21 Ağustos 2016 Pazar

“TARİHİN İZLERİ-PAZAR CAMİİ BELGESELİ”NİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ



“TARİHİN İZLERİ-PAZAR CAMİİ BELGESELİ”NİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ



“Millî Eğitim Bakanlığı”mıza ait “Eğitim Bilişim Ağı”(EBA)’nca tertiplenen “EBA Belgesel 1. Sosyal Bilimler Yarışması”nda, “Jüri Özel Ödülü’ne,üçüncü sırada layık görülen “Belgesel’; Çarşamba Ali Fuad BAŞGİL Anadolu Lisesi’nden Mehmet Alp GÜVEN’in çalışmasına verildi. 
On dakika süren ve ‘EBA’da rahatlıkla izlenen “Tarihin İzleri-Terme Pazar Camii Belgeseli”ni, bugün, birden fazla izledim. “Fon Müziği” diyebileceğimiz musikînin güzelliği yanında, on dakikalık ‘belgesel’ de olsa, çekimdeki güzellik ile “tarihe tanıklık eden”, ‘yaşayan ayaklı tarihçiler(!?)” de diyebileceğimiz ‘eski-tecrübeli-olgunlaşmış’ “İmam-Hatipliler” ile yapılan ‘röportajlar’da dile getirilen fikirler, görüşler yanında, neredeyse ilk defa gördüğümüz fotoğraflar ile neredeyse ilk defa işittiğimiz malumatlar, ‘heyecanlanmamıza’ da sebebiyet verdi..
 
AMERİKALI PROFESÖR: “BİN YIL DA GEÇSE …”
‘Eski İmam-Hatipli” Abdurrahman BEDER ile yapılan ‘röportaj’da, ‘Terme Pazar Camii’ni araştıran Amerikalı bir Profesör’ün dedikleri: “ -Bu camiinin, Terme Pazar Camiinin dayandığı istinat noktalarındaki ağaçlar, temelini ayakta tutan ağaçlar, bu topraklarda yatanların üzerinden bin sene bile geçse çürümezler, o kadar muhkem ağaçlara dayalı…”Böyle bir ‘yeni bilgi’yi ‘ilk defa’ işitiyordum ve mezkur ‘Belgesel’i bir yandan izlerken, alelacele şu ‘notları’ da yazıyordum:” Şu Terme’mizi, ‘İngiliz İntellijansı gelip didik didik etmiş; Amerikalı Profesör gelmiş, didik didik etmiş; kimbilir, Alman’ı, Fransız’ı, Rus’u ve Yunan’ı nasıl didik didik etmişler ki?!!”
Düşünebiliyor musunuz, ‘Eski İmam-Hatipli” Abdurrahman BEDER zikrediyor ki; “Amerikalı Profesör”ü de hatırlatarak; ‘Terme Pazar Camii o kadar muhkem mesnetlere, muhkem temellere dayalı ki, mevcut ağaçların hayatiyeti ‘bin sene de geçse çürümezler’, yaşarlar…”
1800’LÜ SENELERE AİT ‘TERME PAZAR CAMİİ’ FOTOĞRAFI
“Millî Eğitim Bakanlığı”mıza ait ‘Eğitim Bilişim Ağı’(EBA)’nca tertiplenen “EBA Belgesel 1. Sosyal Bilimler Yarışması Jüri Özel Ödülü Üçüncüsü” seçilen ‘Çarşamba Ali Fuat BAŞGİL Anadolu Lisesi’nin Mehmet Alp GÜVEN yönetimindeki, “Tarihin İzleri- Terme Pazar Camii Belgeseli”n de yine yeni bir malumat, yeni bir bilgi olarak; ilk defa, “Terme Pazar Camii”nin 1800’lü senelere ait ‘fotoğrafı’ oldu. Hem de ‘Terme Pazar Camii’mizin “taştan yapılmış, tek şerefeli minaresinin, ırmak sırtı tarafında olduğu, günümüzdeki yerinde olmadığı” ‘fotoğraf…’ Siz biliyor muydunuz yahut hiç düşünmüş müydünüz ki, “Terme Pazar Camii”nin minaresi, tek şerefeli, taştan yapılmış ve camiinin ırmak kenarına yakın tarafında olduğunu…”
 
“ESKİ İMAM-HATİPLİ” ABDURRAHMAN BERDE ve ‘BELGESEL’ YAPIMCILARININ YANILDIĞI HUSUS
“Tarihin İzleri- Terme Pazar Camii” isimli on dakikalık ‘Belgesel’de, “Eski İmam-Hatipli” Abdurrahman BERDE, mezkur ‘Belgesel’de yayınlanan ‘Fon Müziği’ ve İstanbul’un Fethi’nin 563. seney-i devriyesini idrak ettiğimiz şu günlerde, dedikleri ve yayınlanan ‘Sultan Fatih ve Sultan Fatih’in Trabzon Fethine giderken ki askerlerinin fotoğrafı(!?) ile, çok inandırıcı ve adetâ ‘kesin’ derecede söylediklerinde ‘yanılmış’ olabileceğini ‘tarihî hakikat’ olarak ifade etmeliyiz..”Terme Pazar Camii bitişiğinde meftun olan zât, Sultan Fatih’in elçisidir. Sultan Fatih, mübarek ordusu ile Trabzon seferine giderken, Sultan Fatih’in elçisi vefat eder ve vefat ettiği yere defnedilmesini, kuşağındaki paralarla da kendisine bir camii yapılmasını vasiyet eder..Sultan Fatih de elçisinin bu vasiyetini yerine getirir…” Yani, “Terme Pazar Camii bitişiğinde meftun olan zât, ‘Sultan Fatih’in Elçisidir…’ demekte…
Mezkur ‘Belgesel’in ‘yönetmeni’ de ‘Terme Pazar Camii Bitişiğinde kimin meftun olduğuna dair bir belge olmadığını’ da zikretmekte…
Hal bu ki; “Cennet Âsa/Cennet Gibi” ‘Terme’miz üzerine ‘ilk defa’ yazılı eser, kitabî eser ortaya koyan, benim de ‘Lise Yıllarım’da da adeta ‘rol model’ aldığım ‘Tarih Öğretmenim’, Yard. Doç. Dr. Nuri YAZICI- o yıllarda titri yoktu-‘nın ‘Terme Tarihi’ isimli eserinde olsun; bendeniz fakirin 
, birkaç ‘Nizam-ı Âlem Ülküsü’ne gönül vermiş’ “Alperendaş”larımın da ‘maddî destekleri ile’ neşrettiğim “Terme Evliyâları ve Termeli Şehidler-Gaziler” isimli kitabımda ve hattâ beş yıla yakın sürede çıkarttığım ‘Terme Birlik MEFKÛRE-Birlik olmadan, dirlik olmaz’ isimli ‘Yerel/Mahallî’ gazetemdeki ilgili “yazı dizileri’nde ve yine sabık ‘Terme Kaymakamı’ Selami ALTINOK döneminde neşredilen ‘Amazonlar Diyarı TERME’ eserinde, ‘Terme Pazar Camii bitişiğinde meftun olan zâtın, ‘kesinlik’ algısı meydana getirecek şekilde ‘Sultan Fatih’in Elçisi’ olduğu denilmemiştir, yazılmamıştır, zikredilmemiştir…”
 
Hattâ öyle ki; “Pazar Camii Türbesi Kitabesi ve İki Künyesi”ne dair verilen bilgilerde, ‘Camii yaptıranın , rivayetler ve camii tapu kayıtlarına göre, ikinci künyede kayıtlı “İmamzade el-Seyyid Mahmud(rh.a.)” olduğuna hükmolunabilir” denilmiş ve “Öğrenilen rivayetlerden ilkine göre, Pazar Camiî’ni Trabzon seferine giderken Terme’ye de uğrayan Fatih Sultan Mehmed Han(rh.a.) zamanında yapıldığıdır ki, bunun tarihî gerçeklerle örtüşmediği” ifade edilmiştir.(Bakınız, İsmet GÜLTEKİN, ‘Terme Evliyâları ve Termeli Şehidler-Gaziler”, Samsun, Eylül 1999, Basım Yeri: Samsun Sönmez Ofset Matbaacılık Ltd. Şti., sayfa 31)
AKP’Lİ TERME BELEDİYE BAŞKANI ŞENOL KUL’UN DEDİKLERİ
Mezkûr “Tarihin İzleri- Terme Pazar Camiî Belgeseli”nin sonlarında, neredeyse on seneye yakın, içi-dışı bakımsızlıktan dökülen ve mevcut siyasî iradece de, ‘ödeneksizlikten’ dem vurulup, “ha yapıldı ha yapılacak” güya müjdeleri verilen ‘Terme Pazar Camiî Restorasyon’ çalışmaları hakkında, mevcut ‘Terme Belediye Başkanı Şenol KUL’un dedikleri, zihinlerimizde ister istemez meydana gelen; “ Acaba Terme Pazar Camiî Yıkılacak mı? Yıkılması mı bekleniyor ki?” , gibi düşüncelerimizi giderici olmasını ne kadar da çok arzulardık..Samsun’umuzun başka ilçelerindeki ‘Tahta-Ahşap Camiler’ pırıl pırıl iken; yine Terme’mizdeki bazı ‘Ahşap-Tahta Camilerimiz’ daha da ‘bakımlı’ iken; senelerdir ‘Terme’mizin Göbeği’ndeki ‘Ahşap-Tahta Camimiz’, ‘Terme Pazar Camimiz’in neredeyse ‘içler acısı hâli’, bendenizi her defasında öfkelendirmiştir..
KUL, “-Bu yaz(2016 yazı) ,uzun sürecek bir restorasyon çalışmasına başlanılacaktır.’, demekte…
Herhalde denilecek olan, “Âyinesi iştir kişinin lafına bakılmaz”dır…
Ve üç adet, tabiri caizse “kazık gibi” suâllerim.
Suâlim bir: “Camiler Tarihimiz”de ve günümüzdeki camilerimizde asla ve kat’a görülemeyecek, tesbit edilemeyecek “kovboy kapısı”, “Amerikan Bar Kapısı”nı da, yoksa ‘Terme Pazar Camii’mizin “iç kapısı”na da ‘Amerikalı Profesör’ mü koydurttu?!
Suâlim iki: Neden hâlâ “Dijital/İletişim
Çağı”nda bile “doğduğumuz toprakları”, bilumum ‘Gavurlar’ kadar, ayrıntılı bir şekilde ta-nı-ya-mı-yo-ruz!? Neden bilumum “sömürgeci güçler”, “her rengi ile emperyalist güçler”, ‘doğduğumuz diyarları bile bizlerden daha iyi tanıyorlar?
Suâl üç: ‘Terme Pazar Camii’imizin de etrafında “medreseler” ve “dergahlar” da var mı idi? Var idi ise ne oldu?
Sarıyer, 26.05.2016
İsmet GÜLTEKİN
metgultekin@hotmail.com

Hiç yorum yok: