31 Temmuz 2014 Perşembe

"TRT 1 REİS-İ CUMHUR BELGESELİ"NİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

“TRT1 REİS-İ CUMHUR BELGESELİ”NİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ


“10 Ağustos 2014 Cumhurbaşkanlığı Seçim Vetiresi/Süreci”, neredeyse ‘Yerel Seçimler’ bitimi ile başladı. “Tek Başına İktidar”ımızın “Genel Başkanı”, nihayet sonunda “Cumhurbaşkanlığı Makamı”na ‘talip’ oldu. Deniliyor ki, 2014’ler Türkiye’sindeki yaşadığımız “Cumhurbaşkanlığı Seçim Süreci”, ‘Siyaset’in ‘Askerî Vesayet’e üstünlüğünü göstermektedir.Hattâ “Amerikan Vesayeti”ne de üstünlüğünü göstermektedir, diye düşünen ve bu istikamette “karar”lar alan “Görüş”ler de mevcut.”
A-ca-ba!?
Aylardan beri yaşadığımız bu “Cumhurbaşkanlığı Seçim Süreci”ne, ‘zihniyet’ noktasında, ‘ufuk açıcı’, bir ‘perspektif’ten bakmamıza vesile olan “TRT1 Reis-i Cumhur Belgeseli” ise “hâfızaları diriltici” bir ‘katkı’ yapması, mes’eleye de dün-bugün-yarın çizgisinde yaklaşmamızı da sağladı. Maateessüf, “milletimiz”in “çok daha âcil mes’eleleri” mevcut ki, “youtube”lardan, neredeyse kırk dakikayı bile bulmayan mezkûr belgeselin her birinin “görüntülenme” sayısı, neredeyse binleri bile aşmıyor! “TRT 1” ekranlarındaki “izlenme istatistikleri”nin hâli de “bu şekilde”, “çooooook komik nisbette” olsa gerek!
Şahsen ben mezkûr ‘belgesel’in tamamını “youtube”dan izledim. İyi ki izlemişim; çünkü elbetteki bir “yakın siyasî tarihi” de çağrıştırması ile “10 Ağustos 2014”de, inşallah ‘sandık başına’ da daha şuurlu gidebileceğim..

“Reis-i Cumhur Belgeseli”ni izlerken, ne de çok “unuttuğumuz hakikatler” ve ne de çok “bilmediklerimiz”i de hatırladım.Hâfızalarımıza hep, “Cumhuriyet tarihimizde ilk sivil Cumhurbaşkanımız rahmetli Turgut ÖZAL’dır” nakşedilmesine rağmen; “asker kökenli olmayan “ Celal BAYAR’ın aslında neredeyse “ilk sivil Cumhurbaşkanı”mız olduğunu; “1923’teki Cumhurbaşkanlığı seçimlerimiz”den beri, Türkiye’mizde, neredeyse “her Cumhurbaşkanlığı Seçimleri”nde “çok ilginçlikler “ yaşandığını; daima da “Askerî Vesayet”, “Genelkurmay Çizgisi” ile “Siyaset Çizgimiz”in yine neredeyse “kıran kırana/yenen yenene rekabetler” sergilediğini; rahmetli ‘Başbuğ Türkeş’in, Alparslan TÜRKEŞ’in bile “asker kökenli” olduğu hâlde sırf “Her Genelkurmay Başkanı olan Cumhurbaşkanı olmasın, Türkiye’mizde böyle bir ‘gelenek’ meydana gelmesin”, diye “dönemin Genelkurmay Başkanı”nın “Cumhurbaşkanı Adayı olmasına karşı çıktığı”nı; önceki “Cumhurbaşkanlığı seçim süreçleri”nde de birden fazla “siyasî parti teşkilatları”nın, günümüzde adetâ ‘küçümsenen’, ‘horlanan’, ‘aşağılanan’ “Çatı Adaylar” gösterdiklerini vesaire ‘öğrenmiş’ olmam, benim için ‘kazanç’ vasfında oldu.
En kalın hatları ile ülkemizde “Cumhurbaşkanlığı Seçim Süreçleri”, “Askerî Vesayet” yahut  başka bir isimlendirme ile “Genelkurmay Çizgisi” ile “Siyaset Çizgisi”nin “kıran kırana/ yenen yenene rekabeti” ile geçmiş. “ANAP”ın, “ANAVATAN PARTİSİ”nin de ‘katkıları’ ile 10. Ağustos 2014’de, “ilk defa”, “Cumhurbaşkanımızı” ise “Cumhur” seçecek, “Halk” seçecek, “Millet” seçecek. Bütün handikaplere rağmen hâl böyle. Nedir o ‘handikap’ denilirse ki, “dünyanın en yüksek seçim barajı”na sahip ülkemizde, “12 Eylül Vesayeti”nin çok aşikâr ve alenî bir şekilde devam ettiği Türkiye’mizde, “grubu olmayan”, “20 milletvekili mecliste olmayan” bir “siyasî parti teşkilatı”nın “Cumhurbaşkanı Adayı” gösterebilmesi muhal ender muhal…Şimdiden 10 Ağustos 2014’deki “Cumhurbaşkanı Seçimi”mizin  bir başka “en ilginç tarafı” bu..
“12 Eylül 1980 Askerî Darbe”nin de ‘gerekçesi’ olan; “115. turda, yazı ile yüz onbeşinci turda” bile “Cumhurbaşkanı” seçilememiş olması idi. “Reisi-i Cumhur Belgeseli”nin de “öfkelendiğim” “cümleler” de vardı: Daha bilmem  kaçıncı bölüme, “12 Eylül 1980 öncesi”ni, “sağ-sol kavgası” şeklindeki ‘değerlendirişler…’Neresi “sağ-sol kavgası” idi Allah(c.c.) aşkına? “Mevcut şartlarda”, kimler, hangi fikirleri, düşünceleri, duruşları, eylemleri sergilemişti? Kimler “sergileyememişti?” Hergün, bir siyasî parti mensubu gençler, “patır patır öldürülürken”, sahiden “Devlet nerede idi ki?””Mamak Zulüm Kalesi”nin yazarı Zihni AÇBA’nın da zamanında dediği ve yazdığı üzre; “Devlet dedik, devlet bizi vurdu neden?””Türkiye’mizin ikinci bir Afganistan olmasını kimler önlemişti?” “Tipik MSP Zihniyeti” gibi hâlâ “sağ-sol kavgası” denilmesine gönlüm razı olmuyor?

NETİCE-İ KELAM

İster “12 Eylül Vesayeti” diyelim, ister “Amerikan Vesayeti” diyelim, isterse “Askerî Vesayet” diyelim, sahiden de mevcut siyasî iktidar ile “siyaset üstünlüğü”kazanılabilindi mi? “Sivil siyaset”, sahiden de bu “Cumhurbaşkanlığı seçim süreci”ne “Siyaset , Genelkurmay çizgisini yenerek mi giriyor?..”
Yoksa, “fırtına öncesi sessizlikleri mi” yaşıyoruz?
Yine geçmiş “Cumhurbaşkanlığı seçim süreçleri”nde de yaşanmış olan “5+5” gibi, “üst üste iki defa Cumhurbaşkanlığı” mevzuatı ile mevcut ‘Cumhurbaşkanımız”ın devamı sağlansaydı, Türkiye’mizin geleceği namına, “Daha Güzel, Daha Güçlü Türkiye” namına, daha iyi olmaz mıydı? Kaldı ki, “Cumhuriyetimizin kurucusu” “Atatürk” bile 1923-1927-1931-1935 yıllarında “tekrarca” ‘Cumhurbaşkanı” seçilmemiş miydi?
“Acı ve katı gerçekler”den olan “Silahlı Kuvvetlerimiz”in, “Ordumuzun”, “Cunta yapısı”, “Cuntalardan oluşan ordu “yapısı “son –la-na-bil-di- mi  ki?”
Sabık ‘Başbakanımız’, mevcut “Cumhurbaşkanı Adayı”mızın da ‘terminolojisi’ ile “milletimiz”, “af buyurun”, “artık böyle ciddî mes’elelere kafa yormuyor” gibi. Kabaca dersek; “Tayyip ile yatıyor, Tayyip ile kalkıyor..”
Benim şahsî tercihim de dolayısı ile “milletimizin” umurunda değil!!!
U.S.A.’vâri dersek: Şimdiden “hayırlı olsun” bâri….
Neticede yeni seçilecek ‘Cumhurbaşkanımız’ın da “arka fonu”, bence hâlâ “CIA LOGOSU…”
Kahrolsun “Amerika Siyonizmi….”
Terme,31. Temmuz.2014
İsmet GÜLTEKİN

metgultekin@hotmail.com

Hiç yorum yok: