31 Aralık 2017 Pazar

"BİLİNMEYEN OSMANLI" DA, "SORULARLA OSMANLI İMPARATORLUĞU" DA, "TARİHÎ HAKİKATLERİ" ORTAYA KOYUYOR...

SULTAN 2. ABDÜLHAMİD HAN DÖNEMİNE ECMEL/ÇOK ŞUMÛLLÜ BAKIŞ:

“BİLİNMEYEN OSMANLI” DA, “SORULARLA OSMANLI İMPARATORLUĞU” DA, “TARİHÎ HAKİKATLERİ” ORTAYA KOYUYOR…



Bu zamana kadar, bazılarının ‘Gök Sultan’ ve ‘Ulu Hakan’ dediği, ‘Fransız Mason Tarihçi’nin ise ‘Kızıl Sultan’ dediği, “Devlet-i Aliyeyi Osmaniye/Yüce Osmanlı Devleti”mizin “en uzun süre Padişahlık yapmış” Sultan 2. Abdülhamid Han ile alakalı üç adet ‘araştırma yazısı’ ile iki “hatırlatıcı” yazı yazdım:
1-      “Resmî Tarihçiler” de, “Gayr-i Resmî Tarihçiler” de, ‘Gerçekçi’ Değiller
2-      “Payitaht Abdülhamid” Dizi Filmi Üzerine İki Mühim İkâz!!!
3-      “Hüküm Dergisi” de İlmî Değerini Kaybediyor!
4-      Varan: 2 Sultan 2. Abdülhamid  Han Döneminde Filistin’e Yerleşen Yahudiler Gerçeği
5-      Varan 3: Sultan 2. Abdülhamid Han’ın ‘Günah Galerisi’nden: Samsun’da 50(elli) Bin Tütün Üreticisi Köylü, “Kolcular”, “Duyün-ı Umumiye” Reji İdaresince Katledildi

Bu “araştırma” yazılarımı,bâhusus/bilhassa, hele de günümüzde “Z Nesli” diye tarif edilen, ikibinli seneler sonrası doğmuş olan “Dijital Çağ’ın Nesilleri” de “Tarihî Hakikatleri”; “X Nesli” de denilen “1980 Öncesi Nesiller” gibi “yarım asırlık bir geçikme” ile öğrenmesinler, diye kaleme aldığımı ifâde edebilirim…
  Mes’ele;“mazi”nin ve “hâl”in hâdiselerine; “bütüncül”, “şumûllü”, “çok daha kapsamlı” yani “ecmel bakış” ile “cihet-i sitte/altı cihet”ten, “her cihet”ten bakabilmek; netice de “sahih bilgi” ye, “doğru bilgi”ye sahip olarak; “istikbâl”e, “geleceğe” muhkemce/sağlam bir şekilde uzanabilmek…

             “BİLİNMEYEN OSMANLI”-SULTAN 2. ABDÜLHAMİD HAN DÖNEMİ ‘TOPRAK KAYIPLARI’ MES’ELESİ

“Osmanlı Devleti’nin 700. Yılı” hâtırasına ‘Osmanlı Araştırmaları Vakfı’nca neşredilen “Bilinmeyen Osmanlı”(1) isimli eseri ,zamanında hararetle okumuştum. “Suâl-Cevap” metoduna göre hazırlanmış eseri okuyup bitirdiğimde ise tabiri caizse “ezber bozucu bir eser” diye düşünmüştüm. “303 suâl 303 cevab”ın yer aldığı eserde; “33 senelik saltanatı döneminde bir karış toprak kaybı yaşanmadı, yalanı”na dair “müstakil bir suâl” olmadığı hâlde; “Sultan 2. Abdülhamid Han Dönemi Toprak Kayıpları Hakikati”-ki Osmanlı Devleti tarihi boyunca en fazla toprak kayıplarının yaşandığı Padişah dönemidir; birbuçuk milyon kilometrekarelik yüzölçümü aşan Osmanlı toprağı kayıpları gerçeği- mes’elesi şöyle izah edilmeye çalışılmış:
a)      II. Abdülhamid’in Birinci Saltanat  Devresinde(31.08.1876-13.02.1878)-ki Kızıl Moskof ile yapılan ‘ 93 Harbi’bitimine kadar- Mithat Paşa ve ekibi daha müessir, daha faal, daha etkin idi. Bu sebeple “Tarihçilere göre bu bir buçuk yıllık devreden II. Abdülhamid sorumlu değildi.”(s.266)
“Nasıl sorumlu değildi? Hangi tarihçilere göre sorumlu değildi?”, dedirten “suâl”ler…
“II. Abdülhamid’in İkinci Saltanat Devresi= Şahsî  İdare Devri(13.02.1878-27.04.1909) ‘nde ise imzalanan 13.07.1878 tarihli Berlin Muâhedenâmesi neticesi, ‘Osmanlı Avrupa’dan tasfiye edildi.”Romanya, Sırbistan,Karadağ, Bosna-Hersek, Bulgaristan elden çıktı. Gitti…(s.267)
Yani “Bilinmeyen Osmanlı” isimli eserde, “Sultan 2. Abdülhamid Han Dönemi Toprak Kayıpları Hakikati”, ‘müstakil bir suâl’ ile değil de, tabiri caizse “muğlak”ca izah edilme yoluna gidilmiş, dedirtiyor…
“Mısır gitti Mısır…” “Girit gitti Girit…” dedirten sahifeler.(s.267)
“İkinci Meşrutiyet”in ilânı sonrası meydana gelen “İç Kargaşa” neticesi, “Bulgaristan gitti Bulgaristan…Bosna-Hersek gitti Bosna-Hersek…” dedirten sahifeler…(s.268)

“Kızıl Moskof”un İstanbul-Yeşilköy’e kadar sokuluşu.”Tam bir İntihar Antlaşması” diye târif edilen, Mart 1878’de imzalanan ‘Yeşilköy-Ayastefanos Antlaşması…”Berlin Muâhedenâmesi”ni kabul ettirmek şartı ile Kıbrıs’ın İngiltere’ye taviz olarak verilmesi.(s.274) “Kıbrıs gitti Kıbrıs…”
“Bilinmeyen Osmanlı” da, “Sultan 2. Abdülhamid Dönemi Toprak Kayıpları, Mithat Paşa ve Ekibi döneminde gerçekleşti.”(s.274) demeye getiriliyor.
Halbu ki, “idareyi tek başına eline aldığı devir” de, “Devr-i İstibdâd/İstibdâd Devri”nde de, yahut merhum Bediüzzaman’ın “tesbit”i ile “mecburî, cüz’i, hafif istibdâd”(s.275 ve 288) devrinde de “toprak kayıpları” yaşanmış..
“Kendinden önceki padişahlardan farklı olarak , Şâzelî tarikatına intisap eden Abdülhamid, 1879’da itibaren Kadirî tarikatının derslerini almaya başlamış ve ömrünün sonlarına doğru Nakşîbendi tarikatına da intisap eylemiş”(s.265) olması, “dönemindeki toprak kayıpları hakikatini” değiştirmiyor. Hem de “Osmanlı Devleti Padişahları içerisinde en fazla toprak kayıplarının yaşandığı-1,5 milyon kilometre karelik yüzölçümü aşan kertede toprak kaybı. Türkiye’miz yüzölçümünün iki misli…-“ bir dönemdir…

“Bilinmeyen Osmanlı”da, Sultan 2. Abdülhamid Han Döneminde “sürgün/nefy” cezasından başka bir “ceza uygulaması” yapılmadığı iddia ediliyor. Halbu ki, ikisi de “Hasaneyn” olan Atatürk de, Bediüzzaman da, “hapislere atılmış”, “sürgün/nefy” cezalarına maruz kalmışlardır.(2)

“BİLİNMEYEN OSMANLI” - “YAHUDİLERE FİLİSTİN’DE TOPRAK VERİLMESİ” MES’ELESİ

Sultan 2. Abdülhamid Han Döneminde, “Yahudilerin Filistin topraklarına yerleşmesi, Filistin’den toprak satın almaları” mes’elesi; “müstakil bir suâl” ile “167. suâl” ile ele alınarak şöyle izah edilmiş: “167. II. Abdülhamid, Filistin’de bir Yahudi Devleti’nin kurulmaması için ne gibi tedbirler almıştır? İsrail Devleti’nin kendi zamanında engellendiği doğru mudur?”
“Hukukî tedbirler”: “Filistin topraklarının mirî arazi/devlet arazisi statüsüne kavuşturulması…”

Velâkin “Filistin topraklarının %20’si ise mülk arazisi statüsünde kaldı…””Yahudiler bu %20’lik mülk arazisinden koparabildiklerine yerleşebiliyorlardı…”(s.280)
“Alınan hukukî tedbirler”e rağmen; “Filistin arazisine olan Yahudi akını tam olarak önlenememiştir…”(s. 280)
Netice: “Filistin’i devlet garantisi ile koruyan Osmanlı Devleti, İttihad ve Terakki ile zayıflayınca, Filistin davası da zayıflamış ve Osmanlı Devleti yıkılınca o dava da yıkılmıştır. Yahudiler maalesef emellerine kavuşmuşlardır.”(s.281)

SULTAN 2. ABDÜLHAMİD HAN ve İDAM CEZASI UYGULAMALARI

Ve günümüzün mevcut “siyasî irade”nin “idam cezası”nı uygulayamayışının esas sebebi; Sultan 2. Abdülhamid Han’ın “tarik”inden, “yolu”ndan gidebilmek için mi?
Çünkü “33 senelik saltanatı dönemi”nde, merhum Sultan 2. Abdülhamid Han da, “idam cezası uygulaması” yapmamıştır.(s. 289)

“SORULARLA OSMANLI İMPARATORLUĞU” ve II. ABDÜLHAMİD HAN DÖNEMİ


“Sorularla Osmanlı İmparatorluğu”(3) eseri de, “Suâl-Cevap Metodu”na göre tasarlanmış. Her bir mevzû başlığı “suâl-cevap” metoduna göre izah edilmiş…
Mezkur/ zikredilen eserin “İçindekiler” kısmında,”Sultan 2. Abdülhamid Han Dönemi” ile alakalı mevzû başlıkları; “93 Harbi”, “I. Meşrutiyet”, “Osmanlı İmparatorluğu’nda Dış Borçlar” ve “Şark Mes’elesi”, eserin s.531-573 sahifeleri arasına dercedilmiş…
Esasında merhum II. Abdülhamid Han dönemi, “Türk’ün pusulasının ibresinin daima şimali/kuzeyi “ gösterdiği “Kızıl Moskof”un, sadece  Gazi Osman Paşa ile “Plevne “de;Şark’ta  ise “Gazi Ahmet Muhtar Paşa” komutasında, bilhassa “Erzurum” da “üstünlük” sağlayamadığı; velâkin “Moskof”un Edirne’yi düşürdüğü, İstanbul- Yeşilköy’e, Ayastefanos’a dayandığı, hattâ “Payitaht’ın Bursa’ya taşınmasının konuşulduğu” senelere de karşılık gelmekte. “Milâdî 24. Nisan.1877’ye; Hicrî 1294’e; malî işlerde kullanılan Rumî takvime göre 1293’e tekabül “(s. 531) ettiğinden, halk arasında “93 Harbi” diye bilinen “Osmanlı-Moskof Harbi” sonrası,”Mithat Paşa ve Ekibi”nin daha müessir, daha etkin ve faal olması sebebi ile “II. Abdülhamid Han’ın Saltanatının 1. Devresi” diye de isimlendirilen devirde, yaşanılan “Osmanlı Toprak Kayıpları…” Romanya, Bulgaristan ve Bosna-Hersek’in  elden çıkışı…Edirne’nin düşüşü..
II. Abdülhamid Han’ın saltanatının I. Devresinde yani Mithat Paşa ve Ekibi devrinde;5,5 milyonluk nufüs ile 212 bin kiometrekarelik(212.000 km. karelik) Osmanlı toprak kaybı…
“Ayastefanos Antlaşması, Panislavizm’in zaferi”(s. 531-537) dedirten dönem…
Yani rahmetli Ahmet Muhtar Paşa’nın “Başımıza Gelenler”de hatırlattığı; “Her Müslüman Türk’ün hânesinde, Moskof tarafından şehid edilmiş bir evlad vardır…” ‘hakikati…”
Ve yine merhum II. Abdülhamid Han’ın ‘devr-i istibdâd’ dedirten döneminde, “Mısır gitti Mısır…Kıbrıs gitti Kıbrıs…”  dedirten “Tarihî Hakikat”ler…(s. 571)



“SORULARLA OSMANLI İMPARATORLUĞU” ve “DÜYÛN-I UMÛMİYE/GENEL BORÇLAR” ‘REJİ İDARE MERKEZİ’NCE KATLEDİLEN TÜTÜN ÜRETİCİLERİ HAKİKATİ

Merhum Sultan 2. Abdülhamid Han döneminde, Samsun’da yaşanılan “tütün üreticileri katliamı” ‘hakikati…’
1881’de kurulan “Düyûn-ı Umûmiye/Umumî Borçlar” komisyonu, tütün öşrünü 1883’de kurulan ‘Reji İdaresi’nde devretmesi..”Reji idaresi Osmanlı ülkesinin her tarafına ulaşan teşkilatı ve sayıları 1000’i(bini) geçen (meşhur) “Kolcular”ıyla , tütünü köylüden ucuza alabilmek için her türlü faaliyeti gösterdi. Tütün ekicileri ürünlerini üç-dört misli fazla fiyat veren yabancı tüccarlara vermeyi tercih ediyorlardı.
Bu yüzden ‘Kolcular’ ile tütün ekicileri arasında çıkan çatışmalarda, 1883-1902 yılları arasında, 20.000’den fazla(yirmibinden fazla) insan hayatını kaybetti. …Reji idaresi, Lozan Antlaşması’na  kadar Osmanlı köylüsünü sömürmeye devam etti.”(s.552 ve yine bakınız “Atatürk Vatandır-Samsun Programı videosu, Muharrem BAYRAKTAR’ın izahatı..Samsun’da 50.000(elli bin) tütün üreticisinin katledilişi…)

NETİCE-İ KELAM


Elli sene sonra öğrendiğim  diyebileceğim merhum “Sultan 2. Abdülhamid Han Dönemi Toprak Kayıpları” mes’elesi üzerine yazdığım “Resmî Tarihçiler’ de, ‘Gayr-i Resmî Tarihçiler’ de ‘Gerçekçi’ Değiller” başlıklı “araştırma” yazımda da vurguladığım üzre; zaten, en evvel merhum Şevket Süreyya AYDEMİR, “Makedonya’dan Orta Asya’ya ENVER PAŞA”(4) isimli eserinde, Murat BARDAKÇI, Erhan AFYONCU gibi tarihçilerimiz de “Döneminde bir karış toprak kaybedilmedi” “Büyük Yalanı”nı nihayete erdişmişlerdi. Hattâ Adnan OKTAR/Harun YAHYA grubuna ait “a9 TV Kanalı”nca hazırlanan mevzû ile alakalı “video-belgesel” de de, “toprak kayıpları hakikati” ortaya konulmuştu..
Sadece ve sadece ‘bütüncül’, ‘şumüllü’, ‘bütün cihetleri’ ile ‘artıları ve eksileri’ ile, hülasa “Ecmel bakış’ ile yaklaşmaya çalıştığımız merhum “Gök Sultan”, “Ulu Hakan” dönemi, “Osmanlı tarihi boyunca en fazla toprak kayıplarının yaşandığı bir dönem” olduğu; alınan onca tedbirlere rağmen, Yahudilerin Filistin topraklarına yerleştiği; binlerce tütün üreticilerini de katlediği bir dönem olduğu gerçeğinin de,  ‘acı’ da olsa, tamamiyle “Tarihî Hakikat”lerimizden dedirtmektedir.
Hattâ  1999’da, “Osmanlı Devleti’mizin 700. Yılı” hatırasına, “Osmanlı Araştırmaları Vakfı”nca neşredilen “Bilinmeyen Osmanlı” isimli eserde de bu “Tarihî Hakikatler”in de dercedildiğidir…
“Konuşan yalnız hakikattir” vesselam…
Terme, 31. Aralık.2017

İsmet GÜLTEKİN

Dip Notlar:

(1): Prof. Dr. Ahmed AKGÜNDÜZ, Doç Dr. Said ÖZTÜRK, “Bilinmeyen Osmanlı”,’ Osmanlı Devleti’nin 700. Yılı”, 1999. Osmanlı Araştırmaları Vakfı(OSAV) Yayınları, Haziran 1999-İstanbul
(2): Prof. Dr. Haydar BAŞ, “Hoş geldin Atatürk”, İcmal Yayıncılık, Kasım 2017, s. 108
(3): Erhan AFYONCU, “Sorularla Osmanlı İmparatorluğu”, Yeditepe Yayınevi, Sabah Gazetesi Promosyonu, İstanbul 2016

(4): Şevket Süreyya AYDEMİR, “Makedonya’dan Orta Asya’ya ENVER PAŞA”, Cilt: 1 (1860-1908), 2. Baskı Remzi Kitapevi, Cağaloğlu İstanbul, 1972,s.225-230

1 yorum:

Unknown dedi ki...

abdülhaöit döneminde 1.5 milyon toprak kaybedildi ama toprakların kaybedildiği zaman meşrutiyet vardı meşrutiyet olmasaydı mithat paşa ve kavalesi omazdı ve savaş aömazlardı abdülhamit in saltanatında az dnecek kadar toprak kaybedildi