“TERME MONOGRAFİSİ”(*) YAHUT “TERME ŞEHİR REHBERİ”
“Terme
İlçemiz”, “Şehr-i Terme”miz, “Terme Belde”miz, “Terme Beled”imiz üzerine, son
senelerde, Türkiye’mizdeki Üniversitelerimiz de, “Bitirme Ödevi”, “Master
Tezi”, “Yüksek Lisans Tezi” ve belki de “Doktora Tezi” yapılmakta; “İlmî
çalışmalar”, “İlmî Araştırma”lar, “İlmî Eser”ler hazırlanmakta.
Velâkin,
“Meraklı Araştırmacılar”, “Mefkûreci/Ülkücü/İdealist Araştırmacılar”,
Üniversitelerimizce “Terme İlçesi” üzerine yaptıkları, yaptırdıkları “Terme
Araştırmaları”nı, “İlmî Çalışmaları”nı, “İlmî Eserleri”ni, ‘yayınevleri”nce
neşrederek “kitap”laştıramadıkları için, ya haberleri hiç olmamak da ya da Rabbimizin
de lütfû ve inayeti ile “özel münasebetler” neticesi haberdar
olabilmektedirler.
Her ne
kadar, Üniversitelerimizce yapılan “Master Tezi”, “Yüksek Lisans Tezleri”, ‘
Dijital Çağ”ımızın da muktezasınca “dijital ortamlar”da ‘paylaşım”lara
açılmakta ise de, yine de yapılmış “İlmî Çalışmalar”a ulaşmak ve kavuşmak,
“geçikmeli” olmaktadır..
Geçenlerde,
“Terme İlçemiz”, “Şehr-i Terme”miz üzerine yapılmış “İlmî Çalışmalar”dan, “İlmî
Eser”lerden olan “Terme’nin Biyolojik Çeşitlilik ve Doğal Ortam Özellikleri”(1)
isimli “kitab”ı, öncelikle “meraklı”lara da ‘tanıtmaya’ gayret etmiştim.
İşte,
“Terme Monografisi”(Bitirme Ödevi) “İlmî Çalışma” da, henüz ‘Basılamamış’
çalışmalardan biri.
“TERME MONOGRAFİSİ” YAHUT “TERME
ŞEHİR REHBERİ”
“Monografi”,
Türkçe’mize, Fransızca ‘Monographe” kelimesinden geçmiş. Anlamı ise; “İlmî
alanlarda, özel bir konu, mes’ele veya kişi üzerine yazılmış, kendi başına bir
bütün meydana getiren kitaplar…
“Herhangi
bir yer”; “bir eser”; “bir yazar”; “tarihî bir olay”; “İlmî bir alana ait
mes’eleyi, özel bir görüş ve bakış açısı ile değerlendiren; konu üzerinde
derinlemesine inceleme”(2) demek.
“Çağrışan
kelimeler” ise; “Biyografi”, “Risale”, “Kitapçık” gibi kelimeler.
“Terme
Monografisi”(Bitirme Ödevi) ise, bir “yer”, bir “belde”, bir “şehir”, bir
“beled” üzerine yapılmış bir “ilmî çalışma”, “monografi” olması sebebiyle
de,daha anlaşılır bir ifâde ile “Terme Şehir Rehberi” diye de târif edilebilir.
Kaldı ki,
“Terme Monografisi”nde, “Terme Tarihi”nden “Terme’de Folklorik Yapı”ya;
“Terme’de Sosyal Hayat”tan “Sosyal Hizmetler”e; “Terme’de Önemli Günler,
Bayramlar, Ziyaret Yerleri”nden “Gelenek ve Görenekleri”ne; “Terme İlçsesi’nin
Yetirdiği Ünlüler”den “Terme’de Ekonomik Hayat ve Turizm”e kadar, 2002
verileri, 2002 yılına kadar yapılmış “çalışmalar”a ve “kaynak”lara, mümkün
olduğunca ulaşılarak hazırlanmış..
“Terme
Tarihi” izah ediilirken; maatessüf “Grek-Latin-Anglasakson” bakış açısı
ağırlığı ile de olsa, âdeta “Amazonlar Diyârı Terme”(3) ‘zihniyeti’, bâriz bir
şekilde yansıtılmış.
Çok sayıda
“baldırı çıplak”, “Amazon Karıları”nın ‘resimleri’ne yer verilmiş.
Günümüzde
‘siyasî hüviyeti’ de olan “Terme Monografisi”ni hazırlayan ‘güzide şahsiyet’,
2020’ler de “Baldırı Çıplak Amazon Karıları” hakkında “ne düşüyordur?”,
bilemiyoruz.
UNUTULMUŞ “TERMECE” KELİMELER
İlgili
çalışmada, unutulmuş “Termece” kelimelere ve kelime gruplarına, deyimlere de yer
verilmiş:
1-
“Harranî”,
“Harranîler…”
2-
“Küder”,
“Küderler…”
3-
“Evcimen…”
4-
“Pareci…”
5-
“Keşkek
küdelemek…”
6-
“Keşkek
dövmek…”(s.19,20,65(?))
Hele “Terme’de yaşayan gelenek ve göreneklerden; “pilava
kaşık saplamak” ile “bacaya şişe dikmek” ise; “evlenmek isteyen genç erkek ve
kızların, evlenme isteğini ifâde şekli.”(s.17)
Hele, çocukluğumda bizatihî benim de gördüğüm, “Terme’deki
Hâneler”in, “Terme’deki Evler”in “bacalarına konan şişe ve şişe sayısı, o hânede, o evde, evlenme yaşına
gelmiş kız sayısı”nı da ifâde ederdi.
Hele, günümüzde bile “Terme’deki Türk Hâneleri”nde, “Türk
Evleri”nde bile zaman zaman yapılan “Türk’ün Yemeği Keşkek”, “Türk’ün Düğün
Yemeği Keşkek” ise; “etli pilav, et yahnisi,soğuk ayran, komposto,
tatlı(baklava) ‘menü’sünün “en gözde yemeği”(s.21) idi de.
Hele, âdeta “Terme Ermeni Üssü mü?” de dedirten; “Terme
İlçemiz”deki, “Şehr-i Terme”mizdeki, “Ermeni- Rum Tohumlu”,”döller”, “çifte
kimlikli”, “kriptolar” ve “Ehl-i Kitap”dan olan “Hıristiyan ve Yahudiler”in;
azılı ve “deve kini” ötesi “Türk Düşmanlığı”nı ifâde de eden; biz “Türkler”e
dedikleri, “Yaramaz” mefhumu ile “Dövelim mi?” dedikleri, esasında “Türk’ün
Yemeği Keşkek Dövmek” lakırdılarını da hatırlamak elzem.
Kimbilir, belki de, “Türk’e olan hınç ve kin”lerinden dolayı
da, kaç “Türk Düğünü”nde, “keşkek döverken”, “Türkleri de dövüyorlardı?”
“TÜRK’ÜN (DÜĞÜN)
YEMEĞİ KEŞKEK”
“Terme’de keşkeksiz düğün düşünülemez.”(s.19) ifâdesi ile
de, “Terme İlçemiz”in, “Terme Belde”mizin, “Terme Beled”imizin, tamamiyle “Türk
Diyârı Terme” olduğu da delillenmiş, bürhanlanmış, ispatlanmış da oluyor.
“Terme Şehir Rehberi” diye de daha anlaşılır bir şekilde
târif ettiğimiz “Terme Monografisi” isimli “ilmî çalışma”da, “Türk’ün Yemeği
Keşkek”, “Türk’ün Düğün Yemeği Keşkek”in yapılışı da şöyle izah edilmiş:
“Horoz eti olmasına itina edilirdi. Çünkü horoz mertliği
temsil eder. Türk’ün hayatında olan mertlik, yiğitlik, yemeğine de yansımalıydı
elbet.
Horoz, dişisini kıskanır. Kendi çöplüğünde başka horozlar
olmaz.(Her horoz, kendi çöplüğünde öter.İ.G.) Tavuklar da çöplüklerinde
horozlarının yanlarından ayrılmazlar.
Bu inanış da, ta eskiden beri bizim inancımızda
vardır.”(s.20)
“Aşçı, keşkeye kaşığını daldırır,havaya kaldırır. Macun gibi
sünerse, keşkek hazırdır demektir. Komşuların getirdiği taze tereyağları
eritilip içine dökülür. Çevreyi mis gibi koku sarar. Harranîler, közlerin
üzerine konur. Ağızları kapatılır.
Bu işler yapılıncaya kadar, zaten yemek zamanı da
gelmiştir.”(s.21)
“KUR’ÂN-EKMEK-SU”
“Terme İlçemiz”de, “Şehr-i Terme”mizde, “Terme Beled”imizde,
yaşanmış “gelenek ve göreneklerimiz”den biri de, “gelin eve girmeden önce ona
Kur’ân, Ekmek ve bir Bardak Su verilir”di. “Gelin bardağı kırar, elinde ekmek
ve Kur’ân olduğu hâlde eve girer. Bunların geline hayır ve bereket getireceğine
inanılır.”(s.22)
Yine “çocuğun ilk göbek bağı” ise; ya “çocuğun mütedeyyin
olması için camiî temeline”, ya da “Evcimen” olması içinde, evin temeline
gömülürdü.”(s.29)
Hâlen bile , “Hacc”a veya “Umre”ye gidenlere, “Anadolu
Çocuklarının İlk Göbeği” verilip, “Mekke-i Mükerreme Toprağı”na gömülmesi
sağlanmaktadır.
Ya “Sizlerin Göbek Bağlarınız, Nereye Bağlı?”
Yine, ilgili eserde, “Süt, Kan ve Ahiret Kardeşliği” “bitti”
denilse de, hâlen bile “Süt Kardeşliği” ile “akrabalık” ve “sosyal grup olma”
olayı da devam etmektedir. (s.31)
Yine, günümüzde âdeta “yok edilmiş” olan, benim de “mezun
olduğum lise” olan “Terme Lisesi”nin ise, “Terme İlçesi’ndeki İlk Lise”(s.40)
olduğunu da “Terme Monografisi” “ilmî çalışması”yla da tekraren hatırlamış da
oluyoruz.
Ve "Ters Gece"de, "damadın
ayakkabısını saklama geleneği","bahşiş verme..."(s.24)
Ve "Kına Gecesi"nde söylenilen "türkü:"
"Yüksek yüksek tepelere;ev
kurmasınlar.
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler.
Aşrı aşrı memlekete kız vermesinler.
Annesinin bir tanesini hor görmesinler.
Uçan da kuşlara malum olsun;
Ben annemi çok özledim.
Hem annemi, hem babamı,
Ben köyümü özledim."
Uçan da kuşlara malum olsun;
Ben annemi çok özledim.
Hem annemi, hem babamı,
Ben köyümü özledim."
TERME'MİZDE,"TARİKAT-İ
MUHAMMEDİYE/MUHAMMEDÎ YOL"UN 'ŞUBELERİ'NDEN;"KADİRÎ TARİKATİ" ve
"RIFAÎ TARİKATİ" MÜNTESİPLERİ DE VAR...
Zaman zaman, kendi kendime; hele de
"15 Temmuz 2016"'dan sonra; "söylenip dururdum:"-Ah!
Terme'mizde, bir de "Kadirî Dergâhı" olsaydı diye.
Meğerse;'ilk defa" "Terme
Monografi"sinden öğrendiğime göre; aslında "Muhammedî Yol"un
'Şube İsimleri' olan;"Kadirî ve Rıfaî Tarikatı Müntesipleri" bile
varmış.(s.33)
Velâkin
"dergâhlar"ı;"Kadirî Dergâhı" ve "Rifaì Dergâhı"
olmadığından; mevcudiyetlerinden haberdar olamamışım.
NETİCE:
"Tekkeköylüler", belki de;
Samsun'umuzun İlçeleri arasında,"Tekkeköy
Şehri"ni,"Külliyat" gibi,"4 ciltlik eser" ile
"kalıcı" bir şekilde "içe-dışa" "tanıtan"
"ilçelerimiz" sıralamasında...
"Bir şehir", bir "
beled", "kalıcılık" namına da; rağmenlere rağmen
;'kitaplar"la;"elektronik kitaplarla" "tanıtılır..."
Hem de, hiçbir "iç-dış
tesir";"cehalet ve propagandist
dışı","hakikî",'sahih" 'bilgilerle' dolu
"kitaplar"la 'tanıtılır","sahip" çıkılır.
Nazarımda;"Terme Monografi"si
gibi "Bitirme Ödevleri" bile, "hakikî/sahih bilgi"ye
kavuşmada da,'altın değeri"ndedir.
Yoksa;"Elmas" yahut
"Yakut" mu demeliydim?
Çarşamba/Terme, 14
Şubat 2020
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci
Dip
Notlar:İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci
(*): Hazırlayan:Hacı ASLAN;"Terme Monografisi"(Bitirme Ödevi), Uludağ Üniversitesi, İlahiyat Fakültesi, Felsefe ve Din Bilimleri Bölümü, Din Sosyolojisi Ana Bilim Dalı, Bursa 2002,Basılmamış 'Bitirme Ödevi'
(1): tr.m.Wikipedia .org, monografi
(2): İsmet GÜLTEKİN ,"Biyolojik-Coğrafî Gözlük ile Terme", Google arama motorundan...
(3): “Amazonlar Diyârı Terme”, Selami ALTINOK Dönemi, “Terme Kaymakamlığı Yayını”
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder