27 Haziran 2018 Çarşamba

MÜSLÜMAN ANKARA


MÜSLÜMAN ANKARA


“Müslüman Ankara…”
Esasında “tırnaksız” yazmalıyım: Müslüman Ankara…
Böyle bir şuur farkındalığına ise “Diyanet TV”nin “Şehirlerin Ruhu” programının “Ankara”, “Beypazarı” bölümlerini seyrettiğim 2018’in Mayıs’ı, 9’un da vardım.(1)
Ömürleri yarım asrı geçen “Cumhuriyet Nesilleri”yiz neticede…
“Cumhuriyet Çocukları” demeyeceğim…
“Cumhuriyet Nesilleri…”
Çünkü artık biliyor ve şuur farkındalığındayız ki; “Cumhuriyet Çocukları” diyen ‘Amerika Görmüş ‘“nesiller” bile neredeyse “bağırlarından neşvü nema” bulmuş, “Cumhuriyet tarihinin en büyük ve sinsî işgal-darbe girişimini gerçekleştirmiş”, “Neo-Haşhaşi Terör Örgütü”nü, bilinen ve yaygın ismi ile “Fetullahçı Terör Örgütü”nü, “Paralel Devlet Yapısı Örgütü”nü zamanında anlayarak, zamanında kavrayarak cemiyeti, toplumu uyandıramamışlar…

Maalesef…
Maateessüf..
“Diyanet TV”nin mezkûr programını seyrettiğim gecede, zihnimde çakan şimşekler…
Birikimlerimi hatırladım…
Merhum Osman Zeki Yüksel, nam-ı diğer SERDENGEÇTİ’nin “Mâbetsiz Şehir” isimli eserini hatırladım…
Sözde “Nur Dershaneleri”nde, “Nurcu ağabeyler”in büyük bir iştiyak ve alayvâri, küçümseyici bir tarzda ifade ettikleri, meşhur “Ankara değil, En kara”(2)  karalamalarını hatırladım…
Ömrümde neticede, bir “Cumhuriyet Nesli” olarak teşekkül eden “Ankara Soğukluğu” bile demeye hacet yok; “Ankara Düşmanlığı”nı hatırladım…
Ve elbette şuur farkındalığına da ulaştım:
Bir “Büyük Süper GüçZ ihniyeti” de dahil; “her rengi ile Emperyaller”, bilumum “Türkiye Düşmanları”, yetişme tarzım itibari ile de bazen “Nurcular” üzerinden; bazen de bimem ne üzerinden “Türkiye Düşmanlığı” modülüne sokmak istiyordu bizleri…

Bizleri,”Cumhuriyet Nesilleri”ni, böylece “Neo-Haşhaşiler” gibi, “tarihte yüz seneyi aşan bir devlet kuramamış ikinci Haşhaşiler” gibi, “Nurculuğun bağrından neşvü nema bulmuş Fetullahçı Terör Örgütü mensupları” gibi “Mankurtlaştırmak” ve biyolojik olarak bile “doğduğumuz memleketlere” bile “düşman” etmek istiyorlardı…
“Müslüman Ankara”da, Müslüman Ankara’da, ömrümde geçen bizatihi günlerimi hatırladım..Seyranbağlarını, Keçiöreni, Kocatepe Camii’ni,Etlik Atadan caddesini, hattâ  kuytu yerlere yaptığımız camii ziyaretlerini, Camii altındaki Karadenizli Üniversite talebeleri arasındaki günlerimi…
Anladım ve kavradım ki; “Tek Suçu Yeni Bir Türk Devleti Kurmak” olan “Müslüman Atatürk Düşmanlığı” gibi; “Müslüman Ankara Düşmanlığı” üzerinden; “her rengi ile Emperyal Güçler”, bilumum “iç-dış ecnebî servisler”, kelimenin tam anlamı ile “Türkiye Düşmanlığı” yapıyorlardı…

Mes’ele “Müslüman Atatürk” veya “Müslüman Ankara” “Düşmanlığı” değildi…
“Türkiye Düşmanlığı” idi…
“Ömrüm Ankara” kitabının müellifinin demek istediği üzre;
“Tahkiksiz(Araştırmadan) Atatürk Düşmanlığı” idi, “Tahkiksiz(Ararştırmadan) Ankara Düşmanlığı” idi yapılan…
Yapılan neticede “Türkiye Düşmanlığı” idi…
“Cumhuriyetçiler onu yoktan var ettiklerini ilân ettiler, düpedüz yok saydılar; muarızları ise Cumhuriyetçilerin mabedsiz şehrine tepki olarak tahkiksiz Ankara düşmanı oldular.”(3)
Tıpkı güya “Sözler”den, “Risale-i Nur Külliyatı”ndan “beslenmiş” olan “Nurcular” gibi: “Müslüman Ankara”ya “En Kara” diye tarif ediyorlardı.: “Birbiri içinde beni ihata eden dört beş ihtiyarlık karanlıkları içinde, Ankara’da en kara bir hâlet-i ruhiye hissettiğimden, HAŞİYE bir nur, bir teselli, bir rica aradım.”(4)

ANKARA EVLİYÂLARI(5)


“Diyanet TV”nin “Şehirlerin Ruhu Ankara”yı anlattığı programı seyrederken; “-Ankara’da ne de çok evliyâlar, türbeler, yatırlar varmış. Ankara, bizlere enjekte edilmek istenildiği gibi değilmiş. Türk-İslâm diyarı imiş…Horasan Alperenlerin toprağı imiş. Müslüman Türk toprağı imiş” dediğimi hatırlıyorum.
Merhum Hacı Bayram Velîler, merhum Abdülhakim ARVASÎler, merhum Ahmet MEKKÎNÎler, merhum Tabduk EMRELER, merhum Taceddin Velîler…
Zİhnimde Mayıs 2018 9’unda teşekkül ettirdiğim bu yazımı yazarken; internetten araştırdım. Sayıları 60’ı(altmışı) bulan “Ankara Evliyâları…”
Hattâ öyle ki, “Ankara Evliyâları” mefhumu bile zihnimde bu tarihe kadar teşekkül etmemiş ki; kütüphanemde “İstanbul Evliyâları”ndan tut ne “eserler” varken; “Ankara Evliyâları” üzerine bir esercik bile yoktu…

Halbu ki, gayet muhkem “iki eseri” de bu vesile ile keşfettim…
“Ankara”, asla ve kat’a “ En Kara” değildi…
“Ankara”, asla ve kat’a “Mâbetsiz Şehir”  değildi…
“Ankara”, tıpkı “Medine-i İstanbul” gibi, tıpkı “Kastamonu” gibi, tıpkı daha çok sayıdaki “şehir”lerimiz gibi “Evliyâlar Şehri/Evliyâlar Diyarı” “Müslüman Ankara” idi, “Türk Ankara” idi, “Müslüman Türk Ankara” idi…
“Müslüman Ankara”, Müslüman Ankara, tabiri caizse ANKA-RA idi…
“ZÜMRÜD-Ü ANKA-RA” idi…
Vesselam…
Terme, İsmet GÜLTEKİN
Araştırmacı-Yazar ve Öğretmen

Dip Notlar:

(1): “Diyanet TV”, “Şehirlerin Ruhu” Programı, “Beypazarı” ve “Ankara”, 56. ve 57. Bölümleri(Not: Youtube’tan seyredebilir…)
(2): Risale-i Nur Külliyatı, Lem’alar, 26. Lem’a veya Hubab Risalesi,www.sorularlarisale.com, 26.07.2018
(3):D. Mehmed DOĞAN, “Ömrüm Ankara”, www.tyb.org
(4): Risale-i Nur Külliyatı, adı geçen eser…
(5): Remi YURDUM, “Ankara Evliyâları”,kitap ve Sıddık DEMİR, “Ankara Gönül Erleri”, kitap(Not: “Ankara Gönül Erleri” kitabı daha kapsayıcı bir eser vasfında)







Hiç yorum yok: