- “ŞEYH’Ü’L MUHARRİR/ MUHARRİRLERİN ŞEYHİ” MERHUM AHMET KABAKLI HOCA’MIZIN VEFÂTININ 18. SENEY-İ DEVRİYESİNDE(08.Şubat.2001-08.Şubat.2019) RAHMETLE YÂD EDİYORUZ…
MERHUM “ALPEREN” AHMET KABAKLI
HOCA’MIZIN, “CEZAEVİ HAYATI/ HAPİSHANE HAYATI” VAR MI İDİ, YOK MU İDİ?
Neredeyse
senelerdir hafızama mıh gibi mıhlanmış bir suâl idi: “Merhum ‘Alperen’ Ahmet
KABAKLI HOCA’mızın, “Cezaevi Hayatı/ Hapishane Hayatı”, Var mı? Yok mu?”
Öyle
ya, hem “akranları” olan ve hem de kendinden önceki nihayetsiz “mücadele
adamları”nın, “düşünce adamları”nın, “düşünce kadınları”nın “yolları”,
“cezaevleri” ile de “hapishaneler” ile de “kesişmişti…”
“Sultan’üş
Şuara/ Şairler Sultanı” sıfatını “Türk Edebiyatı Vakfı Müessesesi” olarak da, “takdim” ettiği şahsiyet merhum Necip Fazıl KISAKÜREK
bile, vefâtı neticesi, ‘son günleri’ni de ‘cezaevleri’nde, ‘hapishaneler’de
geçirmekten kurtulmuştu…
Nasıl
olur da, ‘Ahmet KABAKLI HOCA’MIZ gibi bir ‘Adam gibi Adam’ın ‘yolu’,
‘cezaevleri’ ile ‘hapishaneler’ ile kesişmiş olamasın!?
Velâkin
böyle bir ‘suâl’i cevaplayabilecek;,
böyle bir ‘mes’ele’yi vuzûha kavuşturabilecek
bir”malumat”a da, bir “bilgi”ye de bir türlü sahip olamıyordum.
Tâ
ki, geçenlerde “50. Sanat Yılı”nı kutlayan “Ozan Yeğeni” Esat KABAKLI’nın bir
gazeteye verdiği “röportajı”nı(*) okuyuncaya kadar…
Mezkûr
‘röportajı’ndaki, “KABAKLI HOCA’nın, sizin eğitim hayatınıza katkısı nedir?”
suâline verdiği cevapta…
“-
KABAKLI HOCA’nın dolaylı katkısı çok olmuştur.
Kaybettirdikleri
de vardır.
Katkısı,
‘onun soy ismine leke gelmesin’ diye, çok uğraştık. İyi bir öğrenci olmaya
çalıştık.
Bize
3-5 yılda bir kitaplarından yollardı, getirirdi.
Çok
kitapları vardı.
Türk
Edebiyatı Dergisi, bize her ay gelirdi.
Dergiyi
ilk açtığımda, Niyazi Yıldırım GENÇOSMANOĞLU’yu, Ârif Nihat ASYA’yı, Osman
Yüksel SERDENGEÇTİ’yi arardım.
Amcamın
faydası budur amma soyadından dolayı, 80 öncesinde(12. Eylül.1980) çok
baskılara maruz kaldık.
Sınıfta
kalmıştım. İki yıl kaybettiysem, sırf bu yüzden.
Amcam
bazı olaylarda çok içeri alındı.
Amcamın
oğlu içeri alındı.
Benim
vurdulu-kırdılı işlerde gözüm yoktu.
Sosyal
işlerde daha çok aktiftim.”(**)
İşte,
yukarıdaki izahatta mevcut olan “Ozan Yeğeni” Esat KABAKLI’nın “iki cümlesi”
ile neredeyse senelerdir hafızama mıh gibi mıhlanmış suâlin de cevabını
öğrenmiştim:
-Evet. Edebiyatçı, Muharrirlerin Şeyhi, Hukukçu
merhum Ahmet KABAKLI HOCA’mızın da “yolları”, ‘cezaevleri’ ile ‘hapishaneler’
ile kesişmişti.
Hem
de 12. Eylül.1980 Darbesi öncesi senelerde.
“…80
öncesinde çok baskılara maruz kaldık…Amcam bazı olaylarda çok içeri alındı.”
İşte,
bu cümleleri “gazetecilik mentalitesi” ile de “fotoğraflarla” da
ispatlayabilebilseydim…
Hattâ,
12. Eylül.1980 Darbesi sonrası da “çok içeri alındı” mı?
Merhum KABAKLI HOCA’mızın 12. Eylül.1980
Darbesi sonrası da, “Cezaevi Hayatı”, “Hapishane Hayatı” var mı?
Yine alakalı ‘fotoğraflar’ı
var mı?
ELHASIL:
Bugünlerde, “50. Kuruluş Yıldönümü Faaliyetleri” yapan “Milliyetçi
Hareket Partisi(MHP)”nin, 1969’daki “Kuruluş Gün ve Ay”ında, bir 08. Şubat’ta
vefât eden ;“Rifaî Şeyhi”, “Şeyhü’l Muharrîr/ Muharrirlerin Şeyhi”, “Hakikî
Alperen” merhum Ahmet KABAKLI HOCA’mızı, vefâtının 18. seney-i devriyesinde,
hayırla, rahmetle yâd ediyoruz…
Biliyor musunuz?
“Tercüman Gazetesi”nden
ayrılma hâline geldiğinde, merhum Yılmaz ÖZTUNA’lar ile merhum Seyyid Ahmet
ARVASÎ’ler ile aynı zaman diliminde “Türkiye Gazetesi”ne geçen ve
“Cağaloğlu”ndaki “Güle Güle Apartmanı”ndaki koltuğuna ilk oturur oturmaz, kim
telefonla aramıştı?
Merhum “Başbuğ Alparslan
TÜRKEŞ…”
Vesselam…
Terme, 06.Şubat.2019
İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve Eğitimci
Dip Notlar:
(*): Fatma Gülşen KOÇAK,
“Kendi Sanatçımıza Değer Vermiyoruz”, “Ozan Yeğeni” Esat KABAKLI ile ‘Röportaj’,
Yeni AKİT Gazetesi, 07.Ocak.2019, Pazartesi, s.12
(**): GÜLŞEN, adı geçen
röportajı
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder