“MAĞRİB’TEN MAŞRIK’A TÜRK GÖZÜ ile”
“Hoca Ahmed Yesevî
Vakfı”nın, Pazar günleri, her onbeş
günde bir tertiplediği “Kahvaltılı Yesevî Sohbetleri”nin 102. de yapıldı.
“Kahvaltı” akabinde
yapılan “102. Yesevî Sohbeti”nde, Prof. Metin AKAR, bilhassa “Mağrib’ten
Maşrık’a Türk Gözü ile” isimli eserinin tanıtımını yaptı.
tamamiyle irticalen
yapılan “Mağrib’ten Maşrık’a Türk Gözü ile” isimli eserinin tanıtımı esnasında,
“Pîr-i Türkistan” “Vakfı”nda, “Yesevî Dostları” çok sayıda tebessümler ve
gülmeler de yaşadı.
“Fas”tan “Bosna”ya ;
“Mağrib’ten Maşrık’a” “Türk Gözü” ile “Türk”ce nokta-i nazarı ile dolu
yaşanılan hâtıralarda çok sayıda “acı ve katı hakikatler” de
dillendirildi.”Fas”ın nasıl ve ne
şekilde “Fransa’nın sömürgesi,
müstemlekesi” altında olduğu, bizatihî yaşadığı vakıâlar ile anlatıldı. . “Fas
üst düzey idarecileri”nin daima “Fransız gözetimi”nde oldukları ve böyle bir “sözde istiklâl, “sözde bağımsızlık”
yaşayan bir “ülke” olduğunu; lâkin bazı “Faslılar”ın yine de, rağmenlere rağmen
‘ümitvar’ olduklarını, “birgün mutlaka”, “hakikî istiklâl ve hürriyet”e
kavuşacaklarına inandıklarını hatırlattı.
“Fas Coğrafyası”nda
yaşanan “Üç Krallar Savaşı”nın anlatımın da ise hâfızalara nakşedildi.
“Devlet-i Âliyeyi Osmaniye”nin, “Büyük Osmanlı Devleti”nin “Fas’ta hükümran
olabilmek” için; “Osmanlı nüfûzu”altındaki “Kral”ı “Fas’ın Başına” getirebilmek
için yapılan “Üç Krallar Savaşı”nın akabinde, hem mevcut “Fas Kralı”nın; hem
“Fas’ın Başına” getirilmek istenilen “Kral”ın; hem de “Portekiz Kralı”nın bu
savaşta öldüğünden; bu savaşa “Üç Krallar Savaşı” denildiğini hatırlattı.
“Maşrık”a, “Şark”a,
“Bosna”ya uzanan ve mezkûr eserinde de mevcut olan “Bosnalı Mustafa Olayı”nın
anlatımında ise hayli “acı ve katı hakikatler” dillendirildi. Prof. AKAR, “Bosnalı
Mustafa”nın “Devletimiz Ricali”nce eğitilmesi için “Üniversitesi”ne
verildiğini, oradan da kendisinin sorumluluğuna girdiğini; Cuma namazı için
abdest alıp mescide gittiklerinde, dönemin Bakanlarından Hasan Celâl GÜZEL’in
de Cuma namazı için mescidde olduğunu ve “Bosnalı Mustafa”nın böyle bir “tarz-ı
hayat”ı kendi ülkesinde göremeyeceğini, şimdi Türkiye’mizde gördüğünü ve
Allah’a hamdettiğini hatırlattı.
Yine “Türk isen
kaçamazsın, Türk kaçmaz…” sözünü de hatırlattı.
“Milis Yarbay Topal
Osman Ağa”nın, nam-ı diğer “Topal Osman”ın memleketi Giresun’da iken ise
“Keşkek’in Ermeni Yemeği” olduğu haberini bir gazetede okuduğunu; akabinde
“Keşkek’in tamamiyle Türk Yemeği” olduğuna dair belgeli bir yazı kaleme alıp, iddia sahibine
gönderdiğini; iddia sahibinin ise bir zaman sonra, bir televizyon kanalındaki
naklen yayınında, gerçekten de “Keşkek’in Türk Yemeği” olduğunu itiraf ettiğini
nakletti.
Akıcı, neşeli,
düşündürücü bir şekilde lâkin “acı ve katı hakikatleri” anlatan Prof. Metin
AKAR , yazdığı eseri, “Mağrib’ten Maşrık’a Türk Gözü ie” isimli eseri “Yesevî
Dostları”nı da meraklandırdı. Türk kültürü, Türk töresi ve Türk kimliği
muhtevalı, Türk nokta-i nazarı ile şekillenmiş “güldürücü-düşündürücü” “102.
Yesevî Dostları Sohbeti”ni dinleyenler ise adetâ mest oldular.
Fatih, 19.10.2014
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder