18 Mayıs 2014 Pazar

EN GÜZEL TÜRK TÜRKÜLERİ - Derleyen: ÂŞIK İSMETÎ(İsmet TOSUN)-Yayına Hazırlayan:İsmet GÜLTEKİN-www.millimefkure.com'un Kültür Hizmet-2014-









EN GÜZEL TÜRK TÜRKÜLERİ
(223(ikiyüzyirmiüç) Türkü)

DERLEYEN:
ÂŞIK İSMETÎ(İSMET TOSUN)

YAYINA HAZIRLAYAN:
İsmet GÜLTEKİN


KÜLTÜR HİZMETİ-2014-











SÖZBAŞI:

Siz hiç hayatınızda,”Şurada bir arkadaşım vardı. Gidip ziyaret edeyim”, diye düşünüp de, düşündüğünüzü uyguladığınızda, ziyaret etmek istediğiniz arkadaşınızın vefat ettiğini öğrendiğinizde, kendinizi nasıl hissederdiniz?
İşte ben de kendimi öyle tuhaf duygular içinde buldum..
Rahmetli İsmet TOSUN, nam-ı diğer Âşık İsmetî Şubat 2014’de hakk’a vasıl olmuş bir ‘güzel adam..’ Rabbü’l âleminin de inayeti ile neredeyse beş yıla yakın Terme’de neşrettiğim “Terme Birlik MEFKÛRE-Birlik Olmadan, Dirlik Olmaz” isimli yerel-mahallî gazetemin de köşeyazarı idi. Her defasında yeni yazılarımı almaya Sakarlı Beldesine gittiğimde, tatlı, hoş, doyurucu ve mânâ yüklü sohbetler yapardık.Çayımızı da bu ara içerdik.
Rahmetli İsmet TOSUN, nam-ı diğer Âşık İsmetî, sahiden de “âşık” idi ve Hacı Bektaşi Velî Hazretlerinden mânen de ‘iksir’ini içmişti. O şaşkınlık içinde, Sakarlı Beldesindeki Bakkalında oğlu Hami ile vefatı hakkında bilgiler alırken; bir yandan da artık kapalı olan bakkal içindeki masa üzerindeki kendisine ait “defterlere” de gözüm ilişiyordu. Bir nasip sonrası ve oğlu Hami’nin de bana olan itimadı ile kendisinin hazırladığı “En Güzel Türk Türküleri” isimli tükenmez kalemle yazılmış çizgili defteri ile yine sahiden de “Aşkın Kitabını Yazdım-Aşk Pınarı” ismi verilmeye lâyık ikinci defterini, hem internet imkânları ile hem de biiznillah kağıda basılı bir şekilde kitaplaştırabilmek gayesi ile aldım..
Rahmetli adaşım, Âşık İsmetî, çok “orijinal” bir ‘güzel adam’dı da.. “Terme Birlik MEFKÛRE’ye verdiği yazıların hemen hemen tamamı “bir sigara kağına eklenmiş kağıtlara” yazılı idi. Düşünebiliyor musunuz, “sigara kağıtları birleştirilerek” yazılarını bu kağıtlara tükenmez mavi kalem ile yazıyordu..
Uzak diyarlardan zaman zaman benim de memleketim olan Terme’mize geldiğimde, oğlu Rami’ye babasının durumunu sorar, selam iletirdim. Fakat çok uzun süre niyet ettiğim halde bizzat daha ziyaret edip de görüşemedim. 2001 içinde yerel-mahallî gazetemin malum sebeplerden yayınını sonlandırması ve benim de diyar-ı gurbete çıkışım, bizzat görüşmelerimizi engellemişti. Hatırlıyorum da, eve telefon açıp, eşim ile dertleştiklerini ve eşime moral verici sözler söylediğini de hatırlıyorum.
Rahmetli Âşık İsmetî, her ne kadar Gümüşhane’ye bağlı Yağmurdere nahiyesinde doğmuş olsa bile yıllardır Sakarlı beldesinde ikamet etmekte idi ve artık “yeni ili Samsun” olan bir ‘Termeli’ de olmuştu..Ahmet SEZGİN’in “Termeli Yazarlar ve Şairler Ansiklopesi”nde de yer almıştı..
Terme’miz henüz türküsü olmayan bir ilçemiz..Rahmetli Âşık İsmetî “Terme Türküleri” diyebileceğimiz hususlarda da katkı yapmaya çalışmış bir “güzel adam”dı. Kaldı ki bazı yazdığı şiirleri de bestelenmişti..
“TGRT Fm” radyosu ile irtibatlara geçerdi. Samsun’daki yerel televizyon kanallarına da çıkmıştı. Dışa, dış dünyaya da açık bir insandı. Maateessüf son yıllarında Terme’mizdeki neredeyse ‘tröstleşen’, neredeyse ‘tekelleşen’ fikir-düşünce hayatında yeteri kadar yer alamadı.Unutuldu…
Dizgi çalışmalarımın ardından iki çalışmasını da önce internet ortamında “PDF” hâline getirmeye ramak kaldı. “En Güzel Türk Türküleri” ile “Aşkın Kitabını Yazdım-Aşk Pınarı” İlki ‘türkü derlemeleri’, ikincisi ise kendisinin yazdığı şiirler..
Rabb’ül âlemin Âşık İsmetî gibi ‘güzel adamları’ nesillerimize unutturmasın.(Âmin)
Sarıyer, 12.Mayıs.2014
İsmet GÜLTEKİN
Terme Birlik MEFKÛRE, Millî Mefkûre ve Mefkûre Adamları isimli ‘blog’larım..
Facebook/İgltkn








(Not.: Bu ‘Projem’i uygulamaya, dizgiye geçirmeye başladığım tarih.: Silivri-Fenerköy, 12. Nisan.2014,Cumartesi

İsmet GÜLTEKİN)



Bir Not: -Âşıkların Gönül Yapısı-

Aşağı yukarı hep aynıdır
Hep güzeli sever
Yalnız istisna olarak erkek şairlerde
Ve eski şairlerden Karacaoğlan ve
Yeni bayan şairlerden Güzide Taranoğlu
Gönül yapısı yazdıkları şiirle tamamen
Bana ve ben onlara benziyorum.


Âşık İsmetî(İsmet TOSUN)





Ben de bu dünyaya geldim geleli
Eller gibi şakıyıp da gülemedim ağlarım
Bağrıyanık, dertli âşık olalı,
Türkiye’nin gündemine gelemedim ağlarım

Âşık İsmetî’den alıp gidem bu sevdalı başımı
Zalim felek engelledi benim cümle işimi
Uğrun uğrun, çağıl çağıl, çağlayan gözyaşımı
Mendil bulup silemedim silemedim ağlarım.

Hazret Pîr’im Âşık İsmetî koydu adımı
Feleğe  kahrettim terk ettim eski memleketimi
Bu dünyadan ben sevdiğim kız ile muradımı
Ah alamadım ah, alamadım alamadım ağlarım.

ÂŞIK İSMETÎ




-Hüseynî Şarkı-


Esmer bugün ağlamış
Ciğerimi dağlamış
İnce belin üstüne
Altın kemer bağlamış

Ey nidem nidem nidem
Esmeri alıp gidem
Bu diyarı terk edem.

Esmerim biçim biçim
Ölürüm esmer için
Âlem bana düşmandır
Esmer sevdiğim için

Ey nidem nidem nidem
Esmeri alıp gidem
Bu diyarı terk edem.






Asker Arkadaşım Kenan Şavklı Çok Söylerdi-


Ardahan’ın dağlarında
Öyle bir yâr sevmişem ki
On üç ondört çağlarında

Eyvah dime dime nazlı yâr dime
Ben oldum sarhoş sen rakı verme

Ardahan’ın güzelleri
Şekerden tatlı dilleri
Bir güzelin hatırına
Gezerim gurbet elleri

Eyvah dime dime nazlı yâr dime
Ben özüm sarhoş sen rakı verme

Ardahan’ın yollarında
Bülbül öter güllerinde
Aklım fikrim kaldı benim
Doydum şirin dillerinde.









**


Ben de şaşdım şu gönlümün işine
Her nereye varsam yâr ister benden
Sanki benim morsümbüllü bağım var
Zemheri ayında anam gül ister benden

Bahçenizde anam armut ağacı
Dökülmüş yaprağı anam kalmış ağacı
Şöyle güzel ben de meylin yok ise
Sen bana kardeş aman ben sana bacı.



**



Seherde bir bağa girdim
Ne bağ duydu, ne bağbancı
El vurdum güllerin derdim
Ne bağ duydu, ne bağbancı

Seherin bülbülü öttü
Öttü de murada yetdi
Teslim abdal yükün tuttu
Ne bağ duydu, ne bağbancı.


**
Meşhur Çanakkale

Çanakkale içinde aynalı çarşı
Ana ben gidiyom düşmana karşı
Of of gençliğim vah

Çanakkale dağlarını duman bürüdü
On ikinci fırka harbe yürüdü
Of gençliğim ey vah

Çanakkale içinde bir dolu desti
Analar babalar ümidi kesdi
Of gençliğim ey vah

Çanakkale içinde bir uzun selvi
Kimimiz nişanlı kimimiz evli
Of gençliğim ey vah
**
Yemen Türküsü


Havada bulut yok bu ne dumandır
Mahlede ölen yok bu ne fırkadır
Şu Yemen illeri ne de yamandır

Alo Yemen’dir gülü çemendir
Giden gelmiyor acep nedendir?

Şu dağın ardında redif sesi var
Açın çantasını bakın nesi var
Bir çift botin ile bir de fesi var

Ala Yemen’dir gülü çimendir.
Giden gelmiyor acep nedendir?

Kışlanın önünde çalınır sazlar
Ayağım yalınayak yüreğim sızlar

Yemen’e gidene ağlıyor kızlar
Burası Muş’tur havası hoştur
Giden gelmiyor acep ne iştir?
**

Bahçelerde meleme
Yâr göğsün düğmeleme
Ölürnem kanlım sensin
Gözlerin sürmeleme

Uyanmam yâr anman
Yakdın yağdırdın anman
Ah beni kırdırdın anman

Bahçelerde ay doğdu
Ay ışığı gün oldu
Vallahi benim yârim
İçmeden sarhoş oldu
Uyanman yâr anman
Hüseynî Şarkı-


Hatice

Haticem saçlarını dalga dalga daraltmış
Tanrı bizi toprakdan seni nurdan yaratmış
Ah Hatice Hatice
Gel kaçalım bu gece
El ayak çekilince
Bahçeye gel gizlice vay vay

Vay vay gelin olasın
Vay vay vay benim olasın
Vay vay vay Hatice Hatice Hatice

Güzele doyum olur sana hiç doyum olmaz
Haticem gel gidelim bizi hiç gören olmaz.
Elazığ Türküsü


Bu dağlar ulu dağlar anman
Çevresi sulu dağlar
O yâr küsmüş gidiyor anman
Gözüm yaş dolu dolu dağlar

Bu dağlar meşe dağlar anman
Vermiş baş başa dağlar anman
Yârim küsmüş gidiyor anman
Koymayın aşa dağlar anman

Bu dağlar eze dağlar anman
Yâr benle geze dağlar
Suları şarap olmuş anman
Çiçeği meze dağlar

Elazığ Türküsü

Dürüyemin güğümleri kalaylı ah kalaylı
Fistan giymiş etekleri alaylı
Dürüyemi aldatması kolaylı ah kolaylı

Alırım dedin de aldattın beni
On telli saz ile oynattın beni

Giyme dedim giydin elleri
Başıma getirdin sen bu hâlleri ah hâlleri
Düşman etdin bana bütün elleri
Elleri ah elleri.

Bir Elazığ Türküsü

-Enver Demirbağ-

Dağları dağlasınlar koy beni ağlasınlar
Yârimin çenberinlen yâremi bağlasınlar
Oy dağlar dağlar başı dumanlı dağlar
 Yazın al çiçekli çimenli dağlar
Koyverin yârim gele dinsiz imansız
Dağlar dinsiz imansız dağlar

Dağlar dağımdır benim
Gam ortağımdır benim
Söyletmen çok ağlarım
Yaman çağımdır benim

Âşık Dursun Ceylanî’den


Çoktan beri görmemişim ben yâre
Asla yüreğimden çıkmıyor zarı
Çok zamandır terkeyledim yâri
Asla sönmüyor yüreğim nare
Dağlar dolanırım yâr diye diye

-General yeğeni-Said Paşa’nın yeğeni-
ve Ankara’da asker arkadaşım Cemal Balıoğlu çok söylerdi-


Güvengin yollarında
Çimerdim göllerinde
Çimerdim göllerinde
Hey ağam hey
İlik düğme olaydım yârimin kollarında
He anam he.

Saray yolu bu mudur?
Desti dolu su mudur?
Gitdin ki tez gelesin
Tez geldiğin yu mudur?
He anam he.
Samsun’dan


Ceviz oynamaya geldim  odana
Nişanlın da bu mu derler adama
Dayanamam senin kara sevdana
Anman.

Aman aman olmuyor
Eş eşini bulmuyor
Kara yağız genç oğlan
Niye gönlün olmuyor

Asker bayrağını burca diktiler
Küçücük yârimi asker ettiler
Kara tren o yâri de alıp gittiler
Aman.

Aman aman olmuyor
Eş eşini bulmuyor
Kara yağız genç oğlan
Niye gönlüm olmuyor

Ağlama Meralim Ağlama Cananım

Ağlama ne olur zülfü siyahım
Ne olur göz yaşını sil de gidelim
Gönül vurgunuyum yaram çok derin
Ne olur gözyaşını sil de gidelim

Ağlama Meralim ağlama Cananım
Ağlama Meralim ağlama Karalım

Aşkın ateşidir doldu özüme
Kanlı yaşlar dolmuş iki gözüme
İnanma ne olursun elin sözüne
Ne olur gözyaşını sil de gidelim.

Ağlama Meralim ağlama Cananım
Ağlama Yaralım ağlama Karalım.

-Nevin AKYOL-

Zülüf kısa yüz örmez
Sevda serimden gitmez
Ömrümü verdiğim yâr
Şimdi yüzüme bakmaz

Adam ağlatan oldum
Yürek dağlatan oldum
Evvel baş bağlar idim
Şimdi baş tutan oldum

Turan ağbey Turan ağbey
Çalarım sazı bilmem
Turan ağbey Turan ağbey
Severim nazı bilmem
Bu yazın buradayım
Gelecek yazı bilmem

Yanarım duman tütmez
Sevda serimden gitmez
Senin bana ettiğini
Gavur insana etmez

Turan ağbey Turan ağbey
Turan Ağbey
Çalarım sazı bilmem
Severim nazı bilmem
Bu kışın buradayım
Gelecek yazı bilmem
Dertli Kerem’den

Çiçekler içinde menekşe baştır
Güzeli gösteren göz ile kaştır
Mektup gidiyom mektup ulaştır
Mektup ile konuşalım bir zaman

Kerem der ki dağ üstüne dağ olmaz
Ah çekenin yüreğinde yağ olmaz
Elin kızı gelip sana yâr olmaz
Varıp kapısına kul olmayınca

Bâd-ı sabah derler erken esene
Deli derler sevgiliye küsene
Hâyin yâr ile yine dargın bu sene
Kurtuluş yok yanıp kül olmayınca

-Trabzonlu Güzel Sesli Sanatçı Bülent AZLAN-


Atlı geliyor atlı
Altında kilim katlı Eminem
Yeni bir sevda etdum yeni bir sevda etdum
Baldan şekerden tatlı Eminem

Eminem al yanaklı Eminem
Eminem bal dudaklı Eminem

Dağlar dumansız olmaz
Bağlar meyvesiz olmaz Eminem
Güzeller güzelisin
Güzeller yârsız olmaz Eminem

Eminem al yanaklı Eminem
Eminem bal dudaklı Eminem.

Sevda Manileri

Mektup yazdım alasın
Okuyup da ağlayasın
Eğer sen de seversen
Bana cevabını yazasın.

Karanfil katmer oldu
Ayrılık yeter oldu
Bu sefer ki ayrılık
Ölümden beter oldu.

Karanfil kurutmadım
Yâr seni unutmadım
Hatırını saydım da
Başka sevda tutmadım.

-Çorum-

Kayayı kırcı tuttu
İlvanlım İlvanlım
İlvanlım anman anman
Dibini burcu tuttu da
İlvanlım anman anman
Biz de bir yâr sevmeyenler
İlvanlım İlvanlım
İlvanlım anman anman anman


Kuşburnu’yu budarlar İlvanlım İlvanlım
Anman anman.
Işkın vermesin diye de İlvanlım
Anman anman
Bizi köyden kovarlar İlvanlım İlvanlım
İlvanlım anman anman
Güzel sevmesin diye ah
İlvanlım kaytanlım.

Kayayı burcu tutdu
İlvanlım ilvanlım İlvanlım
İlvanlım anman anman
Dibini burcu tuttu da ah
Biz de bir yâr sevmeyenler İlvanlım
İlvanlım İlvanlım anman anman
Köyü bir sancı tuttu da…
-Bursa-
(Ali Can’a)

Menekşesi tutam tutam
Arasına Güller katam
Nice gurbet elde yatam
Engel meneklerim engel
Zülüfleri çengel-mengel
Aramıza girdi engel.

Menekşe kokulu yârim
Kime arzedeyim hâlim
Elimden aldılar yârim
Engel menekşelim engel
Zülüfleri çengel-mengel
Aramıza girdi engel.
-Âşık Hilmi Şahballı’dan-


Alacakaranlıkta yoksul kağnı sesleri
Alacakaranlıkta dertli kağnı sesleri
Senin yerine ağlar, benim yerime ağlar
Dağlar yüreğim dağlar,
Kerpiç duvar ağlar.

Yanık türküler çıkar Sivas topraklarından
Çatık kaşlı yiğitler umutludur yarından
Dönmezler kararından
Tam altı ay yağan kar
Bembeyaz olur dağlar
Ağlar yüreğim ağlar
Kerpiç duvarlar ağlar

Yine kara bulutlar sardı bütün Sivas’ı
Şahballı’ya  el uzat ne olur Şemsî Sivasî
Dalga dalga bulutlar yine sardı Sivas’ı
-Eski ve Çok Güzel Türkülerden-


Yine şafak sökdü Sunam uyanmaz
Hasret çeken gönül derde dayanmaz
Çağırırım Sunam sesimden almaz
Uyan Sunam uyan derin uykudan.
Çekdiğim gönül elinden hiç kimse bilmez hâlim
Usandım gurbet elinden
Uyan Sunam uyan
Derin uykudan.

Bunca gurbet gezdim kız senin ile
Bunca hasret çekdim gözlerin için
Nüçün küsdün bana el sözü üçün
Dilerim Allah’dan sızlasın için
Uyan Sunam uyan derin uykudan

Çektiğim gönül elinden
Hiç kimse bilmez hâlimden
Uyan Sunam uyan derin uykudan
Usan gurbet elinden.

-Musa EROĞLU-Silifke-

Giyinmiş kuşanmış yayladan gelir
Bize bu ayrılık Mevlâ’dan gelir

Aman Ayşem yaman Ayşem
Dağlar başı duman Ayşem
Dağlar başı duman olsa
Seni burada komam Ayşem.

Aşağıdan gelir Türkmen koyunu
Selviye benzettim yârin boyunu
Aman Ayşem yaman Ayşem
Dağlar başı duman Ayşem
Dağlar başı duman olsun
Seni burada komam Ayşem.

Bir taş atdım pencereye ‘tık’ dedi
Bir kız çıktı annem evde yok dedi
İnanmasan çık yukarı bak dedi
Vay vay

Atalım mı Türkmen kızı atalım mı
Vay vay
Rakıya da azıcık su katalım mı?
Vay vay
Ah senin için onbeş sene yatalım mı?
Vay vay
Armut dalında kız balkonda sallanır güllenir
Vay vay
Sallandıkça al yanaklar ballanır
Vay vay
Şeker yemiş dudakları ballanır
Vay vay

Demirciler demir döver ocakda
Demir döverler silerler sıcakta
Güzel güler, güller açar yanakda
Sevdiğim kız şu karşı ki konakta
Armut dalda kız bahçede
Sallanır vay vay
Sallandıkça al yanaklar ballanır
Vay vay.
Ordu Türküsü

Ordu’nun dereleri
Aksa yukarı aksa
Vermem seni ellere
Ordu üstüme kalksa
Sürmelim Amman

Ordu’nun dereleri
Kara yosun bağlıyor
Kalk gidelim sevdiğim
Annem evde ağlıyor
Sürmelim aman.

Ey Mehmedim Mehmedim
Sarı tütün demedim
Beni sana geçmişler
Vallahi ben demedim
Sürmelim aman.

Loy loy loy bu dere uzar gider
Loy loy loy loy kenarın bozar gider
Loy loy loy loy zalim yârin sözleri
Loy loy loy loy bağrımı ezer gider

Loy loy loy loy bu derenin uzunu
Loy loy loy loy kıramadım buzunu
Loy loy loy loy aldım zalim kızını
Loy loy loy loy çekemedim nazını

Loy loy loy loy bu derenin kavağı
Loy loy loy loy bugün ben yâri gördüm
Loy loy loy loy elma gibi yanağı

Loy loy loy loy bu dere çoşar gider
Loy loy loy loy bendini aşar gider
Loy loy loy loy zalim yârdan ayrıldım
Loy loy loy loy gözyaşlarım taşar gider

-Bu Neşat ERTAŞ-

Ayva turuncu narım var
Benim ahuzarım var
Nasıl dertli olmayım
Bir hayırsız yârim var

Al elmayı ver narı
Ağlarım zarı zarı
Küstüm de gönderdim
İreyhan boylu yâri

Ayva turunç nar bende
Bahçe bende bar bende
Nasıl ağlamayım ben
Bir vefasız yâr bende

Ayva turunç neyleyim
Hâlimi arz eyleyim
Zaten bende talih yok
Ta ezelden böyleyim.

Su gelir güldür güldür
Gel de yâr beni güldür
Bir damlacık kanım akmaz
Öldürürsen sen öldür.
-Bayburt-

Baba ben derviş miyim?
Kürkümü giymiş miyim?
Ben sevem, eller ala
Baba ben ölmüşmüyem?

Ah limine limine
Can limine limine
Can limine limine

Odam kireçtir benim
Yüzüm güleçtir senin
Gel sarılıp yatalım
Tenin ilaçdır senin
Ah limine limine
Ah limine limine

Odam kireç tutmuyor
Kumunu katmayınca
Gönül rahat etmiyor
Sarılıp yatmayınca

Odamı kireç eyle
Yüzümü güleç eyle
Aşkından ölüyorum
Sevdiğim ilaç eyle
Ah limine limine
Can limine limine

BU


Çok güzeldir Ankara’nın kirazı
Donda gider bu kirazın birazı
Artık daha çekemem acı sözü
Haremi zalim güzel haremi
Sen koydun bu yüreğime veremi
Sen açtın bu sinemdeki yâremi
-Âşık Veysel’den-

Dünyada tükenmez Murat varım
Ne alanı gördüm ne Murat gördüm
Dünyada tükenmez lezzet varmış
Ne bir lezzet gördüm, ne bir tat gördüm
Ey ey sevdiğim

Yâr mı der gelip dünyada kalan
 Gülüp baştan başa Muradın alan
Ölüm gerçek dünyada her şeyi yalan
Her yolun sonunda bir feryâd gördüm
Ey sevdiğim

Daracıkta sokakta yâre kavuştum
Yâr aşağı ben yukarı savuştum
Yâre bir gül verdim yâr ile barıştım
Bir tanecik bu dert yaralar beni

Oy beni beni ceylanım beni
Sürmedim sefanı neyleyim seni.

Irmak kenarında yayılan atlar
Yârimin yanında gezmesin yâdlar
Mezarım üstünde beş karış otlar
Bitmeyince gönül yârdan ayrılmaz

Oy benim ceylanım beni
Sürmedim sefanı neyleyeyim seni.

Karanfil Suyu Neyler

Karanfil suyu neyler
Güzel kokuyu neyler
İki baş bir yastıkda
O göz uyku mu neyler

Karanfilim susuzum
Kaç gündür uykusuzum
Varsan yârin yanına
Elim durmaz huysuzum

Sürmeli Bey’den

Bu dağlar kömürdendir
Giden gün ömürdendir
Feleğin bir kuşu var
Pençeleri demirdendir.

Leyla mı yâr Leyla mı
Mevlâm yazmış fermanı
Ya benim canımı al
Ya ver bana dermanı

Bu yo Pasin’e gider
Döner Terme’me gider
Şurda bir garip ölmüş
Kuşlar yaşına gider

Öyle mi yâr öyle mi
Mevlâm yazmış fermanı
Ya benim canımı al
Yar ver derde dermanı
Sende mi terk eyledin sende mi yâr sende mi

-Musa EROĞLU-Mersin-


Şu dağların yükseğine erseler
Lâle sünbül mor menekşe derseler

Bir güzeli bir çirkine verseler
Güzel ağlar çirkin güler bir zaman

Yükseğine çıkdım şahin yuvası
İndim enginine Avşar Ovası
Kabul olur güzellerin duâsı
Hakk’dan sevdiğini diler bir zaman

Uzayıp gidiyor Avşar Ovası
Uzak kaldı nazlı yârin arası
Artık gitmiyor gönül yarası
Mevlâm dermanını salar bir zaman.
-Âşık Hilmi ŞAHBALLI’dan-

Gurbetin tadı kaçtı al beni götür beni
Sinemde yara aşdı al beni götür be
Sılama getir beni al beni beni götür be

Ben nerde köyüm nerde?
Sağlamdım düşdüm derde
Ölürsem koyman burada
Al beni götür beni
Evime yetir beni.

Şahballı cana yetdi
Hasretim cana yetdi
Hasret cana yetdi
Yıllar su gibi bitdi
Hasretim burnumda tütdü
Al beni götür beni
Sılama yetir beni.

-Erzincan Türküsü-

Keklik gibi kanadımı süzmedim
Murad alıp doya doya gezmedim
Bu kara yazıyı kendim yazmadım
Alnıma yazılmış bu kara yazı
Gönül ey ey sebebim ey

Yüce dağ başından indiremedim
Çifde bülbülleri konduramadım
O yâri yüzüme güldüremedim

Alnıma yazılmış bu kara yazı
Kaderi böyle imiş saçlarım bağı
Gönül ey ey sebebim ey.
-Kenan ŞAVKLI Asker Arkadaşım…-

Uzun Hava

Ala geyik gibi boyun sallarsın
Keman çalıp yollarımı bakarsın
Bana derler neden gülmez ağlarsın
Felek güldürmezse nasıl güleyim

Nöbet şekerimi ezenim yoktur
İnce tülbentlerden süzenim yoktur
Neyleyeyim sarayı, neyleyeyim köşkü
Salınıp içinde gezenim yoktur
Yâr yoktur yâr yoktur yâr yoktur..

Mendilimde tuz taşı
Gezerim dağı taşı
Başkasın da bulamam
Yâr, yâr, yâr, yâr..
Yârim güzeller başı.

Mendilimde kare var
Yüreğimde yâre var
Ne ben öldüm kurtuldum
Ne bu derde çare
Yâr, yâr, yâr..

Mendilim karelidir.
Sevdiğim buralıdır.
Tabib yaram elleme yâr yâr
Yüreğim yârelidir
Yâr yâr..
Sarı Recep-Kastamonu-

Bağlamanın düğümü
İsterler öldüğümü
Sağ yanım yastık ister
Sol yanım sevdiğimi
Uy anman Amman bağlamamız
Yandım doğrusu.

Amman anman bağlamanın telleri
Açıldı mı yaylaların gülleri

Yaylaya gidesice
Gülleri solasıca
Ah yaman güzelleşmiş
Koynuma giresice

Çerkez kızı kınalar yakmış
Ah sarılaydım o incecik beline
Bağlam iki telden zilden ötüyor zilden
Sen sarıl boğazımdan ben sarılayım belden.
-Aliye Akkılıç söylerdi-

Bu tepe gülü tepe
Neni de yârim  neni
Kar yağar sere serpe
Neni de yârim neni

Geldim yâr uyumuş
Neni de yârim neni
Eğer gönlüm olursa alam
Götürem eve.

Altunu bozdurayım
Nenni de yârim neni
Gerdana diz direyim
Nenni de yârim  neni
İpek mendil diyesin
Nenni de yârim neni

Cebimde gezdireyim
Neni de yârim neni.

Altınsın alay değil
Gümüşdür kalay değil
Kınamayın ahbaplar
Nenni de yârim neni
Sevdadır kolay değil. 

-Hüseynî Şarkı-


Sensizliğe söylendi bütün şarkılar
Sen yoksun diye ağladı bütün rüzgarlar
Nerede o günler o mutluluklar
Özledim özledim gel yağmur gözlüm.
-Karacaoğlan-

Dinle sana bir nasihat edeyim
Hatırdan gönülden geçici olma
Yiğidin başına bir hâl gelince
Onu yâd ellere acıcı olma
Ha leyli ha leyli ha canlar ey

Meclisde ârif ol kelamı dinle
El iki söylerse sen de bir söyle
Elinden geldikçe sen iyilik eyle
Darılıp da başa kakıcı olma.
Ha leylim.

El Ârifdir yoklar senin pendini
Dağıtırlar tuzağını fendini
Enginlerde otur gözet kendini
Kati yükseklerden ucucu olma

Karacaoğlan söyler sözün başarır
Aşkın deryasını boydan aşırır
Seni bir Meclisde hâcil düşürür
Kötülerle konup göcücü olma.
-Yozgat-

Akkoyun meler gelir
Dağları deler gelir
Hakikatli yâr olan
Uykuyu böler gelir.

Akkoyun karakoyun
Duyun komşular duyun
Ben bu dertten ölürsem
Adımı dertli koyun ey.
-Malatya Necati Coşkun-


Karanfil ocak ocak
Gülüm var kucak kucak
Ellerin gülü açmış
Benim gülüm tomurcak
Hop nennayi nennayi
Güzel kız senin için
Aman terk edeyim dünyayı

Karanfil eker misin?
Bal ile şeker misin?
Bana ettiklerini,
Sen olsan çeker misin?
Hop Ninnayi Nınnayi
Yavrum gel oynayı oynayı
Güzel başın için
Aman terk ederim dünyayı.
-Neşat ERTAŞ-

Dağlar başı karlı olur
Âşıklar efkârlı olur
Attın gurbet ellere
Böyle seven yâr mi olur?

Dağlar başı karlıdır
Âşıklar efkârlıdır
 Ben sevdim o sevdi
Böyle hayin var mıdır?
-Rahmetli Annem Çok Söylerdi-

Eyvah ben gülmedim
Gülden düşdüm ölmedim
Yârim senle gezmesi
Sefa imiş bilmedim
Şerfem sen yakdın beni.

Penceresi parmaklı
Mendili ben de saklı
İstedim de vermedin
Şerfem sen yakdın beni
Kızın çok mu kıymetli
Şerfem sen yakdın beni
-Rahmetli Annem Babam Söylerdi-


Haticem

Gel çıkalım dağlara dağlar olsun evimiz
Haticem dağlar olsun evimiz
Gürgen yapracıkları olsun kiremitimiz
Her gürgenden bir yaprak Haticem olsun kiremitimiz..

Çok güzelsin maşallah Haticem
Nazar ederler billah Haticem
Kavuşuruz inşallah Haticem
Kavuşuruz inşallah Haticem..

Kaynar kazan taşmaz mı Haticem?
Bu dağdan yol aşmaz mı Haticem? -Rahmetli Annem Babam Söylerdi-


Haticem

Gel çıkalım dağlara dağlar olsun evimiz
Haticem dağlar olsun evimiz
Gürgen yapracıkları olsun kiremitimiz
Her gürgenden bir yaprak Haticem olsun kiremitimiz..

Çok güzelsin maşallah Haticem
Nazar ederler billah Haticem
Kavuşuruz inşallah Haticem
Kavuşuruz inşallah Haticem..

Kaynar kazan taşmaz mı Haticem?
Bu dağdan yol aşmaz mı Haticem?
Melûl melûl ağlama Haticem
Ayrılan kavuşmaz mı Haticem?
Ayrılan kavuşmaz mı?

Kaynar kazan taşmaz mı Haticem?
Bu dağdan yol aşmaz mı Haticem?
Garip garip ağlama Haticem
Ayrılan kavuşmaz mı?

Melûl melûl ağlama Haticem
Ayrılan kavuşmaz mı Haticem?
Ayrılan kavuşmaz mı?

Kaynar kazan taşmaz mı Haticem?
Bu dağdan yol aşmaz mı Haticem?
Garip garip ağlama Haticem
Ayrılan kavuşmaz mı?



Bu dereler buz bağladı
Avcılar iz bağlardı
Beni bir gelin vurdu
Yaramı kız bağladı

Derelerin uzunu
Kıramadın buzunu
Aldım Çerkez kızını
Çekemedim nazını

Derelerin oylumu
Eğri koydun boynumu
Yine göresim geldi
Güzel fidan boylumu


-Erzurum-

Hey ağalar hangi derde yanayım
Yitirdim aslımı gören olmadı
Pervane gibi yandım tutuşdum
Yandım alevimi alan olmadı.

Kerem eder ben bu elden giderim
Ağlayıp yakmakmış benim kaderim

Hakk’dan emir gelmiş buna derim
Aslıhan gibi de yanan olmadı.

Zap suyu derin akardı
Hep sinem mi sinem mi?
Can alır yürek yakarda
Hep sinem mi sinem mi?
Ben sevem eller ala da
Hop sinem mi sinemi?
Bana da kimler baka da
Hop sinem mi sinem mi?
-Ankara-

Su akıyor akıyor daşların arasından
Eğil bir yol öpeyim kaşlarının arasından

Oğlan Mayılim oğlan
Ben sana Kayılım oğlan
Eniştem bana pişt demiş
Yalan  aslanım yalan

Kar yağıyor abamı giyeceğim
Kocakarı alıp da ana mı diyeceğim
Kar yağıyor yağıyor abamı giyeceğim

-Sürmeli Bey ile Ağabeyi Ârif Bey-

Ârif:
Kardeşim ne yatar Çukurova’da
Aman aman ,aman aman.
Kardeş kalk gidelim sılaya doğru
Aman aman, aman aman.
Kardeş seni koyup gitmem burada
Aman aman ,aman aman.

Sürmeli:
Sürmeli gitmem kardeş gitmem sıla düzüne
Huri kızı olsa bakmam yüzüne
Mahsuz selam söyle elin kızına
Sıla bir gurbet elde bir bana, bir bana.

Ârif:
Çukurova’da yanar yakar öd olur
Yaz gelince sineği can kurt olur
Sen gitmesen yüreğime dert olur
Kardeş kalk gidelim Sivas’a doğru

Sürmeli:
Kardeş odalarda dağları mı var?
Gülü mor sünbüllü bağlarımı var
Bana kardeş diye ağların mı var?
Sıla ile gurbet bir oldu bana bir oldu bana

Not.: Bu öykülü deyiş çok uzundur. Burada yer kalmadı.
Süpürgesi yoncadan
Gayet belli inceden
Ben seni sakınırım
Yerdeki karıncadan

Kız şaşırdın beni
Aşka düşürdün beni
Aşk adamı ağlatır
Dert adamı söyletir

Süpürgesi saz olur
Güller açar yaz olur
Yâr ben sana gül demem
Gülün ömrü az olur

Yokuşda yoruldun mu?
Sözüme darıldın mı?
Ben sana yâr diyeli
Duyunca sarıldın mı?

A kız şaşırdın beni
Aşka düşürdün beni
Aşk adamı ağlatır
Dertli dertli söyletir
-Konya-

Şu zelvenin ufak tefek taşları
Anam anam, anam anam.
Akıtdım gözümden kanlı yaşları
Anam anam, anam anam
Keman olmuş şu yârimin kaşları
Anam anam, anam anam.

Şu zelveyi gece gezdim görmedim
Anam anam, anam anam
Karlı buzlu sular işdim doymadım
Anam anam, anam anam
Yedi kurşun yedim yine ölmedim
Anam anam, anam anam.

Op kara lelli lelli lelli leli lelli le
İş kara lelli lelli lelli yâr

Şu zelvenin etrafı metris
Metriste telli kurşun atarız
Anman anman, anman anman
İki kardeş bir mapusda yatarız
Anman anman, anman anman
Hop kara lelli lelli lelli lelli yâr

-Neşat ERTAŞ-Kırşehir-

Aman alyanak allanıyor
Aman top zülüf sallanıyor
Güldükçe bayılıyor

Aman oyar geçmiş karşıma
Aman dal gibi sallanıyor

Aman etme bana bu nazı
Aman gel bize bazı bazı
Aman kız seni alırdım
Aman olsaydı baban razı

Aman alyanak penpe penpe
Aman sevdan uyandı bende
Aman sevdiğim çok güzelsin
Aman eşin yokdur cihanda

Aman etme bana bu nazı
Aman gel bize bazı bazı
Aman yâr ben seni alırdım
Aman olsaydı baban razı.
Çok Güzel

Gel dedinde gelmedin mi?
Kıymetini bilmedin mi?
Gözlerin akan yaşı
Dudağınla silmedin mi?

Suçum neydi söyle bana
Ağlıyorum yan yana
Sen aşkımı istemişdin
Ben canımı verdim sana

Güzel yanıma geleydin
Suçum neyidi diyeydin
O sırmalı saçlarını
Kendi elimle öreydim.


-Sivas-Karacaoğlan’dan-

Gitme turnam gitme yollar ıraktır
Diloy diloy ırakdır diloy diloy
Şu yabancı eller bana durakdır
Diloy diloy, ah diloy diloy
Ayrılık elinden dertlerim çoktur
O yâr vurdu şu sineme ak benim
Diloy diloy, dur namı.
Durak gökyüzünde bölüktür bölük
Ayrık elinden ciğerim delik
Önü muhabbetde sonu ayrılık
Depreşdirmen eski yaram, çok benim
Diloy diloy çok benim diloy diloy

Gittim gurbet ele geri dönülmez
Kim ölüp de kim kaldığı bilinmez
Ölsem gurbet elde gözüm yumulmaz
Diloy diloy
Anam atam bir ağlarım yok benim
Diloy diloy ah yok benim diloy diloy
-Nesimî’den-

Şu dünyanın devranına
Şu dünyanın devranına
Şu dünyanın devranına
Aldanma gönül aldanma
Anlı şanlı kervanına
Aldanma gönül aldanma

Bilir misin neden nesin?
Bir gün kesilir nefesin
Bir gün çürür can kafesin
Aldanma gönül aldanma

Bilir misin neden nesin?
Birgün kesilir nefesin
Evden barkdan gececeksin
Aldanma gönül aldanma

Ecel taşın içeceksin
Maldan mülkden gececeksin
Ne ekdinse biçeceksin
Aldanma gönül aldanma

-Neşat ERTAŞ-Kırşehir-

Bu sevda olmasaydı
Gönüle dolmasaydı
Dünya neye yarardı
Güzeli olmasaydı

Nar tanesi tanesi
Sevdiğim merdanesi
Güzellerin içinde de
Sevdiğim bir tanesi

Bu sevda ömür gürüdür
Has bahçenin gülüdür
Sevmeyeni neyleyeyim
Sevenim sevgilidir

O yâr zülfünü tarar
Gönül yârini arar
Bu dünyada sevmeyen
Ahirette neye yarar
-Kütahya Türküsü-

Gidin bulutlar gidin
Yârime selâm edin
Yârim uykuda ise
Uykusunu haram edin

Giderse uğur ola
Düz ova yolun ola
Benden başka seversen
İki gözün kör ola
-Âşık Hilmi ŞAHBALLI’dan-

Dost zannetme etrafı
Herkes Türk’e düşmandır
Sıkı tutalım biz safı
Âlem Türk’e düşmandır

Şerefli bir gemi ile
Açılmışız denize
Bu gemi batmamalı
Dönelim kendimize

Kürd’ü, Lazı, Çerkezi
Hepsi sevgi merkezi
Uyanık olmalıyız
Bölmek isterler bizi

Sevgide düzen birlik
Birlikdeki güzellik
Tek kurtuluş çaremiz
Birlik ve beraberlik
Meşeler güvermiş
Varsın güversin
Söyleyin huysuza durmasın gelsin
Anam vay gelsin
Kötüye varmasın
Asılsın ölsün
Kötü adamın var ömrünü yok eder
Gelin yok eder

Ah bilemedim yaylanızın yolunu gelin
Saçın uzun bağlasınlar kolumu gelin kolumu
Zalim annen seni bana vermese
Ah yemin olsun keseceğim yolunu gelin yolunu
-Rahmetli Özcan AVANOĞLU Söyler-

Sabah ilen kalktım sütü pişirdim
Sütün kaymağın yâr yâr yere taşırdım
Burçak tarlasında aklım şaşırdım
Aman da kızlar ne zor imiş burçak yolması
Burçak tarlasına yâr yâr gelin olması

Elimi salladım değdi de dikene
İntizar ederim yâr yâr burçak ekene
İlahi kaynana ömrün tükene
Aman da kızlar ne zor imiş burçak yolması
Burçak tarlasında yâr yâr gelin olması
-Nevin AKYOL Güzel Söylerdi-14.09.2006-

Yastığım kuş tüyünden
Kır kız sevdim köyümden
O kız beni terk etti
Ölüyorum derdinden
Vayle vayle vayle

Sözlerinde durmuyor
Hiç hâlimi sormuyor
Aşk mektupları bende
Yüzünü göndermiyor
Vayle vayle vayle vayle

-Âşık Hilmi ŞAHBALLI-

Gelin bulalım barışı
Ağlatmayın çocukları
Gelin durdurun savaşı
Ağlatmayın çocukları

Doğup anasız ölmesin
Bizleri zalim bilmesin
Yetim ve öksüz kalmasın
Ağlatmayın çocukları

Hastalanmış yok ilacı
Filistin’de dinmez sancı
Karabağ’da feryat acı
Ağlatmayın çocukları

İsmail de ses eyledi
İbrahim de süs eyledi
Nemrut bile pes eyledi
Ağlatmayın çocukları
-Âşık Garip-

Gurbet ellerde bir hâl gelse başıma
Acep nice olur işi garibin
Gelen olmaz giden olmaz yanına
Akar gözlerinin yaşı garibin

Bacım yok ki gelsin hâlime baksın
Annem yok ki yaksın yıksın yaş döksün
Kardeşim yok ki mezarıma taş diksin
Bir çalıdır mezar taşı garibin

Garip nere varsa gülmüyor yüzü
Nemlidir yakası yaşlıdır gözü
Âşıklar edemez garip iki sözü
Sığar mı dünyaya başı garibin
Deryayı gözyaşı garibin
-Âşık Hilmi ŞAHBALLI’dan-

Patlamaya hazır volkan gibiyim
Bir kılıncım beni sana götürür
Sırtından vurulmuş ceylan gibiyim
Ayaklarım beni sana götürür

-Bülent,Ablan-Trabzon-

Yeni yaptım evimi, donatmadım odamı
Yedirip içirmiyor bu sevdalık adamı

Çıktım kara yemişe, ne yedumda ne bişe
Çıksana kapılara kara gözlü Ayşe

Derenin kıyıları, ata vurdum yuları
Vurdu mu sana yavrum, sevdalık uykuları

İn dereye dereye karşıdan geç
Benim gibi seversen  al bohçanı bana kaç
-Malatya-

Aşağıdan gelir omuz omuza
Çiğdem de karışmış anman anman güle, nergize
Benden selâm olsun o vefâsıza
Baba bayramınız mübarek ola
Kirve bayramınız mübarek ola.

Duvara yaslandım sigaram içem
Yağlı kurşun gelir ben nere kaçam
Kanadım yoktur havada uçam
Baba bayramınız mübarek ola
Kirve bayramınız mübarek ola

Pınara indim bir su içmeye
Yağlı kurşun gelir ciğer deşmeye
Kanadım yok uçup kaçmaya.

-Neşat ERTAŞ’dan-

SUDA OYNUYOR BALIK

Suda balık oynuyor, suda balık oynuyor
Canım sana kaynıyor, canım sana kaynıyor
Düşdüm merhametsize, düşdüm merhametsize
Hiç hâlimden bilmiyor, hiç hâlimden bilmiyor

Leyli leyli köylü kızı sen allar giy, ben kırmızı
Çıkalım dağlar başına, sen gül topla, ben nergizi
Köylü kızı tan yıldızı, güzel kaşı, gözü

Suda balık yan gider, suda balık yan gider
Açma yaram kan gider, açma yaram kan gider
Açma güzel sineni, açma güzel sineni
Cahilim aklım gider, cahilim aklım gider

Leyli leyli köylü kızı, leyli leyli köylü kızı
Sen allar giy, ben kırmızı
Çıkalım dağlar başına, sen gül topla, ben nergizi.

Kara kaşlar, elâ gözler sende var
Sen de var..
Yorulmadık deli gönül ben de var
Anman anman

Yedi yıldır derde derman aradım
Aradım
Demedin ki derde derman bende var
Anman anman

Çorum ile Sungurlu’nun arası arası
Yakdı beni kaşlarının karası
Anman anman…
Ben de Hançer ben de gönül yarası
Yarası
Vermem seni yâd ellere ellere
Anman anman
Sarı kız da tek tek vurur zillere
Anman anman..

-Hüsamettin ŞUBAŞI-

Bahçeye gel ki görem
He küley he küley
Kurban hey…
El uzatki gül verem belâlım
Aramızda dağlar var
He küley he küley
Ben sana nasıl erem
Şen küley şen küley,
Kurban hey…

Bahçede nar şirindir
He küley, he küley
Kurban hey
Bahçede nar şirindir
Ne anadır, ne baba
Hepsinden yâr şirindir
He küley, he küley
Kurban hey.
-Yozgat-

İlenger Attım Bağa

İlenger atdım bağa
Gitti değdi yaprağa
Kız ben seni almasam
Yâr ben seni almasam
Girmem kara toprağa.

Aman aman neler var
Ellerde güzeller var
Gel gidelim bahçeye
Toplanacak güller var.

Pınardan su içtim yâr
Bakır kabı seçtim yâr
Sen benden geçdin yâr
Ben de senden geçtim yâr

İlengerin kalayı
Geçti kızlar alayı
Her adam yâr mı sever?
Onun da var kolayı.
Tokat Yaylarını Yaylıyamadım

Tokat yaylasını yaylıyamadım
Divane gönlümü ana meyliyemedim
Hamdi gardaşıma söyliyemedim
Vurma zalim vurma vurma kuma yarası
Bura kavga yeri değil, sokak arası

Tokat yaylasında lâleler biter
Tokat bağlarında anam bülbüller öter
Bu sefer ki ayrılık ölümden beter
Dördüncü ayrılık ölüme gider
Yüreğime vurdu zalim kuma yarası

Yüce dağ başında harman olur mu?
Ayrılık derdinin var mı çaresi?
Ayrılık derdine derman olur mu?
Kumayı vuranda anam iman olur mu?
Acı dil yarasının anam yoktur çaresi..

Çiçek Dağı

Çiçek dağı var mı sana zararım
Yâr yitirdim uğrun uğrun ararım
Üç güne koymuştum kavlı kararım
Bugün yârdan ayrılalı beş gündür
Ey ey ömrüm ey ey

Hana girdim han değil
Penceresi cam değil
Bugün ben yârı gördüm
Ölürsem de gam değil

Çiçek dağı sen de ceylan kışlamaz
Felek peşimize düşdü bizi başlamaz
Gönül kalesine gülle işlemez
Yıkar bir muannet acı söz
Ey ey ömrüm ey ey
Yine mi ömrüme ben yandım ey aman

Gel benim hacı yârim
Başımın tacı yârim
Eller bana acımaz
Sen olsun acı yârim..

Çiçek dağı çiçeklerin ne güzel
Gece gündüz içinde aslanlar gezer
Bu kara yazıyı alnımda yazar

-Gümüşhane Türküsü-

Katipler oturmuş yazıya bakmaz
Yazıya bakmak
Herkes sevdiğini dilden bırakmaz
Hey Allah’dan korkmaz kuldan utanmaz
Gönül defterinden sildin mi beni

Dağ başına karlar yağdı üşümedin mi
Üşümedin mi?
Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?
Düşünmedin mi?

Böyle miydi güzel bana sözünüz
Böyle çürük müydü sizin özünüz
Ben çekmiştim cevri cefa nazınız

Hey Allah’dan korkmaz kuldan utanmaz
Gönül defterinden beni niçin sildiniz?
Bana cehrettiniz elle güldünüz
Onulmaz deftere beni beni saldınız
İflah olmasın zalim ahım aldınız

-Ankara-Hacı Taşan’dan-

Menekşe Koymuşlar Adını

Menekşe koymuşlar gülün adını
Almadım dünyadan ben muradımı
Ben ölürsem garip koyun adımı
Almadım dünyadan ben muradımı

Allar giymiş ne yakışır Ayşe’ye
Boyunu benzettim mor menekşeye
İnsaf et de bir kere gel köşeye
Almadım dünyadan ben muradımı

Ben Bir Güvercin Olsam


Yâr penceresine konsam
Yâr uykuya dalınca
Ben yâri seyre dalsam
Oy oy nenni de nenni
Derdim çok nenni de nenni

Güvercin vurdum kalkmaz
Kanı göl oldu akmaz
Bir ömrüm verdiğim
Dönüp yüzüme bakmaz

Of of nennide nenni
Derdim çok nennide neni

Güvercin havadır
Yavrusu yuvadır
Yâr beni yaraladı
Ellerim duâdadır

Oy neni nenni de nenni
Derdim çok nenni de nenni.

-Van-

Dildeban üstündeyim
Loy loy loy balım
Dal boyun kasdendayım
Erenler duâ edin
Loy loy loy loy loy balım
Ben  Murad üstündeyim
Loy loy loy loy loy balım

Giderim Van’a doğru
Loy loy loy loy loy balım
Yolum İran’a doğru
Loy loy loy loy loy balım

Kes başım kanım aksın
Loy loy loy loy loy balım
Kadir bilene doğru
Loy loy loy loy loy balım
Kıymet bilene doğru
-Bir Erzincan Türküsü-

Dağları duman aldı
Gönlümü figân aldı
Azrail borçlu kaldım
Bir canım var yâr aldı
Oy dağlar oy dağlar
Oy dağlar oy dağlar oy

Dağlara dolu düşdü
İçimde yolum çeşdi
Elâm gözlüm gideli
Efkâr dağlardan aşdı

Canıma verdim yanımı
Toprak emdi kanımı
Oy dağlar oy dağlar oy
Azrail’e borçlu kaldım
Canımı o yâr aldı
O dağlar oy dağlar oy dağlar

-Van’dan-

Elinde oya gidiyor toya
Dudağı boya Menşûre hanım

Elinde mili bülbüldür dili
Mahlenin gülü Menşûre hanım

Elinde maşa gider ataşa
Kızlara paşa Menşûre hanım

Elinde darı ömrümün varı
Kimlerin yârı Menşûre hanım

Elinde kalem hayranı âlem
Yoluna ölem  Menşûre hanım

Suda balık yan gider
Yandın amman amman amman
Açma yaramı kan gider
Yandım amman amman amman
Buna doktor neylesin
Ecel gelmiş can gider
Yandım amman amman amman

Şu başı duman oldu
Yandım amman amman amman
Hâllerim yaman oldu
Yandım amman amman amman
Bana dert açan güzel
Ellere derman oldu
Yaralıyım bana değme
Gel güzel gel gönlüm eyle

-Malatya’dan-

Kuyudan su çekerler tulum ilen
Kızı da gelin ederler zulüm ilen

Kuyudan su çekerler debbe ilen
Kızı da gelin ederler küpe ilen

Kuyudan su çekerler tuluğ ile
Kızı da gelin ederler davul ilen

Kuyudan su çekerler gülek ilen
Kıza da gelin ederler ipek ilen
Gümüşhane-

Katipler oturmuş yazıya bakmaz
Herkes sevdiğini dilden bırakmaz
Hey Allah’dan korkmaz, kuldan utanmaz
Gönül defterinden sildin mi beni

Dağ başına karlar yağdı üşümedin mi?
Sen bu işin sonunu düşünmedin mi?
Hey Allah’dan korkmaz, kuldan utanmaz
Gönül defterinden sildin mi beni?
Sildin mi beni?
-Âşık Karacaoğlan’dan-

Çıkdım yücesine seyran eyledim
Yâr ile gezdiğim yerler perişan
Firkat geldi dert eyledim ağladım
Bir ben değil bütün âlem perişan

Firkatin ucundan görünmez dağlar
Yitirmiş yavruyu ah çeker ağlar
Yıkılmış yakılmış viran bağlar
Bülbülün konduğu güller perişan

Dertli âşık dertli çalar sazını
Kara topraklara sürer yüzünü
Ben çekemem gayri onun nazını
Bozuktur perdeler teller perişan

-Sözlerini Çok Sevdiğim Türkü-

Bizim dağlar buradır, lehaydede lehayde
Gülü sıra sıradır can can yine can
Benim yürek yaradır, lehaydede lehayde
Güzeller başı gitdi, lehaydede lehayde
Gözüm ardı sırasır, can can yine

Bizim avlu büyükdür, lehaydede lehayde
İçi dolu geyikdir,lehydede lehayde
İnşallah kavuşuruz can can yine can
Kadir mevlâm büyükdür, lehaydede lehayde

-Kenan ŞAVKLI Söylerdi-

Ekin ekdim çöllere
Yoldurmadım ellere
Onbeşinde yâr sevdimde
Sezdirmedim ellere
Çit çit çit çit edene
Sar bedeni bedene
Dünya dolu yâr olsa
Alacağın bir tane

Ekin ekdim gül bitdi
Dalında bülbül ötdü
Ölmez olaydın bülbül
Yârim elimden gitdi
Çit çit çit eden edene
Sar bedeni bedene
Dünya dolu yâr olsa da
Alacağın bir tane

Ekine filiz derler
Güzele beyaz derler
Kime derdimi yansamda
Yana yana gez derler
-Âşık Feryâdî’nin-

Nazlı yârdan ayrılalı
Eller gamlı ben gamlı
Ceylanı küsmüş gelmemiş
Göller gamlı ben gamlıyım

Yokdur ben gibi gülmedik
Derdine derman bulmadık
Gölün ördeği gelmedik
Göller gamlı ben gamlıyım

Ne yaman sevda zor imiş
Ko derde neler var imiş
Ağaç bağında kurumuş
Dallar gamlı ben gamlıyım

Feryâdımın yandı özüm
Ah ettikçe çağlar gözüm
Bir köşeden aydım sazım
Teller gamlı ben gamlıyım

Böyledir dünyanın hâli
Yârdan ayrılanlar deli
Küsdürmüş dertli bülbülü
Güller gamlı ben gamlıyım

-Giresun-

Karanfil Eker misin?

Bal ile şeker misin?
Meramın sevmek değil
Kuru dil döker misin ?
Haydi sevdiğim haydi
Gözlerin beni baydı
Elin bir tanesine
Nasıl diyelim haydi

Karakoç boyanır mı?
Öpsem yâr uyanır mı?
Sen orada ben burada
Buna can dayanır mı?
Buna can dayanır mı?

Karşıdan gel göreyim
El uzat gül vereyim
Sende dudak bende yüz
Sen iste ben vereyim

Hayde sevdiğim hayde
Gözlerin beni haydi
Elin nişanlısına
Nasıl diyelim haydi
-Sivas’dan-

Ekin ekilen yere
Sapı dökülen yere
Can kurban canım kurban
Kakül dökülen yere
Suya gider bir gelin
Suyun yolları serin
Gördüm ayağı yalın
Tonbul sineli gelin

Süpürgesi yoncadan
Gayet beli inceden
Ben seni sakınırım da
Yerdeki karıncadan

Ak gelin topak gelin
Yaslanayım dizine
Yaslanayım dizine de
Bakam ala gözüne

İncecik gider tirmizin yolu
Vefâsız güzelin dikenli gülü
Zalim güzellerin acıdır dili
Çıkma gelin yaylayada yaz değil
Gelinik en…
Ağlatanlar az değil…
-Neşat ERTAŞ Söyler-Karacaoğlan’dan-

Elâ gözlerini sevdiğim dilber
Sana bir sözüm var diyemiyorum
Bilmem deli miyim mecnun gezerim
Sırrımı ellere veremiyorum

Al yanakdan aldıklarım azıkdır
Tarama zülfümü gönlüm bozuktur
Öksüzüm garibim bana yazıktır
Derdursuz koynuna giremiyorum

Şeker lebin tatlı dilin sevdiğim
El uzatıp gonca gülün derdiyim
Usûl boyun ince belin sardığım
Alışmış kollarım duramıyorum
Kırılsın kollarım duramıyorum
Urfa’nın Etrafı-

Urfa’nın etrafı etrafı dumanlı dağlar
Ciğerim yanıyor ane, gözlerim ağlar
Benim zalim derdim cihanı dağlar
Gezme ceylan bu dağlar da
Seni avlarlar anenden
Babandan yardan ayrı koyarlar

Urfa dağlarında gezer bir ceylan
Yavrusunu kayıp etmiş ağlıyor yaman
Cihanda derdime bulmadım derman
Gezme ceylan bu dağlarda
Seni avlarlar annenden babandan
Yârdan ayrı koyarlar

Ceylan senin gibi yüreğim yâre
Cihanda derdime anem
Bulmadım çare
Kimselerim yoktur, söylesin yâre

Urfa dağlarında naneler biter
Benim bir derdim var ölümden beter..
Kara kara kazanlar gelin gelin
Kara yazın yazanlar vay vay
Cennet yüzü görmesin vay vay
Aramızı bozanlar vay vay

A benim nazlı yârim yârim aman
Çorbası tuzlu yârim aman

Kirazdan kiraz devşir gelin gelin
Altında kahve pişir vay vay
Hep kahveyi içerken gelin gelin
Beni aklıma düşür vay vay

Bir taş attım alıca gelin gelin
Bir kuş vurdum delice vay vay
Yenile bir yâr sevdim gelin gelin
Gözleri sürmelice vay vay

A benim nazlı yârim Amman
Çorbası tuzlu yârim amman

-Uzun Hava-

Evlerinin önü kavak
Merhamet et hâlime bak
Elim kına yüzüm duvak
Oy oy bebeğim oy
Nerde kaldın çiçeğim oy

Bugün hava bulanıkdır
Yüreğim başı yanıkdır
Kınamayın arkadaşlar
Benim hâlime yazıkdır
-Karacaoğlan’dan-Kızım Hamiye Bu Türküyü Çok Severdi-

Gitme durmam gitme yollar ıraktır
Şu yabancı iller, bana duraktır
Diloy diloy diyor yâr diloy diloy
Şu vefâsız güzelden dertlerim çokdur

Geldim gurbet ele geri dönülmez
Kim ölüp de kim kaldığı bilinmez
Ölsem gurbet elde gözüm yumulmaz
Diloy diloy yumulmaz diloy diloy

Turnam gökyüzünde bölükdür bölük
Ayrılık elinden ciğerim delik
Önü muhabbet, sonu ayrılık
Anam atam bir ağlarım yok benim
Diloy diloy yok benim diloy diloy yok benim diloy
O yâr vurdu sineme ok benim,
Diloy diloy ok benim diloy diloy…
-Urfa’dan-

Urfalıyım gülmedim
Ben yârime gül dedim
Yanağında gül açmış
Birini bana ver dedim

Urfalıyım ahdım çok
Yâr gönlünde tahtım yok
Yâr yanağına ben dolmuş
Bir ben kadar bahtım yok

Urfalıyam dağlıyam
Bahçeliyem bağlıyam
Sevgilimden ayrıldım
Yürekden yaralıyam

Urfalıyam ağam ben
Dertlere ortağam ben
Yârime selâm olsun
Ölmemişem sağam ben
-Erzurum’dan-Bayburt-


Bir sandığım vardır sırmadan telden
Bir çift yavrum vardır gülden kanadı
Bir yavrum vardır goncadan gülden
Nasıl ayrılayım gül yüzlü yârdan
Sene kardaş sene ille bu sene yârdan
Gidene gelmeye bu kötü sene
İşde böyle böyle hâl böyle böyle
Bir yani Erzincan mermer Bayburdu
Yıkılsın düşmanın tahtı ile yurdu

Nur olasın annem beni doğurdu
Vurun gardaş vurun gelen düşmandır
Düşmanın gayesi gözyaşı, kandır
Uğradığı yerler, yıkık virandır.

Vatan müdafaası şerefdir şandır
Vatanını seven makbûl insandır
-Maraş’dan-

Turnam nerden gelişin aslı Maraş’dan
Kanadın ıslanmış yağmurdan, yaşdan
Turnam korkmaz mısın alıcı kuşdan
Aman eyleşmeyin gidin Turnalar
Benden yâre selâm edin Turnalar…
El zanneder ben deliyim
Dost bağının bülbülüyüm
Ben o yârin meftunuyum
Aman…Aman…
Gönül sabreyle sabreyle
Mevlânın muradı böyle

Gül idim sarardım soldum
Yana yana ben gül oldum
Ben o yâra meftun oldum
Anman…Anman…
Gönül sabreyle sabreyle
Mevlânın muradı böyle

-Musa EROĞLU-Mersin-Mut-

Kurban olam seni doğuran anaya
Süt vermişler senin gibi Suna’ya
Vay vay

Ah aman aman
Çokca da içtim
Kafalarım duman
-Ali Ekber Çiçek-Erzincan-

Deli gönül niçin böyle yanarsın
Ölem yanarsın ölem yanarsın
Senin dert çekecek hâlin mi kaldı?
Ölem hâlin mi kaldı?

Deli gönül hangi dala konarsın?
Ölem konarsın
Senin tutunacak dalın mı kaldı ölem?
Dalın mı kaldı?

-Güzel Makamlı Dertli Türkü-


Karşıda kıza kurban
Vay lele lele vay lele
Terlemiş yüze kurban
Kız göynüm senin ömrüm
Terlemiş kaş arası
Vay lele lele
Kaş kara göze kurban

Değirmen boş dolanır
Vay lele lele le
Suyu sarhoş dolanır
Kız göynüm kız göynüm senin ömrün
Yâr bir kuşak göndermiş
Vay lele lele beş dolanır.

Karşıda kuş olurur
Vay lele lele vay lele lele le
Kuş kuşa yem götür
Kız göynüm senin ömrün
Evvel ki şen gönülde
Şimdi baykuş oturur
Kız göynüm senin ömrün
-Âşık Emrah’dan-Yıldıray ÇINAR Söyler-

Bâd-ı sabah selâm selâm söyle o yâre
Mübarek hâtırı hoş mudur nedir?
Yitirdim yârimi bulamam çare
Mestane gözleri yaş mıdır nedir?

O nazlı canana uğrasa yollar
Şekerden tatlıdır yârdaki diller
Kınalı parmaklar o güzel eller
Yârin meclisinde anam anam oturan canlar
Hesap ettim aylar yıllar beş midir nedir?

Emrah eder gam bülbülüm kafesde
Benim arzuhalim yâr yâr söyleyin dosta
Kendim gurbet elde gönlüm sılada
Gitmiyor kervanım kış mıdır nedir?
-Şarkı-

Beklerim erken seni yâr
Güller açarken seni
Gel gidelim bahçeye yâr
Sen gül topla ben seni
Aman aman aman aman
Hâlim yaman ey
Sivaslı Halil Söyler-Malatyalı Fahri’den-

Ezim ezim eziliyor yüreğim
Ben ağlarım doktor ağlar dert ağlar
Çok yalvardım kabul olmaz dileyim
Ben ağlarım doktor ağlar dert ağlar
Lâleli Sünbüllü oy oy oy oy
Ah ne güzel bağlar

Telgrafın direkleri dört olur
Sen ağlama yüreğime dert olur
Bir tel çektim Diyarbekir Vali’ye
Aynı gelir Perşembe’ye, Salı’ya
Halay

Çekin halay dizilsin
Elâ gözler süzülsün ellerin yâri
Halaya girmeyin ömrümün
Vurun boynu üzülsün varı

Suya indim içmeye
İçip eve geçmeye
Bakdım ki yâr geliyor
Kanatlandım uçmaya

Tutam ellerin tutam
Ben yâre nasıl yetem
Bu uzun gecelerde
Yalnız nasıl yatam

-Erzurumlu Emrah’dan-

Amman uykudan uyanmış
Gözleri bir hoş
Dedim yâr bayram mı?
Söyledi söyledi yok yok

Ak ellerin boğum boğum
Kınalı dedim yar bayramı
Söyledi söyledi yok yok

Dedim gider misin? Dedi yolumdur
Dedim Emrah nendir? Dedi kölemdir
Dedim satar mısın? Dedi yoh yoh

Dedim kalem nedir? Dedi kaşımdır
Dedim inci nedir? Dedi dişimdir
Dedim onbeş nedir? Dedi yaşımdır
Dedim artık var mı? Söyledi söyledi yoh yoh

-Erzincan-

Bağa indim üzüme
Diken battı dizime
Keşke inmez olaydım
Yâr göründü gözüme

Hep nenni nenni nenni
Canım da çok sevdi seni

Güzellerden güzelsin
Ne edâlı gezersin
Açma beyaz gerdanı
Ben hastayım üzersin
Hop nenni nenni de

Kaleden indim ancak
Nidem nidem nidem yâr
Elimde yeşil sancak
Garibem ben yâre gidem

Ne kız oldum ne gelin
Nidem nidem nidem yâr
Ateşe yandım ancak
Garibem yâre gidem

Kalenin üstü direk
Nidem nidem nidem yâr
Suyu nerden indirek
Garibem yâre gidem ben

On beş altın vereyim
Nidem nidem nidem yâr
Cuhadan yaptır yelek
Garibem yâre gidem

Kaleden iniş mi olur?
Nidem nidem nidem yâr
Ham demir gümüş mü olur?
Garibem yâre gidem ben
Kaleden indim ancak
Nidem nidem nidem yâr
Elimde yeşil sancak
Garibem ben yâre gideyim
Ne kız oldum ne gelin
Nidem nidem nidem yâr
Ateşe yandım ancak
Garibem yâre gidem ben

Kalenin üstü direk
Nidem nidem nidem yâr
Suyu nerden indirek,
Garibem yâre gidem ben
Onbeş altın vereyim
Nidem nidem nidem yâr
Çuhadan yaptır yelek
Garibem yâre gidem ben

Kaleden iniş mi olur
Nidem nidem nidem yâr
Ham demir gümüş mü olur
Garibem yâre gidem ben

-Kars-Âşık Rüstem ALYANSOĞLU-Çok Manidar-

Buna dertli dünya derler
Böyle gelmiş böyle gider
Terse savurma harmanı
Dane bir gün yele gider
Yele gider yele gider 
Taneler yele gider

Gariplere kimse bakmaz
Tarlasının suyu akmaz
Kız çocuğu ocak yakmaz
Büyür büyür ele gider
Ele gider ele gider
Büyür büyür ele gider

Âşıkların deyişleri
Akar gözünün yaşları
Uçtu gönlümün kuşları-Kars-Âşık Rüstem ALYANSOĞLU-Çok Manidar-

Buna dertli dünya derler
Böyle gelmiş böyle gider
Terse savurma harmanı
Dane bir gün yele gider
Yele gider yele gider 
Taneler yele gider

Gariplere kimse bakmaz
Tarlasının suyu akmaz
Kız çocuğu ocak yakmaz
Büyür büyür ele gider
Ele gider ele gider
Büyür büyür ele gider

Âşıkların deyişleri
Akar gözünün yaşları
Uçtu gönlümün kuşları
Her biri bir dala gider

-Kayseri’den-

Dağdan yuvarlandı kayalarımız
Anman anman
Kamile yoğruldu mayalarımız
N’ola taş doğraydı analarımız

Mektupların dizime
Kaküllerin yüzüme
Nedim de darıldın
Hiç bakmıyon yüzüme

Çarşıdan aldırdım allı yaşmağım
Kayseri’nin bir yarısı düşmanım
Ben de güzel olduğuma pişmanım
Başını koy dizime
Yandım şirin sözüne
Ne dedim de darıldın
Hiç bakmıyon yüzüme

-Sarıkamış-

Sarıkamış yayları, kız düğmeli
Düğmeli yâr düğmeli düğmeli
Yayılır koyunları, kız düğmeli
Yâr düğmeli, kız düğmeli, düğmeli
Gidiyorum yârime ,kız düğmeli
Yâr düğmeli, kız düğmeli düğmeli
Elimdedir fermanı, kız düğmeli düğmeli
Yâr düğmeli düğmeli

Sarıkamış’ın armanı, kız düğmeli düğmeli,
Yâr düğmeli düğmeli…
Verir derde dermanı, kız düğmeli düğmeli
Sevdiğimi alacam, kız düğmeli düğmeli
Elimdedir fermanı, kız düğmeli düğmeli
Kız düğmeli düğmeli..
Giderken bize uğra,
Kebabı köze doğra,
Diloy  loy diloy loy
Benden başka seversen
Dermansız derde uğra
Diloy loy diloy loy

Bahçe yolu boylarım
Güle hizmet eylerim
Sevdiği versinler
Başka yârı neylerim
Diloy loy diloy loy

Dağda kavak olmasa
Yaprakları solmasa
Yâr yanıma gelince
Beş gün sabah olmasa
Diley ley diley ley

Bülbül küçücük bir kuşdur
Seher ötüşü ne hoşdur
Bülbül on bir ay sarhoştur.
-Gesi Bağları-Kayseri-

Gesi bağlarında bir top gülüm var
Hey Allah’dan korkmaz
Sana bana ölüm var
Ölüm var da bu gençlikde zulüm var

Atma anam atma beni dağlar ardına
Kimselerim yokdur kimim yansın derdime

Gesi bağlarında dolanıyorum
Yitirdim yârimi anam aranıyorum
Bir çift selâmına güveniyorum

Atma anam atma beni dağlar ardına
Kimseler yanmasın anam yansın derdime

Gesi bağlarından gelsin geçilsin
Kurulsun masallar rakı konyak içilsin
Herkes sevdiğini alsın çekilsin
Atma anam atma beni dağlar ardını
-Burdur-Sümer EZGÜ-

İlimonum sulandı
Yine gönlüm bulandı
Kırılanı kollarım
Yâr boynuna dolandı

İlimonum çiçeğim çiğneyim
Bir yol verin geçeyim
O yâr bana darılmış
Avular mı içeyim?

İlimonum bulayım
Gitme kurban olayım
O yâr bana darılmış
Nasıl gönlüm alayım
-Muhlis Akarsudan-

Kârlı dağlar kârını almış kârınan
Kaç gün oldu gülüyüz yârınan
Bir merhametli komşu yoğurmuş
Bizi barışdıra nazlı yârınan
Dağlar yaz gelsin
Söylen tez gelsin
-Uzun Hava-


Mor keçeyi boyamadım
Bu sevdaya doyamadım
Sevdiğim seni çok sevdim
Utandım da diyemedim.
-Erciş-Uzun Hava-

Her sabah her sabah gel-geç buradan
Oğul ayrılmışım kaşı gözü karadan
Oğul bizi kavuştursun yaradan
Oğul elin ayrılığı üç-beş gün sürer
 Oğul bizim ayrılmamız hayli bir zaman
Yâr eğlen eğlen dur ben de gelem

Başına bağlamış karalı yazma
Sevgilim salınıp yüreğim ezme
Oğul ben sana demedim mi?
El ile gezme

El ile gezersen ar gelir bana
Yâr eylen eylen dur ben de gelem
Beraber gidem.

-Çok Hoşuma Giden Türkü-

Çıktım yola tarlaya
O yâri yollamaya
Yâr kırandan aşınca
Başladım ağlamaya.

-Zaralı Halil SÖYLER’DEN-

Kaşların karasına vay lele vay lele
Gül koydum arasına
Yâr yandım ben vurgunum ey

Seni merhem diyorlar vay lele vay
Sinemin yarasına vay lele vay le

Kaşların ince mince vay lele vay le
Ölürüm görmeyince yâr yandım ben vurgunum
Ben senden ayrılamamam vay lele vay le
Kabire  girmeyince yâr yandım
Ben vurgunum
-Samsun’dan-

Suların akışına
Ben yandım bakışına
Seni melhem diyorlar
Sinemim yarasına

Oy ninnoşum ninnoşum
Ben sana vurulmuşum
Eller almış yârimi
Ben yârsızım birhoşum

Sular durulur derler
Güzel sorulur derler
Yâri gönlünde ara
Arayan bulur derler

Ey ninnoşum ninnoşum
Ben sana vurulmuşum
Eller almış yârimi
Ben yârsızım bir hoşum
-Refik BAŞARAN’dan-ÜRGÜP-

Elinde süt küleyi
Kardan beyaz bileyi
Acep kabul olur mu yâr elinden yâr
Genç kızların dileği
Vur ellerim vur…

Yâr elinden yâr
Odada yeşil minder
Bana gonca gül gönder
Bu yatış yatış değil
Yâr elinden yâr
Yâr yüzün bana dönder
Vur ellerim vur

Gel yâr bağa gidelim
Gül yaprağa gidelim
Sen yağmur ol ben bulut
Yağa yağa gidelim
Vur ellerim vur

Eyinin başı bayır
Mevlâ meyini kayır
Eyin kızın almasam
Yanarım cayır cayır
Vur ellerim vur
-Pınar-Nurettin DADALOĞLU Söylerdi-

Pınara varmadın mı?
Su alıp gelmedin mi?
Seni zalimin kızı
Hiç benim olmadın mı?

Oy gelin gelin gelin
Yandırdın beni gelin
Bir tomurcuk gül idim
Öldürdün beni gelin
Soldurdun beni gelin

Bu pınar eşme pınar
Derdime deşme pınar
Yârim suya gelirse
Su ver  söyleşme pınar
Bensiz söyleşme pınar

Ey gelin gelin gelin
Yandırdın beni gelin
Bir tomurcuk gül iken
Soldurdun beni gelin
-ÂŞIK DEYİŞİ-

Azrail göğsüme çöktüğü zaman
Kırılır yanlara kol yavaş yavaş
Mevlâm nasip etsin din ile iman
Döner mi yarabbi dil yavaş yavaş

Bir gün olur öldüğümü duyarlar
İyi kötü elbisemi soyarlar
Yuyup yıkayıp tabuta koyarlar
Tutan salacamdan el yavaş yavaş
-Halil TAŞKIN Söyler-

Bir  yâr sevdim Sivaslı
Hem güzel hem de nazlı
Sarılıp öpüyordum ben bazı bazı

Güm güm güm ile
Gül vereyim al hele
Gel yanıma gel hele
Azgın dilin kurumuş
Su vereyim iç hele

Eviniz yokuşdadır
Pullu yazma başdadır
Seni sevdim seveli
Bu gönül ateşdedir

Güm güm güm ile
Gel yanıma gel hele
Ağzın dilin kurumuş
Su vereyim iç hele

-Mardin Türküsü-

Bahar geldi, gül açtı
Bülbül yuvadan uçtu
Yâr yâr yâr diyâr yâr yâr diyâr
Yâr yâr diyâr yâr
Bu benim cahil gönlüm
Başıma neler açtı yâr
Yâr yâr diyâr yâr diyâr
Yâr diyâr diyâr

Seherin vakti geçti
Sinemi yaktı geçti yâr
Yâr yâr diyâr yâr

Hazırlanmış gitmeye
Yüzüme bak adı geçti yâr
Esmerin beli gibi
Gezerim deli gibi yâr

Yârin kokusu gelir
Baharın gülü gibi yâr
Yâr yâr diyâr yâr yâr diyâr
Yâr yâr diyâr yâr.
-Mektup-Sivas’dan-

Mektup benden selâm söyle sılâya
Söyle benim için eller ağlasın ey
Gözü yaşlı düştüm gurbet ellere oy oy
Uzaktır aramız yollar ağlasın ey
Ne zalim gurbet elleri oy

Bu nasıl kuş imiş yuva yapmamış
Yaptığı yuvayı tamam etmemiş
Sanki benim derdim az gelmiş
Bir de derdime dert ekledin felek
Oy oy oy
Yıkılası dağlar oy.

-Âşık Karacaoğlan-

Çıktım yücesine seyran eyledim
Yâr ile gezdiğim yerler perişan

Bir fıkrat geldi de coştum ağladım
Bir değil bütün Âlem perişan
O gün kokladığım güller perişan
Bütün Âlem perişan.
Fırkatin ucundan görünmez dağlar
Yârinden oy böyle mi ağlar
Çekilmiş bülbülü bozulmuş bağlar
Bülbülün konduğu güller perişan
Yârinden ağlayan böyle  mi ağlar?
-Konya-

Yaylalar içinde Erzurum yayla
Şehirler içinde Konya’dır Konya.
Osmanı vurdular, şen olsun dün

Yandım mahpushane yandım
Senin elinden
Bana gül vermedin Gonca gülünden

Çıkar çıkar parmaklıktan bakarım
Konya seni ateşlere yakarım
Birgün olura şu Mapustan çıkarım.

Yandım Mahpushane yandım
Senin elinden,
Bir bir gül vermedin Gonca gülünden
-Âşık Veli AYDIN’dan-

Suya düşeli gülümüz
Ötmüyor bülbülümüz
Sen orada, ben burada.
Geçti cahil ömrümüz
Hanım kızlar kızlar
Vuruldum yaram sızlar.

Fındık fıstık olur mu?
Ateş yastık olur mu?
Sen orada ben burada
Böyle dostluk  olur mu?

Hanım kızlar, kızlar,
Vuruldum yaram sızlar
Soyunmuş suda yüzer
Beyaz gerdanlı kızlar.

Kestirdin kakülleri,
Yana deyiyor yana

KESDİRDİN KAKÜLLERİ

Yana değiyor yana
Yana değiyor yana
Yârimin bak işleri,
Cana değiyor cana.
Hanım kızlar kızlar
Vuruldum yara sızlar
Soyunmuş suda yüzer
Beyaz gerdanlı kızlar
-Yurttan Sesler-

Aşlamayı aşladım Amman Amman
Ağlamaya başladım yâr ben.

Senin aşkından Amman
Hayde işi-gücü boşladım Amman

Haydi bu kadar naz ettiğin yeter
Haydi aşkından oldum , oldum beter
Aman şimdi horozlar öter.

Atmacayı vurdular
Haydi…Kanadını kırdılar
Ben böyle olmaz idim
Bana tuzak kurdular.

-Yurttan  Sesler-

Aşlamayı aşladım amman Amman
Ağlamaya başladım
Yâr ben senin aşkından Amman
Hayde işi-gücü boşladım Amman

Haydi bu kadar naz ettiğin yeter
Haydi aşkından oldum oldum beter
Aman şimdi horozlar öter

Atmacayı vurdular
Haydi…Kanadını kırdılar
Ben böyle olmaz idim
Bana tuzak kurdular.
-Nermin-Kayseri-

Sevenin gönlünde ümit yoğ ise
Sevmek neye yarar, aşk neye yarar?
-Saadettin KAYNAK’dan Şarkı-

Gemim gelir dolaşır
Ak Deniz’de yük taşır
Akdeniz bizim deniz
Olmaya çok yaraşır

Denizleri al demiri vira vira vay
Dolaşalım limanları sıra sıra vay

Gemim geliyor başdan
Yelkenleri kumaştan
Akdeniz bizim deniz
Dolaşacağım başdan

Gemimim gediler durmadan
Halatları sırmadan
Ayyıldızlı bayrağım
Dalgalanır armadan
Denizleri al demiri vira vira vay
Dolaşalım limanları sıra sıra vay

-Uzun Hava-

Gide gide vardım ben Karataş’a
Yazılanlar gelir bu garip başa
Benden selâm olsun bacı-kardeşe
Kardeş bayramınız mübarek olsun
Dostlar bayramınız mübarek olsun

Bu benim başımda anam yaşdadır yaş
Gurbet ellerinde anam gönlüm çok hasta
Selâmlar yazdırdım sevgili dosta
Dostlar bayramınız mübarek olsun.

Yeşil ipek bükene ipek olacaktı
Ağlayıp yaş dökene
Mevlâm sabırlar versin
Gizli sevda çekene.

Elinde şamdan
Bakıyor camdan
Ah benim sevdiğim
Geçiyor yoldan.
-Kerkük Türküsü-

Kalenin burcuna taş ben olaydım
Gelene geçene yoldaş olaydım
Bacısı güzele ben eş olaydım
Atma bu taşları ben yaralıyım
Elâlem al giymiş, ben karalıyım

Kalenin dibinde ekerler darı
Ekerler, biçerler ederler zarı
Beni âşık etti güzelin biri
Ekerler, biçerler, oynarlar barı.

Atma bu taşları ben yaralıyım
Eller al giyinmiş ben karalıyım.
-Uzun Hava-Erzincan-

Şu yüce dağları duman kaplamış
Yine mi gurbette kara haber var?
Seher vakti burada kimler ağlamış?
Çimenler üstünde gözyaşları var

Dost olan belli olur böyle günlerde
Gözüme çekildi bir siyah perde
Gurbet ellerde tutuldum derde
Yine mi gurbette kara haber var?

Anam beni kaldırmışsın atmışsın
Gökden uçan turnalara katmışsın
Bilinmeyen pazarlarda satmışsın
Şimdi anam anam deyip ağlarım
Ağlarım da karaları bağlarım.

-Âşık Dertli’den-

Gökyüzünde bölük bölük turnalar
Nerededir meskeniniz eliniz?
Bir name yazayım yâre götürün ey!
Uğrar ise bizim ile yolunuz
Uğrar ise dost eline yolunuz.

-Neşat ERTAŞ-Kırşehir-

Suda balık oynuyor
Canım sana kaynıyor
Düştüm merhametsize
Hiç hâlimden bilmiyor
Hiç hâlimden bilmiyor

Leyli leyli Türkmen kızı
Sen allar giy ben kırmızı
Yine doğdun tan yıldızı
Çıkalım dağlar başına
Sen gül topla ben nergizi

Suda balık yan gider,
Suda balık yan gider,
Açma yaram kan gider
Açma yaram kan gider
Açma beyaz sineni
Âşığım aklım gider

Leyli leyli Türkmen kızı
Sen allar giy ben nergizi
Çıkalım dağlar başına
Sen gül topla, ben nergiziz
-Çok anlamlı, çok manidar şarkı-

Senden bana fayda yok bilirim ey gül
Gül yağını eller sürünür çatlasa bülbül
Can bildiğim yâr bana olmuş el
Gül yağını eller sürünür, çatlasa bülbül.

-Hüseynî Şarkı-

Yüce dağ başında yatmış uyumuş
Elâ gözlerini uyku bürümüş
Evvel küçük idi şimdi büyümüş
Oy beni beni yâr beni beni
Sar beni beni
Sürmedim safanı neyleyeyim seni?

Yüce dağ başında bir tutam çiçek
Ne kadar methetsem o kadar gerçek
Getir hamayiller  yeminle içek
Senden başka yâr sevmedim küçücek
Oy beni beni yâr beni beni
Sürmedim safanı neyleyeyim seni?

-Bayan Bedia AKARTÜRK Güzel Söyler-

Gayri dayanamam ben bu hasrete
Ya beni de götür ya sen de gitme
Sökül gurbet elden gel memlekete
Ya beni de götür ya sen de gitme

Yâr bağrıma vurdu kızgın dağları
Virân koydu bahçeleri, bağları
Hüseyinim geçiyor gençlik çağları
Ya beni de götür, ya sen de gitme.
-Köroğlu Asker Geldi-

Tabur tabur dizildi
Asker geldi, tabur tabur dizildi
Alnımıza kara yazı yazıldı
Tüfenk icat oldu mertlik bozuldu
Eğri kılınç kında paslanmalıdır
Hey hey Yine de hey hey

Köroğlu düşer mi yine şanından
Kendi şanından
Ayırır çoğunu er meydanından
Kırat köpüğünden düşman
Kırat köpüğünden düşman kanından
Çevrem dolup şalvar ıslanmalıdır, ıslanmalıdır.
Hey hey Yine de hey hey

Benden selâm olsun Bolu Beği’ne
Çıkıp şu dağlara seslenmelidir
Tüfek icat oldu dünya değişti
Bolu Beği artık uslanmalıdır
-Karacaoğlan’dan-Tunceli-

Şu yalan dünyaya geldim geleli
Tas tas içtim avuları sağ iken
Kahbe felek vermez benim muradım
Yandım gitdim ala karlı dağ iken
Hey can dağ iken

Aradılar bir tenha buldular
Yaslandılar sıvkalarım kırdılar
Yaz bahar ayında ateş verdiler
Viran oldum mor sünbüllü bağ iken
Hey can bağ iken

Karacaoğlan der ki bakın hâlime
Ömrümün yarısı gitti talana
Suâl eylen bizden evvel gelene
Kim varmış biz burada yoğ iken
Hey can yoğ iken
-Köroğlu-Karslı Âşık Dursun GEYLANÎ-

Mert dayanır, namert kaçar
Meydan gümbür gümbürlenir
Şahlar şahı divan açar
Meydan gümbür gümbürlenir

Yiğit kendini övende
Toplar menzili dövende
Kılıç kalkana deyende
Meydan gümbür gümbürlenir

Yavriii ey
Top attılar kal’asından
Hak saklasın belâsından
Köroğlu’nun narasından
Meydan gümbür gümbürlenir
-Erzincan-

Altın tasda bulgurum
Yazmalı gelin yaralı
Yâr ben sana vurgunum
Yaralı gelin başı paralı gelin
Eğil bir yol öpeyim yâr yâr
Yoldan geldim yorgunum
Yaralı gelin, başı paralı gelin.
-Adana-

Gide gide bir söğüde dayandım dayandım
O söğüdün dallarına boyandım
Gelin boyandım
Ben o yâre dağlar kadar güvendim
Güvendim
Güvendiğim dallar elime geldi
Elime geldi

Ölem ben ölem ben
Kurban olam ağzındaki dile ben
Gelin dile ben

Gelin seni alır dağlara kaçarım kaçar
Yüce dağ başında çadır açarım
Çadırın içine güller saçarım

Ölem ben ölem ben
Kurban olam ağzındaki dile ben
Gelin dile ben.
-Recep KIRICI’dan Bayburt Türküsü-

Giydim çarıklarımı
Gel bağla bağlarını
Terk ettim gidiyorum
Bayburdun dağlarını

Ağam Tarınınayn ay
Paşam Tarınına ay nay
Güzel Tarina niy nay.

Havluya koydum desti
Gelen yan vurdu geçti
Emmim kızı Muhannet
Benim de vaktim geçti.

Ağam Tarinaninay, paşam Tarinaninay nay
Yosmam Tarininay..
-Kars Türküsü-

Taşa çaldım namusumu arımı
Suna can arımı Suna can
Kim ağlatmış kömür gözlü yâri mi?
Suna can yâri mi?

Geze geze yolum düştü çimene
Suna can çimene
Ben ölürsem bu can benim
Kime ne Suna can kime ne?
-Bayburt Türküsü-Recep KIRICI-

Hey gül dalı gül dalı
Oldum sana sevdalı
Gördüğüm günden beri
Sinem aşkınla dağlı

Güzel ağlatma beni
Yabana atma beni
Ben senin aşığınım
Bir pula satma beni

Bahçe bezik değil mi?
Yürek ezik değil mi?
Ben sevdim eller aldı
Bana yazık değil mi?
-Bayburt Türküleri-

Bayburt kalesinde tabakam kaldı
Ey şen ol Bayburt, vay şen ol Bayburt
Şen ol sen de nem kaldı
Yeleğim dikildi düğmeler kaldı
Yazıldı teskerem üç günüm kaldı
Bayburt kalesinde tabancam kaldı
Şen ol Bayburt, şen ol sen de, nem kaldı.
Elbisem dikildi düğmeler kaldı.

Bayburt kalesinde mendilim kaldı
Şen ol Bayburt şen ol sen de nem kaldı
Yazıldı teskerem üç günüm kaldı
Bayburt Kalesi’nde kunduram kaldı.
-Uzun Hava-Ali Ekber ÇİÇEK Söyler-

Yâr içerden yâr içerden
Oğul çıkmıyor yâr içerden
Oğul gözüm kapında kaldı
Oğul çıkmıyor yâr içerden
Yeter ağlattın beni

Gül dil meze yanak meze
Oğul dil meze gerdan meze
Oğul dil meze dudak meze

Oğul bizmezdim gönül verdim
Oğul ben bir Kadir bilmeze
Yeter ağlattın beni
Kara bağlattın beni

Sular gibi çağladım
Yanık yanık ağladım
Oğul hercai vefasıza
Nerden gönül bağladım?
Yeter ağlattın beni
-Amasyalı Seyyid AL Söyler-

Bağa gel, bostana gel
Dile gel, destana gel
Hiç bahenen yok ise
Yalandan hastalan gel

Bağına girmiş gibi
Gülünü dermiş gibi
Sevdim de alamadım
Oldum düş görmüş gibi

Bağ ayrı, bostan ayrı
Dil ayrı, destan ayrı
İnsanoğlu yaşar mı ley li ley
Kalsa nefesten ayrı leyli leyli
Bostanın bademleri
Ağam yâr canım nine yâr
Çevirin gidenleri
Ağam yâr, paşam yâr, nine yâr

Vurun vurun öldürün
Yâri terk edenleri

Bostanın başı dağlar ağam yâr, paşam yâr, ninne yâr
Çevresi yeşil bağlar
Ağam yâr, canım yâr, nine yâr
Yârim gitdi gurbete
Ağam yâr, paşam yâr, nine yâr
Gözlerim durmaz ağlar
Ağam yâr, paşam yâr, ninne yâr
-Bayburtlu Yusuf KIRICI Söylerdi-

Yoğurt koydum dolaba ellere vay
Bugün başım kalaba bugün başım kalaba ellere vay
O yâr küsmüş gidiyor ellere vay
Yıkılası Halep’e, yıkılası Halep’e ellere vay

Ellere cicam cicam ellere vay
Giyin penbe şalvarı
 Sallansın sacakları  yerlere vay

Kalaylı tas yoğurdu ellere vay
Seni kimler doğurdu
Seni kimler doğurdu ellere vay
Seni doğuran anne ellere vay
Kız balınan mı yoğurdu?
Kız balınan mı yoğurdu?
Kız balınan mı yoğurdu ellere vay
Giyin penbe şalvarı sallanır sacakları
Yerlere vay…
-Âşık Veysel’den-Zafer GÜNDOĞDU Söyler-

Güzelliğin on para etmez
Şu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulamam
Gönüldeki köşk olmasa

Tabirin sığmaz kaleme
Aşkın dermandır yâreme
İsmi yayılmaz âleme
Âşıklarda meşk olmasa

Senden aldım bu feryadı
Buyumuş dünyanın tadı
Anılmazdı Veysel adı
O sana âşık olmasa
-Bir URFA Türküsü-

Ay doğar sini sini loy
Ben sevdim birisini
Cellat boynumu vursa loy
Söylemem doğrusunu
Nidem yârsız nidem
Nerelere gidem
Ben Urfa’yı terk edem

Ay doğar bedir Allah oy
Bu sevda nedir Allah
Ya benim muradım ver loy
Ya beni öldür Allah
Nidem yârsız nidem
Nerelere gidem
Ben Urfa’yı terk edem.
-Karacaoğlan’dan-

Bir güzel götürdü beni has bahçeye
Gördüm o bahçenin gülleri bir hoş
Yağmur yağar yerin, serin baş eder
Sallanır selvinin dalları bir hoş
Ley ley ley leyli leylam leylam

Çıkar yücelerde yumak yuvarlar leyli
İner düz ovada şahin kovalar leyli
Değmeyin Sunama beyler acalar leyli
Yâr bade doldurur elleri bir hoş
Leyli leyli leylam leylam

Gül yârim oturmuş zerbabı üstüne
Hiç bakmıyor a saçıma
Yaz gelince çayır çimen üstüne
Gül yanım geziyor belleri bir hoş
Leyli leyli leyli leylam leylam
-Çok Güzel-

Yine şafak söktü Sunam uyanmaz
Hasret çeken gönül derde dayanmaz
Çağırırım Sunam sonradan açmaz
Uyan Sunam uyan derin uykudan

Bunca gurbet gezdim yâr senin için
Niçin bana küsdün el sözü için
Dilerim Allah’dan sızlasın için
Uyan Sunam uyan derin uykudan
Kara kara kazanlar gelin gelin
Kara yazı yazanlar vay vay
Cennet yüzü görmesin vay vay
Aramızı bozanlar vay vay

A benim nazlı yazrim vay vay
Çorbası tuzlu yârim vay vay

Kirazdan kiraz devşir gelin gelin
Altında kahve pişir vay vay
Her kahveyi içtikce gelin gelin
Beni aklına düşür vay vay

Bir taş attım alıca gelin gelin
Bir kuş vurdum delice vay vay
Yenile bir yâr sevdim gelin gelin
Gözlerin sürmelice vay vay

A benim nazlı yârim vay vay
Çorbası tuzlu yârim anman
-Nurettin ÇAMLIDAĞ Güzel Söyler-

Kebabın tuzu gibi aman
Melerim kuzu gibi vay vay
Ben seni çok severim aman
Gönül yıldızı gibi vay vay

Al bizi odalara koy efendim
Üstümüze altın kilit vur efendim
Ne var bunda darılacak efendim
Kebabı köze  doğra anman
Geçerken bize uğra anman vay  vay
Benden başka seversen anman
Bilinmez derde uğra anman

Al bizi odalara koy efendim
Üstümüze altın kilit vur efendim
Ne var bunda darılacak a efendim
Gözünü sevdiğim seyran çıkmış
Yüzünü sevdiğim seyrana çıkmış
Salınıp gezdiği yerler ah çeker, selâma durmuş
Ömrüm ömrüm ömrüm
Lâleler sünbüller güller ah çeker
Yüzünü sevdiğim seyrana çıkmış
Yüzünü sevdiğim seyrana çıkmış.
Bülbül idim felek dilim lâl etdi hanım lâl etdi
Kadir mevlâm bir kötüye kul etdi hanım kul etdi
Benim ahım çokları kül etdi hanım kül etdi
Yaklaşmayın ataşıma yanarsız hanım yanarsız
Yine gam yükünün kervanı geldi
Çekemem bu derdi de yavrum bölek senle
Derdim bin bir idi bin beş yüz oldu
Çekemem bu derdi de yavrum bölek senle

Bağımıza gazel düşdü de güz oldu yavrum
Geçdi o vakitler ne de tez oldu
Yâr aşkından yandı bağrım köz oldu
Çekemem bu derdi de yavrum bölek senle
-Malatya’dan-Uzun Hava-Gülşen ALTUNDAN-

Yoncalığın ince yolu
Gide gide kavuşuyor
Ömer’i vuran zalimler
İşte şurdan savuşuyor

Öle öle bacın öle
Ölmeyecek ne gün göre

Öle öle bacın öle
Dinmez hiç kalbimde acın

Ergen emmim oğlu ergen
Yoncalıklar olmuş sergen
Kimsesi yok mu garibin
Üzerine atsan yorgan

Öle öle bacın öle
Ölmeye de ne gün göre
Kime kin ettin de giydin alları
Yakın iken ırak ettin yolları
Mihnet ile yetirdiğin gülleri
Vardın gittin bir kötüye yoldurdun

Sen beni sevseydin arar bulurdun
Zülfünü gerdane tarar dururdun
Madem güzel ayrılmakdı muradın
Niçin beni ateşlere yandırdın

Hicranî der ki bakın hâlime
Yâr beni bağladı zülfün teline
Elime ermez oldu kisbı karıma
Çünkü gülyüzlümü elden aldırdım
Gel senle danışalım sevgilim
Danışan dağları aşarmış aşar
Danışmadan yola çıkarsa kişi
Yanılıp yollarda şaşar mı şaşar

Cahilden  uzak ol âlime yakın
Alınma sözüme gücenme sakın
Hisse al sözümden gücenme sakın
Hasmın karıncaysa merdane takın
Ummadık taş başa düşer mi düşer

Alici kuşların ömrü az olur
Akbaba zararsız yaşar mı yaşar
İrfanî der ki buda böyle olur
Kişi ettiğini kendisi bulur
Hasmın karıncaysa bile
Merdane takın
Ummadık taş başa düşer mi düşer
İrfanî der ki buda böyle olur
Kişi ettiğini el ile bulur
Yırtıcı kuşların ömrü az olur
Akbaba zararsız yaşar mı yaşar
Giyinmiş kuşanmış yayladan gelir
Bize bu ayrılık mevlâdan gelir
Sevdiğim su almış pınardan gelir
Aman Ayşem yaman Ayşem
Dağlar başı duman Ayşem
Dağlar başı duman olsun
Seni burada komam Ayşem
-Bir Fethiye Türküsü-

Yaylanın gülü hoş olur
Yolları dik yokuş olur
Köyüne hasret kalanlar
Havada uçan kuş olur
Yârine hasret kalanlar
Havada uçan kuş olur

Yazmasın takmış beline
Desdisin almış eline
Yaşmaksız suya gidenler
Söz olur elin diline

Akdağın başı dumandır
Yaylanın gülü çemendir
Yarı gurbete giden gelinin
Hasretten hâli yamandır.
-Âşık Veysel’den-
Güzelliğin on para etmez
Şu bendeki aşk olmasa
Eğlenecek yer bulamam
Gönüldeki köşk olmasa

Kim okurdu kim yazardı
Bu düğümü kim çözerdi
Koyun kurt ile gezerdi
Fikir başka başka olmasa

Tabirin sığmaz kaleme
Aşkın dermandır yâreme
İsmi yayılmaz âleme
Âşılarda meşk olmasa

Senden aldım bu feryadı
Bu imiş dünyanın tadı
Anılmazdı Veysel adı
O sana âşık olmasa..
-Dertli Kadim BERGEN’den-

Kimse bilsin istemem ağlarken güldüğümü
Ben herkesten saklarım
Yaşarken öldüğümü
Benim bu hayatımda karlar fırtınalar var.
Aşkın kanunu yazsam yeniden
Benim ümitlerim yel alır gider
Kimi beni sever gönülden
Kimi senin gibi yel olur gider

Her yılın bir yazı bir kışı vardır
Her yolun bir sonu bir başı vardır
Her aşkın sonunda gözyaşı vardır
Akar damla damla  sel olur gider

Ne olur anla beni
Koma bu canla beni
Sinemde yaralar çok
Acıma dağla beni
-Mevlid Dede’nin Türküsü-

allı gelin dağ başını yol eder
Ördek gelir subaşını yol eder
İki güzel pencereden el eder
Birin alsam alsam birin intizar eder

Alamadım yârdan ben muradımı
Allı gelin paçaların yaş gibi
Yakdın beni kara kara taş gibi
Kötü kocan sanki sana eş gibi
Alamadım yardan ben muradımı
Ben muradımı

Bu derenin başı ardıç ağacı
O yârda bulunur gönül ilacı
Zalim annen seni bana vermezse
Sen bana kardeş de ben sana bacı
Alamadım yârdan ben muradımı
Ben muradımı
Vücudun şehrini seyran eyledim
Bulunmaz cihanda bir eşin dilber
Candan başka elde yoktur sermayem
O da sana kurban olsun can dilber

Nice âşıkların sendedir meyli
Dolaştım bir zaman yoruldum hayli
Bir Leyla gelmiş cihana bir de sen leyli
Bir de sen dilber can dilber
Yüce dağ başında yanar bir ışık
Boyuna hayranım yüzüne âşık
Gelemem sevdiğim yollar dolaşık
Ey nazlım nazlım elleri sazlım
Bülbül avazlım

Yüce dağ başında lâleler susuz
Anne ben cahilem duramam yarsız
Başım alıp gitsem gurbet ellere
Nereye gideyim yurtsuz yuvasız
Oy nazlım nazlım
Elleri sazlım bülbül avazlım
-Gülşen ALTUN Söyler-

Asalet bir altın idi pul oldu
Türlü bedenlere esvap çul oldu
İmanın yarısı keseden geçer
Kimi pula kimi kula kul oldu

Asalet altındı şimdi pul oldu
Türlü bedenlere esvap çul oldu
İmanın yarısı keseden geçer
Kimi pula kimi kula kul oldu.
Ey Habibim, senden başka ya ben kime yalvarayım?
Yunus gibi düştüm aşka
Başka kime yalvarayım?
-Ege Türküsü-


Hatcam

Denizin dibinde demirden evler
Hatcam çıkmış pencereye ay gibi parlar
Hatcamın kapısında pınarlar harlar
Hatcam çıkmış pencereye nur gibi parlar

Hatcam çıkmış pencereye ay gibi parlar
Ben hatcamı kaybettim dumanlı dağlar
Gözlerimin pınarları sel gibi çağlar
Yükseklere karlar yağmış alçaklara buz
Gel sarıl bakalım ince belli kız

Onu onu onu onu onu onuna
Ben de yandım Hatcam’ın mor fisdana

Hozan tarlalara ekin ekilmez
Yağmur yağmayınca kökü sökülmez
Bu gurbet ellerde kahır çekilmez
Yükseklere kar yağdı alçaklara buz
Gel sarılalım yatalım ince belli kız
-Gülşen KUTLU’dan-


Fırsat elde iken bir amel kazan
Gül cemalin birgün solsa gerektir
Zevke uyup da tapma dünyaya
Dünya malı burada kalsa gerekdir

Yarın Hakk’ın divanına varılır
İlahi mahkeme suâl sorulur
Nizam terazisi tartar kurulur
Orda haklı hakk’ın alsa gerekdir.
-Pınarın Başından Ufak Taş Gelir-

Pınar’ın başından ufak taş gelir emataş
Sen ağlama gözlerinden yaş gelir
Emo suya gitmiş eli boş gelir

Oy güzel güzel
Salınır gezer
Bağrımı ezer

Pınarın başına yağan karmola
Salına salına gelen yârmola
Benim emam şimdi ellerin mola

Oy güzel güzel
Salınır    gezer
Bağrımı ezer.              
Dam başında duran kız
Bayram geldi donan kız
Bayram kurbansız olmaz
Ben de sana kurban kız

Çıktım yola tarlaya
O yâri yollamaya
Yâr Kur’an’dan aşınca
Başladım ağlamaya
-Âşık Karacaoğlan’dan-

Şu yalan dünyaya geldim geleli
Tas tas
Tas tas içtim ağuları sağ iken

Kahbe felek vermez benim muradım
Viran oldum mor sünbüllü bağ iken

Aradılar bir tenhada buldular
Yaslandılar şıvkalarım kırdılar
Yaz bahar ayında ateş verdiler
Yandım gittim ala karlı dağ iken

Karacaoğlan der ki bakın halime
Ömrümün yarısı gitti talana
Suâl eylen bizden evvel gelene
Kim varmış  biz burada yoğ iken
Ak meleğim göç eylemiş yurdundan
-Âşık Mahsunî’den-

Gücenme ey sofu baba kardeş
Biz  âşığız gördeyiliz
Ver bir selâm al merhaba
İkiliğe yâr değiliz

Hudey hudey meyhaneci
Şarabın bugün çok acı
İnsan bir Kabe misali
Gören derviş seven hacı

Gider kul Mahsunî gider
Gider dostu tavaf eder
Benim bildiğim bu kadar
Cahile uyar değiliz

Hudey hudey meyhaneci
Şarabın bugün çok acı
İnsan bir Kabe misali
Gören derviş seven hacı
Karşıda harar durur
Karşıda harar durur
Zülfünü tarar durur
Züfünü tarar durur
Kızın gönlü olursa
Kızın gönlü olursa
Oğlanı arar durur
Oğlanı arar  durur

Uy nenni nenni nenni
Dost nenni nenni nenni
Sevdalım yaktın beni
Güzelim yakdın beni

Karşıda kuzu yerler
Karşıda kuzu yerler
Biz de gitsek ne derler
Biz de gitsek ne derler
Otursak bile yesek
Otursak bile yesek
Şu şunu sevmiş derler
Şu şunu sevmiş derler
Oy nenni nenni nenni
-Ömer ŞAN Söylüyor-

Taze karlar yağmış karın üstüne
Bülbül figan eder gülün üstüne
Dediler ki senin yârin el almış
Daha iflah etmem bunun üstüne
Bunun üstüne bunun üstüne

Biçmeye gidiyor elinde orak
Tarlası gevremiş yolları ırak
O yâri gördükçe alıyor merak
Hayini gördükçe basıyor merak
Daha iflah olmam bunun üstüne
Bunun üstüne bunun üstüne

Yine güz geldi de hava soğudu
Benim nazlı yârda meylim soğudu
Benim başka sevdiceğim yoğ idi
Yârdan başka sevdiceğim yoğ idi
Ben karalar giydim bunun üstüne
Bunun üstüne bunun üstüne
-Konya Türküsü-

Hop terelelli terelelli bekliyor
İş terelelli terelelli  yâr
Şu Sille’yi gece geçtim görmedim
Anman anman anman anman
Acı-tatlı sular içtim ölmedim
Anman anman anman anman

Şu Sille’nin etrafı Metris anman
Anman anman anman anman
Metris’e telli kurşun atarız anman
Anman anman anman anman
İki gardaş bir orduya yeteriz anman

Hop terellli lelli lelli yâr
İş tereli telli lelli lelli yâr

Şu Sille’nin ufak-tefek taşları anman
Anman anman anman anman
Keman olmuş o yârimin kaşları anman
Akıtdım gözlerimden kanlı yaşları
Hop tereli lelli lelli lelli yâr
-Âşık YOKSİLİ’den-Dil Yarası-

Yaramazdan da yaramaz
Dil yarası dil yarası
Doktorlar bile saramaz
Dil yarası dil yarası

Hem acıdır hem tatlıdır
Hem basittir hem kutludur
Sabrı bile çatlatır
Dil yarası dil yarası

Bazen dünya değerinde
Bazen döner kuz yerinde
Yoksilin ciğerinde
Dil yarası dil yarası
Hele de şu el yarası
-Çay Benim Çeşme Benim-

Çay benim çeşme benim
Aman derdimi deşme benim
Hakikatli yâr isen
Aman önümden geçme benim

Al yazmam dalda kaldı
Mendilim dalda kaldı
Aman gözlerim yolda kaldı
Yıkılasın meyhane
Aman sarhoşum nerde kaldı?
Sanki hazan değmiş ömrüm bağına
Yaprağım dökmeye başladı tek tek
Daha doyamadan gençlik çağına
Dört eller sim başımda kışladı tek tek

Dostluk için sürüm sürüm süründüm
Ne yüzümü döndüm ne de erindim
Düşenin dostu yoğ imiş bilirdim
Gardaşlarım bile başladı tek tek
Garip yoksulluğum sararıp soldum

Meğer boşa imiş yorulduklarım
Tatlı dillerinde vurulduklarım
Zehirli yılanmış sarıldıklarım
Gardaşlarım bile taşladı tek tek
Garip yoksulluğum sardım soldum
Kahırlanma insanoğlu
Ölmemeye çare mi var?
Her açan bir gonca güldür
Solmamaya çare mi var?

Oğul dinlemiyor ata
Dilinden düşmüyor hata
Bindirirler ağaç ata
Gitmemeye çare mi var?
-Karslı Âşık-

Albayrağın Gölgesinde

Yer bulamaz hiçbir zillet
Şehidlerin ülkesinde
Hür yaşarız bütün millet
Albayrağın gölgesinde

Harp çıkınca çoşarız biz
Hakk yolunda koşarız biz
Her engeli aşarız biz
Albayrağın gölgesinde

Ne güzeldir bu toprak taş
Ne tatlıdır bu ekmek aş
Gel olalım sarmaş dolaş
Albayrağın gölgesinde

Şahlanır da kazı erler
Titremez mi gökler yerler
Kazanmışız ne zaferler
Albayrağın gölgesinde

Akıtarak kanımızı
Yükseltiriz şanımızı
Vereceğiz canımızı
Albayrağın gölgesinde
-Hanaylar Yaptırdım Yüceden-

Hanaylar yaptırdım yüceden yüce yüce
İçinde yatmadım üç gün üç gece
Kurbanlar keseyim gördüm gece
Konma bülbül konma çeşme başına
Şu gençlikte neler geldi başıma

Hanaylar yaptırdım döşetemedim
Kahbe felek ile baş edemedim
Çifte kumruları eş edemedim
Konma bülbül konma dalım yok benim
Hâlimden bilecek yârim yok benim
-Şehriban Gül Söyler-

Bütün dünya sizin olsun
Bir dost bir post yeter bana
Atlas libas senin olsun
Bir dost bir post yeter bana

Beyler tahtından inerler
Ayaksız ata binerler
Toprağa koyup dönerler
Bir dost bir post yeter bana
-Elazığ Türküsü-Nevin AKOL-

Adam ağlatan oldum
Yürek dağlatan oldum
Evvel baş bağlar idim
Şimdi bağlatan oldum

Turan Ağbey
Yanarım duman tütmez
Sevda serimden gitmez
Senin bana ettiğini
Gavur insana etmez
Turan Ağbey
Zülüf kısa yüz örtmez

Dağlara ektim ekin
Kaybettim elimdekin
Ne dostum ne düşmanım
Olmasın benim gibin
Turan Ağbey
Güzel yanıma geleydin
Sana dargınım diyeydin
Tel tel olan saçlarını
Kendi elimle öreydim

Suçum neydi söyle bana
Ağlıyorum yana yana
Sen aşkımı istemiştin
Ben aşkımı verdim sana
Ben canımı verdim sana

Gel dedin de gelmedim mi?
Kıymetini bilmedim mi?
Gözlerinden akan yaşı
Dudağımla silmedin mi?

Suçum neydi söyle bana
Ağlıyorum yana yana
Sen aşkımı istemiştin
Ben canımı verdim sana
FADİMEM

Şu dağların burcu musun?
Sen dilbilmez gürcü müsün?
Kurban olam sarı gelin
Sen kötünün harcı mısın?
Al Fadimem bal Fadimem
Yanakları gül Fadimem
Uyan uyan sabah oldu
Namazını kıl Fadimem
Evlerinin önü yoldur
Yoldan geçen karakoldur
Kurban olayım Fadimem
Gel destini bizden doldur
Kurban olayım sarı gelin
Gel destini bizden doldur

Al Fadimem bal Fadimem
Yanakları gül Fadimem
Uyan uyan sabah oldu
Namazını kıl Fadimem
-Güler DUMAN Söyler-

Dün gece rüyamda bir dergâh gördüm
Gül açılmış dikenleri har değil
Şikayet olmasın gül yüzlü yâre
Geldim geçtim eğlenecek yer değil

Karacaoğlan der gezelim yurtları
Söyleyelim başa gelen dertleri
Sevmeseydim senin gibi sertleri
Ah neyleyeyim akıl başa yâr değil
-Nureddin DADALOĞLU Söylerdi-

Pınara varmadın mı?
Su alıp gelmedin mi?
Seni zalimin kızı
Hiç benim olmadın mı?

Yandım sana ay gelin
Öldürdün beni gelin
Bir tomurcuk gül idim
Soldurdun beni gelin
Yandım sana ay gelin

Bu pınar eşme pınar
Derdimi deşme pınar
Yârim suya gelince
Bensiz konuşma pınar

Ay gelin gelin
Öldürdün beni gelin
Bir tomurcuk gül idim
Soldurdun beni gelin
Yandım sana ay gelin
-Âşık Metin’den-


Bu yıl ekinimiz ziyan oldu mu?
Kınalı parmaklar diken doldu mu?
Doğru söyle yaradanı seversen
Seni benden başka seven oldu mu?

Ara ver ara ver dağlar ara ver
Götür selamımı nazlı yâre ver
Turnam selâmımı getir yâre ver

Pınara vardım ki pınar kurumuş
Sevenlere bu ayrılık zor imiş
Bilse idim vefâsızı sevmezdim
En sonunda bu ayrılık var imiş

Ara ver ara ver dağlar ara ver
Götür selâmımı nazlı yâre ver

-Çok sever söylerim-
-Âşık Beyhanî’den-

Sabah ilen gül dalında
Ötme bülbül dertliyem oy oy
Ayrılmışım nazlı yârdan
Ötme bülbül dertliyem oy oy

Bülbül benzin neden sarı?
Ben ağlarım zarı zarı
Sende mi yitirdin yâri?
Ötme bülbül dertliyem oy oy

Beyhanîyim bağrım yara
Tecellim yok bahtım kara
Neden düştün ahuzara
Ötme bülbül dertliyem oy oy

Dertliyem oy oy dertliyem oy oy
-Gümüşhane Türküsü-Şehriban GÜL-

Gül Bahçesinden

Aşağıdan gelir aldıramadım
Gerdanı gerdana sardıramadım
Bir elimde kalem bir elimde divit
Bir yârin aklını kandıramadım
O yâri kendime döndüremedim

Aşağıdan gelir Kerem’in yâri
Taramış zülfünü vermiş tımarı
Ak göğsün üstünde zemzem pınarı
İçip susuzluğumu kandıramadım
Keklik uçtu bağa düştü
Güneş doğdu dağa düştü
Kurban olam allı gelin
Benim gönlüm sana düştü

Gelin olan suya gider
Sevdiğine çalım eder
Kurban olam sarı gelin
Çok severim aklım gider
Keklik uçtu bağa düştü
Güneş doğdu dağa düştü
Kurban olam allı gelin
Benim gönlüm sana düştü

Gelin olan suya gider
Sevdiğine çalım eder
Kurban olam sarı gelin
Çok severim aklım gider
Sevilmeden sevdim yine suçluyum
Dayanılmaz bir çile bu Allahım
Sevilmeden sevdim yine suçluyum
Dayanılmaz bir kader bu Allahım
Sevilmeden sevdim yine suçluyum

-Bergen Söyler-
-Çok Güzel Türkü-

İki kız gider düğüne
Boylarına kurban
Ben vurgunum büyüğüne
Huylarına kurban
Körolası anaları
Vermiyor ki sevdiğine
Huylarına hayran

Bu yılda geçirdik yazı
Boylarına kurban
Zalim anan vermez kızı
Huylarına kurban
Her dertler çekilir amma
Boylarına kurban
Çekilmiyor ana nazı
Huylarına hayran.
Dilek Ağacına Mendil Bağladım
Aşk bağında çiçek verirsin diye
Sen de benim gibi candan sevesin diye

Yürü bre Çiçek Dağı
Sende suna boylum kaldı
Hep kuşların dönüm çağı
Bülbülün goncası soldu

Bakarım ki yâr gelecek
Yarama merhem olacak
Mısır’a sultan olacak.
Karacaoğlan’dan Elif’ine-

İncecikten bir kar yağar
Tozar elif elif diye
Deli gönül abdal olmuş
Gezer elif elif diye

Elif’in uğru nakışlı
Yavru balaban bakışlı
Yayla çiçeği kokuşlu
Kokar elif elif diye.

Evlerinin önü çardak
Elif’in elinde bardak
Sanki yeşil başlı ördek
Yüzer elif elif diye..

Elif kaşlarını çatar
Gamzesi sineme batar
Ak elleri kalem tutar
Yazar elif elif diye

Karacaoğlan eymeleri
Gönül sevmez deymeleri
İliklemiş düğmeleri
Çözer elif elif diye
-Güler DUMAN Söyler-

Bir insan ömrünü neye vermeli?
Yolda kalan kabir dost yüzen devir
Savrulup gidiyor ömür dediğin
Yolda kalan kabir yürüyen devir

Dışı eli yakar içi de seni beni
Sana eklenmeli sözün öncesi
Ayrılık gününün gör dereleri
Bölünüp gidiyor ömür dediğin
-Çok Güzel Bir Türkü-Ahmet YAMACI-

Ortacada evimiz
Yere düştü serimiz
Bu sevdanın uğruna
Şehid olsun birimiz

Aya bak yıldıza bak
Suya giden kıza bak
Kız Allah’ın seversen
Dönde bir yol bize bak

Gökte yıldız ellidir
Ellisi de bellidir
Yâri güzel olanlar
Gözlerinden bellidir.
Bağışla sevdiğim Hakk’ı seversen
Gel ağlatma beni eller içinde
Vay vay vay vay
Ne elmadır ne de nar, ne de nar
Gönül çeker ahuzar ahuzar
Her derdin çaresi var nazlı yâr,
Benim ki de senin yâr, sensin yâr

Yârim zülfün taramış taramış
Benim bahtım kararmış kararmış
Hasta mısın sevdiğim nazlı yâr?
Neden benzin sararmış sararmış?
-Muhlis AKARSU’dan-

Karlı dağlar karın almış karınan
Kaç yıl oldu küsüğüm yârınan
Bir merhametli komşu yoğumuş
Bizi barıştırsın nazlı yarınan
Dağlar yaz gelsin söylen tez gelsin.

Dedim yâre gidem tutmaz dizlerim
Ağlam akdan yâr yoluna gözlerim
Ağlasana ey muhannet gözlerim
Belki daha yâri görebilmesin
Dağlar yaz gelsin söylen tez gelsin.
-Burhan ÇAÇAN’ın Türküsü-

Ben bu dertten ölürsem merhem olma yâr
Tarama yâr tarama
Yâr zülüfün tarama
Zülüfünden bir tel ver
İlaç olsun yarama

Gülende yâr gülende
Yâr yüzüme gülende
Aklımı baştan aldı
Yâr yüzüme gülende

Mendilimde kare var
Yüreğimde yâre var
Ne ben öldüm kurtuldum
Ne bu derde çare var..

Tandır yaktım terledim
Çıktım havas eyledim
-Âşık Davut SULARİ-

Kibriğin kaşıma değdiği zaman
Bekletme sevdiğim vur beni vur
Şafağın sevdası söktüğü zaman
Diyârdan diyâra sür beni beni

Saçların rüzgarı da tel tel biçende
Dudağım dilinden şerbet içende
Gönlümde uykularda ateş saçanda
Bekletme sevdiğim vur beni beni

Ölümden korkup da ikrar getiren
Güller arasında da diken bilinen
Yârimi alıp da giden o tren
Görünce hatırla yâr beni beni
Ölünce hatırla yâr beni beni
-Güler DUMAN’dan-

Erik ağacı çift aça
Telli telli telican tellican
Kız yanakların ballı can
Kollarını dolanıp saça

Erik ağacı kurula
Telli telli tellican
Dibinde su durula
Tel tel tellican
Kız yanakların ballıca
Ben güzel ona derim
Sevdiğine  sarıla

Erik ağacı turuncu
Yaprakları narıncı
Kız beni göre seveli
Vallah olmuşum sarıncı.
Kız ben seni seveli
Vallah olmuşum sarıncı.
Dama Attım Değnekleri
-Çok severim, çok söylerim-

Dama attım değnekleri yâr döne döne
Kırdı geçti leylekleri yâr döne döne
Sakarlı’dan bir kız sevdim yâr yana
Yaktı gitti yürekleri yâr yana yana

Dağ başında bağ olur mu yâr döne döne döne
Kara günler ağ olur mu yâr döne döne döne
Komşu kızı sevenlerin yâr yana yana yana
Yüreğinde yağ olur mu yâr yana yana yana
Zulmet, der yaşında kapıldım sele
Girdim bir mekana camdan içeri
Safî tut gönlünü dalma hayale
Girdim bir mekana camdan içeri.

Değirmen başında vurdular beni
Kirli tütünlüğe oğul oğul oğul
Koydular beni, sardılar beni
Ölmeden kabire koydular beni

Atımı bağladım nar ağacına
Perçemin dolaştı oğul oğul oğul
Darağacına oğul oğul oğul
Benden selâm olsun oğul oğul oğul
Nazlı bacıma
O da nasıl dayanır oğul oğul oğul
Benim acıma.
-Refik BAŞARAN’dan-

Karşı bağda sıra sıra bademler
Otursun ağlasın yâri gidenler
Ne sen bana doydun ne de ben sana
Kör olsun gurbet eli icat edenler

Alıverin bağlamamı oymadan
Ben gidiyorum şu Ürgüb’e doymadan
Keklik olsam çalı dibi eşerdim
Zengin olsam yâr peşine düşerdim

Karşı bağda bademler olup duruyor
Yaprağı üstünde solup duruyor
Bir güzeli bir çirkine vermişler
Ağlamış gözyaşlarını silip duruyor

Yüce dağın bölük bölük karı var
Engin bağın ayvası var, narı var
Hep ellerin üç-beş tane yâri var
Bana bir güzeli çok mu gördünüz
Alıverin martinimi oymadan
Ben gidiyorum şu dünyama doymadan.
Yücelerden seyreyledim dostun ilini ilini
Sabreyledim kesemedim elin dilini dilini

Atıcım dermez gülleri
Yıkar gider hayalleri
Eser eser sam yelleri
Kırar dalını dalını.
-Ali Haydar GÜL Söylüyor, Çok yanık güzel söylüyor-

Erzurum’un dağları
Kadan alım gölen alım
Bu ayrılık bu efkar kadan olim
Gölen olim gölen olim
Hasta eder sağları
Kadan olim kölen olim kölen olim

Dertliyim yaralıyım kadan olim kalın olim
Allıyım karalıyım kadan olim kölen olim
Yârimi eller almış kadan olim kölen olim
Eli-kolu bağlıyım kadan olim kölen olim
-Güler DUMAN Söyler-

Gurbet elde baş yastığa gelince
Acep neye varır hâli garibin
Gelen olmaz giden olmaz yanına
Vay vay vay vay
Akar gözlerinin yaşı garibin

Garip nere varsa karadır yüzü
Nemlidir yakası yaşlıdır gözü
Âşikar edemez bir iki sözü
Her nereye varsa zordur işi garibin

Gurbet elde şu garibe kim baksın
Anası yok türlü derdini çeksin
Bacısı yok yaksın yıksın yaş döksün
Gardaşı yok mezarına taş diksin
Bir çalıdır mezartaşı garibin
Vay vay vay vay
Şiraz’a

Giderim Şiraz’a ben
Dayanamam naza ben
İnşallah kavuşurum
Gerdanî beyaza ben

Öyledir yâr öyledir
Şimdi zaman böyledir

Giderim Şiraz üstü
Mendilim suya düştü
Mendilimi alırken
Gönlüm  bir kıza düştü.
-Bayburtlu Güler DUMAN’dan-

Bağışla sevdiğim Hakk’ı seversen
Vay vay vay vay
Gel ağlatma beni eller içinde
Vay vay vay vay
Hep bizi söyleşir şu devr-i  âlem
Vay vay vay vay
Beni mecnun ettin eller içinde
Vay vay vay vay

Hasretin sineme yaralar aşdı
Vay vay vay vay
Kaybettim aklımı fikrim dolaştı
Vay vay vay vay
Aktı gözüm yaşı sele karıştı
Dost eline gider seller içinde
Vay vay vay vay
-Sivas-

Mor menekşe senden almış kokuyu rengini
Seninle açarmış dal yârim yârim
Baharda ayrılık gurbetin huyu
Yaş ol gözlerime dol yârim yârim

Savrulsun harmanda yârin eteği
Çıkarsın tandırdan sıcak keteği
Yağma olsun köyün balı peteği
Delin bana yeter bal yârim yârim

Gel otur şu sözüm yaz defterine
Bana sitem yazma selâm yerine
Gurbet zehrini takmış terime
Benim de bir canım al yârim yârim.
-Yine Güler DUMAN’dan-

Yüce dağların başında
Yüce dağların başında
Buram buram duman şimdi
Buram buram duman şimdi
Yâr sevmesi hoştur amma
Ayrılması yaman şimdi.

Şimdi kömür gözlüm çıkar
Çıkar da yollara bakar
Aşkı sevdan beni yakar
Boyu selvi fidan gibi

Kanberoğlu yâre vardım
Açılan güllerin derdim
Gelmeye kararı verdim
Sözüm oldu yalan şimdi.
-Bencileyin-

Bülbül idim zalim felek lâl etti
Hanım lâl etti Hanım lâl etti..
Kadir mevlâm kötülere kül etti
Benim ahım nicelerin gül etti
Hanım kül etti Hanım kül etti
Ahım alma Hanım  sen de yanarsın
Hanım yanarsın canım yanarsın.

Sinem yara gözüm nemli
Kalbim yara gönlüm gamlı
Hep herkes yarınla mutlu
Bir ben miydim karagünlü?
-Erzincanlı Âşık Bey HÂKANÎ’den-

Düşünmeden niçin sevdim ben seni
Dertlerim içimde dal gibi oldu
Kırdım ümidimi perişan ettin
Eridi vücudum kül gibi oldu

Taze bir gül olsan dermek istemem
Yeter bu çileye girmek istemem
Seni yâd ellere sormak istemem
Canan dedikleri el gibi oldu

Dertli BEYHANÎ’yim gülme hâlime
Hayatımı verdim tek bir teline
Sen beni düşürdün aşkın seline
Ağlayan gözlerim sel gibi oldu
Bin cefalar etsen almam üstüme
Gayet şirin geldi dillerin dostum
Eğer başkasına gönül verirsen oy
Kış ola bağlana yolların dostum
Dostum dostum gelsene yârim

İlahi onmaya yârdan ayıran oy
Bahçede bülbüller ötüyor uyan oy
Kula gölge ise Allah’a ayan oy
Sen gideli gülmedim dostum dostum oy
-Çok Sevdiğim Türkü-

Nesini sorarsın düşkün hâlimin
Çoktan beri yatar hastadır gönül
Alışmış gurbete göçmüş ilinden
Abdala karışmış postadır gönül

Kişiye acepdir müşkülü tenmek
Pervanedir işi odlara yanmak
Çetin olur dostum senden ayrılmak
Karalar giyinmiş yasdadır gönül

Söyletmeyin Kul Mustafa deliyi
Pîrim Hünkâr Hacı Bektaş Velî’yi
Pîr elinden içirdiler doluyu…
Şimdi sarhoş olmuş hastadır gönül..
Dere kenarında taş ben olaydım
Elâ göz üstünde kaş ben olaydım
Senin gibi güzele eş ben olaydım
Nenni de nenni de nenni de nenni
Al kolun üstüne ürgüle beni.

Dere kenarından geçtim de geldim
Boyunu boyuma ölçtüm de geldim
Güzel güzel diye seçtim de geldim
Nenni de nenni de nenni de nenni
Al kolun üstüne ürgüle beni

Dere kenarında yayılan taylar
Var mı benim benim gibi emeği  zayılar
Sılâda sevdiğim yolumu gözler.
Nenni de nenni de nenni de nendi
 Al kolun üstüne ürgüle beni.
-Güler DUMAN Çok Güzel Söyler-

Esiyor gönlümde hasret yelleri
Bir boran misali, bir kış misali
Yine arzuladım ey dost o nazlı yâri
Bir hayal misali bir düş misali

Ne ettim neyledim netdimdi ben sana
Selâmı sabahı kestin sen bana
Acı sözler gelir ey dost değer bu cana
Bir kaya misali bir düş misali

Haram yiyen ummaz dünya malından
Ne yeşille pembe ne de alından
Bir gün bu can uçar ey dost gider dalından
Bir yaprak misali bir kuş misali.
Akşam olur karanlığa kalırsın
Derin derin hülyalara dalarsın
Beni koyup yâd ellere varırsın
Oy gelin gelin sevdalı gelin edalı gelin

Bülbül ne ötersin yuvan mı yoktur
Ayrık ateşimi sinemde çoktur
Vallahi güzellerin düşmanı çoktur
Oy gelin gelin  oy yeni gelin öldürdün beni
Oy gelin gelin sevdalı gelin

Tereği toz olmuş dolabı duman
Vallah seviyorum yürekten inan
Ellerin yanında gördüğüm zaman
İster ölüm olsun ister ayrılık.
Oy gelin gelin sevdalı gelin
Oy gelin gelin oy yeni gelin.
Seher Yeli

Ayrılık ateşi kar etti cana
Seher yeli sevdiğimden bir haber
Selamun sebatın kutbi cihana
Seher yeli sevdiğimden bir haber

Gülüm Kareler

Bülbül gibi bağlamışım kareler
Ayrılık derdine yoktur çareler
Melhem kabul etmez ben de yâreler
Seher yeli sevdiğimden bir haber

Garibim kalmışım ıssız çöllerde
Yâr yâr çöllerde
Böyle dert bulunmaz gayr-ı kullarda
Gönlüm intizarda gözüm yollarda
Yâr yâr yollarda
Seher yeli sevdiğimden ne haber
Seher yeli sevdiğimden bir haber
-Âşık YOKSULÎ’den-

Sanki hazan değmiş ömrüm bağına
Yapraklarım dökmeye başladı tek tek
Daha doyamadan gençlik çağına
Dört mevsim başımda kışladı tek tek

Dostluğun için sürüm sürüm süründüm
Ne yüzümü döndüm, ne de erindim
Düşenin dostu yoğ imiş bilirdim
Gardaşlarım bile daşladı  tek tek.

Meğer boşa imiş yorulduklarım
Tatlı dillerine vurulduklarım
Zehirli yılanmış sarıldıklarım

Öz gardaşım bile daşladı tek tek
Gardaşlarım bile başladı
-Âşık YOKSULÎ’den-

Sanki hazan değmiş ömrüm bağına
Yapraklarım dökmeye başladı tek tek
Daha doyamadan gençlik çağına
Dört mevsim başımda kışladı tek tek

Dostluğun için sürüm sürüm süründüm
Ne yüzümü döndüm, ne de erindim
Düşenin dostu yoğ imiş bilirdim
Gardaşlarım bile daşladı  tek tek.

Meğer boşa imiş yorulduklarım
Tatlı dillerine vurulduklarım
Zehirli yılanmış sarıldıklarım

Öz gardaşım bile daşladı tek tek
Gardaşlarım bile başladı
-Meşhur Âşık Karacaoğlan’dan-

Elâ gözlerini sevdiğim dilber
Gidiyorum sizin olsun buralar
Ah ettikçe kara bağrım ezilir
Melhem olmaz sinemdeki yaralar


Şahin küçük amma vermez avını
Sen erittin yüreğimin yağını
Saraydım dostum usul boynunu
İster ise kollarımı kıralar

Karacaoğlan der ki hâlimiz nicedir
O yârin sevdası gönülden yücedir
Saraydım o yâri bâri bir gece
İster iseler kefenime saralar
-Âşık BEYHANÎ’den-Dertli BEYHANÎ’den-

Ayrı düştüm vatanımdan yurdumdan
Anlayan yok ahvalimden derdimden
Başım alıp diyâr diyâr dolaşsam
Gel gitme diyenim yoktur ardımdan

Ayrı düştüm vatanımdan kuş gibi
Annem babam gardaşım yokmuş gibi
Gönül bağım viran olmuş dökülmüş
Ötmüyor bülbülüm dut yemiş gibi.
-Refik BAŞARAN-

Merdivenin altına ağam yâr paşam yâr
Gel odama odama gel odama odama
Esastan bir yâr gibi ağam yâr paşam yâr
Naz edersin adama naz edersin adama

Sandık üstünde sandık
Baştan ayağı yandık
Sana gönül verdikse
İnsan evladı sandık.
-Belkıs AKKALE-Nesimî’den-

Şifa istemem zalimden
Razıyım ben hâlimden
Kolay mı gerçeği görmek
Dost bağından düller dermek
Şurda kalınsın değer vermek
Yeter huzurum kaçmasın.
Deli gönül yine ahuzar oldu
Gönlümün bağları sarardı soldu
Hayat çeşmemize hasret doldu
Sen de benim gibi gez Leyla Leyla
Gez Leyla Leyla gez Leyla Leyla

Hasretiyim gezdim gurbet ellerde
Aşkın ateşiyle dağda bellerde
Aşkın deryasında derin göllerde
Yetiş imdadıma tez Leyla Leyla
Tez Leyla leyla
Ne parlaşırsınız kar gibi gibi
Yüce dağ başında duran güzeller
Sizin sevdanıza düşdüm düşeli
Yanıyor yüreğim kor gibi gibi

Pınarın başında duran güzeller
Ne parlaşırsınız kar gibi gibi
Sizin sevdanıza düşdüm düşeli
Yanıyor yüreğim kor gibi gibi

Yüce dağ başında duran güzeller
Parlıyor yüzünüz kar gibi gibi

Karacaoğlan der ki ya ben niderim
İkrarı verdim ikarım giderim
İkrarsız dilberi ya ben niderim
Gel gitme sevdiğim der gibi gibi
-Âşık FERRAHÎ’den-

Lale sümbül bağına vay beni
Çıksam yârin dağına vay beni
Melhemin bende bende
Sürem yürek yağına vay beni

Hayde gülüm nay beni
Çok severim ben seni vay beni

Ben FERRAHÎ neyleyeyim
Dilim durmaz söyleyim vay beni
Gövsün Tekir Yaylası
Ben orada yaylayım vay beni.
-Belkıs AKKALE-

Bu dünyanın devranına
Aldanma gönül aldanma
Anlı şanlı kervanına
Aldanma gönül aldanma
Güldürür yüze devranı
Bulaman derde dermanı
Aldanma gönül aldanma
Bilir misin neden nesin?
Bir gün kesilecek sesin
Çürür cisminle kafesin
Aldanma gönül aldanma.
Cafer sözünü kısa kes
Menzil almaz damak nakes
Bir gün kesilecek nefes
Gelmişken ölüm cana
Hakdan yardım olsun sana
Ağlayanlar var yan yana
Aldanma gönül aldanma
Evden barktan geçeceksin
Ecel tasın içeceksin
Ne ekdinse biceceksin
Aldanma gönül aldanma.
Ne güzel yaratmış yâr yâr seni yaradan
İstemem esmesin yeller incidir
Güzelsin sevdiğim gülden goncadan
Uzanmasın sana yâr yâr eller incidir

Bağlarda limon ağacı
Çift gezer iki bacı
Bu derdi senden aldım
Sensin bunun ilacı vay

Kap oynatdın gözülen
Yaktın beni gözünen
Beni sana bağladın
İki güzel sözünen vay
-Âşık RUHSATÎ’den-

Daha senden gayri âşık mı yoktur
Nedir bu telaşın vay deli gönül
Neler geldi geçti Adem’den beri
Hesap et bunları say deli gönül

Bu fani dünyadan ümidini üz
İnanmasan işte Kabe yüz be yüz
Evin mezarlıkdır malın bir top bez
Topraklar başına vay deli gönül
Daha duymadınsa duy deli gönül

Gördüm iki kişi mezar eşiyor
Gam kasvet gelmiş boydan aşıyor
Çok yaşayan yüze kadar yaşıyor
Gel de bu rüyayı yor deli gönül.
-Hüsameddin SUBAŞI-

Gül dalına konmuş bülbül yavrusu
Ben o yâre dayanam doğrusu
Ben ne yaptım anan ile babana
Seni bana vermiyorlar doğrusu

Meri kekliyim nedir çektiğim
Dağlardan aşam yâre kavuşam

Irmak kenarında yosunlu taşlar
Yâre selâm söylen gökteki kuşlar
Söyleyin o yâre mektup yazmasın
Kapanmış yaralar yeniden başlar.
Meri kekliyim nedir çekdiğim
Dağlardan aşam yâre ulaşam.
-Güler DUMAN’dan-

Küstürdüm barışamam
Ayrıldım kavuşamam
Göz açtım seni gördüm
Yâd ile konuşamam.
Dert bende kare bende
İyolmaz yâre bende
Yuvasız kuşlar gibi
Olmuşum pare kente.

Ben garip eşim garip
Eşim yoldaşım garip
Öldüğüme gam yemem
Mezartaşım garip.

Dert bende kare bende
Eylenmez yâre bende
Yuvasız kuşlar gibi
Olmuşam pare kente.

Bu dağın ensesine
Uyandım yâr sesine
Yârim keklik ben avcı
Düşmüşem ensesine.

Dert bende kare bende
İyolmaz yâre bende
Yuvasız kuşlar gibi
Olmuşum parekente.
Kadir mevlâm senden bir dileğim var
Beni muhannete muhtaç eyleme
Yedi deryalara gark eyle sen de
Yine muhannete muhtaç eyleme

Muhannetin suyu bulanık akar
Akdığı yerleri sel gibi yıkar
Bir iyilik etmeden başına kakar
Beni muhannete muhtaç eyleme.
-Güler DUMAN-

Niçin ağlamayım, niçin gülmeyim
Deli gönül bir sevdaya bağlandı
Özü şirin sözü şirin bir yârin
Gamzesi yok kaşı yaya bağlandı

Yürüdükçe cıla verir özüne
Kudret sürmesin çekmiş gözüne
Taramış zülüfü dökmüş yüzüne
Zannedersem bulut Ay’a bağlandı

İRFANÎ’yim yeni buldum bir devlet
Sakın yâdlar ile eyleme ülfet
Eskiden kalmadı mihri muhabbet
Şimdi gönül taze yâre bağlandı
-Neşat ERTAŞ’dan-

Köprüden geçti gelin
Saçbağı düştü gelin
Yâr hâlden dil anlamaz ne çare
Eğil bir yol öpeyim dıloy loy
Gençliğim geçti gelindi loy loy
Söz anlamaz ne çare

Köprüden geçemiyom
Az doldur içemiyom diloy loy
Sen benden geçtin amma
Ben senden geçemiyom
Diloy loy söz anlamaz ne çare

Köprünün altı diken
Yakdın beni gül iken yâr hayda
Allah’da seni yaksın
Üç günlük gelin iken diloy diloy.
-Ârif SAĞ Söyler-

Şu diyâr-ı gurbet elde
Şen değil gönlüm şen değil
Ben hasretim gözüm yolda
Şen değil gönül şen değil
Şen değil gönül şen değil

Ben cismimi yaktım nara
Kimse bilmez kalbim yara
Tecellim yok bahtım kara
Şen değil gönl Geldim bu dünyaya murad almaya
Özümü meydanda gördüm sonradan
Zaman mahlukuna meylimi verdim
Sermayemden zarar gördüm sonradan

Geldi benim ile sevdi sevişdi
Al bade ver bade doldurdu içti
Sadık yârim diye yeminler içti
Özü çürük imiş duyduk sonradan

Şu zalimin acı acı sözleri
Geldi yaramıza bastı tuzları
Aşdı yaramıza bastı tuzları
Şu cahilin kara yüzleri
Durdukca kar etti cana sonradan
üm şen değil
Geldim bu dünyaya murad almaya
Özümü meydanda gördüm sonradan
Zaman mahlukuna meylimi verdim
Sermayemden zarar gördüm sonradan

Geldi benim ile sevdi sevişdi
Al bade ver bade doldurdu içti
Sadık yârim diye yeminler içti
Özü çürük imiş duyduk sonradan

Şu zalimin acı acı sözleri
Geldi yaramıza bastı tuzları
Aşdı yaramıza bastı tuzları
Şu cahilin kara yüzleri
Durdukca kar etti cana sonradan
Şu dağların başını yâr oy yâr oy
Yandım yâr ateşine yâr oy yâr


Gümüşhane Güzelleri

Dut dibine yaslanırlar
Cise ile ıslanırlar
Elma ile beslenirler
Gümüşhane güzelleri

İşleri var ellerinde
Altın kemer bellerinde
Şeker şerbet dillerinde
Gümüşhane güzelleri

İnce serpuş başlarında
Kalem oynar kaşlarında
On üç on dört yaşlarında
Gümüşhane güzelleri.
Dağlara Lâle Düşdü

Dağlara lâle düşdü
Güle velvele düşdü
Yüreğim ona yanar
Yâr elden ele düşdü

Dağdan kestim değnek
Ortası benek benek
Ben yârimi severim
El yâri neme gerek

Dağda biçtim ekini
Yitirdim eldekini
Her gelen benzim sorar
Bilmez kalbimdekini

Dağdan kestim değnek
Ortası benek benek
Ben yârimi severim
El yâri neme gerek
-Güler DUMAN-

Ahı da bu dert beni öldürür
İyi olmaz yaram dert dert üstüne
Öldürür de düşmanları güldürür
Gitdi şahım geldi gam gam üstüne

Tabiplerde şifa kaldı az kaldı
Yandı yürek kebab oldu göz kaldı
Zaman, hâl, ahvalden bilen az kaldı
Gitti şahım geldi gam gam üstüne

Her zaman ağladım bir dem gülmedim
Ahdedeydim gözyaşlarım silmeye silmedim
Silmeden usandım yaş yaş üstüne

N’oldu bana böyle ben de bilmedim
Her zaman ağladım bir dem gülmedim
Akdı gözyaşlarım daha silmedim
Silmeden usandım yaş yaş üstüne
Sevdalıyım ben bir cana sevdalı.
Sevdalıyım ben bir cana sevdalı
Bulunmaz emsali yoktur benzeri
Ne Şirin’dir ne Aslı dır ne de Leyla
Sevdalı sevdalı sevdalı sevdalı.

Bir esirim bir köleyim ben ona
Bu sevdalar benzer dağlar karına
Şavkı vurur yüce dağlar başına
Sevdalıyım ben bir cana sevdalı
Sevdalı sevdalı sevdalı sevdalı.
Bulunmaz emsali yoktur benzeri.

-Not.: Bu türküdeki ince manayı herkes anlayamaz-
Ahu gözlüm tut elimden
Vazgeçmeden emelimden
Aşkın beni temelinden
Yıkmadan gel yakmadan gel

Ahu gözlüm kaçma benden
Gönül vazgeçmiyor senden
Ecel tatlı canı tenden
Çekmeden gel çekmeden gel.
-Güler DUMAN Söyler-

Gel sevdiğim artık bir karar eyle
Kesme muhabbeti aralanmasın
Susadık dostluğa merhamet eyle
Aramızda dağlar sıralanmasın
Merhamet eyle

Siyah saçlarını örkementeyle
İstersen vur beni ister kul eyle
Bir ben değil bir de sen söyle
Kesme muhabbeti aralanmasın
-Karacaoğlan’dan-

Madem dilber meylin yok idi bende
Ezelinden ikrar vermeyeyidin
Muhabbettir güzelliğin nişanı
Bakıp uğrun uğrun gülmeyeydin

Siyah saçlarını eyleme perde
Beni sen düşürdün bu zalim derde
Ben kendi hâlimde durduğum yerde
Çağırıp berguzar vermeyeyeyidin

Karacaoğlan der ki ey mahi mestim
Kaşla göz edersin bana kasden
Severler güzeli darılma dostum
Darıldınsa güzel almayayaydın.
-Kızım Hamiye Çok Severdi-

Çektiğim cevri cefalar
Sevdiğim senden ötürü
İkrar iman gibidir
Sen de sev benden ötürü
Hû…

Alim dost velim dost
Hakk erenler giymiş post
İstemek biz atlas libası
Bize yeter Hırka post, Kani dost

Ben Pîrimi Hak bilirim..
-Güler DUMAN Söyler-

O LEYLİ LEYLİ

Dinleyelim dağ başında fıkanı
Görelim ne demiş leyli leyli
Uğra yâr yanıma eyle selamı
Daim ezberimiz bu leyli leyli

Felek çakmağını üstüme çaktı
Beni unulmaz derde bıraktı
Vücudum şehrini odlara yaktı
Yandım ateşlere su leyli leyli

Felek harbisini eyledi cengel
Ben murad almaya koymuyor engel
Ben yâre varmaya koymadı engel
Ölürsen sevgilim üstüme sen gel
Gözüm yaşı ile yu leyli leyli..
-Adıyamanlı Mehmet SESKE Söyler-

Yollar seni gide gide usandım
Ayağıma diken battı gül sandım
Ben de vefalı bir yâr sandım
De yürü yürü de muannit gelin
Ok vurdun sineme yaram çok derin

Kırmızılar giymiş alınan oynar
Hasbahçe içinde gül ilen oynar
Yâr beni bırakmış elinen oynar
Elinen oynayan yâri neyleyeyim
Ok vurdun sineme yaram çok derin
De yürü yürü de zalımın kızı
Esti acı poyraz ayırdı bizi.
-Erzurumlu Sinem Hanım’dan-

Bir dilim iki dilim üç dilim elma
Gel sarıl boynuma almasan alma

Eller gitdi gitdek vay Akpıra
Şimdiki rağbet kızlar vay çabunlara

Bir dilim iki dilim üç dilim elma
Gel sarıl boynuma almasan alma

Eller gitdi gitdik vay biberliğe
Şimdiki rağbet kızlar vay dilberliğe

Eller gitdi bizde gitdik vay karataşa
Şimdiki rağbet kızlar vay kalem kaşa

Bir dilim iki dilim üç dilim elma
Gel sarıl boynuma almasan alma
-Güler DUMAN-

Aldılar elimden kaşı karamı
O dost yok ki sara benim yaramı
Verseler istemem Bağdat Haramı
Benim meylim yine nazlı yârdadır
Çağırın o dostu başım dardadır

Meylimi vermişim yüce Mevlâya
Ararım derdime çare bulmaya bulmaya
Azrail gelse de canım almaya almaya
Benim meylim yine nazlı yârdadır
Yârdadır yâr dadır
Çağırın o dostu başım dardadır
Dardadır dardadır.
-Urfa Türküsü-

El zanneder ben deliyim
Dost bağının bülbülüyüm
Aman anman
Ben o yârin meftunuyum

Gönül sabreyle sabreyle
Mevlânın muradı böyle

Güldüm sarardım, soldum,aman aman
Yana yana ben gül oldum

Ben o yâre meftun oldum aman aman
Gönül sabreyle sabreyle
Mevlânın muradı böyle..
-Uzun Hava-Güler DUMAN-

Beri gel beri de boyu güzelim
Alma yanağında kaldı nazarım
Yol üstünde kazın benim mezarım
Yâr gelip geçtikce bana can gelir

Arkuanın yolu tozdur dumandır
Bizi böyle eden ahdır yamandır
Gidiyorum geleceğim gümandır
Ah aman aman
Gel kadan alım gel kurban olayım.
Hak beni yarattı Adem
Nur verdi kendi nurundan
Cihan bana etti sitem
Nenni nenni nenni
Nenni benim güzel yavrum nenni
Nenni benim küçük yavrum nenni.
-Muhlis AKARSU-

Bundan böyle nazlı nazlı yâre küskünüm
Yüzbin tabib gelse gelse yine iyolmam
Derdindir bu yaram kurtulmam gayri

Dünya dünya döndü döndü güldü hâlime
Kader kısmetimi verdi zalime
Bunca engel çıktı ey dost geldi yoluma
Derindir bu yaram iyolmam gayri

Bundan sonra nazlı nazlı yâre küskünüm
Verse de dünyayı konuşmam gayri
Yüzbin tabib gelse gelse derman eylese
İyi olmaz yaram kurtulmam gayri
Sürüne sürüne kapına geldim
Hâlimden bilecek yârim olsa idi

Urganım boynumda gezer dururum
Yârin divanında darım olsa idin

Sen ulu canansın ben de kulunum, kölenim
Dilerim kimseye varmaz zulümüm
Eğer sen Leyla isen ben de Mecnun

BEYHANÎ bilseydim derman olurdum
Cevherim olsa idi kervan olurdum
Elbette Mısır’a sultan olurdum
Yusuf Kenan gibi malım olsa idi
Yusuf Kenan gibi malım olsa idi
-Burhan ÇAÇAN-

Sarı kızın saçlarına hayran olam
Sarı kızın gözlerine kurban olam
-Hüsamettin SUBAŞI Söyler-Uzun Hava-


Oğul düşürdün derde beni
Oğul koydun çukurda beni


Oğul bu nasıl sadakatmış
Oğul yedirdin kurda beni
Bu nasıl dostlukmuş?

Oğul giderim Van’a doğru
Oğul yolum İran’a doğru
Oğul kes başım kanım aksın
Oğul kadir bilene doğru
Naçar elinden, hayin elinden vah vah..
-Burhan ÇAÇAN’dan-


CEMO

Kara taşa kara taşa
Yazın yazın kara taşa
Şu gurbet elde yad ellerde yâr
Neler geldi garip başa.

Aman Cemo, yetim Cemo
Yüzüne hasretim Cemo

Yara benden yara benden
Yâre selam söylen benden
Sinemde bu aşk yarası
Gitmiyor bu yara benden.

Men diyemem men diyemem
Ölürüm de men diyemem
Yanakda diş yeri var
Ben buna yâr diyemem
Aman Cemo dertli Cemo
Yüzüne hasretim Cemo..
Cevizin Yaprağı Dal Arasında


Cevizin yaprağı dal arasında
Güzeli severler bağ arasında
Üç-beş güzel bir araya gelmişler
Benim sevdiceğim yok arasında

Evlerinin önü zerdalı dalı
Pencereden gördüm kınalı eli, o beyaz eli
Benim sevdiceğim tomurak gülü
Sensiz lokmaları yiyemez oldum
Sensiz konaklara giremez oldum

-Sesim düzgün iken bu türküyü çok güzel okurdum-
-Yine Güler DUMAN’dan-

Yavrusun aldırmış bülbül misali
Konar daldan dala öterim böyle
Sineme ayrılık közü düşeli
Yanar ince ince tüterim böyle

Bilmem bu hançeri bana vuranı
Yitirmişim eşi dostu yâreni
Baykuş gibi mekan tuttum öreni
Virane yerlerde yatarım böyle

HİCRANÎ dert çeker kimin nesine
Kader beni salmış dert dünyasına
Salmışım gemiyi gam deryasına
Açılmaz yelkenler batarım böyle
Salmışım gemiyi kum deryasına
Açılmaz yelkenler batarım böyle.

-Çok Sevdiğim Türkü-
-Âşık BEYHANÎ’den-

Bir han köşesinde kalmışam hasta
Gözlerim kapıda kulağım seste
Kendim gurbet elde gönlüm sılada
Gelme ecel gelme üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yâre ver

Felek sen mi kaldın bana gülecek
Gözümün yaşını kimler silecek?
Dediler Kerem’e Aslı’n gelecek
Gelme ecel gelme gelme, üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yâre ver

Erzurum dağları duman ildedir
Aslı gelir diye gözüm yoldadır
Aslı hayin yârdır adam aldatır
Gelme ecel gelme gelme, üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yâre ver
-Yine Güler DUMAN’dan-

Gönlümün bahçesi sararmış solmuş
Ötmüyor bülbülüm gaflete dalmış
Kurumuş gülleri dikenler kalmış
Viraneye dönmüşüm vay beni vay
Oy beni beni, vay beni oy beni beni
Vah beni oy beni beni beni beni beni

Karanlık günlerin gündüze hasret
Yaşıyorum ömrüm sanki bir ahiret
Böyle yaşayamam ölürüm elbet
Ölmeden ölmüşüm vay beni beni
Oy beni beni vay beni oy beni beni
Vah beni oy beni beni beni beni beni

Bir garip Ayhan’ım gurbet ellerde
Bazen sahralarda bazen çöllerde
Sorarım Leylâ’mı esen yellerde
Mecnuna dönmüşüm vay beni beni
Oy beni vay beni oy beni vay beni
Vah beni beni beni beni beni.
-Uzun Hava-

Beri gel beri de boyu güzelim
Usul boylarında kaldı nazarım
Ağ aman aman kadam alayım
Ey sevdiğim ben de seni almasam
Mecnun olur şu çöllerde gezerim
Nasıl oldu bizi gurbet ele saldılar
Ah aman aman

Arkuvanın yolu tozdur dumandır
Bizi böyle eden ahdır amandır
Yârdan ayrılalı hayli zamandır
Habibim

Ey Habibim senden başka
Ya ben kime yalvarayım
Yunus gibi düştüm aşka
Başka kime yalvarayım yalvarayım

Gökte bulut oynayanda
Başda bey’in kaynağında
Senden imdat olmayanda
Ya ben kime yalvarayım
Başka kime yalvarayım

Ali’m der ki benim canım
Yaş yerine akar kanım
Sensin efendim sultanım
Ya ben kime yalvarayım
Başka kime yalvarayım
-Âşık BEYHANÎ’den-Güler DUMAN’dan-

Sürüne sürüne kapına geldim
Hâlimden bilecek yârim olsaydın
Urganım boynumda gezer dururum
Kadrimi bilecek yârim olsaydın, darım olsaydın
Urganım boynumda gezer dururdum
Hakk’ın divanında yârim olsaydın

BEYHANÎ bilseydim derman olurdum
Cevherim olsa idi kervan olurdum
Elbette Mısır’a sultan olurdum
Yusuf Kenan gibi malım olsaydı
Karanfil es dilidir
Saçbağı kesilidir
Yüzü dost kalbi düşman
Ben böyle dostu nedim.

Karanfilimi oyun
Oyun koynuma koyun
Toprak suya doymuyor
Ben sana nasıl doyum
İpek Mendil Dane Dane


İpek mendil dane dane
Yuydular serdiler güle
Ana Celal’ı yuydular
Başuçunda döne döne

Celal oy oy yavrum oy oy

Evlerinin önü arpa
Kırat gelir kırpa kırpa
Benim yavrum hastalanmış
Kuru yerde yata yata

Celal oy oy yavrum oy oy

Evlerinin önü yonca
Yonca kalkmış dam boyunca
Bu yoncayı kim bicecek?
Celal oğlan olmayınca

Celal oy oy yavrum oy oy
-İşte Sakarlı Böyle-Hâlimizi soran yoktur-22.01.2005-


Kalk gidelim deli gönül
Bizi burada bilen yoktur
Hâlimizi arzetmeye
Yanımıza gelen yoktur
Yanımıza gelen yoktur

Bir su içtim derin gölden
Hiç ayrılmam doğru yoldan
Ârif olan anlar telden
Cahillerden bilen yoktur
Cahillerden bilen yoktur

Pîr Sultanım konar göçer
Malını alana açar
Misafirler gelir geçer
Eylenip de kalan yoktur
Eylenip de kalan yoktur
-Âşık BEYHANÎ’den-

Bir han köşesinde kalmışım hasta
Gözlerim kapıda kulağım seste
Kendim gurbet elde gönlüm sılada
Gelme ecel gelme üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yâre ver

Felek sen mi kaldın bana gülecek
Akıtdın gözyaşı kimler silecek?
Dediler Kerem’e Aslı’n gelecek
Gelme ecel gelme üç gün ara ver
Al bu selamımı götür yâre ver

Erzurum dağları duman ildedir
Dediler Kerem’e Aslı yoldadır
Aslı hayin yârdır adam aldatır
Gelme ecel gelme üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yâre ver
-Bu türkünün tamamı yazılmamıştır-

Dost iki âşık bir araya gelmişler
Onlar birbirine meydan ederler
Üç-beş âşık bir araya gelmişler
Onlar birbirine meydan ederler

Dost dertli bu dertlere düşeli beri
Kimi geri çeker kimi ileri
-Çok Güzel Bir Türkü-

Pınarın başında destin varmış
A kız senin benden ayrı dostun varmış
Beni öldürmeye kasdın varmış
Söyle gelin söyle ayrılık günü
Söyle yârim söyle ayrılık sonu

Pınarın başında desti doldurur
Destinin kulpuna şahin kondurur
Kız senin bakışın adam öldürür
Söyle gelin söyle ayrılık sonu
Söyle yârim söyle muhabbet sonu

Karşıdan karşıya al yeşil dağlar
Bir yandan yana bahçeler bağlar
Gurbette hasretten geçmiyor aylar
Söyle gelin söyle ayrılık günü
Söyle yârim söyle ayrılık sonu
-Güler DUMAN-

Gözyaşlarım döndü sele
Elin ile siler misin?
Gidiyorum gurbet ele
İyi yolculuk diler misin?
Bana mektup yazar mısın?
Sarı saçlım sarı saçlım
Dudu dillim hilâl kaşlım

Acımadın gözyaşıma
Neler getirdin başıma
Gidiyorum yurt dışına
Yollarımı gözler misin?
Sarı saçlım sırma saçlım
Dudu dillim hilâl kaşlım
Dereler çağlar oldu
Gözlerim ağlar oldu
Bir Leyla’ya dost oldum
Meskenim dağlar oldu

Zalim ağlattın beni
Kara bağlattın beni
Dünyaya değişmezdim
Bir pula sattın beni

Ağlarım kandığıma
Kanıp aldandığıma
Dağlar taşlar dayanmaz
Benim dayandığıma

Dereler buz bağladı
Avcılar iz bağladı
Güzel kız vurdu beni
Bir güzel kız bağladı
-Güler DUMAN Söyler-

Yağma yağmur yağma akmasın seller
Yıkıp virâneye dönmesin evler
Seni sevdiğimi duymasın eller
Alam sazım çalam söylesin teller

Hasköyün başında esiyor yeller
Esme seher yeli solmasın güller
Seni sevdiğimi duymasın eller
Alam sazım çalam konuşsun teller
-Karacaoğlan’dan-

Bağlandım dertler yollarım kaldım çaresiz
Gayri bana dünya aralandı gel gel
Dirildi dertlerim artsız amansız
Üst üste dizildi sıralandı gel gel
Yavrum gel gel canım gel gel

Yâri görse idim haftada ayda oy
Sevip ayrılmadan ne buldun fayda
Azrail göğsümde canım haymayda
Yüreğimin başı yaralandı gel gel

Karacaoğlan der ki başa yazıldı
Tel tel oldu gözyaşlarım süzüldü oy
Kefenim biçildi kabrim kazıldı
Mezarıma toprak kürelendi gel gel
Yavrum gel gel kurban gel gel
-Güler DUMAN Söyler-

Bülbül halın-harın kalmaya
Niçin kondun harlıya
Benim gönlüm yoğ idi
Sebep sana kamlıya

Baba der ki bu handan
Asker kalktı bu handan
Vurun vurun öldürün
Ben de bıktım bu candan
-Munzur Dağı-Çok Güzel-

Munzur Dağı silelenmiş karınan
Aram açık usulboylu yarınan
Eller bayram eder nazlı yârınan
Benim günüm geçer ahuzar ile

Selvinin dalına yaslanmayasın
Yağan yağmurlarla ıslanmayasın
El kızı değil mi Azrail dostu
Yalan sözlerine aldanmayasın
-Güler DUMAN Söyler-

Hoynar hoynar tarlalarda darı var
Oyuk oyuk yeri var
Hoynar hoynar şimdi gelinlerin
Hoynar hoynar hafta bir yârı var

Çayına attım minder
Kız yüzün beri dönder
Eğer beni seversen
Ayda bir mektup gönder
Hoynar ayda bir mektup gönder

Hoynar ateş gülünü bekler
Hoynar bülbül dalını bekler
Hoynar yiğit olan bir yiğit
Hoynar kırk yıl yarını bekler
Bir yiğit sevdiğinin
Kırk yıl yolunu bekler
Erenler zehir getirin
Balınan öldürmen beni
Bağrıma diken batırıp
Gül ile öldürmen beni

Duygular dönüşdü söze
Yanık sevda işler öze
Dertli dertli vurup saza
Telinen öldürmen beni

Ben dertliyim dertsiz sanma
Engin uç çöplüğe dönme
Asın kesin yüzün anma
Dilinen öldürmen beni
-Âşık Davut SULARÎ’den-


Baktım şu cihanın tamaşasına
Hep lisanlar Alo Alo ‘Ali’ diyorlar
Yedi derya döndü gam şişesine
Hep lisanlar Alo Alo ‘Ali’ diyorlar

Herhangi bir millet alsa da
Telli telsiz telefonlar çalsa da..
Dilinen Öldürmen Beni

Erenler zehir getirin
Balınan öldürmen beni
Bağrıma diken batırın
Gül ilen öldürmen beni

Duygular dönüştü söze
Yandı yürek döndü köze
Yanık sevda işler öze
Telinen öldürmen beni

Bir aşktır düşdü özüme
Yanarım kendi közüme
Leyla görünüp gözüme
Çölinen öldürmen beni

Hüdayiyim daldım gama
Saldı beni demden deme
Asın kesin yüzün anma
Dilinen öldürmen beni
-Güler DUMAN Söyler-

Söyleyin canana durmasın gelsin
Ölürem ölürem vallah ölürem
Ölmeden gözlerim bir daha görsün
Ölürem ölürem vallah ölürem

Ararım canım seni heryerde
Düşürdün dermansız çaresiz derde
Hiç insaf yok imiş o hayin yârde
Ölürem ölürem vallah ölürem

Ateşi kararmış küllere döndüm
Akan boz bulanık sellere döndüm
Dalda hazan olmuş güllere döndüm
Ölürem ölürem vallah ölürem…
Gölbaşı

Gölbaşına vardım gülleri çokdur
Güzeller geliyor sevdiğim yoktur
Şalvarlı gelin edâlı gelin

Gölbaşına vardım tren duruyor
Annem beni gurbet ele yolluyor
Şalvarlı gelin fistanlı gelin edâlı gelin

Bu derenin ağacından burcundan
Bana gelsen ölür müydün acından
Şalvarlı gelin fistanlı gelin edalı gelin
-Bu Türküyü Çok Sevdim-

Ölüm arkam sıra gezme
Git dolanda bir zaman gel
Gurbet elde canım alma
Gel sılada borcumu öde

Şu dünyada boşa gezdim
Usandım canımdan bezdim
Şah Hüseyin’e rica yazdım
Kerbelâ’ya götür de gel

Avladığım kumru kazdır
Bu sitemler bana azdır
Vatanım Kangal Sivas’tır
Sar vatanım yanıma gel
Yastığı kuş tüyünden
Bir yâr sevdim köyünden
Sevdim de alamadım
Ölüyorum derdimden
Vay le vay le vay le

Evimin önü arpa
Kırat yer kırpa kırpa
Yeni bir yâr sevdim
Hem güzel hem körpe
Vay le vay le vay le

Bir yâr sevdim Mardin’den
Güzellerin merdinden
Kız ben seni seveli
Duramıyom derdinden
Vay le vay le vay le
-Güler DUMAN Söyler-

Bu yarayı senden aldım
Başka tabip sarmıyor ki
Issız bir çölde kaldım
Bir su veren olmuyor ki

Gözümden akıyor yaşım
Dertten kurtulmuyor başım
Uçtu gitti gönül kuşum
Dön desem de dönmüyor ki

Gece gündüz sazım çaldım
Ben bu derdi senden aldım
Dertlerimi bir bir yazdım
Vallahi canımdan bezdim
Kemal şimdi gülmüyor ki
Demirciler demir döver taç olur
Sevip sevip ayrılması güç olur
Ben gidersem senin hâlin nice olur?
Hanifem isyan senin aman annende
Ah hanifem kız senin hâlin  aman yanemde
İsyan değil kız senin aşkın aman var bende

Şu dağların çiçekleri solmasın
Kavuşmamız kıyamete aman kalmasın
Seni benden ayıranlar anmasın
Ah Hanifem isyan senin aman annende
İsyan değil kız senin aman aşkın var bende
Hamamdan geliyor güzeller hası
Bürüğün altından görünür tası
Bu kimin kızıdır bu kimin nesi
Böyle güzel mi olur köylü kızında
Suya gider alyazmalı bir gelin
Bir gelin bir gelin bir gelin
Yaşmağında oyaların beş midir, beş midir, beş midir?
Nazar etmesinler kınalı elin vay elin
A beyaz elin vay elin vay elin
Kötü kocan sanki sana eş midir?
Eş midir, eş midir, eş midir, eş midir?

Al suyun suyun özünden
Dönme ikrarın sözünden
Kanlı yaş döktün gözümden
Yoksa gelin senin kalbin taş mıdır?
Taş mıdır, taş mıdır, taş mıdır?
İşte gidiyorum çeşm-i siyahım
Önümüze dağlar sıralansa da
Efkarım servetim servetim ahım
Kaderim önümde karalansa da
Karardıkca bahtım karalansa da

Bağladım canımı zülfün teline
Sen beni düşürdün elin diline
Güldün Mahsunî’nin garip hâline
Karardıkca bahtım karalansa da
Düşman elinde paralansa da..
Kapının önünde önlük dikiyor
Kapının önünde bahçe dik gör
Kapının önünde Kerman büküyor
Yürüdükçe ince beli büküyor
Dedim güzel sen kimlerin yârisin?
Söylemeden dolu gibi döküyor
Ölem döküyor anam döküyor

Saçları dökülmüş yüzüne perde
Senin için uğrattı bu zalim derde
Dedim güzel sevdiğin nerde?
Ah ettikçe ciğerimi söküyor
Ölem söküyor canım söküyor

Havayı kaplamış bir kara bulut
Verdiğim gülleri koynunda kurut
Hayırsız birinden sana fayda yok
Hayırsız biriymiş  de onu unut
Ölem de onu unut canım de onu unut
-Güler DUMAN-

Can dediğim kardaşlarım
Birer birer yüz çevirdi
Lokma dostu kardeşlerim
Sende mi usandın benden sende mi sende mi?
Dost sende mi sende mi sende mi dost?
Sende mi sende mi dost? Sende mi sende mi dost?

Elimden su içen kuşlar
Buna şahit dağlar taşlar
Kan kardeşim can yoldaşlar
Sen de usandın benden
Sen de mi sen de mi sen de mi dost?
Sen de mi sen de mi sen de mi dost?

Can dediğim can kardaşlar
Sen de mi usandın benden sen de mi sen de mi?
Sen de mi  dost?
Sen de mi sen de mi sen de mi dost?
Gurbet eller ne yaptınız?
Beni yalnız bıraktınız
Canımdan can kopardınız?
Beni yârsız bıraktınız?

Verin benim sevdiğimi
Verin benim bir tanemi

Bırakmaz size alırım
Ya ölür ya da kalırım
Sehpalarda sallanırım
Büyük harpler çıkarırım
Verin benim verdiğimi
Verin benim bir tanemi

Ben onsuz nasıl yaşarım
Öldürmez mi duygularım
Gaz döker kendim yakarım


Verin benim sevdiğimi
Verin benim bir tanemi

Ya ölür ya alırım
Sehpalarda sallanırım.
-Güler DUMAN Söyler-

Ölmeden sevdiğim kabrimi kazma
Belki bu derdime çare bulunur
Zaten kader vurmuş bir de sen vurma
Belki bu derdime çare bulunur
Felek bana vurmuş bir sen vurma
Belki bu derdime çare bulunur

Açtın yüreğimde derin yâreyi
Çıkardım alları giydim karaları
Gece gündüz çağırırım mevlâyı
Belki bu derdime çare bulunur

Acı sözlerinle bağırımı delme
Bu garip âşığın ahını alma
Bana cevredip de ellerle gülme
Belki bu derdim çare bulunur
-Güler DUMAN Söylüyor-Çok Hoş Bu-

Gurbet eller ne yaptınız?
Beni yârsız bıraktınız
Canımdan can kopardınız
Verin benim sevdiğimi
Verin benim bir tanemi

Bırakmam sizden alırım
Ya alırım ya ölürüm
Sehpalarda sallanırım
Verin benim sevdiğimi
Büyük harpler çıkarırım
Büyük savaş çıkarırım
Ben onsuz nasıl yaşarım

Ben onsuz nasıl yaşarım?
Öldürmez mi duygularım?
Gaz döker kendim yakarım
Verin benim bir tanemi
Verin benim sevdiğimi
Sevda sevda derler behey yârenler
Görmeyene bir acaip hâl olur
Varıp kız on yediye girince
Açılmadık bir tomurcuk gül olur

Onsekizden gayet yüksekten uçar
Ondokuzunda gözlerinden kan saçar
Yirmisinde sevdiğinden vazgeçer
Son deminde bir kötüye kul olur

Karacaoğlan der ki ey kaşı kara
Yüreğime açtın onulmaz yara
Açtın yüreğime onulmaz yara
Çok varıp gelirsen olmaz her yere
Ya muhabbet kalkar ya bir hâl olur
-Bir Trabzon Türküsü-

Bizim yayla düz gibi
Kış olunca buz gibi
Geldin elli yaşına
Duruyorsun kız gibi

Cenber cenber üstüne
Cenber bağlamaları
Yaktı götürdü beni
Yârin ağlamaları

Bizim yayla düz olur
Kış gelince buz olur
Gündüz gelme gece gel
Eller duyar söz olur.
Acem ellerinden misafir geldim
Yol bilmenem Sunam nerden gidiyom
Şöyle bir yol köyünüze uğradım
Diber kerem eyle konuk albeni
Saz ile söz ile hoş eyle beni
Sar beni sev beni yâr beni

Dolmamdım dağları bu yere düştüm
Yandım hasretinle  odlara düştüm
Çaresi bulunmaz dertlere düşdüm
Dilber kerem eyle konuk al beni
Saz ile söz ile hoş eyle beni

Karacaoğlan der ki nasıl edeyim?
Beyaz gerdanını seyran edeyim
Kaldır gerdanı seyran edeyim
Sunam seni nere koyup gideyim
Dilber kerem eyle konuk al beni
Saz ile söz ile hoş eyle beni
Sar beni sev beni yâr beni
Dilber kerem eyle konuk al beni
Ölmeden sevdiğim kabrimi kazma
Belki bu derdime çare bulunur
Gül Menekşe

Gül menekşe senden almış kokuyu
Seninle açarmış dal yarım yarım
Baharda ayrılık gurbetin huyu
Yaş ol gözlerime dol yarım yarım

Savrulsun harmanda yârin eteği
Çıkarsın tandırdan sıcak keteyi
Yağma olsun köyün balı peteği
Dilin bana yeter bal yarım yarım

Gel otur şu sözü yaz defterine
Bana sitem yazma selam yerine
Gurbet zehrini katmış terine
Benim de bir canım al yarım yarım
-Uzun Hava-Güler DUMAN Söyler-

Yüce dağ başının bir yanı yoktur
Bir ince ses geldi sandım ki yârdır
O yârın yanağı kırmızı güldür
Sandım kan damlamış karın üstüne
Derin derelerin ince dumanı
Yârdan ümit vardır kesmem gümanı
İkimizin gün görecek zamanı
Vurdu zalim felek ayırdı bizi
Ah ah ayırdı bizi.
Dikkat..Dikkat..

Hayret verir insana geldiğimiz şu nokta
Bilgisayardan sonra robotlar var ufukda
Uydulu artık hayat hepsi iyi güzel de
Sallanıyor insanlık manevî bir boşlukta
Âşığım dağ gezerim
Bülbülüm bağ gezerim
Yüz yerden yüz yaram var
El sanır sağ gezerim

Uy uy demeye geldim
Yâri görmeye geldim
Yârim yaran nerende,
Melhem olmaya geldim

Eğer Ferhat olsaydım,
Kayaları yarardım…
-Makamı yani kaydesi çok hoşuma giden türkü-
Tokatlı bir âşıktan-


Düşünün hâlini darda kalanın
Darda kalanın
Gurbet eller ne yaptınız
Beni yalnız bıraktınız
Canımdan can kopardınız
Verin benim sevdiğimi
Ya ölür ya

Bırakmam sizden alırım
Ya ölür ya sallanırım ya ölürüm
Büyük savaş koparırım
Sehpalarda sallanırım
Ben onsuz nasıl yaşarım?

Ben sensiz nasıl yaşarım?
Öldürmez mi duygularım?
Gaz döker kendimi yakar
Verin benim sevdiğimi
Verin benim bir tanemi
Yürü Yalan Dünya Senden Usandım

Goncaydım dalında har ettin beni
Onulmaz derdime dermandır sandım
Kadir bilmeyene yâr ettin beni
Bağladım her yanı tor ettin beni

Firkatın derdine alışamadım
Kavim kardeşimle buluşamadım
Yalan dünya sana san çıkışamadım
Bağladın her yanım tor ettin beni

Uyku yok gözümde yatamaz oldum
Kutnu kumaşımı satamaz oldum
Cüda bülbül gibi ötemez oldum
Ah ile bülbüle zar ettin beni
Zar ettin beni
-Makamı Çok Güzel-

Düşünün hâlini harda kalanın
Düşünün hâlini harda kalanın
Derdim üstüne dert ekleyenim var
Nasıl bulacağım o nazlı yâri
Nasıl bulacağım o nazlı yâri
Memleketten haber bekleyenim var
Güvercin vurdum kalkmaz
Kanı sel oldu, göl oldu akmaz
Can verdim, ekmek verdim
Dönüp yüzüme bakmaz

Öyledir yâr öyledir
Aşkın beni söyletir
Almış yâri yanına
Türkü mani söyletir

Güvercin havadadır
Kuş uçmaz yuvadadır
Bir elim yâr elinde
Bir elim duâdadır..

Öyledir yâr öyledir
Aşkın beni söyletir
Almış yâri yanına
Türkü mani söyletir
Şimdi zaman böyledir

-Yunus EMRE’den-


Ben bu dağın ağacıyım
Hem tatlıyam hem  acıyam
Ben mevlanın    muhtacıyam
Gel gör beni aşk neyledi
Aşka giriftar eyledi

Beni bu dağda buldular
Garip olduğum bildiler
Saz yapıp içim oydular
Gel gör beni aşk neyledi
Aşka giriftar eyledi..
-Malatyalı Kemal ÇIĞRIK’dan-


Mevlam bir dert vermiş
Beraber derman vermiş
Bu tükenmez derdime
Neden ilaç vermemiş

Zalim ağlatma beni
Kara bağlatma beni
Böyle sızlatma beni

Diley diley ley diley ley
Diley ley diley ley

Mevlânın verdiği dert
Gündür gelir geçer
Aşka düşen yürekler
Aşka düşen yürekler
Yanar gül olur geçer
Diley diley yâr diley diley yâr
-Âşık RUHSATÎ’den-Çok Güzel-

Mecnun oldum gezdim Leyla dağında
Bülbül oldum ötdüm yârin bağında
Arzumanın kaldı gül dudağında
Aşkın bâdesini süz Leyla Leyla
Süz Leyla Leyla

Çok güzelsin şirinsin aklımı çeldin
Aklımı fikrimi başımdan aldın
Altın tas içinde bal kaymak oldun
Senin gibi  güzel al Leyla az Leyla Leyla

Mahsunî geziyor gurbet ellerde
Bazen sahralarda bazen çöllerde
Aşkın deryasında derin göllerde
Yetiş imdadıma tez Leyla Leyla
Tez Leyla Leyla
-Mehmet ÖZBEK’ten-

Giderim dur diyen yok
Kebap oldum yiyen yok
Ayrılık gömleğini
Benden başka giyen yok

Kız niye niye niye
Öldüm yâr diye diye
Koynundaki güllerin
Ver birini ver hediye

Giderim bende bende
Bir arzum kaldı sende
Ayva gibi sarardım
Hiç insaf yok mu sende

Kız niye hanım niye
Öldüm yâr diye diye
Koynundaki güllerin
Ver birini ver hediye
-Makamı Çok Güzel-

Horoz havada horoz lele yâr
Sesi yuvada horoz lele yâr
Sabahtan erken öte lele yâr
Yâri uyara horoz lele yâr

Ah lele yâr lele yâr lele yâr
Muhabbet şirin yâr lele yâr
Beklerim ki gele yâr lele yâr
Usul boylu sevdiğim lele yâr
Şimdi nerede horoz lele yâr

Horozlar öter oldu lele yâr
Ayrılık yeter oldu lele yâr
Bu sefer ki ayrılık lele yâr
Ölümden beter oldu lele  yâr

Ah lele yâr lele yâr lele yâr
Beklerim ki gele yâr lele yâr
Benim ile güle yâr lele yâr

Horoz ne bağırırsın lele yâr
Yârimi çağırırsın lele yâr
Garip garip ötersin lele yâr
Benden sevdalı mısın lele yâr
-Malatyalı Fahri KAYAHAN’dan-

-GERDANÎ Şarkı-

Şu dağları delmeli
Gül edip elemeli
İçerim kan gidiyor
Yârimi görmeyeli

Uy uy demeye geldim
Yâri görmeye geldim
Yârim yaran nerede
Merhem olmaya geldim

Bu dağın ensesine
Uyandım yâr sesine
El edip çağırsaydı
Giderdim ardı sıra

Uyu demeye geldim
Yâri görmeye geldim
Yârim yaran nerede
Merhem olmaya geldim

Dağlar dağladı beni
Gören ağladı beni
Ayırdı zalim felek
Derde bağladı beni
-Erçişli Âşık EMRAH’dan-

Bugün ben bir güzel gördüm
Bakar cennet sarayından
Kamaştı gözümün nuru
Onun hüsnü cemalinden

Salındı bahçeye girdi
Çiçekler selama durdu
Mor menekşe boyun eğdi
Gül kızardı hicabından

Bahçenin kapısı dağdır
Güllerde öten bülbüldür
Emrah da bir edna kuldur
Bağışla geç günahından

Bahçenin kapısın aşdım
Sanırsın cennete düşdüm
Öptüm sevdim hellaştim
Bûse aldım yanağından

Hiç yorum yok: