EN GÜZEL TÜRK
TÜRKÜLERİ
(223(ikiyüzyirmiüç)
Türkü)
DERLEYEN:
ÂŞIK
İSMETÎ(İSMET TOSUN)
YAYINA HAZIRLAYAN:
İsmet GÜLTEKİN
KÜLTÜR
HİZMETİ-2014-
SÖZBAŞI:
Siz hiç hayatınızda,”Şurada bir arkadaşım vardı. Gidip ziyaret
edeyim”, diye düşünüp de, düşündüğünüzü uyguladığınızda, ziyaret etmek
istediğiniz arkadaşınızın vefat ettiğini öğrendiğinizde, kendinizi nasıl
hissederdiniz?
İşte ben de kendimi öyle tuhaf duygular içinde buldum..
Rahmetli İsmet TOSUN, nam-ı diğer Âşık İsmetî Şubat 2014’de
hakk’a vasıl olmuş bir ‘güzel adam..’ Rabbü’l âleminin de inayeti ile neredeyse
beş yıla yakın Terme’de neşrettiğim “Terme Birlik MEFKÛRE-Birlik Olmadan,
Dirlik Olmaz” isimli yerel-mahallî gazetemin de köşeyazarı idi. Her defasında
yeni yazılarımı almaya Sakarlı Beldesine gittiğimde, tatlı, hoş, doyurucu ve
mânâ yüklü sohbetler yapardık.Çayımızı da bu ara içerdik.
Rahmetli İsmet TOSUN, nam-ı diğer Âşık İsmetî, sahiden de “âşık”
idi ve Hacı Bektaşi Velî Hazretlerinden mânen de ‘iksir’ini içmişti. O
şaşkınlık içinde, Sakarlı Beldesindeki Bakkalında oğlu Hami ile vefatı hakkında
bilgiler alırken; bir yandan da artık kapalı olan bakkal içindeki masa
üzerindeki kendisine ait “defterlere” de gözüm ilişiyordu. Bir nasip sonrası ve
oğlu Hami’nin de bana olan itimadı ile kendisinin hazırladığı “En Güzel Türk
Türküleri” isimli tükenmez kalemle yazılmış çizgili defteri ile yine sahiden de
“Aşkın Kitabını Yazdım-Aşk Pınarı” ismi verilmeye lâyık ikinci defterini, hem
internet imkânları ile hem de biiznillah kağıda basılı bir şekilde
kitaplaştırabilmek gayesi ile aldım..
Rahmetli adaşım, Âşık İsmetî, çok “orijinal” bir ‘güzel adam’dı
da.. “Terme Birlik MEFKÛRE’ye verdiği yazıların hemen hemen tamamı “bir sigara
kağına eklenmiş kağıtlara” yazılı idi. Düşünebiliyor musunuz, “sigara kağıtları
birleştirilerek” yazılarını bu kağıtlara tükenmez mavi kalem ile yazıyordu..
Uzak diyarlardan zaman zaman benim de memleketim olan Terme’mize
geldiğimde, oğlu Rami’ye babasının durumunu sorar, selam iletirdim. Fakat çok
uzun süre niyet ettiğim halde bizzat daha ziyaret edip de görüşemedim. 2001
içinde yerel-mahallî gazetemin malum sebeplerden yayınını sonlandırması ve
benim de diyar-ı gurbete çıkışım, bizzat görüşmelerimizi engellemişti.
Hatırlıyorum da, eve telefon açıp, eşim ile dertleştiklerini ve eşime moral
verici sözler söylediğini de hatırlıyorum.
Rahmetli Âşık İsmetî, her ne kadar Gümüşhane’ye bağlı Yağmurdere
nahiyesinde doğmuş olsa bile yıllardır Sakarlı beldesinde ikamet etmekte idi ve
artık “yeni ili Samsun” olan bir ‘Termeli’ de olmuştu..Ahmet SEZGİN’in “Termeli
Yazarlar ve Şairler Ansiklopesi”nde de yer almıştı..
Terme’miz henüz türküsü olmayan bir ilçemiz..Rahmetli Âşık İsmetî
“Terme Türküleri” diyebileceğimiz hususlarda da katkı yapmaya çalışmış bir
“güzel adam”dı. Kaldı ki bazı yazdığı şiirleri de bestelenmişti..
“TGRT Fm” radyosu ile irtibatlara geçerdi. Samsun’daki yerel
televizyon kanallarına da çıkmıştı. Dışa, dış dünyaya da açık bir insandı.
Maateessüf son yıllarında Terme’mizdeki neredeyse ‘tröstleşen’, neredeyse
‘tekelleşen’ fikir-düşünce hayatında yeteri kadar yer alamadı.Unutuldu…
Dizgi çalışmalarımın ardından iki çalışmasını da önce internet
ortamında “PDF” hâline getirmeye ramak kaldı. “En Güzel Türk Türküleri” ile
“Aşkın Kitabını Yazdım-Aşk Pınarı” İlki ‘türkü derlemeleri’, ikincisi ise
kendisinin yazdığı şiirler..
Rabb’ül âlemin Âşık İsmetî gibi ‘güzel adamları’ nesillerimize
unutturmasın.(Âmin)
Sarıyer,
12.Mayıs.2014
İsmet GÜLTEKİN
Terme Birlik
MEFKÛRE, Millî Mefkûre ve Mefkûre Adamları isimli ‘blog’larım..
Facebook/İgltkn
(Not.: Bu
‘Projem’i uygulamaya, dizgiye geçirmeye başladığım tarih.: Silivri-Fenerköy,
12. Nisan.2014,Cumartesi
İsmet GÜLTEKİN)
Bir Not:
-Âşıkların Gönül Yapısı-
Aşağı yukarı hep
aynıdır
Hep güzeli sever
Yalnız istisna
olarak erkek şairlerde
Ve eski
şairlerden Karacaoğlan ve
Yeni bayan
şairlerden Güzide Taranoğlu
Gönül yapısı
yazdıkları şiirle tamamen
Bana ve ben
onlara benziyorum.
Âşık
İsmetî(İsmet TOSUN)
Ben de bu
dünyaya geldim geleli
Eller gibi
şakıyıp da gülemedim ağlarım
Bağrıyanık,
dertli âşık olalı,
Türkiye’nin
gündemine gelemedim ağlarım
Âşık İsmetî’den
alıp gidem bu sevdalı başımı
Zalim felek
engelledi benim cümle işimi
Uğrun uğrun,
çağıl çağıl, çağlayan gözyaşımı
Mendil bulup
silemedim silemedim ağlarım.
Hazret Pîr’im
Âşık İsmetî koydu adımı
Feleğe kahrettim terk ettim eski memleketimi
Bu dünyadan ben
sevdiğim kız ile muradımı
Ah alamadım ah,
alamadım alamadım ağlarım.
ÂŞIK İSMETÎ
-Hüseynî Şarkı-
Esmer bugün
ağlamış
Ciğerimi
dağlamış
İnce belin
üstüne
Altın kemer
bağlamış
Ey nidem nidem
nidem
Esmeri alıp
gidem
Bu diyarı terk
edem.
Esmerim biçim
biçim
Ölürüm esmer
için
Âlem bana
düşmandır
Esmer sevdiğim
için
Ey nidem nidem
nidem
Esmeri alıp
gidem
Bu diyarı terk
edem.
Asker Arkadaşım
Kenan Şavklı Çok Söylerdi-
Ardahan’ın
dağlarında
Öyle bir yâr
sevmişem ki
On üç ondört
çağlarında
Eyvah dime dime
nazlı yâr dime
Ben oldum sarhoş
sen rakı verme
Ardahan’ın
güzelleri
Şekerden tatlı
dilleri
Bir güzelin
hatırına
Gezerim gurbet
elleri
Eyvah dime dime
nazlı yâr dime
Ben özüm sarhoş
sen rakı verme
Ardahan’ın
yollarında
Bülbül öter
güllerinde
Aklım fikrim
kaldı benim
Doydum şirin
dillerinde.
**
Ben de şaşdım şu
gönlümün işine
Her nereye
varsam yâr ister benden
Sanki benim
morsümbüllü bağım var
Zemheri ayında
anam gül ister benden
Bahçenizde anam
armut ağacı
Dökülmüş yaprağı
anam kalmış ağacı
Şöyle güzel ben
de meylin yok ise
Sen bana kardeş
aman ben sana bacı.
**
Seherde bir bağa
girdim
Ne bağ duydu, ne
bağbancı
El vurdum
güllerin derdim
Ne bağ duydu, ne
bağbancı
Seherin bülbülü
öttü
Öttü de murada
yetdi
Teslim abdal
yükün tuttu
Ne bağ duydu, ne
bağbancı.
**
Meşhur Çanakkale
Çanakkale içinde
aynalı çarşı
Ana ben gidiyom
düşmana karşı
Of of gençliğim
vah
Çanakkale
dağlarını duman bürüdü
On ikinci fırka
harbe yürüdü
Of gençliğim ey
vah
Çanakkale içinde
bir dolu desti
Analar babalar
ümidi kesdi
Of gençliğim ey
vah
Çanakkale içinde
bir uzun selvi
Kimimiz nişanlı
kimimiz evli
Of gençliğim ey
vah
**
Yemen Türküsü
Havada bulut yok
bu ne dumandır
Mahlede ölen yok
bu ne fırkadır
Şu Yemen illeri
ne de yamandır
Alo Yemen’dir
gülü çemendir
Giden gelmiyor
acep nedendir?
Şu dağın ardında
redif sesi var
Açın çantasını
bakın nesi var
Bir çift botin
ile bir de fesi var
Ala Yemen’dir
gülü çimendir.
Giden gelmiyor
acep nedendir?
Kışlanın önünde
çalınır sazlar
Ayağım yalınayak
yüreğim sızlar
Yemen’e gidene
ağlıyor kızlar
Burası Muş’tur
havası hoştur
Giden gelmiyor
acep ne iştir?
**
Bahçelerde
meleme
Yâr göğsün
düğmeleme
Ölürnem kanlım
sensin
Gözlerin
sürmeleme
Uyanmam yâr
anman
Yakdın yağdırdın
anman
Ah beni
kırdırdın anman
Bahçelerde ay
doğdu
Ay ışığı gün
oldu
Vallahi benim
yârim
İçmeden sarhoş
oldu
Uyanman yâr anman
Hüseynî Şarkı-
Hatice
Haticem
saçlarını dalga dalga daraltmış
Tanrı bizi
toprakdan seni nurdan yaratmış
Ah Hatice Hatice
Gel kaçalım bu
gece
El ayak
çekilince
Bahçeye gel
gizlice vay vay
Vay vay gelin
olasın
Vay vay vay
benim olasın
Vay vay vay
Hatice Hatice Hatice
Güzele doyum
olur sana hiç doyum olmaz
Haticem gel gidelim bizi hiç gören olmaz.
Elazığ Türküsü
Bu dağlar ulu
dağlar anman
Çevresi sulu
dağlar
O yâr küsmüş
gidiyor anman
Gözüm yaş dolu
dolu dağlar
Bu dağlar meşe
dağlar anman
Vermiş baş başa
dağlar anman
Yârim küsmüş
gidiyor anman
Koymayın aşa
dağlar anman
Bu dağlar eze
dağlar anman
Yâr benle geze
dağlar
Suları şarap
olmuş anman
Çiçeği meze dağlar
Elazığ Türküsü
Dürüyemin
güğümleri kalaylı ah kalaylı
Fistan giymiş
etekleri alaylı
Dürüyemi
aldatması kolaylı ah kolaylı
Alırım dedin de
aldattın beni
On telli saz ile
oynattın beni
Giyme dedim
giydin elleri
Başıma getirdin
sen bu hâlleri ah hâlleri
Düşman etdin
bana bütün elleri
Elleri ah elleri.
Bir Elazığ
Türküsü
-Enver Demirbağ-
Dağları
dağlasınlar koy beni ağlasınlar
Yârimin
çenberinlen yâremi bağlasınlar
Oy dağlar dağlar
başı dumanlı dağlar
Yazın al çiçekli çimenli dağlar
Koyverin yârim
gele dinsiz imansız
Dağlar dinsiz
imansız dağlar
Dağlar dağımdır
benim
Gam ortağımdır
benim
Söyletmen çok
ağlarım
Yaman çağımdır benim
Âşık Dursun
Ceylanî’den
Çoktan beri
görmemişim ben yâre
Asla yüreğimden
çıkmıyor zarı
Çok zamandır
terkeyledim yâri
Asla sönmüyor
yüreğim nare
Dağlar dolanırım yâr diye diye
-General
yeğeni-Said Paşa’nın yeğeni-
ve Ankara’da
asker arkadaşım Cemal Balıoğlu çok söylerdi-
Güvengin
yollarında
Çimerdim
göllerinde
Çimerdim
göllerinde
Hey ağam hey
İlik düğme
olaydım yârimin kollarında
He anam he.
Saray yolu bu
mudur?
Desti dolu su
mudur?
Gitdin ki tez
gelesin
Tez geldiğin yu
mudur?
He anam he.
Samsun’dan
Ceviz oynamaya
geldim odana
Nişanlın da bu
mu derler adama
Dayanamam senin
kara sevdana
Anman.
Aman aman
olmuyor
Eş eşini
bulmuyor
Kara yağız genç
oğlan
Niye gönlün
olmuyor
Asker bayrağını
burca diktiler
Küçücük yârimi
asker ettiler
Kara tren o yâri
de alıp gittiler
Aman.
Aman aman
olmuyor
Eş eşini
bulmuyor
Kara yağız genç
oğlan
Niye gönlüm olmuyor
Ağlama Meralim
Ağlama Cananım
Ağlama ne olur
zülfü siyahım
Ne olur göz
yaşını sil de gidelim
Gönül vurgunuyum
yaram çok derin
Ne olur
gözyaşını sil de gidelim
Ağlama Meralim
ağlama Cananım
Ağlama Meralim
ağlama Karalım
Aşkın ateşidir
doldu özüme
Kanlı yaşlar
dolmuş iki gözüme
İnanma ne
olursun elin sözüne
Ne olur
gözyaşını sil de gidelim.
Ağlama Meralim
ağlama Cananım
Ağlama Yaralım ağlama Karalım.
-Nevin AKYOL-
Zülüf kısa yüz
örmez
Sevda serimden
gitmez
Ömrümü verdiğim
yâr
Şimdi yüzüme
bakmaz
Adam ağlatan
oldum
Yürek dağlatan
oldum
Evvel baş bağlar
idim
Şimdi baş tutan
oldum
Turan ağbey
Turan ağbey
Çalarım sazı
bilmem
Turan ağbey
Turan ağbey
Severim nazı
bilmem
Bu yazın
buradayım
Gelecek yazı
bilmem
Yanarım duman
tütmez
Sevda serimden
gitmez
Senin bana
ettiğini
Gavur insana
etmez
Turan ağbey
Turan ağbey
Turan Ağbey
Çalarım sazı
bilmem
Severim nazı
bilmem
Bu kışın
buradayım
Gelecek yazı bilmem
Dertli Kerem’den
Çiçekler içinde
menekşe baştır
Güzeli gösteren
göz ile kaştır
Mektup gidiyom
mektup ulaştır
Mektup ile
konuşalım bir zaman
Kerem der ki dağ
üstüne dağ olmaz
Ah çekenin
yüreğinde yağ olmaz
Elin kızı gelip
sana yâr olmaz
Varıp kapısına
kul olmayınca
Bâd-ı sabah
derler erken esene
Deli derler
sevgiliye küsene
Hâyin yâr ile
yine dargın bu sene
Kurtuluş yok yanıp kül olmayınca
-Trabzonlu Güzel
Sesli Sanatçı Bülent AZLAN-
Atlı geliyor
atlı
Altında kilim
katlı Eminem
Yeni bir sevda
etdum yeni bir sevda etdum
Baldan şekerden
tatlı Eminem
Eminem al
yanaklı Eminem
Eminem bal
dudaklı Eminem
Dağlar dumansız
olmaz
Bağlar meyvesiz
olmaz Eminem
Güzeller
güzelisin
Güzeller yârsız
olmaz Eminem
Eminem al
yanaklı Eminem
Eminem bal dudaklı Eminem.
Sevda Manileri
Mektup yazdım
alasın
Okuyup da
ağlayasın
Eğer sen de
seversen
Bana cevabını yazasın.
Karanfil katmer
oldu
Ayrılık yeter
oldu
Bu sefer ki
ayrılık
Ölümden beter
oldu.
Karanfil
kurutmadım
Yâr seni
unutmadım
Hatırını saydım
da
Başka sevda tutmadım.
-Çorum-
Kayayı kırcı
tuttu
İlvanlım
İlvanlım
İlvanlım anman
anman
Dibini burcu
tuttu da
İlvanlım anman
anman
Biz de bir yâr
sevmeyenler
İlvanlım
İlvanlım
İlvanlım anman
anman anman
Kuşburnu’yu
budarlar İlvanlım İlvanlım
Anman anman.
Işkın vermesin
diye de İlvanlım
Anman anman
Bizi köyden
kovarlar İlvanlım İlvanlım
İlvanlım anman
anman
Güzel sevmesin
diye ah
İlvanlım
kaytanlım.
Kayayı burcu
tutdu
İlvanlım
ilvanlım İlvanlım
İlvanlım anman
anman
Dibini burcu
tuttu da ah
Biz de bir yâr
sevmeyenler İlvanlım
İlvanlım
İlvanlım anman anman
Köyü bir sancı tuttu da…
-Bursa-
(Ali Can’a)
Menekşesi tutam
tutam
Arasına Güller
katam
Nice gurbet elde
yatam
Engel meneklerim
engel
Zülüfleri
çengel-mengel
Aramıza girdi
engel.
Menekşe kokulu
yârim
Kime arzedeyim
hâlim
Elimden aldılar
yârim
Engel menekşelim
engel
Zülüfleri
çengel-mengel
Aramıza girdi engel.
-Âşık Hilmi
Şahballı’dan-
Alacakaranlıkta
yoksul kağnı sesleri
Alacakaranlıkta
dertli kağnı sesleri
Senin yerine
ağlar, benim yerime ağlar
Dağlar yüreğim
dağlar,
Kerpiç duvar
ağlar.
Yanık türküler
çıkar Sivas topraklarından
Çatık kaşlı
yiğitler umutludur yarından
Dönmezler
kararından
Tam altı ay
yağan kar
Bembeyaz olur
dağlar
Ağlar yüreğim
ağlar
Kerpiç duvarlar
ağlar
Yine kara
bulutlar sardı bütün Sivas’ı
Şahballı’ya el uzat ne olur Şemsî Sivasî
Dalga dalga bulutlar yine sardı Sivas’ı
-Eski ve Çok Güzel
Türkülerden-
Yine şafak sökdü
Sunam uyanmaz
Hasret çeken
gönül derde dayanmaz
Çağırırım Sunam
sesimden almaz
Uyan Sunam uyan
derin uykudan.
Çekdiğim gönül
elinden hiç kimse bilmez hâlim
Usandım gurbet
elinden
Uyan Sunam uyan
Derin uykudan.
Bunca gurbet
gezdim kız senin ile
Bunca hasret
çekdim gözlerin için
Nüçün küsdün
bana el sözü üçün
Dilerim
Allah’dan sızlasın için
Uyan Sunam uyan
derin uykudan
Çektiğim gönül
elinden
Hiç kimse bilmez
hâlimden
Uyan Sunam uyan
derin uykudan
Usan gurbet elinden.
-Musa
EROĞLU-Silifke-
Giyinmiş
kuşanmış yayladan gelir
Bize bu ayrılık
Mevlâ’dan gelir
Aman Ayşem yaman
Ayşem
Dağlar başı
duman Ayşem
Dağlar başı
duman olsa
Seni burada
komam Ayşem.
Aşağıdan gelir
Türkmen koyunu
Selviye
benzettim yârin boyunu
Aman Ayşem yaman
Ayşem
Dağlar başı
duman Ayşem
Dağlar başı
duman olsun
Seni burada komam Ayşem.
Bir taş atdım
pencereye ‘tık’ dedi
Bir kız çıktı
annem evde yok dedi
İnanmasan çık
yukarı bak dedi
Vay vay
Atalım mı
Türkmen kızı atalım mı
Vay vay
Rakıya da azıcık
su katalım mı?
Vay vay
Ah senin için
onbeş sene yatalım mı?
Vay vay
Armut dalında
kız balkonda sallanır güllenir
Vay vay
Sallandıkça al
yanaklar ballanır
Vay vay
Şeker yemiş
dudakları ballanır
Vay vay
Demirciler demir
döver ocakda
Demir döverler
silerler sıcakta
Güzel güler,
güller açar yanakda
Sevdiğim kız şu
karşı ki konakta
Armut dalda kız
bahçede
Sallanır vay vay
Sallandıkça al
yanaklar ballanır
Vay vay.
Ordu Türküsü
Ordu’nun
dereleri
Aksa yukarı aksa
Vermem seni
ellere
Ordu üstüme
kalksa
Sürmelim Amman
Ordu’nun
dereleri
Kara yosun
bağlıyor
Kalk gidelim
sevdiğim
Annem evde
ağlıyor
Sürmelim aman.
Ey Mehmedim
Mehmedim
Sarı tütün
demedim
Beni sana
geçmişler
Vallahi ben
demedim
Sürmelim aman.
Loy loy loy bu
dere uzar gider
Loy loy loy loy
kenarın bozar gider
Loy loy loy loy
zalim yârin sözleri
Loy loy loy loy
bağrımı ezer gider
Loy loy loy loy
bu derenin uzunu
Loy loy loy loy
kıramadım buzunu
Loy loy loy loy
aldım zalim kızını
Loy loy loy loy
çekemedim nazını
Loy loy loy loy
bu derenin kavağı
Loy loy loy loy
bugün ben yâri gördüm
Loy loy loy loy
elma gibi yanağı
Loy loy loy loy
bu dere çoşar gider
Loy loy loy loy
bendini aşar gider
Loy loy loy loy
zalim yârdan ayrıldım
Loy loy loy loy gözyaşlarım taşar gider
-Bu Neşat ERTAŞ-
Ayva turuncu
narım var
Benim ahuzarım
var
Nasıl dertli
olmayım
Bir hayırsız
yârim var
Al elmayı ver
narı
Ağlarım zarı
zarı
Küstüm de
gönderdim
İreyhan boylu
yâri
Ayva turunç nar
bende
Bahçe bende bar
bende
Nasıl ağlamayım
ben
Bir vefasız yâr
bende
Ayva turunç
neyleyim
Hâlimi arz eyleyim
Zaten bende
talih yok
Ta ezelden
böyleyim.
Su gelir güldür
güldür
Gel de yâr beni
güldür
Bir damlacık
kanım akmaz
Öldürürsen sen öldür.
-Bayburt-
Baba ben derviş
miyim?
Kürkümü giymiş
miyim?
Ben sevem, eller
ala
Baba ben
ölmüşmüyem?
Ah limine limine
Can limine
limine
Can limine
limine
Odam kireçtir
benim
Yüzüm güleçtir
senin
Gel sarılıp
yatalım
Tenin ilaçdır
senin
Ah limine limine
Ah limine limine
Odam kireç
tutmuyor
Kumunu
katmayınca
Gönül rahat
etmiyor
Sarılıp
yatmayınca
Odamı kireç eyle
Yüzümü güleç
eyle
Aşkından
ölüyorum
Sevdiğim ilaç
eyle
Ah limine limine
Can limine limine
BU
Çok güzeldir
Ankara’nın kirazı
Donda gider bu
kirazın birazı
Artık daha
çekemem acı sözü
Haremi zalim
güzel haremi
Sen koydun bu
yüreğime veremi
Sen açtın bu sinemdeki yâremi
-Âşık
Veysel’den-
Dünyada tükenmez
Murat varım
Ne alanı gördüm
ne Murat gördüm
Dünyada tükenmez
lezzet varmış
Ne bir lezzet
gördüm, ne bir tat gördüm
Ey ey sevdiğim
Yâr mı der gelip
dünyada kalan
Gülüp baştan başa Muradın alan
Ölüm gerçek
dünyada her şeyi yalan
Her yolun
sonunda bir feryâd gördüm
Ey sevdiğim
Daracıkta
sokakta yâre kavuştum
Yâr aşağı ben
yukarı savuştum
Yâre bir gül
verdim yâr ile barıştım
Bir tanecik bu
dert yaralar beni
Oy beni beni
ceylanım beni
Sürmedim sefanı
neyleyim seni.
Irmak kenarında
yayılan atlar
Yârimin yanında
gezmesin yâdlar
Mezarım üstünde
beş karış otlar
Bitmeyince gönül
yârdan ayrılmaz
Oy benim
ceylanım beni
Sürmedim sefanı neyleyeyim seni.
Karanfil Suyu
Neyler
Karanfil suyu
neyler
Güzel kokuyu
neyler
İki baş bir
yastıkda
O göz uyku mu
neyler
Karanfilim
susuzum
Kaç gündür
uykusuzum
Varsan yârin
yanına
Elim durmaz huysuzum
Sürmeli Bey’den
Bu dağlar
kömürdendir
Giden gün
ömürdendir
Feleğin bir kuşu
var
Pençeleri
demirdendir.
Leyla mı yâr
Leyla mı
Mevlâm yazmış
fermanı
Ya benim canımı
al
Ya ver bana
dermanı
Bu yo Pasin’e
gider
Döner Terme’me
gider
Şurda bir garip
ölmüş
Kuşlar yaşına
gider
Öyle mi yâr öyle
mi
Mevlâm yazmış
fermanı
Ya benim canımı
al
Yar ver derde
dermanı
Sende mi terk eyledin sende mi yâr sende mi
-Musa
EROĞLU-Mersin-
Şu dağların
yükseğine erseler
Lâle sünbül mor
menekşe derseler
Bir güzeli bir
çirkine verseler
Güzel ağlar
çirkin güler bir zaman
Yükseğine çıkdım
şahin yuvası
İndim enginine
Avşar Ovası
Kabul olur
güzellerin duâsı
Hakk’dan
sevdiğini diler bir zaman
Uzayıp gidiyor
Avşar Ovası
Uzak kaldı nazlı
yârin arası
Artık gitmiyor
gönül yarası
Mevlâm dermanını salar bir zaman.
-Âşık Hilmi
ŞAHBALLI’dan-
Gurbetin tadı
kaçtı al beni götür beni
Sinemde yara
aşdı al beni götür be
Sılama getir
beni al beni beni götür be
Ben nerde köyüm
nerde?
Sağlamdım düşdüm
derde
Ölürsem koyman
burada
Al beni götür
beni
Evime yetir
beni.
Şahballı cana
yetdi
Hasretim cana
yetdi
Hasret cana
yetdi
Yıllar su gibi
bitdi
Hasretim
burnumda tütdü
Al beni götür
beni
Sılama yetir beni.
-Erzincan
Türküsü-
Keklik gibi
kanadımı süzmedim
Murad alıp doya
doya gezmedim
Bu kara yazıyı
kendim yazmadım
Alnıma yazılmış
bu kara yazı
Gönül ey ey
sebebim ey
Yüce dağ
başından indiremedim
Çifde bülbülleri
konduramadım
O yâri yüzüme
güldüremedim
Alnıma yazılmış
bu kara yazı
Kaderi böyle
imiş saçlarım bağı
Gönül ey ey sebebim ey.
-Kenan ŞAVKLI
Asker Arkadaşım…-
Uzun Hava
Ala geyik gibi
boyun sallarsın
Keman çalıp
yollarımı bakarsın
Bana derler
neden gülmez ağlarsın
Felek güldürmezse
nasıl güleyim
Nöbet şekerimi
ezenim yoktur
İnce
tülbentlerden süzenim yoktur
Neyleyeyim
sarayı, neyleyeyim köşkü
Salınıp içinde
gezenim yoktur
Yâr yoktur yâr yoktur yâr yoktur..
Mendilimde tuz
taşı
Gezerim dağı
taşı
Başkasın da
bulamam
Yâr, yâr, yâr,
yâr..
Yârim güzeller
başı.
Mendilimde kare
var
Yüreğimde yâre
var
Ne ben öldüm
kurtuldum
Ne bu derde çare
Yâr, yâr, yâr..
Mendilim
karelidir.
Sevdiğim
buralıdır.
Tabib yaram
elleme yâr yâr
Yüreğim
yârelidir
Yâr yâr..
Sarı
Recep-Kastamonu-
Bağlamanın
düğümü
İsterler
öldüğümü
Sağ yanım yastık
ister
Sol yanım
sevdiğimi
Uy anman Amman
bağlamamız
Yandım doğrusu.
Amman anman
bağlamanın telleri
Açıldı mı
yaylaların gülleri
Yaylaya gidesice
Gülleri solasıca
Ah yaman
güzelleşmiş
Koynuma giresice
Çerkez kızı
kınalar yakmış
Ah sarılaydım o
incecik beline
Bağlam iki
telden zilden ötüyor zilden
Sen sarıl boğazımdan ben sarılayım belden.
-Aliye Akkılıç
söylerdi-
Bu tepe gülü
tepe
Neni de
yârim neni
Kar yağar sere
serpe
Neni de yârim
neni
Geldim yâr
uyumuş
Neni de yârim
neni
Eğer gönlüm
olursa alam
Götürem eve.
Altunu
bozdurayım
Nenni de yârim
neni
Gerdana diz
direyim
Nenni de
yârim neni
İpek mendil
diyesin
Nenni de yârim
neni
Cebimde
gezdireyim
Neni de yârim
neni.
Altınsın alay
değil
Gümüşdür kalay değil
Kınamayın
ahbaplar
Nenni de yârim
neni
Sevdadır kolay değil.
-Hüseynî Şarkı-
Sensizliğe
söylendi bütün şarkılar
Sen yoksun diye
ağladı bütün rüzgarlar
Nerede o günler
o mutluluklar
Özledim özledim gel yağmur gözlüm.
-Karacaoğlan-
Dinle sana bir
nasihat edeyim
Hatırdan
gönülden geçici olma
Yiğidin başına
bir hâl gelince
Onu yâd ellere
acıcı olma
Ha leyli ha
leyli ha canlar ey
Meclisde ârif ol
kelamı dinle
El iki söylerse
sen de bir söyle
Elinden geldikçe
sen iyilik eyle
Darılıp da başa
kakıcı olma.
Ha leylim.
El Ârifdir
yoklar senin pendini
Dağıtırlar
tuzağını fendini
Enginlerde otur
gözet kendini
Kati
yükseklerden ucucu olma
Karacaoğlan
söyler sözün başarır
Aşkın deryasını
boydan aşırır
Seni bir
Meclisde hâcil düşürür
Kötülerle konup göcücü olma.
-Yozgat-
Akkoyun meler
gelir
Dağları deler
gelir
Hakikatli yâr
olan
Uykuyu böler
gelir.
Akkoyun
karakoyun
Duyun komşular
duyun
Ben bu dertten
ölürsem
Adımı dertli koyun ey.
-Malatya Necati
Coşkun-
Karanfil ocak
ocak
Gülüm var kucak
kucak
Ellerin gülü
açmış
Benim gülüm
tomurcak
Hop nennayi
nennayi
Güzel kız senin
için
Aman terk edeyim
dünyayı
Karanfil eker
misin?
Bal ile şeker
misin?
Bana
ettiklerini,
Sen olsan çeker
misin?
Hop Ninnayi
Nınnayi
Yavrum gel
oynayı oynayı
Güzel başın için
Aman terk ederim dünyayı.
-Neşat ERTAŞ-
Dağlar başı
karlı olur
Âşıklar efkârlı
olur
Attın gurbet
ellere
Böyle seven yâr
mi olur?
Dağlar başı
karlıdır
Âşıklar
efkârlıdır
Ben sevdim o sevdi
Böyle hayin var mıdır?
-Rahmetli Annem
Çok Söylerdi-
Eyvah ben
gülmedim
Gülden düşdüm
ölmedim
Yârim senle
gezmesi
Sefa imiş
bilmedim
Şerfem sen
yakdın beni.
Penceresi
parmaklı
Mendili ben de
saklı
İstedim de
vermedin
Şerfem sen
yakdın beni
Kızın çok mu
kıymetli
Şerfem sen yakdın beni
-Rahmetli Annem
Babam Söylerdi-
Haticem
Gel çıkalım
dağlara dağlar olsun evimiz
Haticem dağlar
olsun evimiz
Gürgen
yapracıkları olsun kiremitimiz
Her gürgenden
bir yaprak Haticem olsun kiremitimiz..
Çok güzelsin
maşallah Haticem
Nazar ederler
billah Haticem
Kavuşuruz
inşallah Haticem
Kavuşuruz inşallah
Haticem..
Kaynar kazan
taşmaz mı Haticem?
Bu dağdan yol
aşmaz mı Haticem? -Rahmetli Annem Babam Söylerdi-
Haticem
Gel çıkalım
dağlara dağlar olsun evimiz
Haticem dağlar
olsun evimiz
Gürgen
yapracıkları olsun kiremitimiz
Her gürgenden
bir yaprak Haticem olsun kiremitimiz..
Çok güzelsin
maşallah Haticem
Nazar ederler
billah Haticem
Kavuşuruz
inşallah Haticem
Kavuşuruz
inşallah Haticem..
Kaynar kazan
taşmaz mı Haticem?
Bu dağdan yol
aşmaz mı Haticem?
Melûl melûl
ağlama Haticem
Ayrılan kavuşmaz
mı Haticem?
Ayrılan kavuşmaz
mı?
Kaynar kazan
taşmaz mı Haticem?
Bu dağdan yol
aşmaz mı Haticem?
Garip garip
ağlama Haticem
Ayrılan kavuşmaz
mı?
Melûl melûl
ağlama Haticem
Ayrılan kavuşmaz
mı Haticem?
Ayrılan kavuşmaz
mı?
Kaynar kazan
taşmaz mı Haticem?
Bu dağdan yol
aşmaz mı Haticem?
Garip garip
ağlama Haticem
Ayrılan kavuşmaz mı?
Bu dereler buz
bağladı
Avcılar iz
bağlardı
Beni bir gelin
vurdu
Yaramı kız
bağladı
Derelerin uzunu
Kıramadın buzunu
Aldım Çerkez
kızını
Çekemedim nazını
Derelerin oylumu
Eğri koydun
boynumu
Yine göresim
geldi
Güzel fidan boylumu
-Erzurum-
Hey ağalar hangi
derde yanayım
Yitirdim aslımı
gören olmadı
Pervane gibi
yandım tutuşdum
Yandım alevimi
alan olmadı.
Kerem eder ben
bu elden giderim
Ağlayıp
yakmakmış benim kaderim
Hakk’dan emir
gelmiş buna derim
Aslıhan gibi de yanan olmadı.
Zap suyu derin
akardı
Hep sinem mi
sinem mi?
Can alır yürek
yakarda
Hep sinem mi
sinem mi?
Ben sevem eller
ala da
Hop sinem mi
sinemi?
Bana da kimler
baka da
Hop sinem mi sinem mi?
-Ankara-
Su akıyor akıyor
daşların arasından
Eğil bir yol
öpeyim kaşlarının arasından
Oğlan Mayılim
oğlan
Ben sana Kayılım
oğlan
Eniştem bana
pişt demiş
Yalan aslanım yalan
Kar yağıyor
abamı giyeceğim
Kocakarı alıp da
ana mı diyeceğim
Kar yağıyor yağıyor abamı giyeceğim
-Sürmeli Bey ile
Ağabeyi Ârif Bey-
Ârif:
Kardeşim ne
yatar Çukurova’da
Aman aman ,aman
aman.
Kardeş kalk
gidelim sılaya doğru
Aman aman, aman
aman.
Kardeş seni
koyup gitmem burada
Aman aman ,aman
aman.
Sürmeli:
Sürmeli gitmem
kardeş gitmem sıla düzüne
Huri kızı olsa
bakmam yüzüne
Mahsuz selam
söyle elin kızına
Sıla bir gurbet
elde bir bana, bir bana.
Ârif:
Çukurova’da
yanar yakar öd olur
Yaz gelince
sineği can kurt olur
Sen gitmesen
yüreğime dert olur
Kardeş kalk
gidelim Sivas’a doğru
Sürmeli:
Kardeş odalarda
dağları mı var?
Gülü mor
sünbüllü bağlarımı var
Bana kardeş diye
ağların mı var?
Sıla ile gurbet
bir oldu bana bir oldu bana
Not.: Bu öykülü deyiş çok uzundur. Burada yer kalmadı.
Süpürgesi
yoncadan
Gayet belli
inceden
Ben seni
sakınırım
Yerdeki
karıncadan
Kız şaşırdın
beni
Aşka düşürdün
beni
Aşk adamı
ağlatır
Dert adamı
söyletir
Süpürgesi saz
olur
Güller açar yaz
olur
Yâr ben sana gül
demem
Gülün ömrü az
olur
Yokuşda yoruldun
mu?
Sözüme darıldın
mı?
Ben sana yâr
diyeli
Duyunca sarıldın
mı?
A kız şaşırdın
beni
Aşka düşürdün
beni
Aşk adamı
ağlatır
Dertli dertli söyletir
-Konya-
Şu zelvenin ufak
tefek taşları
Anam anam, anam
anam.
Akıtdım gözümden
kanlı yaşları
Anam anam, anam
anam
Keman olmuş şu
yârimin kaşları
Anam anam, anam
anam.
Şu zelveyi gece
gezdim görmedim
Anam anam, anam
anam
Karlı buzlu
sular işdim doymadım
Anam anam, anam
anam
Yedi kurşun
yedim yine ölmedim
Anam anam, anam
anam.
Op kara lelli
lelli lelli leli lelli le
İş kara lelli
lelli lelli yâr
Şu zelvenin
etrafı metris
Metriste telli
kurşun atarız
Anman anman,
anman anman
İki kardeş bir
mapusda yatarız
Anman anman,
anman anman
Hop kara lelli lelli lelli lelli yâr
-Neşat
ERTAŞ-Kırşehir-
Aman alyanak
allanıyor
Aman top zülüf
sallanıyor
Güldükçe
bayılıyor
Aman oyar geçmiş
karşıma
Aman dal gibi
sallanıyor
Aman etme bana
bu nazı
Aman gel bize
bazı bazı
Aman kız seni
alırdım
Aman olsaydı
baban razı
Aman alyanak
penpe penpe
Aman sevdan
uyandı bende
Aman sevdiğim
çok güzelsin
Aman eşin yokdur
cihanda
Aman etme bana
bu nazı
Aman gel bize
bazı bazı
Aman yâr ben
seni alırdım
Aman olsaydı baban razı.
Çok Güzel
Gel dedinde
gelmedin mi?
Kıymetini
bilmedin mi?
Gözlerin akan
yaşı
Dudağınla
silmedin mi?
Suçum neydi
söyle bana
Ağlıyorum yan
yana
Sen aşkımı
istemişdin
Ben canımı
verdim sana
Güzel yanıma
geleydin
Suçum neyidi
diyeydin
O sırmalı
saçlarını
Kendi elimle öreydim.
-Sivas-Karacaoğlan’dan-
Gitme turnam
gitme yollar ıraktır
Diloy diloy
ırakdır diloy diloy
Şu yabancı eller
bana durakdır
Diloy diloy, ah
diloy diloy
Ayrılık elinden
dertlerim çoktur
O yâr vurdu şu
sineme ak benim
Diloy diloy, dur
namı.
Durak gökyüzünde
bölüktür bölük
Ayrık elinden
ciğerim delik
Önü muhabbetde
sonu ayrılık
Depreşdirmen
eski yaram, çok benim
Diloy diloy çok
benim diloy diloy
Gittim gurbet
ele geri dönülmez
Kim ölüp de kim
kaldığı bilinmez
Ölsem gurbet
elde gözüm yumulmaz
Diloy diloy
Anam atam bir
ağlarım yok benim
Diloy diloy ah yok benim diloy diloy
-Nesimî’den-
Şu dünyanın
devranına
Şu dünyanın
devranına
Şu dünyanın
devranına
Aldanma gönül
aldanma
Anlı şanlı
kervanına
Aldanma gönül
aldanma
Bilir misin
neden nesin?
Bir gün kesilir
nefesin
Bir gün çürür
can kafesin
Aldanma gönül
aldanma
Bilir misin
neden nesin?
Birgün kesilir
nefesin
Evden barkdan
gececeksin
Aldanma gönül
aldanma
Ecel taşın
içeceksin
Maldan mülkden
gececeksin
Ne ekdinse
biçeceksin
Aldanma gönül aldanma
-Neşat
ERTAŞ-Kırşehir-
Bu sevda
olmasaydı
Gönüle
dolmasaydı
Dünya neye
yarardı
Güzeli olmasaydı
Nar tanesi
tanesi
Sevdiğim
merdanesi
Güzellerin
içinde de
Sevdiğim bir
tanesi
Bu sevda ömür
gürüdür
Has bahçenin
gülüdür
Sevmeyeni
neyleyeyim
Sevenim
sevgilidir
O yâr zülfünü
tarar
Gönül yârini
arar
Bu dünyada
sevmeyen
Ahirette neye yarar
-Kütahya
Türküsü-
Gidin bulutlar
gidin
Yârime selâm
edin
Yârim uykuda ise
Uykusunu haram
edin
Giderse uğur ola
Düz ova yolun
ola
Benden başka
seversen
İki gözün kör ola
-Âşık Hilmi
ŞAHBALLI’dan-
Dost zannetme
etrafı
Herkes Türk’e
düşmandır
Sıkı tutalım biz
safı
Âlem Türk’e
düşmandır
Şerefli bir gemi
ile
Açılmışız denize
Bu gemi
batmamalı
Dönelim kendimize
Kürd’ü, Lazı,
Çerkezi
Hepsi sevgi
merkezi
Uyanık olmalıyız
Bölmek isterler
bizi
Sevgide düzen
birlik
Birlikdeki
güzellik
Tek kurtuluş
çaremiz
Birlik ve beraberlik
Meşeler güvermiş
Varsın güversin
Söyleyin huysuza
durmasın gelsin
Anam vay gelsin
Kötüye varmasın
Asılsın ölsün
Kötü adamın var
ömrünü yok eder
Gelin yok eder
Ah bilemedim
yaylanızın yolunu gelin
Saçın uzun
bağlasınlar kolumu gelin kolumu
Zalim annen seni
bana vermese
Ah yemin olsun keseceğim yolunu gelin yolunu
-Rahmetli Özcan
AVANOĞLU Söyler-
Sabah ilen
kalktım sütü pişirdim
Sütün kaymağın
yâr yâr yere taşırdım
Burçak
tarlasında aklım şaşırdım
Aman da kızlar
ne zor imiş burçak yolması
Burçak tarlasına
yâr yâr gelin olması
Elimi salladım
değdi de dikene
İntizar ederim
yâr yâr burçak ekene
İlahi kaynana
ömrün tükene
Aman da kızlar
ne zor imiş burçak yolması
Burçak tarlasında yâr yâr gelin olması
-Nevin AKYOL
Güzel Söylerdi-14.09.2006-
Yastığım kuş
tüyünden
Kır kız sevdim
köyümden
O kız beni terk
etti
Ölüyorum
derdinden
Vayle vayle vayle
Sözlerinde
durmuyor
Hiç hâlimi
sormuyor
Aşk mektupları
bende
Yüzünü
göndermiyor
Vayle vayle vayle vayle
-Âşık Hilmi
ŞAHBALLI-
Gelin bulalım
barışı
Ağlatmayın
çocukları
Gelin durdurun
savaşı
Ağlatmayın
çocukları
Doğup anasız
ölmesin
Bizleri zalim
bilmesin
Yetim ve öksüz
kalmasın
Ağlatmayın
çocukları
Hastalanmış yok
ilacı
Filistin’de
dinmez sancı
Karabağ’da
feryat acı
Ağlatmayın
çocukları
İsmail de ses
eyledi
İbrahim de süs
eyledi
Nemrut bile pes
eyledi
Ağlatmayın çocukları
-Âşık Garip-
Gurbet ellerde
bir hâl gelse başıma
Acep nice olur
işi garibin
Gelen olmaz
giden olmaz yanına
Akar gözlerinin
yaşı garibin
Bacım yok ki
gelsin hâlime baksın
Annem yok ki
yaksın yıksın yaş döksün
Kardeşim yok ki
mezarıma taş diksin
Bir çalıdır
mezar taşı garibin
Garip nere varsa
gülmüyor yüzü
Nemlidir yakası
yaşlıdır gözü
Âşıklar edemez
garip iki sözü
Sığar mı dünyaya
başı garibin
Deryayı gözyaşı garibin
-Âşık Hilmi
ŞAHBALLI’dan-
Patlamaya hazır
volkan gibiyim
Bir kılıncım
beni sana götürür
Sırtından
vurulmuş ceylan gibiyim
Ayaklarım beni sana götürür
-Bülent,Ablan-Trabzon-
Yeni yaptım
evimi, donatmadım odamı
Yedirip
içirmiyor bu sevdalık adamı
Çıktım kara
yemişe, ne yedumda ne bişe
Çıksana kapılara
kara gözlü Ayşe
Derenin
kıyıları, ata vurdum yuları
Vurdu mu sana yavrum,
sevdalık uykuları
İn dereye dereye
karşıdan geç
Benim gibi seversen al
bohçanı bana kaç
-Malatya-
Aşağıdan gelir
omuz omuza
Çiğdem de
karışmış anman anman güle, nergize
Benden selâm
olsun o vefâsıza
Baba bayramınız
mübarek ola
Kirve bayramınız
mübarek ola.
Duvara yaslandım
sigaram içem
Yağlı kurşun
gelir ben nere kaçam
Kanadım yoktur
havada uçam
Baba bayramınız
mübarek ola
Kirve bayramınız
mübarek ola
Pınara indim bir
su içmeye
Yağlı kurşun
gelir ciğer deşmeye
Kanadım yok uçup kaçmaya.
-Neşat ERTAŞ’dan-
SUDA OYNUYOR
BALIK
Suda balık
oynuyor, suda balık oynuyor
Canım sana
kaynıyor, canım sana kaynıyor
Düşdüm
merhametsize, düşdüm merhametsize
Hiç hâlimden
bilmiyor, hiç hâlimden bilmiyor
Leyli leyli
köylü kızı sen allar giy, ben kırmızı
Çıkalım dağlar
başına, sen gül topla, ben nergizi
Köylü kızı tan
yıldızı, güzel kaşı, gözü
Suda balık yan
gider, suda balık yan gider
Açma yaram kan
gider, açma yaram kan gider
Açma güzel
sineni, açma güzel sineni
Cahilim aklım
gider, cahilim aklım gider
Leyli leyli
köylü kızı, leyli leyli köylü kızı
Sen allar giy,
ben kırmızı
Çıkalım dağlar başına, sen gül topla, ben nergizi.
Kara kaşlar, elâ
gözler sende var
Sen de var..
Yorulmadık deli
gönül ben de var
Anman anman
Yedi yıldır
derde derman aradım
Aradım
Demedin ki derde
derman bende var
Anman anman
Çorum ile
Sungurlu’nun arası arası
Yakdı beni
kaşlarının karası
Anman anman…
Ben de Hançer
ben de gönül yarası
Yarası
Vermem seni yâd
ellere ellere
Anman anman
Sarı kız da tek
tek vurur zillere
Anman anman..
-Hüsamettin
ŞUBAŞI-
Bahçeye gel ki
görem
He küley he
küley
Kurban hey…
El uzatki gül
verem belâlım
Aramızda dağlar
var
He küley he
küley
Ben sana nasıl
erem
Şen küley şen
küley,
Kurban hey…
Bahçede nar
şirindir
He küley, he
küley
Kurban hey
Bahçede nar şirindir
Ne anadır, ne
baba
Hepsinden yâr
şirindir
He küley, he
küley
Kurban hey.
-Yozgat-
İlenger Attım
Bağa
İlenger atdım
bağa
Gitti değdi
yaprağa
Kız ben seni
almasam
Yâr ben seni
almasam
Girmem kara
toprağa.
Aman aman neler
var
Ellerde güzeller
var
Gel gidelim
bahçeye
Toplanacak
güller var.
Pınardan su
içtim yâr
Bakır kabı
seçtim yâr
Sen benden
geçdin yâr
Ben de senden
geçtim yâr
İlengerin kalayı
Geçti kızlar
alayı
Her adam yâr mı
sever?
Onun da var kolayı.
Tokat Yaylarını
Yaylıyamadım
Tokat yaylasını
yaylıyamadım
Divane gönlümü
ana meyliyemedim
Hamdi gardaşıma
söyliyemedim
Vurma zalim
vurma vurma kuma yarası
Bura kavga yeri
değil, sokak arası
Tokat yaylasında
lâleler biter
Tokat bağlarında
anam bülbüller öter
Bu sefer ki
ayrılık ölümden beter
Dördüncü ayrılık
ölüme gider
Yüreğime vurdu
zalim kuma yarası
Yüce dağ başında
harman olur mu?
Ayrılık derdinin
var mı çaresi?
Ayrılık derdine
derman olur mu?
Kumayı vuranda
anam iman olur mu?
Acı dil yarasının anam yoktur çaresi..
Çiçek Dağı
Çiçek dağı var mı
sana zararım
Yâr yitirdim
uğrun uğrun ararım
Üç güne
koymuştum kavlı kararım
Bugün yârdan
ayrılalı beş gündür
Ey ey ömrüm ey
ey
Hana girdim han
değil
Penceresi cam
değil
Bugün ben yârı
gördüm
Ölürsem de gam
değil
Çiçek dağı sen
de ceylan kışlamaz
Felek peşimize
düşdü bizi başlamaz
Gönül kalesine
gülle işlemez
Yıkar bir
muannet acı söz
Ey ey ömrüm ey
ey
Yine mi ömrüme
ben yandım ey aman
Gel benim hacı
yârim
Başımın tacı
yârim
Eller bana
acımaz
Sen olsun acı
yârim..
Çiçek dağı
çiçeklerin ne güzel
Gece gündüz
içinde aslanlar gezer
Bu kara yazıyı alnımda yazar
-Gümüşhane
Türküsü-
Katipler oturmuş
yazıya bakmaz
Yazıya bakmak
Herkes sevdiğini
dilden bırakmaz
Hey Allah’dan
korkmaz kuldan utanmaz
Gönül
defterinden sildin mi beni
Dağ başına
karlar yağdı üşümedin mi
Üşümedin mi?
Sen bu işin
sonunu düşünmedin mi?
Düşünmedin mi?
Böyle miydi
güzel bana sözünüz
Böyle çürük
müydü sizin özünüz
Ben çekmiştim
cevri cefa nazınız
Hey Allah’dan
korkmaz kuldan utanmaz
Gönül
defterinden beni niçin sildiniz?
Bana cehrettiniz
elle güldünüz
Onulmaz deftere
beni beni saldınız
İflah olmasın zalim ahım aldınız
-Ankara-Hacı
Taşan’dan-
Menekşe
Koymuşlar Adını
Menekşe
koymuşlar gülün adını
Almadım dünyadan
ben muradımı
Ben ölürsem
garip koyun adımı
Almadım dünyadan
ben muradımı
Allar giymiş ne
yakışır Ayşe’ye
Boyunu benzettim
mor menekşeye
İnsaf et de bir
kere gel köşeye
Almadım dünyadan ben muradımı
Ben Bir Güvercin
Olsam
Yâr penceresine
konsam
Yâr uykuya
dalınca
Ben yâri seyre
dalsam
Oy oy nenni de
nenni
Derdim çok nenni
de nenni
Güvercin vurdum
kalkmaz
Kanı göl oldu
akmaz
Bir ömrüm
verdiğim
Dönüp yüzüme
bakmaz
Of of nennide
nenni
Derdim çok
nennide neni
Güvercin havadır
Yavrusu yuvadır
Yâr beni
yaraladı
Ellerim duâdadır
Oy neni nenni de
nenni
Derdim çok nenni de nenni.
-Van-
Dildeban
üstündeyim
Loy loy loy
balım
Dal boyun
kasdendayım
Erenler duâ edin
Loy loy loy loy
loy balım
Ben Murad üstündeyim
Loy loy loy loy
loy balım
Giderim Van’a
doğru
Loy loy loy loy
loy balım
Yolum İran’a
doğru
Loy loy loy loy
loy balım
Kes başım kanım
aksın
Loy loy loy loy
loy balım
Kadir bilene
doğru
Loy loy loy loy
loy balım
Kıymet bilene doğru
-Bir Erzincan
Türküsü-
Dağları duman
aldı
Gönlümü figân
aldı
Azrail borçlu
kaldım
Bir canım var
yâr aldı
Oy dağlar oy
dağlar
Oy dağlar oy
dağlar oy
Dağlara dolu
düşdü
İçimde yolum
çeşdi
Elâm gözlüm
gideli
Efkâr dağlardan
aşdı
Canıma verdim
yanımı
Toprak emdi
kanımı
Oy dağlar oy
dağlar oy
Azrail’e borçlu
kaldım
Canımı o yâr
aldı
O dağlar oy dağlar oy dağlar
-Van’dan-
Elinde oya
gidiyor toya
Dudağı boya
Menşûre hanım
Elinde mili
bülbüldür dili
Mahlenin gülü
Menşûre hanım
Elinde maşa
gider ataşa
Kızlara paşa
Menşûre hanım
Elinde darı
ömrümün varı
Kimlerin yârı
Menşûre hanım
Elinde kalem
hayranı âlem
Yoluna ölem Menşûre hanım
Suda balık yan
gider
Yandın amman
amman amman
Açma yaramı kan
gider
Yandım amman
amman amman
Buna doktor
neylesin
Ecel gelmiş can
gider
Yandım amman
amman amman
Şu başı duman
oldu
Yandım amman
amman amman
Hâllerim yaman
oldu
Yandım amman
amman amman
Bana dert açan
güzel
Ellere derman
oldu
Yaralıyım bana
değme
Gel güzel gel gönlüm eyle
-Malatya’dan-
Kuyudan su
çekerler tulum ilen
Kızı da gelin
ederler zulüm ilen
Kuyudan su
çekerler debbe ilen
Kızı da gelin
ederler küpe ilen
Kuyudan su
çekerler tuluğ ile
Kızı da gelin
ederler davul ilen
Kuyudan su
çekerler gülek ilen
Kıza da gelin ederler ipek ilen
Gümüşhane-
Katipler oturmuş
yazıya bakmaz
Herkes sevdiğini
dilden bırakmaz
Hey Allah’dan
korkmaz, kuldan utanmaz
Gönül
defterinden sildin mi beni
Dağ başına
karlar yağdı üşümedin mi?
Sen bu işin
sonunu düşünmedin mi?
Hey Allah’dan
korkmaz, kuldan utanmaz
Gönül
defterinden sildin mi beni?
Sildin mi beni?
-Âşık
Karacaoğlan’dan-
Çıkdım yücesine
seyran eyledim
Yâr ile gezdiğim
yerler perişan
Firkat geldi
dert eyledim ağladım
Bir ben değil
bütün âlem perişan
Firkatin ucundan
görünmez dağlar
Yitirmiş yavruyu
ah çeker ağlar
Yıkılmış
yakılmış viran bağlar
Bülbülün konduğu
güller perişan
Dertli âşık
dertli çalar sazını
Kara topraklara
sürer yüzünü
Ben çekemem
gayri onun nazını
Bozuktur perdeler teller perişan
-Sözlerini Çok
Sevdiğim Türkü-
Bizim dağlar
buradır, lehaydede lehayde
Gülü sıra
sıradır can can yine can
Benim yürek
yaradır, lehaydede lehayde
Güzeller başı
gitdi, lehaydede lehayde
Gözüm ardı
sırasır, can can yine
Bizim avlu
büyükdür, lehaydede lehayde
İçi dolu
geyikdir,lehydede lehayde
İnşallah
kavuşuruz can can yine can
Kadir mevlâm büyükdür, lehaydede lehayde
-Kenan ŞAVKLI
Söylerdi-
Ekin ekdim
çöllere
Yoldurmadım
ellere
Onbeşinde yâr
sevdimde
Sezdirmedim
ellere
Çit çit çit çit
edene
Sar bedeni
bedene
Dünya dolu yâr
olsa
Alacağın bir
tane
Ekin ekdim gül
bitdi
Dalında bülbül
ötdü
Ölmez olaydın
bülbül
Yârim elimden
gitdi
Çit çit çit eden
edene
Sar bedeni
bedene
Dünya dolu yâr
olsa da
Alacağın bir
tane
Ekine filiz derler
Güzele beyaz
derler
Kime derdimi
yansamda
Yana yana gez derler
-Âşık
Feryâdî’nin-
Nazlı yârdan
ayrılalı
Eller gamlı ben
gamlı
Ceylanı küsmüş
gelmemiş
Göller gamlı ben
gamlıyım
Yokdur ben gibi
gülmedik
Derdine derman
bulmadık
Gölün ördeği
gelmedik
Göller gamlı ben
gamlıyım
Ne yaman sevda
zor imiş
Ko derde neler
var imiş
Ağaç bağında
kurumuş
Dallar gamlı ben
gamlıyım
Feryâdımın yandı
özüm
Ah ettikçe
çağlar gözüm
Bir köşeden
aydım sazım
Teller gamlı ben
gamlıyım
Böyledir
dünyanın hâli
Yârdan ayrılanlar
deli
Küsdürmüş dertli
bülbülü
Güller gamlı ben gamlıyım
-Giresun-
Karanfil Eker
misin?
Bal ile şeker
misin?
Meramın sevmek
değil
Kuru dil döker
misin ?
Haydi sevdiğim
haydi
Gözlerin beni
baydı
Elin bir
tanesine
Nasıl diyelim
haydi
Karakoç boyanır
mı?
Öpsem yâr uyanır
mı?
Sen orada ben
burada
Buna can dayanır
mı?
Buna can dayanır
mı?
Karşıdan gel
göreyim
El uzat gül
vereyim
Sende dudak
bende yüz
Sen iste ben
vereyim
Hayde sevdiğim
hayde
Gözlerin beni
haydi
Elin nişanlısına
Nasıl diyelim haydi
-Sivas’dan-
Ekin ekilen yere
Sapı dökülen
yere
Can kurban canım
kurban
Kakül dökülen
yere
Suya gider bir
gelin
Suyun yolları
serin
Gördüm ayağı
yalın
Tonbul sineli
gelin
Süpürgesi
yoncadan
Gayet beli
inceden
Ben seni
sakınırım da
Yerdeki
karıncadan
Ak gelin topak
gelin
Yaslanayım
dizine
Yaslanayım
dizine de
Bakam ala gözüne
İncecik gider
tirmizin yolu
Vefâsız güzelin
dikenli gülü
Zalim güzellerin
acıdır dili
Çıkma gelin
yaylayada yaz değil
Gelinik en…
Ağlatanlar az değil…
-Neşat ERTAŞ
Söyler-Karacaoğlan’dan-
Elâ gözlerini
sevdiğim dilber
Sana bir sözüm
var diyemiyorum
Bilmem deli
miyim mecnun gezerim
Sırrımı ellere
veremiyorum
Al yanakdan
aldıklarım azıkdır
Tarama zülfümü
gönlüm bozuktur
Öksüzüm garibim
bana yazıktır
Derdursuz
koynuna giremiyorum
Şeker lebin
tatlı dilin sevdiğim
El uzatıp gonca
gülün derdiyim
Usûl boyun ince
belin sardığım
Alışmış kollarım
duramıyorum
Kırılsın kollarım duramıyorum
Urfa’nın Etrafı-
Urfa’nın etrafı
etrafı dumanlı dağlar
Ciğerim yanıyor
ane, gözlerim ağlar
Benim zalim
derdim cihanı dağlar
Gezme ceylan bu
dağlar da
Seni avlarlar
anenden
Babandan yardan
ayrı koyarlar
Urfa dağlarında
gezer bir ceylan
Yavrusunu kayıp
etmiş ağlıyor yaman
Cihanda derdime
bulmadım derman
Gezme ceylan bu
dağlarda
Seni avlarlar
annenden babandan
Yârdan ayrı
koyarlar
Ceylan senin
gibi yüreğim yâre
Cihanda derdime
anem
Bulmadım çare
Kimselerim
yoktur, söylesin yâre
Urfa dağlarında
naneler biter
Benim bir derdim var ölümden beter..
Kara kara
kazanlar gelin gelin
Kara yazın
yazanlar vay vay
Cennet yüzü
görmesin vay vay
Aramızı bozanlar
vay vay
A benim nazlı
yârim yârim aman
Çorbası tuzlu
yârim aman
Kirazdan kiraz
devşir gelin gelin
Altında kahve
pişir vay vay
Hep kahveyi
içerken gelin gelin
Beni aklıma
düşür vay vay
Bir taş attım
alıca gelin gelin
Bir kuş vurdum
delice vay vay
Yenile bir yâr
sevdim gelin gelin
Gözleri
sürmelice vay vay
A benim nazlı
yârim Amman
Çorbası tuzlu yârim amman
-Uzun Hava-
Evlerinin önü
kavak
Merhamet et
hâlime bak
Elim kına yüzüm
duvak
Oy oy bebeğim oy
Nerde kaldın
çiçeğim oy
Bugün hava
bulanıkdır
Yüreğim başı
yanıkdır
Kınamayın
arkadaşlar
Benim hâlime yazıkdır
-Karacaoğlan’dan-Kızım
Hamiye Bu Türküyü Çok Severdi-
Gitme durmam
gitme yollar ıraktır
Şu yabancı
iller, bana duraktır
Diloy diloy
diyor yâr diloy diloy
Şu vefâsız
güzelden dertlerim çokdur
Geldim gurbet
ele geri dönülmez
Kim ölüp de kim
kaldığı bilinmez
Ölsem gurbet
elde gözüm yumulmaz
Diloy diloy
yumulmaz diloy diloy
Turnam
gökyüzünde bölükdür bölük
Ayrılık elinden
ciğerim delik
Önü muhabbet,
sonu ayrılık
Anam atam bir
ağlarım yok benim
Diloy diloy yok
benim diloy diloy yok benim diloy
O yâr vurdu
sineme ok benim,
Diloy diloy ok benim diloy diloy…
-Urfa’dan-
Urfalıyım
gülmedim
Ben yârime gül
dedim
Yanağında gül
açmış
Birini bana ver
dedim
Urfalıyım ahdım
çok
Yâr gönlünde
tahtım yok
Yâr yanağına ben
dolmuş
Bir ben kadar
bahtım yok
Urfalıyam
dağlıyam
Bahçeliyem
bağlıyam
Sevgilimden
ayrıldım
Yürekden
yaralıyam
Urfalıyam ağam
ben
Dertlere ortağam
ben
Yârime selâm
olsun
Ölmemişem sağam ben
-Erzurum’dan-Bayburt-
Bir sandığım
vardır sırmadan telden
Bir çift yavrum
vardır gülden kanadı
Bir yavrum
vardır goncadan gülden
Nasıl ayrılayım
gül yüzlü yârdan
Sene kardaş sene
ille bu sene yârdan
Gidene gelmeye
bu kötü sene
İşde böyle böyle
hâl böyle böyle
Bir yani
Erzincan mermer Bayburdu
Yıkılsın
düşmanın tahtı ile yurdu
Nur olasın annem
beni doğurdu
Vurun gardaş
vurun gelen düşmandır
Düşmanın gayesi
gözyaşı, kandır
Uğradığı yerler,
yıkık virandır.
Vatan müdafaası
şerefdir şandır
Vatanını seven makbûl insandır
-Maraş’dan-
Turnam nerden
gelişin aslı Maraş’dan
Kanadın ıslanmış
yağmurdan, yaşdan
Turnam korkmaz
mısın alıcı kuşdan
Aman eyleşmeyin
gidin Turnalar
Benden yâre selâm edin Turnalar…
El zanneder ben
deliyim
Dost bağının
bülbülüyüm
Ben o yârin
meftunuyum
Aman…Aman…
Gönül sabreyle
sabreyle
Mevlânın muradı
böyle
Gül idim
sarardım soldum
Yana yana ben
gül oldum
Ben o yâra
meftun oldum
Anman…Anman…
Gönül sabreyle
sabreyle
Mevlânın muradı böyle
-Musa
EROĞLU-Mersin-Mut-
Kurban olam seni
doğuran anaya
Süt vermişler
senin gibi Suna’ya
Vay vay
Ah aman aman
Çokca da içtim
Kafalarım duman
-Ali Ekber
Çiçek-Erzincan-
Deli gönül niçin
böyle yanarsın
Ölem yanarsın
ölem yanarsın
Senin dert
çekecek hâlin mi kaldı?
Ölem hâlin mi
kaldı?
Deli gönül hangi
dala konarsın?
Ölem konarsın
Senin tutunacak
dalın mı kaldı ölem?
Dalın mı kaldı?
-Güzel Makamlı
Dertli Türkü-
Karşıda kıza
kurban
Vay lele lele
vay lele
Terlemiş yüze
kurban
Kız göynüm senin
ömrüm
Terlemiş kaş
arası
Vay lele lele
Kaş kara göze
kurban
Değirmen boş
dolanır
Vay lele lele le
Suyu sarhoş
dolanır
Kız göynüm kız
göynüm senin ömrün
Yâr bir kuşak
göndermiş
Vay lele lele
beş dolanır.
Karşıda kuş
olurur
Vay lele lele
vay lele lele le
Kuş kuşa yem
götür
Kız göynüm senin
ömrün
Evvel ki şen
gönülde
Şimdi baykuş
oturur
Kız göynüm senin ömrün
-Âşık
Emrah’dan-Yıldıray ÇINAR Söyler-
Bâd-ı sabah
selâm selâm söyle o yâre
Mübarek hâtırı
hoş mudur nedir?
Yitirdim yârimi
bulamam çare
Mestane gözleri
yaş mıdır nedir?
O nazlı canana
uğrasa yollar
Şekerden
tatlıdır yârdaki diller
Kınalı parmaklar
o güzel eller
Yârin meclisinde
anam anam oturan canlar
Hesap ettim
aylar yıllar beş midir nedir?
Emrah eder gam
bülbülüm kafesde
Benim arzuhalim
yâr yâr söyleyin dosta
Kendim gurbet
elde gönlüm sılada
Gitmiyor kervanım kış mıdır nedir?
-Şarkı-
Beklerim erken
seni yâr
Güller açarken
seni
Gel gidelim
bahçeye yâr
Sen gül topla
ben seni
Aman aman aman
aman
Hâlim yaman ey
Sivaslı Halil
Söyler-Malatyalı Fahri’den-
Ezim ezim
eziliyor yüreğim
Ben ağlarım
doktor ağlar dert ağlar
Çok yalvardım
kabul olmaz dileyim
Ben ağlarım
doktor ağlar dert ağlar
Lâleli Sünbüllü
oy oy oy oy
Ah ne güzel
bağlar
Telgrafın
direkleri dört olur
Sen ağlama
yüreğime dert olur
Bir tel çektim
Diyarbekir Vali’ye
Aynı gelir Perşembe’ye, Salı’ya
Halay
Çekin halay
dizilsin
Elâ gözler
süzülsün ellerin yâri
Halaya girmeyin
ömrümün
Vurun boynu
üzülsün varı
Suya indim
içmeye
İçip eve geçmeye
Bakdım ki yâr
geliyor
Kanatlandım
uçmaya
Tutam ellerin
tutam
Ben yâre nasıl
yetem
Bu uzun
gecelerde
Yalnız nasıl yatam
-Erzurumlu
Emrah’dan-
Amman uykudan
uyanmış
Gözleri bir hoş
Dedim yâr bayram
mı?
Söyledi söyledi
yok yok
Ak ellerin boğum
boğum
Kınalı dedim yar
bayramı
Söyledi söyledi
yok yok
Dedim gider
misin? Dedi yolumdur
Dedim Emrah
nendir? Dedi kölemdir
Dedim satar
mısın? Dedi yoh yoh
Dedim kalem
nedir? Dedi kaşımdır
Dedim inci
nedir? Dedi dişimdir
Dedim onbeş
nedir? Dedi yaşımdır
Dedim artık var mı? Söyledi söyledi yoh yoh
-Erzincan-
Bağa indim üzüme
Diken battı
dizime
Keşke inmez
olaydım
Yâr göründü
gözüme
Hep nenni nenni
nenni
Canım da çok
sevdi seni
Güzellerden
güzelsin
Ne edâlı
gezersin
Açma beyaz
gerdanı
Ben hastayım
üzersin
Hop nenni nenni de
Kaleden indim
ancak
Nidem nidem
nidem yâr
Elimde yeşil
sancak
Garibem ben yâre
gidem
Ne kız oldum ne
gelin
Nidem nidem
nidem yâr
Ateşe yandım
ancak
Garibem yâre
gidem
Kalenin üstü
direk
Nidem nidem
nidem yâr
Suyu nerden
indirek
Garibem yâre
gidem ben
On beş altın
vereyim
Nidem nidem
nidem yâr
Cuhadan yaptır
yelek
Garibem yâre
gidem
Kaleden iniş mi
olur?
Nidem nidem
nidem yâr
Ham demir gümüş
mü olur?
Garibem yâre gidem ben
Kaleden indim
ancak
Nidem nidem
nidem yâr
Elimde yeşil
sancak
Garibem ben yâre
gideyim
Ne kız oldum ne
gelin
Nidem nidem
nidem yâr
Ateşe yandım
ancak
Garibem yâre
gidem ben
Kalenin üstü
direk
Nidem nidem
nidem yâr
Suyu nerden
indirek,
Garibem yâre
gidem ben
Onbeş altın
vereyim
Nidem nidem
nidem yâr
Çuhadan yaptır
yelek
Garibem yâre
gidem ben
Kaleden iniş mi
olur
Nidem nidem
nidem yâr
Ham demir gümüş
mü olur
Garibem yâre gidem ben
-Kars-Âşık
Rüstem ALYANSOĞLU-Çok Manidar-
Buna dertli
dünya derler
Böyle gelmiş
böyle gider
Terse savurma
harmanı
Dane bir gün
yele gider
Yele gider yele
gider
Taneler yele
gider
Gariplere kimse
bakmaz
Tarlasının suyu
akmaz
Kız çocuğu ocak
yakmaz
Büyür büyür ele
gider
Ele gider ele gider
Büyür büyür ele
gider
Âşıkların
deyişleri
Akar gözünün
yaşları
Uçtu gönlümün
kuşları-Kars-Âşık Rüstem ALYANSOĞLU-Çok Manidar-
Buna dertli
dünya derler
Böyle gelmiş
böyle gider
Terse savurma
harmanı
Dane bir gün
yele gider
Yele gider yele
gider
Taneler yele
gider
Gariplere kimse
bakmaz
Tarlasının suyu
akmaz
Kız çocuğu ocak
yakmaz
Büyür büyür ele
gider
Ele gider ele
gider
Büyür büyür ele
gider
Âşıkların
deyişleri
Akar gözünün
yaşları
Uçtu gönlümün
kuşları
Her biri bir dala gider
-Kayseri’den-
Dağdan
yuvarlandı kayalarımız
Anman anman
Kamile yoğruldu
mayalarımız
N’ola taş
doğraydı analarımız
Mektupların
dizime
Kaküllerin
yüzüme
Nedim de
darıldın
Hiç bakmıyon
yüzüme
Çarşıdan
aldırdım allı yaşmağım
Kayseri’nin bir
yarısı düşmanım
Ben de güzel
olduğuma pişmanım
Başını koy
dizime
Yandım şirin
sözüne
Ne dedim de
darıldın
Hiç bakmıyon yüzüme
-Sarıkamış-
Sarıkamış
yayları, kız düğmeli
Düğmeli yâr
düğmeli düğmeli
Yayılır
koyunları, kız düğmeli
Yâr düğmeli, kız
düğmeli, düğmeli
Gidiyorum yârime
,kız düğmeli
Yâr düğmeli, kız
düğmeli düğmeli
Elimdedir
fermanı, kız düğmeli düğmeli
Yâr düğmeli
düğmeli
Sarıkamış’ın
armanı, kız düğmeli düğmeli,
Yâr düğmeli
düğmeli…
Verir derde
dermanı, kız düğmeli düğmeli
Sevdiğimi
alacam, kız düğmeli düğmeli
Elimdedir
fermanı, kız düğmeli düğmeli
Kız düğmeli düğmeli..
Giderken bize
uğra,
Kebabı köze
doğra,
Diloy loy diloy loy
Benden başka
seversen
Dermansız derde
uğra
Diloy loy diloy
loy
Bahçe yolu
boylarım
Güle hizmet
eylerim
Sevdiği
versinler
Başka yârı
neylerim
Diloy loy diloy
loy
Dağda kavak
olmasa
Yaprakları
solmasa
Yâr yanıma
gelince
Beş gün sabah
olmasa
Diley ley diley ley
Bülbül küçücük
bir kuşdur
Seher ötüşü ne
hoşdur
Bülbül on bir ay sarhoştur.
-Gesi
Bağları-Kayseri-
Gesi bağlarında
bir top gülüm var
Hey Allah’dan
korkmaz
Sana bana ölüm
var
Ölüm var da bu
gençlikde zulüm var
Atma anam atma
beni dağlar ardına
Kimselerim
yokdur kimim yansın derdime
Gesi bağlarında
dolanıyorum
Yitirdim yârimi
anam aranıyorum
Bir çift
selâmına güveniyorum
Atma anam atma
beni dağlar ardına
Kimseler
yanmasın anam yansın derdime
Gesi bağlarından
gelsin geçilsin
Kurulsun
masallar rakı konyak içilsin
Herkes sevdiğini
alsın çekilsin
Atma anam atma beni dağlar ardını
-Burdur-Sümer
EZGÜ-
İlimonum sulandı
Yine gönlüm
bulandı
Kırılanı kollarım
Yâr boynuna
dolandı
İlimonum çiçeğim
çiğneyim
Bir yol verin
geçeyim
O yâr bana
darılmış
Avular mı
içeyim?
İlimonum bulayım
Gitme kurban
olayım
O yâr bana
darılmış
Nasıl gönlüm alayım
-Muhlis
Akarsudan-
Kârlı dağlar
kârını almış kârınan
Kaç gün oldu gülüyüz
yârınan
Bir merhametli
komşu yoğurmuş
Bizi barışdıra
nazlı yârınan
Dağlar yaz
gelsin
Söylen tez gelsin
-Uzun Hava-
Mor keçeyi
boyamadım
Bu sevdaya
doyamadım
Sevdiğim seni
çok sevdim
Utandım da diyemedim.
-Erciş-Uzun
Hava-
Her sabah her
sabah gel-geç buradan
Oğul ayrılmışım
kaşı gözü karadan
Oğul bizi
kavuştursun yaradan
Oğul elin
ayrılığı üç-beş gün sürer
Oğul bizim ayrılmamız hayli bir zaman
Yâr eğlen eğlen
dur ben de gelem
Başına bağlamış
karalı yazma
Sevgilim salınıp
yüreğim ezme
Oğul ben sana
demedim mi?
El ile gezme
El ile gezersen
ar gelir bana
Yâr eylen eylen
dur ben de gelem
Beraber gidem.
-Çok Hoşuma
Giden Türkü-
Çıktım yola
tarlaya
O yâri yollamaya
Yâr kırandan
aşınca
Başladım ağlamaya.
-Zaralı Halil
SÖYLER’DEN-
Kaşların
karasına vay lele vay lele
Gül koydum
arasına
Yâr yandım ben
vurgunum ey
Seni merhem
diyorlar vay lele vay
Sinemin yarasına
vay lele vay le
Kaşların ince
mince vay lele vay le
Ölürüm
görmeyince yâr yandım ben vurgunum
Ben senden
ayrılamamam vay lele vay le
Kabire girmeyince yâr yandım
Ben vurgunum
-Samsun’dan-
Suların akışına
Ben yandım
bakışına
Seni melhem
diyorlar
Sinemim yarasına
Oy ninnoşum
ninnoşum
Ben sana
vurulmuşum
Eller almış
yârimi
Ben yârsızım
birhoşum
Sular durulur
derler
Güzel sorulur
derler
Yâri gönlünde
ara
Arayan bulur
derler
Ey ninnoşum
ninnoşum
Ben sana
vurulmuşum
Eller almış
yârimi
Ben yârsızım bir hoşum
-Refik
BAŞARAN’dan-ÜRGÜP-
Elinde süt
küleyi
Kardan beyaz
bileyi
Acep kabul olur
mu yâr elinden yâr
Genç kızların
dileği
Vur ellerim vur…
Yâr elinden yâr
Odada yeşil
minder
Bana gonca gül
gönder
Bu yatış yatış
değil
Yâr elinden yâr
Yâr yüzün bana
dönder
Vur ellerim vur
Gel yâr bağa
gidelim
Gül yaprağa
gidelim
Sen yağmur ol
ben bulut
Yağa yağa
gidelim
Vur ellerim vur
Eyinin başı
bayır
Mevlâ meyini
kayır
Eyin kızın
almasam
Yanarım cayır
cayır
Vur ellerim vur
-Pınar-Nurettin
DADALOĞLU Söylerdi-
Pınara varmadın
mı?
Su alıp gelmedin
mi?
Seni zalimin
kızı
Hiç benim
olmadın mı?
Oy gelin gelin
gelin
Yandırdın beni
gelin
Bir tomurcuk gül
idim
Öldürdün beni
gelin
Soldurdun beni
gelin
Bu pınar eşme
pınar
Derdime deşme
pınar
Yârim suya
gelirse
Su ver söyleşme pınar
Bensiz söyleşme
pınar
Ey gelin gelin
gelin
Yandırdın beni
gelin
Bir tomurcuk gül
iken
Soldurdun beni gelin
-ÂŞIK DEYİŞİ-
Azrail göğsüme
çöktüğü zaman
Kırılır yanlara
kol yavaş yavaş
Mevlâm nasip
etsin din ile iman
Döner mi yarabbi
dil yavaş yavaş
Bir gün olur
öldüğümü duyarlar
İyi kötü
elbisemi soyarlar
Yuyup yıkayıp
tabuta koyarlar
Tutan salacamdan el yavaş yavaş
-Halil TAŞKIN
Söyler-
Bir yâr sevdim Sivaslı
Hem güzel hem de
nazlı
Sarılıp
öpüyordum ben bazı bazı
Güm güm güm ile
Gül vereyim al
hele
Gel yanıma gel
hele
Azgın dilin
kurumuş
Su vereyim iç
hele
Eviniz
yokuşdadır
Pullu yazma
başdadır
Seni sevdim
seveli
Bu gönül
ateşdedir
Güm güm güm ile
Gel yanıma gel
hele
Ağzın dilin
kurumuş
Su vereyim iç hele
-Mardin Türküsü-
Bahar geldi, gül
açtı
Bülbül yuvadan
uçtu
Yâr yâr yâr
diyâr yâr yâr diyâr
Yâr yâr diyâr
yâr
Bu benim cahil
gönlüm
Başıma neler
açtı yâr
Yâr yâr diyâr
yâr diyâr
Yâr diyâr diyâr
Seherin vakti
geçti
Sinemi yaktı
geçti yâr
Yâr yâr diyâr
yâr
Hazırlanmış
gitmeye
Yüzüme bak adı
geçti yâr
Esmerin beli
gibi
Gezerim deli
gibi yâr
Yârin kokusu
gelir
Baharın gülü
gibi yâr
Yâr yâr diyâr
yâr yâr diyâr
Yâr yâr diyâr yâr.
-Mektup-Sivas’dan-
Mektup benden
selâm söyle sılâya
Söyle benim için
eller ağlasın ey
Gözü yaşlı
düştüm gurbet ellere oy oy
Uzaktır aramız
yollar ağlasın ey
Ne zalim gurbet
elleri oy
Bu nasıl kuş
imiş yuva yapmamış
Yaptığı yuvayı
tamam etmemiş
Sanki benim derdim
az gelmiş
Bir de derdime
dert ekledin felek
Oy oy oy
Yıkılası dağlar oy.
-Âşık
Karacaoğlan-
Çıktım yücesine
seyran eyledim
Yâr ile gezdiğim
yerler perişan
Bir fıkrat geldi
de coştum ağladım
Bir değil bütün
Âlem perişan
O gün kokladığım
güller perişan
Bütün Âlem
perişan.
Fırkatin ucundan
görünmez dağlar
Yârinden oy
böyle mi ağlar
Çekilmiş bülbülü
bozulmuş bağlar
Bülbülün konduğu
güller perişan
Yârinden ağlayan böyle mi
ağlar?
-Konya-
Yaylalar içinde
Erzurum yayla
Şehirler içinde
Konya’dır Konya.
Osmanı vurdular,
şen olsun dün
Yandım
mahpushane yandım
Senin elinden
Bana gül
vermedin Gonca gülünden
Çıkar çıkar
parmaklıktan bakarım
Konya seni
ateşlere yakarım
Birgün olura şu
Mapustan çıkarım.
Yandım
Mahpushane yandım
Senin elinden,
Bir bir gül vermedin Gonca gülünden
-Âşık Veli
AYDIN’dan-
Suya düşeli
gülümüz
Ötmüyor
bülbülümüz
Sen orada, ben
burada.
Geçti cahil
ömrümüz
Hanım kızlar
kızlar
Vuruldum yaram
sızlar.
Fındık fıstık
olur mu?
Ateş yastık olur
mu?
Sen orada ben
burada
Böyle
dostluk olur mu?
Hanım kızlar,
kızlar,
Vuruldum yaram
sızlar
Soyunmuş suda
yüzer
Beyaz gerdanlı
kızlar.
Kestirdin
kakülleri,
Yana deyiyor
yana
KESDİRDİN
KAKÜLLERİ
Yana değiyor
yana
Yana değiyor
yana
Yârimin bak
işleri,
Cana değiyor
cana.
Hanım kızlar
kızlar
Vuruldum yara
sızlar
Soyunmuş suda
yüzer
Beyaz gerdanlı kızlar
-Yurttan Sesler-
Aşlamayı aşladım
Amman Amman
Ağlamaya
başladım yâr ben.
Senin aşkından
Amman
Hayde işi-gücü
boşladım Amman
Haydi bu kadar
naz ettiğin yeter
Haydi aşkından
oldum , oldum beter
Aman şimdi
horozlar öter.
Atmacayı
vurdular
Haydi…Kanadını
kırdılar
Ben böyle olmaz
idim
Bana tuzak kurdular.
-Yurttan Sesler-
Aşlamayı aşladım
amman Amman
Ağlamaya
başladım
Yâr ben senin
aşkından Amman
Hayde işi-gücü
boşladım Amman
Haydi bu kadar
naz ettiğin yeter
Haydi aşkından
oldum oldum beter
Aman şimdi
horozlar öter
Atmacayı
vurdular
Haydi…Kanadını
kırdılar
Ben böyle olmaz
idim
Bana tuzak kurdular.
-Nermin-Kayseri-
Sevenin gönlünde
ümit yoğ ise
Sevmek neye yarar, aşk neye yarar?
-Saadettin
KAYNAK’dan Şarkı-
Gemim gelir
dolaşır
Ak Deniz’de yük
taşır
Akdeniz bizim
deniz
Olmaya çok
yaraşır
Denizleri al
demiri vira vira vay
Dolaşalım
limanları sıra sıra vay
Gemim geliyor
başdan
Yelkenleri
kumaştan
Akdeniz bizim
deniz
Dolaşacağım
başdan
Gemimim gediler
durmadan
Halatları
sırmadan
Ayyıldızlı
bayrağım
Dalgalanır
armadan
Denizleri al
demiri vira vira vay
Dolaşalım limanları sıra sıra vay
-Uzun Hava-
Gide gide vardım
ben Karataş’a
Yazılanlar gelir
bu garip başa
Benden selâm
olsun bacı-kardeşe
Kardeş bayramınız
mübarek olsun
Dostlar
bayramınız mübarek olsun
Bu benim başımda
anam yaşdadır yaş
Gurbet ellerinde
anam gönlüm çok hasta
Selâmlar
yazdırdım sevgili dosta
Dostlar bayramınız mübarek olsun.
Yeşil ipek
bükene ipek olacaktı
Ağlayıp yaş
dökene
Mevlâm sabırlar
versin
Gizli sevda
çekene.
Elinde şamdan
Bakıyor camdan
Ah benim
sevdiğim
Geçiyor yoldan.
-Kerkük Türküsü-
Kalenin burcuna
taş ben olaydım
Gelene geçene
yoldaş olaydım
Bacısı güzele
ben eş olaydım
Atma bu taşları
ben yaralıyım
Elâlem al
giymiş, ben karalıyım
Kalenin dibinde
ekerler darı
Ekerler,
biçerler ederler zarı
Beni âşık etti
güzelin biri
Ekerler,
biçerler, oynarlar barı.
Atma bu taşları
ben yaralıyım
Eller al giyinmiş ben karalıyım.
-Uzun
Hava-Erzincan-
Şu yüce dağları
duman kaplamış
Yine mi gurbette
kara haber var?
Seher vakti
burada kimler ağlamış?
Çimenler üstünde
gözyaşları var
Dost olan belli
olur böyle günlerde
Gözüme çekildi
bir siyah perde
Gurbet ellerde
tutuldum derde
Yine mi gurbette kara haber var?
Anam beni
kaldırmışsın atmışsın
Gökden uçan
turnalara katmışsın
Bilinmeyen
pazarlarda satmışsın
Şimdi anam anam
deyip ağlarım
Ağlarım da karaları bağlarım.
-Âşık
Dertli’den-
Gökyüzünde bölük
bölük turnalar
Nerededir
meskeniniz eliniz?
Bir name yazayım
yâre götürün ey!
Uğrar ise bizim
ile yolunuz
Uğrar ise dost eline yolunuz.
-Neşat
ERTAŞ-Kırşehir-
Suda balık
oynuyor
Canım sana
kaynıyor
Düştüm
merhametsize
Hiç hâlimden
bilmiyor
Hiç hâlimden
bilmiyor
Leyli leyli
Türkmen kızı
Sen allar giy
ben kırmızı
Yine doğdun tan
yıldızı
Çıkalım dağlar
başına
Sen gül topla
ben nergizi
Suda balık yan
gider,
Suda balık yan
gider,
Açma yaram kan
gider
Açma yaram kan
gider
Açma beyaz
sineni
Âşığım aklım
gider
Leyli leyli
Türkmen kızı
Sen allar giy
ben nergizi
Çıkalım dağlar
başına
Sen gül topla, ben nergiziz
-Çok anlamlı,
çok manidar şarkı-
Senden bana
fayda yok bilirim ey gül
Gül yağını eller
sürünür çatlasa bülbül
Can bildiğim yâr
bana olmuş el
Gül yağını eller sürünür, çatlasa bülbül.
-Hüseynî Şarkı-
Yüce dağ başında
yatmış uyumuş
Elâ gözlerini
uyku bürümüş
Evvel küçük idi
şimdi büyümüş
Oy beni beni yâr
beni beni
Sar beni beni
Sürmedim safanı
neyleyeyim seni?
Yüce dağ başında
bir tutam çiçek
Ne kadar
methetsem o kadar gerçek
Getir
hamayiller yeminle içek
Senden başka yâr
sevmedim küçücek
Oy beni beni yâr
beni beni
Sürmedim safanı neyleyeyim seni?
-Bayan Bedia
AKARTÜRK Güzel Söyler-
Gayri dayanamam
ben bu hasrete
Ya beni de götür
ya sen de gitme
Sökül gurbet
elden gel memlekete
Ya beni de götür
ya sen de gitme
Yâr bağrıma
vurdu kızgın dağları
Virân koydu
bahçeleri, bağları
Hüseyinim
geçiyor gençlik çağları
Ya beni de götür, ya sen de gitme.
-Köroğlu Asker
Geldi-
Tabur tabur
dizildi
Asker geldi,
tabur tabur dizildi
Alnımıza kara
yazı yazıldı
Tüfenk icat oldu
mertlik bozuldu
Eğri kılınç kında
paslanmalıdır
Hey hey Yine de
hey hey
Köroğlu düşer mi
yine şanından
Kendi şanından
Ayırır çoğunu er
meydanından
Kırat köpüğünden
düşman
Kırat köpüğünden
düşman kanından
Çevrem dolup
şalvar ıslanmalıdır, ıslanmalıdır.
Hey hey Yine de
hey hey
Benden selâm
olsun Bolu Beği’ne
Çıkıp şu dağlara
seslenmelidir
Tüfek icat oldu
dünya değişti
Bolu Beği artık uslanmalıdır
-Karacaoğlan’dan-Tunceli-
Şu yalan dünyaya
geldim geleli
Tas tas içtim
avuları sağ iken
Kahbe felek
vermez benim muradım
Yandım gitdim
ala karlı dağ iken
Hey can dağ iken
Aradılar bir
tenha buldular
Yaslandılar
sıvkalarım kırdılar
Yaz bahar ayında
ateş verdiler
Viran oldum mor
sünbüllü bağ iken
Hey can bağ iken
Karacaoğlan der
ki bakın hâlime
Ömrümün yarısı
gitti talana
Suâl eylen
bizden evvel gelene
Kim varmış biz
burada yoğ iken
Hey can yoğ iken
-Köroğlu-Karslı
Âşık Dursun GEYLANÎ-
Mert dayanır,
namert kaçar
Meydan gümbür
gümbürlenir
Şahlar şahı
divan açar
Meydan gümbür
gümbürlenir
Yiğit kendini
övende
Toplar menzili
dövende
Kılıç kalkana deyende
Meydan gümbür
gümbürlenir
Yavriii ey
Top attılar
kal’asından
Hak saklasın
belâsından
Köroğlu’nun
narasından
Meydan gümbür gümbürlenir
-Erzincan-
Altın tasda
bulgurum
Yazmalı gelin
yaralı
Yâr ben sana
vurgunum
Yaralı gelin
başı paralı gelin
Eğil bir yol
öpeyim yâr yâr
Yoldan geldim
yorgunum
Yaralı gelin, başı paralı gelin.
-Adana-
Gide gide bir
söğüde dayandım dayandım
O söğüdün
dallarına boyandım
Gelin boyandım
Ben o yâre
dağlar kadar güvendim
Güvendim
Güvendiğim
dallar elime geldi
Elime geldi
Ölem ben ölem
ben
Kurban olam
ağzındaki dile ben
Gelin dile ben
Gelin seni alır
dağlara kaçarım kaçar
Yüce dağ başında
çadır açarım
Çadırın içine
güller saçarım
Ölem ben ölem
ben
Kurban olam
ağzındaki dile ben
Gelin dile ben.
-Recep
KIRICI’dan Bayburt Türküsü-
Giydim
çarıklarımı
Gel bağla
bağlarını
Terk ettim
gidiyorum
Bayburdun
dağlarını
Ağam Tarınınayn
ay
Paşam Tarınına
ay nay
Güzel Tarina niy
nay.
Havluya koydum
desti
Gelen yan vurdu
geçti
Emmim kızı
Muhannet
Benim de vaktim
geçti.
Ağam
Tarinaninay, paşam Tarinaninay nay
Yosmam Tarininay..
-Kars Türküsü-
Taşa çaldım
namusumu arımı
Suna can arımı
Suna can
Kim ağlatmış
kömür gözlü yâri mi?
Suna can yâri
mi?
Geze geze yolum
düştü çimene
Suna can çimene
Ben ölürsem bu
can benim
Kime ne Suna can kime ne?
-Bayburt
Türküsü-Recep KIRICI-
Hey gül dalı gül
dalı
Oldum sana
sevdalı
Gördüğüm günden
beri
Sinem aşkınla
dağlı
Güzel ağlatma
beni
Yabana atma beni
Ben senin
aşığınım
Bir pula satma
beni
Bahçe bezik
değil mi?
Yürek ezik değil
mi?
Ben sevdim eller
aldı
Bana yazık değil mi?
-Bayburt
Türküleri-
Bayburt
kalesinde tabakam kaldı
Ey şen ol
Bayburt, vay şen ol Bayburt
Şen ol sen de
nem kaldı
Yeleğim dikildi
düğmeler kaldı
Yazıldı teskerem
üç günüm kaldı
Bayburt
kalesinde tabancam kaldı
Şen ol Bayburt,
şen ol sen de, nem kaldı.
Elbisem dikildi
düğmeler kaldı.
Bayburt
kalesinde mendilim kaldı
Şen ol Bayburt
şen ol sen de nem kaldı
Yazıldı teskerem
üç günüm kaldı
Bayburt Kalesi’nde kunduram kaldı.
-Uzun Hava-Ali
Ekber ÇİÇEK Söyler-
Yâr içerden yâr
içerden
Oğul çıkmıyor
yâr içerden
Oğul gözüm
kapında kaldı
Oğul çıkmıyor
yâr içerden
Yeter ağlattın
beni
Gül dil meze
yanak meze
Oğul dil meze
gerdan meze
Oğul dil meze
dudak meze
Oğul bizmezdim
gönül verdim
Oğul ben bir
Kadir bilmeze
Yeter ağlattın
beni
Kara bağlattın
beni
Sular gibi
çağladım
Yanık yanık
ağladım
Oğul hercai
vefasıza
Nerden gönül
bağladım?
Yeter ağlattın beni
-Amasyalı Seyyid
AL Söyler-
Bağa gel,
bostana gel
Dile gel,
destana gel
Hiç bahenen yok
ise
Yalandan
hastalan gel
Bağına girmiş
gibi
Gülünü dermiş
gibi
Sevdim de
alamadım
Oldum düş görmüş
gibi
Bağ ayrı, bostan
ayrı
Dil ayrı, destan
ayrı
İnsanoğlu yaşar
mı ley li ley
Kalsa nefesten ayrı leyli leyli
Bostanın
bademleri
Ağam yâr canım
nine yâr
Çevirin
gidenleri
Ağam yâr, paşam
yâr, nine yâr
Vurun vurun
öldürün
Yâri terk
edenleri
Bostanın başı
dağlar ağam yâr, paşam yâr, ninne yâr
Çevresi yeşil
bağlar
Ağam yâr, canım
yâr, nine yâr
Yârim gitdi
gurbete
Ağam yâr, paşam
yâr, nine yâr
Gözlerim durmaz
ağlar
Ağam yâr, paşam yâr, ninne yâr
-Bayburtlu Yusuf
KIRICI Söylerdi-
Yoğurt koydum
dolaba ellere vay
Bugün başım
kalaba bugün başım kalaba ellere vay
O yâr küsmüş
gidiyor ellere vay
Yıkılası
Halep’e, yıkılası Halep’e ellere vay
Ellere cicam
cicam ellere vay
Giyin penbe
şalvarı
Sallansın sacakları yerlere vay
Kalaylı tas
yoğurdu ellere vay
Seni kimler
doğurdu
Seni kimler
doğurdu ellere vay
Seni doğuran
anne ellere vay
Kız balınan mı
yoğurdu?
Kız balınan mı
yoğurdu?
Kız balınan mı
yoğurdu ellere vay
Giyin penbe
şalvarı sallanır sacakları
Yerlere vay…
-Âşık
Veysel’den-Zafer GÜNDOĞDU Söyler-
Güzelliğin on
para etmez
Şu bendeki aşk
olmasa
Eğlenecek yer
bulamam
Gönüldeki köşk
olmasa
Tabirin sığmaz
kaleme
Aşkın dermandır
yâreme
İsmi yayılmaz
âleme
Âşıklarda meşk
olmasa
Senden aldım bu
feryadı
Buyumuş dünyanın
tadı
Anılmazdı Veysel
adı
O sana âşık olmasa
-Bir URFA
Türküsü-
Ay doğar sini
sini loy
Ben sevdim
birisini
Cellat boynumu
vursa loy
Söylemem
doğrusunu
Nidem yârsız
nidem
Nerelere gidem
Ben Urfa’yı terk
edem
Ay doğar bedir
Allah oy
Bu sevda nedir
Allah
Ya benim muradım
ver loy
Ya beni öldür
Allah
Nidem yârsız
nidem
Nerelere gidem
Ben Urfa’yı terk edem.
-Karacaoğlan’dan-
Bir güzel
götürdü beni has bahçeye
Gördüm o
bahçenin gülleri bir hoş
Yağmur yağar
yerin, serin baş eder
Sallanır
selvinin dalları bir hoş
Ley ley ley
leyli leylam leylam
Çıkar yücelerde
yumak yuvarlar leyli
İner düz ovada
şahin kovalar leyli
Değmeyin Sunama
beyler acalar leyli
Yâr bade
doldurur elleri bir hoş
Leyli leyli
leylam leylam
Gül yârim
oturmuş zerbabı üstüne
Hiç bakmıyor a
saçıma
Yaz gelince
çayır çimen üstüne
Gül yanım
geziyor belleri bir hoş
Leyli leyli leyli leylam leylam
-Çok Güzel-
Yine şafak söktü
Sunam uyanmaz
Hasret çeken
gönül derde dayanmaz
Çağırırım Sunam
sonradan açmaz
Uyan Sunam uyan
derin uykudan
Bunca gurbet gezdim
yâr senin için
Niçin bana
küsdün el sözü için
Dilerim
Allah’dan sızlasın için
Uyan Sunam uyan derin uykudan
Kara kara
kazanlar gelin gelin
Kara yazı
yazanlar vay vay
Cennet yüzü
görmesin vay vay
Aramızı bozanlar
vay vay
A benim nazlı
yazrim vay vay
Çorbası tuzlu
yârim vay vay
Kirazdan kiraz
devşir gelin gelin
Altında kahve
pişir vay vay
Her kahveyi
içtikce gelin gelin
Beni aklına
düşür vay vay
Bir taş attım
alıca gelin gelin
Bir kuş vurdum
delice vay vay
Yenile bir yâr
sevdim gelin gelin
Gözlerin sürmelice
vay vay
A benim nazlı
yârim vay vay
Çorbası tuzlu yârim anman
-Nurettin
ÇAMLIDAĞ Güzel Söyler-
Kebabın tuzu
gibi aman
Melerim kuzu
gibi vay vay
Ben seni çok
severim aman
Gönül yıldızı
gibi vay vay
Al bizi odalara
koy efendim
Üstümüze altın
kilit vur efendim
Ne var bunda
darılacak efendim
Kebabı köze doğra anman
Geçerken bize
uğra anman vay vay
Benden başka
seversen anman
Bilinmez derde
uğra anman
Al bizi odalara
koy efendim
Üstümüze altın
kilit vur efendim
Ne var bunda darılacak a efendim
Gözünü sevdiğim
seyran çıkmış
Yüzünü sevdiğim
seyrana çıkmış
Salınıp gezdiği
yerler ah çeker, selâma durmuş
Ömrüm ömrüm
ömrüm
Lâleler
sünbüller güller ah çeker
Yüzünü sevdiğim
seyrana çıkmış
Yüzünü sevdiğim seyrana çıkmış.
Bülbül idim
felek dilim lâl etdi hanım lâl etdi
Kadir mevlâm bir
kötüye kul etdi hanım kul etdi
Benim ahım
çokları kül etdi hanım kül etdi
Yaklaşmayın ataşıma yanarsız hanım yanarsız
Yine gam yükünün
kervanı geldi
Çekemem bu derdi
de yavrum bölek senle
Derdim bin bir
idi bin beş yüz oldu
Çekemem bu derdi
de yavrum bölek senle
Bağımıza gazel
düşdü de güz oldu yavrum
Geçdi o vakitler
ne de tez oldu
Yâr aşkından
yandı bağrım köz oldu
Çekemem bu derdi de yavrum bölek senle
-Malatya’dan-Uzun
Hava-Gülşen ALTUNDAN-
Yoncalığın ince
yolu
Gide gide kavuşuyor
Ömer’i vuran
zalimler
İşte şurdan
savuşuyor
Öle öle bacın
öle
Ölmeyecek ne gün
göre
Öle öle bacın
öle
Dinmez hiç
kalbimde acın
Ergen emmim oğlu
ergen
Yoncalıklar
olmuş sergen
Kimsesi yok mu
garibin
Üzerine atsan
yorgan
Öle öle bacın
öle
Ölmeye de ne gün göre
Kime kin ettin
de giydin alları
Yakın iken ırak
ettin yolları
Mihnet ile
yetirdiğin gülleri
Vardın gittin
bir kötüye yoldurdun
Sen beni
sevseydin arar bulurdun
Zülfünü gerdane
tarar dururdun
Madem güzel
ayrılmakdı muradın
Niçin beni ateşlere
yandırdın
Hicranî der ki
bakın hâlime
Yâr beni bağladı
zülfün teline
Elime ermez oldu
kisbı karıma
Çünkü gülyüzlümü elden aldırdım
Gel senle
danışalım sevgilim
Danışan dağları
aşarmış aşar
Danışmadan yola
çıkarsa kişi
Yanılıp yollarda
şaşar mı şaşar
Cahilden uzak ol âlime yakın
Alınma sözüme
gücenme sakın
Hisse al
sözümden gücenme sakın
Hasmın
karıncaysa merdane takın
Ummadık taş başa
düşer mi düşer
Alici kuşların
ömrü az olur
Akbaba zararsız
yaşar mı yaşar
İrfanî der ki
buda böyle olur
Kişi ettiğini
kendisi bulur
Hasmın
karıncaysa bile
Merdane takın
Ummadık taş başa
düşer mi düşer
İrfanî der ki
buda böyle olur
Kişi ettiğini el
ile bulur
Yırtıcı kuşların
ömrü az olur
Akbaba zararsız yaşar mı yaşar
Giyinmiş
kuşanmış yayladan gelir
Bize bu ayrılık
mevlâdan gelir
Sevdiğim su
almış pınardan gelir
Aman Ayşem yaman
Ayşem
Dağlar başı
duman Ayşem
Dağlar başı
duman olsun
Seni burada komam Ayşem
-Bir Fethiye
Türküsü-
Yaylanın gülü
hoş olur
Yolları dik
yokuş olur
Köyüne hasret
kalanlar
Havada uçan kuş
olur
Yârine hasret
kalanlar
Havada uçan kuş
olur
Yazmasın takmış
beline
Desdisin almış
eline
Yaşmaksız suya
gidenler
Söz olur elin
diline
Akdağın başı
dumandır
Yaylanın gülü
çemendir
Yarı gurbete
giden gelinin
Hasretten hâli yamandır.
-Âşık
Veysel’den-
Güzelliğin on
para etmez
Şu bendeki aşk
olmasa
Eğlenecek yer
bulamam
Gönüldeki köşk
olmasa
Kim okurdu kim
yazardı
Bu düğümü kim
çözerdi
Koyun kurt ile
gezerdi
Fikir başka
başka olmasa
Tabirin sığmaz
kaleme
Aşkın dermandır
yâreme
İsmi yayılmaz
âleme
Âşılarda meşk olmasa
Senden aldım bu
feryadı
Bu imiş dünyanın
tadı
Anılmazdı Veysel
adı
O sana âşık olmasa..
-Dertli Kadim
BERGEN’den-
Kimse bilsin
istemem ağlarken güldüğümü
Ben herkesten
saklarım
Yaşarken
öldüğümü
Benim bu hayatımda karlar fırtınalar var.
Aşkın kanunu
yazsam yeniden
Benim ümitlerim
yel alır gider
Kimi beni sever
gönülden
Kimi senin gibi
yel olur gider
Her yılın bir
yazı bir kışı vardır
Her yolun bir
sonu bir başı vardır
Her aşkın
sonunda gözyaşı vardır
Akar damla
damla sel olur gider
Ne olur anla beni
Koma bu canla
beni
Sinemde yaralar
çok
Acıma dağla beni
-Mevlid Dede’nin
Türküsü-
allı gelin dağ
başını yol eder
Ördek gelir
subaşını yol eder
İki güzel
pencereden el eder
Birin alsam
alsam birin intizar eder
Alamadım yârdan
ben muradımı
Allı gelin paçaların
yaş gibi
Yakdın beni kara
kara taş gibi
Kötü kocan sanki
sana eş gibi
Alamadım yardan
ben muradımı
Ben muradımı
Bu derenin başı
ardıç ağacı
O yârda bulunur
gönül ilacı
Zalim annen seni
bana vermezse
Sen bana kardeş
de ben sana bacı
Alamadım yârdan
ben muradımı
Ben muradımı
Vücudun şehrini
seyran eyledim
Bulunmaz cihanda
bir eşin dilber
Candan başka
elde yoktur sermayem
O da sana kurban
olsun can dilber
Nice âşıkların
sendedir meyli
Dolaştım bir
zaman yoruldum hayli
Bir Leyla gelmiş
cihana bir de sen leyli
Bir de sen dilber can dilber
Yüce dağ başında
yanar bir ışık
Boyuna hayranım
yüzüne âşık
Gelemem sevdiğim
yollar dolaşık
Ey nazlım nazlım
elleri sazlım
Bülbül avazlım
Yüce dağ başında
lâleler susuz
Anne ben cahilem
duramam yarsız
Başım alıp gitsem
gurbet ellere
Nereye gideyim
yurtsuz yuvasız
Oy nazlım nazlım
Elleri sazlım bülbül avazlım
-Gülşen ALTUN
Söyler-
Asalet bir altın
idi pul oldu
Türlü bedenlere
esvap çul oldu
İmanın yarısı
keseden geçer
Kimi pula kimi
kula kul oldu
Asalet altındı
şimdi pul oldu
Türlü bedenlere
esvap çul oldu
İmanın yarısı
keseden geçer
Kimi pula kimi kula kul oldu.
Ey Habibim,
senden başka ya ben kime yalvarayım?
Yunus gibi
düştüm aşka
Başka kime yalvarayım?
-Ege Türküsü-
Hatcam
Denizin dibinde
demirden evler
Hatcam çıkmış
pencereye ay gibi parlar
Hatcamın
kapısında pınarlar harlar
Hatcam çıkmış
pencereye nur gibi parlar
Hatcam çıkmış
pencereye ay gibi parlar
Ben hatcamı
kaybettim dumanlı dağlar
Gözlerimin
pınarları sel gibi çağlar
Yükseklere
karlar yağmış alçaklara buz
Gel sarıl
bakalım ince belli kız
Onu onu onu onu
onu onuna
Ben de yandım
Hatcam’ın mor fisdana
Hozan tarlalara
ekin ekilmez
Yağmur
yağmayınca kökü sökülmez
Bu gurbet
ellerde kahır çekilmez
Yükseklere kar
yağdı alçaklara buz
Gel sarılalım yatalım ince belli kız
-Gülşen
KUTLU’dan-
Fırsat elde iken
bir amel kazan
Gül cemalin
birgün solsa gerektir
Zevke uyup da
tapma dünyaya
Dünya malı
burada kalsa gerekdir
Yarın Hakk’ın
divanına varılır
İlahi mahkeme
suâl sorulur
Nizam terazisi
tartar kurulur
Orda haklı hakk’ın alsa gerekdir.
-Pınarın
Başından Ufak Taş Gelir-
Pınar’ın
başından ufak taş gelir emataş
Sen ağlama
gözlerinden yaş gelir
Emo suya gitmiş
eli boş gelir
Oy güzel güzel
Salınır gezer
Bağrımı ezer
Pınarın başına
yağan karmola
Salına salına
gelen yârmola
Benim emam şimdi
ellerin mola
Oy güzel güzel
Salınır gezer
Bağrımı ezer.
Dam başında
duran kız
Bayram geldi
donan kız
Bayram kurbansız
olmaz
Ben de sana
kurban kız
Çıktım yola
tarlaya
O yâri yollamaya
Yâr Kur’an’dan
aşınca
Başladım ağlamaya
-Âşık
Karacaoğlan’dan-
Şu yalan dünyaya
geldim geleli
Tas tas
Tas tas içtim
ağuları sağ iken
Kahbe felek
vermez benim muradım
Viran oldum mor
sünbüllü bağ iken
Aradılar bir
tenhada buldular
Yaslandılar
şıvkalarım kırdılar
Yaz bahar ayında
ateş verdiler
Yandım gittim
ala karlı dağ iken
Karacaoğlan der
ki bakın halime
Ömrümün yarısı
gitti talana
Suâl eylen
bizden evvel gelene
Kim varmış biz burada yoğ iken
Ak meleğim göç eylemiş yurdundan
-Âşık
Mahsunî’den-
Gücenme ey sofu
baba kardeş
Biz âşığız gördeyiliz
Ver bir selâm al
merhaba
İkiliğe yâr
değiliz
Hudey hudey
meyhaneci
Şarabın bugün
çok acı
İnsan bir Kabe
misali
Gören derviş
seven hacı
Gider kul
Mahsunî gider
Gider dostu
tavaf eder
Benim bildiğim
bu kadar
Cahile uyar
değiliz
Hudey hudey
meyhaneci
Şarabın bugün
çok acı
İnsan bir Kabe
misali
Gören derviş seven hacı
Karşıda harar
durur
Karşıda harar
durur
Zülfünü tarar
durur
Züfünü tarar
durur
Kızın gönlü
olursa
Kızın gönlü
olursa
Oğlanı arar
durur
Oğlanı arar durur
Uy nenni nenni
nenni
Dost nenni nenni
nenni
Sevdalım yaktın
beni
Güzelim yakdın
beni
Karşıda kuzu
yerler
Karşıda kuzu
yerler
Biz de gitsek ne
derler
Biz de gitsek ne
derler
Otursak bile
yesek
Otursak bile
yesek
Şu şunu sevmiş
derler
Şu şunu sevmiş
derler
Oy nenni nenni nenni
-Ömer ŞAN
Söylüyor-
Taze karlar
yağmış karın üstüne
Bülbül figan
eder gülün üstüne
Dediler ki senin
yârin el almış
Daha iflah etmem
bunun üstüne
Bunun üstüne
bunun üstüne
Biçmeye gidiyor
elinde orak
Tarlası gevremiş
yolları ırak
O yâri gördükçe
alıyor merak
Hayini gördükçe
basıyor merak
Daha iflah olmam
bunun üstüne
Bunun üstüne
bunun üstüne
Yine güz geldi
de hava soğudu
Benim nazlı
yârda meylim soğudu
Benim başka
sevdiceğim yoğ idi
Yârdan başka
sevdiceğim yoğ idi
Ben karalar
giydim bunun üstüne
Bunun üstüne bunun üstüne
-Konya Türküsü-
Hop terelelli
terelelli bekliyor
İş terelelli
terelelli yâr
Şu Sille’yi gece
geçtim görmedim
Anman anman
anman anman
Acı-tatlı sular
içtim ölmedim
Anman anman
anman anman
Şu Sille’nin
etrafı Metris anman
Anman anman anman
anman
Metris’e telli
kurşun atarız anman
Anman anman
anman anman
İki gardaş bir
orduya yeteriz anman
Hop terellli
lelli lelli yâr
İş tereli telli
lelli lelli yâr
Şu Sille’nin
ufak-tefek taşları anman
Anman anman
anman anman
Keman olmuş o
yârimin kaşları anman
Akıtdım
gözlerimden kanlı yaşları
Hop tereli lelli lelli lelli yâr
-Âşık
YOKSİLİ’den-Dil Yarası-
Yaramazdan da
yaramaz
Dil yarası dil
yarası
Doktorlar bile
saramaz
Dil yarası dil
yarası
Hem acıdır hem
tatlıdır
Hem basittir hem
kutludur
Sabrı bile
çatlatır
Dil yarası dil
yarası
Bazen dünya
değerinde
Bazen döner kuz
yerinde
Yoksilin
ciğerinde
Dil yarası dil
yarası
Hele de şu el yarası
-Çay Benim Çeşme
Benim-
Çay benim çeşme
benim
Aman derdimi
deşme benim
Hakikatli yâr
isen
Aman önümden
geçme benim
Al yazmam dalda
kaldı
Mendilim dalda
kaldı
Aman gözlerim
yolda kaldı
Yıkılasın
meyhane
Aman sarhoşum nerde kaldı?
Sanki hazan
değmiş ömrüm bağına
Yaprağım dökmeye
başladı tek tek
Daha doyamadan
gençlik çağına
Dört eller sim
başımda kışladı tek tek
Dostluk için
sürüm sürüm süründüm
Ne yüzümü döndüm
ne de erindim
Düşenin dostu
yoğ imiş bilirdim
Gardaşlarım bile
başladı tek tek
Garip
yoksulluğum sararıp soldum
Meğer boşa imiş
yorulduklarım
Tatlı dillerinde
vurulduklarım
Zehirli yılanmış
sarıldıklarım
Gardaşlarım bile
taşladı tek tek
Garip yoksulluğum sardım soldum
Kahırlanma
insanoğlu
Ölmemeye çare mi
var?
Her açan bir
gonca güldür
Solmamaya çare
mi var?
Oğul dinlemiyor
ata
Dilinden
düşmüyor hata
Bindirirler ağaç
ata
Gitmemeye çare mi var?
-Karslı Âşık-
Albayrağın
Gölgesinde
Yer bulamaz
hiçbir zillet
Şehidlerin
ülkesinde
Hür yaşarız
bütün millet
Albayrağın
gölgesinde
Harp çıkınca
çoşarız biz
Hakk yolunda
koşarız biz
Her engeli
aşarız biz
Albayrağın
gölgesinde
Ne güzeldir bu
toprak taş
Ne tatlıdır bu
ekmek aş
Gel olalım
sarmaş dolaş
Albayrağın
gölgesinde
Şahlanır da kazı
erler
Titremez mi
gökler yerler
Kazanmışız ne
zaferler
Albayrağın
gölgesinde
Akıtarak
kanımızı
Yükseltiriz
şanımızı
Vereceğiz
canımızı
Albayrağın gölgesinde
-Hanaylar
Yaptırdım Yüceden-
Hanaylar
yaptırdım yüceden yüce yüce
İçinde yatmadım
üç gün üç gece
Kurbanlar
keseyim gördüm gece
Konma bülbül
konma çeşme başına
Şu gençlikte
neler geldi başıma
Hanaylar
yaptırdım döşetemedim
Kahbe felek ile
baş edemedim
Çifte kumruları
eş edemedim
Konma bülbül
konma dalım yok benim
Hâlimden bilecek yârim yok benim
-Şehriban Gül
Söyler-
Bütün dünya
sizin olsun
Bir dost bir
post yeter bana
Atlas libas
senin olsun
Bir dost bir
post yeter bana
Beyler tahtından
inerler
Ayaksız ata
binerler
Toprağa koyup
dönerler
Bir dost bir post yeter bana
-Elazığ
Türküsü-Nevin AKOL-
Adam ağlatan
oldum
Yürek dağlatan
oldum
Evvel baş bağlar
idim
Şimdi bağlatan
oldum
Turan Ağbey
Yanarım duman
tütmez
Sevda serimden
gitmez
Senin bana
ettiğini
Gavur insana
etmez
Turan Ağbey
Zülüf kısa yüz
örtmez
Dağlara ektim
ekin
Kaybettim
elimdekin
Ne dostum ne
düşmanım
Olmasın benim
gibin
Turan Ağbey
Güzel yanıma
geleydin
Sana dargınım
diyeydin
Tel tel olan
saçlarını
Kendi elimle
öreydim
Suçum neydi
söyle bana
Ağlıyorum yana
yana
Sen aşkımı
istemiştin
Ben aşkımı
verdim sana
Ben canımı
verdim sana
Gel dedin de
gelmedim mi?
Kıymetini
bilmedim mi?
Gözlerinden akan
yaşı
Dudağımla
silmedin mi?
Suçum neydi
söyle bana
Ağlıyorum yana
yana
Sen aşkımı
istemiştin
Ben canımı verdim sana
FADİMEM
Şu dağların
burcu musun?
Sen dilbilmez
gürcü müsün?
Kurban olam sarı
gelin
Sen kötünün
harcı mısın?
Al Fadimem bal
Fadimem
Yanakları gül
Fadimem
Uyan uyan sabah
oldu
Namazını kıl
Fadimem
Evlerinin önü
yoldur
Yoldan geçen
karakoldur
Kurban olayım
Fadimem
Gel destini
bizden doldur
Kurban olayım
sarı gelin
Gel destini
bizden doldur
Al Fadimem bal
Fadimem
Yanakları gül
Fadimem
Uyan uyan sabah
oldu
Namazını kıl Fadimem
-Güler DUMAN
Söyler-
Dün gece rüyamda
bir dergâh gördüm
Gül açılmış
dikenleri har değil
Şikayet olmasın
gül yüzlü yâre
Geldim geçtim
eğlenecek yer değil
Karacaoğlan der
gezelim yurtları
Söyleyelim başa
gelen dertleri
Sevmeseydim
senin gibi sertleri
Ah neyleyeyim akıl başa yâr değil
-Nureddin
DADALOĞLU Söylerdi-
Pınara varmadın
mı?
Su alıp gelmedin
mi?
Seni zalimin
kızı
Hiç benim
olmadın mı?
Yandım sana ay
gelin
Öldürdün beni
gelin
Bir tomurcuk gül
idim
Soldurdun beni
gelin
Yandım sana ay
gelin
Bu pınar eşme
pınar
Derdimi deşme
pınar
Yârim suya
gelince
Bensiz konuşma
pınar
Ay gelin gelin
Öldürdün beni
gelin
Bir tomurcuk gül
idim
Soldurdun beni
gelin
Yandım sana ay gelin
-Âşık Metin’den-
Bu yıl ekinimiz
ziyan oldu mu?
Kınalı parmaklar
diken doldu mu?
Doğru söyle
yaradanı seversen
Seni benden
başka seven oldu mu?
Ara ver ara ver
dağlar ara ver
Götür selamımı
nazlı yâre ver
Turnam selâmımı
getir yâre ver
Pınara vardım ki
pınar kurumuş
Sevenlere bu
ayrılık zor imiş
Bilse idim
vefâsızı sevmezdim
En sonunda bu
ayrılık var imiş
Ara ver ara ver
dağlar ara ver
Götür selâmımı
nazlı yâre ver
-Çok sever söylerim-
-Âşık
Beyhanî’den-
Sabah ilen gül
dalında
Ötme bülbül
dertliyem oy oy
Ayrılmışım nazlı
yârdan
Ötme bülbül
dertliyem oy oy
Bülbül benzin
neden sarı?
Ben ağlarım zarı
zarı
Sende mi
yitirdin yâri?
Ötme bülbül
dertliyem oy oy
Beyhanîyim bağrım
yara
Tecellim yok
bahtım kara
Neden düştün
ahuzara
Ötme bülbül
dertliyem oy oy
Dertliyem oy oy dertliyem oy oy
-Gümüşhane
Türküsü-Şehriban GÜL-
Gül Bahçesinden
Aşağıdan gelir
aldıramadım
Gerdanı gerdana
sardıramadım
Bir elimde kalem
bir elimde divit
Bir yârin aklını
kandıramadım
O yâri kendime
döndüremedim
Aşağıdan gelir
Kerem’in yâri
Taramış zülfünü
vermiş tımarı
Ak göğsün
üstünde zemzem pınarı
İçip susuzluğumu kandıramadım
Keklik uçtu bağa
düştü
Güneş doğdu dağa
düştü
Kurban olam allı
gelin
Benim gönlüm
sana düştü
Gelin olan suya
gider
Sevdiğine çalım
eder
Kurban olam sarı
gelin
Çok severim aklım gider
Keklik uçtu bağa
düştü
Güneş doğdu dağa
düştü
Kurban olam allı
gelin
Benim gönlüm
sana düştü
Gelin olan suya
gider
Sevdiğine çalım
eder
Kurban olam sarı
gelin
Çok severim aklım gider
Sevilmeden
sevdim yine suçluyum
Dayanılmaz bir
çile bu Allahım
Sevilmeden
sevdim yine suçluyum
Dayanılmaz bir
kader bu Allahım
Sevilmeden
sevdim yine suçluyum
-Bergen Söyler-
-Çok Güzel
Türkü-
İki kız gider
düğüne
Boylarına kurban
Ben vurgunum
büyüğüne
Huylarına kurban
Körolası anaları
Vermiyor ki
sevdiğine
Huylarına hayran
Bu yılda
geçirdik yazı
Boylarına kurban
Zalim anan
vermez kızı
Huylarına kurban
Her dertler
çekilir amma
Boylarına kurban
Çekilmiyor ana
nazı
Huylarına hayran.
Dilek Ağacına
Mendil Bağladım
Aşk bağında
çiçek verirsin diye
Sen de benim
gibi candan sevesin diye
Yürü bre Çiçek
Dağı
Sende suna
boylum kaldı
Hep kuşların
dönüm çağı
Bülbülün goncası
soldu
Bakarım ki yâr
gelecek
Yarama merhem
olacak
Mısır’a sultan olacak.
Karacaoğlan’dan
Elif’ine-
İncecikten bir
kar yağar
Tozar elif elif
diye
Deli gönül abdal
olmuş
Gezer elif elif
diye
Elif’in uğru
nakışlı
Yavru balaban
bakışlı
Yayla çiçeği
kokuşlu
Kokar elif elif
diye.
Evlerinin önü
çardak
Elif’in elinde
bardak
Sanki yeşil
başlı ördek
Yüzer elif elif
diye..
Elif kaşlarını
çatar
Gamzesi sineme
batar
Ak elleri kalem
tutar
Yazar elif elif
diye
Karacaoğlan
eymeleri
Gönül sevmez
deymeleri
İliklemiş
düğmeleri
Çözer elif elif diye
-Güler DUMAN
Söyler-
Bir insan ömrünü
neye vermeli?
Yolda kalan
kabir dost yüzen devir
Savrulup gidiyor
ömür dediğin
Yolda kalan
kabir yürüyen devir
Dışı eli yakar
içi de seni beni
Sana eklenmeli
sözün öncesi
Ayrılık gününün
gör dereleri
Bölünüp gidiyor ömür dediğin
-Çok Güzel Bir
Türkü-Ahmet YAMACI-
Ortacada evimiz
Yere düştü
serimiz
Bu sevdanın
uğruna
Şehid olsun
birimiz
Aya bak yıldıza
bak
Suya giden kıza
bak
Kız Allah’ın
seversen
Dönde bir yol
bize bak
Gökte yıldız
ellidir
Ellisi de
bellidir
Yâri güzel
olanlar
Gözlerinden bellidir.
Bağışla sevdiğim
Hakk’ı seversen
Gel ağlatma beni
eller içinde
Vay vay vay vay
Ne elmadır ne de
nar, ne de nar
Gönül çeker
ahuzar ahuzar
Her derdin
çaresi var nazlı yâr,
Benim ki de
senin yâr, sensin yâr
Yârim zülfün
taramış taramış
Benim bahtım
kararmış kararmış
Hasta mısın
sevdiğim nazlı yâr?
Neden benzin sararmış sararmış?
-Muhlis
AKARSU’dan-
Karlı dağlar
karın almış karınan
Kaç yıl oldu
küsüğüm yârınan
Bir merhametli
komşu yoğumuş
Bizi barıştırsın
nazlı yarınan
Dağlar yaz
gelsin söylen tez gelsin.
Dedim yâre gidem
tutmaz dizlerim
Ağlam akdan yâr
yoluna gözlerim
Ağlasana ey
muhannet gözlerim
Belki daha yâri
görebilmesin
Dağlar yaz gelsin söylen tez gelsin.
-Burhan ÇAÇAN’ın
Türküsü-
Ben bu dertten
ölürsem merhem olma yâr
Tarama yâr
tarama
Yâr zülüfün
tarama
Zülüfünden bir
tel ver
İlaç olsun
yarama
Gülende yâr
gülende
Yâr yüzüme
gülende
Aklımı baştan
aldı
Yâr yüzüme
gülende
Mendilimde kare
var
Yüreğimde yâre
var
Ne ben öldüm
kurtuldum
Ne bu derde çare
var..
Tandır yaktım
terledim
Çıktım havas eyledim
-Âşık Davut
SULARİ-
Kibriğin kaşıma
değdiği zaman
Bekletme
sevdiğim vur beni vur
Şafağın sevdası
söktüğü zaman
Diyârdan diyâra
sür beni beni
Saçların rüzgarı
da tel tel biçende
Dudağım dilinden
şerbet içende
Gönlümde
uykularda ateş saçanda
Bekletme
sevdiğim vur beni beni
Ölümden korkup
da ikrar getiren
Güller arasında
da diken bilinen
Yârimi alıp da
giden o tren
Görünce hatırla
yâr beni beni
Ölünce hatırla yâr beni beni
-Güler
DUMAN’dan-
Erik ağacı çift
aça
Telli telli
telican tellican
Kız yanakların
ballı can
Kollarını
dolanıp saça
Erik ağacı
kurula
Telli telli
tellican
Dibinde su
durula
Tel tel tellican
Kız yanakların
ballıca
Ben güzel ona
derim
Sevdiğine sarıla
Erik ağacı
turuncu
Yaprakları
narıncı
Kız beni göre
seveli
Vallah olmuşum
sarıncı.
Kız ben seni
seveli
Vallah olmuşum sarıncı.
Dama Attım
Değnekleri
-Çok severim,
çok söylerim-
Dama attım
değnekleri yâr döne döne
Kırdı geçti
leylekleri yâr döne döne
Sakarlı’dan bir
kız sevdim yâr yana
Yaktı gitti
yürekleri yâr yana yana
Dağ başında bağ
olur mu yâr döne döne döne
Kara günler ağ
olur mu yâr döne döne döne
Komşu kızı
sevenlerin yâr yana yana yana
Yüreğinde yağ olur mu yâr yana yana yana
Zulmet, der
yaşında kapıldım sele
Girdim bir
mekana camdan içeri
Safî tut gönlünü
dalma hayale
Girdim bir
mekana camdan içeri.
Değirmen başında
vurdular beni
Kirli tütünlüğe
oğul oğul oğul
Koydular beni,
sardılar beni
Ölmeden kabire
koydular beni
Atımı bağladım
nar ağacına
Perçemin dolaştı
oğul oğul oğul
Darağacına oğul
oğul oğul
Benden selâm
olsun oğul oğul oğul
Nazlı bacıma
O da nasıl
dayanır oğul oğul oğul
Benim acıma.
-Refik
BAŞARAN’dan-
Karşı bağda sıra
sıra bademler
Otursun ağlasın
yâri gidenler
Ne sen bana
doydun ne de ben sana
Kör olsun gurbet
eli icat edenler
Alıverin
bağlamamı oymadan
Ben gidiyorum şu
Ürgüb’e doymadan
Keklik olsam
çalı dibi eşerdim
Zengin olsam yâr
peşine düşerdim
Karşı bağda
bademler olup duruyor
Yaprağı üstünde
solup duruyor
Bir güzeli bir
çirkine vermişler
Ağlamış
gözyaşlarını silip duruyor
Yüce dağın bölük
bölük karı var
Engin bağın
ayvası var, narı var
Hep ellerin
üç-beş tane yâri var
Bana bir güzeli
çok mu gördünüz
Alıverin
martinimi oymadan
Ben gidiyorum şu dünyama doymadan.
Yücelerden
seyreyledim dostun ilini ilini
Sabreyledim
kesemedim elin dilini dilini
Atıcım dermez
gülleri
Yıkar gider
hayalleri
Eser eser sam
yelleri
Kırar dalını dalını.
-Ali Haydar GÜL
Söylüyor, Çok yanık güzel söylüyor-
Erzurum’un
dağları
Kadan alım gölen
alım
Bu ayrılık bu
efkar kadan olim
Gölen olim gölen
olim
Hasta eder
sağları
Kadan olim kölen
olim kölen olim
Dertliyim
yaralıyım kadan olim kalın olim
Allıyım
karalıyım kadan olim kölen olim
Yârimi eller
almış kadan olim kölen olim
Eli-kolu bağlıyım kadan olim kölen olim
-Güler DUMAN
Söyler-
Gurbet elde baş
yastığa gelince
Acep neye varır
hâli garibin
Gelen olmaz
giden olmaz yanına
Vay vay vay vay
Akar gözlerinin
yaşı garibin
Garip nere varsa
karadır yüzü
Nemlidir yakası
yaşlıdır gözü
Âşikar edemez
bir iki sözü
Her nereye varsa
zordur işi garibin
Gurbet elde şu
garibe kim baksın
Anası yok türlü
derdini çeksin
Bacısı yok
yaksın yıksın yaş döksün
Gardaşı yok
mezarına taş diksin
Bir çalıdır
mezartaşı garibin
Vay vay vay vay
Şiraz’a
Giderim Şiraz’a
ben
Dayanamam naza
ben
İnşallah
kavuşurum
Gerdanî beyaza
ben
Öyledir yâr
öyledir
Şimdi zaman
böyledir
Giderim Şiraz
üstü
Mendilim suya
düştü
Mendilimi
alırken
Gönlüm bir kıza düştü.
-Bayburtlu Güler
DUMAN’dan-
Bağışla sevdiğim
Hakk’ı seversen
Vay vay vay vay
Gel ağlatma beni
eller içinde
Vay vay vay vay
Hep bizi
söyleşir şu devr-i âlem
Vay vay vay vay
Beni mecnun
ettin eller içinde
Vay vay vay vay
Hasretin sineme
yaralar aşdı
Vay vay vay vay
Kaybettim aklımı
fikrim dolaştı
Vay vay vay vay
Aktı gözüm yaşı
sele karıştı
Dost eline gider
seller içinde
Vay vay vay vay
-Sivas-
Mor menekşe
senden almış kokuyu rengini
Seninle açarmış
dal yârim yârim
Baharda ayrılık
gurbetin huyu
Yaş ol gözlerime
dol yârim yârim
Savrulsun
harmanda yârin eteği
Çıkarsın
tandırdan sıcak keteği
Yağma olsun
köyün balı peteği
Delin bana yeter
bal yârim yârim
Gel otur şu
sözüm yaz defterine
Bana sitem yazma
selâm yerine
Gurbet zehrini
takmış terime
Benim de bir canım al yârim yârim.
-Yine Güler
DUMAN’dan-
Yüce dağların
başında
Yüce dağların
başında
Buram buram
duman şimdi
Buram buram
duman şimdi
Yâr sevmesi
hoştur amma
Ayrılması yaman
şimdi.
Şimdi kömür
gözlüm çıkar
Çıkar da yollara
bakar
Aşkı sevdan beni
yakar
Boyu selvi fidan
gibi
Kanberoğlu yâre
vardım
Açılan güllerin
derdim
Gelmeye kararı
verdim
Sözüm oldu yalan şimdi.
-Bencileyin-
Bülbül idim
zalim felek lâl etti
Hanım lâl etti
Hanım lâl etti..
Kadir mevlâm
kötülere kül etti
Benim ahım
nicelerin gül etti
Hanım kül etti
Hanım kül etti
Ahım alma
Hanım sen de yanarsın
Hanım yanarsın
canım yanarsın.
Sinem yara gözüm
nemli
Kalbim yara
gönlüm gamlı
Hep herkes
yarınla mutlu
Bir ben miydim karagünlü?
-Erzincanlı Âşık
Bey HÂKANÎ’den-
Düşünmeden niçin
sevdim ben seni
Dertlerim içimde
dal gibi oldu
Kırdım ümidimi
perişan ettin
Eridi vücudum
kül gibi oldu
Taze bir gül
olsan dermek istemem
Yeter bu çileye
girmek istemem
Seni yâd ellere
sormak istemem
Canan dedikleri
el gibi oldu
Dertli
BEYHANÎ’yim gülme hâlime
Hayatımı verdim
tek bir teline
Sen beni
düşürdün aşkın seline
Ağlayan gözlerim sel gibi oldu
Bin cefalar
etsen almam üstüme
Gayet şirin
geldi dillerin dostum
Eğer başkasına
gönül verirsen oy
Kış ola bağlana
yolların dostum
Dostum dostum
gelsene yârim
İlahi onmaya
yârdan ayıran oy
Bahçede
bülbüller ötüyor uyan oy
Kula gölge ise
Allah’a ayan oy
Sen gideli gülmedim dostum dostum oy
-Çok Sevdiğim
Türkü-
Nesini sorarsın
düşkün hâlimin
Çoktan beri
yatar hastadır gönül
Alışmış gurbete
göçmüş ilinden
Abdala karışmış
postadır gönül
Kişiye acepdir
müşkülü tenmek
Pervanedir işi
odlara yanmak
Çetin olur
dostum senden ayrılmak
Karalar giyinmiş
yasdadır gönül
Söyletmeyin Kul
Mustafa deliyi
Pîrim Hünkâr
Hacı Bektaş Velî’yi
Pîr elinden
içirdiler doluyu…
Şimdi sarhoş olmuş hastadır gönül..
Dere kenarında
taş ben olaydım
Elâ göz üstünde
kaş ben olaydım
Senin gibi
güzele eş ben olaydım
Nenni de nenni
de nenni de nenni
Al kolun üstüne
ürgüle beni.
Dere kenarından
geçtim de geldim
Boyunu boyuma
ölçtüm de geldim
Güzel güzel diye
seçtim de geldim
Nenni de nenni
de nenni de nenni
Al kolun üstüne
ürgüle beni
Dere kenarında
yayılan taylar
Var mı benim
benim gibi emeği zayılar
Sılâda sevdiğim
yolumu gözler.
Nenni de nenni
de nenni de nendi
Al kolun üstüne ürgüle
beni.
-Güler DUMAN Çok
Güzel Söyler-
Esiyor gönlümde
hasret yelleri
Bir boran
misali, bir kış misali
Yine arzuladım
ey dost o nazlı yâri
Bir hayal misali
bir düş misali
Ne ettim neyledim
netdimdi ben sana
Selâmı sabahı
kestin sen bana
Acı sözler gelir
ey dost değer bu cana
Bir kaya misali
bir düş misali
Haram yiyen
ummaz dünya malından
Ne yeşille pembe
ne de alından
Bir gün bu can
uçar ey dost gider dalından
Bir yaprak misali bir kuş misali.
Akşam olur
karanlığa kalırsın
Derin derin
hülyalara dalarsın
Beni koyup yâd
ellere varırsın
Oy gelin gelin
sevdalı gelin edalı gelin
Bülbül ne
ötersin yuvan mı yoktur
Ayrık ateşimi
sinemde çoktur
Vallahi
güzellerin düşmanı çoktur
Oy gelin gelin oy yeni gelin öldürdün beni
Oy gelin gelin
sevdalı gelin
Tereği toz olmuş
dolabı duman
Vallah seviyorum
yürekten inan
Ellerin yanında
gördüğüm zaman
İster ölüm olsun
ister ayrılık.
Oy gelin gelin
sevdalı gelin
Oy gelin gelin oy yeni gelin.
Seher Yeli
Ayrılık ateşi
kar etti cana
Seher yeli
sevdiğimden bir haber
Selamun sebatın
kutbi cihana
Seher yeli
sevdiğimden bir haber
Gülüm Kareler
Bülbül gibi
bağlamışım kareler
Ayrılık derdine
yoktur çareler
Melhem kabul
etmez ben de yâreler
Seher yeli
sevdiğimden bir haber
Garibim kalmışım
ıssız çöllerde
Yâr yâr çöllerde
Böyle dert
bulunmaz gayr-ı kullarda
Gönlüm intizarda
gözüm yollarda
Yâr yâr yollarda
Seher yeli
sevdiğimden ne haber
Seher yeli sevdiğimden bir haber
-Âşık
YOKSULÎ’den-
Sanki hazan
değmiş ömrüm bağına
Yapraklarım
dökmeye başladı tek tek
Daha doyamadan
gençlik çağına
Dört mevsim
başımda kışladı tek tek
Dostluğun için
sürüm sürüm süründüm
Ne yüzümü
döndüm, ne de erindim
Düşenin dostu
yoğ imiş bilirdim
Gardaşlarım bile
daşladı tek tek.
Meğer boşa imiş
yorulduklarım
Tatlı dillerine
vurulduklarım
Zehirli yılanmış
sarıldıklarım
Öz gardaşım bile
daşladı tek tek
Gardaşlarım bile başladı
-Âşık
YOKSULÎ’den-
Sanki hazan
değmiş ömrüm bağına
Yapraklarım
dökmeye başladı tek tek
Daha doyamadan
gençlik çağına
Dört mevsim
başımda kışladı tek tek
Dostluğun için
sürüm sürüm süründüm
Ne yüzümü
döndüm, ne de erindim
Düşenin dostu
yoğ imiş bilirdim
Gardaşlarım bile
daşladı tek tek.
Meğer boşa imiş
yorulduklarım
Tatlı dillerine
vurulduklarım
Zehirli yılanmış
sarıldıklarım
Öz gardaşım bile
daşladı tek tek
Gardaşlarım bile başladı
-Meşhur Âşık
Karacaoğlan’dan-
Elâ gözlerini
sevdiğim dilber
Gidiyorum sizin
olsun buralar
Ah ettikçe kara
bağrım ezilir
Melhem olmaz
sinemdeki yaralar
Şahin küçük amma
vermez avını
Sen erittin
yüreğimin yağını
Saraydım dostum
usul boynunu
İster ise
kollarımı kıralar
Karacaoğlan der
ki hâlimiz nicedir
O yârin sevdası
gönülden yücedir
Saraydım o yâri
bâri bir gece
İster iseler kefenime saralar
-Âşık
BEYHANÎ’den-Dertli BEYHANÎ’den-
Ayrı düştüm
vatanımdan yurdumdan
Anlayan yok
ahvalimden derdimden
Başım alıp diyâr
diyâr dolaşsam
Gel gitme
diyenim yoktur ardımdan
Ayrı düştüm
vatanımdan kuş gibi
Annem babam
gardaşım yokmuş gibi
Gönül bağım
viran olmuş dökülmüş
Ötmüyor bülbülüm dut yemiş gibi.
-Refik BAŞARAN-
Merdivenin
altına ağam yâr paşam yâr
Gel odama odama
gel odama odama
Esastan bir yâr
gibi ağam yâr paşam yâr
Naz edersin
adama naz edersin adama
Sandık üstünde
sandık
Baştan ayağı
yandık
Sana gönül
verdikse
İnsan evladı sandık.
-Belkıs
AKKALE-Nesimî’den-
Şifa istemem
zalimden
Razıyım ben
hâlimden
Kolay mı gerçeği
görmek
Dost bağından
düller dermek
Şurda kalınsın
değer vermek
Yeter huzurum kaçmasın.
Deli gönül yine
ahuzar oldu
Gönlümün bağları
sarardı soldu
Hayat çeşmemize
hasret doldu
Sen de benim
gibi gez Leyla Leyla
Gez Leyla Leyla
gez Leyla Leyla
Hasretiyim
gezdim gurbet ellerde
Aşkın ateşiyle
dağda bellerde
Aşkın deryasında
derin göllerde
Yetiş imdadıma
tez Leyla Leyla
Tez Leyla leyla
Ne parlaşırsınız
kar gibi gibi
Yüce dağ başında
duran güzeller
Sizin sevdanıza
düşdüm düşeli
Yanıyor yüreğim
kor gibi gibi
Pınarın başında
duran güzeller
Ne parlaşırsınız
kar gibi gibi
Sizin sevdanıza
düşdüm düşeli
Yanıyor yüreğim
kor gibi gibi
Yüce dağ başında
duran güzeller
Parlıyor yüzünüz
kar gibi gibi
Karacaoğlan der
ki ya ben niderim
İkrarı verdim
ikarım giderim
İkrarsız dilberi
ya ben niderim
Gel gitme sevdiğim der gibi gibi
-Âşık
FERRAHÎ’den-
Lale sümbül
bağına vay beni
Çıksam yârin
dağına vay beni
Melhemin bende
bende
Sürem yürek
yağına vay beni
Hayde gülüm nay
beni
Çok severim ben
seni vay beni
Ben FERRAHÎ
neyleyeyim
Dilim durmaz
söyleyim vay beni
Gövsün Tekir
Yaylası
Ben orada yaylayım vay beni.
-Belkıs AKKALE-
Bu dünyanın
devranına
Aldanma gönül
aldanma
Anlı şanlı
kervanına
Aldanma gönül
aldanma
Güldürür yüze
devranı
Bulaman derde
dermanı
Aldanma gönül
aldanma
Bilir misin
neden nesin?
Bir gün
kesilecek sesin
Çürür cisminle
kafesin
Aldanma gönül
aldanma.
Cafer sözünü
kısa kes
Menzil almaz
damak nakes
Bir gün
kesilecek nefes
Gelmişken ölüm
cana
Hakdan yardım
olsun sana
Ağlayanlar var
yan yana
Aldanma gönül
aldanma
Evden barktan
geçeceksin
Ecel tasın
içeceksin
Ne ekdinse
biceceksin
Aldanma gönül aldanma.
Ne güzel
yaratmış yâr yâr seni yaradan
İstemem esmesin
yeller incidir
Güzelsin sevdiğim
gülden goncadan
Uzanmasın sana
yâr yâr eller incidir
Bağlarda limon
ağacı
Çift gezer iki
bacı
Bu derdi senden
aldım
Sensin bunun
ilacı vay
Kap oynatdın
gözülen
Yaktın beni
gözünen
Beni sana
bağladın
İki güzel sözünen vay
-Âşık
RUHSATÎ’den-
Daha senden
gayri âşık mı yoktur
Nedir bu telaşın
vay deli gönül
Neler geldi
geçti Adem’den beri
Hesap et bunları
say deli gönül
Bu fani dünyadan
ümidini üz
İnanmasan işte
Kabe yüz be yüz
Evin mezarlıkdır
malın bir top bez
Topraklar başına
vay deli gönül
Daha duymadınsa
duy deli gönül
Gördüm iki kişi
mezar eşiyor
Gam kasvet
gelmiş boydan aşıyor
Çok yaşayan yüze
kadar yaşıyor
Gel de bu rüyayı yor deli gönül.
-Hüsameddin
SUBAŞI-
Gül dalına
konmuş bülbül yavrusu
Ben o yâre
dayanam doğrusu
Ben ne yaptım
anan ile babana
Seni bana
vermiyorlar doğrusu
Meri kekliyim
nedir çektiğim
Dağlardan aşam
yâre kavuşam
Irmak kenarında
yosunlu taşlar
Yâre selâm
söylen gökteki kuşlar
Söyleyin o yâre
mektup yazmasın
Kapanmış yaralar
yeniden başlar.
Meri kekliyim
nedir çekdiğim
Dağlardan aşam yâre ulaşam.
-Güler
DUMAN’dan-
Küstürdüm
barışamam
Ayrıldım
kavuşamam
Göz açtım seni
gördüm
Yâd ile
konuşamam.
Dert bende kare
bende
İyolmaz yâre
bende
Yuvasız kuşlar
gibi
Olmuşum pare
kente.
Ben garip eşim
garip
Eşim yoldaşım
garip
Öldüğüme gam
yemem
Mezartaşım
garip.
Dert bende kare
bende
Eylenmez yâre
bende
Yuvasız kuşlar
gibi
Olmuşam pare
kente.
Bu dağın
ensesine
Uyandım yâr
sesine
Yârim keklik ben
avcı
Düşmüşem
ensesine.
Dert bende kare
bende
İyolmaz yâre
bende
Yuvasız kuşlar
gibi
Olmuşum parekente.
Kadir mevlâm
senden bir dileğim var
Beni muhannete
muhtaç eyleme
Yedi deryalara
gark eyle sen de
Yine muhannete
muhtaç eyleme
Muhannetin suyu
bulanık akar
Akdığı yerleri
sel gibi yıkar
Bir iyilik
etmeden başına kakar
Beni muhannete muhtaç eyleme.
-Güler DUMAN-
Niçin ağlamayım,
niçin gülmeyim
Deli gönül bir
sevdaya bağlandı
Özü şirin sözü
şirin bir yârin
Gamzesi yok kaşı
yaya bağlandı
Yürüdükçe cıla
verir özüne
Kudret sürmesin
çekmiş gözüne
Taramış zülüfü
dökmüş yüzüne
Zannedersem
bulut Ay’a bağlandı
İRFANÎ’yim yeni
buldum bir devlet
Sakın yâdlar ile
eyleme ülfet
Eskiden kalmadı
mihri muhabbet
Şimdi gönül taze yâre bağlandı
-Neşat
ERTAŞ’dan-
Köprüden geçti
gelin
Saçbağı düştü
gelin
Yâr hâlden dil
anlamaz ne çare
Eğil bir yol
öpeyim dıloy loy
Gençliğim geçti
gelindi loy loy
Söz anlamaz ne
çare
Köprüden
geçemiyom
Az doldur
içemiyom diloy loy
Sen benden
geçtin amma
Ben senden
geçemiyom
Diloy loy söz
anlamaz ne çare
Köprünün altı
diken
Yakdın beni gül
iken yâr hayda
Allah’da seni
yaksın
Üç günlük gelin iken diloy diloy.
-Ârif SAĞ
Söyler-
Şu diyâr-ı
gurbet elde
Şen değil gönlüm
şen değil
Ben hasretim
gözüm yolda
Şen değil gönül
şen değil
Şen değil gönül
şen değil
Ben cismimi
yaktım nara
Kimse bilmez
kalbim yara
Tecellim yok
bahtım kara
Şen değil gönl
Geldim bu dünyaya murad almaya
Özümü meydanda
gördüm sonradan
Zaman mahlukuna
meylimi verdim
Sermayemden
zarar gördüm sonradan
Geldi benim ile
sevdi sevişdi
Al bade ver bade
doldurdu içti
Sadık yârim diye
yeminler içti
Özü çürük imiş
duyduk sonradan
Şu zalimin acı
acı sözleri
Geldi yaramıza
bastı tuzları
Aşdı yaramıza
bastı tuzları
Şu cahilin kara
yüzleri
Durdukca kar
etti cana sonradan
üm şen değil
Geldim bu
dünyaya murad almaya
Özümü meydanda
gördüm sonradan
Zaman mahlukuna
meylimi verdim
Sermayemden
zarar gördüm sonradan
Geldi benim ile
sevdi sevişdi
Al bade ver bade
doldurdu içti
Sadık yârim diye
yeminler içti
Özü çürük imiş
duyduk sonradan
Şu zalimin acı
acı sözleri
Geldi yaramıza
bastı tuzları
Aşdı yaramıza
bastı tuzları
Şu cahilin kara
yüzleri
Durdukca kar etti cana sonradan
Şu dağların
başını yâr oy yâr oy
Yandım yâr
ateşine yâr oy yâr
Gümüşhane
Güzelleri
Dut dibine
yaslanırlar
Cise ile
ıslanırlar
Elma ile
beslenirler
Gümüşhane
güzelleri
İşleri var
ellerinde
Altın kemer
bellerinde
Şeker şerbet
dillerinde
Gümüşhane
güzelleri
İnce serpuş
başlarında
Kalem oynar
kaşlarında
On üç on dört
yaşlarında
Gümüşhane güzelleri.
Dağlara Lâle
Düşdü
Dağlara lâle
düşdü
Güle velvele
düşdü
Yüreğim ona
yanar
Yâr elden ele
düşdü
Dağdan kestim
değnek
Ortası benek
benek
Ben yârimi
severim
El yâri neme
gerek
Dağda biçtim
ekini
Yitirdim
eldekini
Her gelen benzim
sorar
Bilmez
kalbimdekini
Dağdan kestim
değnek
Ortası benek
benek
Ben yârimi
severim
El yâri neme gerek
-Güler DUMAN-
Ahı da bu dert
beni öldürür
İyi olmaz yaram
dert dert üstüne
Öldürür de
düşmanları güldürür
Gitdi şahım
geldi gam gam üstüne
Tabiplerde şifa
kaldı az kaldı
Yandı yürek
kebab oldu göz kaldı
Zaman, hâl,
ahvalden bilen az kaldı
Gitti şahım
geldi gam gam üstüne
Her zaman
ağladım bir dem gülmedim
Ahdedeydim
gözyaşlarım silmeye silmedim
Silmeden usandım
yaş yaş üstüne
N’oldu bana
böyle ben de bilmedim
Her zaman
ağladım bir dem gülmedim
Akdı gözyaşlarım
daha silmedim
Silmeden usandım yaş yaş üstüne
Sevdalıyım ben
bir cana sevdalı.
Sevdalıyım ben
bir cana sevdalı
Bulunmaz emsali
yoktur benzeri
Ne Şirin’dir ne
Aslı dır ne de Leyla
Sevdalı sevdalı
sevdalı sevdalı.
Bir esirim bir
köleyim ben ona
Bu sevdalar
benzer dağlar karına
Şavkı vurur yüce
dağlar başına
Sevdalıyım ben
bir cana sevdalı
Sevdalı sevdalı
sevdalı sevdalı.
Bulunmaz emsali
yoktur benzeri.
-Not.: Bu türküdeki ince manayı herkes anlayamaz-
Ahu gözlüm tut
elimden
Vazgeçmeden
emelimden
Aşkın beni
temelinden
Yıkmadan gel
yakmadan gel
Ahu gözlüm kaçma
benden
Gönül
vazgeçmiyor senden
Ecel tatlı canı
tenden
Çekmeden gel çekmeden gel.
-Güler DUMAN
Söyler-
Gel sevdiğim
artık bir karar eyle
Kesme muhabbeti
aralanmasın
Susadık dostluğa
merhamet eyle
Aramızda dağlar
sıralanmasın
Merhamet eyle
Siyah saçlarını
örkementeyle
İstersen vur
beni ister kul eyle
Bir ben değil
bir de sen söyle
Kesme muhabbeti aralanmasın
-Karacaoğlan’dan-
Madem dilber
meylin yok idi bende
Ezelinden ikrar
vermeyeyidin
Muhabbettir
güzelliğin nişanı
Bakıp uğrun
uğrun gülmeyeydin
Siyah saçlarını
eyleme perde
Beni sen düşürdün
bu zalim derde
Ben kendi
hâlimde durduğum yerde
Çağırıp berguzar
vermeyeyeyidin
Karacaoğlan der
ki ey mahi mestim
Kaşla göz
edersin bana kasden
Severler güzeli
darılma dostum
Darıldınsa güzel almayayaydın.
-Kızım Hamiye
Çok Severdi-
Çektiğim cevri
cefalar
Sevdiğim senden
ötürü
İkrar iman
gibidir
Sen de sev
benden ötürü
Hû…
Alim dost velim
dost
Hakk erenler
giymiş post
İstemek biz
atlas libası
Bize yeter Hırka
post, Kani dost
Ben Pîrimi Hak bilirim..
-Güler DUMAN
Söyler-
O LEYLİ LEYLİ
Dinleyelim dağ
başında fıkanı
Görelim ne demiş
leyli leyli
Uğra yâr yanıma
eyle selamı
Daim ezberimiz
bu leyli leyli
Felek çakmağını
üstüme çaktı
Beni unulmaz
derde bıraktı
Vücudum şehrini
odlara yaktı
Yandım ateşlere
su leyli leyli
Felek harbisini
eyledi cengel
Ben murad almaya
koymuyor engel
Ben yâre varmaya
koymadı engel
Ölürsen sevgilim
üstüme sen gel
Gözüm yaşı ile yu leyli leyli..
-Adıyamanlı
Mehmet SESKE Söyler-
Yollar seni gide
gide usandım
Ayağıma diken
battı gül sandım
Ben de vefalı
bir yâr sandım
De yürü yürü de
muannit gelin
Ok vurdun sineme
yaram çok derin
Kırmızılar
giymiş alınan oynar
Hasbahçe içinde
gül ilen oynar
Yâr beni
bırakmış elinen oynar
Elinen oynayan
yâri neyleyeyim
Ok vurdun sineme
yaram çok derin
De yürü yürü de
zalımın kızı
Esti acı poyraz ayırdı bizi.
-Erzurumlu Sinem
Hanım’dan-
Bir dilim iki
dilim üç dilim elma
Gel sarıl
boynuma almasan alma
Eller gitdi
gitdek vay Akpıra
Şimdiki rağbet
kızlar vay çabunlara
Bir dilim iki
dilim üç dilim elma
Gel sarıl
boynuma almasan alma
Eller gitdi
gitdik vay biberliğe
Şimdiki rağbet
kızlar vay dilberliğe
Eller gitdi
bizde gitdik vay karataşa
Şimdiki rağbet
kızlar vay kalem kaşa
Bir dilim iki
dilim üç dilim elma
Gel sarıl boynuma almasan alma
-Güler DUMAN-
Aldılar elimden
kaşı karamı
O dost yok ki
sara benim yaramı
Verseler istemem
Bağdat Haramı
Benim meylim
yine nazlı yârdadır
Çağırın o dostu
başım dardadır
Meylimi vermişim
yüce Mevlâya
Ararım derdime
çare bulmaya bulmaya
Azrail gelse de
canım almaya almaya
Benim meylim
yine nazlı yârdadır
Yârdadır yâr
dadır
Çağırın o dostu
başım dardadır
Dardadır dardadır.
-Urfa Türküsü-
El zanneder ben
deliyim
Dost bağının
bülbülüyüm
Aman anman
Ben o yârin
meftunuyum
Gönül sabreyle
sabreyle
Mevlânın muradı
böyle
Güldüm sarardım,
soldum,aman aman
Yana yana ben
gül oldum
Ben o yâre
meftun oldum aman aman
Gönül sabreyle
sabreyle
Mevlânın muradı böyle..
-Uzun Hava-Güler
DUMAN-
Beri gel beri de
boyu güzelim
Alma yanağında
kaldı nazarım
Yol üstünde
kazın benim mezarım
Yâr gelip
geçtikce bana can gelir
Arkuanın yolu
tozdur dumandır
Bizi böyle eden
ahdır yamandır
Gidiyorum
geleceğim gümandır
Ah aman aman
Gel kadan alım gel kurban olayım.
Hak beni yarattı
Adem
Nur verdi kendi
nurundan
Cihan bana etti
sitem
Nenni nenni
nenni
Nenni benim
güzel yavrum nenni
Nenni benim küçük yavrum nenni.
-Muhlis AKARSU-
Bundan böyle
nazlı nazlı yâre küskünüm
Yüzbin tabib
gelse gelse yine iyolmam
Derdindir bu
yaram kurtulmam gayri
Dünya dünya
döndü döndü güldü hâlime
Kader kısmetimi
verdi zalime
Bunca engel
çıktı ey dost geldi yoluma
Derindir bu
yaram iyolmam gayri
Bundan sonra
nazlı nazlı yâre küskünüm
Verse de dünyayı
konuşmam gayri
Yüzbin tabib
gelse gelse derman eylese
İyi olmaz yaram kurtulmam gayri
Sürüne sürüne
kapına geldim
Hâlimden bilecek
yârim olsa idi
Urganım boynumda
gezer dururum
Yârin divanında
darım olsa idin
Sen ulu canansın
ben de kulunum, kölenim
Dilerim kimseye
varmaz zulümüm
Eğer sen Leyla
isen ben de Mecnun
BEYHANÎ
bilseydim derman olurdum
Cevherim olsa
idi kervan olurdum
Elbette Mısır’a
sultan olurdum
Yusuf Kenan gibi
malım olsa idi
Yusuf Kenan gibi malım olsa idi
-Burhan ÇAÇAN-
Sarı kızın
saçlarına hayran olam
Sarı kızın gözlerine kurban olam
-Hüsamettin
SUBAŞI Söyler-Uzun Hava-
Oğul düşürdün
derde beni
Oğul koydun
çukurda beni
Oğul bu nasıl
sadakatmış
Oğul yedirdin
kurda beni
Bu nasıl
dostlukmuş?
Oğul giderim
Van’a doğru
Oğul yolum
İran’a doğru
Oğul kes başım
kanım aksın
Oğul kadir
bilene doğru
Naçar elinden, hayin elinden vah vah..
-Burhan
ÇAÇAN’dan-
CEMO
Kara taşa kara
taşa
Yazın yazın kara
taşa
Şu gurbet elde
yad ellerde yâr
Neler geldi
garip başa.
Aman Cemo, yetim
Cemo
Yüzüne hasretim
Cemo
Yara benden yara
benden
Yâre selam
söylen benden
Sinemde bu aşk
yarası
Gitmiyor bu yara
benden.
Men diyemem men
diyemem
Ölürüm de men
diyemem
Yanakda diş yeri
var
Ben buna yâr
diyemem
Aman Cemo dertli
Cemo
Yüzüne hasretim Cemo..
Cevizin Yaprağı
Dal Arasında
Cevizin yaprağı
dal arasında
Güzeli severler
bağ arasında
Üç-beş güzel bir
araya gelmişler
Benim sevdiceğim
yok arasında
Evlerinin önü
zerdalı dalı
Pencereden
gördüm kınalı eli, o beyaz eli
Benim sevdiceğim
tomurak gülü
Sensiz lokmaları
yiyemez oldum
Sensiz konaklara
giremez oldum
-Sesim düzgün iken bu türküyü çok güzel okurdum-
-Yine Güler
DUMAN’dan-
Yavrusun
aldırmış bülbül misali
Konar daldan
dala öterim böyle
Sineme ayrılık
közü düşeli
Yanar ince ince
tüterim böyle
Bilmem bu
hançeri bana vuranı
Yitirmişim eşi
dostu yâreni
Baykuş gibi
mekan tuttum öreni
Virane yerlerde
yatarım böyle
HİCRANÎ dert
çeker kimin nesine
Kader beni
salmış dert dünyasına
Salmışım gemiyi
gam deryasına
Açılmaz
yelkenler batarım böyle
Salmışım gemiyi
kum deryasına
Açılmaz
yelkenler batarım böyle.
-Çok Sevdiğim Türkü-
-Âşık
BEYHANÎ’den-
Bir han
köşesinde kalmışam hasta
Gözlerim kapıda
kulağım seste
Kendim gurbet
elde gönlüm sılada
Gelme ecel gelme
üç gün ara ver
Al benim sevdamı
götür yâre ver
Felek sen mi
kaldın bana gülecek
Gözümün yaşını
kimler silecek?
Dediler Kerem’e
Aslı’n gelecek
Gelme ecel gelme
gelme, üç gün ara ver
Al benim sevdamı
götür yâre ver
Erzurum dağları
duman ildedir
Aslı gelir diye
gözüm yoldadır
Aslı hayin
yârdır adam aldatır
Gelme ecel gelme
gelme, üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yâre ver
-Yine Güler
DUMAN’dan-
Gönlümün bahçesi
sararmış solmuş
Ötmüyor bülbülüm
gaflete dalmış
Kurumuş gülleri
dikenler kalmış
Viraneye
dönmüşüm vay beni vay
Oy beni beni,
vay beni oy beni beni
Vah beni oy beni
beni beni beni beni
Karanlık
günlerin gündüze hasret
Yaşıyorum ömrüm
sanki bir ahiret
Böyle yaşayamam
ölürüm elbet
Ölmeden ölmüşüm
vay beni beni
Oy beni beni vay
beni oy beni beni
Vah beni oy beni
beni beni beni beni
Bir garip
Ayhan’ım gurbet ellerde
Bazen sahralarda
bazen çöllerde
Sorarım Leylâ’mı
esen yellerde
Mecnuna dönmüşüm
vay beni beni
Oy beni vay beni
oy beni vay beni
Vah beni beni beni beni beni.
-Uzun Hava-
Beri gel beri de
boyu güzelim
Usul boylarında
kaldı nazarım
Ağ aman aman
kadam alayım
Ey sevdiğim ben
de seni almasam
Mecnun olur şu
çöllerde gezerim
Nasıl oldu bizi
gurbet ele saldılar
Ah aman aman
Arkuvanın yolu
tozdur dumandır
Bizi böyle eden
ahdır amandır
Yârdan ayrılalı hayli zamandır
Habibim
Ey Habibim
senden başka
Ya ben kime
yalvarayım
Yunus gibi
düştüm aşka
Başka kime
yalvarayım yalvarayım
Gökte bulut
oynayanda
Başda bey’in
kaynağında
Senden imdat
olmayanda
Ya ben kime
yalvarayım
Başka kime
yalvarayım
Ali’m der ki
benim canım
Yaş yerine akar
kanım
Sensin efendim
sultanım
Ya ben kime
yalvarayım
Başka kime yalvarayım
-Âşık
BEYHANÎ’den-Güler DUMAN’dan-
Sürüne sürüne
kapına geldim
Hâlimden bilecek
yârim olsaydın
Urganım boynumda
gezer dururum
Kadrimi bilecek
yârim olsaydın, darım olsaydın
Urganım boynumda
gezer dururdum
Hakk’ın
divanında yârim olsaydın
BEYHANÎ
bilseydim derman olurdum
Cevherim olsa
idi kervan olurdum
Elbette Mısır’a
sultan olurdum
Yusuf Kenan gibi malım olsaydı
Karanfil es dilidir
Saçbağı
kesilidir
Yüzü dost kalbi
düşman
Ben böyle dostu
nedim.
Karanfilimi oyun
Oyun koynuma
koyun
Toprak suya
doymuyor
Ben sana nasıl doyum
İpek Mendil Dane
Dane
İpek mendil dane
dane
Yuydular
serdiler güle
Ana Celal’ı
yuydular
Başuçunda döne döne
Celal oy oy
yavrum oy oy
Evlerinin önü
arpa
Kırat gelir
kırpa kırpa
Benim yavrum
hastalanmış
Kuru yerde yata
yata
Celal oy oy
yavrum oy oy
Evlerinin önü
yonca
Yonca kalkmış
dam boyunca
Bu yoncayı kim
bicecek?
Celal oğlan
olmayınca
Celal oy oy yavrum oy oy
-İşte Sakarlı
Böyle-Hâlimizi soran yoktur-22.01.2005-
Kalk gidelim
deli gönül
Bizi burada
bilen yoktur
Hâlimizi
arzetmeye
Yanımıza gelen
yoktur
Yanımıza gelen
yoktur
Bir su içtim
derin gölden
Hiç ayrılmam
doğru yoldan
Ârif olan anlar
telden
Cahillerden
bilen yoktur
Cahillerden
bilen yoktur
Pîr Sultanım
konar göçer
Malını alana
açar
Misafirler gelir
geçer
Eylenip de kalan
yoktur
Eylenip de kalan yoktur
-Âşık
BEYHANÎ’den-
Bir han
köşesinde kalmışım hasta
Gözlerim kapıda
kulağım seste
Kendim gurbet
elde gönlüm sılada
Gelme ecel gelme
üç gün ara ver
Al benim sevdamı
götür yâre ver
Felek sen mi
kaldın bana gülecek
Akıtdın gözyaşı
kimler silecek?
Dediler Kerem’e
Aslı’n gelecek
Gelme ecel gelme
üç gün ara ver
Al bu selamımı
götür yâre ver
Erzurum dağları
duman ildedir
Dediler Kerem’e
Aslı yoldadır
Aslı hayin
yârdır adam aldatır
Gelme ecel gelme
üç gün ara ver
Al benim sevdamı götür yâre ver
-Bu türkünün
tamamı yazılmamıştır-
Dost iki âşık
bir araya gelmişler
Onlar birbirine
meydan ederler
Üç-beş âşık bir
araya gelmişler
Onlar birbirine
meydan ederler
Dost dertli bu
dertlere düşeli beri
Kimi geri çeker kimi ileri
-Çok Güzel Bir
Türkü-
Pınarın başında
destin varmış
A kız senin
benden ayrı dostun varmış
Beni öldürmeye
kasdın varmış
Söyle gelin
söyle ayrılık günü
Söyle yârim
söyle ayrılık sonu
Pınarın başında
desti doldurur
Destinin kulpuna
şahin kondurur
Kız senin
bakışın adam öldürür
Söyle gelin
söyle ayrılık sonu
Söyle yârim
söyle muhabbet sonu
Karşıdan karşıya
al yeşil dağlar
Bir yandan yana
bahçeler bağlar
Gurbette
hasretten geçmiyor aylar
Söyle gelin
söyle ayrılık günü
Söyle yârim söyle ayrılık sonu
-Güler DUMAN-
Gözyaşlarım
döndü sele
Elin ile siler
misin?
Gidiyorum gurbet
ele
İyi yolculuk
diler misin?
Bana mektup
yazar mısın?
Sarı saçlım sarı
saçlım
Dudu dillim
hilâl kaşlım
Acımadın
gözyaşıma
Neler getirdin
başıma
Gidiyorum yurt
dışına
Yollarımı gözler
misin?
Sarı saçlım
sırma saçlım
Dudu dillim hilâl kaşlım
Dereler çağlar
oldu
Gözlerim ağlar
oldu
Bir Leyla’ya
dost oldum
Meskenim dağlar
oldu
Zalim ağlattın
beni
Kara bağlattın
beni
Dünyaya
değişmezdim
Bir pula sattın
beni
Ağlarım
kandığıma
Kanıp
aldandığıma
Dağlar taşlar
dayanmaz
Benim
dayandığıma
Dereler buz
bağladı
Avcılar iz
bağladı
Güzel kız vurdu
beni
Bir güzel kız bağladı
-Güler DUMAN Söyler-
Yağma yağmur
yağma akmasın seller
Yıkıp virâneye
dönmesin evler
Seni sevdiğimi
duymasın eller
Alam sazım çalam
söylesin teller
Hasköyün başında
esiyor yeller
Esme seher yeli
solmasın güller
Seni sevdiğimi
duymasın eller
Alam sazım çalam konuşsun teller
-Karacaoğlan’dan-
Bağlandım
dertler yollarım kaldım çaresiz
Gayri bana dünya
aralandı gel gel
Dirildi
dertlerim artsız amansız
Üst üste dizildi
sıralandı gel gel
Yavrum gel gel
canım gel gel
Yâri görse idim
haftada ayda oy
Sevip ayrılmadan
ne buldun fayda
Azrail göğsümde
canım haymayda
Yüreğimin başı
yaralandı gel gel
Karacaoğlan der
ki başa yazıldı
Tel tel oldu
gözyaşlarım süzüldü oy
Kefenim biçildi
kabrim kazıldı
Mezarıma toprak
kürelendi gel gel
Yavrum gel gel kurban gel gel
-Güler DUMAN
Söyler-
Bülbül
halın-harın kalmaya
Niçin kondun
harlıya
Benim gönlüm yoğ
idi
Sebep sana
kamlıya
Baba der ki bu
handan
Asker kalktı bu
handan
Vurun vurun
öldürün
Ben de bıktım bu candan
-Munzur Dağı-Çok
Güzel-
Munzur Dağı
silelenmiş karınan
Aram açık
usulboylu yarınan
Eller bayram
eder nazlı yârınan
Benim günüm
geçer ahuzar ile
Selvinin dalına
yaslanmayasın
Yağan
yağmurlarla ıslanmayasın
El kızı değil mi
Azrail dostu
Yalan sözlerine aldanmayasın
-Güler DUMAN
Söyler-
Hoynar hoynar
tarlalarda darı var
Oyuk oyuk yeri
var
Hoynar hoynar
şimdi gelinlerin
Hoynar hoynar
hafta bir yârı var
Çayına attım
minder
Kız yüzün beri
dönder
Eğer beni
seversen
Ayda bir mektup
gönder
Hoynar ayda bir
mektup gönder
Hoynar ateş
gülünü bekler
Hoynar bülbül
dalını bekler
Hoynar yiğit
olan bir yiğit
Hoynar kırk yıl
yarını bekler
Bir yiğit
sevdiğinin
Kırk yıl yolunu bekler
Erenler zehir
getirin
Balınan öldürmen
beni
Bağrıma diken
batırıp
Gül ile öldürmen
beni
Duygular dönüşdü
söze
Yanık sevda
işler öze
Dertli dertli
vurup saza
Telinen öldürmen
beni
Ben dertliyim
dertsiz sanma
Engin uç çöplüğe
dönme
Asın kesin yüzün
anma
Dilinen öldürmen beni
-Âşık Davut
SULARÎ’den-
Baktım şu
cihanın tamaşasına
Hep lisanlar Alo
Alo ‘Ali’ diyorlar
Yedi derya döndü
gam şişesine
Hep lisanlar Alo
Alo ‘Ali’ diyorlar
Herhangi bir
millet alsa da
Telli telsiz telefonlar çalsa da..
Dilinen Öldürmen
Beni
Erenler zehir
getirin
Balınan öldürmen
beni
Bağrıma diken
batırın
Gül ilen
öldürmen beni
Duygular dönüştü
söze
Yandı yürek
döndü köze
Yanık sevda
işler öze
Telinen öldürmen
beni
Bir aşktır düşdü
özüme
Yanarım kendi
közüme
Leyla görünüp
gözüme
Çölinen öldürmen
beni
Hüdayiyim daldım
gama
Saldı beni
demden deme
Asın kesin yüzün
anma
Dilinen öldürmen beni
-Güler DUMAN
Söyler-
Söyleyin canana
durmasın gelsin
Ölürem ölürem
vallah ölürem
Ölmeden gözlerim
bir daha görsün
Ölürem ölürem
vallah ölürem
Ararım canım
seni heryerde
Düşürdün
dermansız çaresiz derde
Hiç insaf yok
imiş o hayin yârde
Ölürem ölürem
vallah ölürem
Ateşi kararmış
küllere döndüm
Akan boz bulanık
sellere döndüm
Dalda hazan
olmuş güllere döndüm
Ölürem ölürem vallah ölürem…
Gölbaşı
Gölbaşına vardım
gülleri çokdur
Güzeller geliyor
sevdiğim yoktur
Şalvarlı gelin
edâlı gelin
Gölbaşına vardım
tren duruyor
Annem beni
gurbet ele yolluyor
Şalvarlı gelin
fistanlı gelin edâlı gelin
Bu derenin
ağacından burcundan
Bana gelsen ölür
müydün acından
Şalvarlı gelin fistanlı gelin edalı gelin
-Bu Türküyü Çok
Sevdim-
Ölüm arkam sıra
gezme
Git dolanda bir
zaman gel
Gurbet elde
canım alma
Gel sılada
borcumu öde
Şu dünyada boşa
gezdim
Usandım canımdan
bezdim
Şah Hüseyin’e
rica yazdım
Kerbelâ’ya götür
de gel
Avladığım kumru
kazdır
Bu sitemler bana
azdır
Vatanım Kangal
Sivas’tır
Sar vatanım yanıma gel
Yastığı kuş
tüyünden
Bir yâr sevdim
köyünden
Sevdim de
alamadım
Ölüyorum
derdimden
Vay le vay le
vay le
Evimin önü arpa
Kırat yer kırpa
kırpa
Yeni bir yâr
sevdim
Hem güzel hem
körpe
Vay le vay le
vay le
Bir yâr sevdim
Mardin’den
Güzellerin
merdinden
Kız ben seni
seveli
Duramıyom
derdinden
Vay le vay le vay le
-Güler DUMAN
Söyler-
Bu yarayı senden
aldım
Başka tabip
sarmıyor ki
Issız bir çölde
kaldım
Bir su veren
olmuyor ki
Gözümden akıyor
yaşım
Dertten
kurtulmuyor başım
Uçtu gitti gönül
kuşum
Dön desem de
dönmüyor ki
Gece gündüz
sazım çaldım
Ben bu derdi
senden aldım
Dertlerimi bir
bir yazdım
Vallahi canımdan
bezdim
Kemal şimdi gülmüyor ki
Demirciler demir
döver taç olur
Sevip sevip
ayrılması güç olur
Ben gidersem
senin hâlin nice olur?
Hanifem isyan
senin aman annende
Ah hanifem kız
senin hâlin aman yanemde
İsyan değil kız
senin aşkın aman var bende
Şu dağların
çiçekleri solmasın
Kavuşmamız
kıyamete aman kalmasın
Seni benden
ayıranlar anmasın
Ah Hanifem isyan
senin aman annende
İsyan değil kız senin aman aşkın var bende
Hamamdan geliyor
güzeller hası
Bürüğün altından
görünür tası
Bu kimin kızıdır
bu kimin nesi
Böyle güzel mi olur köylü kızında
Suya gider
alyazmalı bir gelin
Bir gelin bir
gelin bir gelin
Yaşmağında
oyaların beş midir, beş midir, beş midir?
Nazar etmesinler
kınalı elin vay elin
A beyaz elin vay
elin vay elin
Kötü kocan sanki
sana eş midir?
Eş midir, eş
midir, eş midir, eş midir?
Al suyun suyun
özünden
Dönme ikrarın
sözünden
Kanlı yaş döktün
gözümden
Yoksa gelin
senin kalbin taş mıdır?
Taş mıdır, taş mıdır, taş mıdır?
İşte gidiyorum
çeşm-i siyahım
Önümüze dağlar
sıralansa da
Efkarım servetim
servetim ahım
Kaderim önümde
karalansa da
Karardıkca
bahtım karalansa da
Bağladım canımı
zülfün teline
Sen beni
düşürdün elin diline
Güldün
Mahsunî’nin garip hâline
Karardıkca
bahtım karalansa da
Düşman elinde paralansa da..
Kapının önünde
önlük dikiyor
Kapının önünde
bahçe dik gör
Kapının önünde
Kerman büküyor
Yürüdükçe ince
beli büküyor
Dedim güzel sen
kimlerin yârisin?
Söylemeden dolu
gibi döküyor
Ölem döküyor
anam döküyor
Saçları dökülmüş
yüzüne perde
Senin için
uğrattı bu zalim derde
Dedim güzel
sevdiğin nerde?
Ah ettikçe
ciğerimi söküyor
Ölem söküyor
canım söküyor
Havayı kaplamış
bir kara bulut
Verdiğim gülleri
koynunda kurut
Hayırsız
birinden sana fayda yok
Hayırsız
biriymiş de onu unut
Ölem de onu unut canım de onu unut
-Güler DUMAN-
Can dediğim
kardaşlarım
Birer birer yüz
çevirdi
Lokma dostu
kardeşlerim
Sende mi usandın
benden sende mi sende mi?
Dost sende mi
sende mi sende mi dost?
Sende mi sende
mi dost? Sende mi sende mi dost?
Elimden su içen
kuşlar
Buna şahit
dağlar taşlar
Kan kardeşim can
yoldaşlar
Sen de usandın
benden
Sen de mi sen de
mi sen de mi dost?
Sen de mi sen de
mi sen de mi dost?
Can dediğim can
kardaşlar
Sen de mi
usandın benden sen de mi sen de mi?
Sen de mi dost?
Sen de mi sen de mi sen de mi dost?
Gurbet eller ne
yaptınız?
Beni yalnız
bıraktınız
Canımdan can
kopardınız?
Beni yârsız
bıraktınız?
Verin benim
sevdiğimi
Verin benim bir
tanemi
Bırakmaz size
alırım
Ya ölür ya da
kalırım
Sehpalarda
sallanırım
Büyük harpler
çıkarırım
Verin benim
verdiğimi
Verin benim bir
tanemi
Ben onsuz nasıl
yaşarım
Öldürmez mi
duygularım
Gaz döker kendim
yakarım
Verin benim
sevdiğimi
Verin benim bir
tanemi
Ya ölür ya
alırım
Sehpalarda sallanırım.
-Güler DUMAN
Söyler-
Ölmeden sevdiğim
kabrimi kazma
Belki bu derdime
çare bulunur
Zaten kader
vurmuş bir de sen vurma
Belki bu derdime
çare bulunur
Felek bana
vurmuş bir sen vurma
Belki bu derdime
çare bulunur
Açtın yüreğimde
derin yâreyi
Çıkardım alları
giydim karaları
Gece gündüz
çağırırım mevlâyı
Belki bu derdime
çare bulunur
Acı sözlerinle
bağırımı delme
Bu garip âşığın
ahını alma
Bana cevredip de
ellerle gülme
Belki bu derdim çare bulunur
-Güler DUMAN
Söylüyor-Çok Hoş Bu-
Gurbet eller ne
yaptınız?
Beni yârsız
bıraktınız
Canımdan can
kopardınız
Verin benim
sevdiğimi
Verin benim bir
tanemi
Bırakmam sizden
alırım
Ya alırım ya
ölürüm
Sehpalarda
sallanırım
Verin benim
sevdiğimi
Büyük harpler
çıkarırım
Büyük savaş
çıkarırım
Ben onsuz nasıl
yaşarım
Ben onsuz nasıl
yaşarım?
Öldürmez mi
duygularım?
Gaz döker kendim
yakarım
Verin benim bir
tanemi
Verin benim sevdiğimi
Sevda sevda
derler behey yârenler
Görmeyene bir
acaip hâl olur
Varıp kız on
yediye girince
Açılmadık bir
tomurcuk gül olur
Onsekizden gayet
yüksekten uçar
Ondokuzunda
gözlerinden kan saçar
Yirmisinde
sevdiğinden vazgeçer
Son deminde bir
kötüye kul olur
Karacaoğlan der
ki ey kaşı kara
Yüreğime açtın
onulmaz yara
Açtın yüreğime
onulmaz yara
Çok varıp
gelirsen olmaz her yere
Ya muhabbet kalkar ya bir hâl olur
-Bir Trabzon
Türküsü-
Bizim yayla düz
gibi
Kış olunca buz
gibi
Geldin elli
yaşına
Duruyorsun kız
gibi
Cenber cenber
üstüne
Cenber
bağlamaları
Yaktı götürdü
beni
Yârin ağlamaları
Bizim yayla düz
olur
Kış gelince buz
olur
Gündüz gelme
gece gel
Eller duyar söz olur.
Acem ellerinden
misafir geldim
Yol bilmenem
Sunam nerden gidiyom
Şöyle bir yol
köyünüze uğradım
Diber kerem eyle
konuk albeni
Saz ile söz ile
hoş eyle beni
Sar beni sev
beni yâr beni
Dolmamdım
dağları bu yere düştüm
Yandım
hasretinle odlara düştüm
Çaresi bulunmaz
dertlere düşdüm
Dilber kerem
eyle konuk al beni
Saz ile söz ile
hoş eyle beni
Karacaoğlan der
ki nasıl edeyim?
Beyaz gerdanını
seyran edeyim
Kaldır gerdanı
seyran edeyim
Sunam seni nere
koyup gideyim
Dilber kerem
eyle konuk al beni
Saz ile söz ile
hoş eyle beni
Sar beni sev beni
yâr beni
Dilber kerem eyle konuk al beni
Ölmeden sevdiğim
kabrimi kazma
Belki bu derdime çare bulunur
Gül Menekşe
Gül menekşe
senden almış kokuyu
Seninle açarmış
dal yarım yarım
Baharda ayrılık
gurbetin huyu
Yaş ol gözlerime
dol yarım yarım
Savrulsun
harmanda yârin eteği
Çıkarsın
tandırdan sıcak keteyi
Yağma olsun
köyün balı peteği
Dilin bana yeter
bal yarım yarım
Gel otur şu sözü
yaz defterine
Bana sitem yazma
selam yerine
Gurbet zehrini
katmış terine
Benim de bir canım al yarım yarım
-Uzun Hava-Güler
DUMAN Söyler-
Yüce dağ başının
bir yanı yoktur
Bir ince ses
geldi sandım ki yârdır
O yârın yanağı
kırmızı güldür
Sandım kan
damlamış karın üstüne
Derin derelerin
ince dumanı
Yârdan ümit
vardır kesmem gümanı
İkimizin gün
görecek zamanı
Vurdu zalim felek
ayırdı bizi
Ah ah ayırdı bizi.
Dikkat..Dikkat..
Hayret verir
insana geldiğimiz şu nokta
Bilgisayardan
sonra robotlar var ufukda
Uydulu artık
hayat hepsi iyi güzel de
Sallanıyor insanlık manevî bir boşlukta
Âşığım dağ
gezerim
Bülbülüm bağ
gezerim
Yüz yerden yüz
yaram var
El sanır sağ
gezerim
Uy uy demeye
geldim
Yâri görmeye
geldim
Yârim yaran
nerende,
Melhem olmaya
geldim
Eğer Ferhat
olsaydım,
Kayaları yarardım…
-Makamı yani
kaydesi çok hoşuma giden türkü-
Tokatlı bir
âşıktan-
Düşünün hâlini
darda kalanın
Darda kalanın
Gurbet eller ne
yaptınız
Beni yalnız
bıraktınız
Canımdan can
kopardınız
Verin benim
sevdiğimi
Ya ölür ya
Bırakmam sizden
alırım
Ya ölür ya
sallanırım ya ölürüm
Büyük savaş
koparırım
Sehpalarda
sallanırım
Ben onsuz nasıl
yaşarım?
Ben sensiz nasıl
yaşarım?
Öldürmez mi
duygularım?
Gaz döker
kendimi yakar
Verin benim
sevdiğimi
Verin benim bir tanemi
Yürü Yalan Dünya
Senden Usandım
Goncaydım
dalında har ettin beni
Onulmaz derdime
dermandır sandım
Kadir bilmeyene
yâr ettin beni
Bağladım her yanı
tor ettin beni
Firkatın derdine
alışamadım
Kavim kardeşimle
buluşamadım
Yalan dünya sana
san çıkışamadım
Bağladın her
yanım tor ettin beni
Uyku yok gözümde
yatamaz oldum
Kutnu kumaşımı
satamaz oldum
Cüda bülbül gibi
ötemez oldum
Ah ile bülbüle
zar ettin beni
Zar ettin beni
-Makamı Çok
Güzel-
Düşünün hâlini
harda kalanın
Düşünün hâlini
harda kalanın
Derdim üstüne
dert ekleyenim var
Nasıl bulacağım
o nazlı yâri
Nasıl bulacağım
o nazlı yâri
Memleketten haber bekleyenim var
Güvercin vurdum
kalkmaz
Kanı sel oldu,
göl oldu akmaz
Can verdim,
ekmek verdim
Dönüp yüzüme
bakmaz
Öyledir yâr
öyledir
Aşkın beni
söyletir
Almış yâri
yanına
Türkü mani
söyletir
Güvercin
havadadır
Kuş uçmaz
yuvadadır
Bir elim yâr
elinde
Bir elim
duâdadır..
Öyledir yâr
öyledir
Aşkın beni
söyletir
Almış yâri
yanına
Türkü mani
söyletir
Şimdi zaman böyledir
-Yunus EMRE’den-
Ben bu dağın
ağacıyım
Hem tatlıyam
hem acıyam
Ben
mevlanın muhtacıyam
Gel gör beni aşk
neyledi
Aşka giriftar
eyledi
Beni bu dağda
buldular
Garip olduğum
bildiler
Saz yapıp içim
oydular
Gel gör beni aşk
neyledi
Aşka giriftar eyledi..
-Malatyalı Kemal
ÇIĞRIK’dan-
Mevlam bir dert
vermiş
Beraber derman
vermiş
Bu tükenmez
derdime
Neden ilaç
vermemiş
Zalim ağlatma
beni
Kara bağlatma
beni
Böyle sızlatma
beni
Diley diley ley
diley ley
Diley ley diley
ley
Mevlânın verdiği
dert
Gündür gelir
geçer
Aşka düşen
yürekler
Aşka düşen
yürekler
Yanar gül olur
geçer
Diley diley yâr diley diley yâr
-Âşık
RUHSATÎ’den-Çok Güzel-
Mecnun oldum
gezdim Leyla dağında
Bülbül oldum ötdüm
yârin bağında
Arzumanın kaldı
gül dudağında
Aşkın bâdesini
süz Leyla Leyla
Süz Leyla Leyla
Çok güzelsin
şirinsin aklımı çeldin
Aklımı fikrimi
başımdan aldın
Altın tas içinde
bal kaymak oldun
Senin gibi güzel al Leyla az Leyla Leyla
Mahsunî geziyor
gurbet ellerde
Bazen sahralarda
bazen çöllerde
Aşkın deryasında
derin göllerde
Yetiş imdadıma
tez Leyla Leyla
Tez Leyla Leyla
-Mehmet
ÖZBEK’ten-
Giderim dur
diyen yok
Kebap oldum
yiyen yok
Ayrılık
gömleğini
Benden başka
giyen yok
Kız niye niye
niye
Öldüm yâr diye
diye
Koynundaki
güllerin
Ver birini ver
hediye
Giderim bende
bende
Bir arzum kaldı
sende
Ayva gibi
sarardım
Hiç insaf yok mu
sende
Kız niye hanım
niye
Öldüm yâr diye
diye
Koynundaki
güllerin
Ver birini ver hediye
-Makamı Çok
Güzel-
Horoz havada
horoz lele yâr
Sesi yuvada
horoz lele yâr
Sabahtan erken
öte lele yâr
Yâri uyara horoz
lele yâr
Ah lele yâr lele
yâr lele yâr
Muhabbet şirin
yâr lele yâr
Beklerim ki gele
yâr lele yâr
Usul boylu
sevdiğim lele yâr
Şimdi nerede
horoz lele yâr
Horozlar öter
oldu lele yâr
Ayrılık yeter
oldu lele yâr
Bu sefer ki
ayrılık lele yâr
Ölümden beter
oldu lele yâr
Ah lele yâr lele
yâr lele yâr
Beklerim ki gele
yâr lele yâr
Benim ile güle
yâr lele yâr
Horoz ne
bağırırsın lele yâr
Yârimi
çağırırsın lele yâr
Garip garip
ötersin lele yâr
Benden sevdalı mısın lele yâr
-Malatyalı Fahri
KAYAHAN’dan-
-GERDANÎ Şarkı-
Şu dağları
delmeli
Gül edip elemeli
İçerim kan
gidiyor
Yârimi görmeyeli
Uy uy demeye
geldim
Yâri görmeye
geldim
Yârim yaran
nerede
Merhem olmaya
geldim
Bu dağın
ensesine
Uyandım yâr
sesine
El edip
çağırsaydı
Giderdim ardı
sıra
Uyu demeye
geldim
Yâri görmeye
geldim
Yârim yaran
nerede
Merhem olmaya
geldim
Dağlar dağladı
beni
Gören ağladı
beni
Ayırdı zalim
felek
Derde bağladı beni
-Erçişli Âşık
EMRAH’dan-
Bugün ben bir
güzel gördüm
Bakar cennet
sarayından
Kamaştı gözümün
nuru
Onun hüsnü
cemalinden
Salındı bahçeye
girdi
Çiçekler selama
durdu
Mor menekşe
boyun eğdi
Gül kızardı
hicabından
Bahçenin kapısı
dağdır
Güllerde öten
bülbüldür
Emrah da bir
edna kuldur
Bağışla geç
günahından
Bahçenin kapısın
aşdım
Sanırsın cennete
düşdüm
Öptüm sevdim
hellaştim
Bûse aldım yanağından
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder