü halinde olabileceği faraziyesi hâkim oluyor. Binaenaleyh cemiyet, aynı esbap ve vesaitle mücehhez olarak hukuku milliye ve tarihiyeyi müdafaaya çalışıyor.”(s.4-5)(5)

KARADENİZ’DE “RUM PONTUS HÜKÛMETİ…”

             “Karadenize sahil olan mmtakalarda da, bir Rum Pontus hükümeti vücuda getirileceği korkusu vardı. İslâm ahaliyi, Rumların boyunduruğu altında bırakmayıp, hakkı beka ve mevcudiyetlerini muhafaza gayesiyle, Trabzonda da bazı zevat ayrıca bir cemiyet teşkil eylemişlerdi. Merkezi Istanbulda olan Trabzon ve Havalisi Ademi Merkeziyet Cemiyeti'nin maksat ve hedefi siyasisi, isminden müsteban olmaktadır.”(s.6)(6)


                       “SAMSUN’DA RUM ÇETELERİ…”
                  “Filhakika Samsun ve havalisinde Rum çetelerinin islâm ahaliye tecavüzü ve zaten vasıtasız bırakılmış olan hükümeti mahalliyenin ecnebi müdahalâtı yüzünden hiçbir tedbir alamaması, vaziyeti müşkül kılmıştı. Tanıdığımız ve kendisinden büyük enerji ümidettiğimiz bir zatın Samsuna mutasarrıf tâyinini temin için teşebbüs almakla beraber, Üçüncü Kolordu Kumandanını muvakkaten Canik mutasarrıfı tâyin ettim. Mümkün olan tedabiri mahalliye alınmaya ve bilhassa ahalinin vaziyeti hakikiye hakkında tenvirine ve orada bulunan ecnebi müfreze ve zâbitlerinden içtinap ve ihtiraza mahal olmadığını izaha ehemmiyet verildi ve hemen o havalide millî teşkilâta tevessül olundu. 23 Mayıs 1919 da Ankarada bulunan Yirminci Kolordu Kumandanına, "Samsuna geldiğimi ve kendisiyle daha sıkı temasta bulunmak istediğimi ve İzmir havalisine dair daha kolaylıkla alabileceği malûmattan haberdar olmak istediğimi" bildirdim. Bu kolordunun vaziyeti ile daha Istanbulda iken alâkadar olmuştum. Cenuptan Ankara havalisine şimendiferle nakli mevzuubahis idi. Bu nakliyata mümanaat edilmekte olduğunu anlamış olduğumdan îstanbuldan hareketim günlerinde Erkânıharbiyei Umumiye Reisi olan C e v a t Paşadan, kolordunun şimendiferle nakli teahhur ederse karadan yürüyerek Ankaraya sevkını rica etmiştim. Bundan dolayı bahsettiğim şifre telgrafnamemde "Yirminci Kolordu aksamının kâmilen Ankaraya gelmeye muvaffak olup olmıyacağını sordum. Canik livası hakkında malûmat verdikten sonra bir iki güne kadar Samsundan karargâhımla, bir müddet için Havzaya gideceğimi ve herhalde Samsundan hareketimden evvel beni tenvir edecek malûmata intizar eylediğimi" yazdım.” (s. 17)(7)







           “MİTİNGLER-MİLLÎ TEZAHÜRLER” TALİMATI


              Verdiğim bu talimat üzerine her yerde mitingler yapılmağa başlandı. Yalnız mahdut yerlerde, bazı tevehhümat tesiriyle tereddüdedildiği anlaşılmıştır. Meselâ: On Beşinci Kolordu Kumandanının, Trabzon hakkında gönderdiği 9 Haziran 1919 tarihli şifreden (Ves. 21): "Miting esnasında Rumların münasebetsizliğine mâruz kalınması ve hiç yoktan bir hâdise çıkması düşüncesine binaen mitinge karar verilmiş iken mevkii file konulmadığı... miting heyetinin içtimaında Strati , Polid i sin de hazır bulunduğu" anlaşılıyordu. Trabzon, Karadeniz sahilinde, mühim bir merkez olduğundan orada, millî teşebbüsat ve faaliyet hususlarında mütereddidane hareket ve Yunanlılar aleyhinde tezahüratı milliye müzakeratına Strati , Polı d i s Efendileri iştirak ettirmek gibi teşebbüsün ademi ciddiyetine delâlet edecek gevşeklikler, bittabi istanbul ve düşmanlar için pek kıymetli emareler telâkki edilir. Verdiğim talimattaki noktai nazarı, aleyhte kullanacak kadar, meharet gösterenler de oldu. Meselâ: Sinoba yeni tâyin olunan bir mutasarrıf, orada ….”(s.23)(8)




                            “SİVAS…ERMENİLER…”
ve “MUSTAFA KEMAL PAŞA’NIN NOTASI…”

“ Harbiye Nezaretinin nota suretini ihtiva eden telgrafına verdiğim cevabı aynen arz edeceğim. İstihbarat 3 Haziran 1919 Gayet aceledir Adet 58 Harbiye Nezareti Celilesine C: 2 Haziran 1919 şiire: Sivas ve civarında evvelce bulunan Ermenileri ve bilâhara gelen mültecileri tethiş edecek hiçbir hâdise olmamıştır. Ne Sıvasta ve ne de civarında daii endişe hiçbir hal yoktur. Herkes sakınane iş ve güçleriyle meşguldür. Bunu sureti katiyede arz ve temin ederim. Binaenaleyh İngiliz notasındaki istihbarat memfoaının ne olduğu âcizlerince bilinmek lâzımdır. İzmirin ve Manisanın işgali haberi müessifi üzerine ahalii Islâmiyece yapılan ve anasırı Hıristiyaniye hakkında hiçbir fikri husumet tazammun etnıiyen içtimalardan belki de bazılarının mütevahhiş olmaları varidi hâtırdır. itilâf Devletleri milletimizin hukuk ve istiklâline riayetkar kaldıkça ve millet, vatanın tamamii masuniyetinden emin bulundukça anasırı gayrimüslimenin duçarı haşyet olmasına hiçbir sebep yoktur ve bu bapta devlete karşı her türlü mesuliyeti taahhüt ve buna tamamiyle emniyet buyurulmasını istirham ederim. Fakat istiklâl ve mevcudiyeti milliyeyi imha ve bekayi hayatı tehlikeye isal eden işgal, suikast ve taaddi gibi İzmir havalisinde görülmekte olan filiyatm zuhuratı mümasilesine karşı ne milletin heyecan ve teessüratı vicdaniyesini ve ne de buna müstenit tezahüratı milliyeyi men ve tevkif için nefsimde ve hiç kimsede kudret ve takat göremiyeceğim gibi bu yüzden tahaddüs edecek vakayi ve hâdisatın karşısında da mesuliyet kabul edebilecek ne kumandan ve ne de mülkiye memuru ve ne de hükümet tasavvur ederim. Mustafa Kemal Bu nota suretiyle tarafımdan verilen cevap sureti bilûmum kumandanlara, vali vemutasarrıflara tamimen tebliğ edildi.”(s.26)(9)


             “KAVAK’TA İNGİLİZ BİNBAŞI”, ATATÜRK’Ü SAMSUN’DAN ‘ALDIRTIYOR!!!’

“Beni istanbula gitmeye ikna için, Kavakta bulunduğum zaman bir ingiliz binbaşısı geldi, ingilizlere gösterdiğim mukavemetten istifade ederek ve fakat zatıalilerini duçarı za'f etmek için beni aldırdıklarını açıktan söyledi. Zatıalilerinin diğer mesnedi Kâzım Paşa imiş, binaenaleyh Kâzım Paşa, ingilizlerin ısrarını mucibolacak zâhirî bir sebep vermemelidir. Ferit Paşanın istifası hengâmında Kâzım Paşayı vekâlete tâyin etmesi Istanbuldakilerden bir kısmının fena bir maksadı olmadığını gösteriyor. Fakat ingilizlerin ısrarı karşısında bir şey yapamazlar. Kâzım Paşanın vekâlete tâyini de Salâhattin Beyin Sadık Bey hesabına buraya gelmediğine delildir. 3 — Benim İstanbula celbim için İngilizlerin sureti resmıyede Istanbulu tazyik etmeleri pek muhtemeldir. Çünkü benim ile ingilizlerin arasında sureti resmiyede bir mecra var (!). Bu tazyik artarsa Salâhattin Beyi müşkül bir vaziyette bırakmamak için izimi kaybedeceğim. 4 — H a m i t Beyin tebdili şayiası henüz tahakkuk etmedi. Mumaileyhin mahallinde ipkası için gerek Salâhattin Bey [*] ve gerekse ingilizler istanbula müracaat ettiler. Mumaileyhin tebdili teşebbüsü Dahiliye Nezareti ile kavga etmesi neticesidir. Salâhattin Beyin yerine, Konyaya Sedat Beyin geldiği dahi doğru değildir. Her ne kadar tekmil kumandanların tebdil edileceğini istihbar ettiğini mumaileyh yazıyorsa da K âxı m Paşanın vekâlete tâyini bunun aksini gösteriyor.(s.59-60)(10)

2 — Kâzım Paşanın vekâlete tâyini pek münasip olmuştur. ingilizlerin ısrarını mucip zâhirî bir sebep vermemiye çalışıyor. Fakat silâh meselesi ve Trabzona ihraca mümanaat keyfiyetinde müsamahakâr davranamıyacağımız aşikârdır. Halbuki bu sebepler ingilizlerin elbette hoşuna gitmiyecektir. 3 — İngilizler, benim istanbula celbim hususunda fevkalâde ısrar ve hükümeti son derece tazyik ettiler. Hükümet ve zatı şahane ile, makina başında, günlerce devam eden muhaberatta, bu cihet pek aşikâr bildirildi,ısrar ve hükümeti son derece tazyik ettiler. Hükümet ve zatı şahane ile, makina başında, günlerce devam eden muhaberatta, bu cihet pek aşikâr bildirildi. Bu muhaberat, mülâkatımızda manzuru âlileri olacaktır. Fakat, meslekten istifa edince ısrar hitam buldu. Buna kıyasen zatıaliniz hakkında da, istifadan sonra büyük ısrar memul etmem. Mahaza aksi takdirde dahi, izinizi kaybetmekten ise, Salâhattin Beyin müşkül vaziyete girmesini tercih ederim. Burada H a 1 i t Bey hakkında, hükümet ve ingilizler, Kâzım Paşaya çok ısrar ettiler. K â z ım Paşa bir şey yapılamıyacağını söylemekte ısrar suretiyle, elyevm H a 1 i t Bey, gayriresmî, fırkasına sahip bulunuyor.(s.62)(11)



                        ERMENİ MEZALİMİ ve AMERİKALILAR….

“Bu sebeplerden dolayı süratle istememiz lâzım gelen Amerika da, tabiî mahzursuz değildir. İzzetinefsimizden epeyce fedakârlık etmek mecburiyetinde bulunuyoruz. Yalnız bazılarının düşündüğü gibi Amerikanın resmî sıfatında dinî temayül ve tarafgirlik yoktur. Hıristiyanlara para verecek misyoner kadını Amerikası, Amerikanın idari makinasında bir mevki tutmaz. Amerikanın idare makinası dinsiz ve milliyetsizdir. O çok ahenktar muhtelif cins ve mezhepte adamları çok imtizaçlı bir surette bir arada tutmanın usulünü biliyor. Amerika şarkta mandaterliğe ve Avrupada gaile almaya taraftar değildir. Fakat onların izzetinefs meselesi yaptıkları Avrupaya, usulleri ve idealleriyle faik bir millet olmak daiyesindedirler. Bir millet, samimiyetle Amerika milletine müracaat ederse Avrupaya, girdikleri memleket ve milletin hayrına nasıl bir idare tesis edebildiklerini göstermek isterler. Resmî Amerikanın mühim adamları arasında lehimize epeyce bir temayül husule geldi. İstanbula Ermeni dostu olarak gelen birçok mühim Amerikalılar, Türk dostu ve Türk propagandacısı olarak döndüler. Bu cereyanı temsil eden resmî ve gayriresnıî Amerikanın fikri, hafi olarak şudur: Türkiyeyi olduğu gibi hiçbir parçaya ayırmamak, eski hudutları dahilinde vahdet içinde muhafaza etmek şartiyle umumi ve bir tek manda almak istiyorlar. Suriye, Amerika komisyonu orada iken umumi bir kongre aktedeıek Amerikayı istemiştir. Amerikada Suriyenin bu arzusu pek hararetle karşılanmıştır. Resmî Amerika bizim topraklarımız üzerinde Ermenistan yapmaya mütemayil görünmüyor. Eğer manda alırlarsa bütün milletleri müsavi şerait altında bir memleket evlâdı olarak telâkki edip alacaklarını en mühim mehafilinden haber aldım. Fakat Avrupa mutlak bir Ermenistan meselesi yapmak — bilhassa İngiltere — Ermenilere tâvizat vermek- istiyor, Amerika efkârı umumiyesinde Ermeni mazlûmları namına bir oyun oynamaya çalışıyor. Avrupa korkusu bizim mütefekkirleri düşündürüyor. Reşat Hikmet Bey gibi, C â m  Bey gibi, hattâ vahdeti milliyeyi teşkil eden diplomatlarımızın, Ermeni meselesi için bir sureti hal tavsiyeleri var. Resmen size yazılıyor. Çok tehlikeli anlar geçiriyoruz. Anadoludaki harekâtı dikkat ve muhabbetle takibeden bir Amerika var.(s.97) ve (s.92’ye bakınız)(12)

        “ERMENİ ZALİMLERİ MAHKEMEYE VERİLMELİ…”


“Mahrem, telâkki edilip imza altına alınmıyan dördüncü protokol şu idi: 1 — Bazı kumandanların tardına ve bir kısım zâbitanın divanıharbe tevdilerine dair sâdır olan iradatı seniye ve evamiri sairenin tashih olunması. 2 — Maltaya nefyedilmiş olanlar hakkında kendi mehakimi aidemizde takibatı kanuniye yapılmak üzere Dersaadete celpleri esbabına tevessül. 3 — Ermeni zalimlerinin de mahkemeye verilmesi [Meclisi Mebusana terk olunacaktır]. 4 — îzmirin tahliyesi için hükümeti merkeziye tarafından yeniden protesto yapılması ve icabederse hafi talimat ile ahaliye mitingler akdettirilmesi. 5 — Umum Jandarma Kumandanı, Merkez Kumandanı, Polis Müdürü ve Dahiliye Müsteşarının tebdilleri [Harbiye ve Dahiliye Nezaretlerince], 6 — İngiliz Muhipler Cemiyetinin [kapı, kapı dolaşıp] ahaliye kâğıt mühürlettirmelerine mâni olmak. 7 — Ecnebi parasiyle satınalınmış cemiyetlerin faaliyetlerine ve bu gibi gazetelerin muzır neşriyatına nihayet verilmesi [bilhassa zâbitan ve memurinin bu gibi cemiyetlere intisabeylemelerinin katiyen men i]. 8 — Aydın Kuvayi Milliyesinin takviyesi ve iaşelerinin teshil ve temini [bu husus Harbiye Nezaretince tanzim olunur. Donanma Cemiyetinin 400,000 lirasından lüzumu kadarı hükümet tarafından bu maksada tahsis kılınabilir]. 9 — Harekâtı milliyeye iştirak etmiş memurların umumca sükûnet ve emniyeti tamme husulüne kadar yerlerinden kaldırılmamaları ve âmali milliyeyemuhalif hareket etmelerinden naşi millet tarafından işten el çektirilmiş memurin…”(s.247)(13)



            “ÇÜRÜKSULU MAHMUT PAŞA HAZRETLERİ…”ve “ERMENİ ‘SEVECENLİĞİ’…”


“Efendiler, " İstan bulda istihlâsı vatana mütaallik en mühim vezaifle iştigal eden muhterem ve âkil tanınmış zevatın, o devirde, İstanbul havayi mesmumunu teneffüs yüzünden, zihniyet ve telâkkilerinde, ne kadar menfi inhiraflar husul bulmuş olduğuna misal olmak üzere henüz Sıvasta iken temas ettiğim küçük bir meseleyi müsaadenizle arz etmek isterim. İhtimal, âzayı kiram meyamnda hatırlıyanlar vardır; Ayan âzasından Çürüksulu Mahmu t Paşa, "Bosphore" gazetesi muharrirlerinden birisine, vaziyeti siyasiyemiz hakkında beyanatta bulunmuştu. Mahmu t Paşanın, 0 tarihlerde, İstihzaratıSulhiye Komisyonu âzası olduğunu da hatırlarsınız. Paşanın, 31 Teşrinievvel 1919 tarihli Tasviriefkâr gazetesinde de intişar eden beyanatını, 17 gün sonra Sıvasta okudum. "Ermenilerin fazla mütalebatına hak vermeksizin, hudutlarda bazı tashihatın icrasına razı oluruz." ifadesi nazarı dikkatimi celbetti. Şarkî Anadoluda, Ermenistan lehine tavizatı arziyede bulunulacağı va'dini tazammun eden bu cümlenin, sulh komisyonu âzasından bir recülü devlet tarafından sarf edilmiş bulunması cidden tTeşrinisani 1 1919 tarihinde, Çürüksulu Mahmu t Paşa Hazretlerine yazmayı faydalı addettiğim bir telgrafnamede: beyanatındaki işaret ettiğim cümleden dolayı, "Şarkı | Anadolu ahalisinin pek muhik olarak, son derece münI fail ve müteessif olduğunu zikrettikten sonra, Erzurumve Sivas Kongreleri mukarreratı veçhile milletin Ermenistana bir karış toprağı…..(s.307)(14)


“ERMENİ KITALİ…” “MARAŞ KATLİAMI…”


“Tevessül eylediği hareketleri durdurmaya, hükümeti mersiyenin muktedir olamıyacağını yakinen anladıklarından, Yunanlılar da dahil olmak üzere İtilâf Devletlerine tecavüzün menedilememiş ve haddizatında mevcudolmıyan Ermeni kıtaline nihayet verilmemiş olduğu bahanesiyle Istanbulu da mı işgal eylemek kastinde idiler?! Vakayii âtiye, bu son tahminin doğru olduğunu göstermiştir zannederim. Fakat, hükümeti merkeziyenin, İngiliz mümessilliğinin teklifinden, böyle bir mâna çıkarmaya yanaşmamış, bilâkis ümide düşmüş olduğu görülüyordu. Efendiler, vukubulmuş olan teklifin ne derece nabemahal olduğuna dair bir fikir verebilmek için biz de, o günlere ait bazı vaziyetleri hatırlıyalım. Şüphe edilmemek lâzımdı ki, Ermeni kıtali hakkındaki beyanat, mâvakaa mutabık değildi. Bilâkis cenup menatık\nda, ecnebi kuvvetleri tarafından teslih edilen Ermeniler, mazhar oldukları himayeden cüret alarak bulundukları mahallerdeki Islâmlara tasallût etmekte idiler. İntikam fikriyle her tarafta birahmane bir surette katil ve imha siyasetine saik olmakta idiler. Maraş hâdisei feciası, bu sebepten zuhur etmişti. Ecnebi kuvvetleriyle birleşen Ermeniler, top ve mitralyözlerle Maraş gibi kadim bir İslâm beldesini hâk ile yeksan eylemişlerdi. Binlerce âciz ve mâsum valide ve çocukları kahrü imha eylemişlerdi. Tarihte emsali namesbuk olan bu vahşetin faili Ermenilerdi. Müslümanlar ancak muhafaıai namus ve hayat kaydiyle mukavemet ve müdafaada bulunmuşlardı. Yirmi gün devam eden Maraş katliamında, Müslümanlarla birlikte şehirde kalan Amerikalıların, bu hâdise hakkında Istanbuldaki mümessillerine çektikleri telgraf, facia müsebbiplerini gayrikabüitekzip bir surette tâyin etmekte idi.”(s.381)(15)


ADANA’DA ERMENİ MEZALİMİ


Adana vilâyeti dahilindeki Müslümanlar, tepeden tırnağa kadar teslih edilen Ermenilerin, süngüleri tehdidi altında, her dakika katliama mâruz bulunuyorlar dı. Hayat ve istiklâlinin muhafazasından başka bir şey istemiyeıı İslâmlara karşı tatbik edilen bu zulüm ve imha siyaseti, beşeriyeti mütemeddinenin nazarı dikkat ve insafını calip mahiyette iken aksinin vâki olduğunu iddia ve ondan sarfı nazar edilmesi teklifi, nasıî ciddî kabul olunabilirdi? İzmir ve Aydın havalisinde vaziyet buna mümasil ve belki daha feci değil miydi? Yunanlılar her gün kuvvet ve vesaitini tezyit ve taarruz hazırlıklarını ikmal ediyordu. Bir taraftan da mıntakka mıntaka tecavüzden geri durmuyordu. O günlerde İzmir’e yeniden bir piyade alayı ile teçhizatı tam bir süvari alayı ve yirmi dört adet yük otomobiliyle külliyetli nakliye aıabası ve altı adet top ve birçok mühimmat çıkarıldığı ve cephelere küllî miktarda cephane sevk edilmekte olduğu anlaşılmıştı. Hakikat şu idi ki, milletimiz, bilâsebep hiçbir yerde, hiçbir unsuru ecnebiye mütecaviz değildi. Binaenaleyh efendiler, vatanımızın aksamı meşgulesinden düşmanların çekildiklerini görmeden veya hiç olmazsa çekileceklerine kanaati tamme hâsıl olmadan, mevaidi kâzibeye lüzumundan ziyade atfı ehemmiyet olunmak kârı âkil mı idi? Talii memleketin yegâne noktai istinadı kalmış bulunan Kuvayi Milliyevi dağıtmaya mâtuf, bu gibi teklifat ve teşebbüsatı anlamakta müşkülât var mı idi? Atinin meşkûkiyet ve müphemiyeti içinde hemen dâvayi milliden feragat caiz mi idi? Yalnız İstanbulun değil, Boğazların, İzmirin. Adana havalisinin, hulâsa hududu milliyemiz dahilinde bilcümle aksamı vatanın hâkimiyetimiz dahilinde ipkası gayei milliyemiz değil mi idi? Buna nazaran, yalnız İstanbulun, Osmanlı Devletine terk olunacağı va'di ….(s.382)(16)
 
Terme, 04.Temmuz.2018

İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve Öğretmen

Dip Notlar:

(1): Termeliyiz Biz, Terme Yerel Tarih Grubu,12.12.2017
(2). Adı geçen Yerel Tarih Grubu
(3): (3),(4),(5),(6),(7),(8),(9),(10),(11),(12),(13),(14),(15),(16): NUTUK, Kemal ATATÜRK, Cilt:1(1919-1920), Devlet Kitapları Onuncu Basılış,Millî Eğitim Basımevi,İstanbul 1970
Not: “Cilt 2” ‘tetkik’ edilememiştir. Velâkin Yeniçağ Gazetesi’nin 26 Nisan-10 Mayıs 2013 tarihleri arasında neşredilen “Ermeni Mes’elesi” ile ilgili ‘Yazı Dizisi’ne ve www.güncelmedya.com’a,16. Mayıs.2013, bakılabilir..Merhum ATATÜRK’ün bir “Amerikalı Gazeteciye” Söyledikleri ile Bir ‘Yunan’a’, “Ermeniler” hakkında dedikleri dikkat çekici…

Hiç yorum yok: