"SAMSUNLU"
EDEBİYATÇI-FİKİR ADAMI ve MUHARRİR M.HALİSTİN KUKUL HOCA SUÂL EYLEDİ:
"TARİHTE, YUNANCA BİR KELİME OLAN
'AMAZON' KELİMESİYLE , BUNCA KURULUŞUN , BİR ŞEHİRDE BULUNMASI, HAYRA ALÂMET
MİDİR?"(*)
* BİLİYOR MUYDUNUZ?
"AMİSOS" ve "AMAZON"
KELİMELERİ NECE!?
Coğrafyamızdaki kültür bozulması, sâdece,
toprağı, suyu ve havayı değil; aynı zamanda, tabiatın her zerresini, lisanımızı
ve hem de târihî kıymetlerimizi ilgilendirir.
Coğrafyanın bozulmasında, ilk akla gelen
temizliktir. Köşe-bucak “Temizlik îmândandır” yazıp da, apartman içlerinden,
sokak başlarından cadde boylarına, parklara kadar her türlü pisliğin bulunduğu
mekânlar, bu bozulmanın “şehir cephesi”ndeki medenî (!) felâkettir.
Gereksiz k(ı)lâkson çalmak, ekzos
patlatmak, f(i)rene basmak, şehirlerdeki bir başka kültürel bozulmalardır. Bu
duruma sessiz kalmak yâni şuûrsuzluk, bozulmanın bir başka tezâhürüdür.
Bütün bunlar; “Bedevîliği bırakın, medenî
olun” emrine ihânet değil midir?
Dîğer taraftan; dağlarda, bayırlarda,
köylerde, piknik yerlerinde, derelerde, nehirlerde ve elbete ki, denizlerde,
her türlü çöp ve pisliğin kimseleri alâkadar etmemesi, bu bozulmanın, hem dînî,
hem millî ve hem de içtimâî sonucudur.
Coğrafyamızdaki en mühim bozulma,
vurdumduymaz bir hâl alan, “isimlendirme” bozulmasıdır. Bu durumda en önde
yürüyen şehir,- müşâhede edebildiğim kadar- Samsun’dur. Tabelâları bir kenara
bırakınız: Onların kusuru, senelerden beri görev yapan mahallî idârecilerindir.
Selâhiyetli ve mes’ul bulunduğu hâlde, bunun tedbirini almamışlardır. Ne yazık ki,
bütün Türkiye’de hâlâ da böyledir!..
Samsun’daki coğrafî kültür bozulması,
başta, ismine emsâl tutulmaya çalışılan Yunanca ”Amisos” kelimesiyle başlar.
“Amisos”, bir kavim ismi değildir; “Amisos kolonisi Miletoslu göçmenler
tanrafından ticaret yapmak maksadıyla kurulmuştur...Cenevizliler tarafından
1419’da yakıldığı zamana kadar da bir ticâret merkezi olarak kalmıştır” (Bnkz.
Prof. Dr. İbrahim Tellioğlu, Amisos Samsun Mu?, Haber Gazetesi, 18 Ekim 2018).
Ancak şu var ki; bugün, bu Yunanca kelimenin, otuza yakın kuruluşa isim olarak
verilmesi çok hazîn olduğu gibi, kültürel bozulmanın da en kalıcı unsurlarından
biri olmuştur. Şöyle ki:
“Amisos salonu, Amisos meyva suları,
Amisos otel, Amisos tiyatrosu, Amisos hazineleri, Amisos dondurması, Amisos
kartvizitleri, Amisos imsakiye, Amisos cafe, Amisos fenerleri, Amisos
cafeterya, Amisos resaurant, Amisos card, Amisos kuaför, Amisos tepesi, Amisos
cumhuriyeti, Amisos mezarları, Amisos rent a car, Amisos stona, Amisos dergi...
“
Meselâ; târih boyunca, bir coğrafî isim
olarak “Amisos Tepesi” diye bir mekân yok ise, ve siz bu tepeye, bu ismi
koyuyorsanız, Türk coğrafyasına zayiat verdiriyorsunuz ve Türk kültürünü
bozuyorsunuz demektir. Kaldı ki, “Amisos Cumhuriyeti” diye bir tâbirin kullanılması
da, Türk kültürü adına, korkunç üstü korkunç bir tahribattır. Peki,
diyeceksiniz ki, Amisos imsakiyeleri” nasıl olur? İşte, ben de bunu söylemek
istiyorum: Nasıl olur?..
Samsun, bu bozulmada en önde
bulunmaktadır, demiştim. İşte bir dîğeri: “Amazon heykeli, Amazon köyü, Amazon
Trabzon ekmeği, Amazon festivali, Amazon köfte, Amazon pide, Amazon bar, Amazon
eğlence merkezi, Amazon center, Amazon balo salonu, Amazon Ulusoy kompleksi,
Amazon diyârı, Amazon parkı, Amazon kanalı, Amazon kadınları (zâten erkekleri
mevcut değildir, bu nasıl iştir demeyiniz), Amazon kenti, Amazon rölyefleri,
Amazon adası, Amazon elektrik ve aydınlatma, Amazon şehri Samsun, Amazon
dansçıları, Amazon sokağı, Amazon bebeği, Amazon Çarşısı..”
Tekrar soralım: Târihte, Yunanca bir
kelime olan “Amazon” kelimesiyle bunca kuruluşun bir şehirde bulunması hayra
alâmet midir? Bu kadîm Türk coğrafyası, bunca yükü nasıl kaldırır?
Ve soralım: Târihte, “Amazon
Köyü-kanalı-parkı-diyârı-kenti-şehri,sokağı-adası” diye mekânlar var mıdır? Yok
ise, bunların, bizim coğrafyamıza bir isim olarak konması, coğrafyamızda kültür
bozulması değil midir?
Giresun’a, nasıl “Kerasus” diyebilirsiniz?
Ve bu adla kuruluşların faaliyetine nasıl izin verirsiniz?
Türkiye’nin bilinen yedi bölgesinin
hâricinde, “Kapadokya” isimli bir bölgesi var mıdır? Bu ad ile, buraya bir
havaalanı ve hastahânenin açılması, coğrafyamıza yapılan en büyük haksızlık
deği midir?
Tirebolu’da Tripolis Gazinosu, Giresun’da
Kerasus Restaurant, Bafira Domates ve Biber Salçası ve Kilikya Şalgam
Suyu...bizlere, emânet edilen bin yıllık coğrafyanın tahribinden başka nedir?..
Bu tavır; İstanbul’a, Constantinople;
T(ı)rabzon’a, Trapezus demekten çok da farklı değildir.
Bir şey daha var ki; ağaçları sökülüp,
tabiatı cılızlaştırıp, bütün güzellikleri betonlaştırıyoruz. Bu milletin
yaşadığı bu mukaddes vatanı çirkinleştirmeye kimsenin hakkı olmamalıdır.
Ne yazık ki, bu çirkinliklere göz yumarak;
“Mescidleriniz sâde, şehirleriniz gösterişli olsun” mübârek emrinin tam tersini
icrâ ederek, bir kez daha ihânete yürüyoruz!..
Unutulmamalıdır ki, coğrafya, “vatan”dır.
“Vatan sevgisi îmândandır” ise, başka çok daha diyecek sözümüz -elbette ki-
olacaktır!..
(*): M.Halistin KUKUL,"Coğrafyamızda Kültür Bozulması
", Samsun Haber Gazetesi,05.12.2018
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder